HOMEPREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: YÂSIN SURE; Sure 36, Ayet 77


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And did not man see that We have created him from a drop of semen? Yet he is an open quarreller!


Elmalılı-orijinal 36:77. Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi

Elmalılı 36:77 - İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?

DiyanetMeali 36:77-78. İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; "Çürümüş kemikleri kim yaratacak" diyerek, Bize misal vermeye kalkar?

DiyanetVakfı 36:77. İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.

Ömer.N.Bilmen 36:77 İnsan görmedi mi ki, muhakkak Biz onu bir nutfeden yarattık, sonra o, bir apaçık mücadeleci (kesilmiş)tir.

SuatYıldırım 36:77 – İnsan şunu hiç görüp düşünmedi mi:Biz kendisini bir nutfeden yaratmışken, yaman bir hasım kesildi Bize.

İbni Kesir 36:77 İnsan; Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi ki; şimdi apaçık bir düşmandır.

Muhammed Esed 36:77 İNSAN bilmez mi ki kendisini [tek] bir sperm damlasından yaratırız; ve o anda kendisini düşünme ve tartışma yeteneği [Dipnot 45] ile donatılmış görür.

[Dipnot 45] Bkz. 16:4'deki benzer pasaj ve ilgili not 5.[Sure 16 not 5: Lafzen, “yeri gelince, nasıl açık bir hasım, bir muarız olabiliyor!” Zemahşerî'ye ve Râzî'ye göre, yukarıdaki ibare iki şekilde yorumlanmaya müsaittir. Zemahşerî'nin sözleriyle: “Birinci yorum: [sadece] bir sperm/döl-suyu damlasından, bilinç (idrak) ve hareket yeteneğinden yoksun fiziksel bir zerreden yola çıkarak varoluş âlemine yükselen insan, sonunda, [herhangi bir teklifin yanında ya da karşısında yer alarak] kendi lehinde fikir istihsal edebilen, cüret ya da cesaretle tartışmaya girebilen ve iddia ya da görüşlerini açıkça ifade edebilen yüksek tasavvur ve ifade gücüne sahip (mintîk) bir varlık haline gelir; bu olguda Allah'ın yaratıcı kudretinin bir tezahürü kendini göstermektedir. Öteki yorum: insan, kendi Rabbini, yaratıcısını tanımaya yanaşmamakla Rabbine karşı bir muhalif, bir muarız, bir hasım olmaya yatkın olduğunu göstermektedir”. Râzî, kesin tercihini bu iki yorumdan ilki lehinde koyarken sebep olarak, “Çünkü” diyor, “yukarıdaki ayetler, insanların dikbaşlılığına, küfre ve nankörlüğe olan yatkınlıklarına değil, öncelikle mutlak bilgi ve hikmet sahibi bir yaratıcının varlığını ortaya koyan bir olguya dikkat çekmek maksadına matuftur”. Bununla birlikte, oldukça erken bir dönemde vahyedilen 36:77-78'i gözönünde bulundurarak, biz yukarıdaki iki yorumun karşılıklı olarak birbirini nakzetmeyen, tersine birbirini tamamlayan yorumlar olduğu kanaatindeyiz; çünkü yukarıdaki ayet, madem ki akıl sahibi bir varlık olarak insanın mümeyyiz (ayırıcı) vasfını ortaya koyuyor; o halde, bu vasfın onu yüksek erdem ve başarılara götürebildiği gibi, bütünüyle sapıklığa, azgınlığa sürükleyebildiği gerçeğini de, ayetin işaret ettiği anlam alanı içinde düşünmek zorundayız. Bu derin ve vecîz ibarenin çevirisi için benimsediğimiz serbest aktarım da bu düşünceye dayanmaktadır.] Râzî, yukarıdaki ayet ile ilgili kendisinin (ve Zemahşerî'nin) yorumlarında ileri sürülen açıklamaları tamamlamak için, burada, hasîm (lafzen, “tartışmada taraf olan”) terimini, nâtık (“konuşan [veya “akıllı”] varlık”) olarak adlandırılan özelliğin en yüksek tezahürü ile eş tutmaktadır.