Elmalılı-orijinal 67:1 Ne yücedir o ki mülk onun elinde ve o her şey'e kadîrdir

Elmalılı 67:1 - Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.

DiyanetMeali 67:1 Hükümranlık elinde olan Allah yücedir ve O herşeye Kadir'dir.

DiyanetVakfı 67:1 Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.

Ömer.N.Bilmen 67:1 Bütün mülk elinde yed-i kudretinde (olan) Allah Teâlâ pek yücedir. Ve o her şey üzerine hakkıyla kâdirdir.

SuatYıldırım 67:1 – Hakimiyet elinde bulunan o yüce Allah mukaddestir, hayrı ve bereketi sınırsızdır ve O her şeye kadirdir.

İbni Kesir 67:1 Şanı yücedir, bütün mülk elinde olanın. Ve O; her şeye kadirdir.

Elmalılı-orijinal 67:2 O ki ölümü ve dirimi kadir edip yarattı, sizi imtihana çekip şunu bildirmek içinki hanginiz amelce daha güzel, hem o öyle azîz öyle gafur

Elmalılı 67:2 - O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.

DiyanetMeali 67:2 Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi (hayatı) yaratan O'dur. O, güçlüdür, bağışlayandır.

DiyanetVakfı 67:2 O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.

Ömer.N.Bilmen 67:2 O ki, ölümü ve hayatı yarattı, hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için ve o, bihakkın galiptir, çok yarlığayandır.

SuatYıldırım 67:2 – Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O azîzdir, gafurdur (üstün kudret sahibidir, affı ve mağfireti boldur). [2,28; 18,7]

İbni Kesir 67:2 Hanginizin daha iyi amel işlediğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafur'dur.

Elmalılı-orijinal 67:3 o ki yedi sema yaratmış birbiriyle mutabık, göremezsin o rahmânın yarattığında hiç bir nizamsızlık, haydi çevir gözü görebilirmisin hiç bir çatlak, bir kusur?

Elmalılı 67:3 - O, yedi göğü, birbiri üzerine yarattı. Rahmân'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun?

DiyanetMeali 67:3 Gökleri yedi kat üzerine yaratan O'dur. Rahman'ın bu yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü bir çevir bak, bir çatlak görebilir misin?

DiyanetVakfı 67:3 O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?

Ömer.N.Bilmen 67:3 O'dur ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı, o Rahmân'ın yaratmasında hiç bir uygunsuzluk göremezsin, imdi gözünü çevir (bak), hiç bir çatlak görebilir misin?

SuatYıldırım 67:3-4 – Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Gözünü çevir de bak: Herhangi bir kusur görebilir misin?Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner.

İbni Kesir 67:3 O ki; yedi göğü kat kat yaratmıştır. Sen Rahman'ın yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü çevir de bak, bir aksaklık görebilir misin?

Elmalılı-orijinal 67:4 Sonra yine çevir gözü, tekrar tekrar, sana döner ö göz hîtab olarak zelîl-ü hakîr

Elmalılı 67:4 - Sonra gözünü tekrar tekrar döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.

DiyanetMeali 67:4 Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer.

DiyanetVakfı 67:4 Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.

Ömer.N.Bilmen 67:4 Sonra gözünü iki def'a daha çevir, o göz sana yorgun bir halde olarak zelilâne bir sûrette geri dönmüş olsun.

SuatYıldırım 67:3-4 – Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Gözünü çevir de bak: Herhangi bir kusur görebilir misin?Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin geri döner.

İbni Kesir 67:4 Sonra gözünü iki kere daha çevir; göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun sana dönecektir.

Elmalılı-orijinal 67:5 Celâlim hakkı için biz o Dünya Semayi takım takım kandillerle donattık ve onları Şeytanlar için (rucum) atmalar yaptık, hem onlar için o çılğın ateş azâbını hazırladık (ki azâbı Seıyr)

Elmalılı 67:5 - Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık.

DiyanetMeali 67:5 And olsun ki, yakın göğü kandillerle donattık, onları şeytanlar için taşlamalar yaptık ve şeytanlara çılgın alev azabını hazırladık.

DiyanetVakfı 67:5 Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Ömer.N.Bilmen 67:5 Andolsun ki en yakın olan göğü kandiller ile bezedik ve onları şeytanlar için atılacak şeyler kıldık ve bunlar için alevli ateş azabı hazırladık.

SuatYıldırım 67:5 – Biz yere en yakın semayı lambalarla donattık. Onları şeytanlara atılan mermiler yaptık. Hem onlara alevli ateş hazırladık. [37,5-6]

İbni Kesir 67:5 Andolsun ki; Biz, yere en yakın göğü kandillerle donattık. Onlarla şeytanların taşlanmasını sağladık. Ve onlara, çılgın alevli azabı hazırladık.

Elmalılı-orijinal 67:6 kendilerinin rabbına küfredenler için de Cehennem azâbı vardır, ona gidiş de ne fena akibettir

Elmalılı 67:6 - Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü gidilecek yerdir o!

DiyanetMeali 67:6 Rablerini inkar eden kimseler için cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüştür!

DiyanetVakfı 67:6 Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü dönüştür!

Ömer.N.Bilmen 67:6 Ve Rablerini inkar etmiş olanlar için cehennem azabı vardır. Ve ne fenâ dönüş yeri.

SuatYıldırım 67:6 – Rab’lerini inkâr edenlere de cehennem azabı var. Gidilecek ne kötü yerdir orası!

İbni Kesir 67:6 Rabblarına küfredenler için de cehennem azabı vardır. Ne kötü dönüş yeridir.

Elmalılı-orijinal 67:7 İçine atıldıkları vakıt onun öyle bir hıçkırışını işidirlerki feveran ediyordur

Elmalılı 67:7 - Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

DiyanetMeali 67:7 Oraya atıldıkları zaman, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

DiyanetVakfı 67:7 Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

Ömer.N.Bilmen 67:7 Oraya atıldıkları zaman onun için bir hıçkırık işitmiş olurlar ve o, kaynar bir haldedir.

SuatYıldırım 67:7 – Onlar oraya atılınca, cehennemin müthiş homurtusunu, kaynaya kaynaya çıkardığı uğultuyu işitirler.

İbni Kesir 67:7 Oraya atıldıklarında; onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

Elmalılı-orijinal 67:8 Hemen hemen öfkeden patlıyacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her def'asında onlara onun bekçileri «size kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) gelmedimi?» Diye sorarlar

Elmalılı 67:8 - Az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: "Size korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi?" diye sorarlar.

DiyanetMeali 67:8 Nerede ise öfkesinden paralanacak! İçine her bir topluluğun atılmasında, bekçileri onlara: "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.

DiyanetVakfı 67:8 Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.

Ömer.N.Bilmen 67:8-9 Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»

SuatYıldırım 67:8 – Cehennem, öfkesinden neredeyse çatlayacak haldedir. Ne zaman oraya yeni bir kafile atılsa, oranın bekçileri: “Sizi uyaran bir peygamber dâveti size ulaşmadı mı?” diye sorarlar. [17,15; 39,71]

İbni Kesir 67:8 Nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Her bir topluluk ona atıldığında, bekçileri onlara sorarlar: Size bir uyarıcı gelmedi mi?

Elmalılı-orijinal 67:9 Evet, doğrusu bize kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiç bir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik derler

Elmalılı 67:9 - Derler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz." dedik.

DiyanetMeali 67:9 Onlar: "Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik" derler.

DiyanetVakfı 67:9 Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve: Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.

Ömer.N.Bilmen 67:8-9 Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»

SuatYıldırım 67:9 – Onlar şöyle cevap verirler: “Evet, bizi uyaran oldu, ama biz onu yalancı saydık ve Rahman hiçbir vahiy indirmedi, siz besbelli bir sapıklık içindesiniz.” dedik.

İbni Kesir 67:9 Onlar: Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, ama biz yalanladık ve: Allah, hiç bir şey indirmemiştir. Siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik, derler.

Elmalılı-orijinal 67:10 Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler

Elmalılı 67:10 - Ve derler ki: "Eğer biz dinleseydik, yahut düşünüp anlasaydık şu çılgın ateşin halkı arasında bulunmazdık!"

DiyanetMeali 67:10 "Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık" derler.

DiyanetVakfı 67:10 Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.

Ömer.N.Bilmen 67:10-11 Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.

SuatYıldırım 67:10 – Ve ilave edecekler: “Şayet biz gerçeği işiten ve aklını çalıştıran kimseler olsaydık, elbette bu alevli ateşe girenlerden olmazdık!”

İbni Kesir 67:10 Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, bu çılgın alevli ateş halkı arasında bulunmazdık, derler.

Elmalılı-orijinal 67:11 İşte günahlarını i'tiraf ettiler, kahrolsun o halde eshabı Seıyr

Elmalılı 67:11 - Böylece günahlarını itiraf ederler. (Artık) o çılgın ateş halkı (Allah'ın rahmetinden) uzak olsunlar!

DiyanetMeali 67:11 Böylece, günahlarını itiraf ederler. Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!

DiyanetVakfı 67:11 Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun, o alevli cehennemin mahkûmları!

Ömer.N.Bilmen 67:10-11 Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.

SuatYıldırım 67:11 – Böylece günahlarını itiraf ederler. Rahmetten uzak olsun o cehennemlikler!

İbni Kesir 67:11 Böylece günahlarını itiraf ettiler. Yok olsun çılgın alevli cehennem ashabı.

Elmalılı-orijinal 67:12 Çünkü o rablarına gıyabda saygı besliyenler yokmu, muhakkak ki mağfiret ve büyük bir ecir onlar içindir

Elmalılı 67:12 - Fakat daha görmeden Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

DiyanetMeali 67:12 Doğrusu, görünmediği halde Rablerinden korkanlara, onlara, bağışlanma ve büyük ecir vardır.

DiyanetVakfı 67:12 Fakat daha görmeden Rablerinden (azabından) korkanlara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlanma hem de büyük mükâfat vardır.

Ömer.N.Bilmen 67:12 Şüphe yok, o kimseler ki Rablerinden gıyaben korkarlar, onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfaat vardır.

SuatYıldırım 67:12 – Fakat Rab’lerini görmedikleri halde, O’na karşı saygılı davrananlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.

İbni Kesir 67:12 Muhakkak ki gayb ile Rabblarından korkanlar, işte onlar için, mağfiret ve büyük mükafat vardır.

Elmalılı-orijinal 67:13 Sözümüzü ister sir tutun ister açığa vurun, çünkü o bütün sînelerin künhünü bilir

Elmalılı 67:13 - Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki, O, göğüslerin özünü bilir.

DiyanetMeali 67:13 Sizler, sözlerinizi gizleseniz de açıklasanız da birdir; O, kalblerde olanı bilir.

DiyanetVakfı 67:13 Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.

Ömer.N.Bilmen 67:13 Lakırdınızı gizleyiniz veya onu açıklayınız, şüphe yok ki O, (Hâlık-ı Azîm) gönüllerde olanı hakkıyla bilendir.

SuatYıldırım 67:13 – Sözünüzü ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun, hepsi birdir. Zira Allah gönüllerin künhünü dahi bilir.

İbni Kesir 67:13 Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; muhakkak ki O, göğüslerin özünü bilendir.

Elmalılı-orijinal 67:14 Bilmezmi o yaradan ki o öyle latîf öyle habîr

Elmalılı 67:14 - Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.

DiyanetMeali 67:14 Yaratan bilmez olur mu? O, Latif'tir, haberdardır.*

DiyanetVakfı 67:14 Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.

Ömer.N.Bilmen 67:14 Yaratmış olan zât bilmez mi? Latîf, habîr olan O'dur.

SuatYıldırım 67:14 – O yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan) latîf ve habîr O’dur.

İbni Kesir 67:14 Yaratan bilmez olur mu hiç? Ve O; Latif'tir, Habir'dir.

Elmalılı-orijinal 67:15 O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr

Elmalılı 67:15 - O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

DiyanetMeali 67:15 Yeryüzünü, size boyun eğdiren O'dur; öyleyse yerin sırtlarında dolaşın, Allah'ın verdiği rızıktan yiyin; sonunda dönüş O'nadır.

DiyanetVakfı 67:15 Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

Ömer.N.Bilmen 67:15 O, O'dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O'nadır.

SuatYıldırım 67:15 – Yeryüzünü size hizmete hazır, uysal bir binek gibi kılan da O’dur.Haydi öyleyse siz de onun omuzları üstünde rahatça dolaşın. O’nun takdir ettiği rızıklardan yiyin, istifade edin. Ama ölümden sonra dirilip O’nun huzuruna çıkacağınızı da bilin.

İbni Kesir 67:15 Size yeryüzünü boyun eğdiren O'dur. O halde onun sırtlarında yürüyün. O' nun rızkından yiyin, nihayet dönüş O'nadır.

Elmalılı-orijinal 67:16 Emînmisiniz o Semâdekinden; sizinle Arzı göçürüvermesinden? O vakıt bakarsınız ki o Arz çalkalanıyordur

Elmalılı 67:16- Her şeyi kuşatmış olan Allah ın yeri sizinle birlikte göçürüvermesinden emin misiniz? O zaman yer çalkalanıyordur.

DiyanetMeali 67:16 Gökte olanın sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz? O zaman, yer, sarsıldıkça sarsılır.

DiyanetVakfı 67:16 Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.

Ömer.N.Bilmen 67:16 Emin mi oldunuz, gökte olanın sizi yerin dibine geçirivermesinden? O vakit o yer, çalkanıverir.

SuatYıldırım 67:16 – Yüceler yücesi olan Allah’ın sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor.

İbni Kesir 67:16 Gökte olanın; sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman yer, sarsıldıkça sarsılır.

Elmalılı-orijinal 67:17 Yoksa emînmisiniz o Semâdekinden: üzerinize bir mermîler yağdırıcı gönderivermesinden? O vakıt bilirsiniz ki nasılmış inzarım?

Elmalılı 67:17 - Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz.

DiyanetMeali 67:17 Gökte olanın başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz.

DiyanetVakfı 67:17 Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!

Ömer.N.Bilmen 67:17 Emin mi oldunuz o gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden? Artık yakında bileceksiniz ki korkutmam nasıldır?

SuatYıldırım 67:17 – Yahut O’nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!

İbni Kesir 67:17 Yoksa gökte olanın; başınıza taş göndermesinden emin mi oldunuz? Benim tehdidimin nasıl olduğunu yakında bileceksiniz.

Elmalılı-orijinal 67:18 Filhakika onlardan evvelkiler de tekzib ettiler, fakat nasıl oldu inkârım

Elmalılı 67:18 - Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Ama beni inkâr nasıl oldu?

DiyanetMeali 67:18 And olsun ki, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Beni inkar etmek nasılmış?

DiyanetVakfı 67:18 Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!

Ömer.N.Bilmen 67:18 Muhakkak ki, onlardan evvelkiler tekzîp etmişlerdi. Artık nasıl oldu inkârım?

SuatYıldırım 67:18 – Onlardan öncekiler de (dini, peygamberleri) yalan saydılar. Ama Ben’im red ve inkâr edişim, intikamım nasıl olurmuş, anladılar!

İbni Kesir 67:18 Andolsun ki; onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Beni inkar nasılmış?

Elmalılı-orijinal 67:19 Bakmazlarmı ki üstlerinde uçan kuşlara, kanat süzerlerken ve yumarlarken? Rahmandır ancak onları tutan, şübhesiz ki o her şey-i görür

Elmalılı 67:19 - Üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân'dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, her şeyi görmektedir.

DiyanetMeali 67:19 Üzerlerinde kanat çırpan dizi dizi kuşları görmezler mi? Onları havada Rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor; doğrusu, O, herşeyi görendir.

DiyanetVakfı 67:19 Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahmân olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.

Ömer.N.Bilmen 67:19 Üstlerinde olan kuşlara bakmazlar mı ki, kanatlarını açarlar ve kapayıverirler. Onları Rahmân'dan başkası tutuvermez. Şüphe yok ki o, her bir şeyi görücüdür.

SuatYıldırım 67:19 – Üstlerinde kuşların saf saf dizilip kanatlarını açıp yumarak dolaşmalarını hiç görmüyorlar mı? Onları havada Rahman’dan başka tutan yoktur. O elbette her şeyi görür.

İbni Kesir 67:19 Onlar; üzerlerinde kanat çırpan sıra sıra kuşları görmezler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Muhakkak ki O; her şeyi görendir.

Elmalılı-orijinal 67:20 Yoksa kimdir o Rahmanın berisinden şu sizin ordularınız ki sizi kurtaracak? Kâfirler başka değil, sade bir gurur içindedirler

Elmalılı 67:20 - Rahmân olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar, ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.

DiyanetMeali 67:20 Yahut, Rahman olan Allah'ın dışında size yardımda bulunabilecek taraftarlarınız kimdir? İnkarcılar sadece aldanmaktadırlar.

DiyanetVakfı 67:20 Rahmân olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.

Ömer.N.Bilmen 67:20 Yoksa sizin için kimdir o Rahmân'ın berisinde size yardım edecek ordunuz! Kâfirler ise ancak bir gurur içindedirler.

SuatYıldırım 67:20 – Rahman’ın dışında size güyâ yardım edecek kimmiş? Doğrusu kâfirler büyük bir aldanış içindedirler.

İbni Kesir 67:20 Rahman'dan başka size yardımda bulunacak ordunuz kimdir? Kafirler sadece gurur içindedirler.

Elmalılı-orijinal 67:21 Yoksa kimdir şu sizlere rızık verecek? O rızkını keserse? Hayır bir ürküntü ve azgınlık içinde inada dalmışlar

Elmalılı 67:21 - Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek olabilen kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.

DiyanetMeali 67:21 Allah size verdiği rızkı kesiverirse, size rızık verecek başka kim vardır? Hayır; onlar, azgınlık ve nefrette direnmektedirler.

DiyanetVakfı 67:21 Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.

Ömer.N.Bilmen 67:21 Eğer sizin rızkınızı kesmiş olursa, sizi merzûk edecek olan kimse kimdir? Hayır. Onlar bir böbürlenme ve bir kaçınma içinde devam eder dururlar.

SuatYıldırım 67:21 – Peki, Allah size ihsan ettiği nasibi alıkorsa, sizi başka rızıklandıracak kimmiş? Doğrusu, onlar azgınlık ve nefret içinde diretmektedirler.

İbni Kesir 67:21 Eğer O; rızkınızı tutup kesiverecek olursa, size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar; azgınlık ve nefret içinde direnip durmaktadırlar.

Elmalılı-orijinal 67:22 İmdi yüz üstü kapanarak giden mi daha doğru? Yoksa dos doğru bir cadde üzerinde düpe düz giden mi? Düşünmeli bir

Elmalılı 67:22 - Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi doğru gider, yoksa dosdoğru yolda yürüyen mi?

DiyanetMeali 67:22 Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır?

DiyanetVakfı 67:22 Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?

Ömer.N.Bilmen 67:22 İmdi yüzü üzerine kapanarak yürüyen mi daha çok hidâyete erendir, yoksa dosdoğru bir yol üzerinde dimdik yürüyen kimse mi?

SuatYıldırım 67:22 – Düşünün bir: Yüzükoyun kapanıp yerde sürünen mi varılacak yere daha kolayca ulaşır, yoksa dümdüz yolda düzgün şekilde yürüyen mi?

İbni Kesir 67:22 Yüzükoyun sürünen mi daha çok hidayettedir, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi?

Elmalılı-orijinal 67:23 de ki, odur ancak sizi inşa eyleyen ve size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren, fakat sizler pek az şükr ediyorsunuz

Elmalılı 67:23 - De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!"

DiyanetMeali 67:23 De ki: "Sizi yaratan sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"

DiyanetVakfı 67:23 (Resûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!

Ömer.N.Bilmen 67:23 De ki: «O, o zâttır ki, sizi yarattı ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller var kıldı. Pek az şükrediverirsiniz.»

SuatYıldırım 67:23 – De ki: Sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve gönüller veren O’dur. Sizin şükrünüz ne de az!

İbni Kesir 67:23 De ki: Sizi yaratan ve sizler için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz.

Elmalılı-orijinal 67:24 Deki, odur sizi Arzda zürriyyet halinde yaratıp yayan, nihayet de hep toplanıp ona haşrolunacaksınız

Elmalılı 67:24 - De ki: "Sizi yerden üreten O'dur ve O'na toplanıp götürüleceksiniz."

DiyanetMeali 67:24 Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

DiyanetVakfı 67:24 De ki: Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O'dur; ancak O'nun huzuruna gelip toplanacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 67:24 De ki: «O, o (Zât)dır ki, sizi yeryüzünde (yaratıp) yaydı ve O'na toplanacaksınız.»

SuatYıldırım 67:24 – Sizi yeryüzünde yaratıp zürriyet halinde yayan O’dur. Ölümden sonra da diriltilip yine O’nun huzurunda toplanacaksınız.

İbni Kesir 67:24 De ki: Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O'dur. Ve O'na toplanıp götürüleceksiniz.

Elmalılı-orijinal 67:25 Böyle iken diyorlar ki: Ne zaman bu va'd? Eğer sadıksanız?

Elmalılı 67:25 - (Onlar): "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar

DiyanetMeali 67:25 "Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?" derler.

DiyanetVakfı 67:25 "Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?" derler.

Ömer.N.Bilmen 67:25 Ve derler ki: «Şu vaadedilen, ne zamandır, eğer sâdıklar oldu iseniz?»

SuatYıldırım 67:25 – Ama onlar yalnızca şunu soruyorlar: “Eğer iddianızda tutarlı iseniz, bu vaad yani inanmadığımız takdirde geleceğini bildirip tehdid ettiğin azap ne zaman?

İbni Kesir 67:25 Derler ki: Doğru sözlüler iseniz, bildirin ne zamandır bu vaad?

Elmalılı-orijinal 67:26 Deki o ılim ancak Allahın ındindedir, ben sade açık anlatan bir nezîr (kocundurucu bir Peygamber) im

Elmalılı 67:26 - De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetMeali 67:26 De ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetVakfı 67:26 De ki: O bilgi, ancak Allah'a mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.

Ömer.N.Bilmen 67:26 De ki: «Şüphe yok, ona ait bilgi ancak Allah'ın indindedir ve ben muhakkak ki ancak açıkça bildiren bir korkutucu peygamberim.

SuatYıldırım 67:26 – De ki: “Bunu yalnız Allah bilir. Ben ise sadece açık ve kesin bir tarzda uyarırım.”

İbni Kesir 67:26 De ki: Bilgi; ancak Allah katındadır. Ve ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.

Elmalılı-orijinal 67:27 Derken vaktı gelip de onu yakından gördüklerinde o küfredenlerin yüzleri kötüleşiverdi. Ve denildi ki işte, o sizin kendilerine da'vet edip durduğunuz budur

Elmalılı 67:27 - Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.

DiyanetMeali 67:27 Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.

DiyanetVakfı 67:27 Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir.

Ömer.N.Bilmen 67:27 Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.»

SuatYıldırım 67:27 – Onu yanıbaşlarında buldukları zaman inkâr edenlerin kederden yüzleri mosmor kesilir. Kendilerine: “İşte sizin isteyip durduğunuz şey!” denilir.

İbni Kesir 67:27 Onu yaklaşırken gördükleri vakit, küfredenlerin yüzleri buruştu. Ve: Sizin isteyip durduğunuz işte budur, denildi.

Elmalılı-orijinal 67:28 Deki: gördünüz mü? Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yâhud bize merhamet buyursa iki takdirde de kâfirleri elîm bir azâbdan kurtaracak kimdir?

Elmalılı 67:28 - De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir?

DiyanetMeali 67:28 De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?"

DiyanetVakfı 67:28 De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım) inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?

Ömer.N.Bilmen 67:28 De ki: «Gördünüz mü, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları helâk etse veya bize rahmet buyursa, ya kâfirleri pek acıklı bir azabtan koruyacak kimdir?»

SuatYıldırım 67:28 – De ki: “Söyler misiniz bana: Allah eğer beni ve beraberimdeki müminleri, ister helâk eder, ister merhamet eder,ne ederse eder, peki kâfirleri o acı azaptan kim kurtarır?”

İbni Kesir 67:28 De ki: Beni ve benimle beraber bulunanları, Allah helak eder veya esirgerse; kafirleri, elim bir azabdan kurtaracak olan kimdir?

Elmalılı-orijinal 67:29 Deki o öyle Rahman, işte biz ona iyman ettik ve ona dayanmaktayız, ileride sizler de bileceksiniz ki o açık bir dalâl içinde bulunan kim?

Elmalılı 67:29 - De ki: "O çok merhametlidir. O'na inanmış, O'na dayanmışızdır. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz."

DiyanetMeali 67:29 De ki: "Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olan Allah'tır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz."

DiyanetVakfı 67:29 De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmiş ve sırf O'na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!

Ömer.N.Bilmen 67:29 De ki: «O Rahmân'dır ki, O'na imân ettik ve O'na tevekkülde bulunduk. Artık yakında bileceksiniz ki o apaçık sapıklıkta bulunan kim imiş?»

SuatYıldırım 67:29 – De ki: “Sizi imana dâvet ettiğimiz İlah, Rahmandır. Biz O’na iman ettik. O’na dayandık. Kimin kesin bir yanlışlık içinde olduğunu yakında öğrenirsiniz.

İbni Kesir 67:29 De ki: O, Rahman'dır. Biz, O'na inandık ve O'na tevekkül ettik. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz.

Elmalılı-orijinal 67:30 De ki: gördünüz mü? Sabaha kadar suyunuz bata kalırsa size bir âbi revan getirecek kim?

Elmalılı 67:30 - De ki: "Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?"

DiyanetMeali 67:30 De ki: "Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"*

DiyanetVakfı 67:30 De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?

Ömer.N.Bilmen 67:30 De ki: «Bana haber veriniz, eğer suyunuz yerin dibine gidip çekiliverecek olsa artık size kim bir akar su getirecektir?»

SuatYıldırım 67:30 – De ki: “Söyleyin bana: şayet suyunuz çekilir, yerin dibine giderse, o akan tatlı suyu, kim getirebilir size?”

İbni Kesir 67:30 De ki: Eğer suyunuz yerin dibine batarsa, söyleyin; size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?