Elmalılı-orijinal 43:1 Hâ, mîm.

Elmalılı 43:1 - Hâ, mîm.

DiyanetMeali 43:1 Ha, Mim,

DiyanetVakfı 43:1 Hâ. Mîm.

Ömer.N.Bilmen 43:1 Hâ, Mîm.

SuatYıldırım 43:1 – Hâ. Mîm

İbni Kesir 43:1 Ha, Mim.


Elmalılı-orijinal 43:2 Bu parlak kitabın kadrini bilin

Elmalılı 43:2-3 - Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.

DiyanetMeali 43:2-3 Apaçık Kitap'a and olsun ki, akledesiniz diye Kuran'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır.

DiyanetVakfı 43:2 Apaçık Kitab'a andolsun ki ,

Ömer.N.Bilmen 43:2 Apaçık bildiren kitaba and-olsun ki.

SuatYıldırım 43:2 – Açık olan ve gerçekleri açıklayan bu kitaba yemin olsun.

İbni Kesir 43:2 Apaçık kitaba andolsun ki;


Elmalılı-orijinal 43:3 Hakkâ biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur'an kıldık ki akıl irdiresiniz

Elmalılı 43:2-3 - Apaçık kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasınız diye Arapça bir Kur'an yaptık.

DiyanetMeali 43:2-3 Apaçık Kitap'a and olsun ki, akledesiniz diye Kuran'ı Arapça okunan bir Kitap kılmışızdır.

DiyanetVakfı 43:3 Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık.

Ömer.N.Bilmen 43:3 Muhakkak Biz onu bir Arapça Kur'an kıldık, umulur ki, siz akıl erdirirsiniz.

SuatYıldırım 43:3 – Biz düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik. [26,195]

İbni Kesir 43:3 Düşünüp anlayasınız diye gerçekten Biz, onu arabça bir Kur'an kılmışızdır


Elmalılı-orijinal 43:4 Ve hakıkat o, bizim nezdimizdeki ana kitabda çok yüksek, çok hikmetlidir

Elmalılı 43:4 - Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptır.

DiyanetMeali 43:4 Şüphesiz o, Bizim katımızda Ana Kitap'ta mevcut, yüce ve hikmet dolu bir Kitap'dır.

DiyanetVakfı 43:4 O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.

Ömer.N.Bilmen 43:4 Ve şüphe yok ki o, nezdimizdeki ana kitapta elbette pek yüksektir, çok hikmetle muttasıftır.

SuatYıldırım 43:4 – O, Bizim nezdimizdeki ana kitapta saklı olup çok yücedir, hikmet doludur. [56,77-80; 80,11-16]

İbni Kesir 43:4 O nezdimizdeki ana kitabdadır. Şanı yücedir, hikmet doludur.


Elmalılı-orijinal 43:5 Siz müsrif bir kavm olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz?

Elmalılı 43:5 - Siz haddi aşan bir kavim oldunuz diye Kur'an'ı size göndermekten vaz mı geçelim?

DiyanetMeali 43:5 Ey inkarcılar! Aşırı giden kimselersiniz diye sizi Kuran'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

DiyanetVakfı 43:5 Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

Ömer.N.Bilmen 43:5 Eğer siz müsrifler olan bir kavim oldu iseniz, sizden Kur'an'ı vazgeçip bertaraf eder miyiz?

SuatYıldırım 43:5 – Siz haddi aşan bir topluluksunuz diye bu hakikatli mesajla sizi uyarmaktan vaz mı geçeceğiz? Bu mümkün değil!

İbni Kesir 43:5 Haddi aşan bir kavimsiniz diye, sizi o Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?


Elmalılı-orijinal 43:6 Halbuki evvelkiler içinde biz nice Peygamber gönderdik

Elmalılı 43:6 - Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik.

DiyanetMeali 43:6 Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir.

DiyanetVakfı 43:6 Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.

Ömer.N.Bilmen 43:6 Halbuki, Biz evvelkiler için de nice peygamber gönderdik.

SuatYıldırım 43:6 – Daha önce gelip geçmiş nesillere nice nebîler gönderdik!

İbni Kesir 43:6 Daha öncekilere nice peygamberler göndermiştik.


Elmalılı-orijinal 43:7 Hiç bir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler

Elmalılı 43:7 - Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

DiyanetMeali 43:7 Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alırlardı.

DiyanetVakfı 43:7 Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.

Ömer.N.Bilmen 43:7 Onlara bir peygamber gelmiş olmazdı ki, illâ onunla istihzâ eder olmuşlardı.

SuatYıldırım 43:7 – Onlara hiçbir nebî gelmedi ki onunla alay etmiş olmasınlar.

İbni Kesir 43:7 Kendilerine bir peygamber gelmeyedursun mutlaka onunla alay ederlerdi.


Elmalılı-orijinal 43:8 Onun için biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik, ve evvelkilerin meseli geçti

Elmalılı 43:8 - Biz onlardan daha kuvvetli olanları helâk ettik. Kur'an'da öncekilerin örneği de geçmiştir.

DiyanetMeali 43:8 Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir.

DiyanetVakfı 43:8 Biz bunlardan daha zorba olanları da helâk ettik. Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir.

Ömer.N.Bilmen 43:8 Artık bunlardan daha şiddetlisini helâk ettik ve evvelkilerin sıfatı geçmiştir.

SuatYıldırım 43:8 – Biz bunlardan, (senin Mekkeli muhataplarından) daha kuvvetli olan toplumlar helâk ettik. Nitekim öncekilerin kıssaları geçmiştir. [40,82; 43,56; 40,85; 33,62]

İbni Kesir 43:8 Biz, bunlardan daha güçlü olanları helak ettik. Öncekilerin misali geçti.


Elmalılı-orijinal 43:9 Celâlim hakkı için sorsan onlara o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette diyecekler: onları o azîz, alîm yarattı

Elmalılı 43:9 - Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler.

DiyanetMeali 43:9 And olsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "Onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır" derler.

DiyanetVakfı 43:9 Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler.

Ömer.N.Bilmen 43:9 Andolsun ki, onlara «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye soracak olsan elbette derler ki: «Onları Azîz, Alîm olan Allah yarattı.»

SuatYıldırım 43:9 – Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, mutlaka: “Onları o Azîz ve Hakîm (O mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibi) yarattı.” derler.

İbni Kesir 43:9 Andolsun ki; onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, muhakkak: Onları Aziz, Alim yaratmıştır, diyeceklerdir.


Elmalılı-orijinal 43:10 O ki Arzı sizin için bir beşik yaptı, ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı

Elmalılı 43:10 - O, yeryüzünü sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.

DiyanetMeali 43:10 O, size yeri beşik kılmış ve orada, doğru gidesiniz diye yollar var etmiştir.

DiyanetVakfı 43:10 O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmıştır.

Ömer.N.Bilmen 43:10 (O Allah) ki, sizin için yeri bir beşik kıldı ve sizin için orada yollar kıldı, tâ ki, dosdoğru gidebilesiniz.

SuatYıldırım 43:10 – O Yaratıcıdır ki yeryüzünü sizin için beşik gibi yapmış ve yol bulmanız için yerden yollar ve geçitler var etmiştir.

İbni Kesir 43:10 O ki; yeri, sizin için bir beşik kılmış, doğru gidesiniz diye orada yollar var etmiştir.


Elmalılı-orijinal 43:11 Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız

Elmalılı 43:11 - Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. İşte siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çıkarılacaksınız.

DiyanetMeali 43:11 O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz. İşte siz de böyle diriltileceksiniz.

DiyanetVakfı 43:11 Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 43:11 Ve o ki, gökten bir muayyen miktar su indirmiştir. Artık onunla bir ölmüş beldeye (hayat) neşretmiş olduk. İşte siz de (kabirlerinizden) öyle çıkarılacaksınızdır.

SuatYıldırım 43:11 – Gökten, bir ölçüye göre su indiren de O’dur. Biz onunla ölü bir ülkeye hayat veririz.İşte siz de mezarlarınızdan öyle çıkarılacaksınız.

İbni Kesir 43:11 O ki; gökten bir ölçüye göre su indirmiştir. İşte Biz, onunla ölü bir memleketi dirilttik, siz de böylece çıkarılacaksınız.


Elmalılı-orijinal 43:12 Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı

Elmalılı 43:12 - Allah bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir.

DiyanetMeali 43:12-14 Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.

DiyanetVakfı 43:12 Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâr etti.

Ömer.N.Bilmen 43:12 Ve O ki, bütün çiftleri yaratmıştır ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri de yaratmıştır.

SuatYıldırım 43:12 – Bütün çiftleri yaratan, binmeniz için gemileri ve hayvanları var eden de O’dur.

İbni Kesir 43:12 Ve O ki; bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve davarlar var etmiştir.


Elmalılı-orijinal 43:13 Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni'metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık

Elmalılı 43:13 - Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."

DiyanetMeali 43:12-14 Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.

DiyanetVakfı 43:13 Ki,böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.

Ömer.N.Bilmen 43:13 Tâ ki, sırtlarında yerleşip oturasınız. Sonra onun üzerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin nîmetini düşünesiniz ve diyesiniz ki: «Bunu bize musahhar eden Rabbimizin şanı pek yücedir. Halbuki, biz bunu zabtedebilenler değil idik.»

SuatYıldırım 43:13-14 – Ta ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz:”Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir.O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.”

İbni Kesir 43:13 Ta ki bunların üzerine oturunca, Rabbınızın nimetini anarak: Bunları bize müsahhar kılan ne yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.


Elmalılı-orijinal 43:14 Ve her halde biz dönüp dolaşıp rabbımıza varacağız

Elmalılı 43:14 - "Gerçekten biz Rabbimize döneceğiz."

DiyanetMeali 43:12-14 Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.

DiyanetVakfı 43:14 Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).

Ömer.N.Bilmen 43:14-15 «Ve şüphe yok ki, biz Rabbimize elbette dönüp gidicileriz.» Öyle iken onun için kullarından bir cüz isnat ettiler. Şüphe yok ki, (bu gibi bir) insan elbette apaçık bir küfürbazdır.

SuatYıldırım 43:13-14 – Ta ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz:”Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir.O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.”

İbni Kesir 43:14 Ve biz, şüphesiz Rabbımıza döneceğiz.


Elmalılı-orijinal 43:15 Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır

Elmalılı 43:15 - Buna rağmen insanlar, Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten de insan apaçık bir nankördür.

DiyanetMeali 43:15 Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür.*

DiyanetVakfı 43:15 Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.

Ömer.N.Bilmen 43:14-15 «Ve şüphe yok ki, biz Rabbimize elbette dönüp gidicileriz.» Öyle iken onun için kullarından bir cüz isnat ettiler. Şüphe yok ki, (bu gibi bir) insan elbette apaçık bir küfürbazdır.

SuatYıldırım 43:15 – Öyle iken, müşrikler tuttular kullarından bir kısmını O’nun cüz’ü (parçası) saydılar. Gerçekten insan çok nankördür.

İbni Kesir 43:15 Ama onlar; kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. İnsan, gerçekten apaçık bir nankördür.


Elmalılı-orijinal 43:16 Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi?

Elmalılı 43:16 - Yoksa O, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de erkek çocukları size mi seçti?

DiyanetMeali 43:16 Demek O yarattıkları arasından kızları kendisine alıp da oğulları size verdi öyle mi?

DiyanetVakfı 43:16 Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!

Ömer.N.Bilmen 43:16 Yoksa o, yaratır olduklarından (kendisine) kızlar edindi de sizleri oğullar ile mümtaz mı kıldı?

SuatYıldırım 43:16 – Ne o, yoksa O, yaratıklarından, aklınız sıra kızları Kendisi evlat edindi de, o değerli oğulları size mi ikram etti?

İbni Kesir 43:16 Yoksa; Allah, yarattıkları arasından kızları kendisine alıp oğulları size mi ayırdı?


Elmalılı-orijinal 43:17 Halbuki içlerinden biri o Rahmana fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakıt yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor

Elmalılı 43:17 - Onlardan biri Rahman olan Allah'a isnad ettiği kız çocuğu ile müjdelendiği zaman yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur.

DiyanetMeali 43:17 Ama Rahman olan Allah'a isnat ettiği kız evlat kendilerinden birine müjdelenince, o kimsenin içi gayzla dolarak yüzü simsiyah kesilir.

DiyanetVakfı 43:17 Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.

Ömer.N.Bilmen 43:17 Halbuki, onlardan biri o Rahmân'a bir benzer isnat ettiği ile müjdelense, kendisi pek öfkeli olarak yüzü kapkara kesilir.

SuatYıldırım 43:17 – O müşriklerden her biri, Rahman’a yakıştırdığı kız çocuğunun dünyaya geldiği haberini alınca, birden yüzü mosmor kesilir, kederinden yutkunur durur.

İbni Kesir 43:17 Ama Rahman'a isnad edilen kız evladla onlardan birisi müjdelenince; yüzü kapkara kesilir de öfkesinden yutkunur durur.


Elmalılı-orijinal 43:18 Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi?

Elmalılı 43:18 - Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetiştirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açık olmayan kızları mı O'na isnad ediyorlar?

DiyanetMeali 43:18 Demek, süs içinde yetiştirilecek de çekişmeyi beceremeyecek olanı Allah'a değil mi?

DiyanetVakfı 43:18 Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)

Ömer.N.Bilmen 43:18 Yoksa süs içinde yetiştirilecek olup da o mücâdele halinde delilini izhar edemiyecek olanı mı? (O Rahmân'a isnat ediyorlar).

SuatYıldırım 43:18 – Onlar -iddialarınca- süs içinde yetişen ve tartışmada meramını kuvvetle anlatamayan kızları mı Allah’a isnad ediyorlar? (Oysa insanın en değerli saydığı şeyi Mâbud’una vermesi gerekir).

İbni Kesir 43:18 Yoksa süs içinde yetiştirilip de mücadelede açık olmayanı mı?


Elmalılı-orijinal 43:19 Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler

Elmalılı 43:19 - Onlar Rahman olan Allah'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onlar meleklerin yaratılışını gördüler mi? Onların şahitlikleri yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.

DiyanetMeali 43:19 Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.

DiyanetVakfı 43:19 Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 43:19 Ve o Rahmân'ın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Onların yaradılışlarında hazır mı bulundular? Elbette onların şehâdetleri yazılacak ve sual olunacaklardır.

SuatYıldırım 43:19 – Rahman’ın kulları olan melaikeyi de dişi saydılar.Ne o! Onların yaratıldıkları sırada hazır mı bulundular?Onların bu iddiaları yazılacak ve bundan ötürü onlar sorguya çekileceklerdir.

İbni Kesir 43:19 Onlar; Rahman'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler. Onların şehadetleri yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 43:20 Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ılimleri yoktur sâde atıyorlar

Elmalılı 43:20 - Onlar: "Eğer Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdık." dediler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

DiyanetMeali 43:20 "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz bunlara kulluk etmezdik" derler. Buna dair bir bilgileri yoktur; onlar sadece vehimde bulunuyorlar.

DiyanetVakfı 43:20 Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

Ömer.N.Bilmen 43:20 Ve dediler ki: «Eğer o Rahmân dilemeseydi onlara ibadet etmezdik.» Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Onlar başka değil ancak yalan söylerler.

SuatYıldırım 43:20 – Bir de dediler ki: “Eğer Rahman dileseydi, biz onlara tapmazdık.”Aslında onların ciddi bir bilgileri yoktur. Onlar sırf kafadan atıyorlar.

İbni Kesir 43:20 Ve derler ki: Eğer Rahman dilemiş olsaydı; biz, onlara ibadet etmezdik. Onların bu konuda bir bilgileri yoktur. Onlar, yalnız yalan söyleyip dururlar.


Elmalılı-orijinal 43:21 Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitab vermişiz de ona mı tutunuyorlar?

Elmalılı 43:21 - Yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mı sarılıyorlar?

DiyanetMeali 43:21 Yoksa onlara daha önce bir kitap verdik de ona mı bağlanıyorlar?

DiyanetVakfı 43:21 Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar?

Ömer.N.Bilmen 43:21 Yoksa onlara bundan evvel bir kitap mı vermiştik ki, artık onlar ona tutunuculardır?

SuatYıldırım 43:21 – Yoksa Bizim onlara daha önce verdiğimiz bir kitap varmış da onlar buna mı sarılıyorlar?

İbni Kesir 43:21 Yoksa; daha önce onlara bir kitab verdik de ona mı tutunuyorlar?


Elmalılı-orijinal 43:22 Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ireriz

Elmalılı 43:22 - Hayır, onlar sadece: "Biz babalarımızı bu din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz." dediler.

DiyanetMeali 43:22 Hayır; "Doğrusu Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerinden gitmekteyiz" derler.

DiyanetVakfı 43:22 Hayır! "Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz" derler.

Ömer.N.Bilmen 43:22 Hayır. Dediler ki: «Şüphe yok, biz babalarımızı büyük bir tarikat üzere bulduk. Muhakkak ki, biz de onların izleri üzerinde (yürüyüp) doğru yolu bulmuşlarız.»

SuatYıldırım 43:22 – Hayır! Ne bilgileri var, ne kitapları! Sadece şöyle derler:”Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerinden gidiyoruz.”

İbni Kesir 43:22 Hayır, dediler ki: Doğrusu biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinden gitmekteyiz.


Elmalılı-orijinal 43:23 Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız

Elmalılı 43:23 - Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.

DiyanetMeali 43:23 Senden önce, herhangi bir şehre gönderdiğimiz uyarıcıya, şımarık varlıklıları sadece: "Doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerini izlemekteyiz" dediler.

DiyanetVakfı 43:23 Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi.

Ömer.N.Bilmen 43:23 Ve böylece senden evvel bir kasabaya bir korkutucu göndermedik ki, illâ onun refah içinde yaşayanları dedi ki: «Biz babalarımızı bir büyük tarikat üzere bulduk ve şüphe yok ki, biz de onların emrine uymuş kimseleriz.»

SuatYıldırım 43:23 – İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri:”Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk!” demiş olmasınlar. [11,38; 17,16]

İbni Kesir 43:23 Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.


Elmalılı-orijinal 43:24 Ya, dedi: size atalarınızı üzerinde bulunduğunuzdan daha doğrusunu getirdimse de mi? Ha! dediler: biz o sizin gönderildiğiniz şeylere inanmıyoruz

Elmalılı 43:24 - Gönderilen uyarıcı; "Eğer size babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem de mi bana uymazsınız?" deyince, onlar: "Gerçekten biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz." dediler.

DiyanetMeali 43:24 Gönderilen uyarıcı: "Eğer size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş isem de mi bana uymazsınız?" dedi. Onlar: "Doğrusu sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz" dediler.

DiyanetVakfı 43:24 Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz.

Ömer.N.Bilmen 43:24 Dedi ki: «Ya size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirdimse de mi?» Dediler ki: «Şüphe yok biz, kendisiyle gönderilmiş olduğun şeyi inkâr edicileriz».

SuatYıldırım 43:24 – Peygamber onlara: “Peki, size babalarınızın bağlandığı dinden daha doğrusunu getirmişsem, yine de sürüp gidecek misiniz?” deyince onlar: “Şunu bilin ki,” dediler, “biz, sizinle gönderilen mesajı reddediyoruz.”

İbni Kesir 43:24 Şayet size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmişsem; yine mi bana uymazsınız? deyince, dediler ki: Doğrusu sizin gönderildiğiniz şeyi, biz inkar ediyoruz.


Elmalılı-orijinal 43:25 Onun üzerine biz de onlardan intikamını aldık da bak o tekzib edenlerin akıbeti nasıl oldu?

Elmalılı 43:25 - Biz de onlardan intikam aldık. Bak peygamberleri yalanlayanların sonu nasıl oldu!

DiyanetMeali 43:25 Bunun üzerine Biz de onlardan öç aldık. Yalancıların sonunun nasıl olduğuna bir bak!*

DiyanetVakfı 43:25 Biz de onlardan intikam aldık. Bak, yalanlayanların sonu nasıl oldu?

Ömer.N.Bilmen 43:25 Artık onlardan intikam aldık. İşte bak, o tekzîb edenlerin akibeti ne oldu?

SuatYıldırım 43:25 – Bunun üzerine Biz de onlardan müminlerin intikamını aldık. İşte bak peygamberlere yalancı diyenlerin sonu nasıl oldu gör!”

İbni Kesir 43:25 Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bak.


Elmalılı-orijinal 43:26 Bir vakıt da İbrahim babasına ve kavmına dedi: haberiniz olsun ben o sizin taptıklarınızdan biriyim

Elmalılı 43:26 - Hani İbrahim babasına ve kavmine: "Gerçekten ben sizin taptığınız şeylerden uzağım.

DiyanetMeali 43:26-27 İbrahim, babasına ve milletine demişti ki: "Beni yaratan hariç, sizin taptığınız şeylerden uzağım. Beni doğru yola eriştirecek olan şüphesiz O'dur."

DiyanetVakfı 43:26 Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım.

Ömer.N.Bilmen 43:26 Ve yâd et o vakti ki, İbrahim babasına ve kavmine dedi ki: «Şüphe yok, ben sizin ibadet ettiğiniz şeyden ırağım.»

SuatYıldırım 43:26-27 – Bir vakit İbrâhim babasına ve halkına şöyle dedi: “Bilin ki ben sizin taptıklarınızdan her türlü ilişiği kestim. Ben ancak beni yaratana ibadet ederim. O bana yol gösterecektir.”

İbni Kesir 43:26 Hani İbrahim; babasına ve kavmine demişti ki: Şüphesiz ben, sizin taptığınız şeylerden uzağım.


Elmalılı-orijinal 43:27 O beni yaratandan başka, zira odur ki beni irdirecektir

Elmalılı 43:27 - Ben ancak beni yaratana taparım. Şüphesiz ki O, beni doğru yola iletecektir." dedi.

DiyanetMeali 43:26-27 İbrahim, babasına ve milletine demişti ki: "Beni yaratan hariç, sizin taptığınız şeylerden uzağım. Beni doğru yola eriştirecek olan şüphesiz O'dur."

DiyanetVakfı 43:27 Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir.

Ömer.N.Bilmen 43:27 «O beni yaratmış olan müstesna. Çünkü, o şüphesiz ki, beni doğru yola erdirecektir.»

SuatYıldırım 43:26-27 – Bir vakit İbrâhim babasına ve halkına şöyle dedi: “Bilin ki ben sizin taptıklarınızdan her türlü ilişiği kestim. Ben ancak beni yaratana ibadet ederim. O bana yol gösterecektir.”

İbni Kesir 43:27 Beni yaratan müstesna. Şüphesiz ki O; beni hidayete iletecektir.


Elmalılı-orijinal 43:28 Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu' edeler

Elmalılı 43:28 - İbrahim, bu sözü, ardından gelecek olanlara devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, onlar doğru yola dönsünler.

DiyanetMeali 43:28 İbrahim ardından geleceklere bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler.

DiyanetVakfı 43:28 Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

Ömer.N.Bilmen 43:28 Ve onu (o ifadesini) zürriyeti arasında bâki bir kelime kıldı. Belki onlar, dönüverirler (diye).

SuatYıldırım 43:28 – O, bu sözü hakka dönsünler diye, gelecek nesillere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.

İbni Kesir 43:28 Ve onu; belki dönerler diye ardından gelenler için kalıcı bir kelime kıldı.


Elmalılı-orijinal 43:29 Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım

Elmalılı 43:29 - Doğrusu ben bunları da babalarını da kendilerine hak olan kitap ve gerçeği açıklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp geçindirdim.

DiyanetMeali 43:29 Hayır; Ben bunları ve babalarını gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.

DiyanetVakfı 43:29 Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.

Ömer.N.Bilmen 43:29 Fakat onları ve atalarını kendilerine o hak ve apaçık resûl gelinceye kadar fâidelendirdim.

SuatYıldırım 43:29 – Doğrusu, Ben bunları da, babalarını da kendilerine hakikat ve onu açıklayan peygamber gelinceye kadar yaşattım.

İbni Kesir 43:29 Hayır. Ben, onları da, atalarını da hakkı açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.


Elmalılı-orijinal 43:30 Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler

Elmalılı 43:30 - Kendilerine hak geldiği zaman onlar: "Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz." dediler.

DiyanetMeali 43:30 Gerçek kendilerine geldiği zaman: "Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz" dediler.

DiyanetVakfı 43:30 Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.

Ömer.N.Bilmen 43:30 Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»

SuatYıldırım 43:30-31 – Ama bu gerçek kendilerine gelince: “Bu sihirdir, biz bunu kabul etmeyiz” dediler ve eklediler: “Bu Kur’ân, bu iki şehirden büyük bir adama indirilseydi ya!”

İbni Kesir 43:30 Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.


Elmalılı-orijinal 43:31 Ve «ne olurdu şu Kur'an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi» dediler

Elmalılı 43:31 - Yine Onlar: "Bu Kur'an, şu iki şehirden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?" dediler.

DiyanetMeali 43:31 "Bu Kuran, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilmeli değil miydi?" dediler.

DiyanetVakfı 43:31 Ve dediler ki: Bu Kur'an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?

Ömer.N.Bilmen 43:31 Ve dediler ki: «Şu Kur'an, iki beldeden bir büyük erkek üzerine indirilmiş olmalı değil midir?»

SuatYıldırım 43:30-31 – Ama bu gerçek kendilerine gelince: “Bu sihirdir, biz bunu kabul etmeyiz” dediler ve eklediler: “Bu Kur’ân, bu iki şehirden büyük bir adama indirilseydi ya!”

İbni Kesir 43:31 Ve dediler ki: Bu Kur'an, o iki kasabanın birinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?


Elmalılı-orijinal 43:32 Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki ba'zısı ba'zısını tutsun, çalıştırsın rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır

Elmalılı 43:32 - Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye biz onların bir kısmını diğerlerinden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.

DiyanetMeali 43:32 Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık; Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha iyidir.

DiyanetVakfı 43:32 Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.

Ömer.N.Bilmen 43:32 Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Biz onların aralarında dünya hayatındaki mâişetlerini taksim ettik ve bazılarını bazıları üzerine dereceleri itibariyle yükselttik. Tâ ki bazıları bazısını istihdam edebilsin ve Rabbinin rahmeti ise onların topladıklarından hayırlıdır.

SuatYıldırım 43:32 – Senin Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Halbuki bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında taksim eden, bir kısmının diğer kısmını çalıştırması için, kimini kimine üstün kılan Biziz. Senin Rabbinin rahmeti ise, onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.

İbni Kesir 43:32 Yoksa Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında Biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürebilmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık. Rabbının rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.


Elmalılı-orijinal 43:33 Ve eğer insanlar hep (küfre sapacak) bir ümmet olacak olması idi biz

Elmalılı 43:33 - Eğer insanlar küfre sapan bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı, biz O Rahman olan Allah'ı inkâr eden kimselerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.

DiyanetMeali 43:33-35 Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.*

DiyanetVakfı 43:33 Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (tehlikesi) bulunmasaydı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık.

Ömer.N.Bilmen 43:33 Ve eğer insanlar (küfre düşüp) bir ümmet olacak olmasa idiler elbette Rahmân'ı inkâr edenlerin evleri ve üzerine çıktıkları merdivenleri için gümüşten tavanlar kılardık.

SuatYıldırım 43:33-35 – Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

İbni Kesir 43:33 Şayet insanlar, tek bir ümmet haline gelmeyecek olsaydı; Rahman'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını ve üzerinde yükseldikleri merdivenleri gümüşten yapardık.


Elmalılı-orijinal 43:34 Ve odalarına kapılar ve üzerlerine kurulacakları koltuklar kanepeler

Elmalılı 43:34 - Onların evleri için gümüşten kapılar, üzerine yaslanacakları koltuklar yapardık.

DiyanetMeali 43:33-35 Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.*

DiyanetVakfı 43:34 Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık).

Ömer.N.Bilmen 43:34 Ve evleri için (yine gümüşten) kapılar ve üzerine yaslandıkları tahtlar) yapardık.

SuatYıldırım 43:33-35 – Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

İbni Kesir 43:34 Evlerinin kapılarını ve üzerlerine yaslanacakları kerevetleri de,


Elmalılı-orijinal 43:35 Ve altın ziynetler yapardık ve doğrusu bütün bunlar Dünya hayatın geçici metaı, rabbının ındinde. Âhıret ise korunan müttefekîler içindir

Elmalılı 43:35 - Daha nice altın ziynetler verirdik. Çünkü bunların bizce hiçbir kıymeti yoktur. Bütün bunlar dünya hayatının geçici menfaatinden başka bir şey değildir. Ahiret ise Rabbin katında takva sahipleri içindir.

DiyanetMeali 43:33-35 Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O'na karşı gelmekten sakınanlaradır.*

DiyanetVakfı 43:35 Ve onları zinetlere boğardık. Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur.

Ömer.N.Bilmen 43:35 Ve altun (ziynetler yapardık). Bunların hepsi de dünya hayatının (muvakkat) meta'ından başka değildir. Ahiret ise Rabbinin indinde muttakîler içindir.

SuatYıldırım 43:33-35 – Eğer, bütün insanların dinsizliğe imrenecek bir tek ümmet haline gelme mahzuru olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri, evlerinin kapılarını, üzerine kurulacakları koltukları hep gümüşten yapardık. Onları altına, mücevhere boğardık. Fakat bütün bunlar dünya hayatının geçici metâından ibarettir. Âhiret ise Rabbinin nezdinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara mahsustur.

İbni Kesir 43:35 Altına boğardık. Bunların hepsi sadece dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret ise; Rabbının katında müttakiler içindir.


Elmalılı-orijinal 43:36 Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır

Elmalılı 43:36 - Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur.

DiyanetMeali 43:36 Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz.

DiyanetVakfı 43:36 Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.

Ömer.N.Bilmen 43:36 Ve her kim o Rahmân'ın zikrinden nankörlükte bulunursa ona bir şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun için bir refîktir.

SuatYıldırım 43:36 – Kim Rahman’ın hikmetlerle dolu ders olarak gönderdiği Kur’ân’ı göz ardı ederse, Biz de ona bir şeytan sardırırız; artık o, ona arkadaş olur. [4,115; 61,5; 41,25]

İbni Kesir 43:36 Kim, Rahman'ın zikrinigörmezlikten gelirse; Biz, ona şeytanı musallat ederiz.


Elmalılı-orijinal 43:37 Ve her halde onlar onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar

Elmalılı 43:37 - Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

DiyanetMeali 43:37 Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar.

DiyanetVakfı 43:37 Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

Ömer.N.Bilmen 43:37 Ve şüphe yok ki, bunlar, onları herhalde doğru yoldan çıkarırlar. Ve onlar da zannederler ki, kendileri şüphe yok hidâyete erdirilmişlerdir.

SuatYıldırım 43:37 – Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.

İbni Kesir 43:37 Şüphesiz ki onlar da bunları yoldan çıkarırlar. Bunlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.


Elmalılı-orijinal 43:38 Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu'du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın

Elmalılı 43:38 - Nihayet kıyamet günü bize gelince, arkadaşına: "Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!" der.

DiyanetMeali 43:38-39 Sonunda Bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!" der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.

DiyanetVakfı 43:38 O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.

Ömer.N.Bilmen 43:38 Nihâyet Bize geldiği zaman (o refikine) der ki: «Keşki benim ile senin aranda ki maşrıkın uzaklığı olsa idi, (sen) ne kötü refîk!»

SuatYıldırım 43:38 – Ta ki huzurumuza gelinceye kadar böyle devam eder.Huzurumuza çıktığında arkadaşına:”Keşke seninle aramız doğu ile batı arası kadar uzak olsaydı!Meğer sen ne kötü arkadaşmışsın!” der.

İbni Kesir 43:38 Nihayet Bize gelince der ki: Keşki benimle senin aranda Doğu ile Batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı. Sen, ne kötü arkadaş imişsin.


Elmalılı-orijinal 43:39 Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir

Elmalılı 43:39 - Onlara: "Bugün pişmanlık duymanız size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz zulmettiniz. Şimdi de hepiniz azapta ortaksınız." denir.

DiyanetMeali 43:38-39 Sonunda Bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!" der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.

DiyanetVakfı 43:39 Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksınız.

Ömer.N.Bilmen 43:39 Bugün size bu temenniniz asla bir fâide vermeyecektir. Çünkü zulmettiniz. Şüphe yok ki, siz azapta ortaklarsınızdır.

SuatYıldırım 43:39 – Allah buyurur: “Bu temenniniz bugün size hiçbir fayda vermez.Çünkü hayat boyunca, birlikte zulmettiniz. Burada da azabı birlikte çekeceksiniz.”

İbni Kesir 43:39 Zulmettiğiniz için, bugün pişmanlığın hiç bir faydası yoktur. Muhakkak ki azabda ortaksınız.


Elmalılı-orijinal 43:40 O halde sen mi işittireceksin o sağırlara? Yâhud hidâyet edeceksin, o körlere ve açık bir dalâl içinde bulunanlara

Elmalılı 43:40 - Ey Muhammed! O halde sağırlara sen mi işittireceksin? Yahut körlere ve apaçık bir sapıklık içinde bulunanlara sen mi doğru yolu göstereceksin?

DiyanetMeali 43:40 Sağırlara sen mi duyuracaksın? Yoksa körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi eriştireceksin?

DiyanetVakfı 43:40 (Resûlüm!) Sağırlara sen mi işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi ileteceksin?

Ömer.N.Bilmen 43:40 Artık sen mi o sağırlara işittireceksin? Veya o körleri ve apaçık bir sapıklık içinde bulunanı hidâyete erdireceksin?

SuatYıldırım 43:40 – Sen sağırlara söz işittirebilir, körleri doğru yolda yürütebilir, besbelli sapıklıkta olanları hidâyete erdirebilir misin?

İbni Kesir 43:40 Sen mi duyuracaksın o sağırlara? Körleri ve apaçık sapıklıkta olanları sen mi hidayete eriştireceksin?


Elmalılı-orijinal 43:41 Şu halde şayed biz seni alır götürür isek elbette onlardan intikam alacağız

Elmalılı 43:41 - Eğer biz seni onlara azap gelmeden önce alıp götürsek bile onlardan intikam alırız.

DiyanetMeali 43:41-42 Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

DiyanetVakfı 43:41 Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız.

Ömer.N.Bilmen 43:41 Eğer seni herhalde (onların aralarından) giderirsek, artık şüphe yok ki Biz onlardan intikam alıcılarız.

SuatYıldırım 43:41-42 – Ey Resulüm! Biz seni vefat ettirip yanımıza alsak da,yine onlardan müminlerin intikamını alırız.Yahut onlara vâd ettiğimiz azabı, sana sağlığında gösteririz. Çünkü onlara karşı Biz her zaman güçlüyüz.

İbni Kesir 43:41 Seni onlardan uzaklaştırsak da; muhakkak ki Biz, onlardan intikam alırız.


Elmalılı-orijinal 43:42 Yâhud onlara yaptığımız vaîdi sana gösterirsek şübhe yok ki biz ona da muktediriz

Elmalılı 43:42 - Yahut da onlara vaad ettiğimiz azabı sana gösteririz. Çünkü bizim onlara azap etmeye gücümüz yeter.

DiyanetMeali 43:41-42 Seni onlardan uzaklaştırsak bile doğrusu Biz kendilerinden öç alırız; yahut onlara vadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü onlara karşı gücü yetenleriz.

DiyanetVakfı 43:42 Yahut onlara vâdettiğimiz azabı, sana gösteririz. Çünkü bizim onlara gücümüz yeter.

Ömer.N.Bilmen 43:42-43 Yahut onlara vaadettiğimizi sana göstereceğizdir. Çünkü Biz, muhakkak ki onların üzerlerine muktedirleriz. Artık sen, sana vahyolunmuş olana kuvvetle sarıl. Şüphe yok ki, sen bir doğru yol üzerindesin.

SuatYıldırım 43:41-42 – Ey Resulüm! Biz seni vefat ettirip yanımıza alsak da,yine onlardan müminlerin intikamını alırız.Yahut onlara vâd ettiğimiz azabı, sana sağlığında gösteririz. Çünkü onlara karşı Biz her zaman güçlüyüz.

İbni Kesir 43:42 Yahut da onlara vaadettiğimizi sana gösteririz. Çünkü Biz, onlara karşı gücü yetenleriz.


Elmalılı-orijinal 43:43 Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin

Elmalılı 43:43 - Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin.

DiyanetMeali 43:43 Sana vahyolunana sarıl, sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin.

DiyanetVakfı 43:43 Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın.

Ömer.N.Bilmen 43:42-43 Yahut onlara vaadettiğimizi sana göstereceğizdir. Çünkü Biz, muhakkak ki onların üzerlerine muktedirleriz. Artık sen, sana vahyolunmuş olana kuvvetle sarıl. Şüphe yok ki, sen bir doğru yol üzerindesin.

SuatYıldırım 43:43 – O halde sen sana vahyedilen buyruklara sımsıkı sarıl, muhakkak ki sen dosdoğru yoldasın.

İbni Kesir 43:43 Sen; sana vahyolunana sarıl. Muhakkak ki sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.


Elmalılı-orijinal 43:44 Ve muhakkak ki o, hem senin için, hem kavmın için bir şereftir ve ileride ondan mes'ul olacaksınız

Elmalılı 43:44 - Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

DiyanetMeali 43:44 Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.

DiyanetVakfı 43:44 Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 43:44-45 Ve muhakkak ki o, elbette senin için ve kavmin için pek büyük bir şereftir ve ileride sual olunacaksınızdır. Senden evvel resûllerimizden göndermiş olduğumuz zâtlara sor, biz o Rahmân'dan başka tapılacak ilâhlar yaptık mı?

SuatYıldırım 43:44 – Bu Kur’ân hem sana, hem milletine güzel bir namdır, şereftir.İleride ondan dolayı sorguya çekileceksiniz.

İbni Kesir 43:44 Doğrusu bu; sana ve kavmine bir öğüttür. Ondan sorguya çekileceksiniz.


Elmalılı-orijinal 43:45 Senden evvel gönderdiklerimize sor Resullerimizden! biz Rahmandan başka ıbadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız?

Elmalılı 43:45 - Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan başka kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmış mıyız?

DiyanetMeali 43:45 Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor; Biz, Rahman olan Allah'tan başka, kulluk edilecek tanrılar meşru kılmış mıyız?*

DiyanetVakfı 43:45 Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?

Ömer.N.Bilmen 43:44-45 Ve muhakkak ki o, elbette senin için ve kavmin için pek büyük bir şereftir ve ileride sual olunacaksınızdır. Senden evvel resûllerimizden göndermiş olduğumuz zâtlara sor, biz o Rahmân'dan başka tapılacak ilâhlar yaptık mı?

SuatYıldırım 43:45 – Senden önce gönderdiğimiz resullere sor bakalım:Biz, hiç Rahman’dan başka tapılacak tanrılar kabul etmiş miyiz?

İbni Kesir 43:45 Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor: Biz, Rahman'dan başka ibadet edecek tanrılar kılmış mıyız?


Elmalılı-orijinal 43:46 Celâlim hakkı için Musâyı âyetlerimizle Fir'avne ve cem'ıyyetine gönderdik, vardı haberiniz olsun, dedi: ben bütün âlemlerin rabbının Resulüyüm

Elmalılı 43:46 - Andolsun ki, biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ın peygamberiyim." dedi.

DiyanetMeali 43:46 And olsun ki Biz Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve erkanına göndermiştik, "Şüphesiz ben, Alemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.

DiyanetVakfı 43:46 Andolsun biz Musa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.

Ömer.N.Bilmen 43:46-47 Andolsun ki, Mûsa'yı âyetlerimizle Fir'avun'a ve onun cemaatine gönderdik. Binaenaleyh dedi ki: «Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir Resûlüyüm.» Vaktâ ki onlara Bizim âyetlerimizle geldi, onlar o zaman, bunlardan gülüşür oldular.

SuatYıldırım 43:46 – Nitekim onlardan Mûsâ’yı, delillerimiz ve mûcizelerimizle Firavun’a ve ileri gelen yetkililerine gönderdik.O da onlara: “Ben Rabbülâlemin’in size elçisiyim” dedi.

İbni Kesir 43:46 Andolsun ki; Biz, Musa'yı da ayetlerimizle Firavun'a ve erkanına göndermiştik. Ve demişti ki: Şüphesiz ben, alemlerin Rabbının elçisiyim.


Elmalılı-orijinal 43:47 Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler

Elmalılı 43:47 - Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

DiyanetMeali 43:47 Onlara mucizelerimizi getirdiği zaman, bunlara gülüvermişlerdi.

DiyanetVakfı 43:47 Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 43:46-47 Andolsun ki, Mûsa'yı âyetlerimizle Fir'avun'a ve onun cemaatine gönderdik. Binaenaleyh dedi ki: «Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir Resûlüyüm.» Vaktâ ki onlara Bizim âyetlerimizle geldi, onlar o zaman, bunlardan gülüşür oldular.

SuatYıldırım 43:47 – O, delillerimizle onlara gidince onlar alay edip gülmeye koyuldular.

İbni Kesir 43:47 Onlara ayetlerimizle varınca, onlar bunlara gülüvermişlerdi.


Elmalılı-orijinal 43:48 Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu' edeler

Elmalılı 43:48 - Bizim onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki doğru yola dönerler diye biz onları azapla yakaladık.

DiyanetMeali 43:48 Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.

DiyanetVakfı 43:48 Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.

Ömer.N.Bilmen 43:48 Ve onlara âyetten bir şey gösterir olmadık ki, illâ o, diğerlerinden daha büyük idi. Ve onları azab ile yakaladık, belki onlar geri dönerler (diye).

SuatYıldırım 43:48 – Onlara hep birbirinden büyük mûcizeler gösterdik. Belki dönüş yaparlar diye azaplarla sarstık.

İbni Kesir 43:48 Onlara biri diğerinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik. Doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.


Elmalılı-orijinal 43:49 Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz

Elmalılı 43:49 - Onlar azâbı görünce: "Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten doğru yola gireceğiz." dediler.

DiyanetMeali 43:49 "Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim" dediler.

DiyanetVakfı 43:49 Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.

Ömer.N.Bilmen 43:49 Ve dediler ki: «Ey sahir! Bizim için Rabbine bir dua et, sana olan ahdi hürmetine, şüphe yok ki, biz de elbette hidâyete ermişler oluruz.»

SuatYıldırım 43:49 – Azabı tadınca Mûsâ’ya: “Haydi büyücü! Sana verdiği sözünün gereği olarak bizim için Rabbine dua et, bizi bağışlasın, zira artık yola geleceğiz” dediler.

İbni Kesir 43:49 Ve dediler ki: Ey sihirbaz; sana verdiği ahde göre Rabbına bizim için dua et. Muhakkak biz, hidayete eriştirilmiş olacağız.


Elmalılı-orijinal 43:50 Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler

Elmalılı 43:50 - Fakat azabı kendilerinden kaldırdığımız zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.

DiyanetMeali 43:50 Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

DiyanetVakfı 43:50 Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

Ömer.N.Bilmen 43:50 Vaktâ ki, onlardan o azabı açıverdik, o zaman onlar sözlerinden geri döner oldular.

SuatYıldırım 43:50 – Fakat Biz, onlardan azabı giderince, hemen sözlerinden caydılar. [7,133-135]

İbni Kesir 43:50 Azabı üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden caydılar.


Elmalılı-orijinal 43:51 Ve Fir'avn kavmının içinde şöyle bağırdı: ey kavmım! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a

Elmalılı 43:51 - Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?

DiyanetMeali 43:51 Firavun, milletine şöyle seslendi: "Ey milletim! Mısır hükümdarlığı ve memleketimde akan bu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?"

DiyanetVakfı 43:51 Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâla görmüyor musunuz?"

Ömer.N.Bilmen 43:51 Ve Fir'avun kavmi için de nidâ etti, dedi ki: «Ey kavmim! Mısır mülkü ve altından akan ırmaklar benim için değil mi? Hâlâ görmüyor musunuz?»

SuatYıldırım 43:51-53 – Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki: “Ey benim halkım! Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim?Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melaikeler gelmeli değil miydi?” [26,29; 28,38] {KM, Hezekiel 29,3}

İbni Kesir 43:51 Firavun, kavmine seslendi ve dedi ki: Ey kavmim; Mısır mülkü ve altımdan akan şu ırmaklar benim değil mi? Hala görmüyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 43:52 Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor

Elmalılı 43:52 - Yoksa ben, nerede ise meramını anlatamayan şu zavallıdan daha hayırlı değil miyim?

DiyanetMeali 43:52 "Yahut, ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim?"

DiyanetVakfı 43:52 "Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?"

Ömer.N.Bilmen 43:52 «Yoksa ben o kimseden daha hayırlı değil miyim ki, o bir hakîrdir ve (maksadını) açıklamaya yaklaşamıyor.»

SuatYıldırım 43:51-53 – Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki: “Ey benim halkım! Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim?Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melaikeler gelmeli değil miydi?” [26,29; 28,38] {KM, Hezekiel 29,3}

İbni Kesir 43:52 Ben, açıkça söyleyemeyecek derecede zavallı olan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?


Elmalılı-orijinal 43:53 Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında Melâikeler dizilse gelse ya!

Elmalılı 43:53 - Eğer O'nun dediği doğru ise üzerine altın bilezikler atılmalı veya kendisiyle beraber onu tasdik eden melekler gelmeli değil miydi?"

DiyanetMeali 43:53 "Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardım edecek melekler gelmeli değil mi?"

DiyanetVakfı 43:53 "Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?"

Ömer.N.Bilmen 43:53 «Onun üzerine altundan bilezikler atılmalı değil mi idi? Veya onunla beraber melekler birbirlerine mukarinler olarak gelmeli değil miydi?»

SuatYıldırım 43:51-53 – Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki: “Ey benim halkım! Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim?Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melaikeler gelmeli değil miydi?” [26,29; 28,38] {KM, Hezekiel 29,3}

İbni Kesir 43:53 Ona altın bilezikler verilmeli veya beraberinde kendisine yardım edecek melekler gelmeli değil miydi?


Elmalılı-orijinal 43:54 Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler, çünkü dînden çıkmış fâsık bir kavm idiler

Elmalılı 43:54 - Firavun kavmini küçümsedi. Onlar da O'na itaat ettiler. Çünkü onlar fâsık bir kavimdi.

DiyanetMeali 43:54 Firavun, milletini küçümsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti.

DiyanetVakfı 43:54 Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.

Ömer.N.Bilmen 43:54 Artık kavmine hakaretle baktı. Derken onlar da ona itaat ediverdiler. Şüphe yok ki onlar, fasıklar olan bir kavim olmuş idiler.

SuatYıldırım 43:54 – O halkını küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan iyice çıkmış bir toplum idi.

İbni Kesir 43:54 Firavun, kavmini küçümsedi, ama onlar yine de kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar, fasık olan bir kavim idi.


Elmalılı-orijinal 43:55 Böyle vaktâ ki bizi gadaba da'vet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik

Elmalılı 43:55 - Nihayet bizi gazaplandırdıkları zaman onlardan intikam aldık. Hepsini suda boğduk.

DiyanetMeali 43:55 Böylece Bizi öfkelendirince onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.

DiyanetVakfı 43:55 Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, hepsini suda boğduk.

Ömer.N.Bilmen 43:55 Vaktâ ki, Bizi gazaplandırdılar, onlardan intikam aldık. Hemen hepsini de garkettik.

SuatYıldırım 43:55 – Onlar bizi gazaba dâvet edince, Biz de onların hepsini suda boğarak, onlardan müminlerin intikamını aldık.

İbni Kesir 43:55 Bizi öfkelendirince; onlardan intikam aldık ve hepsini suda boğduk.


Elmalılı-orijinal 43:56 Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık

Elmalılı 43:56 - Onları sonradan gelecekler için ibret ve örnek kıldık.

DiyanetMeali 43:56 Onları, sonradan gelecek inkarcılara ibret alınacak bir geçmiş kıldık.*

DiyanetVakfı 43:56 Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.

Ömer.N.Bilmen 43:56 Artık onları sonrakiler için de bir geçmiş bir ibret kıldık.

SuatYıldırım 43:56 – Onları sonraki nesillere, geçmiş bir ibret ve misal yaptık.

İbni Kesir 43:56 Ve onları, sonradan geleceklere bir geçmiş ve örnek kıldık.


Elmalılı-orijinal 43:57 Ve vaktâ ki Meryemin oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar

Elmalılı 43:57 - Meryem oğlu İsâ bir misal olarak anlatılınca, senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarını sanarak bağrışmaya başladılar.

DiyanetMeali 43:57 Meryem oğlu misal verilince, senin milletin buna gülüp geçiverdi.

DiyanetVakfı 43:57 Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar.

Ömer.N.Bilmen 43:57 Vaktâ ki, Meryem'in oğlu, bir mesel olarak irâd edildi. O zaman kavmin bundan sevinip çağrışır oldular.

SuatYıldırım 43:57-58 – Vakta ki Meryem’in oğlu Îsâ misal verildi, derhal halkın keyiflenerek haykıra haykıra gülmeye koyuldu ve “Bizim tanrılarımız mı üstün, dediler, yoksa o mu?” Bunu, sırf bir münâkaşa olsun diye sana misal verdiler. Zaten onlar kavgacı bir toplumdur.

İbni Kesir 43:57 Meryem'in oğlu misal olarak verilince; senin kavmin hemen bağrıştı.


Elmalılı-orijinal 43:58 Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler

Elmalılı 43:58 - Onlar dediler ki: "Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlıdır, yoksa İsâ mı?" Bu misâli sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Doğrusu onlar çok kavgacı bir topluluktur.

DiyanetMeali 43:58 "Bizim tanrımız mı yoksa o mu daha iyidir?" dediler. Sana böyle söylemeleri, sadece, tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir.

DiyanetVakfı 43:58 Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu? dediler. Bunu sana ancak tartışmak için söylediler. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur.

Ömer.N.Bilmen 43:58 Ve dediler ki: «Bizim ilâhlarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu?» Bunu sana bir mücadeleden başka olarak irâd etmiş olmadılar. Hayır. Onlar düşmanlar olan bir kavimdirler.

SuatYıldırım 43:57-58 – Vakta ki Meryem’in oğlu Îsâ misal verildi, derhal halkın keyiflenerek haykıra haykıra gülmeye koyuldu ve “Bizim tanrılarımız mı üstün, dediler, yoksa o mu?” Bunu, sırf bir münâkaşa olsun diye sana misal verdiler. Zaten onlar kavgacı bir toplumdur.

İbni Kesir 43:58 Ve: Bizim tanrılarımız mı, yoksa o mu daha iyidir? dediler. Sana böyle demeleri, sadece tartışmaya girişmek içindir. Hayır, onlar kavgacı bir kavimdir.


Elmalılı-orijinal 43:59 Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona in'am ettik ve kendisini Benî İsraîl için bir mesel yaptık

Elmalılı 43:59 - İsâ, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

DiyanetMeali 43:59 Meryemoğlu, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

DiyanetVakfı 43:59 O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.

Ömer.N.Bilmen 43:59 O başka değil, bir kuldur ki, O'nun üzerine in'amda bulunduk ve O'nu İsrâiloğulları için bir ibret kıldık.

SuatYıldırım 43:59-60 – Hayır, o bir tanrı değil, nimetimize mazhar ettiğimiz ve İsrailoğulları için bir örnek yaptığımız bir has kulumuzdu. Şayet yapmak isteseydik, sizin yerinize geçmek üzere melekler yaratırdık. Ama bu, Allah’ın hikmetine aykırıdır.

İbni Kesir 43:59 O; kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.


Elmalılı-orijinal 43:60 Ve dilersek sizlerden de Melâike yaparız Arzda halef olurlar

Elmalılı 43:60 - Eğer biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık.

DiyanetMeali 43:60 Eğer dileseydik, size bedel yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.

DiyanetVakfı 43:60 Eğer dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık.

Ömer.N.Bilmen 43:60 Ve eğer dileyecek olsa idik, elbette sizden yerde melekler yaratırdık, size halefler olurlardı.

SuatYıldırım 43:59-60 – Hayır, o bir tanrı değil, nimetimize mazhar ettiğimiz ve İsrailoğulları için bir örnek yaptığımız bir has kulumuzdu. Şayet yapmak isteseydik, sizin yerinize geçmek üzere melekler yaratırdık. Ama bu, Allah’ın hikmetine aykırıdır.

İbni Kesir 43:60 Şayet dileseydik; sizden, yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.


Elmalılı-orijinal 43:61 Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur

Elmalılı 43:61 - Gerçekten o, (İsâ'nın yere inişi) kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur.

DiyanetMeali 43:61 O kıyametin kopacağını bildirir; o saatin geleceğinden şüphe etmeyin, Bana uyun, bu doğru yoldur.

DiyanetVakfı 43:61 Şüphesiz ki o (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur.

Ömer.N.Bilmen 43:61 Ve şüphe yok ki, o (Hazreti İsa) Kıyamet için bir bilgidir. Artık o Kıyamet hususunda bir şekke düşmeyin ve bana tâbi olunuz. Bir dosdoğru yol budur.

SuatYıldırım 43:61 – Gerçekten o, kıyamet için bir beyandır.Artık siz, o saatin geleceğinden hiç şüphe etmeyin de Bana tâbi olun.Doğru yol budur.

İbni Kesir 43:61 Şüphesiz ki o, saatın bilgisidir. O'ndan hiç şüphe etmeyin ve Bana tabi olun. İşte doğru yol.


Elmalılı-orijinal 43:62 Ve sakın sizi Şeytan çelmesin, çünkü o size belli bir düşmandır

Elmalılı 43:62 - Sakın şeytan sizi doğru yoldan alıkoymasın. Gerçekten o sizin için apaçık bir düşmandır.

DiyanetMeali 43:62 Sakın şeytan sizi bu yoldan alıkoymasın; şüphesiz o size apaçık bir düşmandır.

DiyanetVakfı 43:62 Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.

Ömer.N.Bilmen 43:62 Ve sakın sizi seytan men eylemesin. Şüphe yok ki o, sizin için apaçık bir düşmandır.

SuatYıldırım 43:62 – Sakın Şeytan sizi yoldan çevirmesin.Çünkü o sizin besbelli düşmanınızdır.

İbni Kesir 43:62 Sakın şeytan sizi çevirmesin. Şüphesiz ki o, size apaçık bir düşmandır.


Elmalılı-orijinal 43:63 Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba'zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin,

Elmalılı 43:63 - İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.

DiyanetMeali 43:63 İsa, belgeleri getirdiği zaman demişti ki: "Size hikmetle ve ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üzere geldim. Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin."

DiyanetVakfı 43:63 İsa, açık delillerle geldiği zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 43:63 Vaktâ ki İsa, o vazıh mûcizeler ile geldi, dedi ki: «Ben size muhakkak açık bir hikmet ile ve kendisiyle ihtilaf eder olduğunuz şeyin bazısını size beyan için geldim. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 43:63-64 – Îsâ, açık açık delillerle onlara gelince: “Ben, size hikmet getirdim,bir de hakkında ayrılığa düştüğünüz bazı şeyleri size açıklamak için geldim.O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir, yalnız O’na ibadet edin. Doğru yol budur.” dedi.

İbni Kesir 43:63 İsa huccetlerle gelince; demişti ki: Size hikmetle ve ihtilafa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 43:64 haberiniz olsun Allah benim rabbım sizin de rabbınız ancak odur, onun için hep ona ıbadet edin, işte bu yegâne doğru yoldur

Elmalılı 43:64 - Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tır. Öyle ise O'na kulluk edin. Bu doğru bir yoldur.

DiyanetMeali 43:64 "Doğrusu Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir, artık O'na kulluk edin, bu, doğru yoldur."

DiyanetVakfı 43:64 Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.

Ömer.N.Bilmen 43:64 «Şüphe yok ki Allah, O benim Rabbimdir ve sizin Rabbinizdir. Hemen O'na ibadet ediniz. İşte bu, dosdoğru yoldur.»

SuatYıldırım 43:63-64 – Îsâ, açık açık delillerle onlara gelince: “Ben, size hikmet getirdim,bir de hakkında ayrılığa düştüğünüz bazı şeyleri size açıklamak için geldim.O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir, yalnız O’na ibadet edin. Doğru yol budur.” dedi.

İbni Kesir 43:64 Muhakkak ki Allah, benim de Rabbımdır, sizin de Rabbınızdır. Öyleyse O' na ibadet edin. İşte doğru yol.


Elmalılı-orijinal 43:65 Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere

Elmalılı 43:65 - Fakat aralarından çıkan gruplar, İsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline!

DiyanetMeali 43:65 Ama, aralarında guruplaştılar, ayrılığa düştüler. Kıyamet gününün can yakıcı azabına uğrayacak zalimlerin vay haline!

DiyanetVakfı 43:65 Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

Ömer.N.Bilmen 43:65 Sonra o tâifeler kendi aralarında ihtilafa düştüler. Artık vay acıklı günün azabından o zulmetmiş olanlara!

SuatYıldırım 43:65 – Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler.Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!

İbni Kesir 43:65 Ama aralarında hizibler birbirleriyle ihtilafa düştüler. Acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlerin haline.


Elmalılı-orijinal 43:66 Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar

Elmalılı 43:66 - Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?

DiyanetMeali 43:66 Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?

DiyanetVakfı 43:66 Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

Ömer.N.Bilmen 43:66 Onlar, kendilerine farkında olmadıkları halde ansızın gelecek olan o saatten başkasını mı gözlüyorlar?

SuatYıldırım 43:66 – İnsanlar, hiç farkında değillerken o kıyamet ansızın başlarına gelivermesini mi bekliyorlar?

İbni Kesir 43:66 Onlar, farkında değillerken kendilerine ansızın o saatın gelmesini mi bekliyorlar?


Elmalılı-orijinal 43:67 Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar, müstesnâ ancak müttekîler

Elmalılı 43:67 - O gün Allah'tan korkanlar hariç dost olanlar birbirlerine düşmandırlar.

DiyanetMeali 43:67 O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar.*

DiyanetVakfı 43:67 O gün, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler.

Ömer.N.Bilmen 43:67 O gün dostların bazıları bazısı için düşmandır. Muttakîler müstesna.

SuatYıldırım 43:67 – Müttakiler dışında dünyadaki bütün dostlar, o gün birbirine düşmandır. [29,25]

İbni Kesir 43:67 O gün; müttakilerin dışında, dostlar birbirlerine düşman olurlar.


Elmalılı-orijinal 43:68 Ey benim kullarım! size hiç korku yoktur bu gün ve siz mahzun da olmıyacaksınız

Elmalılı 43:68-69 - Allah, takva sahiplerine şöyle nida eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.

DiyanetMeali 43:68 Allah: "Ey kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz" der.

DiyanetVakfı 43:68 Ey kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de.

Ömer.N.Bilmen 43:68 Ey kullarım! Sizin üzerinize bugün hiçbir korku yoktur ve siz mahsun olacaklar da değilsiniz.

SuatYıldırım 43:68 – Allah müttakilere şöyle buyurur: “Ey Benim kullarım!Bugün size herhangi bir endişe yoktur.Sizi üzen bir durum da olmayacaktır.”

İbni Kesir 43:68 Ey kullarım; bugün size korku yoktur. Ve siz, üzülecek de değilsiniz.


Elmalılı-orijinal 43:69 Benim âyetlerime iyman edip de halîs müsliman olan kullarım

DiyanetMeali 43:69 Bunlar, ayetlerimize inanmış ve kendilerini Bize vermişlerdir.

DiyanetVakfı 43:69 Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler.

Ömer.N.Bilmen 43:69 Öyle kullar ki, Bizim âyetlerimize imân ettiler ve müslüman oldular.

SuatYıldırım 43:69 – Ne mutlu onlara ki onlar, âyetlerimize inanmış ve Allah’a itaat etmişlerdir.

İbni Kesir 43:69 Onlar ki; ayetlerimize iman etmiş ve müslüman olmuşlardır.


Elmalılı-orijinal 43:70 Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş'eler içinde

Elmalılı 43:70 - Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz."

DiyanetMeali 43:70 Şöyle denir: "Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz."

DiyanetVakfı 43:70 Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!

Ömer.N.Bilmen 43:70 Siz de zevceleriniz de meserretler içinde olduğunuz halde cennete giriniz.

SuatYıldırım 43:70 – Haydi siz de, eşleriniz de neş’e dolu olarak buyurun cennete!

İbni Kesir 43:70 Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete girin.


Elmalılı-orijinal 43:71 Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz

Elmalılı 43:71 - Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız.

DiyanetMeali 43:71 Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır, canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedi kalacaksınız.

DiyanetVakfı 43:71 Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedî kalacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 43:71 Onların üzerine altundan tepsiler ile ve destiler ile dolaşır ve orada canların hoşlanacağı ve gözlerin lezzet alacağı şeyler vardır, ve siz orada ebedîyyen kalıcılarsınız.

SuatYıldırım 43:71 – Altın tepsi ve kâselerle kendilerine ikram eden hizmetçiler, etraflarında fır döner.Hülasa orada canınız ne isterse, gözleriniz hangi manzaralardan hoşlanırsa hepsi var!Hem siz burada devamlı kalacaksınız.

İbni Kesir 43:71 Onlara altın kadehler ve tepsiler dolaştırılır. Canların istediği ve gözlerin hoşlandığı her şey oradadır. Ve siz, orada ebediyyen kalacaksınız.


Elmalılı-orijinal 43:72 Ve işte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle vâris kılındığınız Cennet

Elmalılı 43:72 - İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur.

DiyanetMeali 43:72 İşlediklerinize karşılık, size miras verilen işte bu cennettir.

DiyanetVakfı 43:72 "İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."

Ömer.N.Bilmen 43:72 Ve işte bu o cennetlerdir ki, yapar olduğunuz şeylerden dolayı ona varis kılınmış oldunuz.

SuatYıldırım 43:72 – İşte dünyada yaptığınız makbul işlerden dolayı vârisi yapıldığınız cennet!

İbni Kesir 43:72 İşte o cennet, işlediklerinize karşılık size miras kılındı.


Elmalılı-orijinal 43:73 Sizin için onda çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz

Elmalılı 43:73 - Orada sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz.

DiyanetMeali 43:73 Orada sizin için bol yemiş vardır, onlardan yersiniz.

DiyanetVakfı 43:73 " Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir.

Ömer.N.Bilmen 43:73 Sizin için burada birçok meyveler vardır, onlardan yiyeceksinizdir.

SuatYıldırım 43:73 – Size orada, istediğiniz şekilde yiyeceğiniz her türlü meyve vardır.

İbni Kesir 43:73 Orada sizin için meyveler vardır. Ve onlardan yersiniz.


Elmalılı-orijinal 43:74 Haberiniz olsun ki mücrimler Cehennem azâbında muhalleddirler

Elmalılı 43:74 - Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.

DiyanetMeali 43:74 Doğrusu suçlular, temelli kalacakları cehennemin azabı içindedirler.

DiyanetVakfı 43:74 Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar.

Ömer.N.Bilmen 43:74 Kâfirler ise şüphe yok ki, cehennemin azabı içinde ebedîyyen kalıcılardır.

SuatYıldırım 43:74 – Suçlular ise cehennem azabında ebedî kalacaklar,

İbni Kesir 43:74 Muhakkak ki mücrimler; ebediyyen kalacakları cehennem azabındadırlar.


Elmalılı-orijinal 43:75 Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir

Elmalılı 43:75 - Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.

DiyanetMeali 43:75 Azaba hiç ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar.

DiyanetVakfı 43:75 Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir.

Ömer.N.Bilmen 43:75 Onlardan (bu azab) hafifletilmeyecektir ve onlar bunun içinde şiddetli bir ümitsizliğe düşmüş kimselerdir.

SuatYıldırım 43:75 – Azapları hiç gevşetilmeyecek,orada bütün ümitlerini yitirmiş olarak kalacaklardır.

İbni Kesir 43:75 Azablarına ara verilmeyecek ve orada tamamen ümitsiz kalacaklardır.


Elmalılı-orijinal 43:76 Ve biz onlara zulmetmemişizdir ve lâkin kendileri zalim idiler

Elmalılı 43:76 - Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.

DiyanetMeali 43:76 Biz onlara zulmetmedik, ama onlar zalim kimselerdi.

DiyanetVakfı 43:76 Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir.

Ömer.N.Bilmen 43:76 Ve Biz onlara zulmetmedik. Velâkin onlar zalimler oldular.

SuatYıldırım 43:76 – Böyle yapmakla Biz onlara haksızlık etmedik, ama asıl kendileri öz canlarına zulmettiler.

İbni Kesir 43:76 Biz onlara zulmetmedik, ama onlar zalimlerin kendileridir.


Elmalılı-orijinal 43:77 Ve şöyle çığrışmaktadırlar: ya mâlik! Rabbın işimizi bitiriversin, o demiştir ki: her halde siz duracaksınız

Elmalılı 43:77 - Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksınız." der.

DiyanetMeali 43:77 Cehennemde şöyle seslenilir: "Ey Nöbetçi! Rabbin hiç değilse canımızı alsın." Nöbetçi: "Siz böyle kalacaksınız" der.

DiyanetVakfı 43:77 Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler. Mâlik de: Siz böyle kalacaksınız! der.

Ömer.N.Bilmen 43:77 Ve nidâ ettiler ki: «Ey Mâlik! Rabbine dua et, bizim üzerimize (ölüm ile) hükmetsin.» (Mâlik de) Dedi ki: «Şüphe yok, siz kalıcılarsınız.»

SuatYıldırım 43:77 – Cehennem bekçisine şöyle feryad ederler: “Malik! Ne olur, tükendik artık!Rabbin canımızı alsın, bitirsin işimizi!”O da: “Ölüp kurtulmak yok, ebedî kalacaksınız burada!” der. [87,11-13]

İbni Kesir 43:77 Ey nöbetçi; Rabbın hiç olmazsa bizi ölüme mahkum etsin, diye çağırışırlar. O da: Siz, böyle kalacaksınız, der.


Elmalılı-orijinal 43:78 Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız

Elmalılı 43:78 - Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

DiyanetMeali 43:78 And olsun ki, size gerçeği getirdik; fakat çoğunuz gerçeği sevmiyorsunuz.

DiyanetVakfı 43:78 Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

Ömer.N.Bilmen 43:78 Andolsun ki, biz size hakkı getirdik, velâkin birçoğunuz hak için hoşlanmayanlar idi.

SuatYıldırım 43:78 – Allah da şöyle buyurur: “Biz size gerçeği getirmiştik.Fakat çoğunuz hakikatten hoşlanmamıştınız.”

İbni Kesir 43:78 Andolsun ki; size hak ile geldik. Fakat çoğunuz hakkı hoş görmüyordunuz.


Elmalılı-orijinal 43:79 İşi sıkı mı büktüler, fakat işte sıkı büken biziz

Elmalılı 43:79 - Yoksa onlar hakka karşı gelmek için bir iş mi kararlaştırdılar? Biz de onları cezalandırmak için kararlıyız.

DiyanetMeali 43:79 Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.

DiyanetVakfı 43:79 Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

Ömer.N.Bilmen 43:79 Yoksa bir işi sapsağlam mı tuttular? Artık şüphe yok ki, sapsağlam tutan Biz'leriz.

SuatYıldırım 43:79 – Ey Resulüm! Onlar size hile kurmakta işi sağlama aldıklarını mı düşünüyorlar?İşte Biz de işi sağlam tutuyoruz.

İbni Kesir 43:79 Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız.


Elmalılı-orijinal 43:80 Yoksa biz onların sirlerini ve fısıltılarını işitmeyiz mi sanıyorlar? Hayır işitiriz hem de yanlarında elçilerimiz vardır yazarlar

Elmalılı 43:80 - Yoksa onlar bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, işitiriz ve yanlarında bulunan elçi meleklerimiz de her yaptıklarını yazıyorlar.

DiyanetMeali 43:80 Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanırlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.

DiyanetVakfı 43:80 Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.

Ömer.N.Bilmen 43:80 Yahut zannederler mi ki, Biz onların sırlarını ve aralarındaki fısıltılarını işitmeyiz? Hayır. Ve Bizim elçilerimiz, onların yanlarında yazıyorlar.

SuatYıldırım 43:80 – Yoksa onlar Bizim, kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır işitiriz ve yanlarındaki elçilerimiz de yaptıkları her şeyi yazarlar.

İbni Kesir 43:80 Yoksa kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır, öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.


Elmalılı-orijinal 43:81 De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum

Elmalılı 43:81 - Ey Muhammed! de ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın bir çocuğu olsaydı, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum."

DiyanetMeali 43:81 De ki: "Eğer Rahman olan Allah'ın çocuğu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum."

DiyanetVakfı 43:81 De ki : Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!

Ömer.N.Bilmen 43:81-82 De ki: «Eğer Rahmân için (faraza) bir veled olsa idi, (O'na) ibadet edenlerin ilki ben olurdum.» Göklerin ve yerin Rabbi, arş'ın Rabbi (o müşriklerin) tavsif ettikleri şeyden münezzehdir.

SuatYıldırım 43:81 – De ki: Faraza, Rahman’ın çocuğu olsaydı ona ilk ibadet eden ben olurdum! [39,4; 19,90-91]

İbni Kesir 43:81 De ki: Eğer Rahman'ın çocuğu olsaydı; o takdirde ben, kulluk edenlerin ilkiydim.


Elmalılı-orijinal 43:82 Tenzih o sübhâna o Göklerin ve Yerin rabbı, rabbül'arşe onların vasıflarından

Elmalılı 43:82 - Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirdikleri şeyden münezzehtir, yücedir.

DiyanetMeali 43:82 Göklerin ve yerin Rabbi, Arşın Rabbi onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

DiyanetVakfı 43:82 Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.

Ömer.N.Bilmen 43:81-82 De ki: «Eğer Rahmân için (faraza) bir veled olsa idi, (O'na) ibadet edenlerin ilki ben olurdum.» Göklerin ve yerin Rabbi, arş'ın Rabbi (o müşriklerin) tavsif ettikleri şeyden münezzehdir.

SuatYıldırım 43:82 – Göklerin ve yerin Rabbi, o Arşın, o muazzam saltanatın Rabbi,Kendisine eş, ortak uyduranların iddialarından münezzehtir, yüceler yücesidir.

İbni Kesir 43:82 Göklerin ve yerin Rabbı, Arş'ın Rabbı onların tavsiflerinden münezzehtir.


Elmalılı-orijinal 43:83 Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va'dolundukları günlerine çatasıya kadar

Elmalılı 43:83 - Şimdi sen bırak onları, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar oynasınlar.

DiyanetMeali 43:83 Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.

DiyanetVakfı 43:83 Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.

Ömer.N.Bilmen 43:83 Artık onları bırak, (beyhûde işlere) dalsınlar ve oyalanadursunlar. O vaadolundukları günlerine mülâki olacaklarına değin.

SuatYıldırım 43:83 – Kendilerine bildirilen o hesap gününe kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak, batıllarına dalsınlar, varsın oyalansınlar.

İbni Kesir 43:83 Bırak onları, kendilerine vaadedilen güne ulaşıncaya kadar dalsınlar, oyalanıp dursunlar.


Elmalılı-orijinal 43:84 Hem o odur ki Gökte de ilâh Yerde de ilâhdır ve hakîm odur alîm o

Elmalılı 43:84 - Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herşeyi bilir.

DiyanetMeali 43:84 Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O'dur. Hakim olan, her şeyi bilen O'dur.

DiyanetVakfı 43:84 Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O'dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir.

Ömer.N.Bilmen 43:84 Ve O, o Zât-ı akdes'dir ki, gökte ilâhtır ve yerde ilâhtır. Ve O, bihakkın hikmet sahibidir, bihakkın ilim sahibidir.

SuatYıldırım 43:84 – O, Allah’tır, gökte de yerde de tek ve gerçek İlahtır.O tam hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyi hakkıyla bilir. [6,3]

İbni Kesir 43:84 Gökte de ilah, yerde de ilah O'dur. Ve O; Hakim'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 43:85 Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz

Elmalılı 43:85 - Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.

DiyanetMeali 43:85 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı kendisinin olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na döneceksiniz.

DiyanetVakfı 43:85 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek de O'na mahsustur. Siz O'na döndürüleceksiniz.

Ömer.N.Bilmen 43:85 Ve mukaddestir O (Zât-ı ilâhî) ki, göklerin ve yerin ve bunların aralarında bulunan şeylerin mülkü O'na mahsustur ve saatin ilmi de O'nun indindedir ve O'na döndürüleceksinizdir.

SuatYıldırım 43:85 – Göklerin, yerin ve ikisinin arasında olan bütün varlıkların mülk ve hâkimiyetine sahip olan Allah’ın şanı çok yücedir, hayır ve bereketi sınırsızdır.Kıyamet saatini bilmek O’na aittir.Hepiniz sonunda O’nun huzuruna götürüleceksiniz.

İbni Kesir 43:85 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisine ait olan ne yücedir. Kıyamet saatının bilgisi O'nun katındadır ve O'na döndürüleceksiniz.


Elmalılı-orijinal 43:86 Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ

Elmalılı 43:86 - Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir.

DiyanetMeali 43:86 Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.

DiyanetVakfı 43:86 Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır.

Ömer.N.Bilmen 43:86 O'ndan başka ibadet eder oldukları şeyler, şefaat etmeğe malik değildirler. Ancak o bilir oldukları halde Hakk'a şehâdet edenler müstesnâ.

SuatYıldırım 43:86 – Müşriklerin O’ndan başka yalvardıkları sahte tanrıların şefaat yetkileri yoktur.Ancak bilerek hak ve gerçeğe şahitlik edenler bunu yapabileceklerdir.

İbni Kesir 43:86 O'ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler.


Elmalılı-orijinal 43:87 Celâlım hakkı için sorsan onlara: kendilerini kim yarattı elbette Allah derler, o halde nasıl çevrilirler?

Elmalılı 43:87 - Eğer sen onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette: "Allah" derler. O halde nasıl haktan çevriliyorlar?

DiyanetMeali 43:87 And olsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: "Allah" derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?

DiyanetVakfı 43:87 Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette "Allah" derler. O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar?

Ömer.N.Bilmen 43:87 Ve andolsun ki, eğer onlara soracak olsan ki, kendilerini kim yarattı? Elbette diyeceklerdir ki: «Allah...» O halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?

SuatYıldırım 43:87 – Eğer kendilerine: “Sizi kim yarattı?” diye sorarsan “Allah yarattı” derler.O halde, nasıl oluyor da O’nu tek İlah kabul etmekten vazgeçiriliyorlar?

İbni Kesir 43:87 Andolsun ki; onlara, kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette; Allah, diyeceklerdir. O halde neye çevriliyorlar?


Elmalılı-orijinal 43:88 Onun ya rab! demesi hakkı için her halde onlar iymana gelmez bir kavımdırlar

Elmalılı 43:88 - Peygamberin sözü şu olmuştur: "Ey Rabbim! Bunlar gerçekten imân etmeyen bir kavimdir."

DiyanetMeali 43:88-89 Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.*

DiyanetVakfı 43:88 (Resûlullah'ın:) "Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir" demesini de( Allah biliyor)

Ömer.N.Bilmen 43:88-89 Ve onun, «Yarabbi! Muhakkak ki, onlar imân etmez bir kavimdir,» demesi de indallah malumdur. Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir.

SuatYıldırım 43:88 – Allah, elbette Resulünün: “Ya Rabbî! Ne yapayım, onlar, bir türlü imana gelmeyen bir topluluktur” demesini de biliyor. [25,30]

İbni Kesir 43:88 Onun: Ey Rabbım, demesi hakkı için, muhakkak ki bunlar inanmayan bir kavimdir.


Elmalılı-orijinal 43:89 Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de selâm: de, artık ileride bileceklerdir

Elmalılı 43:89 - Ey Muhammed! Şimdilik sen onlara aldırma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakında bilecekler!

DiyanetMeali 43:88-89 Onlar hakkında: "Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine Allah: "Onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.*

DiyanetVakfı 43:89 Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakında bilecekler! buyurdu.

Ömer.N.Bilmen 43:88-89 Ve onun, «Yarabbi! Muhakkak ki, onlar imân etmez bir kavimdir,» demesi de indallah malumdur. Şimdi onlardan iraz et ve «Selâm,» deyiver, artık ileride bileceklerdir.

SuatYıldırım 43:89 – Şimdi sen onlardan yüz çevir ve: “Selâm size!” de.Artık yakında mâruz kalacakları âkıbeti öğrenirler.

İbni Kesir 43:89 Şimdilik sen, onlardan yüz çevir ve; selam, de. Yakında bileceklerdir.