HOME PREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: Duhân Suresi ; Sure 44, Ayet 49


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri: 44:49
Saying "Taste it! Indeed you only are the most honourable, the dignified!"



Elmalılı-orijinal 44:49. Dat bakalım deyin: çünkü sen azîzdin, kerîmdin.

Elmalılı 44:49 - Ona şöyle denir! "Tat bakalım azabı! hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün.

DiyanetMeali 44:47-50. "Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir.

DiyanetVakfı 44:49. (Ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin!

Ömer.N.Bilmen 44:48-49 Sonra başının üstüne o pek kaynar su azabından dökün. (Deyin ki) «Tad! Şüphe yok, sen (zûm ediyordun ki) pek kuvvetli, pek âlicenap olan sensin.»

SuatYıldırım 44:47-50 – Allah Zebanîlere: “Tutun onu da, buyurur, cehennemin ta ortasına sürükleyin.Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!”ve deyin ki: “Tat bakalım! Hani üstündün, kudretliydin, asildin!”İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur. [52,13-15]

İbni Kesir 44:49 Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?

Muhammed Esed 44:49 Bunları tat ey [yeryüzünde] kendini böyle kudret sahibi, böyle üstün gören! [Dipnot 27]
[Dipnot 27] Lafzen, “zaten sen, ... idin” -ölümden sonra hayatın devamına ve bu sebeple insanın Allah'a karşı nihaî sorumluluğuna inançsızlıktan doğan kibirlenme günahına bir işaret. (Karş. 96:6-7 -“şüphe yok ki insan ne zaman kendisini yeterli görse fütursuzca azar”- ve ilgili not 4. [96:6-7 not 4: Lafzen, “dönüş (er-ruc‘â) Rabbinedir”. Bu isim, burada iki anlamda kullanılmıştır: “herkes mutlaka hesap için Allah'ın huzuruna getirilecektir” ve “var olan her şey asıl kaynağı olan Allah'a geri dönecektir”. Nihaî analizde, 6-8. ayetlerde ifade edilen düşünce, insanın kendine yeterli olduğu ve dolayısıyla “kendi kaderinin efendisi” olduğu şeklindeki küstahça iddiayı saçma görerek reddeder; ayrıca bütün ahlakî kavramların -iyi ile kötü, doğru ile eğri arasındaki ayrım ölçülerinin- insanın bir Üstün Güc'e karşı sorumluluğu kavramı ile kopmaz şekilde bağlı olduğuna işaret eder: başka bir deyişle, “ahlakîlik” kavramı, böyle bir sorumluluk hissine -ister bilinçli isterse bilinç altında olsun- dayanmadığı zaman bütün anlamını kaybeder.])