Elmalılı-orijinal 15:1 Elif, Lam, Ra, bu işte kitabın ve bir Kur'anı mübînin âyetleri.

Elmalılı 15:1 - Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'ân'ın âyetleridir.

DiyanetMeali 15:1 Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap'ın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir.

DiyanetVakfı 15:1 Elif. Lâm. Râ. Bunlar Kitab'ın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir.

Ömer.N.Bilmen 15:1 Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve Kur'an-ı Mübîn'in âyetleridir.

SuatYıldırım 15:1 – Elif Lâm Râ. Bunlar kitabın ve Kur’ân-ı Mübin’in âyetleridir.

İbni Kesir 15:1 Elif, Lam, Ra. Bunlar kitabın ve Kur'an'ı Mübin'in ayetleridir.


Elmalılı-orijinal 15:2 Bir zemân olur küfredenler arzu çekerler ki müsliman olsa idiler

Elmalılı 15:2 - Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.

DiyanetMeali 15:2 İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.

DiyanetVakfı 15:2 İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler.

Ömer.N.Bilmen 15:2 O kâfir olanlar, çok kere arzu edeceklerdir ki, keşke müsIüman olmuş olsaydılar.

SuatYıldırım 15:2 – Bir zaman olur kâfirler, “Keşke vaktiyle Müslüman olmuş olsaydık!” diye çok hasret çekerler. [6,27]

İbni Kesir 15:2 Kafirler bir zaman gelir ki müslüman olmayı isteyeceklerdir.


Elmalılı-orijinal 15:3 Bırak onları yesinler içsinler, zevketsinler, emel, kendilerini egliye dursun, sonra bilecekler

Elmalılı 15:3 - Onları bırak yesinler, içsinler, zevk alsınlar; arzu onları oyalasın ilerde bileceklerdir.

DiyanetMeali 15:3 Bırak onları yesinler, zevk alsınlar; ümit onları avundursun; ilerde öğrenecekler.

DiyanetVakfı 15:3 Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalaya dursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler!

Ömer.N.Bilmen 15:3 Onları bırak, yesinler ve faidelensinler ve onları arzuları oyalayadursun. Artık yakında bileceklerdir.

SuatYıldırım 15:3 – Bırak onları, yesin içsinler, zevklerine düşsünler, arzu ve emelleri kendilerini oyalaya dursun. Yakında bilecekler! [77,46]

İbni Kesir 15:3 Bırak onları; yesinler, eğlensinler ve kendilerini emel, oyalayadursun. Sonra öğreneceklerdir.


Elmalılı-orijinal 15:4 Biz hiç bir memleketi her halde ma'lûm bir yazısı olmaksızın helâk etmedik

Elmalılı 15:4 - Biz hiçbir memleketi (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helak etmedik.

DiyanetMeali 15:4 Yok ettiğimiz herhangi bir kasabanın elbette belli bir yazısı vardır.

DiyanetVakfı 15:4 Helâk ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında (bizce) bilinen bir yazgı olmasın.

Ömer.N.Bilmen 15:4 Ve hiçbir ülkeyi helâk etmedik ki, illâ onun için malum bir kitap vardır.

SuatYıldırım 15:4 – Bizim imha ettiğimiz her memleket hakkında mutlaka daha önce kararlaştırılmış, malum bir vaade vardır.

İbni Kesir 15:4 Biz, hiç bir kasabayı bilinen bir yazısı olmaksızın helak etmedik.


Elmalılı-orijinal 15:5 Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder ne de geriletebilirler

Elmalılı 15:5 - Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.

DiyanetMeali 15:5 Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de.

DiyanetVakfı 15:5 Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez.

Ömer.N.Bilmen 15:5 Hiçbir ümmet, ecelini ne geçebilir ve ne de geciktirebilirler.

SuatYıldırım 15:5 – Hiç bir ümmet vaadesini ne öne alabilir, ne erteleyebilir.

İbni Kesir 15:5 Hiç bir ümmetin süresi öne geçmez, geciktiremezler de.


Elmalılı-orijinal 15:6 Bir de ey o kendisine zikr indirilmiş olan, dediler: mutlaka sen mecnunsun!

Elmalılı 15:6 - Dediler ki: "Ey kendisine Kur'ân indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun."

DiyanetMeali 15:6-7 Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.

DiyanetVakfı 15:6 Dediler ki: "Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun!"

Ömer.N.Bilmen 15:6 Ve dediler ki: «Ey üzerine kitap indirilmiş olan! (zât) Şüphe yok sen elbette bir mecnûnsun.»

SuatYıldırım 15:6-7 – O kâfirler, alay ederek: “Ey o kendisine kitap indirilmiş olan dediler; mutlaka sen bir delisin!Eğer iddianda tutarlı isen, ne diye bize o melekleri getirip göstermiyorsun?” [23,70; 43,53; 25,21-22] {KM, Markos 3,22; Matta 11,18}

İbni Kesir 15:6 Dediler ki: Ey kendisine kitab indirilen kişi; sen, mutlaka delisin.


Elmalılı-orijinal 15:7 Getirsena o Melâikeyi sadıklardan isen!

Elmalılı 15:7 - "Eğer peygamberlik davanda doğru kimselerdensen, bize melekleri getirmeliydin."

DiyanetMeali 15:6-7 Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen kimse! Sen mutlaka delisin. Doğrulardan isen melekleri bize getirsene" dediler.

DiyanetVakfı 15:7 "Eğer doğru söyleyenlerden idiysen, bize melekleri getirmeliydin."

Ömer.N.Bilmen 15:7 «Eğer sen sâdıklardan isen bize melekleri getirmeli değil misin?»

SuatYıldırım 15:6-7 – O kâfirler, alay ederek: “Ey o kendisine kitap indirilmiş olan dediler; mutlaka sen bir delisin!Eğer iddianda tutarlı isen, ne diye bize o melekleri getirip göstermiyorsun?” [23,70; 43,53; 25,21-22] {KM, Markos 3,22; Matta 11,18}

İbni Kesir 15:7 Doğru söyleyenlerden isen; bize, melekleri getirmeli değil misin?


Elmalılı-orijinal 15:8 Biz o Melâikeyi ancak hakkile indiririz ve o vakıt onlara göz açtırılmaz

Elmalılı 15:8 - Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) hiç mühlet verilmez.

DiyanetMeali 15:8 Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar.

DiyanetVakfı 15:8 Biz melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.

Ömer.N.Bilmen 15:8 Biz melekleri ancak hak ile indiririz ve o zaman (münkirlerin) kendilerine bir mühlet verilmiş olmazlar.

SuatYıldırım 15:8 – Biz o melekleri ancak hikmet gereğince göndeririz. Ama o zaman da, kendilerine hiç mühlet verilmez, derhal işleri bitirilir, mahvolup giderler.

İbni Kesir 15:8 Biz, melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman da kendilerine mühlet verilmez.


Elmalılı-orijinal 15:9 Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz

Elmalılı 15:9 - Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.

DiyanetMeali 15:9 Doğrusu Kitap'ı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz.

DiyanetVakfı 15:9 Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.

Ömer.N.Bilmen 15:9 Şüphe yok ki, o Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Ve muhakkak ki, onun için muhafız olanlar da Bizleriz.

SuatYıldırım 15:9 – Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz. [5,67]

İbni Kesir 15:9 Muhakkak ki Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Onun koruyucusu da elbet Biziz.


Elmalılı-orijinal 15:10 Celâlim hakkı için senden önce evvelkilerin şîaları içinde de Resuller gönderdik

Elmalılı 15:10 - Andolsun, senden önceki milletler arasında da peygamberler gönderdik.

DiyanetMeali 15:10 And olsun ki, senden önce çeşitli ümmetlere peygamber göndermiştik.

DiyanetVakfı 15:10 Andolsun, senden önceki milletler arasında da elçiler gönderdik.

Ömer.N.Bilmen 15:10 Ve andolsun ki, senden evvelki kavimler arasında da (peygamberler) göndermiştik.

SuatYıldırım 15:10-11 – Senden önce gelip geçen milletlere de Biz Peygamberler gönderdik. Ama onlara hiç bir resul gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.

İbni Kesir 15:10 Andolsun ki; senden önce çeşitli milletler içinde de peygamberler göndermiştik.


Elmalılı-orijinal 15:11 Ve onlara hiç bir Resul gelmiyordu ki onunla istihza eder olmasınlar

Elmalılı 15:11 - Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar.

DiyanetMeali 15:11 Onlara gelen her peygamberi alaya alıyorlardı.

DiyanetVakfı 15:11 Onlara bir peygamber gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi.

Ömer.N.Bilmen 15:11 Ve onlara bir peygamber gelmezdi ki, illâ onunla istihzâda bulunur olmuşlardı.

SuatYıldırım 15:10-11 – Senden önce gelip geçen milletlere de Biz Peygamberler gönderdik. Ama onlara hiç bir resul gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.

İbni Kesir 15:11 Onlara gelen her peygamberle alay ediyorlardı.


Elmalılı-orijinal 15:12 Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz

Elmalılı 15:12 - Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.

DiyanetMeali 15:12-13 Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

DiyanetVakfı 15:12 İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.

Ömer.N.Bilmen 15:12 İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.

SuatYıldırım 15:12-13 – Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.

İbni Kesir 15:12 Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.


Elmalılı-orijinal 15:13 Ona iyman etmezler, halbuki önlerinde evvelkilerin sünneti geçmiştir

Elmalılı 15:13 - Kur'âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadıkları için başlarına gelenler) gelip geçmiştir.

DiyanetMeali 15:12-13 Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

DiyanetVakfı 15:13 Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar.

Ömer.N.Bilmen 15:13 Onlar buna, (bu Kur'an'a) inanmazlar. Halbuki, evvelkilerin sünneti (başlarına gelen felaketler) gelip geçmiştir.

SuatYıldırım 15:12-13 – Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.

İbni Kesir 15:13 Kendilerinden öncekilerin uğradıkları ortada iken yine de ona inanmazlar


Elmalılı-orijinal 15:14 Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz

Elmalılı 15:14 - Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,

DiyanetMeali 15:14-15 Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.*

DiyanetVakfı 15:14 Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,

Ömer.N.Bilmen 15:14 Ve eğer onların üzerine gökten bir kapı açsak da oradan yukarıya çıkacak olsalar,

SuatYıldırım 15:14-15 – Hatta o kâfirlere gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar, yine de “Galiba gözlerimiz bağlandı, belki de büyüye tutulduk!” derler.

İbni Kesir 15:14 Onlara gökten bir kapı açsak da çıkmaya koyulsalardı;


Elmalılı-orijinal 15:15 Üzerlerine Semadan bir kapı açsak da orada urûc ediyor olsalar, diyeceklerdi ki her halde gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyüye tutulmuş bir kavmiz

Elmalılı 15:15 - "Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler.

DiyanetMeali 15:14-15 Onlara gökten bir kapı açsak da, oradan çıkmağa koyulsalar: "Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik" derler.*

DiyanetVakfı 15:15 "Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler.

Ömer.N.Bilmen 15:15 Elbette diyeceklerdir ki: «Muhakkak gözlerimiz döndürülmüştür, belkide biz büyülenmiş bir cemaatiz.»

SuatYıldırım 15:14-15 – Hatta o kâfirlere gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar, yine de “Galiba gözlerimiz bağlandı, belki de büyüye tutulduk!” derler.

İbni Kesir 15:15 Gözlerimiz döndü, biz herhalde büyülendik, derlerdi.


Elmalılı-orijinal 15:16 Şanım hakkı için biz Semâda burclar yaptık ve onu ehli nazar için tezyin eyledik

Elmalılı 15:16 - Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.

DiyanetMeali 15:16 And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık.

DiyanetVakfı 15:16 Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik.

Ömer.N.Bilmen 15:16 Andolsun ki, Biz gökte burçlar yaptık ve onu nazar edenler için tezyin ettik.

SuatYıldırım 15:16-18 – Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik.Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar. [25,61; 85,1; 26,212; 37,8-10] {KM, Luka 10,18}

İbni Kesir 15:16 Andolsun ki; Biz, gökte burçlar yaptık ve onları bakanlar için donattık.


Elmalılı-orijinal 15:17 Hem onu her «şeytanir racîm»den hıfz ettik

Elmalılı 15:17 - Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk.

DiyanetMeali 15:17 Onları, kovulmuş her şeytandan koruduk.

DiyanetVakfı 15:17 Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk.

Ömer.N.Bilmen 15:17 Ve onu her bir taşlanmış şeytandan koruduk.

SuatYıldırım 15:16-18 – Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik.Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar. [25,61; 85,1; 26,212; 37,8-10] {KM, Luka 10,18}

İbni Kesir 15:17 Ve onları kovulmuş her şeytandan koruduk.


Elmalılı-orijinal 15:18 Ancak kulak hırsızlığı eden olur, onu da parlak bir şihab ta'kıb etmektedir

Elmalılı 15:18 - Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder.

DiyanetMeali 15:18 Fakat kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir ateş onu kovalar.

DiyanetVakfı 15:18 Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.

Ömer.N.Bilmen 15:18 Ancak o ki, kulak hırsızlık etmiş olur. Artık onu da apaçık bir ateş parçası takip eder.

SuatYıldırım 15:16-18 – Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik.Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar. [25,61; 85,1; 26,212; 37,8-10] {KM, Luka 10,18}

İbni Kesir 15:18 Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa; apaçık görülen bir ateş onu kovalar.


Elmalılı-orijinal 15:19 Arzı meddettik ve ona ağır baskılar bıraktık ve onda mevzun her şeyden bitirdik' hem sizin için

Elmalılı 15:19 - Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık ve oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik.

DiyanetMeali 15:19 Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.

DiyanetVakfı 15:19 Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.

Ömer.N.Bilmen 15:19 Yeryüzünü de yaydık ve onda sabit dağlar bıraktık. Ve onda her bir ölçülmüş şeyden bitirdik.

SuatYıldırım 15:19 – Yeri de yaydık, genişlettik ve oraya sağlam dağlar çaktık ve orada hikmetle ölçülmüş olarak her türlü nebatı yetiştirdik. [37,6] {KM, Tekvin 3,24}

İbni Kesir 15:19 Yeri de döşeyip yaydık. Oraya sabit dağlar yerleştirdik. Ve orada her şeyden ölçülü olarak yetiştirdik.


Elmalılı-orijinal 15:20 hem sizin razikı olmadığınız kimseler için onda geçimlikler husule getirdik

Elmalılı 15:20 - Orada hem sizin için, hem de sizin rızıklarını veremediğiniz kimseler için geçim yollarını yarattık.

DiyanetMeali 15:20 Orada sizin ve rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik.

DiyanetVakfı 15:20 Orada hem sizin için hem de rızıkları size ait olmayanlar için (gerekli) geçim vasıtaları yarattık.

Ömer.N.Bilmen 15:20 Ve sizin için ve rızıklarını verir olmadığınız kimseler için orada yaşama sebeplerini vücuda getirdik.

SuatYıldırım 15:20 – Orada hem siz insanlar için, hem rızkını sizin vermediğiniz daha nice yaratıklar için geçimlikler meydana getirdik.

İbni Kesir 15:20 Orada hem sizin için, hem de rızıklarını temin edemeyecekleriniz için geçimlikler meydana getirdik.


Elmalılı-orijinal 15:21 Hiç bir şey yoktur ki bizim yanımızda hazineleri olmasın, fakat biz, onu ancak ma'lüm bir mıkdar ile indiririz

Elmalılı 15:21 - Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde veririz.

DiyanetMeali 15:21 Hazinesi Bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.

DiyanetVakfı 15:21 Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz.

Ömer.N.Bilmen 15:21 Ve hiçbir şey yoktur ki illâ onun hazineleri Bizim nezdimizdedir. Ve onu indirmeyiz. Ancak malum bir miktar ile (indiririz).

SuatYıldırım 15:21 – Hiçbir şey yoktur ki onu meydana getiren hazinelerin anahtarları elimizde olmasın. Biz onu ancak belirli bir ölçü ile indiririz.

İbni Kesir 15:21 Hiç bir şey yoktur ki; hazinesi Bizim katımızda olmasın. Ve Biz, onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.


Elmalılı-orijinal 15:22 Bir de aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de Semâdan bir kadrile bir su indirip sizi onunla suvardık, onu hazînelerde tutan siz değilsiniz

Elmalılı 15:22 - Biz rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.

DiyanetMeali 15:22 Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız.

DiyanetVakfı 15:22 Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.

Ömer.N.Bilmen 15:22 Ve rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Sonra gökten su indirdik de onunla sizleri suvardık ve siz onun için hazinedar değilsiniz.

SuatYıldırım 15:22 – Aşılayıcı Rüzgârlar gönderdik. Derken gökten yağmur indirip onunla sizi suladık.Halbuki o suyu hazinelerde depolayan da sizler değilsiniz. [39,21; 56,68-74; 16,10; 67,30]

İbni Kesir 15:22 Rüzgarları da aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizi suladık. Yoksa siz onu biriktiremezdiniz.


Elmalılı-orijinal 15:23 Her halde biz, mutlak hem bir hayat veririz hem öldürürüz, hepsine vâris de biziz

Elmalılı 15:23 - Elbette biz diriltiriz ve biz öldürürüz! Ve hepsinin varisleri de biziz.

DiyanetMeali 15:23 Doğrusu dirilten ve öldüren Biziz; hepsinin gerisinde de Biz kalırız.

DiyanetVakfı 15:23 Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz.

Ömer.N.Bilmen 15:23 Ve muhakkak ki Biz, evet Biz elbette diriltir ve öldürürüz. Varisler olanlar da Bizleriz.

SuatYıldırım 15:23 – Muhakkak ki hayatı veren de Biz’iz, hayatı geri alıp öldüren de ve elbette hepsine vâris olacak, hepsinden sonraya kalacak olan baki de Biz’iz.

İbni Kesir 15:23 Doğrusu Biz, hem diriltiriz, hem de öldürürüz. Hepsine varis de Biziz.


Elmalılı-orijinal 15:24 Kasem olsun ki içinizden öne geçmek istiyenler de ma'lûmumuz, geri kalmak istiyenler de ma'lûmumuz

Elmalılı 15:24 - Andolsun ki biz, içinizden İslâm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz.

DiyanetMeali 15:24 And olsun ki, sizden önce geçenleri biliriz; and olsun ki, geri kalanları da biliriz.

DiyanetVakfı 15:24 Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz.

Ömer.N.Bilmen 15:24 Andolsun ki, Biz elbette sizden önce geçenleri de, geri kalanları da biliriz.

SuatYıldırım 15:24 – Doğrusu sizden, önden gidenleri de, geri kalanları da Biz pek iyi biliriz.

İbni Kesir 15:24 Andolsun ki; sizden öne geçenleri de Biz biliriz, geride kalanları da Biz biliriz.


Elmalılı-orijinal 15:25 Ve hakıkat rabbın o, onları hep haşredecek, hakıkat o, hakîmdir, alîmdir

Elmalılı 15:25 - Şüphesiz Rabbin O'dur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. O, hikmet sahibidir, bilendir.

DiyanetMeali 15:25 Doğrusu Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O Hakim'dir, Herşeyi Bilen'dir.*

DiyanetVakfı 15:25 Şüphesiz Rabbin onları (kıyamette) toplayacaktır. Çünkü O, hakîmdir, alîmdir.

Ömer.N.Bilmen 15:25 Ve şüphe yok. Senin Rabbindir ki, O onları haşredecektir. Muhakkak ki, O hakîmdir, alîmdir.

SuatYıldırım 15:25 – Senin Rabbin, elbette onları mahşerde toplayacaktır. Çünkü O hakîmdir, alîmdir (tam hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyi bilir).

İbni Kesir 15:25 Şüphe yok ki Rabbın, onları toplayacaktır. Gerçekten O, Hakim'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 15:26 Filhakika biz insanı bir «salsâl» den, mesnun bir balçıktan yarattık

Elmalılı 15:26 - Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

DiyanetMeali 15:26 And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.

DiyanetVakfı 15:26 Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık.

Ömer.N.Bilmen 15:26 Muhakkak ki, Biz insanı kuru bir çamurdan, tegayyür etmiş bir balçıktan yarattık.

SuatYıldırım 15:26 – Biz insanı kara çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. [55,14-15; 6,2]

İbni Kesir 15:26 Andolsun ki Biz; insanı, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.


Elmalılı-orijinal 15:27 Cann, onu da bundan evvel «narissemum»dan yaratmıştık

Elmalılı 15:27 - Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.

DiyanetMeali 15:27 Cinleri de, daha önce, dumansız ateşten yarattık.

DiyanetVakfı 15:27 Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık.

Ömer.N.Bilmen 15:27 Cin tâifesini de evvelce bir dumansız ateşten yaratmıştık.

SuatYıldırım 15:27 – Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yaratmıştık.

İbni Kesir 15:27 Daha önce de cinnleri alevli ateşten yarattık.


Elmalılı-orijinal 15:28 Ve düşün o vaktı ki Rabbın Melâikeye: ben, demişti: salsâlden, mesnun bir balçıktan bir beşer halkedeceğim.

Elmalılı 15:28 - Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım."

DiyanetMeali 15:28-29 Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.

DiyanetVakfı 15:28 Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım."

Ömer.N.Bilmen 15:28 Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin meleklere demişti ki: «Ben kuru bir çamurdan, bir suretlenmiş balçıktan bir insan yaratıcıyım.»

SuatYıldırım 15:28 – Ve hani Rabbin meleklere: “Ben, demişti, kuru çamurdan, şekillenmiş bir çamurdan bir beşer yaratacağım.”

İbni Kesir 15:28 Hani Rabbın meleklere demişti ki: Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım.


Elmalılı-orijinal 15:29 Binaenaleyh onu tesviye ettiğim ve içine ruhumdan nefheylediğim vakıt derhal onun için secdeye kapanın

Elmalılı 15:29 - Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın."

DiyanetMeali 15:28-29 Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.

DiyanetVakfı 15:29 "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan ütlediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"

Ömer.N.Bilmen 15:29 «Artık Ben onu tesviye ettiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman siz hemen onun için secde ediciler olarak yere kapanın.»

SuatYıldırım 15:29 – “Bu itibarla, Ben onu düzenlediğim insan şekline koyduğum ve içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun önünde secdeye kapanınız.” [2,34; 7,11; 38,72]

İbni Kesir 15:29 Onu yapıp ruhumdan üflediğimde; siz derhal onun için secdeye kapanın.


Elmalılı-orijinal 15:30 Onun üzerine Melâike, hepsi toptan secde ettiler

Elmalılı 15:30 - Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

DiyanetMeali 15:30-31 Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.

DiyanetVakfı 15:30 Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler.

Ömer.N.Bilmen 15:30 Bunun üzerine bütün melekler hep birden secde ettiler.

SuatYıldırım 15:30-31 – İblis hariç bütün melekler secdeye kapandılar. O ise kibirlenip, secde edenler arasında yer almadı.

İbni Kesir 15:30 Bunun üzerine meleklerin hepsi bütünüyle secde etti.


Elmalılı-orijinal 15:31 ancak İblîs secde edenlerle beraber olmaktan ibâ eyledi

Elmalılı 15:31 - Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.

DiyanetMeali 15:30-31 Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.

DiyanetVakfı 15:31 Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı.

Ömer.N.Bilmen 15:31 Şeytan müstesna. O secde edenler ile beraber bulunmaktan kaçındı.

SuatYıldırım 15:30-31 – İblis hariç bütün melekler secdeye kapandılar. O ise kibirlenip, secde edenler arasında yer almadı.

İbni Kesir 15:31 Ancak İblis secde edenlerle beraber olmaktan çekinerek dayattı.


Elmalılı-orijinal 15:32 Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın?

Elmalılı 15:32 - Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?"

DiyanetMeali 15:32 Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi.

DiyanetVakfı 15:32 (Allah:) Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir? dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:32 (Cenâb-ı Hak) buyurdu ki: «Ey Şeytan! Senin için ne var ki, secde edenler ile beraber olmayasın?»

SuatYıldırım 15:32 – Allah İblis’e: “Sen niye secde edenlerle beraber olmadın?” diye sordu.

İbni Kesir 15:32 Buyurdu ki: Ey İblis, sen neden secde edenlerle beraber değildin?


Elmalılı-orijinal 15:33 Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir

Elmalılı 15:33 - İblis şöyle dedi: "Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim."

DiyanetMeali 15:33 O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi.

DiyanetVakfı 15:33 (İblis:) Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim, dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:33 (Şeytan) Dedi ki: «Kuru bir çamurdan, sûretlenmiş bir balçıktan yaratmış olduğun bir insana ben secde etmek için olmadım.»

SuatYıldırım 15:33 – “Benim,” dedi, “kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem mümkün değildir.” [2,34; 7,12; 17,62] [38,76]

İbni Kesir 15:33 Ben, dedi: Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın insana secde etmem.


Elmalılı-orijinal 15:34 O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin

Elmalılı 15:34 - Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin."

DiyanetMeali 15:34-35 "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.

DiyanetVakfı 15:34 Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun!

Ömer.N.Bilmen 15:34 (Hak Teâlâ da) Buyurdu ki: «Artık çık oradan, muhakkak ki, sen kovulmuşundur.»

SuatYıldırım 15:34-35 – Allah şöyle buyurdu: “O halde, defol buradan! Çünkü sen kovuldun, ve bu lânet, hesap gününe kadar senin üzerinde devam edecektir.”

İbni Kesir 15:34 Buyurdu ki: Öyleyse çık oradan. Sen, artık kovulmuş birisin.


Elmalılı-orijinal 15:35 Ve bu lâ'net ceza gününe kadar üzerindedir

Elmalılı 15:35 - "Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir."

DiyanetMeali 15:34-35 "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.

DiyanetVakfı 15:35 Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır!

Ömer.N.Bilmen 15:35-36 «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.»

SuatYıldırım 15:34-35 – Allah şöyle buyurdu: “O halde, defol buradan! Çünkü sen kovuldun, ve bu lânet, hesap gününe kadar senin üzerinde devam edecektir.”

İbni Kesir 15:35 Muhakkak ki ceza gününe kadar la'net sanadır.


Elmalılı-orijinal 15:36 Rabbım! dedi, öyle ise bana onların ba's olunacakları güne kadar mühlet ver

Elmalılı 15:36 - İblis: "Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver" dedi.

DiyanetMeali 15:36 "Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi.

DiyanetVakfı 15:36 (İblis:) Rabbim! Öyle ise, (varlıkların) tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver, dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:35-36 «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.»

SuatYıldırım 15:36 – “Ya Rabbî!” dedi, “O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver!”

İbni Kesir 15:36 Dedi ki: Rabbım; beni hiç olmazsa tekrar dirilecekleri güne kadar ertele,


Elmalılı-orijinal 15:37-38 Haydi dedi: sen vakti ma'lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin

Elmalılı 15:37 - Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."

DiyanetMeali 15:37-38 Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.

DiyanetVakfı 15:37 Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin"

Ömer.N.Bilmen 15:37-38 (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Ma- lum olan vakit gününe kadar.»

SuatYıldırım 15:37-38 – “Haydi, buyurdu, belirli bir güne kadar sana müsaade edildi.”

İbni Kesir 15:37 Buyurdu ki: Şüphesiz sen ertelenenlerdensin.


Elmalılı-orijinal 15:37-38 Haydi dedi: sen vakti ma'lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin

Elmalılı 15:38 - "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..."

DiyanetMeali 15:37-38 Allah: "Sen, bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi.

DiyanetVakfı 15:38 "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..."

Ömer.N.Bilmen 15:37-38 (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Ma- lum olan vakit gününe kadar.»

SuatYıldırım 15:37-38 – “Haydi, buyurdu, belirli bir güne kadar sana müsaade edildi.”

İbni Kesir 15:38 Bilinen gün gelene kadar.


Elmalılı-orijinal 15:39 Rabbım, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim

Elmalılı 15:39 - İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!"

DiyanetMeali 15:39-40 "Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.

DiyanetVakfı 15:39 (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!

Ömer.N.Bilmen 15:39 (Şeytan) Dedi ki: «Beni azdırdığından dolayı ben de herhalde onlar için yeryüzünde bezeyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.»

SuatYıldırım 15:39-40 – İblis dedi ki: “Ya Rabbî! Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahları süsleyeceğim ve senin ihlasa erdirdiğin kulların müstesna, onların hepsini azdıracağım” [17,62; 38,82-83]

İbni Kesir 15:39 Dedi ki: Rabbım; beni azdırdığın için, andolsun ki; ben de onlara yeryüzündeki fenalıkları güzel göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.


Elmalılı-orijinal 15:40 Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ

Elmalılı 15:40 - "Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır."

DiyanetMeali 15:39-40 "Rabbim! Beni saptırdığın için, and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım" dedi.

DiyanetVakfı 15:40 Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna.

Ömer.N.Bilmen 15:40 «Onlardan muhlisler olan kulların müstesna.»

SuatYıldırım 15:39-40 – İblis dedi ki: “Ya Rabbî! Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahları süsleyeceğim ve senin ihlasa erdirdiğin kulların müstesna, onların hepsini azdıracağım” [17,62; 38,82-83]

İbni Kesir 15:40 Ancak içlerinden ihlas verilen kulların müstesna.


Elmalılı-orijinal 15:41 Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dos doğru

Elmalılı 15:41 - Allah şöyle buyurdu: "İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur."

DiyanetMeali 15:41-42 Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."

DiyanetVakfı 15:41 (Allah) şöyle buyurdu: "İşte bana varan dosdoğru yol budur."

Ömer.N.Bilmen 15:41-42 (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur.Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak az- gınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.»

SuatYıldırım 15:41 – Allah buyurdu: “Bu seçkin kullarımın tuttuğu yol, işte Ben’im gözettiğim dosdoğru yoldur.” [16,9; 1,6-7]

İbni Kesir 15:41 Buyurdu ki: İşte, Benim taahhüd ettiğim dosdoğru yol budur.


Elmalılı-orijinal 15:42 Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka

Elmalılı 15:42 - "Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."

DiyanetMeali 15:41-42 Allah şöyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."

DiyanetVakfı 15:42 "Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna."

Ömer.N.Bilmen 15:41-42 (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur.Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak az- gınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.»

SuatYıldırım 15:42 – “Şüphesiz Benim o seçkin kullarım üzerinde senin hiçbir nüfûzun yoktur, ancak senin peşine takılmış şaşkın azgınlar başka!”

İbni Kesir 15:42 Muhakkak ki kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olmaz. Ancak sana uyan sapıklar müstesna.


Elmalılı-orijinal 15:43 Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem

Elmalılı 15:43 - "Şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir."

DiyanetMeali 15:43 "Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir."

DiyanetVakfı 15:43 Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.

Ömer.N.Bilmen 15:43 «Ve muhakkak ki, onların hepsine elbette vaadolunmuş olan yer, cehennemdir.»

SuatYıldırım 15:43-44 – Şüphesiz cehennem de o azgınların hepsinin varacakları yerdir. Oranın yedi kapısı vardır ve her kapıdan kimlerin gireceği belirlenmiştir.

İbni Kesir 15:43 Şüphesiz onların hepsine vaadolunan yer, cehennemdir.


Elmalılı-orijinal 15:44 Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz'i maksum

Elmalılı 15:44 - "Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır."

DiyanetMeali 15:44 O cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır.*

DiyanetVakfı 15:44 Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır.

Ömer.N.Bilmen 15:44 «Onlar için yedi kapı vardır. Herbir kapı için onlardan ayrılmış bir cüz vardır.»

SuatYıldırım 15:43-44 – Şüphesiz cehennem de o azgınların hepsinin varacakları yerdir. Oranın yedi kapısı vardır ve her kapıdan kimlerin gireceği belirlenmiştir.

İbni Kesir 15:44 Onun yedi kapısı vardır. Ve her kapıdan onların girecekleri bir kısım vardır.


Elmalılı-orijinal 15:45 Elbette müttekıyler, Cennetler, pınarlar içinde

Elmalılı 15:45 - Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar.

DiyanetMeali 15:45 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, cennetlerde, pınar başlarındadırlar.

DiyanetVakfı 15:45 (Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

Ömer.N.Bilmen 15:45 «Muttakî olanlar ise muhakkak ki, cennetler ve pınarlar içindedirler.»

SuatYıldırım 15:45 – Şeytana uymaktan korunan müttakiler ise cennetlerde ve pınar başlarındadırlar.

İbni Kesir 15:45 Müttakiler ise; muhakkak ki cennetler ve pınarlar içindedirler.


Elmalılı-orijinal 15:46 Girin onlara selâmetle emîn emîn

Elmalılı 15:46 - Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir.

DiyanetMeali 15:46 "Oraya güven içinde, esenlikle girin" denilir.

DiyanetVakfı 15:46 "Oraya emniyet ve selâmetle girin" (denilir, onlara).

Ömer.N.Bilmen 15:46 «Oraya eminler olarak selâm ile giriveriniz.»

SuatYıldırım 15:46 – “Esenlikle, emin olarak girin oraya!” (denir onlara).

İbni Kesir 15:46 Selametle ve güven içinde girin oraya.


Elmalılı-orijinal 15:47 Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar

Elmalılı 15:47 - Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar.

DiyanetMeali 15:47 Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.

DiyanetVakfı 15:47 Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar.

Ömer.N.Bilmen 15:47 Ve onların sinelerindeki kirden olan şeyleri çıkarıp attık. Onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak karşı karşıya bulunacaklardır.

SuatYıldırım 15:47 – Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar.

İbni Kesir 15:47 Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık. Artık onlar kardeş olarak sedirler üzerinde karşılıklı otururlar.


Elmalılı-orijinal 15:48 Orada kendilerine hiç bir zahmet tokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler

Elmalılı 15:48 - Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir.

DiyanetMeali 15:48 Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler. Oradan çıkarılacak da değillerdir.

DiyanetVakfı 15:48 Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 15:48 Onlara orada bir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.

SuatYıldırım 15:48 – Orada kendilerine hiç bir zahmet ve meşakkat dokunmaz, oradan hiç çıkarılmazlar.

İbni Kesir 15:48 Onlara orada hiç bir yorgunluk ve zahmet değmez. Oradan çıkarılacak da değillerdir.


Elmalılı-orijinal 15:49 Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm

Elmalılı 15:49 - Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet ediciyim.

DiyanetMeali 15:49-50 Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.

DiyanetVakfı 15:49 (Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.

Ömer.N.Bilmen 15:49-50 Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır.

SuatYıldırım 15:49-50 – Kullarıma haber ver ki (günahları örten) gafur, (ihsanı bol olan) rahîm Ben’im.Bununla beraber azabım da elîm mi elîm!

İbni Kesir 15:49 Kullarıma bildir ki: Muhakkak Benim Ben, Gafur, Rahim olan.


Elmalılı-orijinal 15:50 Bununla beraber azâbım da azâbı elîm

Elmalılı 15:50 - Bununla beraber azabım da çok acıklı bir azabdır. Bunları geçmişten bazı örneklerle açıklamak üzere:

DiyanetMeali 15:49-50 Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.

DiyanetVakfı 15:50 Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.

Ömer.N.Bilmen 15:49-50 Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır.

SuatYıldırım 15:49-50 – Kullarıma haber ver ki (günahları örten) gafur, (ihsanı bol olan) rahîm Ben’im.Bununla beraber azabım da elîm mi elîm!

İbni Kesir 15:50 Ve muhakkak ki azabım da elem verici bir azabtır.


Elmalılı-orijinal 15:51 Hem onlara İbrahimin müsafirlerinden bahs et

Elmalılı 15:51 - Hem o kullara, İbrahim'in misafirlerinden de haber ver.

DiyanetMeali 15:51 Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat:

DiyanetVakfı 15:51 Onlara İbrahim'in misafirlerinden (meleklerden) de haber ver.

Ömer.N.Bilmen 15:51 Onlara İbrahim'in misafirlerinden de haber ver.

SuatYıldırım 15:51 – Onlara İbrâhim’in misafirlerinden de bahset. [11,69; 51,24] {KM, Tekvin 18 bölüm}

İbni Kesir 15:51 Hem onlara İbrahim'in konuklarından haber ver.


Elmalılı-orijinal 15:52 O vakıt ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz

Elmalılı 15:52 - Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler, İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.

DiyanetMeali 15:52-53 İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.

DiyanetVakfı 15:52 Onun yanına girdikleri zaman, "selam" dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:52 O vakit ki, O'nun huzuruna girmişler de selâm vermişlerdi. O da, «Biz sizden hakikaten korkuyoruz,» demişti.

SuatYıldırım 15:52 – Onun yanına girdiklerinde “Selam!” dediler. İbrâhim: “Biz sizden korkuyoruz.” dedi.

İbni Kesir 15:52 Onun yanına girip: Selam demişlerdi. O da: Doğrusu biz, sizden endişe ediyoruz, demişti.


Elmalılı-orijinal 15:53 Korkma, dediler: biz sana alîm bir oğul tebşir ediyoruz

Elmalılı 15:53 - Melekler: "Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz" dediler.

DiyanetMeali 15:52-53 İbrahim'in yanına girdiklerinde selam vermişlerdi. O: "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti de: "Korkma, biz sana, bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi.

DiyanetVakfı 15:53 Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz.

Ömer.N.Bilmen 15:53 (Onlar da) Demişlerdi ki: «Korkma, muhakkak seni ziyade bilgin bir oğul ile müjdeleriz.»

SuatYıldırım 15:53 – “Korkma!” dediler. “Biz sana (büyüdüğünde âlim olacak) bir oğlunuzun dünyaya geleceğini müjdeliyoruz.” [52,28]

İbni Kesir 15:53 Demişlerdi ki: Korkma, biz sana bilgin bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik.


Elmalılı-orijinal 15:54 Benimi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?

Elmalılı 15:54 - İbrahim dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?"

DiyanetMeali 15:54 "Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?" deyince:

DiyanetVakfı 15:54 (İbrahim:) Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:54 Dedi ki: «Bana müjde verir misiniz ki, üzerime ihtiyarlık çökmüştür. Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?»

SuatYıldırım 15:54 – “Beni mi müjdeliyorsunuz?” dedi. “Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artık beni nasıl tebşir edersiniz?”

İbni Kesir 15:54 Ben, kocamışken mi bana müjde veriyorsunuz? O halde neye dayanarak müjdeliyorsunuz? dedi.


Elmalılı-orijinal 15:55 Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma

Elmalılı 15:55 - Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!" dediler.

DiyanetMeali 15:55 "Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma" demişlerdi.

DiyanetVakfı 15:55 Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler.

Ömer.N.Bilmen 15:55 Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik, artık sen ümitsizliğe düşmüş olanlardan olma.»

SuatYıldırım 15:55 – “Sana gerçeği müjdeledik, onun için ümit kesenlerden olma!” dediler.

İbni Kesir 15:55 Dediler ki: Seni gerçekten müjdeliyoruz, öyleyse ümidini kesenlerden olma.


Elmalılı-orijinal 15:56 Rabbının rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser?

Elmalılı 15:56 - İbrahim dedi ki: "Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?"

DiyanetMeali 15:56-57 "Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"

DiyanetVakfı 15:56 (İbrahim:) dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?

Ömer.N.Bilmen 15:56 Dedi ki: «Sapıtmışlardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser.»

SuatYıldırım 15:56 – O da: “Rabbinin rahmetinden, hak yoldan sapanlardan başka kim ümit keser ki?” dedi.

İbni Kesir 15:56 Dedi ki: Sapıklardan başka Rabbının rahmetinden kim ümidini keser?


Elmalılı-orijinal 15:57 Ey mürseller, dedi: bunu müteakıb me'muriyyetiniz nedir?

Elmalılı 15:57 - "Ey elçiler! Başka ne işiniz var?" dedi.

DiyanetMeali 15:56-57 "Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umudunu keser!" diyerek sormuştu: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"

DiyanetVakfı 15:57 "Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?" dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:57 Ve dedi ki: «Ey elçiler! Artık işiniz nedir?»

SuatYıldırım 15:57 – Ve ilâve etti: “Ey elçiler, bundan başka işiniz nedir? sorabilir miyim?”

İbni Kesir 15:57 Ey elçiler; gerçek işiniz nedir? dedi.


Elmalılı-orijinal 15:58 Haberin olsun dediler: biz mücrim bir kavme gönderildik

Elmalılı 15:58 - Melekler şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavmi cezalandırmak için gönderildik.

DiyanetMeali 15:58-60 Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."*

DiyanetVakfı 15:58 Dediler ki: "Biz, suçlu bir topluma (onları helâk etmeye) gönderildik."

Ömer.N.Bilmen 15:58 Dediler ki: «Muhakkak biz, mücrimler olan bir kavime gönderilmişizdir.»

SuatYıldırım 15:58-60 – “Haberin olsun!” dediler, “Biz, Lut’un ailesi dışında suçlu bir topluluğu cezalandırmak için gönderildik; onun karısı hariç tüm ailesini kurtaracağız. Zira eşinin suçlularla beraber kalmasını gerekli gördük.”

İbni Kesir 15:58 Dediler ki: Biz, günahkar bir kavme gönderildik.


Elmalılı-orijinal 15:59 Ancak ali Lût müstesna biz onların hepsini behemehal kurtaracağız

Elmalılı 15:59 - Ancak Lût ailesi müstesnâdır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız.

DiyanetMeali 15:58-60 Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."*

DiyanetVakfı 15:59 "Ancak Lût ailesi hariç. Onların hepsini kurtaracağız."

Ömer.N.Bilmen 15:59 «Lût'un efrâd-ı ailesi müstesna. Şüphesiz ki, biz onların hepsini kurtaracağız.»

SuatYıldırım 15:58-60 – “Haberin olsun!” dediler, “Biz, Lut’un ailesi dışında suçlu bir topluluğu cezalandırmak için gönderildik; onun karısı hariç tüm ailesini kurtaracağız. Zira eşinin suçlularla beraber kalmasını gerekli gördük.”

İbni Kesir 15:59 Şu kadar var ki Lut ailesi bunların dışındadır. Biz, onların hepsini behemehal kurtaracağız.


Elmalılı-orijinal 15:60 Ancak karısını takdir ettik o muhakkak kalacaklardandır

Elmalılı 15:60 - Yalnız Lût'un karısı müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik.

DiyanetMeali 15:58-60 Şöyle cevap vermişlerdi: "Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk."*

DiyanetVakfı 15:60 "(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik."

Ömer.N.Bilmen 15:60 Zevcesi başka, takdir ettik ki, muhakkak o, elbette (azapta) kalacaklardandır.

SuatYıldırım 15:58-60 – “Haberin olsun!” dediler, “Biz, Lut’un ailesi dışında suçlu bir topluluğu cezalandırmak için gönderildik; onun karısı hariç tüm ailesini kurtaracağız. Zira eşinin suçlularla beraber kalmasını gerekli gördük.”

İbni Kesir 15:60 Karısı müstesna. Karısının geride kalanlar arasında bulunmasını takdir ettik.


Elmalılı-orijinal 15:61 Bunun üzerine vaktâ ki Ali Lûta mürseller geldiler

Elmalılı 15:61 - Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince,

DiyanetMeali 15:61-62 Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

DiyanetVakfı 15:61 Melek olan elçiler Lût âilesine gelince,

Ömer.N.Bilmen 15:61 Vaktâ ki, gönderilmiş olanlar, Lût'un âl'ine geldiler.

SuatYıldırım 15:61-62 – Elçiler Lut’un evine gelince O: “Doğrusu, siz ürkülecek kimselersiniz.” dedi.

İbni Kesir 15:61 Elçiler Lut ailesine varınca;


Elmalılı-orijinal 15:62 Siz, dedi: cidden ürkülecek bir kavmsiniz

Elmalılı 15:62 - Lût dedi ki: "Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz."

DiyanetMeali 15:61-62 Elçiler Lut'un ailesine gelince, Lut: "Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

DiyanetVakfı 15:62 Lût onlara: "Hakikaten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:62 (Lut aleyhisselâm) Dedi ki: «Muhakkak siz, meçhul bir tâifesiniz.»

SuatYıldırım 15:61-62 – Elçiler Lut’un evine gelince O: “Doğrusu, siz ürkülecek kimselersiniz.” dedi.

İbni Kesir 15:62 Lut: Doğrusu siz, tanınmamış kimselersiniz, dedi.


Elmalılı-orijinal 15:63 Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik

Elmalılı 15:63 - Elçiler dediler ki: "Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik."

DiyanetMeali 15:63-65 "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

DiyanetVakfı 15:63 Dediler ki: "Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helâkı) getirdik.

Ömer.N.Bilmen 15:63-64 (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.»

SuatYıldırım 15:63-65 – “Yok” dediler, “Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz.Hemen gecenin sonunda aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin.” [15,8; 11,65]

İbni Kesir 15:63 Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik.


Elmalılı-orijinal 15:64 Ve sana emri hakkile geldik, emin ol biz sadıklarız

Elmalılı 15:64 - "Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz."

DiyanetMeali 15:63-65 "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

DiyanetVakfı 15:64 Sana gerçeği getirdik; biz, hakikaten doğru söyleyenleriz.

Ömer.N.Bilmen 15:63-64 (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.»

SuatYıldırım 15:63-65 – “Yok” dediler, “Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz.Hemen gecenin sonunda aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin.” [15,8; 11,65]

İbni Kesir 15:64 Gerçekle geldik sana. Biz, şüphesiz doğru söyleyenleriz, dediler.


Elmalılı-orijinal 15:65 Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere geçin gidin

Elmalılı 15:65 - "Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından yürü ve sizden kimse ardına bakmasın; istenen yere gidin."

DiyanetMeali 15:63-65 "Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emrolunduğunuz yere doğru yürüyün" dediler.

DiyanetVakfı 15:65 Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından yürü. Sizden hiç kimse, sakın dönüp de ardına bakmasın, istenen yere gidin."

Ömer.N.Bilmen 15:65-66 «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emrolunduğunuz tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût'a) şu emri kat'iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır.

SuatYıldırım 15:63-65 – “Yok” dediler, “Biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol biz sadık kimseleriz.Hemen gecenin sonunda aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin.” [15,8; 11,65]

İbni Kesir 15:65 O halde geceleyin bir ara aileni yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiç biriniz arkaya bakmasın ve emrolunduğunuz yere doğru yürüyün, demişlerdi.


Elmalılı-orijinal 15:66 Ona kat'î olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunları arkaları kat'iyyen kesilecek

Elmalılı 15:66 - Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: "Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır."

DiyanetMeali 15:66 Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.

DiyanetVakfı 15:66 Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır."

Ömer.N.Bilmen 15:65-66 «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emrolunduğunuz tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût'a) şu emri kat'iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır.

SuatYıldırım 15:66 – Ona şu kesin emri vahyettik: “Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilmiş olacaktır!” [11,81]

İbni Kesir 15:66 Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.


Elmalılı-orijinal 15:67 Şehir ahalisi de haber alıb keyf içinde gelmişlerdi

Elmalılı 15:67 - Şehir halkı, insan şeklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara iğrenç işlerini yapabileceklerini düşünüp sevinerek geldiler.

DiyanetMeali 15:67 Şehir halkı, sevinerek geldiler.

DiyanetVakfı 15:67 Şehir halkı, birbirlerini kutlayarak, (meleklerin yanına) geldiIer.

Ömer.N.Bilmen 15:67-69 Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah'tan korkun ve beni utandırmayın.»

SuatYıldırım 15:67 – Şehir halkı da misafirlerin geldiğini duyup eğlenmek için gelmişlerdi.

İbni Kesir 15:67 Şehir halkı sevinerek geldiler.


Elmalılı-orijinal 15:68 Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin

Elmalılı 15:68 - Lût, kavmine şöyle dedi: "Bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin."

DiyanetMeali 15:68-69 Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.

DiyanetVakfı 15:68 (Lût) onlara "Bunlar benim misafirimdir. Sakın beni utandırmayın;

Ömer.N.Bilmen 15:67-69 Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah'tan korkun ve beni utandırmayın.»

SuatYıldırım 15:68-69 – “Bunlar benim misafirlerim!” dedi, “Ne olur beni mahcûp etmeyin. Allah’tan korkun da beni rüsvay etmeyin.”

İbni Kesir 15:68 Dedi ki: Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni mahcub etmeyin.


Elmalılı-orijinal 15:69 Allahtan korkun, beni utandırmayın

Elmalılı 15:69 - "Allah'tan korkun! Beni mahcub etmeyin."

DiyanetMeali 15:68-69 Lut: "Bunlar benim konuklarımdır, onlara karşı beni rüsvay etmeyin, Allah'tan korkun, beni utandırmayın" dedi.

DiyanetVakfı 15:69 Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin!" dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:67-69 Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah'tan korkun ve beni utandırmayın.»

SuatYıldırım 15:68-69 – “Bunlar benim misafirlerim!” dedi, “Ne olur beni mahcûp etmeyin. Allah’tan korkun da beni rüsvay etmeyin.”

İbni Kesir 15:69 Allah'tan korkun da beni rezil etmeyin.


Elmalılı-orijinal 15:70 Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi?

Elmalılı 15:70 - Lût kavmi şöyle dedi: "Biz sana kimsenin koruyuculuğunu yapmamanı söylememiş miydik?"

DiyanetMeali 15:70 "Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?" dediler.

DiyanetVakfı 15:70 "Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?" dediler.

Ömer.N.Bilmen 15:70 (Kavmi de) Dediler ki: «Biz seni âlemlerin işine karışmaktan men etmiş değil miydik?»

SuatYıldırım 15:70 – Onlarsa: “Biz seni elalemin işine karışmaktan menetmemiş miydik (şunu bunu korumak sana mı kalmış!)” dediler.

İbni Kesir 15:70 Dediler ki: Biz seni alemlerden men'etmemiş miydik?


Elmalılı-orijinal 15:71 Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi

Elmalılı 15:71 - Lût şöyle dedi: "İşte kızlarım! Düşündüğünüzü yapacaksanız (onlarla evlenin).

DiyanetMeali 15:71 Lut: "Alacaksanız, işte benim kızlarım" dedi.

DiyanetVakfı 15:71 (Lût:) İşte kızlarım! (Düşündüğünüzü) yapacaksanız (onlarla evlenin), dedi.

Ömer.N.Bilmen 15:71 (Hazret-i Lût) da dedi ki: «İşte onlar benim kızlarımdır. Eğer siz (teehhül) yapacak kimseler iseniz.»

SuatYıldırım 15:71 – Lût: “Eğer evlenmek isterseniz, işte kızlarım, onlarla evlenebilirsiniz” dedi.

İbni Kesir 15:71 Dedi ki: Yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.


Elmalılı-orijinal 15:72 Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı

Elmalılı 15:72 - Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.

DiyanetMeali 15:72 Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.

DiyanetVakfı 15:72 (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.

Ömer.N.Bilmen 15:72 Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi.

SuatYıldırım 15:72 – (Resulüm!) “Hayatın hakkı için onlar, kendilerini öylesine kaybetmişlerdi ki sarhoşlukları içinde sürünüp gitmekte idiler.”

İbni Kesir 15:72 Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde muhakkak serseri bir halde idiler.


Elmalılı-orijinal 15:73 Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi

Elmalılı 15:73 - Güneş doğarken o korkunç çığlık onları yakaladı.

DiyanetMeali 15:73 Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi.

DiyanetVakfı 15:73 Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı.

Ömer.N.Bilmen 15:73 Artık onları işrak vaktine girdikleri sırada, o sayha tutuverdi.

SuatYıldırım 15:73 – Güneş doğarken o korkunç ses bastırıverdi onları!

İbni Kesir 15:73 Tan yeri ağarırken çığlık onları yakalayıverdi.


Elmalılı-orijinal 15:74 Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık

Elmalılı 15:74 - Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

DiyanetMeali 15:74 Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.

DiyanetVakfı 15:74 Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Ömer.N.Bilmen 15:74 Hemen onların üstünü altına ve onların üzerine balçıktan yapılmış taşlar yağdırdık.

SuatYıldırım 15:74 – Bir anda şehirlerinin üstünü altına çevirdik. Pişirilmiş çamurdan yapılmış taş yağmuruna tuttuk onları!

İbni Kesir 15:74 Ülkelerinin üstünü altına getirdi. Üzerlerine sert taş yağdırdık.


Elmalılı-orijinal 15:75 elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var

Elmalılı 15:75 - Gerçekten bunda, düşünen keskin anlayışlılar için ibretler vardır.

DiyanetMeali 15:75 Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır.

DiyanetVakfı 15:75 İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır.

Ömer.N.Bilmen 15:75 Şüphe yok ki, bunda düşünceli kimseler için elbette ibretler vardır.

SuatYıldırım 15:75 – Elbette bunda işaretten anlayanlar için alınacak nice ibretler vardır.

İbni Kesir 15:75 Bunda görebilenler için ayetler vardır.


Elmalılı-orijinal 15:76 Hem o harabe yol üstünde duruyor

Elmalılı 15:76 - Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır.

DiyanetMeali 15:76 O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.

DiyanetVakfı 15:76 Onlar hâla gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.

Ömer.N.Bilmen 15:76-77 Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü'minler için elbette bir ibret vardır.

SuatYıldırım 15:76 – Hem o şehir harabesi uğrak bir yol üzerindedir.

İbni Kesir 15:76 O yerler, işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.


Elmalılı-orijinal 15:77 elbette bunda iymanı olanlar için bir âyet var

Elmalılı 15:77 - Şüphesiz ki, bunda iman edenler için bir ibret vardır.

DiyanetMeali 15:77 Bunda inananlar için ibret vardır.

DiyanetVakfı 15:77 Hakikaten bunda iman edenler için bir ibret vardır.

Ömer.N.Bilmen 15:76-77 Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü'minler için elbette bir ibret vardır.

SuatYıldırım 15:77 – Elbette bunda, iman edecekler için çok ibretler vardır.

İbni Kesir 15:77 Muhakkak ki bunda, inananlar için ayetler vardır.


Elmalılı-orijinal 15:78 Hakikaten eshabı eyke de zalimler idi

Elmalılı 15:78 - Eyke halkı da gerçekten zalimlerdi.

DiyanetMeali 15:78 Eykeliler de, şüphesiz zalim kimselerdi.

DiyanetVakfı 15:78 Eyke halkı da gerçekten zalim idiler.

Ömer.N.Bilmen 15:78 Ve şüphe yok ki, Eyke ahalisi de elbette zalimler idi.

SuatYıldırım 15:78 – Eyke halkı da zalim mi zalim bir halk idi.

İbni Kesir 15:78 Ormanlık yerde oturanlar da gerçekten zalim kimselerdi.


Elmalılı-orijinal 15:79 Onlardan da intikam aldık, ikisi de ap açık önde bulunuyor

Elmalılı 15:79 - Biz Eyke halkından da intikâm aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir.

DiyanetMeali 15:79 Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler.*

DiyanetVakfı 15:79 Biz onlardan da intikam aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir.

Ömer.N.Bilmen 15:79 Artık onlardan da intikam aldık ve şüphe yok ki, ikisi de elbette apaçık öndedirler.

SuatYıldırım 15:79 – Onlara da hak ettikleri cezayı verdik. Bu her iki şehir harabesi de uğrak bir yol üzerindedir.

İbni Kesir 15:79 Bunun için onlardan öc aldık. Her ikisi de hala işlek bir yol üzerindedir


Elmalılı-orijinal 15:80 Hakikaten eshabı hıcir dahi Peygamberleri tekzib ettiler

Elmalılı 15:80 - Şüphesiz ki, Hıcr halkı da peygamberleri yalanladılar.

DiyanetMeali 15:80 And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı.

DiyanetVakfı 15:80 Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.

Ömer.N.Bilmen 15:80 Kasem olsun ki Hicr ahalisi de peygamberleri tekzîp etmişlerdir.

SuatYıldırım 15:80 – Hicr halkı da peygamberleri yalancı saydı.

İbni Kesir 15:80 Andolsun ki Hicr ahalisi de peygamberlerini yalanlamışlardı.


Elmalılı-orijinal 15:81 Ve biz onlara âyetlerimizi vermiştik de ondan i'raz ediyorlardı

Elmalılı 15:81 - Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı

DiyanetMeali 15:81 Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde, yüz çevirmişlerdi.

DiyanetVakfı 15:81 Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 15:81 Ve onlara âyetlerimizi vermiş idik de onlardan yüz çevirici olmuşlardı.

SuatYıldırım 15:81 – Onlara delil ve mûcizelerimizi verdik, ama onlar bu delillerden yüz çevirdiler [41,17]

İbni Kesir 15:81 Onlara ayetlerimizi verdiğimiz halde yüz çevirmişlerdi.


Elmalılı-orijinal 15:82 Dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı

Elmalılı 15:82 - Onlar, dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı.

DiyanetMeali 15:82 Dağlarda, güven içinde olarak evler yontuyorlardı.

DiyanetVakfı 15:82 Onlar, dağlardan emniyet içinde kalacakları evler oyarlardı

Ömer.N.Bilmen 15:82 Ve onlar emniyet içinde olarak dağlardan evler yontar olmuşlardı.

SuatYıldırım 15:82 – Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı.

İbni Kesir 15:82 Onlar, dağlardan emin evler yontup oyarlardı.


Elmalılı-orijinal 15:83 Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi

Elmalılı 15:83 - Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı.

DiyanetMeali 15:83 Sabaha karşı çığlık onları yakalayıverdi.

DiyanetVakfı 15:83 Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı.

Ömer.N.Bilmen 15:83 Sonra onları, sabahladıkları an o sayha yakalamış oldu.

SuatYıldırım 15:83 – Bir sabah o korkunç ses bastırıverdi onları!

İbni Kesir 15:83 Sabaha karşı çığlık onları da yakalayıverdi.


Elmalılı-orijinal 15:84 De o kesb ede geldikleri şeylerin kendilerine hiç faidesi olmadı

Elmalılı 15:84 - Kazanmakta oldukları şeyler, onlardan hiçbir zararı savmadı.

DiyanetMeali 15:84 Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı.

DiyanetVakfı 15:84 Kazanmakta oldukları şeyler onlardan hiçbir zararı savmadı.

Ömer.N.Bilmen 15:84 Artık o kazanageldikleri şeyleri kendilerini kurtaramadı.

SuatYıldırım 15:84 – Kazanıp ele geçirdikleri mal ve imkânlar hiçbir fayda vermedi kendilerine.

İbni Kesir 15:84 Binaenaleyh yaptıkları da kendilerine bir fayda sağlamadı.


Elmalılı-orijinal 15:85 Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safhı cemil ile muamele et

Elmalılı 15:85 - Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.

DiyanetMeali 15:85 Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları gereğince yarattık. Kıyamet günü şüphesiz gelecektir. O halde yumuşak ve iyi davran.

DiyanetVakfı 15:85 Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et.

Ömer.N.Bilmen 15:85 Ve semaları ve yeri ve aralarında olanları yaratmadık, ancak hak ile yarattık ve Kıyamet anı da elbette gelecektir. Artık sen güzel bir kaçınmakla kaçın. Onlardan yüz çevir.

SuatYıldırım 15:85 – Öyle ya, Biz gökleri, yeri ve bu ikisinin aralarında bulunan varlıkları elbette boşuna değil, gerçek bir gaye ve hikmetle yarattık.Hiç şüphe yok ki o kıyamet saati gelip çatacaktır. Öyleyse müsamaha ile tatlılıkla davran onlara. [23,115-116; 38,27; 53,31; 43,89]

İbni Kesir 15:85 Gökleri, yeri ve aralarındakini ancak hak ile yarattık. Kıyamet günü, muhakkak gelecektir. O halde sen yumuşak ve iyi davran.


Elmalılı-orijinal 15:86 Çünkü rabbın o öyle hallâk öyle alîm

Elmalılı 15:86 - Şüphesiz Rabbin kemaliyle yaratandır ve iyi bilendir.

DiyanetMeali 15:86 Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.

DiyanetVakfı 15:86 Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan pek iyi bilendir.

Ömer.N.Bilmen 15:86 Şüphe yok ki, senin Rabbindir bihakkın bilen, ziyâdesiyle yaratıcı olan ancak O'dur.

SuatYıldırım 15:86 – Elbette senin Rabbin mükemmel yaratan ve her şeyi hakkıyla bilendir. [36,81-83]

İbni Kesir 15:86 Muhakkak ki senin Rabbın, yaratan ve bilendir.


Elmalılı-orijinal 15:87 Celâlim hakkı için sana «sebul mesani»yi ve Kur'anı azımi verdik

Elmalılı 15:87 - Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (1:yı) ve yüce Kur'ân'ı verdik.

DiyanetMeali 15:87 And olsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik.

DiyanetVakfı 15:87 Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur'an'ı verdik.

Ömer.N.Bilmen 15:87 Zâtı akdesime kasem olsun ki, sana tekrarlanan yediyi (Fatiha sûresini) ve büyük Kur'an'ı verdik.

SuatYıldırım 15:87 – Şu kesin ki biz sana Seb-i mesânî ile şu yüce Kur’ân’ı verdik.

İbni Kesir 15:87 Doğrusu sana; Biz, tekrarlanan yediyi ve şu Kur'an'ı verdik.


Elmalılı-orijinal 15:88 Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı mahzun olma da mü'minlere kanadını indir

Elmalılı 15:88 - Sakın o kâfirlerden birtakımlarına verip de kendilerini zevklendirdiğimiz şeye (mal ve servete) heveslenip göz dikeyim deme. Onlardan dolayı üzülme. Müminlere merhamet kanatlarını indir.

DiyanetMeali 15:88 Kafirler içinde bazı kimselere verdiğimiz kat kat servete gözünü dikme, onlara üzülme; inananları kanatların altına al.

DiyanetVakfı 15:88 Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol.

Ömer.N.Bilmen 15:88 Sakın onlardan bazı sınıfları faidelendirmiş olduğumuz şeylere iki gözünü uzatma ve onlara karşı mahzun olma ve mü'minler için kanatlarını indir.

SuatYıldırım 15:88 – Sakın o kâfirlerden bir kısmına geçici bir zevk olarak verdiğimiz dünya nimetlerine göz dikme!Onların iman etmemelerinden ötürü üzülme ve müminlere kol kanat ger, onları şefkatle koru. [20,131; 26,215; 9,128] {KM, Çıkış 18,15-16}

İbni Kesir 15:88 Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz geçimliğe gözlerini dikme ve onlara üzülme. İnananlara kanat ger.


Elmalılı-orijinal 15:89 Ve de ki haberiniz olsun; ben o nezîri mübînin ben

Elmalılı 15:89 - De ki: "Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetMeali 15:89 De ki: "Doğrusu ben apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetVakfı 15:89 De ki: Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım.

Ömer.N.Bilmen 15:89 Ve de ki: «Ben, şüphesiz ben (sizi azab-ı ilâhî ile) apaçık korkutucuyum.»

SuatYıldırım 15:89 – Ve de ki: “Sizleri bekleyen felakete karşı sizi açıkça uyarıyorum.”

İbni Kesir 15:89 De ki: Ben apaçık bir uyarıcıyım.


Elmalılı-orijinal 15:90 Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere

Elmalılı 15:90 - (İnanmazsanız başınıza) tıpkı o taksimcilere (yahudi ve hıristiyanlara) indirdiğimiz azap gibi (bir azab inecektir).

DiyanetMeali 15:90-93 Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

DiyanetVakfı 15:90 Nitekim biz, (Kur'an'ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir.

Ömer.N.Bilmen 15:90 Nitekim (o azabı,) taksimcilerin üzerlerine indirmiştik.

SuatYıldırım 15:90-91 – Tıpkı o bölüşenlerin, O Kur’ân’ı parça parça edenlerin başlarına indirdiğimiz felaket gibi.

İbni Kesir 15:90 Tıpkı o bölüşenlere indirdiğimiz gibi.


Elmalılı-orijinal 15:91 O, Kur'anı kısım kısım tefrık edenlere

Elmalılı 15:91 - Onlar, Kur'ân'ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak onu kısım kısım böldüler.

DiyanetMeali 15:90-93 Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

DiyanetVakfı 15:91 Onlar, Kur'an'ı bölüp ayıranlardır.

Ömer.N.Bilmen 15:91 O kimseler (in üzerine ki, Kur'an'ı) taksime uğratmak istemişlerdi.

SuatYıldırım 15:90-91 – Tıpkı o bölüşenlerin, O Kur’ân’ı parça parça edenlerin başlarına indirdiğimiz felaket gibi.

İbni Kesir 15:91 Onlar ki; Kur'an'ı parçalara ayırmışlardı.


Elmalılı-orijinal 15:92-93 Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız

Elmalılı 15:92-93 - Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.

DiyanetMeali 15:90-93 Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

DiyanetVakfı 15:92 Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini sorguya çekeceğiz.

Ömer.N.Bilmen 15:92 İmdi Rabbine andolsun ki, elbette onlara, hepsine soracağız.

SuatYıldırım 15:92 – Rabbin hakkı için, onların hepsini sorguya çekeceğiz!

İbni Kesir 15:92 Rabbına andolsun ki; onların hepsine birden mutlaka soracağız;


Elmalılı-orijinal 15:92-93 Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız

Elmalılı 15:92-93 - Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.

DiyanetMeali 15:90-93 Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.

DiyanetVakfı 15:93 Yaptıklarından dolayı.

Ömer.N.Bilmen 15:93 Bütün yapar olduklarından.

SuatYıldırım 15:93 – Onları yaptıkları işlerden sorumlu tutacağız.

İbni Kesir 15:93 Yapmakta oldukları şeyleri.


Elmalılı-orijinal 15:94 Şimdi sen her ne ile emrolunuyorsan kafalarına çatlat ve müşriklere aldırma

Elmalılı 15:94 - Şimdi sen emrolunduğunu açıkça tebliğ et. Müşriklerden yüz çevir.

DiyanetMeali 15:94 Artık buyrulanı açıkça ortaya koy, puta tapanlara aldırış etme.

DiyanetVakfı 15:94 Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir!

Ömer.N.Bilmen 15:94 Artık sen emir olunduğun şeyi izhar et ve müşrik olanlara aldırış etme.

SuatYıldırım 15:94 – Şimdi sen, sana ne emredilmişse onu açıkça onlara söyle.O müşriklere aldırma! [54,6; 68,10]

İbni Kesir 15:94 Sen; emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.


Elmalılı-orijinal 15:95 Her halde biz sana o müstehzîlerin haklarından geliriz

Elmalılı 15:95 - Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz.

DiyanetMeali 15:95-96 Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.

DiyanetVakfı 15:95 (Seninle) alay edenlere karşı biz sana yeteriz.

Ömer.N.Bilmen 15:95 Şüphe yok ki, Biz o müstehzîlere karşı sana yeteriz.

SuatYıldırım 15:95 – Seninle alay edenlerin haklarından gelmeye Biz yeteriz.

İbni Kesir 15:95 O alaycılara karşı muhakkak ki Biz, sana yeteriz.


Elmalılı-orijinal 15:96 Allah ile beraber diğer ilâh tutan o heriflerin yarın bilirler

Elmalılı 15:96 - Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir.

DiyanetMeali 15:95-96 Allah'la beraber başka bir tanrının bulunduğunu kabul eden alaycılara karşı şüphesiz Biz sana kafiyiz. Yakında ne olduğunu öğreneceklerdir.

DiyanetVakfı 15:96 Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir. (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!

Ömer.N.Bilmen 15:96 Onlar ki, Allah Teâlâ ile beraber başka tanrı edinirler. Artık yakında bileceklerdir.

SuatYıldırım 15:96 – Onlar Allah’tan başka tanrı uyduruyorlar ama yaptıklarının sonucunu yakında öğrenecekler!

İbni Kesir 15:96 Onlar ki; Allah'la beraber başka bir tanrı edinirler. Onlar yakında bileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 15:97 Celâlim hakkı için biliyoruz ki onların tevevvühatına senin cidden göğsün daralıyor

Elmalılı 15:97 - Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor.

DiyanetMeali 15:97 And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını biliyoruz.

DiyanetVakfı 15:97 Onların söyledikleri şeyler yüzünden senin canının sıkıldığını andolsun biliyoruz.

Ömer.N.Bilmen 15:97 Andolsun ki, biliyoruz, söyledikleri şeyden dolayı senin göğsün muhakkak ki, darlaşıyor.

SuatYıldırım 15:97 – Onların bu kabil iddialarından ötürü senin canının sıkıldığını çok iyi biliyoruz.

İbni Kesir 15:97 Andolsun; onların söylediğinden dolayı kalbinin sıkıldığını biliyoruz.


Elmalılı-orijinal 15:98 O halde Rabbına hamd ile tesbih et ve secdekârlardan ol

Elmalılı 15:98 - O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.

DiyanetMeali 15:98-99 Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.*

DiyanetVakfı 15:98 Sen şimdi Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!

Ömer.N.Bilmen 15:98 Sen hemen Rabbine hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.

SuatYıldırım 15:98 – Ama sen Rabbini hamd ile tenzih et ve secde edenlerden ol.

İbni Kesir 15:98 Sen, hemen Rabbını hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.


Elmalılı-orijinal 15:99 Ve Rabbına kulluk yap tâ sana o yâkîn gelene kadar

Elmalılı 15:99 - Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.

DiyanetMeali 15:98-99 Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.*

DiyanetVakfı 15:99 Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!

Ömer.N.Bilmen 15:99 Ve sana ölüm gelinceye değin Rabbine ibadet et.

SuatYıldırım 15:99 – Sana ölüm gelip çatıncaya kadar da Rabbine ibadet et. [74, 46-47]

İbni Kesir 15:99 Ve sana yakin gelinceye kadar Rabbına ibadet et.