Elmalılı-orijinal 69:1 O Hâkka

Elmalılı 69:1 - (Gerçekleşecek) Kıyamet!

DiyanetMeali 69:1 Gerçekleşecek olan!

DiyanetVakfı 69:1 Gerçekleşecek olan;

Ömer.N.Bilmen 69:1-2 O zûhura geleceği muhakkak olan. Nedir o zûhura geleceği muhakkak olan?

SuatYıldırım 69:1 – Kesin gerçekleşecek olan,

İbni Kesir 69:1 Gerçekleşecek olan.


Elmalılı-orijinal 69:2 Ne Hâkka?

Elmalılı 69:2 - Nedir, o Kıyamet?

DiyanetMeali 69:2 Nedir o gerçekleşecek olan gün?

DiyanetVakfı 69:2 (Evet) nedir o gerçekleşecek olan?

Ömer.N.Bilmen 69:1-2 O zûhura geleceği muhakkak olan. Nedir o zûhura geleceği muhakkak olan?

SuatYıldırım 69:2 – Evet nedir o gerçekleşecek olan?

İbni Kesir 69:2 Nedir o gerçekleşecek olan?


Elmalılı-orijinal 69:3 Ve ne bildirdi sana dirayetle? Nedir o Hâkka?

Elmalılı 69:3 - Gerçekleşenin (Kıaymetin) ne olduğunu sen nerden bileceksin?

DiyanetMeali 69:3 Gerçekleşecek olanın ne olduğunu sana ne bildirir?

DiyanetVakfı 69:3 Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?

Ömer.N.Bilmen 69:3 Ve o zûhura geleceği muhakkak olan şeyi (yani Kıyameti) sana ne şey bildirdi?

SuatYıldırım 69:3 – Gerçekleşecek kıyameti sen nereden bileceksin?

İbni Kesir 69:3 Hangi şey bildirdi sana, gerçekleşecek olanın ne olduğunu?


Elmalılı-orijinal 69:4 İnanmadı Semud-ü Âd o karıaya

Elmalılı 69:4 - Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.

DiyanetMeali 69:4 Semud ve Ad milletleri tepelerine inecek bu gerçeği yalanladılar.

DiyanetVakfı 69:4 Semûd ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felâketi (kıyameti) yalan saymışlardı.

Ömer.N.Bilmen 69:4 Semûd ve Âd kavimleri. O korkunç vak'ayı (yani Kıyameti) yalan saymıştı.

SuatYıldırım 69:4 – İşte Semûd ve Âd milletleri de o kafalara çarpan kıyamet dehşetini yalan saymışlardı.

İbni Kesir 69:4 Semud ve Ad, tepelerine inecek olanı yalanladılar.


Elmalılı-orijinal 69:5 Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile

Elmalılı 69:5 - Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.

DiyanetMeali 69:5 Bu yüzden Semud milleti zorlu bir sarsıntı ile yok edildi.

DiyanetVakfı 69:5 Semûd'a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helâk edildiler.

Ömer.N.Bilmen 69:5-7 Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır.

SuatYıldırım 69:5-6 – Bunlardan Semûd o korkunç zelzele ile yok edildi. Âd ise azgın bir kasırga ile imha edildi.

İbni Kesir 69:5 Bu sebeple Semud, azgın bir sesle helak edildiler.


Elmalılı-orijinal 69:6 Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgârı, azgın bir fırtına ile

Elmalılı 69:6 - Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.

DiyanetMeali 69:6 Ad milleti de bu yüzden önünde durulmaz, dondurucu bir rüzgarla yok edildi.

DiyanetVakfı 69:6 Ad kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.

Ömer.N.Bilmen 69:5-7 Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır.

SuatYıldırım 69:5-6 – Bunlardan Semûd o korkunç zelzele ile yok edildi. Âd ise azgın bir kasırga ile imha edildi.

İbni Kesir 69:6 Ad'a gelince; onlar da uğultulu, azgın bir fırtına ile helak edildiler.


Elmalılı-orijinal 69:7 müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde: köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmı o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler

Elmalılı 69:7 - Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

DiyanetMeali 69:7 Allah onların kökünü kesmek üzere, üzerlerine o rüzgarı yedi gece sekiz gün, estirdi. Halkın, kökünden çıkarılmış hurma kütükleri gibi yere yıkıldıklarını görürsün.

DiyanetVakfı 69:7 Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

Ömer.N.Bilmen 69:5-7 Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır.

SuatYıldırım 69:7 – Allah o kasırgayı üzerlerine yedi gece, sekiz gün kesintisiz olarak salıverdi. Öyle ki sen, o halkı içi boş hurma kütükleri gibi yerlere serilmiş görürdün.

İbni Kesir 69:7 Onların kökünü kesmek için, üzerlerine yedi gece sekiz gün, rüzgarı estirdi. Halkın, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi yere yıkıldığını görürdün.


Elmalılı-orijinal 69:8 Bak şimdi görebilirmisin onlardan bir bekıyye

Elmalılı 69:8 - Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı?

DiyanetMeali 69:8 Onlardan arda kalmış bir şey görür müsün?

DiyanetVakfı 69:8 Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?

Ömer.N.Bilmen 69:8 İmdi onlar için geriye kalmış (bir fert) görebilir misin?

SuatYıldırım 69:8 – Şimdi onlardan geri kalan bir şey görebilir misin?

İbni Kesir 69:8 Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?


Elmalılı-orijinal 69:9 Firavin de geldi, ondan evvelkiler de, mü'tefikeler de hep o hatâ ile

Elmalılı 69:9 - Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler.

DiyanetMeali 69:9 Firavun, ondan öncekiler ve alt üst olmuş kasabalarda oturanlar da suç işlemişlerdi.

DiyanetVakfı 69:9 Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lût kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.

Ömer.N.Bilmen 69:9 Fir'avun da ve ondan evvelkiler de ve inkilâbata uğrayanlar da o büyük suçu (meydana) getirdi.

SuatYıldırım 69:9 – Firavun da, ondan öncekiler de, altüst edilip yerin dibine geçirilen Lût milletine ait kasabaların ahalileri de hep o günaha (yani şirke) girdiler.

İbni Kesir 69:9 Firavun da, ondan öncekiler de ve altüst olmuş kasabalar da hep suçla gelmişlerdi.


Elmalılı-orijinal 69:10 Hep rablarının Resulüne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile

Elmalılı 69:10 - Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

DiyanetMeali 69:10 Rabbinin peygamberine baş kaldırmışlardı. Bunun üzerine Rableri onları şiddeti arttıkça artan bir şekilde yakaladı.

DiyanetVakfı 69:10 Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

Ömer.N.Bilmen 69:10 Rablerinin Peygamberine isyan ettiler. Artık (Cenâb-ı Hak) onları pek şiddetli bir şekilde yakaladı.

SuatYıldırım 69:10 – Rab’lerinin elçisine isyan ettiler, Allah da onları şiddetle cezaya çarptırdı. [50,14; 26,105-123-141]

İbni Kesir 69:10 Rabblarının elçisine isyan etmişlerdi. Bunun üzerine O da kendilerini gittikçe artan bir şiddetle yakalayıverdi.


Elmalılı-orijinal 69:11 Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakıt sizi akan gemide taşıdık

Elmalılı 69:11 - Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.

DiyanetMeali 69:11-12 Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.

DiyanetVakfı 69:11 Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;

Ömer.N.Bilmen 69:11-12 Şüphe yok ki, su taştığı zaman sizi o akan gemiye Biz yükledik. Onu (o necâtı) sizin için bir ibret kılmamız için ve hıfzeden kulakların onu anlamaları için (öyle yaptık).

SuatYıldırım 69:11-12 – Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36,41-42; 43,1214; 16,14; 35,12]

İbni Kesir 69:11 Gerçekten su bastığı zaman sizi; Biz, taşıdık gemide.


Elmalılı-orijinal 69:12 Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye

Elmalılı 69:12 - Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.

DiyanetMeali 69:11-12 Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.

DiyanetVakfı 69:12 Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.

Ömer.N.Bilmen 69:11-12 Şüphe yok ki, su taştığı zaman sizi o akan gemiye Biz yükledik. Onu (o necâtı) sizin için bir ibret kılmamız için ve hıfzeden kulakların onu anlamaları için (öyle yaptık).

SuatYıldırım 69:11-12 – Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36,41-42; 43,1214; 16,14; 35,12]

İbni Kesir 69:12 Ki bunu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım. Ve anlayışlı kulaklar anlasın diye.


Elmalılı-orijinal 69:13 Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha

Elmalılı 69:13 - Sûr'a bir tek üfleme üflendiği,

DiyanetMeali 69:13-15 Sura bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olur, kıyamet kopar.

DiyanetVakfı 69:13 Artık Sûr'a bir tek defa üflendiği,

Ömer.N.Bilmen 69:13-14 Vaktâ ki Sûr'a bir üfürülme ile üfürülmüş olur. Ve yer ve dağlar yerlerinden kaldırılmış ve birbirine bir çarpışla çarpmış, darmadağın olmuş bulunur.

SuatYıldırım 69:13-14 – Artık sûra kuvvetle üflendiğinde,yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek darbe ile çarpılıp paramparça edildiğinde,

İbni Kesir 69:13 Sur'a bir üfürüldüğünde;


Elmalılı-orijinal 69:14 O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a

Elmalılı 69:14 - Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,

DiyanetMeali 69:13-15 Sura bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olur, kıyamet kopar.

DiyanetVakfı 69:14 Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağın edildiği zaman,

Ömer.N.Bilmen 69:13-14 Vaktâ ki Sûr'a bir üfürülme ile üfürülmüş olur. Ve yer ve dağlar yerlerinden kaldırılmış ve birbirine bir çarpışla çarpmış, darmadağın olmuş bulunur.

SuatYıldırım 69:13-14 – Artık sûra kuvvetle üflendiğinde,yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek darbe ile çarpılıp paramparça edildiğinde,

İbni Kesir 69:14 Yer ile dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığında,


Elmalılı-orijinal 69:15 İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir

Elmalılı 69:15 - İşte o gün olacak olur.

DiyanetMeali 69:13-15 Sura bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olur, kıyamet kopar.

DiyanetVakfı 69:15 işte o gün olacak olur (kıyamet kopar).

Ömer.N.Bilmen 69:15-17 İşte o günde Kıyamet vukûa gelmiş olur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o günde pek zaiftir. Ve melek (zümresi) onun çevresindedir ve Rabbin Arş'ını, başları üzerinde sekiz melek yüklenir.

SuatYıldırım 69:15 – İşte o gün olan olur, kıyamet o gün kopar!

İbni Kesir 69:15 İşte o gün; olan olmuştur.


Elmalılı-orijinal 69:16 Ve Semâ yarılmış o da o gün sarkmıştır,

Elmalılı 69:16 - O gün gök yarılmış, sarkmıştır.

DiyanetMeali 69:16 Gök yarılır; o gün düzeni bozulur.

DiyanetVakfı 69:16 Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

Ömer.N.Bilmen 69:15-17 İşte o günde Kıyamet vukûa gelmiş olur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o günde pek zaiftir. Ve melek (zümresi) onun çevresindedir ve Rabbin Arş'ını, başları üzerinde sekiz melek yüklenir.

SuatYıldırım 69:16 – O gün gök yarılır, parçalanır, iyice kuvvetten düşer.

İbni Kesir 69:16 Gök de yarılmış ve o gün bitkin bir hale gelmiştir.


Elmalılı-orijinal 69:17 öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün rabbının Arşını sekiz hâmil olur

Elmalılı 69:17 - Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.

DiyanetMeali 69:17 Melekler onun çevresindedirler; o gün Rabbinin arşını onlardan başka sekiz tanesi yüklenir.

DiyanetVakfı 69:17 Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

Ömer.N.Bilmen 69:15-17 İşte o günde Kıyamet vukûa gelmiş olur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o günde pek zaiftir. Ve melek (zümresi) onun çevresindedir ve Rabbin Arş'ını, başları üzerinde sekiz melek yüklenir.

SuatYıldırım 69:17 – Melekler de göğün etrafında bulunurlar. O gün Rabbinin Arş’ını, sekiz melek taşır.

İbni Kesir 69:17 Melekler ise onun çevresindedirler. Ve o gün; Rabbının Arş'ını, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir.


Elmalılı-orijinal 69:18 O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz

Elmalılı 69:18 - O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.

DiyanetMeali 69:18 O gün siz huzura alınırsınız, hiçbir şeyiniz gizli kalmaz.

DiyanetVakfı 69:18 (Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir sır gizli kalmaz.

Ömer.N.Bilmen 69:18 O gün arzolunacaksınız, sizden hiç bir gizli şey, gizli kalmaz.

SuatYıldırım 69:18 – O gün bütün yaptıklarınızla Allah’a arz olunursunuz; öyle ki sizden en ufak bir şey bile gizli kalmaz.

İbni Kesir 69:18 O gün; siz, huzura alınırsınız. Ve hiç bir şeyiniz gizli kalmaz.


Elmalılı-orijinal 69:19 İşte o vakıt kitabına sağıyle irdirilmiş olan kimse der ki: ha alın okuyun kitabımı

Elmalılı 69:19 - Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.."

DiyanetMeali 69:19-20 Kitabı sağından verilen; "Alın, kitabımı okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum" der.

DiyanetVakfı 69:19 Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.

Ömer.N.Bilmen 69:19 Artık kime ki, kitabı sağ tarafından verilmiş olur. Der ki: «Alınız kitabımı, okuyunuz.»

SuatYıldırım 69:19 – Hesap defteri sağ tarafından verilen neşelenir ve: “İşte defterim! Buyurun okuyun, inceleyin!” [84,9]

İbni Kesir 69:19 Kitabı sağından verilmiş olan der ki: Alın, işte okuyun kitabımı.


Elmalılı-orijinal 69:20 Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma

Elmalılı 69:20 - "Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim" der.

DiyanetMeali 69:19-20 Kitabı sağından verilen; "Alın, kitabımı okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum" der.

DiyanetVakfı 69:20 " Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum."

Ömer.N.Bilmen 69:20-21 «Şüphe yok, ben zannetmiştim ki, ben muhakkak hesabıma uğrayacağım.» İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır.

SuatYıldırım 69:20 – “Zaten ben hesabımla karşılaşacağımı biliyordum!” der.

İbni Kesir 69:20 Doğrusu ben, bir hesablaşma ile karşılaşacağımı sanıyordum.


Elmalılı-orijinal 69:21 Artık o, hoşnud bir hayatta

Elmalılı 69:21 - Artık o hoşnut bir hayattadır.

DiyanetMeali 69:21-23 Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

DiyanetVakfı 69:21 Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,

Ömer.N.Bilmen 69:20-21 «Şüphe yok, ben zannetmiştim ki, ben muhakkak hesabıma uğrayacağım.» İmdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştadır.

SuatYıldırım 69:21 – O artık mutluluk veren bir yaşam içindedir.

İbni Kesir 69:21 İşte o, hoş bir hayat içindedir.


Elmalılı-orijinal 69:22 Yüksek bir Cennettedir

Elmalılı 69:22 - Yüksek bir cennettedir.

DiyanetMeali 69:21-23 Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

DiyanetVakfı 69:22 Yüce bir cennette,

Ömer.N.Bilmen 69:22 Bir yüksek cennet içindedir.

SuatYıldırım 69:22 – Çok güzel ve pek kıymetli cennet bahçelerindedir.

İbni Kesir 69:22 Yüksek bir cennette,


Elmalılı-orijinal 69:23 Divşirimleri yakında

Elmalılı 69:23 - Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.

DiyanetMeali 69:21-23 Artık o, meyveleri sarkmış, yüksek bir bahçede, hoş bir yaşayış içindedir.

DiyanetVakfı 69:23 Meyveleri sarkmış halde.

Ömer.N.Bilmen 69:23-24 Toplanacak semereleri pek yakındır. Afiyetle yeyin ve için, geçmiş günlerde takdim etmiş olduğunuz şeylerin mükâfaatı olarak.

SuatYıldırım 69:23 – Meyveleri hemen el ile koparılacak durumdadır.

İbni Kesir 69:23 Ki, meyveleri sarkmıştır.


Elmalılı-orijinal 69:24 Yeyin için afiyet olsun, takdim ettiklerinize mukabil geçmiş günlerde

Elmalılı 69:24 - "Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için." (denir).

DiyanetMeali 69:24 Onlara şöyle denir: "Geçmiş günlerde, peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz içiniz."

DiyanetVakfı 69:24 (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yeyin, için.

Ömer.N.Bilmen 69:23-24 Toplanacak semereleri pek yakındır. Afiyetle yeyin ve için, geçmiş günlerde takdim etmiş olduğunuz şeylerin mükâfaatı olarak.

SuatYıldırım 69:24 – Kendilerine şöyle denilir: “Geçmiş günlerinizde yaptığınız güzel işlerden dolayı afiyetle, yiyin, için!”

İbni Kesir 69:24 Geçmiş günlerde peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.


Elmalılı-orijinal 69:25 Amma kitabına soliyle irdirilmiş olan da der ki: eyvah keşke erdirilmese idim kitabıma

Elmalılı 69:25 - Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de,

DiyanetMeali 69:25-29 Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

DiyanetVakfı 69:25 Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!"

Ömer.N.Bilmen 69:25-27 Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, (o da) der ki: «Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.» «Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. Keşke o (ölüm hayatımı) kesip bitirmiş olsa idi.»

SuatYıldırım 69:25 – Ama hesap defteri sol tarafından verilen kimse: “Eyvah der, keşke verilmez olaydı bu defterim!

İbni Kesir 69:25 Kitabı solundan verilmiş olana gelince; der ki: Keşki kitabım bana verilmeseydi.


Elmalılı-orijinal 69:26 Ve vâkıf olmasa idim ne imiş? Hisabıma

Elmalılı 69:26 - Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim,

DiyanetMeali 69:25-29 Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

DiyanetVakfı 69:26 "Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!"

Ömer.N.Bilmen 69:25-27 Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, (o da) der ki: «Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.» «Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. Keşke o (ölüm hayatımı) kesip bitirmiş olsa idi.»

SuatYıldırım 69:26 – Keşke hesabımı bilmez olaydım!

İbni Kesir 69:26 Hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim.


Elmalılı-orijinal 69:27 nolurdu iş bitiren olaydı o ölüm

Elmalılı 69:27 - Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı.

DiyanetMeali 69:25-29 Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

DiyanetVakfı 69:27 Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi!

Ömer.N.Bilmen 69:25-27 Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, (o da) der ki: «Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.» «Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. Keşke o (ölüm hayatımı) kesip bitirmiş olsa idi.»

SuatYıldırım 69:27 – N’olurdu, ölüm her şeyi bitirmiş olaydı!

İbni Kesir 69:27 Keşki bu iş son bulmuş olsaydı.


Elmalılı-orijinal 69:28 Hiç bir şey'e yaramadı benden yana malım

Elmalılı 69:28 - Malım bana hiç fayda vermedi.

DiyanetMeali 69:25-29 Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

DiyanetVakfı 69:28 Malım bana hiç fayda sağlamadı;

Ömer.N.Bilmen 69:28-29 «Malım bana bir fâidebahş olmadı.» «Benim saltanatım (malikiyyetim) benden zâil olup gitti.»

SuatYıldırım 69:28 – Servetim, malım bana fayda etmedi!

İbni Kesir 69:28 Malım hiç fayda vermedi bana.


Elmalılı-orijinal 69:29 Mahv oldu benden saltanat-ü sâmanım

Elmalılı 69:29 - Gücüm de benden yok olup gitti."

DiyanetMeali 69:25-29 Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı" der.

DiyanetVakfı 69:29 Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti.

Ömer.N.Bilmen 69:28-29 «Malım bana bir fâidebahş olmadı.» «Benim saltanatım (malikiyyetim) benden zâil olup gitti.»

SuatYıldırım 69:29 – Bütün gücüm, iktidarım yok oldu gitti!”

İbni Kesir 69:29 Gücüm de yok olup gitti benden.


Elmalılı-orijinal 69:30 Tutun onu hemen bağlayın onu

Elmalılı 69:30 - (Zebanilere şöyle denir): "Onu yakalayın da bağlayın."

DiyanetMeali 69:30 İlgililere şöyle buyurulur: "O'nu alın, bağlayın."

DiyanetVakfı 69:30 Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın;

Ömer.N.Bilmen 69:30-31 Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun.»

SuatYıldırım 69:30 – Allah cehennem bekçilerine emir verir: “Tutun bağlayın onu, kelepçeleyin!”

İbni Kesir 69:30 Tutun onu da bağlayın.


Elmalılı-orijinal 69:31 Sonra ancak Cahîme yaslayın onu

Elmalılı 69:31 - "Sonra cehenneme atın onu."

DiyanetMeali 69:31 "Sonra cehenneme yaslayın"

DiyanetVakfı 69:31 Sonra alevli ateşe atın onu!

Ömer.N.Bilmen 69:30-31 Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun.»

SuatYıldırım 69:31 – Sonra da cehenneme fırlatın.

İbni Kesir 69:31 Sonra cehenneme salın onu.


Elmalılı-orijinal 69:32 Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu

Elmalılı 69:32 - "Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun."

DiyanetMeali 69:32 "Sonra onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun";

DiyanetVakfı 69:32 Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun!

Ömer.N.Bilmen 69:32-33 «Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içinde olarak onu sevkedin. Muhakkak ki o, azîm olan Allah'a imân etmez idi.»

SuatYıldırım 69:32 – Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!”

İbni Kesir 69:32 Sonra da onu, boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.


Elmalılı-orijinal 69:33 Çünkü o Allahu azîmüşşana inanmıyordu

Elmalılı 69:33 - Çünkü o, büyük Allah'a inanmıyordu.

DiyanetMeali 69:33 "Çünkü, o, yüce Allah'a inanmazdı."

DiyanetVakfı 69:33 Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi,

Ömer.N.Bilmen 69:32-33 «Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içinde olarak onu sevkedin. Muhakkak ki o, azîm olan Allah'a imân etmez idi.»

SuatYıldırım 69:33 – Çünkü o, büyükler büyüğü Allah’a inanmazdı.

İbni Kesir 69:33 Çünkü o, yüce Allah'a inanmazdı.


Elmalılı-orijinal 69:34 Ve fukaranın yiyeceğine hiç bakmıyordu

Elmalılı 69:34 - Yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu.

DiyanetMeali 69:34 "Yoksulun yiyeceği ile ilgilenmezdi."

DiyanetVakfı 69:34 Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi.

Ömer.N.Bilmen 69:34 «Ve yoksullara yemek verilmesine teşvikte bulunmazdı.»

SuatYıldırım 69:34 – Çünkü o, fakiri doyurmayı teşvik etmezdi.

İbni Kesir 69:34 Ve yoksulu doyurmaktan hoşlanmazdı. 69


Elmalılı-orijinal 69:35 bu gün de ona yok kanı sıcak bir hısım

Elmalılı 69:35 - Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

DiyanetMeali 69:35 "Bu sebeple burada bugün onun bir acıyanı yoktur."

DiyanetVakfı 69:35 Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

Ömer.N.Bilmen 69:35-36 Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.

SuatYıldırım 69:35 – Bugün artık burada O’nun bir dostu olmaz.

İbni Kesir 69:35 Onun için bugün burada kendisine bir acıyan yoktur.


Elmalılı-orijinal 69:36 Ne de bir taam, bir «gıslîn» den başka

Elmalılı 69:36 - Bir irinden başka yiyecek de yok.

DiyanetMeali 69:36-37 "Günahkarların yiyeceği olan kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur."*

DiyanetVakfı 69:36 İrinden başka yiyecek de yoktur.

Ömer.N.Bilmen 69:35-36 Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.

SuatYıldırım 69:36 – Yiyecek olarak da cehennemliklerin irininden başka bir şey bulunmaz.

İbni Kesir 69:36 Ğıslin'den başka yiyecek de yoktur.


Elmalılı-orijinal 69:37 Ki onu kimse yemez hatâkâr canîlerden başka.

Elmalılı 69:37 - Onu günahkârlardan başkası yemez.

DiyanetMeali 69:36-37 "Günahkarların yiyeceği olan kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur."*

DiyanetVakfı 69:37 Onu (bile bile )hata işleyenlerden başkası yemez.

Ömer.N.Bilmen 69:37-38 Onu ise günahkârlardan başkası yemez. Artık yok, görür olduğunuza yemin ederim.

SuatYıldırım 69:37 – Onu, büyük şirk suçunu işleyenlerden başkası yemez.

İbni Kesir 69:37 Onu ancak günahkarlar yer.


Elmalılı-orijinal 69:38 Artık yok, kasem ederimki gördüklerinize

Elmalılı 69:38 - Andolsun gördüklerinize,

DiyanetMeali 69:38-40 Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

DiyanetVakfı 69:38 Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,

Ömer.N.Bilmen 69:37-38 Onu ise günahkârlardan başkası yemez. Artık yok, görür olduğunuza yemin ederim.

SuatYıldırım 69:38-39 – Yok, yok! gördüğünüz ve göremediğiniz âlemlere yemin olsun ki!

İbni Kesir 69:38 Görebildiğinize yemin ederim ki;


Elmalılı-orijinal 69:39 Ve görmediklerinize

Elmalılı 69:39 - Ve görmediklerinize..

DiyanetMeali 69:38-40 Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

DiyanetVakfı 69:39 Ve göremediklerinize ki,

Ömer.N.Bilmen 69:39 Ve göremez olduğunuza da yemin ederim.

SuatYıldırım 69:38-39 – Yok, yok! gördüğünüz ve göremediğiniz âlemlere yemin olsun ki!

İbni Kesir 69:39 Ve göremediklerinize de;


Elmalılı-orijinal 69:40 O hiç şübhesiz kerîm bir Resulün getirdiği sözdür

Elmalılı 69:40 - Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür.

DiyanetMeali 69:38-40 Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

DiyanetVakfı 69:40 Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.

Ömer.N.Bilmen 69:40 Şüphe yok ki, o (Kur'an) kerîm olan bir peygamberin (tebliğ ettiği) bir kelâmdır.

SuatYıldırım 69:40 – Bu Kur’ân, pek kerim bir Resulün sözüdür.

İbni Kesir 69:40 Muhakkak o; şerefli bir elçinin kat'i sözüdür.


Elmalılı-orijinal 69:41 Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz

Elmalılı 69:41 - O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz.

DiyanetMeali 69:41 O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz!

DiyanetVakfı 69:41 Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!

Ömer.N.Bilmen 69:41 Ve o bir şair sözü değildir. Siz pek az şeye inanıyorsunuz.

SuatYıldırım 69:41 – O, bir şairin sözü değildir, inanmanız ne de az sizin!

İbni Kesir 69:41 Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 69:42 bir kâhin sözü de değildir, siz pek az düşünüyorsunuz

Elmalılı 69:42 - Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz!

DiyanetMeali 69:42 Kahin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz!

DiyanetVakfı 69:42 Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!

Ömer.N.Bilmen 69:42 Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz.

SuatYıldırım 69:42 – O bir kâhinin sözü de değil! Ne de az düşünüyorsunuz!

İbni Kesir 69:42 Bir kahin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 69:43 O rabbül'âlemînden bir tenzildir

Elmalılı 69:43 - O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.

DiyanetMeali 69:43 Kuran, Alemlerin Rabbinden indirilmedir.

DiyanetVakfı 69:43 (O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

Ömer.N.Bilmen 69:43 Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

SuatYıldırım 69:43 – O, Rabbülâlemin’den indirilen bir derstir.

İbni Kesir 69:43 Alemlerin Rabbından indirilmedir.


Elmalılı-orijinal 69:44 O bize isnaden ba'zı lâflar uydurmağa kalkışsaydı

Elmalılı 69:44 - O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,

DiyanetMeali 69:44-46 Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık.

DiyanetVakfı 69:44 Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,

Ömer.N.Bilmen 69:44 Eğer o (peygamber bi'lfarz) bâzı lâkırdıları Bize karşı bir iftira olarak söylemiş olsa idi,

SuatYıldırım 69:44-46 – Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.

İbni Kesir 69:44 Eğer o; bazı sözleri Bize karşı buna katmış olsaydı,


Elmalılı-orijinal 69:45 Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır) dık

Elmalılı 69:45 - Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.

DiyanetMeali 69:44-46 Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık.

DiyanetVakfı 69:45 Elbette onu kıskıvrak yakalardık.

Ömer.N.Bilmen 69:45-46 Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan yürek damarını kesiverirdik.

SuatYıldırım 69:44-46 – Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.

İbni Kesir 69:45 Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.


Elmalılı-orijinal 69:46 Sonra da ondan vetînini (iliğini) geser atardık

Elmalılı 69:46 - Sonra da onun şah damarını keser atardık.

DiyanetMeali 69:44-46 Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık.

DiyanetVakfı 69:46 Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).

Ömer.N.Bilmen 69:45-46 Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan yürek damarını kesiverirdik.

SuatYıldırım 69:44-46 – Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.

İbni Kesir 69:46 Sonra da, hiç şüphesiz onun şah damarını koparırdık.


Elmalılı-orijinal 69:47 O vakıt sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız

Elmalılı 69:47 - O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.

DiyanetMeali 69:47 Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız.

DiyanetVakfı 69:47 Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.

Ömer.N.Bilmen 69:47-48 Artık sizden bir kimse de yoktur ki, ondan menediciler olabilsinler. Ve şüphe yok ki, o (Kur'ânı Mübîn) muttakîler için elbette bir mev'izadır.

SuatYıldırım 69:47 – Sizden kimse de buna mani olamazdı.

İbni Kesir 69:47 O zaman sizden hiç biriniz de buna engel olamazdınız.


Elmalılı-orijinal 69:48 Ve o hiç şüphesiz unutulmıyacak bir öğüddür korunacaklar için

Elmalılı 69:48 - O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür.

DiyanetMeali 69:48 Doğrusu Kuran Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

DiyanetVakfı 69:48 Doğrusu o (Kur'an), takvâ sahipleri için bir öğüttür.

Ömer.N.Bilmen 69:47-48 Artık sizden bir kimse de yoktur ki, ondan menediciler olabilsinler. Ve şüphe yok ki, o (Kur'ânı Mübîn) muttakîler için elbette bir mev'izadır.

SuatYıldırım 69:48 – Şüphesiz o müttakiler için bir irşaddır. [41,44; 2,2]

İbni Kesir 69:48 Doğrusu o; müttakiler için bir öğüttür.


Elmalılı-orijinal 69:49 Bununla beraber biz biliyoruzki sizden inanmıyanlar var

Elmalılı 69:49 - Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var.

DiyanetMeali 69:49 İçinizde yalanlayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz.

DiyanetVakfı 69:49 İçinizde (onu) yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz.

Ömer.N.Bilmen 69:49 Ve muhakakak ki, Biz elbette biliriz. Şüphe yok ki, sizden tekzîp edenler vardır.

SuatYıldırım 69:49 – Elbette sizden bazılarının Peygamberi “yalancı” saydığını biliriz.

İbni Kesir 69:49 İçinizde yalanlayanlar bulunduğunu Biz de bilmekteyiz.


Elmalılı-orijinal 69:50 Ve her halde o, kâfirler üzerinde bir hasrettir

Elmalılı 69:50 - Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir.

DiyanetMeali 69:50 Doğrusu Kuran, inkarcılar için bir üzüntüdür.

DiyanetVakfı 69:50 Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır.

Ömer.N.Bilmen 69:50 Ve muhakkak ki, o (Kur'ân-ı Azîm) elbette kâfirlerin üzerlerine bir hasrettir.

SuatYıldırım 69:50-51 – Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir. [26,200-201; 34,54]

İbni Kesir 69:50 Ve muhakkak ki o; kafirler için bir üzüntüdür.


Elmalılı-orijinal 69:51 Ve o hiç şübhesiz hakkulyakîndir

Elmalılı 69:51 - Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir.

DiyanetMeali 69:51 O, şüphesiz kesin gerçektir.

DiyanetVakfı 69:51 Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir.

Ömer.N.Bilmen 69:51 Ve şüphe yok ki O, bilâşekk, gerçek bir hakîkattır.

SuatYıldırım 69:50-51 – Şüphesiz o, kâfirler için büyük bir pişmanlık ve karşılaşacakları kesin bir gerçektir. [26,200-201; 34,54]

İbni Kesir 69:51 Hiç şüphesiz ki o; kesin gerçektir.


Elmalılı-orijinal 69:52 haydi tesbih et rabbının azîm ismiyle

Elmalılı 69:52 - O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle

DiyanetMeali 69:52 Öyleyse çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et.*

DiyanetVakfı 69:52 O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et.

Ömer.N.Bilmen 69:52 Artık o Azîm Rabbinin ismiyle tesbihe devam et.

SuatYıldırım 69:52 – O halde, (ey şanlı Elçi)! Haydi sen de Rabbinin yüce adını zikret!

İbni Kesir 69:52 Öyleyse Rabbını, o büyük adıyla tesbih et.