HOME PREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: Mülk Suresi ; Sure 67, Ayet 10


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And they will say, "Had we listened or understood, we would not have been among the people of hell."


Elmalılı-orijinal 67:10. Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler

Elmalılı 67:10 - Ve derler ki: "Eğer biz dinleseydik, yahut düşünüp anlasaydık şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!"

DiyanetMeali 67:10. "Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık" derler.

DiyanetVakfı 67:10. Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.

Ömer.N.Bilmen 67:10-11 Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.

SuatYıldırım 67:10 – Ve ilave edecekler: “Şayet biz gerçeği işiten ve aklını çalıştıran kimseler olsaydık, elbette bu alevli ateşe girenlerden olmazdık!”

İbni Kesir 67:10 Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, bu çılgın alevli ateş halkı arasında bulunmazdık, derler.

Muhammed Esed 67:10 Ve onlar, “Eğer biz” diye ekleyecekler, “[bu uyarıları] dinlemiş olsaydık veya [en azından] kendi aklımızı kullansaydık, [şimdi] yakıcı ateşe müstehak olanlar arasında bulunmazdık!” [Dipnot 8]

[Dipnot 8] Akıl, doğru kullanıldığında, insanı Allah'ın varlığını tanımaya ve böylece, O'nun bütün yaratma eyleminin altında belirli bir planın yattığını anlamaya sevk edecektir. Bu tanımanın mantıkî sonucu, insan hayatını etkileyen ilahî planın bazı yönlerinin -özellikle, doğru ile yanlış arasındaki ayrımın- Allah'ın seçilmiş elçilerine, yani peygamberlere indirdiği vahiy aracılığıyla insana sürekli olarak bildirildiği gerçeğinin kavranmasıdır. Bu, yaratılıştan gelen “Allah ile ahit” (2:27'de işaret edilen ve ilgili 19. notta açıklanan) ancak, öteki dünyadaki azabı kaçınılmaz bir akibet haline getiren, insanın ruhî geleceği pahasına bozulabilir.