HOMEPREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: YÂSIN SURE; Sure 36, Ayet 15


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
They said, "You are nothing but mortals like us; the Most Gracious has not sent down anything - you are nothing but liars."


Elmalılı-orijinal 36:15. Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz Elmalılı 36:15 - Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.

DiyanetMeali 36:15. "Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman da bir şey indirmemiştir. Sadece yalan söylüyorsunuz" dediler.

DiyanetVakfı 36:15. Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahmân, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz.

Ömer.N.Bilmen 36:15 (O münkirler de) Dediler ki: «Siz bizim gibi bir insandan başka değilsiniz. Ve Rahmân hiçbir şey indirmedi. Siz, ancak yalan söyleyenlersiniz.»

SuatYıldırım 36:15 – Ahali dedi ki: “Doğrusu Rahman’ın indirdiği bir şey yok!Siz de bizim gibi bir beşersiniz, evet evet... siz sadece yalancısınız!”

İbni Kesir 36:15 Onlar da; siz, ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman, size hiç bir şey indirmemiştir. Siz, sadece yalan söylüyorsunuz, demişlerdi.

Muhammed Esed 36:15 [Berikiler]: “Siz de bizim gibi ölümlü insanlarsınız!” diye cevap verdiler, “Ayrıca Rahmân, herhangi bir [vahiy] de göndermiş değil. Siz sadece yalan söylüyorsunuz!” [Dipnot 11]

[Dipnot 11] Karş. 6:91 -“Onlar, ‘Allah insana hiçbir şey vahyetmemiştir’ derken Allah'ı gereği gibi kavramadıklarını göstermişlerdir”. Ayrıca bkz. 34:31 ve ilgili not 38. [34:31 “[Ama] hakikati inkara şartlanmış olanlar, “Biz ne bu Kur’an'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara!” dediler.” Ve ilgili notu 34:31 not 38: Mâ beyne yedeyhi ifadesinin, Kur’an'a kıyasla “önceki vahiylerden bugüne kalanlar” şeklinde çevrilmesi konusunda bkz. sure 3, not 2. Önceki ve sonraki ifadelerden açıkça anlaşıldığı gibi, vahyin tamamının “hakikati inkara şartlanmış olanlar” tarafından reddedilmesi, bunların öldükten sonra dirilmeye ve Allah'ın yargılamasına inanmamaları ve dolayısıyla, her yüksek inanç sisteminin varsaydığı mutlak ahlakî standartların geçerliliğini kabul etmemelerinden kaynaklanmaktadır.] Gerek yukarıdaki ayet, gerekse bu ikisi, Allah'a “inandıkları”nı düşünen, ancak bu “inanc”ın pratik hayatlarına müdahale etmesine izin vermeyen insanlara hitab etmektedir: onlar dine sadece müphem bir duygusal rol yüklemek ve vahyin objektif gerçekliğini inkar etmek suretiyle, bu tavırlarını haklılaştırmaya çalışırlar -oysa vahiy kavramı, mutlak ahlakî değerlerin Allah tarafından tesisine ve insanın onlara tam teslimiyet ile yükümlü olduğuna işaret eder.