Elmalılı-orijinal 5:1 Ey o bütün iyman edenler! akıdlerinizi iyfa ediniz, ihrama girdiğinizde avı halâl saymamanız şartiyle size en'am behaiminin âtide okunacak olanlardan maadası halâl kılındı, şüphe yok ki Allah ne isterse hukmeder

Elmalılı 5:1 - Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.

DiyanetMeali 5:1 Ey İnananlar! Akidleri yerine getirin. İhramda iken avlanmayı helal görmeksizin, size bildirilecek olanlar dışında, hayvanlar helal kılındı; Allah dilediği hükmü verir.

DiyanetVakfı 5:1 Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.

Ömer.N.Bilmen 5:1 Ey imân edenler! Sağlam ahidleri yerine getiriniz. Sizin için behime denilen hayvanat helâl kılınmıştır. Ancak size haram oldukları bildirilecek olanlar müstesna ve siz ihrama girmiş bir halde iken avlamayı helâl görmemek şartıyla. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ dilediği ile hükmeder.

SuatYıldırım 5:1 – Ey iman edenler! Bağlandığınız ahitleri yerine getiriniz. Haram kılındığı size bildirilenler dışında, davarların eti size helâl edilmiştir. Şu kadar var ki, ihram halinde iken de av avlamak helâl değildir. Allah dilediği şekilde hükmeder. [5,3; 2,27]

İbni Kesir 5:1 Ey iman edenler; akidleri yerine getirin. Siz, ihramlı iken avlanmayı helal görmeksizin; size bildirilecekler müstesna, hayvanlar size helal kılınmıştır. Muhakkak ki Allah, dilediğini hükmeder.


Elmalılı-orijinal 5:2 Ey o bütün iyman edenler! ne Allahın şeâirine, ne şehri harâma, ne kurbanlık hediyyelere, ne gerdanlıklarına ne de mevlâlarının gerek fazlını ve gerek rızasını arayarak beyti harâma doğru gelenlere sakın hurmetsizlik etmeyin, ihramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanın, sizi Mescidi haramdan menettiler diye bir takımlarına karşı beslediğiniz kin sakın sizi tecavüze sevk etmesin, birr-ü takvâ üzere yardımlaşın, günah-ü taaddi üzere yardımlaşmayın, Allahdan korkun çünkü Allahın ıkabı çok şiddetlidir

Elmalılı 5:2 - Ey iman edenler! Allah'ın alâmetlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.

DiyanetMeali 5:2 Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir.

DiyanetVakfı 5:2 Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.

Ömer.N.Bilmen 5:2 Ey imân edenler! Allah Teâlâ'nın ahkâm-ı şer'iyesine ve haram olan aya ve Harem'e gönderilen kurbana ve gerdanlıklı kurban hayvanlarına Rablerinden fazl ve rıdvan talebinde bulunarak Beyt-i Harâm'a gelmek kasdinde bulunanlara tecavüzü helâl addetmeyiniz. İhramdan çıktığınız zaman artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan men etmiş olduklarından dolayı bir kavime olan öfkelenmeniz sizi sakın tecavüze sevketmesin. Ve birr ve takvâ üzere yardımlaşınız ve günah ve adâvet üzere yardımlaşmayınız. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ'nın azabı pek şiddetlidir.

SuatYıldırım 5:2 – Ey iman edenler! Ne Allah’ın şeairine, ne şehr-i harama, ne Kâbe’ye hediye olarak gönderilen kurbanlık hayvanlara, hele hele gerdanlık takılı kurbanlıklara, ne de Rabbinin lütfunu, ihsan edeceği kazancı ve O’nun rızasını arzulayarak Beyt-i Haram’a yönelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin.İhramdan çıkınca isterseniz avlanın. Sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi engellediler diye birtakım kimselere karşı beslediğiniz kin ve öfke, sakın sizin onlara saldırmanıza yol açmasın. Siz iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve başkasına saldırmak hususunda birbirinizi desteklemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir. [2,194 217; 5,97; 9,13; 22,32]

İbni Kesir 5:2 Ey iman edenler; Allah'ın nişanelerine, haram olan aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklı hayvanlara ve Rabblarından nimet, rıza taleb ederek Beyt'ül Haram'a gelenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıkınca avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydukları için bir kavme olan kininiz, siz haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. Günah işlemek ve aşırı gitmek üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah'ın cezası şiddetlidir.


Elmalılı-orijinal 5:3 Size şunlar haram kılındı: ölü, kan, ınzir eti, Allahdan başkâsının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olub da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fisk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler deninizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dinininiz kemale yetirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamâma irdirdim, ve size din olarak islâma rıza verdim, şu kadar ki her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırda günaha meyl maksadı olmaksızın onlardan yemeğe muztarr olursa elbette Allah gafur, rahîmdir

Elmalılı 5:3 - Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.

DiyanetMeali 5:3 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları- dikili taşlar üzerine boğazlananlar ile fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim. Açlıktan darda kalan, günaha kaymaksızın yiyebilir. Doğrusu Allah Bağışlayan'dır, merhametli olandır.

DiyanetVakfı 5:3 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Ömer.N.Bilmen 5:3 Sizlere ölü, kan, domuz eti, Allah Teâlâ'dan başkasının namına boğazlanan hayvan, bozulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, veya canavar yemiş, daha ölmeden boğazladığınız müs- tesna, ve dikili taşlar üzerine boğazlanan hayvanlar ve zarlar ile kısmet istemeniz haram kılınmıştır. Bunlar birer fısktır. Bugün kâfirler sizin dininizden yeise düşmüşlerdir. Artık onlardan korkmayınız, Benden korkunuz, bugün sizin üzerinize nîmetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmiyet'e razı oldum. İmdi her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırsa günaha mütemayil olmaksızın (o memnu' etlerden hayatını kurtaracak miktar yiyebilir). Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafurdur, rahîmdir.

SuatYıldırım 5:3 – Size şunlar haram kılındı: Kendiliğinden ölen hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adına kesilen, henüz canı çıkmadan yetişip şartına uygun tarzda kestikleriniz müstesna; boğulmuş, bir şey vurularak öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanmış, boynuzlanmış yahut canavar tarafından parçalanmış olup da ölen hayvanların etleri, putlara ait sunaklarda kesilen hayvanların etleri ve zar atarak, kumar oynayarak elde edilen etler.Bütün bunlar itaat dışına çıkıştır. Artık bugün kâfirler dininizi söndürmekten ümitlerini kestiler. Öyleyse onlardan korkmayın, Benden çekinin.İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.Kim günaha meyletmeksizin açlıktan bunalıp çaresiz kalırsa, haram olan etlerden yiyebilir. Çünkü Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur). [6,145; 5,90; 2,173] {KM, Çıkış 20,25; Levililer 11,7; Tesniye 27,5; 14,8; Resullerin işleri 25,20; 21,25; Matta 5,17}

İbni Kesir 5:3 Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlananlar, boğularak, vurularak, yuvarlanarak veya sürüklenerek ölen, yırtıcı hayvan tarafından parçalananlar, canları çıkmadan evvel kestiğiniz müstesna, dikili taşlar üzerine kesilenler ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar fasıklıktır. Bugün, küfredenler sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Öyleyse onlardan korkmayın da Ben'den korkun. Bugün, dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyeti beğendim. Her kim ki açlıktan darda kalırsa günaha kaymaksızın (bunlardan yemeğe mecbur olursa) muhakkak ki, Allah Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:4 Sana soruyorlar: Kendileri için halâl kılınan ne? De ki sizin için bütün pâk ni'metler halâl kılındı, alıştırarak ve Allahın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların da size tutuverdiklerinden yeyin ve üzerine «besmele» çekin ve Allahdan korkun, çünkü Allahın muhasebesi çok sür'atlidir

Elmalılı 5:4 - Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir.

DiyanetMeali 5:4 Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar, de ki: Size temiz olanlar helal kılındı; Allah'ın size öğrettiği üzere alıştırıp yetiştirerek öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının, doğrusu Allah hesabı çabuk görür.

DiyanetVakfı 5:4 Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur.

Ömer.N.Bilmen 5:4 Senden sorarlar ki, kendileri için helâl kılınmış olan şey nedir? De ki: «Sizin için temiz nîmetler helâl kılınmıştır. Ve yırtıcı hayvanlardan olup Cenâbı Hakk'ın size bildirdiğinden kendilerine öğretmiş olduğunuz muallem av hayvanlarının (avladıkları da helâldir). İmdi sizin için onların tuttuklarından yeyiniz, ve onun üzerine ism-i ilâhiyi zikrediniz ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ Seriu'lHisabtır.»

SuatYıldırım 5:4 – Kendilerine nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar. De ki: “Bütün temiz ve iyi rızıklar size helâl kılınmıştır.Allah’ın size öğrettiğinden öğrenip eğittiğiniz avcı hayvanların sizin için tutup getirdiklerini yiyiniz ve üzerlerine Allah’ın adını anınız. Allah’a karşı gelmekten sakının, çünkü Allah hesabı çabuk görür.” [6,119; 7,157]

İbni Kesir 5:4 Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: Size bütün iyi ve temizler helal kılındı. Allah'ın size öğrettiği ile alıştırıp öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Ve Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah; hesabı çabuk görendir.


Elmalılı-orijinal 5:5 Bugün pâk ni'metler sizin için halâl kılındı, hem mü'mîn kadınların hurr olanlariyle sizden evvel kitâb verilen ümmetlerin hur kadınları da iffetlerinizi muhafaza ederek, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın kendilerine mehirlerini verib nikâhladığınız takdirde size halâldır, ve her kim şeriatin ahkâmını tanımazsa her halde bütün işlediği hederdir ve âhırette o, husranda kalanlardandır

Elmalılı 5:5 - Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Ve müminlerden iffetli hür kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz takdirde, size helâldir. Her kim imanı inkâr ederse, ameli boşa gitmiş olur ve o, ahirette zarara uğrayanlardandır.

DiyanetMeali 5:5 Bugün, size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. İnanan hür ve iffetli kadınlar ve sizden önce kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları -zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın ve mehirlerini verdiğiniz takdirde- size helaldir. Kim imanı inkar ederse, şüphesiz amelleri boşa gider. O, ahirette de kaybedenlerdendir.*

DiyanetVakfı 5:5 Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.

Ömer.N.Bilmen 5:5 Bugün sizin için temiz nîmetler helâl kılınmıştır. Ve kendilerine kitap verilmiş olanların taamı sizin için helâldir, sizin taamınız da onlar için helâldir. Ve mü'minelerden hürre, afife olanlar ve kendilerine kitap verilmiş olanlardan hürre, afife olanlar, onlara mihirlerini verdiğiniz afif, zinadan berî ve gizli dostlar edinmeden müçtenib bulunduğunuz takdirde (sizlere helâldir). Ve her kim ahkâm-ı diniyeyi inkâr ederse muhakkak işlediği mahvolur. Ve o kimse ahirette de hüsrâna uğramış olanlardandır.

SuatYıldırım 5:5 – Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılındı. Ehl-i kitabın kestikleri ve diğer yiyecekleri size helâldir. Sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir.Namuslu, zinaya girmemiş ve gizli dostlar edinmemiş insanlar halinde yaşamanız şartıyla, müminlerden hür ve iffetli kadınlarla, sizden önceki Ehl-i kitaptan hür ve iffetli kadınlar da, mehirlerini verip nikâhladığınızda size helâldir. Kim imanı inkâr ederse bütün yaptığı işler boşa gider ve o, âhirette de ziyana uğrayanlardan olur. [2,236; 4,24-25]

İbni Kesir 5:5 Bugün, size, iyi ve temiz olanlar helal kılındı. Kitab verilmiş olanların yemeği size helaldir, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. Mü'min kadınlardan iffetli olanlar ve sizden önce kitab verilenlerdenb iffetli kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın ve mehirlerini verdiğinizde size helaldir. Kim de imanı inkar ederse; yaptıkları boşa gitmiştir ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardandır.


Elmalılı-orijinal 5:6 Ey o bütün iyman edenler! Namaza kalkacağınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edib her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın, cünübseniz tas tamam yıkanın, eğer hasta veya seferde olursunuz veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunursunuz da suya gücünüz yetmezse o vakit de temiz bir toprağa teyemmüm edin: niyyetle ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin, Allahın muradı sizi sıkıntıya koşmak değil ve lâkin o sizi pam pâk etmek ve üzerinizdeki ni'metini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz

Elmalılı 5:6 - Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

DiyanetMeali 5:6 Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz yıkanıp temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

DiyanetVakfı 5:6 Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:6 Ey mü'minler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayınız ve başlarınıza meshediniz ve ayaklarınızı iki topuğa kadar yıkayınız ve eğer cünüb iseniz gusül ediniz (tamamen yıkanınız). Ve eğer hastalar iseniz veya sefer halinde iseniz veya sizden biri helâdan gelmiş ise veya kadınlarınıza dokunmuşsanız da su bulamazsanız o halde temiz bir toprak ile teyemmüm ediniz, ondan yüzlerinize ve ellerinize meshediniz. Allah Teâlâ sizin üzerinize bir sıkıntı vermek istemez. Fakat o sizi tertemiz kılmak ve üzerinize nîmetini itmam etmek ister ki şükredesiniz.

SuatYıldırım 5:6 – Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın.Başlarınızı meshedip topuklarınızla birlikte ayaklarınızı da yıkayın.Cünüp iseniz tastamam yıkanın (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlarla münasebette bulunmuş olup da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, (mânen arınma niyeti ile) ondan yüzlerinize ve ellerinize meshedin.Allah size güçlük çıkarmak istemez, fakat şükredesiniz diye sizi temizleyip arındırmak ve size olan nimetlerini tamama erdirmek ister. [4,43]

İbni Kesir 5:6 Ey iman edenler; namaza kalktığınız zaman; yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başınıza meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı da (yıkayın) . Eğer cünüb iseniz; hemen temizlenin. Eğer hasta olmuşsanız veya seferde iseniz; yahut heladan gelmişseniz veya kadınlara yaklaşmış da su bulamamışsanız; temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk vermek istemez. Lakin sizi temizlemek, üzerinizde olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.


Elmalılı-orijinal 5:7 Allahın üzerinizdeki ni'metini ve sizi «işittik, itaat ettik» dediğiniz vakit bağladığı misakını unutmayın, Allahdan korkun, çünkü Allah bütün sinelerin künhünü bilir.

Elmalılı 5:7 - Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir.

DiyanetMeali 5:7 Allah'ın size olan nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizi andına bağladığı sözünü anın. Allah'tan sakının, Allah içinizde olanı elbette bilir.

DiyanetVakfı 5:7 Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir.

Ömer.N.Bilmen 5:7 Ve Allah Teâlâ'nın üzerinizde bulunan nîmetini ve «İşittik ve itaat ettik,» dediğiniz vakit Cenâb-ı Hakk'ın sizi onunla bağladığı ahdini yâd ediniz ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ bütün sinelerde olanı bilir.

SuatYıldırım 5:7 – Allah’ın size lütfettiği nimeti ve sizin “duyduk ve itaat ettik, baş üstüne!” dediğiniz vakit, sizden aldığı sözünüzü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah sinelerde saklı bütün sırları bilir.

İbni Kesir 5:7 Ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini; işittik, itaat ettik, dediğinizde sizi onunla bağlamış olduğu misakını anın. Allah'tan sakının. Muhakkak ki Allah; kalblerdekini bilir.


Elmalılı-orijinal 5:8 Ey o bütün iyman edenler! Allah için duran hâkimler, adâlet nümunesi şahidler olunuz ve sakın bir kavme buğzunuz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adâlet edin takvaya en yakın olan odur, Allahdan korkun müttekı olun çünkü Allah her ne yaparsanız habîrdir

Elmalılı 5:8 - Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

DiyanetMeali 5:8 Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.

DiyanetVakfı 5:8 Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.

Ömer.N.Bilmen 5:8 Ey imân edenler! Allah Teâlâ için kâîmler, adâletle şahitler olunuz. Bir kavme olan buğzunuz, sizi adâlet etmemeğe sevketmesin. Adalette bulununuz, o takvâya en yakındır ve Allah Teâlâ'dan korkunuz, şüphe yok ki Allah Teâlâ yapacağınız şeylerden tamamen haberdardır.

SuatYıldırım 5:8 – Ey iman edenler! Haktan yana olup vargücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun.Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin.Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur.Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

İbni Kesir 5:8 Ey iman edenler; adaleti gözeten şahidler olun. Ve bir topluluğa karşı olan kininiz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adalet edin. Bu, takvaya daha yakındır. Ve Allah'tan korkun. Muhakkak ki Allah; işlediklerinizden haberdardır.


Elmalılı-orijinal 5:9 Allah o iyman edib salih amelleri yapan kullarına şöyle va'd buyurdu; Hem mağfiret var onlara hem ecri azîm

Elmalılı 5:9 - Allah, iman edenlere ve salih amel işleyenlere şöyle vaad etmiştir: Onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.

DiyanetMeali 5:9 Allah, inananlara ve yararlı işler işleyenlere mağfiret ve büyük ecir olduğunu vadetmiştir.

DiyanetVakfı 5:9 Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:9 Allah Teâlâ, imân edip sâlih amellerde bulunanlara vaad buyurmuştur ki, onlar için mağfiret ve azim bir mükâfaat vardır.

SuatYıldırım 5:9 – Allah iman edip makbul ve güzel işler yapanları affedip kendilerine büyük mükâfat vermeyi vâd etmiştir.

İbni Kesir 5:9 Allah; iman edenlere ve salih amel işleyenlere, mağfiret ve büyük bir ecir vaadetmiştir.


Elmalılı-orijinal 5:10 Küfredib âyetlerimizi tekzib edenlere de şu: Onlar eshabı cahîm

Elmalılı 5:10 - İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, cehennemliktirler.

DiyanetMeali 5:10 İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.

DiyanetVakfı 5:10 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir.

Ömer.N.Bilmen 5:10 Ve o kimseler ki, küfrettiler ve Bizim âyetlerimizi tekzîp eylediler. Onlar da cehennem ehlidirler.

SuatYıldırım 5:10 – Kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehennemliktirler.

İbni Kesir 5:10 Küfür edenler ve ayetlerimizi tekzib edenler, işte onlar, cehennem yaranıdırlar.


Elmalılı-orijinal 5:11 Ey o bütün iyman edenler! Anın Allahın üzerinizdeki o ni'metini ki bir vakıt size bir kavm el uzatmayı kurmuştu da o bunların ellerini size dokunmaktan men'etmişti, siz hep Allaha korunun ve mü'minler yalnız Allaha dayansınlar

Elmalılı 5:11 - Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar.

DiyanetMeali 5:11 Ey İnananlar! Allah'ın üzerinize olan nimetini anın: Hani bir topluluk size tecavüze kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah'tan sakının, inananlar Allah'a güvensinler.*

DiyanetVakfı 5:11 Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.

Ömer.N.Bilmen 5:11 Ey imân edenler! Sizin üzerinize olan nîmet-i ilâhiyeyi yâd ediniz ki bir vakit bir kavim size ellerini uzatmayı kurmuştu, onların ellerini Cenâb-ı Hak sizden menetti. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz ve mü'minler artık Allah Teâlâ'ya tevekkül etsinler.

SuatYıldırım 5:11 – Ey iman edenler! Allah’ın size olan şu nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size el uzatmaya, sizi öldürüp yok etmeye teşebbüs etmişti de O, bunların ellerini size zarar vermekten menetmişti.Allah’ın hukukuna haksızlık etmekten sakının! Müminler yalnız Allah’a dayansınlar. [48,24]

İbni Kesir 5:11 Ey iman edenler; Allah'ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Hani bir kavim, size el uzatmağa kalkmıştı da, onların ellerini üzerinizden geri çekmişti. Allah'tan sakının. Ve mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler.


Elmalılı-orijinal 5:12 Celâli hakkı için ki Allah Beni İsrailden misak almıştı ve içlerinden on iki nakıb göndermiştik ve Allah buyurmuştu: haberiniz olsun ben sizinle beraberim, celâlim hakkı için eğer siz namazı kılar, zekâtı verir ve Rasullerime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allaha karzı hasenle ıkraz muamelesi yaparsanız elbette tarafınızdan kabahatlarınızı keffaretlerim ve mutlak sizi altından nehirler akar Cennetlere korum, bundan sonra da içinizden her kim nankörlük eder küfre saparsa artık düz yolun ortasında sapmış, kendini zayi' etmiş olur

Elmalılı 5:12 - Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.

DiyanetMeali 5:12 And olsun ki, Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan oniki reis seçtik. Allah: "Ben şüphesiz sizinleyim, namaz kılarsanız, zekat verirseniz, peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz, Allah uğrunda güzel bir takdimede bulunursanız, and olsun ki kötülüklerinizi örterim. And olsun ki, sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur" dedi.

DiyanetVakfı 5:12 Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.

Ömer.N.Bilmen 5:12 Ve kasem olsun ki, Allah Teâlâ İsrailoğullarının ahdini almıştı ve onlardan oniki müfettiş göndermiştik. Ve Allah Teâlâ buyurmuştu ki: «Ben sizinle beraberim. Eğer namazı ikame eder ve zekâtı verir ve peygamberlere inanır ve onlara kuvvetle yardımda bulunursanız ve Allah Teâlâ'ya güzel bir ödünç verirseniz elbette sizden kusurlarınızı örterim ve sizi mutlaka altlarından ırmaklar akar cennetlere girdiririm. Fakat bundan sonra her kim kâfir olursa muhakkak ki, dümdüz yol ortasında sapıtmış olur.»

SuatYıldırım 5:12 – Allah İsrail oğullarından kesin söz aldı. Biz onlardan (on iki boydan her birinden bir kefil olmak üzere) on iki de kefil tayin etmiştik. Allah buyurdu ki: “İyi bilin ki Ben sizinle beraberim.Eğer siz namazı dikkatli bir şekilde tamtamına eda eder, zekâtı verir, resullerime iman eder, onlara sahip çıkar,Allah rızası için gerekli yerlere harcayarak Allah’a güzel bir tarzda ödünç verirseniz,Ben elbette sizin kusurlarınızı örter ve elbette sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştiririm.Ama kim bundan sonra nankörlük edip küfre saparsa, doğru yoldan sapmış, kendini zayi etmiş olur.”

İbni Kesir 5:12 And olsun ki, Allah İsrailoğullarından söz almıştı. Biz, onlardan oniki temsilci seçtik. Allah demişti ki: Muhakkak ki Ben, sizinleyim; namaz kılar, zekat verir, peygamberlerime inanır, onlara yardım ederseniz, Allah'a güzel bir borç verirseniz; andolsun ki sizin kötülüklerinizi örterim. Ve andolsun ki sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden her kim de küfrederse; şüphesiz doğru yoldan sapmış olur.


Elmalılı-orijinal 5:13 Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri hakikatlerden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan daima bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan afvet ve aldırma, çünkü Allah ihsan edenleri sever

Elmalılı 5:13 - Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever.

DiyanetMeali 5:13 Sözlerini bozdukları için onlara lanet ettik, kalblerini katılaştırdık. Onlar sözleri yerlerinden değiştirirler. Kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azından başkasının daima hainliklerini görürsün, onları affet ve geç. Allah iyilik yapanları şüphesiz sever.

DiyanetVakfı 5:13 Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

Ömer.N.Bilmen 5:13 Sonra ahdlerini bozmaları sebebiyle onlara lânet ettik, ve kalblerini kaskatı yaptık, onlar kelimeleri mevzilerinden tağyir ederler. Ve tezkir olundukları şeylerden bir nâsib almayı da unutmuş bulunurlar. Ve onlardan birazı müstesna olmak üzere daima bir hainliğe muttali olursun. Maahaza onlardan affet, iğrazda bulun, şüphe yok ki, Allah Teâlâ muhsin olanları sever.

SuatYıldırım 5:13 – İşte o Yahudileri, verdikleri kesin sözü bozduklarındandır ki lânetledik, onların kalplerini katılaştırdık. Böylece onlar kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler.Kendilerine tebliğ edilen hususlardan pek çoğunu unuttular.Onların pek azı hariç olmak üzere, onlar tarafından devamlı olarak hainlik görürsün.Yine de sen onları affet, aldırma. Çünkü Allah iyilik edenleri sever. [2,75; 3,7; 4,46]

İbni Kesir 5:13 Ahidlerini bozmalarından ötürü onlara la'net ettik, kalblerini de katılaştırdık. Onlar, kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Kendilerine öğretilenlerin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azı müstesna daima hainliklerini görürsün. Sen; onları affet ve geç. Muhakkak Allah; ihsan edenleri sever.


Elmalılı-orijinal 5:14 «Biz, Nasarâyız» diyenlerden de misaklarını almıştık derken bunlar da ıhtar edildikleri hakıkatlerin bir çoğunu unuttular, biz de aralarına Kıyamet gününe kadar sürecek buğz-u adavet bıraktık, yarın Allah onlara ne san'atler yaptıklarını haber verecek

Elmalılı 5:14 - "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette haber verecektir.

DiyanetMeali 5:14 "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık; onlar, kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular, bu yüzden aralarına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.

DiyanetVakfı 5:14 "Biz hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.

Ömer.N.Bilmen 5:14 Ve, «Biz nâsarayız» diyenlerden de ahdlerini almış idik. Sonra ihtar edilmiş oldukları şeyden nasibdar olmayı unuttular. Artık Biz de onların arasına Kıyamet gününe kadar adâvet ve buğz bıraktık. Ve Allah Teâlâ neler yapmış olduklarını yakında haber verecektir.

SuatYıldırım 5:14 – “Biz Nasrani’yiz, Hırıstiyanız” diyenlerden de kesin söz aldık. Fakat onlar da kendilerine tebliğ olunan derslerden bir çoğunu unuttular.Bu yüzden Biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek kin ve nefret bıraktık. Allah onların meslek haline getirdikleri bu işleri bir bir yüzlerine çarpacaktır. [2,62] [KM, İşaya 19,2]

İbni Kesir 5:14 Biz, hristiyanız diyenlerden de söz aldık. Onlar da kendilerine öğretilenlerin bir kısmını unuttular. Bu yüzden kıyamete kadar aralarına kin ve düşmanlık saldık. Allah; yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.


Elmalılı-orijinal 5:15 Ey Ehli kitab, şimdi size Resulümüz geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz bir çok yerlerini sizlere beyan ediyor, bir çoğundan da geçiyor, işte size Allahdan bir nur, bir parlak kitab geldi

Elmalılı 5:15 - Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah'tan bir nur ve apacık bir kitap da gelmiştir.

DiyanetMeali 5:15 Ey Kitap ehli! Kitap'dan gizleyip durduğunuzun çoğunu size açıkça anlatan ve çoğundan da geçiveren peygamberimiz gelmiştir. Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.

DiyanetVakfı 5:15 Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.

Ömer.N.Bilmen 5:15 Ey ehl-i kitâb! Muhakkak size resûlümüz geldi. Kitaptan gizlemekte olduğunuz birçok şeyleri size açıklıyor, bir çoğundan da geçiveriyor Şüphe yok ki, size Allah Teâlâ tarafından bir nûr ve bir apaçık kitap gelmiştir.

SuatYıldırım 5:15 – Ey Ehl-i kitap! Kitaptan (Tevrat’tan) gizlediklerinizin çoğunu size beyan eden,bir çoğunu da yüzünüze vurmayarak affeden Resulümüz size gelmiş bulunuyor. İşte size Allah tarafından bir nûr ve hakikatleri açıklayan bir kitap geldi.

İbni Kesir 5:15 Ey Ehl-i Kitab; size peygamberimiz gelmiştir, kitabtan gizleyip durduğunuzun çoğunu size açıkça anlatır ve çoğundan da geçiverir. Gerçekten size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitab gelmiştir.


Elmalılı-orijinal 5:16 Allah bununla rıdvanı ardınca gideni selâmet yollarına doğrultacak ve iznile onları zulmetlerden nura çıkarıb doğru bir yola koyacak

Elmalılı 5:16 - Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder.

DiyanetMeali 5:16 Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir.

DiyanetVakfı 5:16 Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.

Ömer.N.Bilmen 5:16 Allah Teâlâ, rızasına tâbi olanları onunla selâmet yollarına götürür ve onları izniyle zulmetlerden nûra çıkarır ve onları dosdoğru yola hidâyet eder.

SuatYıldırım 5:16 – Allah onunla, rızasını izleyenleri selâmet yollarına iletir, Onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir.

İbni Kesir 5:16 Allah onunla, rızasını gözetenleri selamet yollarına iletir. İzniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve doğru yola iletir.


Elmalılı-orijinal 5:17 Kasem olsun ki küfretti şunlar «Allah o Meryemin oğlu Mesih» tir diyenler, de ki: Eğer Allah Meryemin oğlu Mesihı ve anasını ve Arzda bulunanların hepsini helâk etmek murad ederse ondan kim bir şey kurtarabilir, bütün Göklerin ve Yerin ve aralarında ne varsa hepsinin mülkü Allahın, dilediğini yaratır ve Allah her şey'e kadîrdir

Elmalılı 5:17 - Muhakkak ki, "Allah, ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. (Onlara) de ki: " Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah, her şeye kadirdir.

DiyanetMeali 5:17 "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler and olsun ki kafir olmuşlardır. De ki: "Allah Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmeyi dilerse kim O'na karşı koyabilir?" Göklerin, yerin ve arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır, dilediğini yaratır. Allah her şeye Kadir'dir.

DiyanetVakfı 5:17 "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyle kadirdir.

Ömer.N.Bilmen 5:17 Şüphe yok ki, «Allah, O Meryem'in oğlu Mesih'tir,» diyenler kasem olsun ki, muhakkak kâfir olmuşlardır. De ki: «Eğer Allah, Meryem'in oğlu Mesih'i ve O'nun validesini ve yerde bulunanların hepsini helâk etmek istese kim Allah'tan bir şeye mâlik olabilir! Göklerin de, yerin de ve bunların aralarında bulunanların da mülkü Allah Teâlâ'ya aittir. Dilediğini yaratır. Ve Allah Teâlâ her şeye tamamıyla kâdirdir.»

SuatYıldırım 5:17 – “Allah, Meryem’in oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir olmuşlardır.De ki: “Eğer Allah Meryem’in oğlu Mesih’i, annesini ve dünyada bulunanların hepsini imha etmek istese, O’na karşı kimin elinden bir şey gelir? Kim O’nu engelleyebilir?Doğrusu göklerin, yerin ve ikisi arasında olan bütün varlıkların hakimiyeti Allah’a aittir. O dilediğini yaratır. Allah her şeye kadirdir. [4,171; 9,30](Bu konuda 4,171 âyeti ile ilgili açıklamaya bkz.)

İbni Kesir 5:17 Andolsun ki, Allah; ancak Meryem oğlu Mesih'tir, diyenler kafir olmuşlardır. De ki: Eğer, Meryem oğlu Mesih'i anasını ve yeryüzünde olanların hepsini helak etmek isterse; kim, Allah'a karşı koyabilir? Göklerin, yerin ve arasındakilerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Ve Allah, her şeye Kadir'dir.


Elmalılı-orijinal 5:18 Bir de Yehud ve Nesârâ «biz Allahın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler, de ki: öyle de niçin size günâhlarınızla azab ediyor? Doğrusu siz onun yarattıklarından bir beşersiniz, dilediğine mağfiret ediyor dilediğine azab, Göklerin ve Yerin ve aralarındakilerin mülkü bütün Allahındır, nihayet dönüş de onadır

Elmalılı 5:18 - Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.

DiyanetMeali 5:18 Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. "Öyleyse günahlarınızdan ötürü size niçin azabediyor? Bilakis siz O'nun yarattığı insanlarsınız" de, Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş O'nadır.

DiyanetVakfı 5:18 Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O'nadır.

Ömer.N.Bilmen 5:18 Yehûd ve Nasârâ, «Biz Allah'ın oğullarıyız ve dostlarıyız» dediler. De ki: «Ya ne için sizi günahlarınız sebebiyle muazzeb kılıyor? Siz ancak O'nun yaratıklarından bir beşersiniz. Ve dilediğine mağfiret eder ve dilediğini muazzeb kılar ve göklerin, yerin ve aralarında bulunanların mülkü bütün Allah'ındır ve nihâyet dönüş de O'nadır.»

SuatYıldırım 5:18 – Hem Yahudiler, hem de Hıristiyanlar “Biz Allah’ın evlatları ve sevgilileriyiz.” dediler.De ki: “Öyleyse niçin Allah sizi günahlarınız sebebiyle cezalandırıyor?”Hayır, bilakis siz O’nun yarattığı birer beşer topluluğusunuz. Allah dilediğini affeder, dilediğini cezalandırır.Göklerde, yerde ve ikisi arasında olan her şeyin hakimiyeti Allah’ındır. Dönüş de O’na olacaktır.

İbni Kesir 5:18 Yahudiler ve hristiyanlar dediler ki: Biz; Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz. De ki: Öyleyse günahınızdan dolayı size neden azab ediyor? Hayır, siz O'nun yarattığı insanlarsınız. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkü Allah'ındır. Dönüş de O'nadır.


Elmalılı-orijinal 5:19 Ey Ehli kitab! Peygamberlerin arası kesildiği, bilinemez hale geldiği bir fetret zamanında bakınız size Resulümüz geldi, tatlı ve acı hakıkatleri size beyan ediyor, bize ne beşaretle sevindirecek bir müjdeci, ne ıhtar ile kocunduracak bir inzarcı gelmedi demeyeseniz, işte size hem beşîr, hem nezîr bir Peygamber geldi, ve Allah her şey'e kadîrdir

Elmalılı 5:19 - Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi, gerçekleri açıklıyor ki, (yarın kıyamet gününde): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir.

DiyanetMeali 5:19 Ey Kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiğinde, "Bize müjdeci ve uyarıcı gelmedi" dersiniz diye, size açıkça anlatacak peygamberimiz geldi. Şüphesiz O, size müjdeci ve uyarıcı olarak gelmiştir. Allah her şeye Kadir'dir.*

DiyanetVakfı 5:19 Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyle kadirdir.

Ömer.N.Bilmen 5:19 Ey ehl-i kitab! Peygamberlerin arası kesilmiş olduğu bir zamanda size apaçık beyanda bulunur olarak resûlümüz geldi. Tâ ki, «Bize ne müjdeleyici ve ne de azab ile korkutucu gelmedi,» demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve korkutucu geldi. Ve Allah Teâlâ her şeye tamamıyla kâdirdir.

SuatYıldırım 5:19 – Ey Ehl-i kitap! Resullerin gelmesinin kesintiye uğradığı bir sırada,ileride “bize ne müjdeleyen ne de uyaran hiçbir Peygamber gelmedi” demeyesiniz diyesize, müjdeleyici ve uyarıcı Elçimiz, her şeyi beyan etmek üzere geldi. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.

İbni Kesir 5:19 Ey Ehl-i Kitab, Peygamberlerin arası kesildiği bir dönemde, gerçekten size peygamberimiz gelmiştir. Gerçekleri açıklıyor ki; bize müjdeci ve uyarıcı gelmedi, demeyesiniz ve o, size gerçekten müjdeci ve uyarıcı olarak gelmiştir. Ve Allah; her şeye Kadir'dir.


Elmalılı-orijinal 5:20 Bir vakit de Musâ kavmine şöyle demişti: Ey kavmim, Allahın size olan ni'metini düşünün, zira içinizde Peygamberler vücude getirdi ve sizi mülûk yaptı, ve size âlemînden hiç birine vermediği şeyi verdi

Elmalılı 5:20 - Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. O, içinizden peygamberler çıkardı. Sizi hükümdarlar yaptı. Ve âlemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi."

DiyanetMeali 5:20 Musa, milletine: "Ey milletim! Allah'ın size olan nimetini anın: içinizden peygamberler çıkarmış ve sizi hükümdar yapmıştır, dünyalarda kimseye vermediğini size vermiştir".

DiyanetVakfı 5:20 Bir zamanlar Musa, kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size (lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi.

Ömer.N.Bilmen 5:20 Ve bir vakit de Mûsa kavmine dedi ki: «Ey kavmim! Allah Teâlâ'nın üzerinize olan nîmetini yâdediniz ki, içinizde peygamberler vücuda getirdi ve sizleri hükümdarlar kıldı ve âlemlerden hiçbir ferde vermediğini sizlere verdi.»

SuatYıldırım 5:20 – Bir vakit de Mûsâ kavmine şöyle demişti. “Ey kavmim! Allah’ın size lütfettiği nimetlerini bir düşünün; zira o içinizden peygamberler çıkarttı, sizi hür insanlar yaptı ve devrinizde hiç kimseye vermediğini size verdi.” [2,47-122; 45,16; 2,143; 3,110] {KM, Sayılar 13,17; 14,38}

İbni Kesir 5:20 Hani, Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim; Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizden peygamberler yetiştirmiş ve size saltanatlar ihsan etmişti. Dünyalarda kimseye vermediğini size vermişti.


Elmalılı-orijinal 5:21 Ey kavmim, haydi Allahın sizin için yazdığı Arzı mukaddese girin ve arkanıza dönmeyin ki husrana düşerek berbad olursunuz

Elmalılı 5:21 - "Ey kavmim, Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba uğrarsınız."

DiyanetMeali 5:21 "Ey milletim! Allah'ın size yazdığı kutsal yere girin, ardınıza dönmeyin, yoksa kaybedenler olarak dönersiniz" demişti.

DiyanetVakfı 5:21 Ey kavmim ! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz.

Ömer.N.Bilmen 5:21 «Ey kavmim! Allah Teâlâ'nın sizin için yaratmış olduğu Arz-ı Mukaddes'e giriniz. Ve atlarınız üzerine geri dönmeyiniz. Sonra ziyana uğramışlar olduğunuz halde geri dönmüş olursunuz.»

SuatYıldırım 5:21 – “Ey kavmim! Haydi Allah’ın size nasib ettiği kutsal ülkeye girin, sakın geri dönüp kaçmayın. Yoksa hüsrana düşerek perişan olursunuz.” {KM, Tesniye 7,13; 8,1; Çıkış 3,8}

İbni Kesir 5:21 Ey kavmim; Allah'ın size yazdığı mukaddes yere girin ve ardınıza dönmeyin, yoksa hüsrana uğrayanlardan olursunuz.


Elmalılı-orijinal 5:22 Ya Musâ, dediler: Orada bir kavm var hepsi cebbar, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya giremeyiz, şayed çıkarlarsa biz de gireriz

Elmalılı 5:22 - Onlar da: "Ey Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, şüphesiz biz de gireriz" dediler.

DiyanetMeali 5:22 "Ey Musa! Orada zorba bir millet vardır, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyeceğiz, eğer çıkarlarsa, biz de gireriz" demişlerdi.

DiyanetVakfı 5:22 Onlar şu cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz.

Ömer.N.Bilmen 5:22 Dediler ki: «Ya Mûsa! Muhakkak orada cebbârlar olan bir kavim vardır. Ve onlar oradan çıkmadıkça biz oraya elbette girmiyeceğizdir. Fakat onlar oradan çıkarlarsa bizler oraya muhakkak giricileriz.»

SuatYıldırım 5:22 – “Ya Mûsâ, dediler, orada zorba ve güçlü bir millet var.Onlar oradan çıkmadıkça biz asla giremeyiz. Eğer çıkarlarsa, ancak o zaman gireriz.” {KM, Sayılar 13,31-33; Tesniye 1,28}

İbni Kesir 5:22 Demişlerdi ki: Ey Musa; orada gerçekten zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz katiyyen oraya girmeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de gireriz.


Elmalılı-orijinal 5:23 Onların o, korktukları kimselerden Allahın ni'metini iymanına kavuşturduğu iki er çıktı dedi ki «üzerlerine hücum edin kapıyı tutun bir kerre ona girdiniz mi muhakkak galibsinizdir, haydin Allaha mütevekkil olun gerçekten mü'minlerseniz

Elmalılı 5:23 - Allah'tan korkan ve Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle dedi: "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a dayanın.

DiyanetMeali 5:23 Korkanlar arasında bulunan, Allah'ın nimete erdirdiği iki adam: "Üstlerine kapıdan yürüyün, oradan girerseniz şüphesiz galip gelirsiniz; eğer inanıyorsanız Allah'a güvenin" demişlerdi.

DiyanetVakfı 5:23 Korkanların içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin.

Ömer.N.Bilmen 5:23 Kendilerine Allah Teâlâ'nın in'amda bulunmuş olduğu korkanlardan iki er dedi ki: «Onların üzerlerine kapıdan giriveriniz, siz ona girdiğiniz zaman şüphe yok ki, galiplersiniz. Artık siz mü'min kimseler iseniz Allah Teâlâ'ya tevekkül ediniz.»

SuatYıldırım 5:23 – Allah’ın buyruğuna uymamaktan korkan ve Allah’ın kendilerine iman ve yakin nimeti ihsan ettiği iki yiğit çıkıp dediler ki:”Üzerlerine hücum edin, kapıyı tutun. Kapıyı tutup da dışarıda savaş meydanına çıkmalarını önlediniz mi muhakkak siz galipsinizdir. İmanınızda samimî iseniz yalnız Allah’a dayanın.”

İbni Kesir 5:23 Korkanlar arasında bulunan, Allah'ın nimetine erdirdiği iki adam demişlerdi ki: Onların üstlerine kapıdan yürüyün, oraya girerseniz; muhakkak siz, galiblersiniz. Şayet mü'minlerseniz; Allah'a tevekkül edin.


Elmalılı-orijinal 5:24 Ya Musâ, dediler: Onlar orada bulundukça biz oraya ebedâ giremeyiz, haydi sen rabbınla git ikiniz harb edin biz işte burada otururuz

Elmalılı 5:24 - Kavmi Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.

DiyanetMeali 5:24 "Ey Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi.

DiyanetVakfı 5:24 "Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler.

Ömer.N.Bilmen 5:24 Dediler ki: «Ya Mûsa! Biz elbette ebedîyen girmeyeceğiz, onlar orada devam ettikçe artık sen Rabbinle git, mukatelede bulun, bizler ise burada oturucularız.»

SuatYıldırım 5:24 – Yine dediler ki: “Ya Mûsâ! O zorbalar orada oldukları müddetçe biz asla giremeyiz. Haydi sen Rabbinle git, ikiniz onlarla savaşın, biz işte burada oturuyoruz.”

İbni Kesir 5:24 Demişlerdi ki: Ey Musa; onalr orada oldukça, ebediyyen oraya girmeyiz. Git, sen ve Rabbın savaşın. Biz, burada oturanlardanız.


Elmalılı-orijinal 5:25 Dedi: Yarab, görüyorsun ben nefsimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle o fasıkler kavminin arasını ayır

Elmalılı 5:25 - Musa: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.

DiyanetMeali 5:25 Musa: "Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum; artık bizimle bu yoldan çıkmış milletin arasını ayır" dedi.

DiyanetVakfı 5:25 Musa: "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır" dedi.

Ömer.N.Bilmen 5:25 Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, ben kendi nefsim ile kardeşimden başkasına mâlik olamam, artık bizim aramızla o fâsıklar olan kavmin arasını ayır.»

SuatYıldırım 5:25 – Mûsâ: “Ya Rabbî, dedi, ben kendi nefsimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. Artık bizimle bu itaatsiz, bu yoldan çıkmış topluluk arasında Sen hükmünü ver!”

İbni Kesir 5:25 Demişti ki: Rabbım; ben, ancak kendime ve kardeşime sahibim. Artık bizimle fasıklar güruhunun arasını ayır.


Elmalılı-orijinal 5:26 Buyurdu ki artık orası onlara kırk yıl haram kılındı, oldukları yerde sersem sersem dönüb duracaklar, artık acıma o fasık kavme

Elmalılı 5:26 - Allah Musa'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!".

DiyanetMeali 5:26 Allah: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış millet için tasalanma" dedi.*

DiyanetVakfı 5:26 Allah, "Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi.

Ömer.N.Bilmen 5:26 Buyurdu ki: «Şüphesiz orası onların üzerine kırk yıl haram kılınmıştır. O yerde mütehayyirane bir halde dolaşıp duracaklardır. Artık o fâsıklar gürûhunun haline acıma.»

SuatYıldırım 5:26 – Buyurdu ki: “O kutsal yer onlara kırk yıl boyunca haram kılındı. Oldukları yerde sersem sersem dolaşacaklardır. Sen artık o yoldan çıkmış kimseler için kendini üzme!” {KM, Sayılar 14,33; Tesniye 2,7; Yuşa 5,6}

İbni Kesir 5:26 Buyurmuştur ki: Orası onlara kırk yıl haram edildi. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen fasıklar güruhu için tasalanma.


Elmalılı-orijinal 5:27 Hem onlara Âdemin iki oğlunun kıssasını hakkıyle oku, hani ikisi birer yakınlık takdim ettiler de birinden kabul edildi diğerinden edilmedi «seni mutlak öldürürüm» dedi, obiri yok dedi: Allah ancak müttekılerden kabul buyurur

Elmalılı 5:27 - Onlara Âdem'in iki oğluyla ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen, ötekine):" Seni öldüreceğim" demişti. Diğeri ise şöyle demişti: "Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder".

DiyanetMeali 5:27 Onlara, Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. Kabul edilmeyen, "And olsun seni öldüreceğim" deyince, kardeşi: "Allah ancak sakınanların takdimesini kabul eder" demişti.

DiyanetVakfı 5:27 Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi:)

Ömer.N.Bilmen 5:27 Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini bihakkın oku. O vakit ki, onlar iki kurban takdim etmişlerdi. Birisinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. «Seni elbette öldüreceğim» dedi, diğeri de, «Allah Teâlâ ancak muttakî olanlardan kabul eder» deyiverdi.

SuatYıldırım 5:27-29 Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku:Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti.Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: “Seni öldüreceğim” dedi.O da: “Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”“Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur!” [3,62; 18,13; 19,34] {KM, Tekvin 4,3-12; Makkabe 7,11}

İbni Kesir 5:27 Onlara Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat. Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı da; birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. O: Andolsun seni öldüreceğim, deyince, (kardeşi) : Allah, ancak müttakilerden kabul eder, demişti.


Elmalılı-orijinal 5:28 Kasem ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben rabbülâlemîn olan Allahdan korkarım

Elmalılı 5:28 - "Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.

DiyanetMeali 5:28 "Beni öldürmek üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam, çünkü ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.

DiyanetVakfı 5:28 "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."

Ömer.N.Bilmen 5:28 «And olsun ki, eğer beni öldürmek için bana elini uzatırsan ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam. Şüphe yok ki, ben âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'dan korkarım.»

SuatYıldırım 5:27-29 Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku:Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti.Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: “Seni öldüreceğim” dedi.O da: “Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”“Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur!” [3,62; 18,13; 19,34] {KM, Tekvin 4,3-12; Makkabe 7,11}

İbni Kesir 5:28 Beni öldürmek için elini bana uzatırsan; ben, seni öldürmek için elimi sana uzatmam. Muhakkak ki ben; alemlerin Rabbı olan Allah'tan korkarım.


Elmalılı-orijinal 5:29 Ben isterim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenüb varasın da o ateşe lâyıklardan olasın, zalimlerin cezası işte budur

Elmalılı 5:29 - "Ben isterim ki sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur".

DiyanetMeali 5:29 Ben, hem benim hem de kendi günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim, zulmedenlerin cezası budur".

DiyanetVakfı 5:29 "Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur."

Ömer.N.Bilmen 5:29 «Muhakkak ben isterim ki, sen benim günahımı ve kendi günahımı yüklenesin de ateşin ashâbından olasın. Ve o ise zalimlerin cezasıdır.»

SuatYıldırım 5:27-29 Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku:Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti.Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: “Seni öldüreceğim” dedi.O da: “Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”“Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yüklenesin de cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası işte budur!” [3,62; 18,13; 19,34] {KM, Tekvin 4,3-12; Makkabe 7,11}

İbni Kesir 5:29 Dilerim ki sen; benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası da budur.


Elmalılı-orijinal 5:30 Bunun üzerine nefsi kendine kardeşini öldürmeyi kolay gösterdi, tuttu onu öldürdü, artık husrana düşenlerden olmuştu

Elmalılı 5:30 - Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardeşini öldürmeye teşvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara uğrayanlardan oldu.

DiyanetMeali 5:30 Bunun üzerine, kardeşini öldürmekte nefsine uydu ve onu öldürerek, zarara uğrayanlardan oldu.

DiyanetVakfı 5:30 Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.

Ömer.N.Bilmen 5:30 Artık kardeşini öldürmeyi kendisine nefsi kolaylaştırdı da onu öldürdü. Sonra da ziyana uğramışlardan oldu.

SuatYıldırım 5:30 – Nefsi, onu kardeşini öldürmeye itti. O da onu öldürüp ziyan edenlerden oldu.

İbni Kesir 5:30 Bunun üzerine kardeşini öldürmekte nefsine uydu ve onu öldürdü de hüsrana uğrayanlardan oldu.


Elmalılı-orijinal 5:31 Derken Allah bir karga gönderdi, yeri deşiyordu ki ona kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstersin, eyvah, dedi: şu karga kadar olub da kardeşimin cesedini örtemedim ha! Artık peşimanlığa düşenlerden olmuştu

Elmalılı 5:31 - Derken Allah bir karga gönderdi, ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için toprağı eşeliyordu. "Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim ben?" dedi ve pişman olanlardan oldu.

DiyanetMeali 5:31 Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek üzere, ona yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek için bu karga kadar olmaktan aciz kaldım" dedi de ettiğine yananlardan oldu.

DiyanetVakfı 5:31 Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu.

Ömer.N.Bilmen 5:31 Sonra Allah Teâlâ ona kardeşinin cesedini nasıl defnedeceğini göstermek için bir karga gönderdi ki, yeri eşiyordu. «Yazıklar olsun bana! Ben karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten aciz mi oldum,» dedi. Artık nedâmete düşenlerden olmuştu.

SuatYıldırım 5:31 – Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermesi için yeri eşen bir karga gönderdi.Kabil: “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar bile olup da kardeşimin cesedini örtemedim!” dedi ve pişmanlığa düşenlerden oldu.

İbni Kesir 5:31 Sonra Allah; kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek için, ona yeri eşeleyen bir karga gösterdi. Yazıklar olsun bana, bu karga gibi bile olmaktna aciz kaldım da kardeşimin ölüsünü örtemedim, dedi. Pişmanlık duyanlardan oldu.


Elmalılı-orijinal 5:32 Bu ecilden Beni İsraîle kitabda bildirmiştik ki her kim bir nefsi bir nefis mukabili veya yer yüzünde bir fesadı olmaksızın öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur, kim de bir adamın hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur; Celâlim hakkı için Resullerimiz onlara beyyinelerle geldiler de sonra içlerinden bir çoğu bütün bunların arkasından hâlâ yer yüzünde fesad ve cinayette israf etmekte bulunuyorlar

Elmalılı 5:32 - Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.

DiyanetMeali 5:32 Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: "Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur". And olsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu.

DiyanetVakfı 5:32 İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.

Ömer.N.Bilmen 5:32 Bundan dolayı İsrailoğullarının üzerine yazdık ki, her kim bir şahsı, bir şahıs mukabilinde veya yerdeki bir fesattan dolayı olmaksızın öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur ve her kim de bir şahsın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanları ihya etmiş gibi olur. And olsun ki, Bizim peygamberlerimiz onlara beyyineler ile gelmişlerdir. Sonra onlardan birçokları bunu müteakib yeryüzünde muhakkak müsrif kimseler olmuşlardır.

SuatYıldırım 5:32 – İşte bundan dolayı İsrail oğullarına kitapta şunu bildirdik:Kim katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur.Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.Resullerimiz onlara açık âyetler ve deliller getirmişlerdi.Ne var ki onların çoğu bütün bunlardan sonra, hâla yeryüzünde fesat ve cinayette aşırı gitmektedirler. [2,84-85]

İbni Kesir 5:32 Bundan dolayı İsrailoğullarının üzerine yazdık ki: Her kim, bir nefsi bir nefse veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de, onu diri bırakırsa sanki bütün insanları diriltmiş gibidir. Andolsun ki; onlara, peygamberlerimiz apaçık delillerle geldiler. Bundan sonra da onlardan bir çoğu gerçekten taşkınlık edenlerdir.


Elmalılı-orijinal 5:33 Fakat Allaha ve Resulüne harbetmeğe kalkışan ve Yer yüzünde fesada çalışanların cezası, taktil olunmalarından veya asılmalarından veya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmesinden veya bulundukları yerden nefyedilmelerinden başka bir şey olmaz. Bu onlara Dünyada çekecekleri bir zillettir, Âhırette ise kendilerine azîm bir azâb vardır

Elmalılı 5:33 - Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.

DiyanetMeali 5:33 Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.

DiyanetVakfı 5:33 Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:33 Allah Teâlâ ile ve peygamberleriyle savaşta bulunanların ve yerde fesada çalışanların cezaları ancak öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazca kesilmeleri veya o yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyada bir zillettir, ve onlar için ahirette pek büyük bir azap vardır.

SuatYıldırım 5:33-34 – Allah ve Resulüne savaş açanların, (yol keserek terör eylemi yaparak) yeryüzünü ifsad etmek için koşuşanların cezası; öldürülmeleri veya asılmaları yahut sağ elleri ile sol ayaklarının kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz.Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlara başkaca müthiş bir ceza vardır.Ancak kendilerini ele geçirmenizden önce tövbe edenler, bu hükmün dışındadır. Biliniz ki Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur). [7,124; 20,71; 26,49]

İbni Kesir 5:33 Allah ve Rasulü ile savaşanların ve yeryüzünde fesada koşanların cezası; ancak öldürülmek, asılmak, çaprazvari el ve ayakları kesilmek veya yerlerinden sürülmektir. Bu, onlara dünyada rüzvaylıktır. Onlara ahirette de büyük bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 5:34 Ancak elinize geçirmezden evvel tevbe edenleri olursa biliniz ki Allah gafur, rahîmdir

Elmalılı 5:34 - Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.

DiyanetMeali 5:34 Ancak, onları yakalamanızdan önce tevbe edenler bunun dışındadır. Biliniz ki Allah, bağışlar ve merhamet eder.*

DiyanetVakfı 5:34 Ancak, siz kendilerini yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Ömer.N.Bilmen 5:34 Ancak onların üzerine kâdir olmanızdan evvel tevbe edenleri müstesna. İmdi biliniz ki, şüphesiz Allah Teâlâ çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.

SuatYıldırım 5:33-34 – Allah ve Resulüne savaş açanların, (yol keserek terör eylemi yaparak) yeryüzünü ifsad etmek için koşuşanların cezası; öldürülmeleri veya asılmaları yahut sağ elleri ile sol ayaklarının kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz.Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlara başkaca müthiş bir ceza vardır.Ancak kendilerini ele geçirmenizden önce tövbe edenler, bu hükmün dışındadır. Biliniz ki Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur). [7,124; 20,71; 26,49]

İbni Kesir 5:34 Yalnız kendilerine gücünüz yetmeden önce tevbe edenler müstesnadır. Biliniz ki, Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:35 Ey o bütün iyman edenler! Allahdan korkun ve ona yaklaşmağa vesile arayın ve onun yolunda mücahede edin ki felâha irebilesiniz

Elmalılı 5:35 - Ey inananlar, Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.

DiyanetMeali 5:35 Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.

DiyanetVakfı 5:35 Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:35 Ey imân edenler! Allah Teâlâ'dan korkunuz ve O'na vesile arayınız ve O'nun yolunda mücâhedede bulununuz ki, felâh bulabilesiniz.

SuatYıldırım 5:35 – Ey iman edenler! Allah’ın hukukunu gözetin, onun hukukunu ihlal etmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda mücahede edin ki korktuğunuzdan kurtulup umduğunuza kavuşasınız.

İbni Kesir 5:35 Ey iman edenler; Allah'tan korkun ve O'na yaklaşmak için vesile arayın. O'nun yolunda cihad edin ki, felaha eresiniz.


Elmalılı-orijinal 5:36 Şübhesiz o küfredenler bütün Arzdaki ve daha bir o kadarı onların olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar kendilerinden kabul edilmez, onlara elîm bir azab vardır

Elmalılı 5:36 - Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

DiyanetMeali 5:36 Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara elem verici azab vardır.

DiyanetVakfı 5:36 Şüphe yok ki kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye verseler onlardan asla kabul edilmez; onlar için acı bir azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:36 Şüphesiz o kimseler ki kâfir oldular, eğer yerde bulunanların cümlesi ve onunla beraber bir misli daha onların olup da Kıyamet gününün azabından dolayı onları feda edecek olsalar kendilerinden kabul edilmez ve onlar için elîm bir azap vardır.

SuatYıldırım 5:36 – Kâfirler, kıyamet günü cezaları olan azaptan kurtulmaları için, dünyada olan her şeyi, bir misli fazlasıyla verseler dahi kendilerinden kabul edilmez. Onlara can yakıcı bir azap vardır. [10,54; 13,18; 39,47; 70,11-14]

İbni Kesir 5:36 Muhakkak ki yeryüzündeki bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye olarak verseler; onlardan kabul olunmaz ve onlara elim bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 5:37 Ateşten çıkmak istiyecekler, fakat ondan çıkacak değillerdir, onlara boyuna gidecek bir azab vardır

Elmalılı 5:37 - Cehennem ateşinden çıkmak isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.

DiyanetMeali 5:37 Ateşten çıkmak isterler, çıkamazlar. Onlara sürekli azab vardır.

DiyanetVakfı 5:37 Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:37 Ateşten çıkmak isteyeceklerdir. Halbuki, onlar ondan çıkacak kimseler değildirler. Ve onlar için daimi bir azap vardır.

SuatYıldırım 5:37 – Onlar ateşten çıkmak isterler ama oradan çıkacak değiller. Onlara devamlı bir azap vardır.

İbni Kesir 5:37 Ateşten çıkmak isterler, ama oradan çıkacak değillerdir. Ve onlar için sürekli bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 5:38 Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadın sâbit oldu mu ellerini kesin, kazandıklarına cezaen Allahdan kelepçek, çünkü Allah azîzdir, hakîmdir

Elmalılı 5:38 - Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.

DiyanetMeali 5:38 Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.

DiyanetVakfı 5:38 Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 5:38 Ve hırsızlık yapan erkeğin ve hırsızlık yapan kadının (kazandıklarının bir cezası ve Allah Teâlâ tarafından bir ukûbet olmak üzere) ellerini kesiniz. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 5:38 – Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri suça bir karşılık ve Allah tarafından insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz. Allah azîz ve hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). {KM, Çıkış 20,15; Tesniye 25,11-12 Levililer 19,11}

İbni Kesir 5:38 Hırsız erkek ve hırsız kadının yaptıklarına karşılık Allah tarafından bir ceza olarak; ellerini kesin. Ve Allah; Aziz'dir, Hakim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:39 Böyle iken her kim de işlediği zulmün arkasından tevbe edib salâha dönerse Allah elbette tevbesini kabul buyuruyor. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir

Elmalılı 5:39 - Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.

DiyanetMeali 5:39 Ettiği zulümden sonra tevbe edip düzelen kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini kabul eder. Allah şüphesiz Bağışlayan'dır, merhametli olandır.

DiyanetVakfı 5:39 Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Ömer.N.Bilmen 5:39 Fakat her kim yaptığı zulümden sonra tevbe eder ve halini ıslahta bulunursa elbette Allah Teâlâ onun tövbesini, kabul eder. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

SuatYıldırım 5:39 – Kim yaptığı zulüm ve haksızlıktan sonra tövbe edip halini ve işini düzeltirse Allah tövbesini kabul eder; Çünkü Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur). {KM, Zekarya 1,3}

İbni Kesir 5:39 Kim de zulmettikten sonra tevbe eder, düzelirse; muhakkak ki Allah, onun tevbesini kabul eder. Gerçekten Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:40 Bilmezmisin ki Allah, bütün Semavat-ü Arz mülkü onun, dilediğini azaba çeker, dilediğinin günâhını örter olduğunu? Allah her şey'e kadîrdir

Elmalılı 5:40 - Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu, dilediğine azap edip dilediğini de bağışladığını bilmedin mi? Allah herşeye kâdirdir.

DiyanetMeali 5:40 Göklerin ve yerin hükümranlığının Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azabeder, dilediğini bağışlar. Allah her şeye Kadir'dir.

DiyanetVakfı 5:40 Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyle kadirdir.

Ömer.N.Bilmen 5:40 Bilmez misin ki, göklerin de, yerin de mülkü Allah Teâlâ'nındır. Dilediğini muazzeb kılar ve dilediğini mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ her şeye hakkıyla kâdirdir.

SuatYıldırım 5:40 – Bilmez misin ki göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’a aittir.Dilediğini cezalandırır, dilediğini affeder; Çünkü Allah her şeye kadirdir.

İbni Kesir 5:40 Bilmez misin ki, göklerin ve yeryüzünün mülkü Allah'ındır. Dilediğine azab eder, dilediğini bağışlar. Ve Allah; her şeye Kadir'dir.


Elmalılı-orijinal 5:41 Ey o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler: gerek o ağızlariyle «amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tahtir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdır

Elmalılı 5:41 - Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.

DiyanetMeali 5:41 Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır.

DiyanetVakfı 5:41 Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:41 Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki: «Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır.

SuatYıldırım 5:41 – Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “iman ettik.” diyen münafıklarla, Yahudilerden kâfirlikte yarışanlar seni üzmesin.Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına casusluk için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. “Size şu fetva verilirse onu kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun” derler.Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın.Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini arındırmak istememiştir. Onların hakkı dünyada rüsvaylık olduğu gibi, âhirette de müthiş bir cezadır. [2,75; 4,46] {KM, İşaya 29,13 Matta 15,8; Markos 7,6}

İbni Kesir 5:41 Ey peygamber; ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalbleriyle inanmayanlardan, yahudi olanlardan, yalan kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir kavmin sözünü dnleyenlerden küfre koşanlar, sen, üzmesin. Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah, kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah'a karşı hiçbir şeye gücün yetmez. İşte onlar; Allah'ın kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada rüsvaylık, onlaradır. Ve onlar için ahirette, büyük bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 5:42 Boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri sever

Elmalılı 5:42 - Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever.

DiyanetMeali 5:42 Onlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları sever.

DiyanetVakfı 5:42 Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever.

Ömer.N.Bilmen 5:42 Onlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları sever.

SuatYıldırım 5:42 – Yalan dinlemeye çok meraklı, haram yemeye pek düşkündürler. Sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen hükmetmekten geri dur! Geri durursan onlar sana asla bir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdilleri sever. {KM, Çıkış 23,8; Tesniye 16,19; 27,25}

İbni Kesir 5:42 Yalan kulak verici, haramı yiyicidirler. Sana gelirlerse; ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen; sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen de; aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah; adil olanları sever.


Elmalılı-orijinal 5:43 Yanlarında Tevrat onda hukmullah dururken seni nasıl hakem yapıyorlar? Sonra arkasından ne diye dönüyorlar? Öylelerin mü'minlerle alâkası yok

Elmalılı 5:43 - İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.

DiyanetMeali 5:43 Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında iken, ne yüzle seni hakem tayin ediyorlar da sonra bundan yüz çeviriyorlar? İşte onlar inanmış değillerdir.*

DiyanetVakfı 5:43 İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir.

Ömer.N.Bilmen 5:43 Ve seni nasıl hakem yapıyorlar? Halbuki, onların yanlarında, içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat vardır. Sonra da bunun arkasından yüz çevirirler ve onlar mü'min kimseler değildirler.

SuatYıldırım 5:43 – Kendi kitapları olan ve içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat ellerinde iken nasıl olup da seni hakem tayin ediyorlar?Sonra ne diye peşinden dönüp senin hükmüne razı olmuyorlar? Aslında onlar mümin değildirler.

İbni Kesir 5:43 Nasıl seni hakem tayin ediyorlar? Halbuki Tevrat yanlarındadır. Onda Allah'ın hükmü vardır. Hem bundan sonra yüz çevirirler. Onlar inanıcı değillerdir.


Elmalılı-orijinal 5:44 Filvakı' biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdir

Elmalılı 5:44 - İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

DiyanetMeali 5:44 Doğrusu Biz yol gösterici olarak Tevrat'ı indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla ve Rabbe kul olanlar, bilginler de Allah'ın Kitap'ından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrat'a şahiddiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir.

DiyanetVakfı 5:44 Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

Ömer.N.Bilmen 5:44 Muhakkak Tevrat'ı Biz indirdik, onda bir hidâyet ve bir nûr vardır. Müslim olan nebiler onun ile Yahudilere hükmederlerdi. Din alîmleri, fakihler de Allah Teâlâ'nın kitabını muhafazaya memur olmaları sebebiyle onunla hükümde bulunurlardı. Ve onlar o kitap üzerine şahitler idiler. Artık nâstan korkmayın, Benden korkunuz ve Benim âyetlerim ile az bir bedel satın alalmayınız ve her kim Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmetmez ise işte onlar kâfirdirler.

SuatYıldırım 5:44 – İçinde hidâyet ve nûr olan Tevrat’ı biz indirdik. Kendilerini Hakka teslim eden nebîler, Yahudilerle ilgili meselelerde onunla hükmederlerdi.Alimler ve mürşitler de Allah’ın kitabını koruma ile görevlendirilmeleri sebebiyle yine onunla hüküm verirlerdi.Hepsi de kitabın hak olduğunun şahitleri idiler. O halde ey hakimler, insanlardan korkmayın, Benden korkun.Âyetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam kâfirdirler.

İbni Kesir 5:44 Doğrusu Tevrat'ı Biz indirdik. Onda hidayet ve nur vardır. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla, Rabb'a kul olanlarla bilginler de Allah'ın kitabından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Ve ona şahid idiler. İnsanlardan korkmayın da Ben'den korkun. Ve ayetlerimi az bir değerle değiştirmeyin. Kim de Allah'In indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafirlerin kendileridir.


Elmalılı-orijinal 5:45 Hem ondan üzerlerine şöyle yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, carhler birbirine kısastır, kim de bu hakkını sadakasına sayarsa o, ona keffaret olur ve her kim Allahın indirdiği ahkam ile hukmetmezse onlar hep zalimlerdir

Elmalılı 5:45 - Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

DiyanetMeali 5:45 Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir.

DiyanetVakfı 5:45 Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Ömer.N.Bilmen 5:45 Ve Biz onların üzerine o Tevrat'ta yazdık ki, «Şüphesiz cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralar biribirine kısastır.» Fakat her kim bunu tasadduk ederse, bu onun için bir kefarettir. Ve her kim Allah Teâlâ'nın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar zalimlerdir.

SuatYıldırım 5:45 – Hem Tevrat’ta onlara şu hükmü de farz kıldık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır. Hülasa bütün yaralamalar birbirine kısas edilir.Fakat kim bu kısas hakkından feragat edip bağışlarsa bu, kendi günahları için keffaret olur.Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam zalimdirler. [2,178] {KM, Çıkış 21,23-25; Levililer 24,17-20; Tesniye 19,21}

İbni Kesir 5:45 Orada onlara yazdık ki: Muhakkak cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diştir. Yaralamalara kısas vardır. Kim de hakkından vazgeçerse; o, kendisi için keffarettir. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse; işte onlar, zalimlerin kendileridir.


Elmalılı-orijinal 5:46 Arkadan da o Peygamberlerin izleri üzerinde Meryemin oğlu Isâyı gönderdik: bir tasdıkçı olmak üzere önündeki Tevrat için, ve ona İncili verdik, içinde bir hidayet ve nur, ve önündeki Tevratı musaddık, ve bir irşad ve mev'ıza olarak müttekiler için

Elmalılı 5:46 - O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik.

DiyanetMeali 5:46 Onların izi üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncil'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik.

DiyanetVakfı 5:46 Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik.

Ömer.N.Bilmen 5:46 Ve arkadan da onların izleri üzerine Meryem'in oğlu İsa'yı önündeki Tevrat'ın bir tasdikçisi olarak gönderdik. Ve ona İncil'i verdik ki, içinde bir hidayet bir nûr vardır. Ve önündeki Tevrat'ı musaddıktır. Ve muttakîler için bir hidayet ve bir mev'izedir.

SuatYıldırım 5:46 – O peygamberlerin izlerince Meryem oğlu Îsâ’yı, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik.Ona; kendisinden önceki Tevrat’ın tasdikçisi ve müttakilere bir hidâyet ve öğüt olmak üzere içinde hidâyet ve aydınlık bulunan İncîl’i verdik. [3,50]

İbni Kesir 5:46 Ve onların izinden Meryem oğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ve ona İncil'i verdik. Onda hidayet ve nur vardır. Kendinden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı, hidayet ve müttakiler için bir öğüt olarak.


Elmalılı-orijinal 5:47 Ehli İncil de onun içinde Allahın indirdiğiyle hukm etsin ve kim Allahın indirdiğile hukmetmezse hep onlar -dinden çıkmış- fasıklardır

Elmalılı 5:47 - İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.

DiyanetMeali 5:47 İncil sahibleri Allah'ın onda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fasık olanlardır.

DiyanetVakfı 5:47 İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.

Ömer.N.Bilmen 5:47 Ve İncil ehlide Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu (ahkâm) ile hükmetsin. Ve her kim Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.

SuatYıldırım 5:47 – Ve dedik ki: Ehl-i İncîl de, Allah’ın o kitapta indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam fâsıktırlar. [7,157; 5,68]

İbni Kesir 5:47 İncil ehli, Allah'ın onda indirdikleri ile hükmetsinler. Kim de Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse; işte onlar, fasıkların kendileridir.


Elmalılı-orijinal 5:48 Sana da bu hak kitabı indirdik, kitab cinsinden önünde olanı musaddık ve üzerine nigâhban hâkim olmak üzere, onun için sen de aralarında Allahın indirdiğiyle hukmet, bu sana gelen haktan ayrılıb da onların arzuları arkasından gitme, her biriniz için bir şir'a yaptık, bir de minhac, Allah dilese idi hepinizi bir tek ümmet kılardı, lâkin sizi her birinize verdiği şeyde imtihan edecek, o halde durmayın, hayırlara nelerde ıhtılâf ediyoridiğinizi haber verecektir

Elmalılı 5:48 - Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.

DiyanetMeali 5:48 Kuran'ı, önce gelen Kitap'ı tasdik ederek ve ona şahid olarak gerçekle sana indirdik. Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.

DiyanetVakfı 5:48 Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.

Ömer.N.Bilmen 5:48 Ve sana kitabı hak olarak indirdik, kendisinden evvelki (semavî) kitabı tasdik edici ve üzerine bir muhafız olmak üzere. Artık aralarında Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu (ahkâm) ile hükmet. Ve sana gelen haktan (ayrılıp da) onların hevâlarına tâbi olma. Sizden herbiriniz için (vaktiyle) bir şeriat, bir açık yol kılmıştık. Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir ümmet kılmış olurdu. Fakat size vermiş olduğu şeylerde sizi imtihan etmek için (bir ümmet kılmadı). Artık hayırlı işlere koşunuz. Nihâyet cümleten dönüşünüz Allah Teâlâyadır. Binaenaleyh nelerde ihtilaf etmiş olduğunuzu O size haber verecektir.

SuatYıldırım 5:48 – Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta kendisi olarak indirdik.O halde bütün Ehl-i kitabın aralarında, Allah’ın sana indirdiği ile hükmet, sana gelen bu hakikati terkedip de onların keyiflerine uyma!Her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şeriatlar dairesinde sizi imtihan etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı.Öyleyse durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Zaten hepinizin dönüşü Allah’a olacak, O da hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri size tek tek bildirecektir. (haklıyı haksızı iyice belli edecektir). [2,41; 11,118; 17,107-108; 21,25; 16,36; 6,116; 12,103]

İbni Kesir 5:48 Sana da; kendinden önceki kitabları doğrulayıcı ve üzerlerine şahid olarak bu kitabı hak ile indirdik. Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana hak gelmişken onların heveslerine uyma. Sizden her biriniz için bir yol, bir şeriat kıldık. Şayet Allah dileseydi; sizi tek bir ümmet yapardı. Lakin sizi verdiği ile denemek istedi. Öyleyse hayırda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'a dır. Size ayrılığa düştüğünüz şeyleri bildirecektir.


Elmalılı-orijinal 5:49 Ve şu emri indirdik: aralarında sırf Allahın indirdiği ile hukmet, keyiflerine tabi' olma ve onlardan sakın Allahın indirdiği ahkâmın birinden seni şaşırtmasınlar, yine yüz çevirirlerse bil ki Allah onların ba'zı günâhları sebebile başlarına bir çoğu fasıktırlar

Elmalılı 5:49 - Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.

DiyanetMeali 5:49 O halde, Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar.

DiyanetVakfı 5:49 (Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.

Ömer.N.Bilmen 5:49 Ve aralarında Allah Teâlâ'nın indirmiş olduğu ile hükmet ve onların hevâlarına tâbi olma. Ve Allah Teâlâ'nın sana indirmiş olduğu şeylerin bazısından seni fitneye düşüreceklerinden dolayı onlardan kaçın. Eğer onlar yüz çevirirlerse artık bil ki, Allah Teâlâ muhakkak diliyor ki, onları bazı günahları sebebiyle musîbete uğratsın. Ve şüphe yok ki nastan bir çokları elbette fâsık kimselerdir.

SuatYıldırım 5:49 – Ve şu emri indirdik: Aralarında, Allah’ın sana indirdiği ahkâm ile hükmet! Sakın onların keyiflerine uyma ve Allah’ın indirdiği hükümlerin bir kısmından seni caydırmalarından sakın!Şayet yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahlarından dolayı musîbete uğratmak istiyordur. Zaten insanların birçoğu Allah’ın emrinden dışarı çıkmaktadırlar.

İbni Kesir 5:49 Ve aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların heveslerine uyma. Seni Allah'ın sana indirdiğinden vazgeçirmelerinden sakın. Eğer yüz çevirirlerse; bil ki, bir kısım günahları yüzünden Allah onları cezalandırmak istiyor. Gerçekten insanların bir çoğu fasıklardır.


Elmalılı-orijinal 5:50 Durmuşlar da cahiliyyet devrinin hukmünümü istiyorlar? Kimmiş Allahdan daha güzel huküm verecek; fakat bunu yakın şanından olan bir kavm anlar

Elmalılı 5:50 - Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?

DiyanetMeali 5:50 Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır?*

DiyanetVakfı 5:50 Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?

Ömer.N.Bilmen 5:50 Onlar cahiliyet devrindeki hükmü mü arıyorlar? Allah Teâlâ'dan daha güzel hükmeden kim vardır tam kanaat sahibi bir kavim indinde?

SuatYıldırım 5:50 – Yoksa Cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar?Fakat kesin olarak iman eden insanlar için, Allah’tan daha güzel, daha doğru bir hâkim bulunabilir mi?

İbni Kesir 5:50 Cahiliyet hükmünü mü istiyorlar? Ama yakın getiren bir kavim için Allah'tan daha iyi hüküm veren kimdir?


Elmalılı-orijinal 5:51 Ey o bütün iyman edenler! Yehud ile Nesârâyı yar tutmayın, onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar, içinizden her kim onlara yardaklık ederse muhakkak onlardan ma'duddur, Allah ise zulm edenleri doğru yola çıkarmaz

Elmalılı 5:51 - Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.

DiyanetMeali 5:51 Ey İnananlar! Yahudileri ve hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez.

DiyanetVakfı 5:51 Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.

Ömer.N.Bilmen 5:51 Ey imân edenler! Yehûd ile Nasâra'yı dost tutmayınız. Onların bazıları bazılarının dostudur. Ve sizden her kim onları dost edinirse muhakkak o da onlardandır. Şüphe yok ki Allah Teâlâ o zalimler olan kavme hidâyet etmez.

SuatYıldırım 5:51 – Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları velî edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin velisidirler. Sizden kim onları velî edinirse o da onlardandır. Allah böylesi zalimleri doğru yola iletmez.

İbni Kesir 5:51 Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim ki, onları dost edinirse; o da, onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.


Elmalılı-orijinal 5:52 Onun için yüreklerinde nifak ılleti olanları görürsün ki onların içine koşar dururlar ne yapalım tersine bir devrin başımıza dönmesinden korkuyoruz derler, me'mul ki Allah yakında o fethi vey anezdi İlâhîsinden bir emir ihsan ediverir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar

Elmalılı 5:52 - Kalblerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.

DiyanetMeali 5:52 Kalblerinde hastalık olanların, "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koştuğunu görürsün. Olur ki Allah bir zafer verir veya katından bir emir getirir de kalblerinde gizlediklerine içleri yananlara dönerler.

DiyanetVakfı 5:52 Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 5:52 İmdi kalblerinde bir maraz olan kimseleri görürsün ki, onların içinde koşar dururlar, «Bize bir felaket isabet etmesinden korkarız,» derler. Artık umulur ki, Allah Teâlâ bir feth veya nezd-i ilâhiyesinden bir emir vücuda getirir de, onlar kendi nefislerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.

SuatYıldırım 5:52 – Kalbinde nifak hastalığı olanların, içlerinden: “Ne olur ne olmaz, başımıza bir felâket gelebilir, şimdiki durumumuz değişebilir, onun için biz tedbirimizi alalım.” diyerek, kâfirlerle dost olmak için onların yanına girip çıktıklarını görürsün.Umulur ki Allah yakında bir zafer ihsan ederveya Kendi tarafından peygamberi vasıtasıyla münafıkların maskelerini düşürme gibi bir başka durum ortaya çıkar da, Onlar içlerinde gizledikleri bu nifaktan dolayı pişman olurlar.

İbni Kesir 5:52 Kalblerinde hastalık olanların; bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz, diyerek onlara koşuştuklarını görürsün. Olur ki, Allah, fetih verir veya katından bir emir getirir de onlar, içlerinde gizlediklerinden dolayı pişman olurlar.


Elmalılı-orijinal 5:53 Mü'minler de hâ, derler: Şunlar mı o, sizinle beraber olduklarına olanca yeminleriyle Allaha yemin edenler?, bütün çabaladıkları boşuna gitti de husran içinde kaldılar

Elmalılı 5:53 - İman edenler: "Sizinle beraber olduklarına dair, Allah'a bütün güçleriyle yemin edenler bunlar mı?" derler. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir ve kaybedenlerden olmuşlardır.

DiyanetMeali 5:53 İnananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların amelleri boşa gitmiş ve kaybeden kimseler olmuşlardır.

DiyanetVakfı 5:53 (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır.

Ömer.N.Bilmen 5:53 İmân edenler de diyeceklerdir ki, «Sizinle beraber olduklarına dair galiz yeminler ile Allah Teâlâ'ya kasem eden kimseler şunlar mıdır?» Onların ise amelleri bâtıl olmuş, ziyana uğramış kimseler olmuşlardır.

SuatYıldırım 5:53 – Onların içyüzlerini ancak o zaman keşfeden müminler de birbirlerine:”Hayret doğrusu! Onlar değil miydi, siz müminlerle beraber olduklarına dair var güçleriyle yemin edip duranlar?” Ama sonunda ne oldu? Gösteriş için yaptıkları bütün işleri boşa gitti, dünyada da, âhirette de ziyan edenlerden oldular.

İbni Kesir 5:53 Aman edenler derler ki: Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin edenler bunlar mıdır? Amelleri boşa gitmiş ve hüsrana uğrayanlardan olmuşlardır.


Elmalılı-orijinal 5:54 Ey o bütün iyman edenler! İçinizden kim dininden dönerse duysun: Allah onun yerine öyle bir kavm getirecek ki Allah onları sever, onlar Allahı severler, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kâfirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda mücahede ederler, dil uzatanın levminden korkmazlar, işte o Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alîmdir

Elmalılı 5:54 - Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.

DiyanetMeali 5:54 Ey İnananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.

DiyanetVakfı 5:54 Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.

Ömer.N.Bilmen 5:54 Ey imân edenler! Sizden her kim dininden dönerse, muhakkak Allah Teâlâ bir kavmi getirir ki, onları sever, onlar da O'nu severler. Mü'minlere karşı mütevazi olurlar, kâfirlere karşı da izzet sahip- leri bulunurlar. Allah yolunda savaşa atılırlar ve kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte o, Allah Teâlâ'nın fazlıdır, onu dilediğine verir ve Allah Teâlâ vâsidir, alîmdir.

SuatYıldırım 5:54 – Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki,Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allahı severler.Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar.Allah yolunda mücahede eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar.İşte bu, Allah’ın öyle bir lütfudur ki dilediğine verir. Allah vâsi ve alîmdir (ihsanı boldur, her şeyi hakkıyla bilir). [47,38; 4,133; 14,19-20; 48, 29; 58,21-22]

İbni Kesir 5:54 Ey iman edenler; içinizden her kim, dininden dönerse; Allah'ın sevdiği ve onların da O'nu sevdikleri, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı zorlu bir kavim getirir. Allah yolunda cihad ederler, hiç bir yerenin yermesinden korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur. O'nu dilediğine verir. Allah; Vasi'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:55 Sizin veliniz evvel Allah, sonra Resulü, sonra o iyman etmiş olanlardır ki namaza devam ederler ve rükû' halinde zekât verirler

Elmalılı 5:55 - Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.

DiyanetMeali 5:55 Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden müminlerdir.

DiyanetVakfı 5:55 Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.

Ömer.N.Bilmen 5:55 Sizin velîniz ancak Allah Teâlâ'dır. Ve O'nun peygamberidir ve imân etmiş olanlardır. O imân edenler ki, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar rükua varanlardır.

SuatYıldırım 5:55 – Sizin dostunuz ancak Allah’tır, O’nun Resulüdür ve Allah’a tam boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.

İbni Kesir 5:55 Sizin dostunuz yalnız Allah, O'nun Rasulü ve namaz kılan, zekat veren, rüku edenlerdir.


Elmalılı-orijinal 5:56 Ve her kim Allah ve Resulüne iyman edenlere yar olursa şübhe yok ki Allah hizbidir ancak galib olacaklar

Elmalılı 5:56 - Kim Allah'ı, O'nun Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah'ın taraftarları galip geleceklerdir.

DiyanetMeali 5:56 Kim Allah'ı, Peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki, şüphesiz Allah'tan yana olanlar üstün gelirler.*

DiyanetVakfı 5:56 Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.

Ömer.N.Bilmen 5:56 Ve her kim Allah Teâlâyı ve O'nun Resûlünü ve imân edenleri velî ittihaz ederse şüphe yok ki galip olanlar Allah Teâlâ'nın o fırkasıdır.

SuatYıldırım 5:56 – Kim Allah’ı, Resulünü ve iman edenleri dost edinirse bilsin ki, bunların teşkil ettiği Allah tarafı, mutlaka galip gelecektir.

İbni Kesir 5:56 Her kim ki Allah'ı, peygamberini ve mü'minleri dost edinirse; muhakkak ki galig gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır.


Elmalılı-orijinal 5:57 Ey o bütün iyman edenler! Ne o sizden evvel kitab verilenlerden dininize eğlence ve oyunmak yerine tutanları ne de diğer kâfirleri dost tutmayın, Allahdan korkun eğer mü'minlerseniz

Elmalılı 5:57 - Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Eğer (gerçekten) iman ediyorsanız, Allah'dan gereğince korkun.

DiyanetMeali 5:57 Ey İnananlar! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve inkarcıları dost olarak benimsemeyin. İnanıyorsanız Allah'tan sakının.

DiyanetVakfı 5:57 Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz.

Ömer.N.Bilmen 5:57 Ey imân edenler! Sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlardan dininizi eğlence ve oyuncak ittihaz edenleri ve müşrikleri dostlar ittihaz etmeyiniz. Allah Teâlâ'dan korkunuz, eğer imân etmiş kimseler iseniz.

SuatYıldırım 5:57 – Ey iman edenler! Ne dininizi alay ve eğlence konusu yapan sizden önce kendilerine kitap verilenleri, ne de diğer kâfirleri dost (ve üzerinize yönetici) edinmeyin.Mümin iseniz, Allah’ın bu buyruklarına karşı gelmekten sakının. [3,28]

İbni Kesir 5:57 Ey iman edenler; sizden önce kendilerine kitab verilenlerden dininizi alay ve eğlenceye alanları ve kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü'min iseniz; Allah'tan korkun.


Elmalılı-orijinal 5:58 Namaza ezan okuduğunuz zaman onu bir eğlence ve oyun yerine koyuyorlar, bu işte onların akılları ermez bir güruh olmalarından

Elmalılı 5:58 - Namaza çağırdığınız zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarından dolayıdır.

DiyanetMeali 5:58 Namaza çağırdığınızda onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu, onların akletmeyen bir topluluk olmasındandır.

DiyanetVakfı 5:58 Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.

Ömer.N.Bilmen 5:58 Ve namaza çağırdığınız zaman onu bir eğlence ve bir oyuncak ittihaz ederler. Bu da şüphe yok ki, onların âkilâne düşünmez bir kavim olmalarındandır.

SuatYıldırım 5:58 – Siz ezan okuyarak namaza dâvet edince, bunu alay ve eğlence konusu yaparlar.Onların böyle yapmalarının sebebi, akıllarını kullanmayıp bu güzelliği anlamamalarıdır.

İbni Kesir 5:58 Birbirinizi namaza çağırdığınızda; onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu, onların gerçekten kabul edemez bir topluluk olmalarındandır.


Elmalılı-orijinal 5:59 De ki ey Ehli kitâb siz sırf şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Biz Allaha iyman ettiğimiz gibi hem kendimize indirilene hem daha evvel indirilmiş olana iyman etmekteyiz, sizin ise ekseriniz fâıksınız

Elmalılı 5:59 - De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmışlarsınız".

DiyanetMeali 5:59 De ki, "Ey kitap ehli! Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inanmamızdan ve çoğunuzun fasık olmasından ötürü mü bizden hoşlanmıyorsunuz?"

DiyanetVakfı 5:59 (Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:59 De ki: «Ey ehl-i kitap! Bizden hoşlanmamanız, bizim Allah Teâlâ'ya ve bize indirilene ve daha evvel indirilmiş olana imân ettiğimizden ve sizin birçoğunuzun şüphesiz fâsık kimseler olmalarından dolayı mıdır?»

SuatYıldırım 5:59 – De ki: “Ey Ehl-i kitap! Sizin bizden hoşlanmayışınızın tek sebebi galiba şudur: Biz Allah’a iman ettiğimiz gibi, hem kendimize indirilen kitaba, hem de daha önce indirilen ilâhî kitaplara iman etmekteyiz. Sizin ise ekseriniz yoldan çıkmış fâsıksınız.”

İbni Kesir 5:59 De ki: Ey Ehl-i Kitab; bizden hoşlanmayışınız, ancak Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere inanmamızdan ve sizin bir çoğunuzun da fasık kimseler olmanızdandır.


Elmalılı-orijinal 5:60 Deki: Size Allah yanında cezaca ondan daha fenasını haber vereyimmi? O kimseler ki Allah kendilerine lâ'net etmiş, gadabına uğratmış, onlardan maymunlar, hınzirler ve taguta tapanlar yapmış, işte bunlar mevkı'ce daha fena ve düz yoldan daha sapgındırlar

Elmalılı 5:60 - De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".

DiyanetMeali 5:60 "Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi?" de, Allah kime lanet ve gazab ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.

DiyanetVakfı 5:60 De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Ömer.N.Bilmen 5:60 De ki: «Allah Teâlâ'nın indinde cezaca kendisinden daha şerlisini size haber vereyim mi? O kimse ki, Allah Teâlâ ona lânet etti ve üzerine gazabta bulundu ve onlardan maymunlar ve hınzırlar ve Cenâb-ı Hak'tan başkasına tapanlar yaptı. İşte bunlar mevkice daha şerli, düz yoldan daha sapık kimselerdir.»

SuatYıldırım 5:60 – De ki: “Allah katında bir ceza olarak bundan daha beterini bildireyim mi?O kimseler ki Allah onlara lânet etmiş, gazabına uğratmış, içlerinden bir kısmını maymun, domuz ve tâgut’a tapan kimseler yapmıştır. Yerleri en fena olanlar, doğru yoldan büsbütün sapanlar, işte onlardır.” [2,65; 85,8; 9,74]

İbni Kesir 5:60 De ki: Allah katında bundan daha kötü bir cezanın bulunduğunu size haber vereyim mi? O kimse ki; Allah ona la'net etmiş, aleyhine gazab etmiş ve onlardan maymunlar, domuzlar ve Tağut'a kullar kılmıştır. İşte onlar; yer bakımından en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.


Elmalılı-orijinal 5:61 Size geldiklerinde de «amennâ» derler, halbuki kâfir girmişler kâfir çıkmışlardır, neler ketmediyor idiklerini ise Allah kendilerinden daha iyi bilir

Elmalılı 5:61 - Onlar, size geldikleri zaman, "iman ettik" dediler. Oysa yanınıza kâfir olarak girip, kâfir olarak çıkmışlardır. Allah, onların gizlediklerini çok iyi bilir.

DiyanetMeali 5:61 Size geldiklerinde "İnandık" derler, oysa yanınıza inkarcı olarak girmiş ve yine inkarcı olarak çıkmışlardır. Gizlemekte olduklarını Allah daha iyi bilir.

DiyanetVakfı 5:61 Yanınıza inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde "inandık" derler. Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir.

Ömer.N.Bilmen 5:61 Ve size geldikleri zaman, «İmân ettik» derler. Halbuki, onlar muhakkak münkir olarak girmişler ve muhakkak münkir olarak çıkmışlardır. Allah Teâlâ da onların gizlediklerini çok iyi bilendir.

SuatYıldırım 5:61 – Sizin yanınıza geldikleri zaman: “Biz müminiz” derler. Halbuki gerçekte onlar kâfir olarak girmişler, yine kâfir olarak çıkmışlardır. Onların içlerinde gizledikleri nifakı Allah pek iyi bilir.

İbni Kesir 5:61 Size geldiklerinde; iman ettik, derler. Halbuki onlar, küfür ile girmişler ve onlar yine onunla çıkmışlardır. Ve Allah; gizlemekte olduklarını çok daha iyi bilir.


Elmalılı-orijinal 5:62 Onlardan bir çoğunu görürsün ki günâha girmek, zulmetmek ve haram yemekte sür'at yarışı yaparlar, her halde ne fena yaparlar

Elmalılı 5:62 - Onlardan çoğunu, günah işlemede, düşmanlıkta ve haram yemede yarış ederken görürsün. Bu yaptıkları şeyler ne kötüdür!

DiyanetMeali 5:62 Onlardan çoğunun günaha, haksızlığa ve haram yemeğe koşuştuklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür!

DiyanetVakfı 5:62 Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne kadar kötüdür!

Ömer.N.Bilmen 5:62 Ve onlardan birçoklarını görürsün ki, günaha, düşmanlığa ve haram yemeğe koşarlar. Yaptıkları şey elbette ne kadar fena!

SuatYıldırım 5:62 – Onlardan birçoğunun günaha, başkasının hakkına tecavüz etmeye, haram yemeye yarışırcasına koştuklarını görürsün. Yaptıkları şey ne kadar kötü!

İbni Kesir 5:62 Onlardan bir çoğunu görürsün ki; günaha, haksızlığa ve haram yemeye koşuşurlar. İşledikleri şey; gerçekten ne kötüdür.


Elmalılı-orijinal 5:63 Bari Rabbaniyyun ve Ahbar bunları günâh söylemekten ve haram yemekten nehyetseler! Ne fena san'ate alışmışlar

Elmalılı 5:63 - Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!

DiyanetMeali 5:63 Rabbe kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür!

DiyanetVakfı 5:63 Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!

Ömer.N.Bilmen 5:63 Din bilginleri, fakihleri onları günah sözlerinden ve haram yemelerinden nehyetmeli değil midirler? İşledikleri şey elbette ne kadar kötü!

SuatYıldırım 5:63 – Bari, onların mürşitleri ve fakihleri onların günah olan şeyler söylemelerini ve haram yemelerini önleselerdi ya! Ama heyhât! Bunların yaptıkları da, ayrıca bir çirkin!

İbni Kesir 5:63 Rabb'a kul olanlar ve bilginler; onları günah söylemelerinden ve haram yemelerinden vazgeçirmeye çalışmalı değiller miydi? Yapmakta oldukları şey gerçekten ne kötü.


Elmalılı-orijinal 5:64 Bir de Yehudîler «Allahın eli bağlı» dediler, ve dedikleriyle dilediği gibi bahşediyor, celâlim hakkı için sana rabbından indirilen onlardan bir çoğunun tuğyanını ve küfrünü arttıracaktır, maamafih biz onların arasına kıyamete kadar sürecek buğz ve adavet bıraktık, her ne zaman harb için bir yangın tutuşturdularsa Allah onu söndürdü, hep yer yüzünde fesad için koşarlar, Allah ise müfsidleri sevmez

Elmalılı 5:64 - Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

DiyanetMeali 5:64 Yahudiler, "Allah'ın eli sıkıdır" dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarfeder. And olsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez.

DiyanetVakfı 5:64 Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.

Ömer.N.Bilmen 5:64 Ve Yahûdi tâifesi, «Allah'ın eli bağlanmıştır» dediler. Bu dedikleriyle kendi elleri bağlandı ve lânet olundular. Hayır, bilakis (Cenâb-ı Hakk'ın) iki eli de açıktır, dilediği gibi infakta bulunur. Ve and olsun ki, sana Rabbinden indirilmiş olan şey, onlardan birçoğu için tuğyanı ve küfrü arttıracaktır ve Biz onların arasına Kıyamet gününe kadar düşmanlık ve kin bıraktık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakıverdilerse onu Allah Teâlâ söndürdü ve onlar yeryüzünde fesada koşarlar. Allah Teâlâ ise müfsit olanları sevmez.

SuatYıldırım 5:64 – Yahudiler: “Allah’ın eli bağlıdır.” dediler. Hay kendi elleri bağlanasılar!Hay dediklerinden dolayı mel’ûn olası adamlar! Hayır, hiç de öyle değil! Allah’ın iki eli de açıktır. Dilediği şekilde infak eder.Rabbinden sana indirilen âyetler, mutlaka onlardan birçoğunun azgınlığını ve gâvurluğunu artıracaktır. Bununla beraber, Biz onların aralarına, kıyamete kadar sürüp gidecek bir kin ve nefret bıraktık.Her ne zaman onlar savaş çıkarmak için bir yangın tutuşturdularsa Allah onu söndürdü. Sırf fesat çıkarmak için dünyanın her tarafında koşup dururlar. Allah müfsitleri sevmez. [4,53-54; 2,61; 3,112; 14,34; 41,44; 17,82] {KM, Mezmurlar; 104,27; 145,15-16}

İbni Kesir 5:64 Yahudiler dediler ki: Allah'ın eli bağlıdır. Böyle dediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın, la'net olsun. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse öyle infak eder. Rabbından sana indirilen; andolsun ki, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfürünü artıracaktır. Onların aralarına kıyamet gününe kadar sürecek kin ve nefret saldık. Savaş için ateşi ne zaman körükleseler; Allah, onu söndürür. Ve yeryüzünde fesada koşarlar. Allah, ise fesadçıları sevmez.


Elmalılı-orijinal 5:65 Eğer ehli kitab iyman etselerdi Allah'tan korksalardı şübhesiz kabuhatlerini kefaretler ve kendilerini na'ım cennetlerine koyardık

Elmalılı 5:65 - Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık.

DiyanetMeali 5:65 Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık.

DiyanetVakfı 5:65 Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.

Ömer.N.Bilmen 5:65 Ve eğer ehl-i kitap imân etseler ve ittikada bulunsalar idi, elbette Biz onların günahlarını setreder ve elbette onları nîmetleri bol cennetlere girdirirdik.

SuatYıldırım 5:65 – Eğer Ehl-i kitap iman etse ve fesatçılıktan ve diğer fenalıklardan sakınsalardı, elbette Biz onların kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine yerleştirirdik.

İbni Kesir 5:65 Eğer Ehl-i Kitab, iman edip de sakınsalardı; kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.


Elmalılı-orijinal 5:66 eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lâkin çoğu ne kötü işler yapıyorlar

Elmalılı 5:66 - Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!

DiyanetMeali 5:66 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.*

DiyanetVakfı 5:66 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!

Ömer.N.Bilmen 5:66 Ve eğer onlar Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalar idi elbette hem üstlerinden hem de ayakları altından yiyeceklerdi. Onlardan mutedil bir cemaat vardır. Onlardan birçoğunun yaptıkları ise ne kadar fenadır!

SuatYıldırım 5:66 – Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine indirilen Kur’ân’ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi.Onlardan mûtedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir. [7,96; 30,41; 7,159; 57,27; 35,32-33]

İbni Kesir 5:66 Eğer onlar; Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblarından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalardı; muhakkak ki hem üstlerinden, hem de ayaklarının altlarından yiyeceklerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları şey ise ne kötüdür.


Elmalılı-orijinal 5:67 Ey şanlı Resul sana rabbından her indirileni tebliği et, etmezsen onun risaletini eda etmiş olmazsın, Allah seni insanlardan koruyacak, emin ol Allah kâfirleri muradlarına erdirmiyecek

Elmalılı 5:67 - Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez.

DiyanetMeali 5:67 Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere yol göstermez.

DiyanetVakfı 5:67 Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.

Ömer.N.Bilmen 5:67 Ey Peygamber! Sana Rabbinden indirilmiş olanı tebliğ et. Ve eğer yapmaz isen O'nun risâletini tebliğ etmiş olmazsın. Ve Allah Teâlâ seni nâsdan korur. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ kâfir olan bir kavme hidâyet etmez.

SuatYıldırım 5:67 – Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilen buyrukları tebliğ et!Eğer bunu yapmazsan risalet vazifesini yapmamış olursun.Allah seni, zarar vermek isteyenlerin şerlerinden koruyacaktır. Allah kâfirleri hidâyet etmez, emellerine kavuşturmaz. [13,40; 2,272]

İbni Kesir 5:67 Ey Peygamber; Rabbından sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan; O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah; seni insanlardan korur. Muhakkak ki Allah; kafirler güruhunu hidayete erdirmez.


Elmalılı-orijinal 5:68 De ki: Ey Ehli kitab! Siz Tevratı ve İncili ve daha size rabbınızdan indirileni tutub icra etmedikçe hiç bir şey değilsiniz, Celâlim hakkı için sana rabbından indirilen -bu Kur'an- onlardan bir çoğunun tuğyanını ve küfrünü artıracak, o halde kâfirlere acıyacağın tutmasın

Elmalılı 5:68 - De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz. Şüphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Şu halde kâfir olan bir toplum için üzülme!

DiyanetMeali 5:68 "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni gereğince uygulamadıkça bir temeliniz olmaz" de. And olsun ki Rabbinden sana indirilen, Kuran, onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Öyleyse kafirler için tasalanma.

DiyanetVakfı 5:68 "Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.

Ömer.N.Bilmen 5:68 De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» Ve kasem olsun ki, sana Rabbinden indirilmiş olan, onlardan birçoğu için tuğyanı ve küfrü arttıracaktır. Artık o kâfirler olan kavim üzerine teessürde bulunma.

SuatYıldırım 5:68 – De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilen Kur’ân’ı tatbik etmedikçe, hiçbir temele dayanmış sayılmazsınız, hiçbir dayanağınız yoktur.”Rabbinden sana indirilen âyetler, mutlaka onlardan birçoğunun azgınlık ve inkârcılığını fazlalaştıracaktır.O halde o kâfirlerden ötürü gam yeme!

İbni Kesir 5:68 De ki: Ey Ehl-i Kitab; Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbınızdan size indirileni dosdoğru tatbik etmedikçe; hiç bir şey üzerinde değilsiniz. Andolsun ki; Rabbından sana indirilen; onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyleyse o kafirler güruhu için tasalanma.


Elmalılı-orijinal 5:69 Şübhe yok ki iyman edenler ve Yehudîler, Sâbiîler, Nasrânîler: Bunlar içinden her kim Allaha ve Âhıret gününe iyman edib de salih olarak çalışırsa artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olacak değllerdir

Elmalılı 5:69 - Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

DiyanetMeali 5:69 Doğrusu inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanan, yararlı iş yapan kimselere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.

DiyanetVakfı 5:69 İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.

Ömer.N.Bilmen 5:69 Muhakkak o kimseler ki, imân ettiler, ve o kimseler ki, Yahudi bulundular ve Sabii'ler ile Nâsrani'ler bunlardan her kim Allah Teâlâ'ya ve Ahiret gününe imân etmiş ve sâlih amelde bulunmuş ise artık onların üzerine bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

SuatYıldırım 5:69 – İman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar... Bunlar içinden her kim Allah’a ve âhiret gününe iman edip makbul ve güzel işler yaparsa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. [2,62’deki açıklamaya bkz.]

İbni Kesir 5:69 Doğrusu; iman edenler, yahudi olanlar, sabiiler ve hristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inananlara, salih amel işleyenlere; hiç korku yoktur. Ve onlar, üzülecek de değildir.


Elmalılı-orijinal 5:70 Celâlim hakkı için Benî İsraîlin misakını aldık ve kendilerine Resuller gönderdik, canlarının istemediği bir hukmîle bir Resul geldikçe onlara bir takımına yalancı dediler, bir takımını da öldürüyorlardı

Elmalılı 5:70 - Andolsun biz, İsrailoğulları'ndan söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.

DiyanetMeali 5:70 And olsun ki İsrailoğullarından söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle onlara her peygamber gelişte, bir kısmını yalanlarlar ve bir kısmını da öldürürlerdi.

DiyanetVakfı 5:70 Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.

Ömer.N.Bilmen 5:70 Kasem olsun ki, Biz İsrailoğullarının misâkını aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Her ne vakit onların nefislerinin hevâsına uymayan bir hüküm ile onlara peygamber geldi ise, onlardan bir kısmını tekzîp ettiler, bir kısmını da öldürdüler.

SuatYıldırım 5:70 – Biz İsrailoğullarından bu iman esası üzere kesin sözlerini almış ve onlara resuller göndermiştik. Ne zaman bir elçi, kendilerine canlarının istemediği bir şey getirdiyse, onlar bazı resullere “yalancı” diyor, bazılarını ise öldürüyorlardı. [2,61]

İbni Kesir 5:70 Andolsun ki; İsrailoğullarından ahd almış ve onlara peygamberler göndermişizdir. Ne zaman bir peygamber, onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir şeyle gelmişse; bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdi.


Elmalılı-orijinal 5:71 Hem başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler, sonra Allah tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden bir çoğu yine kör ve sağır kesildiler, şimdi de Allah görüyor ne yapıyorlar

Elmalılı 5:71 - Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını görüyor.

DiyanetMeali 5:71 Bir fitne kopmayacağını sandılar, körleştiler, sağırlaştılar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de çoğu körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini görür.

DiyanetVakfı 5:71 Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.

Ömer.N.Bilmen 5:71 Ve sandılar ki bir fitne olmayacaktır. Artık onlar kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah Teâlâ tevbelerini kabul buyurdu, sonra onlardan birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah Teâlâ ise ne yaptıklarını bihakkın görücüdür.

SuatYıldırım 5:71 – Başlarına bir bela gelmeyeceğini sandıkları için, kör ve sağır kesildiler.Sonra tövbe ettiklerinde Allah da tövbelerini kabul buyurdu.Sonra içlerinden birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah yaptıklarını hakkıyla görüyor.

İbni Kesir 5:71 Bir fitne olmayacağını sandılar da körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasib etti. Sonra yine içlerinden bir çoğu, körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini hakkıyla görücüdür.


Elmalılı-orijinal 5:72 Elbette küfretti şunlar: «Allah Meryem'in oğlu Mesihtir» diyenler, halbuki Mesih şöyle demişti: Ey Beni İsrail hep Allah'a ibadet ediniz benim de rabbım sizin de rabbınız, Allah'a kim şirk koşarsa Allah ona Cennetini haram etmiştir ve varacağı yer ateştir ve zalimlerin ensarı yoktur.

Elmalılı 5:72 - Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti.

DiyanetMeali 5:72 And olsun ki, "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir oldular. Oysa Mesih, "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 5:72 Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti.

Ömer.N.Bilmen 5:72 Andolsun ki, «Şüphesiz Allah, o Meryem'in oğlu Mesih'tir» diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih demiştir ki: «Ey İsrailoğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah Teâlâ'ya ibadet ediniz. Şüphe yok ki, her kim Allah Teâlâ'ya şerik koşarsa muhakkak Allah Teâlâ ona cenneti haram kılmış olur ve onun varacağı yer ateştir ve zalimler için yardımcılardan kimse yoktur.»

SuatYıldırım 5:72 – “Allah, Meryem’in oğlu Îsâ’dır.” diyenler hiç şüphesiz kâfir olmuşlardır. Halbuki Îsâ vaktiyle şöyle demişti:”Ey İsrail oğulları! Benim de, sizin de Rabbiniz olan tek Allah’a ibadet ediniz. Kim Allah’a eş ortak koşarsa, şu kesindir ki, Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer ateştir. Zalimlere yardımcı olan da çıkmaz.” [5,17; 9,31; 19,30-36; 4,48; 7,50; 43,59] {KM, Yuhanna 20, 17; Markos 12,29}

İbni Kesir 5:72 Meryem oğlu Mesih; gerçekten Allah'ın kendisidir, diyenler andolsun ki; kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih demiştir ki: Ey İsrailoğulları; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olan Allah'a kulluk edin. Zira her kim ki, Allah'a şirk koşarsa; muhakkak Allah, ona cenneti haram eder ve onun varacağı yer, ateştir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.


Elmalılı-orijinal 5:73 Elbette küfretti şunlar: «Allah üçün üçüncüsü» diyenler, halbuki bir tek ilâhdan başka ilâh yok, eğer bu dediklerinden vaz geçmezlerse elbette işlerinden kâfir kalanlarına şübhesiz ki bir elîm azab dokunacaktır, daha Allaha tevbe edib istiğfar etmiyecekler mi? Allah gafur, rahîmdir

Elmalılı 5:73 - "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, elbette onlardan inkâr edenlere acı bir azap dokunacaktır.

DiyanetMeali 5:73 And olsun ki, "Allah üçten biridir" diyenler kafir olmuştur; oysa tanrı ancak bir tek Tanrı'dır. Dediklerinden vazgeçmezlerse, and olsun onlardan inkar edenler elem verici bir azaba uğrayacaktır.

DiyanetVakfı 5:73 Andolsun "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur. Eğer diye geldiklerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir.

Ömer.N.Bilmen 5:73 Elbette kâfir olmuşlardır, «Tanrı şüphesiz üçün üçüncüsüdür,» diyen kimseler. Halbuki, bir olan Allah Teâlâ'dan başka hiç bir Tânrı yoktur. Ve eğer dediklerine nihâyet vermezlerse onlardan kâfir olanlara elbette pek acıklı bir azap dokunacaktır.

SuatYıldırım 5:73 – “Allah üç uknumdan biridir” diyenler de kâfir olurlar. Halbuki bir tek İlahtan başka ilah yoktur. Eğer bu batıl iddialarından vazgeçmezlerse içlerinden kâfir kalanlara mutlaka can yakıcı bir azap dokunacaktır. [4,171]

İbni Kesir 5:73 Allah, gerçekten üçün üçüncüsüdür, diyenler andolsun ki; kafir olmuşlardır. Halbuki hiç bri tanrı yoktur, ancak bir tek tanrı vardır. Söylediklerinden vazgeçmezlerse; onlardan kafir olanlara acıklı bir azab dokunacaktır.


Elmalılı-orijinal 5:74 Meryemin oğlu Mesîh başka bir şey değil, sade bir Resuldür, kendisinden evvel de bir çok Resuller geçti, anası da gayet doğru bir kadın, ikisi de yemek yerlerdi, bak biz âyetlerimizi onlara nasıl açık anlatıyoruz? Sonra da bak onlar nasıl çeviriliyorlar?

Elmalılı 5:74 - Hâlâ Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

DiyanetMeali 5:74 Allah'a tevbe etmezler, O'ndan mağfiret dilemezler mi? Oysa Allah Bağışlayan'dır, merhamet edendir.

DiyanetVakfı 5:74 Hâla Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

Ömer.N.Bilmen 5:74 Hâlâ tevbe edip de Allah Teâlâ'dan mağfiret istemiyecekler midir? Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

SuatYıldırım 5:74 – Hâlâ Allah’a dönüp O’ndan af dilemeyecekler mi? Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur).

İbni Kesir 5:74 Hala Allah'a tevbe edip O'ndan mağfiret dilemezler mi? Halbuki Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:75 De ki; ya daha siz Allahı bırakıyorsunuz da siz kendiliklerinden ne bir zarara,

Elmalılı 5:75 - Meryem'in oğlu Mesih (İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!

DiyanetMeali 5:75 Meryem oğlu Mesih sadece peygamberdir, -ondan önce de peygamberler geçmiştir- onun annesi dosdoğrudur, her ikisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak, sonra da bak ki nasıl yüz çeviriyorlar!

DiyanetVakfı 5:75 Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.

Ömer.N.Bilmen 5:75 Meryem'in oğlu Mesih, bir peygamberden başka değildir. Ondan evvel de nice peygamberler gelip geçmiştir. O'nun anası da pek sâdık bir kadındır. İkisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetlerimizi nasıl açıkça beyan ediyoruz. Sonra da bak onlar nasıl çeviriliyorlar.

SuatYıldırım 5:75 – Meryem oğlu Îsâ Mesih sadece bir Resuldür. Nitekim ondan önce de bir çok elçi gelip geçmiştir. Onun annesi de çok dürüst, son derece iffetli bir hanımdı. Her ikisi de diğer insanlar gibi yemek yerlerdi.Dikkat et: Biz onlara delilleri nasıl açıklıyoruz. Sonra bak nasıl oluyor da akılları çelinip bu hakikatlerden vazgeçiyorlar! [12,109] {KM, Luka 7,34; Matta 11,19}

İbni Kesir 5:75 Meryem oğlu Mesih, Peygamberden başka bir şey değildir. Ondan önce de peygamberler geçmiştir. Annesi de dosdoğru bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi. Onlara ayetleri nasıl açıkladığımıza bak. Sonra da bak ki; nasıl yüz çeviriyorlar.


Elmalılı-orijinal 5:76 ne bir faideye malik olmiyan şeylere mi tapıyorsunuz, halbuki Allah işiden, bilen ancak o

Elmalılı 5:76 - De ki: "Allah'ı bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir".

DiyanetMeali 5:76 "Size zarar da fayda da veremeyecek, Allah'tan başka birine mi kulluk ediyorsunuz?" de. Allah hem işitir, hem bilir.

DiyanetVakfı 5:76 De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır.

Ömer.N.Bilmen 5:76 De ki: «Allah Teâlâ'dan başkasına mı, sizin için zarara da, faideye de mâlik olmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Halbuki, (her şeyi bihakkın) işitici ve bilici olan ancak Allah Teâlâ'dır.»

SuatYıldırım 5:76 – De ki: Siz Allah’tan başka, size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen âciz mahluklara mı ibadet ediyorsunuz? Halbuki hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah’tır. [13,16; 20,89; 25,3] {KM, Baruh 6 bölüm}

İbni Kesir 5:76 De ki: Allah'ı bırakıp da size ne bir zarar, ne de bir fayda veremeyecek birine mi ibadet ediyorsunuz? Halbuki Allah, Semi', Ali olanın kendisidir.


Elmalılı-orijinal 5:77 De ki: ey ehli kitâb! dininizde haksız ifrata dalmayın, bundan evvel şaşmış, bir çoklarını da şaşırtmış ve yolun doğrusundan sapmış bir kavmin hevaları ardından gitmeyin

Elmalılı 5:77 - De ki: "Ey kitap ehli! Dininizde haksız yere aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve böylece doğru yolu kaybetmiş bir kavmin keyiflerine uymayın".

DiyanetMeali 5:77 "Ey Kitap ehli! Haksız olarak dininizde taşkınlık etmeyin. Daha önce sapıtan, çoğunu saptıran ve doğru yoldan ayrılan bir milletin heveslerine uymayın" de.*

DiyanetVakfı 5:77 De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın.

Ömer.N.Bilmen 5:77 De ki: «Ey ehl-i kitap! Dininizde hakka muğayır olarak haddi tecavüz etmeyiniz. Ve evvelce dalâlete düşmüş ve birçoklarını da idlalde bulunmuş ve doğru yoldan sapıtmış olan bir kavmin hevâlarına uymayınız.»

SuatYıldırım 5:77 – De ki: “Ey Ehl-i kitap! Dininize ait konularda haksız yere haddi aşmayın.Daha önce gelip geçenlerden hem kendisi sapmış, hem bir çok insanları da saptırmış olan atalarınızınve şimdiki durumda da doğru yoldan sapan birtakım kimselerin heva ve hevesine uymayın. [9,30]

İbni Kesir 5:77 De ki: Ey Ehl-i Kitab; dininizde haksız yere haddi aşmayın, daha önce hem kendi sapmış hem de birçoğunu saptırmış ve doğru yoldan ayrılmış bir kavmin heveslerine uymayın.


Elmalılı-orijinal 5:78 Benî Israîlden o küfr edenler hem Davudun hem Meryemin oğlu Isânın lisaniyle tel'ın edildiler, bu onların ısyan etmeleri ve hakkın hududunu tecavüz eder olmaları sebebiyle idi

Elmalılı 5:78 - İsrailoğulları'ndan küfredenler, Davud ve Meryem'in oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.

DiyanetMeali 5:78 İsrailoğullarından inkar edenler, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdi. Bu, baş kaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi.

DiyanetVakfı 5:78 İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır.

Ömer.N.Bilmen 5:78 İsrailoğullarından kâfir olanlar, Dâvud'un da, Meryem'in oğlu İsâ'nın da lisanıyla lânet olunmuşlardır. Bu da onların isyan etmeleri ve haddi tecavüz eylemeleri sebebiyledir.

SuatYıldırım 5:78 – İsrailoğullarından küfre sapanlar hem Davud’un, hem de Meryem oğlu Îsâ’nın lisanı ile lânetlendiler. Bunun sebebi onların isyan etmeleri ve taşkınlık edip haddi aşmaları idi. {KM, Mezmurlar 109; Matta 23 bölüm}

İbni Kesir 5:78 İsrailoğullarından küfredenler; Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle la'netlenmişlerdi. Bu; isyan etmeleri ve aşırı gitmelerindendi.


Elmalılı-orijinal 5:79 işledikleri bir münkeden vaz geçmezlerdi, filhakıka ne fena yapıyorlardı

Elmalılı 5:79 - Onlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi.

DiyanetMeali 5:79 Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi!

DiyanetVakfı 5:79 Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!

Ömer.N.Bilmen 5:79 Onlar yapmış oldukları fenalıktan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Filhakika onların yaptıkları ne kadar kötü idi.

SuatYıldırım 5:79 – Onlar kötülük yaptıkları zaman, birbirlerini kötülükten vazgeçirmeye çalışmazlardı. Ne çirkin davranıştı bu tutumları!

İbni Kesir 5:79 Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara engel olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi.


Elmalılı-orijinal 5:80 onlardan bir çoğunu görürsün ki Allahı tanımayanlara yardaklık ederler, elbette nefislerinin kendileri için takdim ettiği hediyye ne çirkin: Allah onlara gadab etti ve azabda muhalleddir onlar

Elmalılı 5:80 - Onlardan birçoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardır.

DiyanetMeali 5:80 Çoğunun inkar edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin önlerine sürdüğü ne kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir, onlar azabta temellidirler.

DiyanetVakfı 5:80 Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar!

Ömer.N.Bilmen 5:80 Onlardan birçoklarını görürsün ki, kâfir olanlara dostlukta bulunurlar. Andolsun ki, onlar için nefislerinin takdim ettiği şeyler ne kadar kötüdür. Allah Teâlâ onlara gazap etmiştir ve onlar azab içinde ebedî kalacak kimselerdir.

SuatYıldırım 5:80 – Onlardan çoğunun kâfirleri velî edindiklerini görürsün. Bu iş -ki onu bizzat kendileri yapmış ve üzerlerine Allah’ın hışmını çekmişlerdir- ne kötü bir davranıştır! Onlar cehennem azabında devamlı kalacaklardır.

İbni Kesir 5:80 Görürsün ki; onlardan çoğu, küfredenleri dost edinmektedirler. Nefislerinin kendileri için öne sürdüğü, ne kötüdür. Allah onlara gazab etmiştir ve azabta ebedi kalıcıdırlar.


Elmalılı-orijinal 5:81 Eğer Allah ve Peygambere ve ona indirilene iymanları olsa idi o kâfirleri yâr tutmazlardı, lâkin onların çoğu iymandan uzak fasıklardır

Elmalılı 5:81 - Eğer onlar, Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmış olsalardı, kâfirleri dost tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

DiyanetMeali 5:81 Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kuran'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu fasıktır.

DiyanetVakfı 5:81 Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.

Ömer.N.Bilmen 5:81 Eğer onlar Allah Teâlâ'ya ve peygamberlere ve O'na indirilmiş olana imân etmiş olsalar idi, o kâfirleri dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan birçokları fâsık kimselerdir.

SuatYıldırım 5:81 – Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilen vahye imanları olsaydı, kâfirleri velî edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

İbni Kesir 5:81 Şayet Allah'a, Peygambere ve ona indirilene iman etmiş olsalardı; onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, onların çoğu fasıklardır.


Elmalılı-orijinal 5:82 Nâsın mü'minlere adavetçe en şiddetlisini her halde Yehudîlerle müşrikler bulacaksın, mü'minlere meveddetçe en yakınlarını da her halde «biz Nesârâyız» diyenler bulacaksın, sebebi: çünkü bunların içinde âlim keşişler ve târiki Dünya rahibler vardır ve bunlar kibr etmezler

Elmalılı 5:82 - İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.

DiyanetMeali 5:82 İnananlara en şiddetli düşman olarak, insanlardan yahudileri ve Allah'a eş koşanları bulursun. Onlardan, inananlara sevgice en yakın "Biz hıristiyanız" diyenleri bulursun. Bu, onların içinde bilginler ve rahibler bulunmasından ve büyüklük taslamamalarındandır.

DiyanetVakfı 5:82 İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.

Ömer.N.Bilmen 5:82 Kasem olsun ki, imân edenlere nâsın adavetce en şiddetlisini, mutlaka Yahudiler ile müşrikleri bulacaksın. Ve yine kasem olsun ki nâsın mü'minlere meveddetce en yakın olanları da, «Biz Nasâra'yız» diyenleri bulacaksın. Bu da onların içinde herhalde bilgin, abid olanların ve tarik-ı dünya olan rahiplerin bulunmasındandır. Ve şüphe yok ki, onlar kibir etmek de istemezler.

SuatYıldırım 5:82 – Sen, iman edenlere, düşmanlık besleme bakımından onların en şiddetlilerinin Yahudiler ile müşrikler olduğunu görürsün.Müminlere sevgi bakımından en çok yakınlık duyanların ise “Biz Nasâra’yız (Hıristiyan’ız)” diyenler olduğunu görürsün.Bunun sebebi, onlar arasında bilgin keşişlerin ve dünyayı terk etmiş rahiplerin bulunması ve onların kibirlenmemeleridir. [3,199; 9,31; 24,37; 28,52-55; 57,27]

İbni Kesir 5:82 Andolsun ki, insanlardan, iman edenlere en şiddetli düşman olarak, yahudileri ve Allah'a şirk koşanları bulacaksın. Andolsun ki, onlardan iman edenlere sevgide en yakını da; Biz hristiyanlarız, diyenleri bulacaksın. Bunun sebebi: Onların içinde keşişler ve rahibler bulunmasından ve onların gerçekten büyüklük taslamamalarındandır.


Elmalılı-orijinal 5:83 Peygambere indirileni dinledikleri zaman da gözlerini görürsün ki aşîna çıktıkları haktan yaşlar dolub boşanarak «ya Rabbenâ derler: inandık iyman getirdik, şimdi sen bizi şehadet getirenlerle beraber yaz

Elmalılı 5:83 - Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler.

DiyanetMeali 5:83-84 Peygambere indirilen Kuran'ı işittiklerinde, gerçeği öğrenmelerinden gözlerinin yaşla dolarak, "Rabbimiz! İnandık, bizi de şahidlerden yaz. Rabbimizin bizi iyi milletle birlikte bulundurmasını umarken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?" dediklerini görürsün.

DiyanetVakfı 5:83 Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz."

Ömer.N.Bilmen 5:83 Ve Peygamber'e indirilmiş olanı dinledikleri zaman, hakkı bildiklerinden dolayı onların gözlerinin yaş ile dolup taştığını görürsün. Derler ki: «Ey Rabbimiz! İmân ettik, artık bizi (hakka) şahit olanlar ile beraber yaz.»

SuatYıldırım 5:83-84 – Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin:”İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?”

İbni Kesir 5:83 Peygambere indirileni işittiklerinde; hakkı tanıdıklarından dolayı gözleri yaşla dolup taşar da derler ki: Rabbımız; biz, iman ettik, bizi de şahidlerle beraber yaz.


Elmalılı-orijinal 5:84 hem biz neye iyman etmiyelim Allaha ve bu bize gelen hakka: bütün emelimiz, Rabbimizin bizi salihîn zümresinin maıyyetine koyması iken

Elmalılı 5:84 - "Hem biz Rabb'imizin bizi iyi kişilerle birlikte (cennete) sokmasını arzulayıp dururken, neden Allah'a ve hak olarak bize gelen şeylere inanmayalım!".

DiyanetMeali 5:83-84 Peygambere indirilen Kuran'ı işittiklerinde, gerçeği öğrenmelerinden gözlerinin yaşla dolarak, "Rabbimiz! İnandık, bizi de şahidlerden yaz. Rabbimizin bizi iyi milletle birlikte bulundurmasını umarken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?" dediklerini görürsün.

DiyanetVakfı 5:84 "Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?"

Ömer.N.Bilmen 5:84 «Ve biz ne için Allah Teâlâ'ya ve bize Hak'tan gelene imân etmeyelim? Halbuki, biz ümit ederiz ki, Rabbimiz bizi sâlihler olan kavim ile beraber (cennete) idhal buyursun.»

SuatYıldırım 5:83-84 – Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin:”İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?”

İbni Kesir 5:84 Hem, Rabbımızın bizi salihler topluluğuyla beraber bulundurmasını umarken niçin Allah'a ve bize gelen hakikate iman etmeyelim.


Elmalılı-orijinal 5:85 Böyle demelerine mukabil Allah da kendilerine sevab olarak altından ırmaklar akan Cennetleri verdi, içlerinde muhalled kalmak üzere onlar ki işte muhsinlere mükâfat odur

Elmalılı 5:85 - Böyle demeleri sebebiyle Allah onları altlarından ırmaklar akan cennetlerle mükafatlandırmıştır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte iyilik yapanların mükafatı budur.

DiyanetMeali 5:85 Allah onlara, dediklerine karşılık, temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyi davrananların mükafatıdır.

DiyanetVakfı 5:85 Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.

Ömer.N.Bilmen 5:85 Artık Allah Teâlâ da onlara bu söylediklerinden dolayı altından ırmaklar akan cennetleri, içlerinde ebedîyyen kalıcı olmaları üzere ihsan buyurdu. Bu ise muhsin olanların mükâfaatıdır.

SuatYıldırım 5:85 – Böyle demelerine mukabil, Allah onları, içinden ırmaklar akan ve ebedî kalacakları cennetlerle ödüllendirdi.İşte iyi hareket edenlerin mükâfatı böyle olur!

İbni Kesir 5:85 Allah da onları dediklerinden dolayı; altlarından ırmaklar akan cennetlerle mükafatlandırdı. Orada temelli kalacaklardır. İşte ihsan edenlerin mükafatı budur.


Elmalılı-orijinal 5:86 küfredib âyetlerimizi tekzib eyliyenler ise onlar hep eshabı cahımdirler

Elmalılı 5:86 - İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar da cehennem ehlidir.

DiyanetMeali 5:86 İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.*

DiyanetVakfı 5:86 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.

Ömer.N.Bilmen 5:86 Ve kâfir olanlar ve Bizim âyetlerimizi inkar edenler ise onlar cehennem ashâbıdırlar.

SuatYıldırım 5:86 – Küfre sapıp âyetlerimizi yalan sayanlara gelince, onlar da alevli cehennemi boylayacaklardır.

İbni Kesir 5:86 Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar, cehennem ashabıdırlar.


Elmalılı-orijinal 5:87 Ey o bütün iyman edenler, Allahın size halâl kıldığı ni'metlerin hoşlarını kendinize haram etmeyin, aşırı da gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez

Elmalılı 5:87 - Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.

DiyanetMeali 5:87 Ey İnananlar! Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, hududu da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.

DiyanetVakfı 5:87 Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.

Ömer.N.Bilmen 5:87 Ey imân edenler! Allah Teâlâ'nın sizin için helâl kılmış olduğu temiz şeyleri haram kılmayınız, haddi de aşmayınız. Şüphe yok ki Allah Teâlâ haddi aşanları sevmez.

SuatYıldırım 5:87 – Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı o güzel ve temiz nimetleri kendinize haram kılmayın, haddi aşmayın. Çünkü Allah haddini aşanları asla sevmez. [7,31-32; 25,67]

İbni Kesir 5:87 Ey iman edenler; Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın ve haddi aşmayın. Doğrusu Allah, haddi aşanları sevmez.


Elmalılı-orijinal 5:88 hem Allahın size merzuk kıldığı ni'metlerden halâl ve hoş olarak yeyin hem de kendisine mü'min bulunduğunuz Allahdan korkun

Elmalılı 5:88 - Allah'ın size verdiği rızıklardan helal ve temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah'tan korkun.

DiyanetMeali 5:88 Allah'ın size verdiği rızıktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah'tan sakının.

DiyanetVakfı 5:88 Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun.

Ömer.N.Bilmen 5:88 Ve Allah Teâlâ'nın sizi merzûk etmiş olduğu şeylerden helâl ve temiz olanları yiyiniz, kendisine imân etmiş olduğunuz Allah Teâlâ'dan da korkunuz.

SuatYıldırım 5:88 – Allah’ın size rızık olmak üzere yarattığı şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin.Kendisine iman ettiğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının.

İbni Kesir 5:88 Allah'ın size verdiği rızıktan helal ve temiz olarak yeyin. Sizin kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan da korkun.


Elmalılı-orijinal 5:89 Allah sizi yeminlerinizde -bilmiyerek ettiğiniz- lâgv ile muahaze etmez ve lâkin bile bile akd ettiğiniz yeminlerle sizi muahaze buyuruyor, bunun da keffareti çoluğunuza çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakırı doyurmak yahud geydirmek, yahut bir esîr azâd etmektir, bunlara gücü yetmiyen üç gün oruç tutar, işte yemîn ettiğiniz vakıt yeminlerinizin keffâreti bu, bununla beraber yeminlerinizi gözetin, böyle beyan ediyor Allah size âyetlerini ki şükr edesiniz

Elmalılı 5:89 - Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.

DiyanetMeali 5:89 Allah size rasgele yeminlerinizden dolayı değil, bile bile ettiğiniz yeminlerden ötürü hesap sorar. Yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on düşkünü yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azad etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yeminlerinizin keffareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor.

DiyanetVakfı 5:89 Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!

Ömer.N.Bilmen 5:89 Allah Teâlâ sizleri yeminlerinizdeki lağv sebebiyle muahaze etmez. Velâkin sizi (bile bile) aktettiğiniz yeminler ile muahaze eder. Bunun keffareti ise ailenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri doyurmak, veyahut giydirmek, yahut bir köle azad etmektir. Fakat kim bunları bulamazsa üç gün oruç tutar. İşte bu, yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffaretidir. Maahaza yeminlerinizi muhafaza ediniz. İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizin için böylece beyan ediyor, tâ ki şükredesiniz.

SuatYıldırım 5:89 – Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz, ama bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutar.Böyle bir yemini bozarsanız onun keffâreti, çoluk çocuğunuza yedirdiğiniz orta halli yemek çeşidinden on fakir doyurmak, yahut on fakiri giydirmek veya bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır.Bunlara gücü yetmeyen kimse, üç gün oruç tutsun.İşte yemin ettiğinizde, yemin bozmanın keffareti budur.Yeminlerinize sahip çıkın.Allah işte size âyetlerini böyle açıklıyor, ta ki şükredesiniz.

İbni Kesir 5:89 Allah size rasgele yeminlerinizden dolayı değil, bile bile ettiğiniz yeminlerden ötürü sorumlu tutar. Onun keffareti; ailenize yedirmekte olduğunuzun ortalamasından, on düşkünü yedirmek, yahut giydirmek veya bir köle azad etmektir. Kim de bunları bulamazsa; üç gün oruçtur. İşte bu, yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi tutun. Şükredersiniz diye Allah ayetlerini size işte böyle açıklar.


Elmalılı-orijinal 5:90 Ey o bütün iyman edenler! İçki, kumar, putlar, kısmet çekilen zarlar hep Şeytan işi murdar bir şeydir, onun için siz ondan kaçının ki yakayı kurtarasınız

Elmalılı 5:90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.

DiyanetMeali 5:90 Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.

DiyanetVakfı 5:90 Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:90 Ey imân edenler! Muhakkak ki içki, kumar, putlar ve kısmet için çekilen zarlar şeytanın işinden olan murdar bir şeydir. Artık ondan kaçınınız ki, felâh bulabilesiniz.

SuatYıldırım 5:90 – Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlara kurban kesilen sunaklar, fal okları, şeytana ait murdar işlerden başka bir şey değildir. Bunlardan geri durun ki felâh bulasınız. [2,219] {KM, Levililer 10,9; Hakimler 13,4 14}

İbni Kesir 5:90 Ey iman edenler; içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları; ancak şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, felaha eresiniz.


Elmalılı-orijinal 5:91 İçki ile kumarda Şeytan sırf aranıza adavet ve kin düşürmeyi ve Sizi Allahı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymayı ister, artık vaz geçiyorsunuz değil mi?

Elmalılı 5:91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?

DiyanetMeali 5:91 Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?

DiyanetVakfı 5:91 Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?

Ömer.N.Bilmen 5:91 Şüphe yok ki şeytan aranıza ancak içki ile, kumar ile adavet düşürmeyi ve sizi Allah Teâlâ'nın zikrinden ve namazdan alıkoymayı ister. Artık siz vazgeçtiniz değil mi?

SuatYıldırım 5:91 – Şarap ve kumarla şeytanın yapmak istediği tek şey, sizin aranıza düşmanlık ve kin salmak, sizi Allah’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymaktır. Artık bu habis şeylerden vazgeçtiniz değil mi?

İbni Kesir 5:91 Şeytan; ancak içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçersiniz değil mi?


Elmalılı-orijinal 5:92 Allahı dinleyin, Peygamberi dinleyin de sakının, eğer kulak asmazsanız biliniz ki Resulümüze düşen sade açık bir tebliğten ibarettir

Elmalılı 5:92 - Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Kötülüklerden sakının. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki, Peygamber'imize düşen sadece apaçık tebliğdir.

DiyanetMeali 5:92 Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin, karşı gelmekten çekinin; eğer yüz çevirirseniz bilin ki, peygamberimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir.

DiyanetVakfı 5:92 Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.

Ömer.N.Bilmen 5:92 Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve Peygambere itaat ediniz ve (muhalefetten) hazer eyleyiniz. Şâyet yüz çevirirseniz artık biliniz ki, Bizim peygamberimizin üzerine ait olan, apaçık bir tebliğden ibarettir.

SuatYıldırım 5:92 – Allah’a itaat edin, Resulullaha itaat edin ve onlara karşı gelmekten sakının. Eğer ona sırtınızı dönerseniz bilin ki peygamberimizin görevi sadece tebliğden ibarettir.

İbni Kesir 5:92 Allah'a itaat edin, Rasule itaat edin ve sakının. Yüz çevirecek olursanız, bilinki; peygamberimize düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir.


Elmalılı-orijinal 5:93 İyman edib de salâhlı salâhlı işler yapan kimseler bundan böyle sakındıkları ve iymanlarında sebat ile salih salih işlerine devam eyledikleri, sonra takvâlarında ve iymanlarında rüsuh buldukları, sonra bu takvâ ile beraber her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde mukaddema tattıklarında kendilerine bir beis yoktur, Allah muhsinleri sever

Elmalılı 5:93 - İman edip salih amel işleyenler, Allah'tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakındıkları, imanlarından ayrılmadıkları, yine Allah'tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe, daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever.

DiyanetMeali 5:93 İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, -sakınırlar, inanırlar, yararlı işler işlerler, sonra haramdan sakınıp inanırlar ve sonra isyandan sakınıp iyilik yaparlarsa- daha önceleri tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Allah iyi davrananları sever.*

DiyanetVakfı 5:93 İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever.

Ömer.N.Bilmen 5:93 İmân edip de sâlih sâlih amellerde bulunanların üzerine ittika edip de mü'min bulundukları ve güzel güzel işleri işledikleri, sonra da muttakî oldukları ve imân eyledikleri, sonra da ittikada bulunarak ihsan yaptıkları takdirde (evvelce) tatmış oldukları şeyde bir günah yoktur. Ve Allah Teâlâ muhsin olanları sever.

SuatYıldırım 5:93 – İman edip iyi ve yararlı işler yapanlara, bundan böyle Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve imanlarında sebat ile iyi ve yararlı işlerine devam ettikleri, sonra takvâları ve imanları tam sağlamlaşıp kökleştiği, daha sonra da bu takvâ ile beraber, başkalarına iyilik eden ve her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde, daha önce yiyip içtiklerinden dolayı kendilerine bir vebal yoktur. Allah da böyle güzel davrananları sever. [7,31]

İbni Kesir 5:93 İman edip salih amel işleyenler, sakınırlar, inanırlar ve salih amel işlerlerse; sonra sakınır ve ihsan ederlerse; daha önce tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Allah, ihsan edenleri sever.


Elmalılı-orijinal 5:94 Ey o bütün iyman edenler! haberiniz olsun Allah gaybda kendisinden korkanları meydana çıkarmak için muhakkak ki sizleri av gibi bir şeyle imtihan edecek, bir av bolluğu ki isteseniz elleriniz de yeteşebilecek, mızraklarınız da, kim bunun üzerine tecavüzde bulunursa işte ona elîm bir azab var

Elmalılı 5:94 - Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avla dener ki, gizlide kendisinden korkanları meydana çıkarsın. Kim bundan sonra saldırıda bulunursa onun için acı bir azab vardır.

DiyanetMeali 5:94 Ey İnananlar! Gıyabında Kendisinden, kimin korktuğunu ortaya koymak için, (ihramlıyken) elinizin ve mızraklarınızın ulaştığı avdan bir şeyle Allah and olsun ki sizi dener. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici azab vardır.

DiyanetVakfı 5:94 Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek) dener ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortaya çıksın. Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 5:94 Ey imân edenler! Allah Teâlâ elbette sizi kendi ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği avdan birşey ile imtihan edecektir. Tâ ki Hak Teâlâ kendisinden anil gıyab korkanları bilsin (yani onları meydana çıkarsın). Artık bundan sonra kim tecavüz ederse ona elîm bir azap vardır.

SuatYıldırım 5:94 – Ey iman edenler! Allah, kendisini görmeksizin, gıyabında Kendisini tazim edip haramlardan sakınanları meydana çıkarmak için sizi av nevinden bir şeyle deneyecek. Bir av bolluğu ki elleriniz de yetişebilecek, mızraklarınız da... Kim bundan sonra konulan hududu aşarsa işte ona gayet acı bir azap vardır. [67,12]

İbni Kesir 5:94 Ey iman edenler; Allah, görmeksizin kendisinden korkanları ayırdetmek için; elinizin ve mızraklarınızın ulaştığı avdan bir şeyle sizi, mutlaka dener. Bundan sonra da her kim, haddi aşarsa; ona elem verici bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 5:95 Ey o bütün iyman edenler sizler ihramda iken avı öldürmeyin, içinizden her kim onu amden öldürürse ona mevaşîden öldürdüğünün misli bir ceza vardır ki Kâ'beye vasıl olmuş bir kurbanlık olmak üzere buna aranızdan adâlet sahibi iki adam hukmeder veya bir keffaret vardır ki o nisbette fukarayı doyurmak veya onun dengi oruç tutmaktır, tâ ki bu suretle ettiğinin vebalini tatsın, Allah geçmişi afiv buyurdu, fakat kim bir daha yaparsa Allah ondan onun intikamını alacak, Allah azizdir, intikamı vardır

Elmalılı 5:95 - Ey iman edenler, ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı işin vebalini tatması için, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kişi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.

DiyanetMeali 5:95 Ey İnananlar! İhramlı iken avı öldürmeyin. Sizden bile bile onu öldürene, ehli hayvanlardan öldürdüğü kadar olduğuna içinizden iki adil kimsenin hükmedeceği, Kabe'ye ulaşacak bir kurbanı ödeme, yahut düşkünlere yemek yedirme şeklinde keffaret ya da yaptığının ağırlığını tatmak üzere bunlara denk oruç tutma vardır. Allah geçmiştekileri affetmiştir, kim tekrar yaparsa Allah ondan öç alır. Allah Güçlü'dür, Öçalıcı'dır.

DiyanetVakfı 5:95 Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah daima galiptir, öç alandır.

Ömer.N.Bilmen 5:95 Ey mü'minler! Siz ihramda iken avı öldürmeyiniz, sizden her kim onu kasden öldürürse üzerine o öldürdüğü hayvanın misli bir ceza vardır ki, Kabe'ye vasıl olacak bir kurbanlık olmak üzere buna sizden iki adâlet sahibi hükmeder veya bir keffaret vardır ki, o da fakirleri doyurmaktır veya onun muadili olarak oruç tutmaktır. Tâ ki bu suretle yaptığının vebalini tatsın. Allah Teâlâ geçmiş olanı af buyurmuştur. Ve her kim bir daha böyle yaparsa elbette Allah Teâlâ ondan intikamını alır, ve Allah Teâlâ azîzdir, intikam sahibidir.

SuatYıldırım 5:95 – Ey iman edenler! Siz ihramlı iken av öldürmeyin. İçinizden kim onu bilerek öldürürse kendisine bir ceza vardır. O ceza da, öldürdüğüne benzer bir hayvan olup, öldürülenin emsali olduğuna içinizden iki âdil kişinin karar vermesi gerekir.Ceza, Kâbe’ye ulaşıp orada kesilecek bir kurbanlıktır. Yahut fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmak şeklinde bir keffarettir, ta ki işlediğinin vebalini tatsın. Allah daha önce işlenen bu tür fiilleri affetti. Fakat kim dönüp tekrar böyle yaparsa Allah ondan, onun intikamını alır; zira Allah azîzdir (mutlak galiptir) ve intikamı vardır. [2,196; 3,4]

İbni Kesir 5:95 Ey iman edenler; siz ihramlı iken avı öldürmeyin. Sizden her kim; bile bile onu öldürürse; öldürdüğü o hayvanın benzeri bir ceza vardır ki, Ka'be'ye ulaşmış bir kurbanlık olmak üzere, buna içinizden adil iki kişi hükmedecektir. Yahut düşkünlere yemek yedirmek şeklinde keffaret veya onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki yaptığının vebalini tatmış olsun. Allah; geçmiştekileri affetmiştir. Kim de sonradan böyle yaparsa; Allah, ondan intikamını alır. Allah, Aziz'dir, İntikam sahibidir.


Elmalılı-orijinal 5:96 Deniz avı ve yemesi size halâl kılındı ki size ve seyyar olanlarınıza medar olsun, kara avı ise ihramda bulunduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı, hep huzuruna haşrolunacağınız Allahdan korkun

Elmalılı 5:96 - Size ve yolculara yiyecek olmak üzere, deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan korkun.

DiyanetMeali 5:96 Deniz avı ve onu yemek size de, yolculara da, geçimlik olarak helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılınmıştır. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan sakının.

DiyanetVakfı 5:96 Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun.

Ömer.N.Bilmen 5:96 Size deniz avı ve onun yenilmesi bir faide olmak için helâl kılındı ve sizin üzerinize ihramda bulunduğunuz müddetce kara avı haram kılınmıştır. Huzuruna haşrolunacak olduğunuz Allah Teâlâ'dan korkunuz.

SuatYıldırım 5:96 – Ey ihramlılar! Deniz avı ve deniz yiyeceği size helâl kılındı ki size ve yolculara bir rızık vesilesi olsun. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram kılındı. Öyleyse huzurunda varıp toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.

İbni Kesir 5:96 Deniz avı ve onu yemek; size de, yolculara da geçimlik olmak üzere helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz sürece, kara avı haram kılınmıştır. Hem, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tan korkun.


Elmalılı-orijinal 5:97 Allah Kâ'beyi, o beyti haramı insanlar için bir medarı hayat kıldı, o şehri haramı da o, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıkları da; bütün bunlar şunun bilesiniz içindir ki Allah göklerdekini ve yerdekini bilir ve hakıkat Allah her şeye alîmdir

Elmalılı 5:97 - Allah, Kâbe'yi, o Beyt-i haram'ı, haram ayı, kurbanı ve (kurbanlardaki) gerdanlıkları insanlar için bir nizam kıldı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve Allah'ın herşeyi hakkıyle bilici olduğunu sizin de bilmeniz içindir.

DiyanetMeali 5:97 Allah, hürmetli ev Kabe'yi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmalı kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın şüphesiz her şeyi Bilen olduğunu bilmeniz içindir.

DiyanetVakfı 5:97 Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir.

Ömer.N.Bilmen 5:97 Allah Teâlâ Kabe'yi, o Beyt-i Harâm'ı ve Şehr-i Haram ile o boyunları bağsız ve bağlı kurbanları insanlar için bir medar-ı istifade kıldı. Bu da bilmeniz içindir ki, şüphesiz Allah Teâlâ göklerde olanı da ve yerde olanı da bilir ve muhakkak ki, Allah Teâlâ herşeye tamamıyla alîmdir.

SuatYıldırım 5:97 – Allah Kâbe’yi, o hürmete layık mâbedi, insanların din ve dünya hayatları için bir nizam vesilesi kılmıştır; o haram ay’ı da, Kâbe’ye gönderilen gerdanlıksız veya gerdanlıklı kurbanlıkları da...Bütün bunlar, Allah’ın göklerde olanı da, yerde olanı da bildiğini ve gerçekten Allah’ın her şeyi bildiğini sizin de bilip anlamanız içindir.

İbni Kesir 5:97 Allah Ka'be'yi, o haram evi insanlar için hayat ve güven kaynağı kıldı. Keza o haram olan ayı da, kurbanı da, boynu bağlı olan kurbanlıkları da. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın gerçeten her şeyi bilici olduğunu bilmeniz içindir.


Elmalılı-orijinal 5:98 Ma'lûmunuz olsun ki hakıkaten şedidül'ıkabdır Allah, hem de hakıkaten gafûr-ü rahîmdir Allah

Elmalılı 5:98 - İyi bilin ki Allah, hem cezası çok şiddetli olandır, hem de çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

DiyanetMeali 5:98 Allah'ın azabının şiddetli olduğunu ve Allah'ın Bağışlayan, merhamet eden olduğunu bilin.

DiyanetVakfı 5:98 Biliniz ki Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın bağışlaması ve esirgemesi sınırsızdır.

Ömer.N.Bilmen 5:98 Biliniz ki, Allah Teâlâ'nın ikabı muhakkak pek şiddetlidir. Ve şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

SuatYıldırım 5:98 – Bilin ki Allah’ın cezası şiddetlidir; ama aynı zamanda O, gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur).

İbni Kesir 5:98 Bilin ki; Allah, gerçekten azabı pek çetin olandır. Ve Allah; gerçekten Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:99 Peygamberin üzerindeki ancak bir tebliğdir, açıkladığınız ve gizlediğiniz şeylerin hepsini bilecek olan ise ancak Allahdır

Elmalılı 5:99 - Peygamber'in üzerine düşen sadece duyurmadır. Allah, açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.

DiyanetMeali 5:99 Peygamberin görevi sadece tebliğ etmektir. Allah, sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.

DiyanetVakfı 5:99 Resûle düşen (vazife), ancak duyurmadır. Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.

Ömer.N.Bilmen 5:99 Peygamber'in üzerine tebliğden başka yoktur. Ve Allah Teâlâ ise açıkladığınız şeyi de gizlediğiniz şeyi de bilir.

SuatYıldırım 5:99 – Peygambere düşen sorumluluk, sadece tebliğ etmektir. Allah sizin açığa vurduğunuz ve gizlediğiniz her şeyi bilir.

İbni Kesir 5:99 Peygamberin vazifesi sadece tebliğdir. Allah; sizin açıkladıklarınızı da, gizlediklerinizi de bilir.


Elmalılı-orijinal 5:100 De ki: Murdarla temiz bir olmaz: Murdarın çokluğu tuhafına da gitse o halde ey temiz özü, düşünür beyni olanlar, Allaha korunun ki felâha iresiniz

Elmalılı 5:100 - De ki:"Pis olan şeyle temiz olan şey bir olmaz, pis olanın çokluğu hoşuna gitse bile". Ey selim akıl sahipleri Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.

DiyanetMeali 5:100 De ki: "Helal ile haram, haram şeylerin çokluğundan hoşlansan bile, eşit değildir". Ey akıl sahibleri, Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.*

DiyanetVakfı 5:100 De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:100 De ki: «Murdar ile temiz müsavî olmaz. Velev ki, murdarın çokluğu hoşuna gitsin. Artık ey güzel akıl sahipleri! Allah Teâlâ'dan korkunuz ki felâh bulabilesiniz.»

SuatYıldırım 5:100 – Murdarın çokluğu tuhafına gitse, hatta murdarın çoğu hoşuna da gitse, murdar ile temiz bir olmaz.Öyleyse ey akl-ı selîm sahipleri! Siz az çok demeyip daima temize, helâle yönelin. Haram yemekten, Allah’a karşı gelmekten sakının ki felâh bulasınız.

İbni Kesir 5:100 De ki: Murdarı çokluğu hoşunuza gitse de; murdarla temiz bir olmaz. Öyleyse ey akıl sahibleri; Allah'tan korkun ki kurtıuluşa eresiniz.


Elmalılı-orijinal 5:101 Ey o bütün iyman edenler; öyle şeylerden sual etmeyin ki size açılırsa fenanıza gidecektir, halbuki Kur'an indirilmekte iken sorarsanız onlar size açılır, Allah onlardan şimdilik afiv buyurdu, Allah gafur, halîmdir

Elmalılı 5:101 - Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek olan şeylerden sormayın. Eğer onları Kur'ân indirilirken sorarsanız size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.

DiyanetMeali 5:101 Ey İnananlar! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır (ama üzülürsünüz). Allah sorduğunuz şeyleri affetmiştir. Allah Bağışlayan'dır, Halim'dir.

DiyanetVakfı 5:101 Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir.

Ömer.N.Bilmen 5:101 Ey imân edenler! Öyle şeylerden sual etmeyiniz ki, eğer size açıklanırsa sizi müteessir eder. Ve eğer siz Kur'an'ın nüzul ettiği sırada sorarsanız onlar size açılır. Allah Teâlâ onlardan af buyurmuştur. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, halîmdir.

SuatYıldırım 5:101 – Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın.Eğer Kur’ân’ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır.Halbuki Allah onları bağışlamış, sizi onlardan muaf tutmuştur.Çünkü Allah gafurdur, halimdir (affı ve müsamahası geniştir).

İbni Kesir 5:101 Ey iman edenler; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Ku'ran indirilirken onları soracak olursanız, size açıklanır. Allah, bunları affetmiştir. Allah; Gafur'dur, Halim'dir.


Elmalılı-orijinal 5:102 Filvakı' öyle mes'eleleri sizden evvel bir kavm sordu da sonra o yüzden kâfir oldular

Elmalılı 5:102 - Sizden önce gelen bir kavim bunları sormuştu da sonra inkâr etmişti.

DiyanetMeali 5:102 Sizden önce bir millet onları sormuştu, sonra da onları inkar etmişlerdi.

DiyanetVakfı 5:102 Sizden önce de bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder olmuştu.

Ömer.N.Bilmen 5:102 Filvaki öyle şeyleri sizden evvel bir kavim sordu da sonra o sebeple kâfir oldular.

SuatYıldırım 5:102 – Sizden önce bir topluluk o kabîl şeyleri sormuş, sonra da onlar sebebiyle kâfir olmuşlardı. [6,109-111]

İbni Kesir 5:102 Sizden önce bir kavim onları sormuştu da, sonra o sebeple kafirler olmuştu.


Elmalılı-orijinal 5:103 ne bahıyre, ne sâibe, ne vasıyle, ne ham'dan hiç birini Allah meşru' kılmadı, lâkin küfretmekte olan kimseler, Allah namına yalan söyliyerek ona iftira ediyorlar, çoklarının da aklı irmez

Elmalılı 5:103 - Allah, ne "bahîre"yi, ne "sâibe"yi, ne "vesile"yi ve ne de "hâm"ı meşru kılmıştır. Fakat küfredenler, Allah'a yalan iftira etmektedirler. Onların çoğunun akılları ermez.

DiyanetMeali 5:103 Allah, kulağı çentilen, salıverilen, erkek dişi ikizler doğuran, on defa yavrulamasından ötürü yük vurulmayan hayvanların adanmasını emretmemiştir; fakat inkar edenler Allah'a karşı yalan uydururlar ve çoğu da akletmezler.

DiyanetVakfı 5:103 Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz.

Ömer.N.Bilmen 5:103 Allah Teâlâ bahireden, saibeden, vasileden ve hâmden hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfir olanlar Allah Teâlâ'ya karşı yalan söyleyerek iftirada bulunurlar. Ve onların çokları ise akıl erdiremezler.

SuatYıldırım 5:103 – Allah ne bahîre, ne sâibe, ne vasîle, ne de hâm diye bir şey bildirmemiştir.Fakat, o kâfirler bu inançlarını Allah’a mal ederek O’na iftira etmişlerdir. Onların ekserisinin akılları ermez.

İbni Kesir 5:103 Allah; ne Bahire'den, ne Saibe'den, ne Vasile'den, ne de Ham'dan hiç birini meşru kılmamıştır. Fakat küfredenler; Allah'a karşı yalan uydurdular. Onların çoğunun ise akılları ermez.


Elmalılı-orijinal 5:104 Bunlara gelin Allahın indirdiği ahkâma ve Peygambere denildiği zaman da «bize atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler yeter» diyorlar, ya ataları bir şey' bilmez ve doğru yola gitmezler idi ise de mi?

Elmalılı 5:104 - Onlara: " Allah'ın indirdiği (kitabı)ne ve peygamber'e gelin" dendiği zaman:" Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?

DiyanetMeali 5:104 Onlara, "Gelin Allah'ın indirdiği Kitap'a ve peygambere uyun" dendiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter" derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler?

DiyanetVakfı 5:104 Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?

Ömer.N.Bilmen 5:104 Ve onlara, Allah Teâlâ'nın indirdiğine ve Peygambere geliniz denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter,» derler. Ya babaları hiçbir şey bilmiyorlar ve doğru yola gitmiyorlar idiyseler de mi?

SuatYıldırım 5:104 – Kendilerine: “Allah’ın indirdiğine ve Resule (onların hakemliğine) gelin denildiğinde “Atalarımızı ne halde bulmuşsak o bize yeter!” derler. “Ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı onlara tabi olacaklar?”

İbni Kesir 5:104 Onlara; Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin, denildiği zaman; atalarımızı üstünde bulunduğumuz şey bize yeter, dediler. Ya ataları, bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyorlar idiyse?


Elmalılı-orijinal 5:105 Ey o bütün iyman edenler! sizler kendinizi düzeltmeğe bakın, siz doğru gittikten sonra öte taraftan sapanlar size bir ziyan dokunduramaz, hepsinizin varacağı nihayet Allah, o vakıt haber verecek o size neler yapıyordunuz

Elmalılı 5:105 - Ey inananlar, kendinize dikkat edin. Siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.

DiyanetMeali 5:105 Ey İnananlar! Siz kendinize bakın; doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.

DiyanetVakfı 5:105 Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.

Ömer.N.Bilmen 5:105 Ey imân edenler! Siz kendi nefsinize bakınız. Siz hidâyette bulunduktan sonra dalâlete düşmüş olanlar size bir zarar veremez. Hepnizin nihâyet varacağı Allah Teâlâ' dır, O da size ne yaptığınızı haber verecektir.

SuatYıldırım 5:105 – Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapanlar size zarar veremez. Hepiniz dönüp dolaşıp Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. O da yaptıklarınızı size bir bir bildirecek, karşılığını verecektir.

İbni Kesir 5:105 Ey iman edenler; siz kendinize bakın. Siz doğru yolda bulunursanız; sapıtmış olanalr size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'a dır. Yapmış olduklarınızı O, size haber verecektir.


Elmalılı-orijinal 5:106 Ey o bütün iyman edenler! her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir, bunları nemazdan sonra alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini ketm de etmeyiz» biz o takdirde şübhesiz vebâle girenlerden oluruz

Elmalılı 5:106 - Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz".

DiyanetMeali 5:106 Ey İnananlar! Ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi; şayet yolculukta olup başınıza da ölüm musibeti gelmişse, namazdan sonra alıkoyacağınız, şüpheleniyorsanız, "Akraba bile olsa yeminle hiçbir değeri değiştirmeyeceğiz, Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa şüphesiz günahkarlardan oluruz" diye yemin eden sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun.

DiyanetVakfı 5:106 Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz.

Ömer.N.Bilmen 5:106 Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hali geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şehâdet edecekler, ya sizden adâlet sahibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm musibeti isabet etti ise sizin gayrinizden iki şahıstır. (Bunların şehâdetlerinde) Şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar, «Yemin mukabilinde hiçbir bedel almayız, velev ki, lehine şehâdet edeceğimiz kimse bizim için karabet sahibi olsun. Ve Allah'ın şehâdetini gizlemeyiz, o takdirde şüphe yok ki, biz günahkârlardan bulunmuş oluruz,» diye yemin ederler.

SuatYıldırım 5:106 – Ey iman edenler! Sizde ölüm alâmetleri belirdiğinde, vasiyyet edeceğiniz sırada, içinizden iki dürüst kişiyi şahit tutun. Yahut yolculuk esnasında başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan başka iki kişi şahit olsun.Eğer şüphe ederseniz, o iki şahidi namazdan sonra tutar ve: “Yeminimizi, akrabalarımızın menfaati de söz konusu olsa, dünyanın hiç bir şeyine değişmeyeceğiz. Allah’ın üzerimizde bir emanet, bir borç olarak bulunan şahitliğini gizlemeyeceğiz. Yoksa biz kesinlikle günahkâr oluruz!” diye Allah’a yemin ettirirsiniz.

İbni Kesir 5:106 Ey iman edenler; herhangi birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet anında aranızda ya adalet sahibi iki kişiyi veya yolculuk ta başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. Onlardan şüpheleniyorsanız; namazdan sonra alıkoyarsınız da Allah'a şöyle yemin ederler; Akraba bile olsa yeminle hiç bir değeri değiştirmeyeceğiz, Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa elbette günahkarlardan oluruz.


Elmalılı-orijinal 5:107 Eğer bunların bir vebâle müstehıkk olduklarına vukuf hasıl edilirse o vakıt ercah olan bu ikinin yirine bunların aleyhelirnde bulundukları mukabil taraftan diğer iki kişi dikilir şöyle yemin ederler: «billâhı bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur ve hakkı tecavüz etmedik, şübhesiz o takdirde zalimlerden oluruz»

Elmalılı 5:107 - Eğer o iki şahidin bir günah işledikleri anlaşılırsa ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler ve: "Bizim şahitliğimiz, önceki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler.

DiyanetMeali 5:107 Eğer bu şahidlerin günah işlemiş oldukları ortaya çıkarsa ölene daha yakın hak sahibi diğer iki kişi bunların yerine geçer ve "Bizim şahidliğimiz ikisininkinden de daha doğrudur, biz aşırı gitmedik, yoksa şüphesiz zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

DiyanetVakfı 5:107 Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

Ömer.N.Bilmen 5:107 Eğer onların bir günaha müstehik olduklarına vukuf hasıl olursa, o zaman bu ikisinin yerine haklarına tecavüz etmiş oldukları mukabil taraftan diğer iki kimse kıyam ederler. «Billahi bizim şehâdetimiz, onların şehâdetinden daha doğrudur, ve biz hakkı tecavüz etmedik, şüphe yok ki, biz o takdirde zalimlerden olmuş oluruz,» diye yemin ederler.

SuatYıldırım 5:107 – Şayet sonradan bu şahitlerin yalan söyleyerek günah işledikleri anlaşılırsa, (şahitlerin haklarına tecavüz etmek istedikleri ve) ölüye daha yakın olan mirasçılardan iki kişi, öbürlerinin yerine geçerler ve “vallahi bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha doğrudur ve biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi takdirde biz elbette zalimlerden oluruz!” diye yemin ederler.

İbni Kesir 5:107 Şayet onların aleyhinde gerçekten bir vebale hak kazanmış oldukları ortaya çıkarsa; onların aleyhlerine hak iddia ettikleri iki kişi, bunların yerine geçer. Ve; bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur, biz haddi aşmadık, o takdirde biz, doğrusu zalimlerden oluruz, diye Allah'a yemin ederler.


Elmalılı-orijinal 5:108 bu işte şehadeti olduğu gibi eda etmelerine veya yeminlerinden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çaredir, Allahdan korkun ve eyi dinleyin, çünkü Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz

Elmalılı 5:108 - İşte bu, şahitliklerini gerektiği gibi yapmaları, yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmaları için en iyi yoldur. Allah'tan korkun ve emirlerini dinleyin. Allah, doğru yoldan çıkan bir topluluğu hidayete erdirmez.

DiyanetMeali 5:108 Bu, şahidliği gerektiği gibi yapmalarını veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmemesinden korkmalarını daha iyi sağlar. Allah'tan sakının, dinleyin. Allah fasık kimselere yol göstermez.*

DiyanetVakfı 5:108 Bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur. Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin. Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna rehberlik etmez.

Ömer.N.Bilmen 5:108 Bu veçhile şehâdet, şehâdeti layık-ı veçhile eda etmelerine veya yeminlerinden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çaredir. Allah Teâlâ'dan korkunuz ve dinleyiniz. Allah Teâlâ fâsıklar gürûhunu hidâyete erdirmez.

SuatYıldırım 5:108 – Bu usul, şahitliği tam gerektiği şekilde yapmaları, yahut yeminlerinden sonra başka şahitlerin şahitliklerine başvurma sonucunda, yalan söylediklerinin ortaya çıkması sebebiyle, yeminlerinin reddedileceğinden korkmalarını sağlama bakımından en uygun çaredir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın hükmünü dinleyip itaat edin. Allah, din yolundan çıkan fasıklar gürûhunu, emellerine kavuşturmaz.

İbni Kesir 5:108 Bu, şehadeti gereği gibi yapmalarına veya yeminden sonra yeminlerinin reddedileceğinden korkmalarına daha yakındır. Allah'tan korkun ve dinleyin. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.


Elmalılı-orijinal 5:109 O gün ki Allah bütün Resulleri toplayacak da «size ne cevab verildi?» buyuracak; «bizde ilim yok, sensin allâmülguyûb sen» diyecekler

Elmalılı 5:109 - Allah, Resulleri topladığı gün:" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!".

DiyanetMeali 5:109 Allah peygamberleri topladığı gün, "Size ne cevap verildi?" der; onlar, "Bizim bir bildiğimiz yoktur, doğrusu görülmeyenleri bilen ancak Sen'sin" derler.

DiyanetVakfı 5:109 Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 5:109 O günü ki, Allah Teâlâ peygamberleri toplayacak da «Size verilen cevap ne idi?» diyecek, onlar da «Bizim için bilgi yoktur, şüphe yok ki, gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen'sin, Sen» diyeceklerdir.

SuatYıldırım 5:109 – Gün gelecek, Allah peygamberleri bir araya toplayıp: “Sizin tebliğleriniz ümmetleriniz tarafından nasıl karşılandı, nasıl bir cevap aldınız?” buyuracak. Onlar da: “Senin, her şeyi hakkiyle bilen ilminin yanında bizim bilgimiz yok. Zira gayblara vakıf olan, yalnız Sen’sin” diyecekler. [7,6; 15,92-93]

İbni Kesir 5:109 Allah, Rasulleri topladığı gün şöyle buyurur; Size ne cevab verildi? Onlar da: Bizim bir bildiğimiz yoktur, doğrusu gaybları bilen Sensin Sen, derler.


Elmalılı-orijinal 5:110 Allah buyurduğu vakıt: ya Isâ ibni Meryem sana ne validene olan ni'metimi düşün, hani seni ruhulkudüs ile müeyyed kıldım, nâsa kelâm söyleyordun hem beşikte hem yetişkin iken, ve hani sana kitabet, hikmet, Tevrat ve İncil öğrettim, ve hani benim iznimle çamurdan kuş biçimi gibi taslayordun, içine üfleyordun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu, hem anadan doğma a'mayı ve abraşi benim iznimle iyi ediyordun, ve hani ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun, ve hani senden Benî İsraîli def' etmiştim, o vakıt ki onlara o açık mu'cizeleri getirmiştin de içlerinden kâfirlik edenler şöyle demişti: bu ap açık bir sihırden başka bir şey değil

Elmalılı 5:110 - Allah şöyle diyecektir: "Ey Meryemoğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani seni Rûhu'l-Kudüs (Cebrâil) ile desteklemiştim. Beşikteyken ve kemâle ermişken insanlarla konuşuyordun. Sana yazıyı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle kuş olmuştu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle iyileştirmiştin. Ölüleri iznimle (hayata) çıkarmıştın. İsrailoğulları'na âyetlerle geldiğin ve onlardan inkâr edenlerin: "Bu ancak apaçık bir sihirdir" dedikleri zaman seni, onlardan korumuştum.

DiyanetMeali 5:110 Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve anana olan nimetimi an" demişti, "Seni Ruhul Kudüs ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Sen iznimle, çamurdan kuş gibi bir şey yapmış ona üflemiştin de iznimle kuş olmuştu; anadan doğma körü, alacalıyı iznimle iyi etmiştin. Ölüleri iznimle diriltiyordun. İsrailoğullarına belgelerle geldiğinde, onlardan inkar edenler, 'Bu apaçık bir büyüdür' demişlerdi de Ben onların sana zarar vermelerini önlemiştim."

DiyanetVakfı 5:110 Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 5:110 O zamanı ki Allah Teâlâ buyurdu: «Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin üzerine ve validenin üzerine olan nîmetimi zikret, o zamanı ki, seni Rûhu'lKuds ile teyid etmiştim, sen beşikte iken de yetişkin iken de insanlara söz söylüyordun. O zamanı ki, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, ve İncil'i öğretmiştim ve o zamanı ki, benim iznimle çamurdan kuş heyeti gibi birşey tasvir ediyor da içine üfürüyordun, benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Anadan doğma körü, vücudunda beyaz beyaz lekeler bulunan kimseyi de Benim iznimle iyi ediyor idin. Ve o zamanı ki, ölüleri Benim iznim ile (hayat sahasına) çıkarıyordun. Ve o zamanı ki İsrailoğullarını senden defetmiştim, onlara açık mûcizeler ile geldiğin vakitte ki, onlardan kâfir olanlar, 'Bu apaçık bir büyüden başka değildir' demiş idi.»

SuatYıldırım 5:110 – Allah o gün buyuracak ki: “İsa! Hem senin, hem annenin üzerinizdeki nimetimi iyi düşün! Düşün ki: Ben Seni Ruhu’l-kudüsle desteklemiştim. Sen beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşmuştun.Ben sana kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim.Sen, Ben’im iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor, ona üflüyordun; o da Ben’im iznimle kuş oluveriyordu.Düşün ki: Sen Ben’im iznimle anadan doğma âmanın gözünü açıyor, abraşı da iyileştiriyordun. Düşün ki: Sen Ben’im iznimle ölüleri kabirden diri olarak çıkarıyordun.Hani Ben İsrailoğullarının şerlerini (öldürme kasıtlarını) senden defetmiştim. Kendilerine apaçık deliller, mûcizeler getirdiğin zaman da onların kâfirleri: “Bu besbelli bir büyüden başka bir şey değil!” demişlerdi. [2,87; 3,46 49; 9,30] {KM, Matta 12,24; Markos 3,22; Luka 11,15}

İbni Kesir 5:110 Hani Allah; Ey Meryem oğlu İsa; senin ve ananın üzerindeki nimetimi hatırla, demişti. Hani seni, Ruh'ül-Kudüs ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlar la konuşuyordun. Hani sana; kitabı, hikmeti Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani sen; Benim iznimle çamurdan kuş gibi bir şey yapıyordun da içine üflüyordun ve Benim iznimle kuş oluyordu. Hani sen; anadan doğma körü ve abraşı Benim iznimle iyi ediyordun. Hani; ölüleri Benim iznimle diriltiyordun. Ve hani, İsrailoğullarını senden çekmiştim, kendilerine apaçık ayetler getirdiğin zaman içlerinden küfredenler; bu apaçık bir büyüdür, demişti.


Elmalılı-orijinal 5:111 Ve hani bana ve Resulüme iyman edin diye Havariyyûne ilham etmiştim «iyman ettik, bizim şübhesiz müslimler olduğumuza şahid ol» demişlerdi

Elmalılı 5:111 - Hani Havarilere: " Bana ve Resulüme iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar da: "İman ettik, bizim şüphesiz müslümanlar olduğumuza şahit ol" demişlerdi.

DiyanetMeali 5:111 Havarilere, "Bana ve peygamberime inanın" diye bildirmiştim, "İnandık, bizim müslimler olduğumuza şahid ol" demişlerdi.

DiyanetVakfı 5:111 Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 5:111 Ve o zaman ki, «Bana ve peygamberlerime imân ediniz» diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da: «İmân ettik, bizim muhakkak müslimler olduğumuza şahit ol» demişlerdi.

SuatYıldırım 5:111 – Ve hani havarilere: “Bana ve Resulüme iman edin” diye ilham etmiştim. Onlar da: “İman ettik. Hakka teslim olduğumuza şahid ol!” demişlerdi. [3,52; 28,7; 16,68] {KM, Yuhanna 14,1}

İbni Kesir 5:111 Hani Ben Havarilere: Bana ve peygamberime iman edin, diye vahyetmiştim de; inandık, şahid ol ki biz, müslümanlarız, demişlerdi.


Elmalılı-orijinal 5:112 Bir vakıt de o Havariyyun: yâ Isâ ibni meryem: Rabbin bize Semadan bir mâide indirilebilir mi? demişlerdi, «Allahdan korkun mü'minseniz» ddi

Elmalılı 5:112 - Havariler:" Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi.

DiyanetMeali 5:112 Havariler, "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi de, "İnanıyorsanız Allah'tan sakının" demişti.

DiyanetVakfı 5:112 Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti.

Ömer.N.Bilmen 5:112 O vakit ki, havariler: «Ey Meryem'in oğlu İsa! Rabbin gökten bizim üzerimize bir maide (sofra) indirebilir mi?» demişti. İsa da Allah Teâlâ'dan korkunuz, eğer siz mü'minler iseniz» dedi.

SuatYıldırım 5:112 – Bir vakit de havariler: “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? dediler. O da: “Eğer mümin iseniz Allah’tan korkun da edebi aşmayın” diye cevap verdi. {KM, Resullerin işleri 10,9}

İbni Kesir 5:112 Hani Havariler: Ey Meryem oğlu İsa; Rabbın bize gökten bir sofra indiribilir mi? demişlerdi de, O; eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkun, demişti.


Elmalılı-orijinal 5:113 Biz dediler: İstiyoruz ki ondan yiyelim kalblerimiz itmi'nan bulsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şehadet edenlerden olalım

Elmalılı 5:113 - Havâriler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım" dediler.

DiyanetMeali 5:113 "Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz" dediler.

DiyanetVakfı 5:113 Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 5:113 Dediler ki: «Biz istiyoruz ki, ondan yiyelim ve kalblerimiz mutmain olsun ve senin bize doğru söylediğini bilelim ve biz onun üzerine şahitlerden olalım.»

SuatYıldırım 5:113 – “Biz” dediler, “istiyoruz ki ondan yiyelim, gönlümüz rahatlasın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona şahitlik edenlerden olalım.”

İbni Kesir 5:113 Demişlerdi ki: İstiyorsanız ki; ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın ve senin bize hakikaten doğru söylediğini bilelim de biz ona şahidlerden olalım.


Elmalılı-orijinal 5:114 Isâ ibni Meryem şöyle yalvardı: Ya Allah! ey bizim yegâne rabbımız! bize Semadan bir mâide indir ki bizim için hem evvelimiz, hem ahırımız için bir bayram ve kudretinden bir nişane ola ve bizleri merzuk eyle ki sen hayrurrazikînsin

Elmalılı 5:114 - Meryemoğlu İsa da: "Allah'ım, Rabbımız, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın!" dedi.

DiyanetMeali 5:114 Meryem oğlu İsa, "Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Sen'den bir delil olarak gökten bir sofra indir, bizi rızıklandır, Sen rızık verenlerin en hayırlısısın" dedi.

DiyanetVakfı 5:114 Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın.

Ömer.N.Bilmen 5:114 Meryem'in oğlu İsâ dedi ki: «Ey Allah! Ey bizim Rabbimiz! Bizim üzerimize gökten bir mâide indir ki, bizim evvelimiz ve ahirimiz için bir bayram ve senden bir âyet olsun ve bizi merzûk et ve Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.»

SuatYıldırım 5:114 – Meryem’in oğlu İsa: “Ey büyük Rabbimiz! Ey yüce Allah! Bize gökten bir sofra indir ki bizim hem evvelimiz, hem âhirimiz (yani ümmetimizin tamamı) için o gün bir bayram olsun ve Sen’den bir mûcize olsun. Bizi rızıklandır, zira rızık verenlerin en hayırlısı Sen’sin.” dedi. {KM, Çıkış 16,4; Tesniye 8,3; Matta 26,26-28; Markos 14,22-24}

İbni Kesir 5:114 Meryem oğlu İsa'da: Allahım; Rabbımız, üstümüze gökten bir sofra indir ki, bizim hem öncekilerimiz, hem sonrakilerimiz için bir bayram ve Senden bir ayet olsun. Bizi rızıklandır. Sen, rızık vernlerin en hayırlısısın, diye dua etmişti.


Elmalılı-orijinal 5:115 Allah buyurdu ki ben onu sizlere elbette indiririm fakat ondan sonra içinizden her kim nankörlük ederse artık oun âlemînden hiç birine yapmıyacağım bir azab ile ta'zib ederim

Elmalılı 5:115 - Allah buyurdu ki:" Ben onu size indireceğim. Fakat bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, ben ona âlemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azabı yaparım".

DiyanetMeali 5:115 Allah, "Ben onu size indireceğim; bundan sonra içinizden kim inkar ederse, dünyalarda kimseye azabetmiyeceğim şekilde ona azabedeceğim" dedi.*

DiyanetVakfı 5:115 Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim!

Ömer.N.Bilmen 5:115 Allah Teâlâ buyurdu ki: «Ben onu sizin üzerinize elbette indireceğim. Fakat sonra sizden kim küfre düşerse artık Ben âlemlerden hiçbir kimseyi tazib etmeyeceğim bir azap ile onu muazzep kılarım.»

SuatYıldırım 5:115 – Allah buyurdu ki: “Ben onu yukarıdan size indiririm, fakat bundan sonra her kim nankörlük edip kâfir olursa, onu dünyada hiç kimseye yapmayacağım derecede cezalandırırım.”

İbni Kesir 5:115 Allah buyudu ki: Ben, onu şühesiz indireceğim. Bundan sonra da artık içinizden her kim küfrederse; onu dünyalarda hiç kimseyi azablandırmayacağım azabla azablandırırım.


Elmalılı-orijinal 5:116 Hem Allah buyurduğu vakit: Ey Meryemin oğlu Isâ! Sen mi dedin o insanlara; «beni ve anamı Allahın yanında iki ilâh edinin» diye? hâşâ, der: münezzeh sübhansın yarab! Benim için hakk olmıyan bir sözü söylemekliğim bana yakışmaz, eğer söyledimse elbette ma'lûmundur, sen benim nefsimdekini bilirsin: ben ise senin zatindekini bilmem, şüphesiz ki sen «allâmülguyub» sun

Elmalılı 5:116 - Ve Allah demişti ki: "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara: 'Beni ve annemi, Allah'tan başka iki tanrı edinin' dedin?". "Hâşâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan birşeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen!".

DiyanetMeali 5:116-117 Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?" demişti de, "Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, "Ben onlara sadece 'Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetce onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahidsin."

DiyanetVakfı 5:116 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.

Ömer.N.Bilmen 5:116 Ve o vakti ki, Allah Teâlâ «Ey Meryem'in oğlu İsâ! Sen mi insanlara beni ve anamı Allah'tan başka iki ilâh ittihaz ediniz dedin?» diye sual buyurdu. Dedi ki: «Seni tenzih ederim, benim için hak olmayan bir şeyi söylemek layık olamaz, eğer ben onu söylemiş isem, Sen onu elbette bilmişsindir, Sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise Senin zâtındakini bilemem. Şüphe yok ki, gaybleri bilen ancak Sensin, Sen»

SuatYıldırım 5:116-118 – Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa!” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek:”Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz.” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin.”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin.Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin.” [4,172]

İbni Kesir 5:116 Allah buyurmuştu ki: Ey meryem oğlu İsa; sen mi insanlara: Beni ve annemi Allah'tan başka iki ilah edinin, dedin? Demişti ki: Tenzih ederim Seni, hak olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer ben, onu söylemişsem; Sen, onu elbette bilirsin. Sen, benim içimde olanı bilirsin, ama ben Senin zatında olanı bilmem. Doğrusu görülmeyeni en iyi bilen Sensin, Sen.


Elmalılı-orijinal 5:117 sen bana ne emrettinse ben onlara ancak onu söyledim: hep rabbim ve rabbiniz Allaha kulluk edin dedim ve içlerinde bulunduğum müddetce üzerlerinde şâhid idim, vaktâki beni içlerinden aldın üzerlerinde murâkıb ancak sen kaldın ve zaten sen her şey'e şahidsin

Elmalılı 5:117 - "Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen herşeyi görensin.

DiyanetMeali 5:116-117 Allah, "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Beni ve annemi Allah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?" demişti de, "Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem, şüphesiz Sen onu bilirsin; Sen, benim içimde olanı bilirsin; ben Senin içinde olanı bilmem; doğrusu görülmeyeni bilen ancak Sensin" demişti, "Ben onlara sadece 'Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' diye bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetce onlar hakkında şahiddim, beni aralarından aldığında onları Sen gözlüyordun. Sen her şeye şahidsin."

DiyanetVakfı 5:117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.

Ömer.N.Bilmen 5:117 «Ben onlara senin bana emrettiğinden başkasını söylemedim, benim ve sizin Rabbimiz olan Allah Teâlâ'ya ibadet ediniz, dedim. Ve ben içlerinde bulunduğum müddetçe üzerlerine şahit olmuş idim, Vaktâ ki beni aldın, onların üzerlerine murakıp ancak Sen oldun ve Sen herşey üzerine tamamıyla şahitsin.»

SuatYıldırım 5:116-118 – Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa!” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek:”Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz.” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin.”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin.Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin.” [4,172]

İbni Kesir 5:117 Ben; onlara Senin bana buyuduğundan başkasını söylemedim. Rabbım ve Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Ben, aralarında bulunduğum sürece üzerlerine şahid idim. Beni öldürdüğünde onların murakıbı Sensin. Sen herşeye şahidsin.


Elmalılı-orijinal 5:118 eğer onlara azab edersen şüphe yok ki senin kullarındırlar ve eğer kendilerine mağfiret kılarsan yine şübhe yok ki sen o azîz, hakîmsin

Elmalılı 5:118 - "Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".

DiyanetMeali 5:118 "Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin."

DiyanetVakfı 5:118 Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi.

Ömer.N.Bilmen 5:118 «Eğer onları muazzep kılarsan şüphe yok ki, onlar senin kullarındır. Ve eğer onları yarlığarsan yine şüphesiz ki, azîz olan, hakîm olan ancak Sen'sin.»

SuatYıldırım 5:116-118 – Hem Allah Teâlâ: “Ey Meryem oğlu İsa!” Sen mi insanlara “Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin” dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek:”Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz.” “Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin.”“Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.”“Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin.Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin.” [4,172]

İbni Kesir 5:118 Eğer onlara azab edersen; şüphesiz onlar Senin kullarındır. Şayet bağışlarsan; muhakkak ki Sensin Sen; Aziz, Hakim.


Elmalılı-orijinal 5:119 Allah buyurur ki: bu, işte sadıklara sadakatlerinin faide vereceği gündür, onlara altından ırmaklar akar cennetler var ebediyyen içlerinde kalmak üzere onlar, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allahdan razı, işte o fevzı azîm bu

Elmalılı 5:119 - Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.

DiyanetMeali 5:119 Allah, "Bu, doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür; ebedi ve temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler onlarındır. Allah onlardan hoşnud olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnud olmuşlardır, bu büyük kurtuluştur" dedi.

DiyanetVakfı 5:119 (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.

Ömer.N.Bilmen 5:119 Allah Teâlâ buyurdu ki: «Bu, sâdıklara sadâkatlarının faide vereceği bir gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır ki, onlar bunlarda ebedî olarak kalıcılardır. Allah Teâlâ onlardan razı olmuş, onlar da Allah Teâlâ'dan razı olmuşlardır. İşte bu, en büyük bir kurtuluştur.»

SuatYıldırım 5:119 – Bunlardan sonra Allah buyurur ki: “Bu gün o gündür ki, doğruların doğruluğu kendilerine fayda verir. Onlara içinden ırmaklar akan cennetler var. Orada daimî kalırlar. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük başarı ve mutluluk budur!”

İbni Kesir 5:119 Allah buyurdu ki: Bu, doğru söyleyenlerin doğruluklarının fayda verdiği gündür. Onlara; altından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetler vardır. Allah; onlardan hoşnud olmuştur, onlar da Allah'dan hoşnud olmuşlardır. Büyük kurtuluş işte budur.


Elmalılı-orijinal 5:120 Allahındır bütün o Göklerin ve Yerin ve bunlarda ne varsa hepsinin mülkü, ve o her şey'e kadir, daima kadirdir

Elmalılı 5:120 - Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin mülkü Allah'ındır. O herşeye kâdirdir.

DiyanetMeali 5:120 Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların hükümranlığı Allah'ındır, Allah her şeye Kadir'dir.*

DiyanetVakfı 5:120 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkıyle kadirdir.

Ömer.N.Bilmen 5:120 Göklerin ve yerin ve bunlarda bulunanların mülkü Allah Teâlâ'nındır. Ve O, herşeye bihakkın kâdirdir.

SuatYıldırım 5:120 – Göklerin, yerin ve oradaki her şeyin hakimiyeti Allah’ındır ve O her şeye hakkıyla kadirdir.

İbni Kesir 5:120 Göklerin, yerin ve onlardaki her şeyin mülkü Allah'ındır. Ve O, her şeye Kadir'dir.