Elmalılı-orijinal 8:1 Sana ganimetlerin taksiminden soruyorlar, de ki ganimetlerin taksimi Allaha ve Resulüne aid, onun için siz gerçekten mü'minlerseniz Allahdan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin, Allaha ve Resulüne ıtaat edin

Elmalılı 8:1 - Sana ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz Allah'tan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin.

DiyanetMeali 8:1 Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin.

DiyanetVakfı 8:1 Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 8:1 Sana ganîmetlerden soruyorlar. De ki: «Ganîmetler Allah Teâlâ'ya ve Peygamber'e aittir. Artık Allah Teâlâ'dan korkunuz. Aranızdaki hâli düzeltiniz ve Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne itaat ediniz, eğer mü'min kimseler iseniz.»

SuatYıldırım 8:1 – Sana ganimetlerin taksimini soruyorlar. De ki: “Onun taksimi Allah’a ve Resulüne aittir.Onun için siz gerçek mümin iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, birbirinizle aranızı düzeltin, Allah’a ve Resulüne itaat edin.

İbni Kesir 8:1 Sana ganimetlerden sorarlar. De ki: Ganimetler; Allah'ın ve Rasulünündür. Şu halde eğer mü'minler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah'a ve peygamberlerine itaat edin.


Elmalılı-orijinal 8:2 Gerçekten mü'minler ancak o mü'minlerdir ki Allah, anıldığı zaman yürekleri ürperir, karşılarında âyetleri okunduğu zaman iymanlarını artırır, ve rablarına tevekkül ederler

Elmalılı 8:2 - Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler.

DiyanetMeali 8:2-3 İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.

DiyanetVakfı 8:2 Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.

Ömer.N.Bilmen 8:2 Filhakika mü'min olanlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ zikredildiği zaman yürekleri titrer ve onlara Cenâb-ı Hakk'ın âyetleri okunduğu vakit imânlarını arttırır ve Rablerine tevekkülde bulunurlar.

SuatYıldırım 8:2 – Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. [3,135; 39,23; 9,124]

İbni Kesir 8:2 Mü'minler, ancak onlardır ki; Allah anıldığı zaman kalbleri ürperir, Allah' ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman imanları artar ve Rabblarına tevekkül ederler.


Elmalılı-orijinal 8:3 O kimseler ki nemazı dürüst kılarlar ve kendilerine merzuk kıldığımız şeylerden infak eylerler,

Elmalılı 8:3 - Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yoluna harcarlar.

DiyanetMeali 8:2-3 İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.

DiyanetVakfı 8:3 Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.

Ömer.N.Bilmen 8:3 Onlar (o mü'minlerdir ki) namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden infakta bulunurlar.

SuatYıldırım 8:3 – Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasib ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar.

İbni Kesir 8:3 Onlar ki; namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden de infak ederler.


Elmalılı-orijinal 8:4 işte hakka mü'minler onlar, onlara rablarının yanında dereceler var, bir mağfiret ve bir rizkı kerîm var

Elmalılı 8:4 - İşte gerçekten mümin olanlar onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, bağışlanma ve değerli rızık vardır.

DiyanetMeali 8:4 İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır. Onlara Rablerinin katında mertebeler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.

DiyanetVakfı 8:4 İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır.

Ömer.N.Bilmen 8:4 İşte bihakkın mü'minler onlardır. Onlar için Rablerinin nezdinde dereceler ve mağfiret ile bînihaye bir rızık vardır.

SuatYıldırım 8:4 – İşte gerçek müminler onlardır.Onlara Rab’lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır.

İbni Kesir 8:4 İşte onlar; inanmışların kendileridir. Onlara Rabb'larının katından dereceler, mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.


Elmalılı-orijinal 8:5 Nasıl ki: rabbın seni hakk uğruna evinden çıkardı ve mü'minlerden bir kısmı ise istemiyorlardı

Elmalılı 8:5 - Nitekim Rabbin seni, hak uğruna savaşmak için evinden çıkarmıştı. Oysa müslümanların bir kısmı o zaman bundan hoşlanmamışlardı.

DiyanetMeali 8:5 Nitekim, Rabbin seni hak uğrunda evinden savaş için çıkarmıştı, oysa müslümanların bir takımı bundan hoşlanmamıştı.

DiyanetVakfı 8:5 (Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:5 Nasıl ki, Rabbin seni hak uğrunda evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir kısmı ise şüphe yok ki, bunu hoş görmüyorlardı.

SuatYıldırım 8:5-6 – Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı.Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. [2,216; 3,123]

İbni Kesir 8:5 Nitekim Rabbın; seni evinden hak uğruna çıkarmıştı. Halbuki mü'minlerden bir zümre bundan hoşlanmamışlardı.


Elmalılı-orijinal 8:6 Tebeyyün etmişken hakta seninle münakaşa ediyorlardı, sanki göre göre ölüme sevkolunuyorlardı

Elmalılı 8:6 - Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münakaşaya devam etmişlerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.

DiyanetMeali 8:6 Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlardı.

DiyanetVakfı 8:6 Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.

Ömer.N.Bilmen 8:6 Hak tebeyyün ettikten sonra onda seninle mücadelede bulunurlar. Sanki onlar bakar oldukları halde ölüme sevkolunuyorlarmış!

SuatYıldırım 8:5-6 – Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı.Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. [2,216; 3,123]

İbni Kesir 8:6 Hak, apaçık meydana çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle mücadele ediyorlardı.


Elmalılı-orijinal 8:7 Ve o vakıt Allah, size iki taifenin birini va'dediyordu ki sizin olsun, siz, ise arzu ediyordunuz ki şekvetsiz olan sizin olsun, halbuki Allah, kelimatiyle hakkı ihkak etmek ve kâfîrlerin arkasını kesmek dileyordu

Elmalılı 8:7 - İşte o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya kureyş ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, şanı ve şerefi olmayan şey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, âyetleriyle hakkı yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.

DiyanetMeali 8:7-8 Allah bu iki taifeden birini size vadetmişti; siz, kuvvetsiz olanın size düşmesini istiyordunuz. Oysa, suçluların hoşuna gitmese de, hakkı ortaya çıkarmak ve batılı tepelemek için, Allah sözleriyle hakkı ortaya koymak ve inkarcıların kökünü kesmek istiyordu.

DiyanetVakfı 8:7 Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.

Ömer.N.Bilmen 8:7 Ve hani Allah Teâlâ size iki tâifeden birini, «Şüphesiz o sizindir!» diye vaadleşti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, kuvvet sahibi olmayan sizin olsun. Halbuki, Allah Teâlâ emirleriyle hakkı izhar etmeyi ve kâfirlerin arkasını kesmeyi irâde buyuruyordu.

SuatYıldırım 8:7-8 – Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vâd ettiğinde siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz.Halbuki Allah ise, emirleriyle hakkı üstün kılmak ve şirkin kuvvetini yok ederek kâfirlerin ardını kesmek istiyordu ki, o suçlu müşrik gürûhu hoşlanmasa da, hak olan İslâm’ı yüceltsin, batıl olan şirki de ortadan kaldırsın.

İbni Kesir 8:7 Hani Allah; iki taifeden birini size vaadediyordu. Siz ise, kuvvetli bulunmayanın sizin olmasını arzu ediyordunuz. Allah ta istiyordu ki; sözleriyle hakkı gerçekleştirsin ve kafirlerin kökünü kessin.


Elmalılı-orijinal 8:8 Ki hakkı hak tanıtsın ve bâtılı ibtal etsin, varsın mücrimler istemesin

Elmalılı 8:8 - Ki, hakkın hak olduğunu tanıtsın ve batılı büsbütün yok etsin, varsın o günahkârlar istemesin.

DiyanetMeali 8:7-8 Allah bu iki taifeden birini size vadetmişti; siz, kuvvetsiz olanın size düşmesini istiyordunuz. Oysa, suçluların hoşuna gitmese de, hakkı ortaya çıkarmak ve batılı tepelemek için, Allah sözleriyle hakkı ortaya koymak ve inkarcıların kökünü kesmek istiyordu.

DiyanetVakfı 8:8 (Bunlar,) günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi.

Ömer.N.Bilmen 8:8 Tâ ki hakkı isbat ve bâtılı iptal etsin. Velev ki, günahkâr olanlar hoşnut olmasınlar.

SuatYıldırım 8:7-8 – Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vâd ettiğinde siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz.Halbuki Allah ise, emirleriyle hakkı üstün kılmak ve şirkin kuvvetini yok ederek kâfirlerin ardını kesmek istiyordu ki, o suçlu müşrik gürûhu hoşlanmasa da, hak olan İslâm’ı yüceltsin, batıl olan şirki de ortadan kaldırsın.

İbni Kesir 8:8 Ta ki suçlular istemese de, hakkı gerçekleştirsin ve batılı iptal etsin.


Elmalılı-orijinal 8:9 O vakıt siz, rabbınızdan istimdad ediyordunuz da size ben işte ardı ârdına bin Melâike ile ımdad ediyorum diye icabet buyurmuştu

Elmalılı 8:9 - O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: "Ben işte ardarda bin melekle size yardım ediyorum" diye duanızı kabul buyurmuştu.

DiyanetMeali 8:9 Rabbinizin yardımına sığınıyordunuz. O, "Ben size, birbiri peşinden bin melekle yardım ederim" diye cevap vermişti.

DiyanetVakfı 8:9 Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, ben peşpeşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu.

Ömer.N.Bilmen 8:9 O zaman ki, Rabbinizden imdat istiyordunuz. «Şüphe yok ki, size ardı ardına meleklerden bini ile imdat ediciyim,» diye sizin için (duanıza) icabet buyurdu.

SuatYıldırım 8:9 – O vakit siz Rabbinizden yardım istiyordunuz.O da: “Ben size peş peşe gelecek bin melaike ile imdad edeceğim” diye duanızı kabul buyurdu.

İbni Kesir 8:9 Hani siz, Rabbınızdan imdad istiyordunuz da: Birbiri ardında bin melekle size imdad ederim, diyerek duanıza icabet etmişti.


Elmalılı-orijinal 8:10 Ve bunu Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalbelirniz ıtmi'nan bulsun diye yapmıştı, yoksa nusrat Allahın kendindendir, hakıkat Allah azîzdir hakîmdir

Elmalılı 8:10 - Bunu da Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah katındandır. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.

DiyanetMeali 8:10 Allah bunu ancak bir müjde olması ve kalblerinizin yatışması için yapmıştı. Yardım ancak Allah katındandır. Doğrusu Allah güçlüdür, hakimdir.*

DiyanetVakfı 8:10 Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:10 Ve Allah Teâlâ bunu ancak bir müjde olmak ve bununla kalpleriniz mutmain bulunmak için yapmıştır. Ve halbuki, nusret ancak Allah tarafındandır. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 8:10 – Allah bunu, sırf size bir müjde olsun ve bununla kalpleriniz güven duysun diye yaptı.Yoksa gerçekte yardım ancak Allah’tandır, başkasından değil!Çünkü Allah, azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [3,140-160; 9,14; 28,43]

İbni Kesir 8:10 Allah; bunu size sırf bir müjde olsun ve kalblerinizi yatışsın diye yapmıştır. Yardım; ancak Allah katındandır. Muhakkak ki Allah; Aziz'dir, Hakim' dir.


Elmalılı-orijinal 8:11 O vakıt size, tarafından bir emniyyet olmak üzere bir uyku sardırıyordu ve üzerinize Semâdan bir su indiriyordu ki bununla sizi tathir eylesin ve Şeytanın murdarlığını sizden gidersin ve kalblerinize rabıta versin ve bununla ayaklarınızı sağlam durdursun

Elmalılı 8:11 - O sırada size, yine katından bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, şeytanın vesvesesini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı sağlam durdurmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu.

DiyanetMeali 8:11 Allah kendi katından bir güven işareti olarak sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Sizi arıtmak, sizden şeytan vesvesesini gidermek, kalblerinizi pekiştirmek ve sebatınızı artırmak için gökten size su indirmişti.

DiyanetVakfı 8:11 O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.

Ömer.N.Bilmen 8:11 Yâd ediniz ki, O'nun tarafından bir eminlik olmak için sizi bir hafif uykuya daldırmıştı. Ve gökten üzerinize su da indiriyordu. Onunla sizi temizlesin ve sizden şeytanın vesvesesini gidersin ve kalblerinize bir râbıta versin ve onunla ayakları sabit kılsın (diye).

SuatYıldırım 8:11 – Düşman korkusundan gözünüze uyku girmediği için o vakit Allah, inâyeti ile güven ve sükûnet vermek için sizi hafif bir uykuya daldırıyordu.Sizi temizlemek, şeytanın pisliğini, vesvesesini sizden gidermek,kalplerinize kuvvet vermek ve savaş meydanında ayaklarınızı sabit kılmak için gökten üzerinize su indiriyordu. [3,154; 94,5-6; 76,21]

İbni Kesir 8:11 Hani O, size kendi katından bir emniyet olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu. Sizi tertemiz yapmak, sizden şeytanın pisliğini gidermek, kalblerinizi pekiştirmek ve ayaklarınıza sebat vermek için gökten üstünüze bir su indiriyordu.


Elmalılı-orijinal 8:12 O vakıt ki rabbın Melâikeye şu vahyi veriyordu: «ben sizinle beraberim, haydin iymanı olanları tesbit edin, kâfirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen vurun boyunlarının üstüne, vurun onların parmaklarına

Elmalılı 8:12 - İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun".

DiyanetMeali 8:12 Rabbin meleklere, "Ben sizinleyim, inananları destekleyin" diye vahyetti. "Ben inkar edenlerin kalblerine korku salacağım, artık vurun onların boyunları üstüne, vurun her parmağına" dedi.

DiyanetVakfı 8:12 Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.

Ömer.N.Bilmen 8:12 Hani Rabbin meleklere vahyediyordu ki: «Şüphesiz Ben sizinle beraberim. Haydin, imân edenleri tesbit edin, kâfir olanların yüreklerine elbette korku düşüreceğim. Hemen boyunlarının üstüne vurun ve onların bütün parmaklarına vurun...»

SuatYıldırım 8:12 – Rabbin meleklere vahyediyordu ki: “Muhakkak Ben sizinle beraberim, haydi siz de müminlere sebat ve cesaret verin. Kâfirlerin kalplerine korku salacağım.Haydi vurun onların boyunlarına, vurun onların parmaklarına!” [47,4]

İbni Kesir 8:12 Hani Rabbın, meleklere: Ben sizinleyim, haydi iman edenlere sebat verin, diye vahyetmişti. Ben, küfretmiş olanların kalblerine korku salacağım. Artık siz de vurun boyunlarının üstüne, vurun tüm parmaklarına.


Elmalılı-orijinal 8:13 böyle, çünkü onlar Allaha ve Resulüne karşı geldiler ve kim Allaha ve Resulüne karşı gelirse bilsin ki Allahın ıkabı şiddetlidir

Elmalılı 8:13 - Çünkü onlar Allah'a ve Resulüne karşı geldiler. Kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki Allah'ın azabı çok çetindir.

DiyanetMeali 8:13 Bu, onların Allah'a ve Peygamberine karşı koymalarındandır. Kim Allah'a ve peygamberine karşı koyarsa, bilsin ki, Allah'ın cezası şiddetlidir.

DiyanetVakfı 8:13 Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerinden ötürüdür. Kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.

Ömer.N.Bilmen 8:13 Bu da onların Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne muhalefet ettiklerinden dolayıdır. Ve her kim Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne muhalefet ederse şüphe yok ki, Allah Teâlâ'nın ikabı pek şiddetlidir.

SuatYıldırım 8:13 – Evet böyle! Çünkü onlar Allah’a ve Resulüne karşı çıktılar.Kim Allah’ın ve Resulünün karşısına çıkarsa bilmeli ki Allah’ın cezası çetindir.

İbni Kesir 8:13 Bunun sebebi: Allah'a ve peygamberlerine karşı koymalarıdır. Her kim ki, Allah'a ve peygamberlerine karşı koyarsa; muhakkak Allah cezası çetin olandır.


Elmalılı-orijinal 8:14 İşte bunu gördünüza, şimdi onu tadın, kâfirlere bir de Cehennem azâbı var

Elmalılı 8:14 - İşte gördünüz ya, şimdilik siz bunu tadın, şu da kesindir ki, ahirette kâfirlere cehennem azabı vardır.

DiyanetMeali 8:14 İşte bunu tadın, inkar edenlere cehennem azabı da vardır.

DiyanetVakfı 8:14 İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır.

Ömer.N.Bilmen 8:14 İşte gördünüz ya! Şimdi bunu tadınız. Ve şüphesiz ki, kâfirler için ateş azabı da vardır.

SuatYıldırım 8:14 – İşte ey kâfirler! Bunu gördünüz ya, şimdi tadın bakalım onu! Kâfirlere ayrıca bir de cehennem azabı var!

İbni Kesir 8:14 İşte bunu tadın. Muhakkak ki kafirlere bir de ateş azabı vardır.


Elmalılı-orijinal 8:15 Ey o bütün iyman edenler! Ordu halinde kâfirlere çattığınız vakıt artık onlara arkalarınızı dönmeyin

Elmalılı 8:15 - Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın).

DiyanetMeali 8:15 Ey İnananlar! Savaş için ilerlerken, inkar edenlerle toplu halde karşılaştığınızda onlara arkanızı dönmeyin.

DiyanetVakfı 8:15 Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin. (Korkup kaçmayın).

Ömer.N.Bilmen 8:15 Ey imân etmiş olanlar! Kâfir olanlara toplu bulundukları bir halde mülâki olduğunuz zaman onlara arkalarınızı çevirmeyiniz.

SuatYıldırım 8:15 – Ey iman edenler! Ordu halinde kâfirlerle savaşmak için karşılaştığınızda, onlara arkanızı dönüp kaçmayın.

İbni Kesir 8:15 Ey iman edenler; toplu halde kafirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin.


Elmalılı-orijinal 8:16 Her kim böyle bir günde onlara -dönüb çarpışmak için pırlanmak veya diğer bir takımda mevkı' almak halleri müstesna olarak- arkasını dönerse muhakkak Allahdan bir gadaba değmiş olur, ve varacağı yer Cehennemdir, o ise ne kötü âkıbettir.

Elmalılı 8:16 - Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir, orası da ne kötü bir akıbettir.

DiyanetMeali 8:16 Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında, o gün arkasını düşmana dönen kimse Allah'dan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. Ne kötü bir dönüştür!

DiyanetVakfı 8:16 Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü yerdir!

Ömer.N.Bilmen 8:16 Ve her kim o günde onlara arkasını çevirirse, cenk için bir tarafa dönmek veya diğer bir fırkada yer almak için müstesna. Muhakkak ki, Allah Teâlâ tarafından bir gazap ile dönmüş olur ve onun yurdu cehennemdir ve ne fena bir dönülecek yer.

SuatYıldırım 8:16 – Her kim böyle bir günde, -savaş icabı dönüp hücum etmek için bir tarafa çekilmek veya diğer bir birliğe katılmak gibi taktik bir maksat dışında- düşmana arka çevirirse, Allah’tan bir gazaba uğrar; onun varacağı yer cehennemdir, o ne kötü bir âkıbettir!

İbni Kesir 8:16 Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya bir başka topluluğa katılma dışından her kim, o gün arkasını dönerse; muhakkak ki o, Allah katından bir gazaba uğramıştır. Onun yurdu cehennenmdir ve o, ne kötü bir sonuçtur.


Elmalılı-orijinal 8:17 Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakıt da sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah semi'dir, alîmdir

Elmalılı 8:17 - Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir.

DiyanetMeali 8:17 Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 8:17 (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.

Ömer.N.Bilmen 8:17 Sonra onları siz öldürmediniz velâkin Allah Teâlâ öldürdü. Ve attığın vakit sen atmadın, fakat Allah Teâlâ attı. Hem de mü'minleri taraf-ı İlâhisinden güzel bir imtihan ile imtihan etmek için. Şüphe yok ki Allah Teâlâ, bihakkın işiticidir, kemaliyle bilicidir.

SuatYıldırım 8:17 – Siz savaşta onları kendi kuvvetinizle öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü.(Ey Resulüm) Attığın vakit sen atmadın, lâkin Allah attı.Ve bunu, Allah müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yaptı. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitir ve bilir. [3,123; 9,25; 2,249]

İbni Kesir 8:17 Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da; sen atmadın ancak Allah attı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:18 Bunu gördünüz, bir de kâfirlerin tedbirini Allahın za'iyf düşürmesi var

Elmalılı 8:18 - Gördünüz ya, Allah, kâfirlerin kurduğu tuzağı işte böyle boşa çıkarır.

DiyanetMeali 8:18 İşte bu, Allah'ın inkarcıların düzenini zayıflatıp yok etmesidir.

DiyanetVakfı 8:18 Bu böyledir. Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını bozar.

Ömer.N.Bilmen 8:18 Bu böyledir. Ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ kâfirlerin hilesini iptal edicidir.

SuatYıldırım 8:18 – İşte Allah size böyle yaptı. Çünkü Allah kâfirlerin tedbirini zayıflatır.

İbni Kesir 8:18 İşte bu, böyledir. Muhakkak ki Allah kafirlerin düzenini zayıflatıcıdır.


Elmalılı-orijinal 8:19 Feth istiyorsanız (ey kâfirler) işte size fetih, ve eğer vaz geçerseniz hakkınızda daha hayırlı olur, yok döner yine başlarsanız biz de başlarız, o vakıt askeriniz çok da olsa size zerre kadar faide vermez, çünkü Allah mü'minlerle beraberdir

Elmalılı 8:19 - Fetih istiyorsanız, işte size fetih gelmiştir, eğer aşırı gitmez de son verirseniz, hakkınızda daha hayırlıdır. Yok eğer dönerseniz, biz de döneriz. O vakit askeriniz çok da olsa size hiç bir şekilde fayda vermez. İyi biliniz ki, Allah müminlerle beraberdir.

DiyanetMeali 8:19 Ey inkarcılar! Zafer istiyorsanız, işte zafer geldi (aleyhinize çıktı). Peygambere karşı gelmekten vazgeçerseniz sizin iyiliğinize olur, yok tekrar dönerseniz biz de döneriz; topluluğunuz çok da olsa size hiçbir fayda vermez. Allah inananlarla beraberdir.*

DiyanetVakfı 8:19 (Ey kâfirler!) Eğer siz fetih istiyorsanız, işte size fetih geldi! (Yenelim derken yenildiniz.) Ve eğer (inkardan) vazgeçerseniz bu sizin için daha iyidir. Yine (Peygamber'e düşmanlığa) dönerseniz, biz de (ona) yardıma döneriz. Topluluğunuz çok bile olsa, sizden hiçbir şeyi savamaz. Çünkü Allah müminlerle beraberdir.

Ömer.N.Bilmen 8:19 Eğer (ey kâfirler) feth istiyorsanız işte size feth gelmiştir. Ve eğer vazgeçerseniz artık o sizin için hayırlıdır. Ve eğer dönerseniz Biz de döneriz. Ve elbette cemaatiniz çok olsa da size bir şey ile faidebahş olamayacaktır. Ve muhakkak ki, Allah Teâlâ mü'minler ile beraberdir.

SuatYıldırım 8:19 – Ey müşrikler! Siz zafer mi istiyordunuz? İşte zafer geldi!Siz müminlere hücumdan vazgeçerseniz bu, sizin için daha iyi olur; yok döner yine savaşa başlarsanız, Biz de başlarız! Askeriniz çok da olsa size hiç fayda vermez, çünkü Allah müminlerle beraberdir.

İbni Kesir 8:19 Eğer, fetih istiyor idiyseniz; işte size fetih gelmiştir. Eğer vazgeçerseniz; bu, sizin için daha hayırlıdır. Yok tekrar dönerseniz; biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa hiç bir şeye yaramaz. Çünkü Allah muhakkak mÜ'minlerle beraberdir.


Elmalılı-orijinal 8:20 Ey o bütün iyman edenler! Allaha ve Resulüne itaat edin ve işidib durduğunuz halde ondan yan bükmeyin

Elmalılı 8:20 - Ey iman edenler, Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. İşitip durduğunuz halde onun emirlerinden yüz çevirmeyin!

DiyanetMeali 8:20-21 Ey inananlar! Allah'a ve Peygamberine itaat edin, Kuran'ı dinleyip dururken yüz çevirmeyin, dinlemedikleri halde "dinledik" diyenler gibi olmayın.

DiyanetVakfı 8:20 Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.

Ömer.N.Bilmen 8:20 Ey imân etmiş olanlar! Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine itaat ediniz. Ve siz işitir olduğunuz halde O'ndan yüz çevirmeyiniz.

SuatYıldırım 8:20 – Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin,Kur’ân’ı ve Resulullah’ın öğütlerini işitip dururken ondan yüzçevirmeyin.

İbni Kesir 8:20 Ey iman edenler; Allah'a ve Rasulüne itaat edin. Dinleyip dururken ondan yüzçevirmeyin.


Elmalılı-orijinal 8:21 ve işitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın

Elmalılı 8:21 - Ve işitmedikleri halde "işittik" diyenler gibi olmayın!

DiyanetMeali 8:20-21 Ey inananlar! Allah'a ve Peygamberine itaat edin, Kuran'ı dinleyip dururken yüz çevirmeyin, dinlemedikleri halde "dinledik" diyenler gibi olmayın.

DiyanetVakfı 8:21 İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.

Ömer.N.Bilmen 8:21 Ve öyle kimseler gibi olmayınız ki, onlar «İşittik» derler ve halbuki onlar işitmezler.

SuatYıldırım 8:21 – İtaat kulağıyla işitip dinlemedikleri halde, bir de yalan atıp “işittik!” diyenler gibi olmayın.

İbni Kesir 8:21 Hem dinlemedikleri halde; dinledik; diyenler gibi olmayın.


Elmalılı-orijinal 8:22 Çünkü yer yüzünde debelenenlerin ındallah en kötüsü o sağırlar o dilsizlerdir ki hakkı akıllarına koymazlar

Elmalılı 8:22 - Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir.

DiyanetMeali 8:22 Allah katında, yeryüzündeki canlıların en kötüsü gerçeği akletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.

DiyanetVakfı 8:22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.

Ömer.N.Bilmen 8:22 Şüphesiz ki, Allah Teâlâ nezdinde hayvanların en kötüsü, o sağırlar ve dilsizlerdir ki, akıl erdiremezler.

SuatYıldırım 8:22 – Çünkü Allah katında yerde gezinen canlıların en kötüsü, o düşünmeyen sağır ve dilsizlerdir. [7,179; 2,171]

İbni Kesir 8:22 Allah katında canlıların en kötüsü; akletmeyen sağır ve dilsizlerdir.


Elmalılı-orijinal 8:23 Allah onlarda bir hayır görseyidi elbette kulaklarına sokardı ve bu hallerinde kulaklarına soksa idi yine aldırmazlar döner giderlerdi

Elmalılı 8:23 - Allah onlarda hayır görseydi onlara işittirirdi, işittirseydi yine de aldırmaz arka dönerlerdi.

DiyanetMeali 8:23 Allah onlarda bir iyilik görseydi onlara işittirirdi. Onlara işittirmiş olsaydı yine de yüz çevirirlerdi, zaten dönektirler.

DiyanetVakfı 8:23 Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.

Ömer.N.Bilmen 8:23 Ve eğer Allah Teâlâ onlarda bir hayır bilse idi elbette onları işittirirdi. Ve eğer işittirecek olsaydı elbette onlar yine dönerlerdi. Ve onlar kaçınan kimselerdir.

SuatYıldırım 8:23 – Şayet Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi, onlara işittirirdi.Fakat onlara hak sözü işittirse bile onlar yine yüz çevirir ve döner giderlerdi.

İbni Kesir 8:23 Şayet Allah onlarda bir hayır görseydi; onlara işittirirdi. Eğer işittirmiş olsaydı; yine de yüz çevirenler olarak arkalarını dönerlerdi.


Elmalılı-orijinal 8:24 Ey o bütün iyman edenler! Sizi kendinize hayat verecek şeylere da'vet ettiği zaman Resuliyle Allaha icabet edin ve bilin ki Allah hakıkaten kişi ile kalbinin arasını gerer, ve siz hakıkaten hep ona haşrolunacaksınız

Elmalılı 8:24 - Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız.

DiyanetMeali 8:24 Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda O'nun katında toplanacağınızı bilin.

DiyanetVakfı 8:24 Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 8:24 Ey mü'minler! Sizi kendinize hayat verecek şeylere davet ettiği vakit Allah için ve Peygamber için icabet edin ve biliniz ki, muhakkak Allah Teâlâ kişi ile kalbi arasına hâil olur ve şüphe yok ki, O'na haşrolunacaksınızdır.

SuatYıldırım 8:24 – Ey iman edenler! Allah ve Resulü size hayat verecek hakikatlere sizi dâvet ettiğinde ona icabet edin.Bilin ki Allah insan ile kalbi arasına girer (dilediği takdirde arzusunu gerçekleştirmesini önler) ve siz dönüp O’nun huzurunda toplanacaksınız.

İbni Kesir 8:24 Ey iman edenler; sizi hayat verecek şeylere çağırdığı zaman; Allah'a ve Rasulüne icabet edin. Hem bilin ki; Allah şüphesiz kişi ile kalbi arasına girer. Ve muhakkak O'na dönüp toplanacaksınız.


Elmalılı-orijinal 8:25 Ve öyle bir fitneden sakının ki hiç te içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, ve bilin ki Allahın ıkabı şiddetlidir

Elmalılı 8:25 - Ve öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnızca zulüm yapanlara dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah'ın cezası şiddetlidir.

DiyanetMeali 8:25 Aranızdan yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak fitneden sakının, Allah'ın azabının şiddetli olduğunu bilin.

DiyanetVakfı 8:25 Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir.

Ömer.N.Bilmen 8:25 Ve bir fitneden sakınınız ki, sizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz ve biliniz ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın ikabı pek şiddetlidir.

SuatYıldırım 8:25 – Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur.Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir.

İbni Kesir 8:25 Bir de fitneden sakının ki; içinizden yalnız zulmedenlere erişmekle kalmaz. Hem bilin ki; muhakkak Allah azabı şiddetli olandır.


Elmalılı-orijinal 8:26 Ve düşünün ki siz bir vakıt yer yüzünde hırpalanıp duran bir azlıktınız, nâsın sizi çarpıvereceğinden korkardınız, öyle iken o sizi barındırdı, o sizi nusratiyle te'yid buyurdu o size temizlerinden rızıklar verdi ki, şükredesiniz

Elmalılı 8:26 - Düşünün ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azınlıktınız. İnsanların sizi hırpalamasından korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barındırdı ve sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi ve şükretmeniz için temizlerinden rızık verdi.

DiyanetMeali 8:26 Yeryüzünde az sayıda olduğunuz ve zayıf sayıldığınız için insanların sizi esir olarak alıp götürmesinden korktuğunuz zamanları, hatırlayın. Allah, şükredesiniz diye sizi barındırmış, yardımıyla desteklemiş, temiz şeylerle rızıklandırmıştır.

DiyanetVakfı 8:26 Hatırlayın ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi; yardımıyla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar verdi.

Ömer.N.Bilmen 8:26 Ve yâd ediniz ki, bir zaman siz yeryüzünde azlık idiniz, zayıf sayılan kimseler idiniz. Nâsın sizi çarpıp kapmasından korkardınız. Sonra (Allah Teâlâ) sizi yerleştirdi ve sizi nusretiyle teyid etti ve sizi temiz şeylerden merzûk buyurdu, tâ ki şükredesiniz.

SuatYıldırım 8:26 – Düşünün ki bir zaman siz dünyada az ve zayıf idiniz.Öyle ki insanların sizi tutup kapacağından endişe ediyordunuz.Bu halde iken Allah size yer yurt nasib etti, sizi yardımıyla destekledi, sizi temiz ve helâl şeylerle rızıklandırdı, ta ki şükredesiniz.

İbni Kesir 8:26 Hatırlayın ki; bir zamanlar yeryüzünde azlıktınız, zayıf sayılırdınız. İnsanların sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. Size ev bark verdi, yardımıyla destekledi ve temiz şeylerden rızıklandırdı. Umulur ki şükredersiniz.


Elmalılı-orijinal 8:27 Ey o bütün iyman edenler! Allaha ve Resulüne hıyanet etmeyin ki bile bile emanetlerinize hıyanet etmiyesiniz

Elmalılı 8:27 - Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e hainlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olmayasınız.

DiyanetMeali 8:27 Ey inananlar! Allah'a ve Peygambere karşı hainlik etmeyin, size güvenilen şeylere bile bile hıyanet etmiş olursunuz.

DiyanetVakfı 8:27 Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.

Ömer.N.Bilmen 8:27 Ey imân edenler! Allah Teâlâ'ya ve Peygamber'e hiyânet etmeyiniz ve emanetlerinize hiyânette bulunmayınız. Halbuki, siz bilirsiniz.

SuatYıldırım 8:27 – Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hıyanet etmeyin, bile bile aranızdaki emanetlerinize de hıyanet etmeyin!

İbni Kesir 8:27 Ey iman edenler; Allah'a ve peygamberlerine ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize hıyanet etmiş olursunuz.


Elmalılı-orijinal 8:28 Ve iyi bilin ki mallarınız, evlâdlarınız bir fitneden ıbarettir, Allah yanında ise azîm ecirler vardır

Elmalılı 8:28 - Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir. Allah katında büyük ecir vardır.

DiyanetMeali 8:28 Mallarınızın ve çocuklarınızın, aslında bir sınama olduğunu ve büyük ecrin Allah katında bulunduğunu bilin.

DiyanetVakfı 8:28 Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır.

Ömer.N.Bilmen 8:28 Ve biliniz ki, muhakkak mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ'nın katında pek büyük bir mükâfaat vardır.

SuatYıldırım 8:28 – Biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız, sadece birer imtihan konusudur. Büyük mükâfat ise, âhirette Allah nezdindedir. [64,15; 21,35; 63,9]

İbni Kesir 8:28 Hem bilin ki; mallarınız da, çocuklarınız da ancak birer fitnedir. Ve Allah katında büyük mükafat vardır.


Elmalılı-orijinal 8:29 Ey iyman edenler! Allaha korunursanız o, size bir fürkan verir ve tarafınızdan seyyiatınızı örter, sizin için mağfiret de eder, Allah azîm fadıl sahibidir

Elmalılı 8:29 - Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.

DiyanetMeali 8:29 Ey inananlar! Allah'tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük, bol nimet sahibidir.

DiyanetVakfı 8:29 Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:29 Ey imân edenler! Eğer Allah Teâlâ'dan korkarsanız sizin için bir furkan kılar ve sizin günahlarınızı örter ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük bir fazl sahibidir.

SuatYıldırım 8:29 – Ey iman edenler! Siz Allah’ı sayar haramlardan sakınırsanız,Allah size hakkı batıldan ayırd edecek bir anlayış kuvveti verir, sizin günahlarınızı örter, sizi affeder. Allah büyük lütuf sahibidir. [57,28]

İbni Kesir 8:29 Ey iman edenler; Allah'tan korkarsanız O, size bir furkan verir. Suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.


Elmalılı-orijinal 8:30 Hani bir vakıt dı o kâfirler seni tutub bağlamaları veya öldürmeleri veya sürüb çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı, onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu, öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar

Elmalılı 8:30 - Hani bir vakitler, o kâfirler, seni tutup bağlamak veya öldürmek veya sürüp çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı da, onlar tuzak kurarken Allah da karşılığında tuzak kuruyordu. Öyle ya, Allah tuzakların en hayırlısını kurar.

DiyanetMeali 8:30 İnkar edenler, seni bağlayıp bir yere kapamak veya öldürmek, ya da sürmek için düzen kuruyorlardı. Onlar düzen kurarken, Allah da düzenlerini bozuyordu. Allah düzen yapanların en iyisidir.

DiyanetVakfı 8:30 Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.

Ömer.N.Bilmen 8:30 Ve hani bir zamanda o kâfirler, seni tutup bağlamaları veya seni öldürmeleri veya seni çıkarmaları için sana hud'ade bulunuyorlardı. Ve onlar mekrde bulunurlar. Allah Teâlâ da mekr eder ve Allah Teâlâ mekr edenlerin en hayırlısıdır.

SuatYıldırım 8:30 – Bir vakit de o kâfirler senin elini kolunu bağlayıp zindana mı atsınlar, yahut öldürsünler mi, yahut seni ülke dışına mı sürsünler diye birtakım tuzaklar planlıyorlardı.Onlar tuzak kuradursunlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

İbni Kesir 8:30 Hani küfredenler; seni tutup bağlamak, yahut öldürmek veya çıkarmak için düzen kuruyorlardı. Onlar düzen kurarlarken Allah da düzenlerine müdahale ediyordu. Allah, düzen yapanların en hayırlısıdır.


Elmalılı-orijinal 8:31 Ve onlara âyetlerimiz okunacağı zaman artık işittik, dilesek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsânelerinden başka bir şey değil diyorlardı

Elmalılı 8:31 - Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, "işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" diyorlardı.

DiyanetMeali 8:31 Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman, "İşittik, işittik! İstesek biz de aynını söyleyebiliriz; bu sadece eskilerin masallarıdır" derlerdi.

DiyanetVakfı 8:31 Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir."

Ömer.N.Bilmen 8:31 Ve onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: «Artık işittik, eğer dileyecek olsak elbette bunun mislini biz de söyleyebiliriz. Bu evvelkilerin efsanelerinden başka birşey değildir.»

SuatYıldırım 8:31 – Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman:”Artık anladık! Biliyoruz! Dilesek bunun benzerini biz de söyleyebiliriz. Bu, önceden geçmiş insanların masallarından başka bir şey değildir!” derler. [25,5-6]

İbni Kesir 8:31 Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; işittik, istersek biz de bunun benzerini söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, demişlerdi.


Elmalılı-orijinal 8:32 Bir vakıt da ey Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş hak kitâb ise durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha elîm bir azâb ver demişlerdi

Elmalılı 8:32 - Bir vakit de, "Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver" demişlerdi.

DiyanetMeali 8:32 "Allah'ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver" demişlerdi.

DiyanetVakfı 8:32 Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.

Ömer.N.Bilmen 8:32 Ve bir vakit dediler ki: «Ey Allah! Eğer senin tarafından hak olan bu ise hemen üzerimize gökten taşlar yağdır ve bize pek elemli bir azap getir.»

SuatYıldırım 8:32 – Hani bir zaman da onlar: “Ya Rabbî, eğer bu Kur’ân senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise hemen üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!” demişlerdi.

İbni Kesir 8:32 Hani demişlerdi ki: Ey Allah'ımız; eğer bu, gerçekten Senin katından ise; bize gökten taş yağdır, yahut acıklı bir azab getir.


Elmalılı-orijinal 8:33 Halbuki sen içlerinde iken Allah onlara azâb edecek değil idi, istiğfar ettikleri halde de Allah onlara azâb edecek değil

Elmalılı 8:33 - Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir.

DiyanetMeali 8:33 Oysa, sen içlerinde iken Allah onlara azabetmez. Onlar bağışlanma dilerlerken de elbette Allah azab edecek değildir.

DiyanetVakfı 8:33 Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.

Ömer.N.Bilmen 8:33 Ve halbuki, sen onların aralarında bulundukça Allah Teâlâ onlara azap edecek değildir. Ve onlar istiğfarda bulundukları halde de Allah Teâlâ onları azaplandırıcı değildir.

SuatYıldırım 8:33 – Halbuki sen onların aralarında bulunduğun müddetçe Allah onları azaba uğratmaz; eğer onlar istiğfar ederlerse Allah bu takdirde de onlara azab etmez. [29,53; 38,16; 70,1-3; 26,87]

İbni Kesir 8:33 Halbuki sen içlerinde iken; Allah onlara azab etmez. Onlar istiğfar ederken de Allah, yine onları azablandıracak değildir.


Elmalılı-orijinal 8:34 Şimdi ise Allahın kendilerini azâb etmemesi için neleri var? Mü'minleri Mescidi haramdan menediyorlar, halbuki hizmetine ehil de değiller, onun hizmetine ehl olanlar ancak müttekılerdir ve lâkin çokları bilmezler

Elmalılı 8:34 - Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid-i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehil kişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler.

DiyanetMeali 8:34 Yoksa Mescidi Haram'a girmekten menederlerken Allah onlara niçin azab etmesin? Hem de O'nun dostu değiller; O'nun dostları ancak karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat çoğu bunu bilmiyorlar.

DiyanetVakfı 8:34 Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

Ömer.N.Bilmen 8:34 Ve neleri vardır ki, Allah Teâlâ onları muazzep kılmasın? Ve onlar Mescid-i Haram'dan men ediyorlar. Halbuki O'nun mütevellileri değildirler. Onun mütevellileri muttakîlerden başka değildir. Velâkin onların bir çokları bilmezler.

SuatYıldırım 8:34 – Allah ne diye onları cezalandırmasın kionlar kendileri Mescid-i Haramı yönetmeye layık olmadıkları halde, üstelik orayı ziyaret etmek isteyen müminleri de geri çeviriyorlar?Oranın hizmet ve yönetimine asıl ehil olanlar, Allah’ı sayıp O’na şerik koşmaktan sakınanlardır. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

İbni Kesir 8:34 Allah onlara, niçin azab etmesin ki; onlar, kendileri ona ehil olmadıkları halde (insanları) Mescid-i Haram'dan men'edip duranlardır. Hem O'nun dostu değillerdir. O'nun dostları ancak müttakilerdir, ama onların çoğu bilmezler.


Elmalılı-orijinal 8:35 Beytin huzurunda namazları ise ıslık çalıb el çırpmaktan başka bir şey değil, o halde küfr-ü küfranınızdan dolayı tadın azâbı

Elmalılı 8:35 - Kâbe huzurunda onların duaları ise ıslık çalıp el çırpmaktan başka birşey değildir. O halde inkârınızdan (ve nankörlüğünüzden) dolayı bu azabı tadın bakalım.

DiyanetMeali 8:35 Kabe'deki tapınmaları sadece ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. İnkarınıza karşılık artık azabı tadın.

DiyanetVakfı 8:35 Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. (Ey kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!

Ömer.N.Bilmen 8:35 Ve onların Beyt-i Şerif'teki namazları, ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka değildir. Artık azabı tadınız küfreder olduğunuzdan dolayı.

SuatYıldırım 8:35 – Onların Mescid-i Haramdaki duaları ise ıslık çalıp el çırpmaktan başka bir şey değil!Öyleyse küfür ve küfranınızdan dolayı tadın bakalım azabı! [48,25]

İbni Kesir 8:35 Onların Beyt'in yanındaki duaları; sadece ıslık çalmak veya el çırpmaktan başka bir şey değildir. Öyleyse devamedegelmekte olduğunuz küfürden dolayı tadın azabı.


Elmalılı-orijinal 8:36 Şüphe yok ki Allah yolundan men'etmek için mallarını sarfedenler, onu yine sarfedecekler, sonra bu kendilerine yürek acısı olacak, nihayet mağlûb olacaklar. Ve küfürlerinde ısrar edenler toplanıb Cehenneme sevkedilecekler

Elmalılı 8:36 - Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarfeden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler.

DiyanetMeali 8:36-37 Doğrusu inkar edenler mallarını Allah'ın yolundan insanları alıkoymak için sarfederler ve daha da sarfedeceklerdir; ama sonra içleri yanacak, hem de mağlup olacaklardır. Bu, Allah'ın, temizi murdardan ayırması ve murdarları üstüste koyup hepsini yığarak cehenneme yerleştirmesi içindir; inkar edenler cehenneme toplanacaklardır. İşte onlar mahvolanlardır.*

DiyanetVakfı 8:36 Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 8:36 Muhakkak o kimseler ki, kâfir olmuşlardır, mallarını (Allah Teâlâ'nın yolundan men etmek için) infak ederler. Artık onu yine infak edeceklerdir. Sonra onların üzerine hasret olacaktır. Sonra da mağlup olacaklardır ve kâfir olanlar cehenneme sevkolunacaklardır.

SuatYıldırım 8:36 – Kâfirler, insanları Allah yolundan uzaklaştırmak için mallarını harcıyorlar.Daha da harcayacaklar!Ama gayelerine ulaşamayacaklarından bu, onlara yürek acısı olacak, sonra da mağlup edilecekler.İnkârlarında ısrar edenler toplanıp cehenneme sevk edilecekler.

İbni Kesir 8:36 Muhakkak ki küfredenler; mallarını, Allah yolundan alıkoymak için harcarlar. Daha harcayacaklar, sonra içleri yanacak, sonra da mağlup olacaklardır. Küfredenler, cehenneme toplanacaklardır.


Elmalılı-orijinal 8:37 Ki Allah murdarı temizden ayırsın ve murdar kısmı birbirinin üzerine bindirib hepsini teraküm ettirsin de topunu Cehenneme koysun, işte bunlar, o hüsran içinde kalanlar

Elmalılı 8:37 - Allah, murdarı temizden ayırdetmek için ve bir de murdar kısmını birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya getirmek ve topunu birden cehenneme koymak için böyle yapar. İşte bunlar o hüsran içinde kalanların ta kendileridir.

DiyanetMeali 8:36-37 Doğrusu inkar edenler mallarını Allah'ın yolundan insanları alıkoymak için sarfederler ve daha da sarfedeceklerdir; ama sonra içleri yanacak, hem de mağlup olacaklardır. Bu, Allah'ın, temizi murdardan ayırması ve murdarları üstüste koyup hepsini yığarak cehenneme yerleştirmesi içindir; inkar edenler cehenneme toplanacaklardır. İşte onlar mahvolanlardır.*

DiyanetVakfı 8:37 (Bu toplama) Allah'ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir. İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir.

Ömer.N.Bilmen 8:37 Tâ ki, Allah Teâlâ habîsi temizden ayırdetsin. Ve habîs olanın bazısını bazısı üzerine kılıp hepsini toplasın. Artık onu cehenneme koysun. İşte ziyana uğramış olanlar, ancak onlardır.

SuatYıldırım 8:37 – Ta ki Allah murdarı temizden ayırsın ve murdarları birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya yığsın ve topunu birden cehenneme doldursun. İşte her şeylerini kaybedenler bunlardır. [10,28; 30,14; 36,59]

İbni Kesir 8:37 Allah; murdarı temizden ayırdetsin ve murdarı birbiri üstüne koyup topunu birden yığsın da, cehenneme atsın diye. İşte onlar; hüsrana uğrayanların kendileridir.


Elmalılı-orijinal 8:38 De o küfüredenlere ki, eğer vazgeçerlerse geçmişteki günahları bağışlanır, yok yine ısyana dönerlerse kendilerinden evvelki ümmetlere tatbık edilen kanunı ilâhî geçmişti artık onu beklesinler

Elmalılı 8:38 - O kâfirlere de ki: Eğer bu işe son verirlerse daha önce yaptıkları bağışlanacak. Yok yine karşı koymaya başlar, isyana dönerlerse, önceki ümmetlere uygulanan kurallar kendilerine de uygulanacak. (Artık o ilâhî uygulamayı beklesinler.)

DiyanetMeali 8:38 İnkar edenlere, eğer savaştan vazgeçerlerse, geçmişlerinin bağışlanacağını ve tekrar başlarlarsa evvelkilerin hükmünün uygulanacağını söyle.

DiyanetVakfı 8:38 İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir!

Ömer.N.Bilmen 8:38 Kâfir olanlara de ki, nihâyet verirlerse geçmişteki günahları onlara bağışlanır. Ve eğer yine geri dönerlerse, artık şüphe yok ki, evvelkilerin sünneti geçmiştir.

SuatYıldırım 8:38 – Ey Resulüm! O kâfirlere de ki: “Eğer Peygambere düşmanlıktan vazgeçip İslâm’a girerlerse daha önceki suçları bağışlanacak. Yok eğer dönüp tekrar düşmanlığa başlayacak olurlarsa, zaten emsallerinin başlarına gelen haller gözlerinin önünde!”

İbni Kesir 8:38 Küfredenlere söyle: Vazgeçerlerse; geçmiş kendilerine bağışlanacaktır. Tekrar başlarlarsa evvelkilerin hükmü muhakkak devam etmiş olacaktır.


Elmalılı-orijinal 8:39 Siz de ortalıkta bir fitne kalmayıb din, tamamiyle Allahın dini oluncıya kadar onlara cihad edin, eğer vaz geçerlerse her halde Allah amellerini görür

Elmalılı 8:39 - Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.

DiyanetMeali 8:39 Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse bilsinler ki Allah onların işlediklerini şüphesiz görür.

DiyanetVakfı 8:39 Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

Ömer.N.Bilmen 8:39 Ve onlar ile bir fitne kalmayıncaya ve din tamamıyla Allah için oluncaya kadar cihadda bulunun. Bunun üzerine (küfürlerine) nihâyet verirlerse şüphe yok ki, Allah Teâlâ yapacak oldukları şeyleri tamamiyle görücüdür.

SuatYıldırım 8:39 – Dünyada fitne kalmayıp din, tamamen Allah’a ait oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer fitneden vazgeçerlerse, onları bırakın.Allah zaten onların yaptıklarını hakkıyla görmektedir. [2,193; 9,5-11]

İbni Kesir 8:39 Fitne kalmayıp din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse; muhakkak ki Allah, yaptıklarını görendir.


Elmalılı-orijinal 8:40 Yok vaz geçmezlerse artık bilin ki Allah sizin mevlânız, ne güzel mevlâ, ne güzel nasîr!

Elmalılı 8:40 - Yok vazgeçmez de tekrar eskiye dönerlerse artık bilin ki, Allah sizin yardımcınızdır. O ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır.

DiyanetMeali 8:40 Eğer yüz çevirirlerse Allah'ın sizin dostunuz olduğunu bilin; O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır!

DiyanetVakfı 8:40 Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!.

Ömer.N.Bilmen 8:40 Ve eğer yüz çevirirlerse artık biliniz ki, Allah Teâlâ muhakkak Mevlânızdır. (O) Ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.

SuatYıldırım 8:40 – Yok eğer yüz çevirirlerse biliniz ki Allah sizin mevla’nız! O ne güzel mevlâ, ne güzel yardımcıdır!

İbni Kesir 8:40 Eğer yüz çevirirlerse; o takdirde bilin ki Allah, sizin Mevlanızdır. Ne güzel Mevla, ne güzel yardımcıdır O.


Elmalılı-orijinal 8:41 Bir de ma'lûmunuz olsun ki ganimet aldığınız her hangi bir şey, mutlaka onun beşte biri Allâh içindir ki Peygambere ve ona karabeti olanlarla yetimler ve miskinler ve yolda kalmışlaradır, eğer siz Allaha iyman etmiş ve o furkan günü, o iki cem'iyyetin çarpıştığı gün kulumuza indirdiklerimize iyman eylemiş iseniz bunu böyle bilin; daha Allah her şeye kadir

Elmalılı 8:41 - Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz Allah'a iman etmiş, hak ile batılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herşeye kâdirdir.

DiyanetMeali 8:41 Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah her şeye Kadir'dir.

DiyanetVakfı 8:41 Eğer Allah'a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.

Ömer.N.Bilmen 8:41 Ve biliniz ki, muhakkak herhangi bir şeyden edindiğiniz ganîmet malının beşte biri mutlaka Allah Teâlâ içindir. Ve Peygamber içindir ve karabet sahipleriyle, yetimler ve

SuatYıldırım 8:41 – Bir de malumunuz olsun ki savaşta elde ettiğiniz ganimetin beşte biri Allah’ındır. Yani Resulullâha, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara (gariplere) aittir.Eğer Allah’a ve iki ordunun karşılaştığı, hak ile batılın iyice açığa çıktığı o Bedir günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman ediyorsanız, bu hükmü böylece kabul edeceksiniz. Allah her şeye kadirdir. [3,161; 59,6-10] {KM, Tekvin 34,25-29; Tesniye 13,17; 20,10-14}

İbni Kesir 8:41 Eğer Allah'a ve hakkı batıldan ayıran günde, iki topluluğun karşılaştığı o günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız; bilin ki: Ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. Allah, her şeye gücü yetendir.


Elmalılı-orijinal 8:42 O vakıt ki siz vâdînin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında, süvarileri de tam sizden aşağıda idiniz, öyleki onlarla va'dleşmiş olsa idiniz mutlak mîâdda ıhtilâf ederdiniz ve lâkin Allah mukadder bir emri yerine getirmek için o yapılmış idi ki hem helâk olan beyyineden helâk olsun, hem de yaşıyan beyyineden yaşasın ve çünkü Allah her halde semî'dir alîmdir

Elmalılı 8:42 - O vakit siz vadinin yakın bir yamacında idiniz, onlarsa uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Öyle ki, şayet onlarla sözleşmiş olsaydınız, öyle bir buluşma yeri için mutlaka anlaşmazlık çıkarırdınız. Fakat olması gereken (zafer)in olması için Allah böyle takdir etti. Tâ ki, helak olan apaçık bir delil gördükten sonra helak olsun, sağ kalanlar da yine apaçık bir delilden sonra yaşasın. Kesindir ki Allah, işitendir, bilendir.

DiyanetMeali 8:42 Siz vadiye en yakın ve onlar da en uzak yamaçta idiler; kervanın süvarileri sizden daha aşağıdaydı. Savaş için buluşmak üzere sözleşmeye kalksaydınız, vaktini tayinde anlaşmazlığa düşerdiniz; fakat Allah mahvolan, apaçık belgeden ötürü mahvolsun, yaşayan da apaçık belgeden ötürü yaşasın diye olacak işi yaptı. Doğrusu Allah işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 8:42 Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir.

Ömer.N.Bilmen 8:42 O vakit ki, siz yakın vadide idiniz, onlar ise uzak vadide idiler. Kervan ise sizden aşağıda idi. Eğer birbirinizle vâdeleşe idiniz, elbette vâde mahlinde ihtilâfa düşerdiniz. Velâkin Allah Teâlâ yapılmış olan bir emri yerine getirmek için (böyle yaptı) tâ ki, helâk olan kimse, apaçık bir delilden helâk olsun ve diri kalan da âşikâr bir delilden diri kalmış olsun ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ kemaliyle işiticidir, tamamiyle bilicidir.

SuatYıldırım 8:42 – Hani Bedir savaşı günü ey Müslümanlar, Siz vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak tarafında idiler!Kervan ise sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi.Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız.Fakat Allah, takdir ettiği bir işi yerine getirmek için, sizi böyle buluşturdu ki helâk olan, bir delile göre helâk olsun, yaşayan da bir delile göre yaşasın.Çünkü Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir. [6,122]

İbni Kesir 8:42 Hani siz, o vakit vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da öte yamacında idiler. Kervan ise sizden daha aşağıda idi. Eğer bir yerde buluşmak üzere sözleşseydiniz; muhakkak ki vaktini ta'yinde ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, işlenmesi gerekli olan emri yerine getirmek için yaptı. Ta ki helak olan; apaçık bir delilden dolayı helak olsun, yaşayan da apaçık bir delilden dolayı yaşasın. Ve muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:43 O vakıt ki Allah sana onları ru'yanda az gösteriyordu, eğer sana onları çok gösterse idi korkacaktınız ve kumandada nizâa düşecektiniz ve lâkin Allah selâmete bağladı, çünkü o bütün sinelerin künhünü bilir

Elmalılı 8:43 - Hani o vakitler Allah sana uykunda (rüyanda) onları az gösteriyordu. Eğer Allah sana onları kalabalık gösterseydi korkacaktınız ve savaş konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Fakat Allah böyle bir şeyden sizi uzak tuttu. Çünkü O, gönüllerde yatanı da bilir.

DiyanetMeali 8:43 Allah onları uykunda sana az gösteriyordu. Çok göstermiş olsaydı, yılacak ve bu hususta çekişmeye başlıyacaktınız, fakat Allah sizi kurtardı; çünkü O kalblerde olanı bilir.

DiyanetVakfı 8:43 Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir.

Ömer.N.Bilmen 8:43 O vakit ki, Allah Teâlâ onları sana rüyânda az gösteriyordu. Ve eğer onları sana çok göstermiş olsaydı elbette korkacak idiniz ve cihad işinde ihtilafa düşerdiniz. Velâkin Allah Teâlâ selâmete erdirdi. Şüphe yok ki o, göğüslerin içinde olanı bihakkın bilicidir.

SuatYıldırım 8:43 – O vakit Allah sana müşrik askerlerini rüyanda az göstermişti. Eğer onları çok gösterseydi paniğe kapılır, emir ve kumanda konusunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah sizi bundan kurtardı. Çünkü O bütün sinelerin gizlediklerini pek iyi bilir.

İbni Kesir 8:43 Hani Allah; uykunda, onları sana az gösteriyordu. Eğer sana onları çok göstermiş olsaydı; elbette çekinecek ve iş hakkında çekişecektiniz. Fakat Allah, sizi kurtardı. Muhakkak ki O; göğüslerde olanı bilendir.


Elmalılı-orijinal 8:44 Ve o vakıt ki karşılaştığınız sıra onları sizin gözlerinizde azaltıyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu, çünkü Allah o fi'le çıkarılmış olan emri yerine getirecekti, öyle ya bütün işler Allaha irca' olunur

Elmalılı 8:44 - Ve işte onlarla karşılaştığınız vakit onları sizin gözünüze az gösteriyordu, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Çünkü Allah o mukadder olan işi yerine getirecekti. Bütün işler Allah'a döndürülür.

DiyanetMeali 8:44 Karşılaştığınızda, olacak işi oldurmak için, onları gözlerinize az gösteriyor ve sizi de onların gözünde azaltıyordu. Bütün işler dönüp Allah'a varır.*

DiyanetVakfı 8:44 Allah, olacak bir işi yerine getirmek için (savaş alanında) karşılaştığınız zaman onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Bütün işler Allah'a döner.

Ömer.N.Bilmen 8:44 Ve hani karşı karşıya geldiğiniz zaman onları size gözlerinizde pek az gösteriyordu ve sizleri de onların gözlerinde azaltıyordu. Tâ ki, Allah Teâlâ yapılmış olan bir emri yerine getirsin. Ve bütün işler Allah Teâlâ'ya döndürülür.

SuatYıldırım 8:44 – Karşılaştığınız zaman Allah sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, sizi de onlara az gösteriyordu ki Allah takdir ettiği işi yerine getirsin.Bütün işler sonuçta Allah’a raci olur (nihaî karar ve yürütme O’na aittir.) [3,13]

İbni Kesir 8:44 Hani, karşılaştığınız zaman; Allah, yapılmış bir emri yerine getireceğinden onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözünde azaltıyordu. Ve işler Allah'a döndürülür.


Elmalılı-orijinal 8:45 Ey o bütün iyman edenler bir düşman kümesiyle karşılaştığınız vakıt sebat edin ve Allahı çok zikreyleyin ki felâha irebilesiniz

Elmalılı 8:45 - Ey iman edenler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.

DiyanetMeali 8:45 Ey inananlar! Bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın; başarıya erişebilmeniz için Allah'ı çok anın.

DiyanetVakfı 8:45 Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz.

Ömer.N.Bilmen 8:45 Ey imân edenler! Bir tâife ile karşılaştığınız zaman artık sebat ediniz ve Allah Teâlâ'yı zikrediniz. Tâ ki felâh bulasınız.

SuatYıldırım 8:45 – Ey iman edenler! Savaş esnasında karşı karşıya geldiğiniz düşman birliğine karşı dayanın, sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki felah bulasınız.

İbni Kesir 8:45 Ey iman edenler; bir toplulukla karşılaşırsanız sebat edin ve Allah'ı çok zikredin ki felaha eresiniz.


Elmalılı-orijinal 8:46 Hem Allaha ve Resulüne itaatten ayrılmayın ve birbirinizle niza'laşmayın sonra içinize korku düşer ve Devletiniz elden gider, ve sabırlı olun çünkü Allah sabredenlerle beraberdir

Elmalılı 8:46 - Ayrıca Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

DiyanetMeali 8:46 Allah'a ve Peygamberine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir.

DiyanetVakfı 8:46 Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

Ömer.N.Bilmen 8:46 Ve Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne itaat edin ve ihtilâfta bulunmayın, sonra devletiniz gidiverir ve sabrediniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.

SuatYıldırım 8:46 – Allah’a ve Resulüne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp za’fa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider.Bir de tam mânasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

İbni Kesir 8:46 Allah'a ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da zaafa düşerseniz ve rüzgarınız gider. Sabredin, muhakkak ki Allah; sabredenlerle beraberdir.


Elmalılı-orijinal 8:47 Onlar gibi olmayın ki diyarlarından çalım satarak ve nâsa gösteriş yaparak çıktılar ve Allah yolundan men'ediyorlardı, Halbuki Allah bütün amellerini çenber içine almıştı

Elmalılı 8:47 - Çalım atarak ve halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve Allah yoluna engel koyanlar gibi olmayın. Allah onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

DiyanetMeali 8:47 Yurtlarından böbürlenerek, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allah yolundan men edenler gibi olmayın. Allah onların işlediklerini her yönüyle bilendir.

DiyanetVakfı 8:47 Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

Ömer.N.Bilmen 8:47 Ve o kimseler gibi olmayınız ki yurtlarından çalım satarak ve nâsa gösteriş yaparak ve Allah yolundan menederek çıktılar. Allah Teâlâ ise ne yaptıklarını tamamıyla kuşatıcıdır.

SuatYıldırım 8:47 – Memleketlerinden çalım satarak, halka gösteriş yaparak savaşa çıkan ve Allah yolundan insanları uzaklaştıranlar gibi olmayın.Allah onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

İbni Kesir 8:47 Hem yurtlarından böbürlenerek ve insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.


Elmalılı-orijinal 8:48 Ve o vakıt ki Şeytan kendilerine amellerini tezyin eylemiş de demişdi bu gün insanlardan size galib gelecek yok, ben de size zahirim, fakat iki taraf karşı karşıya görününce ardına dönüverdi de ben, dedi

Elmalılı 8:48 - Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, "Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım." demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: "Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah'dan korkarım. Ayrıca Allah'ın azabı çok çetindir."

DiyanetMeali 8:48 Şeytan onlara işlediklerini güzel gösterdi ve "Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur; doğrusu ben de size yardımcıyım" dedi. İki ordu karşılaşınca da, geri dönüp, "Benim sizinle ilgim yok; doğrusu sizin görmediğinizi ben görüyorum ve şüphesiz Allah'tan korkuyorum, Allah'ın azabı şiddetlidir" dedi.*

DiyanetVakfı 8:48 Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben Allah'tan korkuyorum; Allah'ın azabı şiddetlidir, dedi.

Ömer.N.Bilmen 8:48 Ve o vakit ki, şeytan onlara amellerini bezemiş ve demişti ki: «Bugün nâstan size galip olacak yoktur. Ve ben de şüphe yok ki sizi himaye ediciyim.» Vaktâ ki iki fırka karşı karşıya görünmeğe başladı. Arkasına dönüverdi ve dedi ki: «Şüphesiz ki ben sizden berîyim. Ben muhakkak ki sizin görmediklerinizi gördüm. Şüphe yok ki ben Allah'tan korkarım. Allah'ın ikabı ise pek şiddetlidir.»

SuatYıldırım 8:48 – Hani şeytan onlara yaptıkları işi güzel gösterip şöyle demişti:”Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur. Ben de yanınızdayım!”Fakat iki ordu birbirini görecek hale gelip karşılaşınca gerisin geri dönüverdi ve:”Ben, dedi, sizden uzağım, ben sizin göremediğiniz şeyleri görüyorum, ben Allah’tan korkarım. Öyle ya, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” [59,16; 14,22]

İbni Kesir 8:48 Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve demişti ki: Bugün insanlardan sizi yenecek yoktur. Ben de size muhakkak yardımcıyım. İki ordu karşılaşınca da, iki topuğu üstüne kaçarak: Benim sizinle alakam yok, doğrusu sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan korkuyorum. Çünkü Allah azabı şiddetli olandır, demişti.


Elmalılı-orijinal 8:49 sizden kat'ıyyen beriyim, ben sizin göremiyeceğiniz şeyler görüyorum, ben Allahtan korkarım, öyle ya Allahın ıkabı çok şiddetlidir

Elmalılı 8:49 - O sırada münafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar, (müslümanlar hakkında) "şu adamları dinleri aldattı" diyorlardı. Oysa her kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah galiptir, güçlüdür ve hikmet sahibidir.

DiyanetMeali 8:49 İkiyüzlüler ve kalblerinde hastalık bulunanlar "Müslümanları dinleri aldattı" diyorlardı; oysa, kim Allah'a güvenirse bilmelidir ki Allah güçlüdür, hakimdir.

DiyanetVakfı 8:49 O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir).

Ömer.N.Bilmen 8:49 O zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar diyordu ki: «Onları dinleri aldatmıştır.» Halbuki her kim Allah Teâlâ'ya tevekkül ederse artık şüphe yok ki Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 8:49 – O zaman münafıklar ve kalplerinde şüphe bulunanlar diyorlardı ki: “Bu Müslümanları dinleri aldatmış, (çünkü kendilerinden çok üstün bir ordu ile savaşa girişiyorlar.)”Halbuki kim Allah’a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Şüphe yok ki Allah azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

İbni Kesir 8:49 Hani münafıklar, kalblerinde hastalık bulunanlar: Bunları, dinleri aldattı, diyorlardı. Halbuki kim Allah'a tevekkül ederse; muhakkak ki Allah, Aziz' dir, Hakim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:50 O sıra münafıklar ve kalblerinde bir maraz bulunanlar şöyle diyorlardı: «şunları dinleri aldattı» halbuki her kim Allaha tevekkül ederse şüphe yok ki Allah bir azîz, hakîmdir

Elmalılı 8:50 - Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura ve "Tadın bakalım cehennem azabını!" diye diye canlarını alırken hallerini bir görmeliydin.

DiyanetMeali 8:50-51 Melekler, inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, "Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır" diyerek canlarını alırken bir görseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.

DiyanetVakfı 8:50 Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını" (diyerek) o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!

Ömer.N.Bilmen 8:50 Ve görecek olsan o zaman ki, melekler kâfir olanların canlarını alırlar, yüzlerine ve arkalarına vururlar, «Yangının azabını tadın!» (derler).

SuatYıldırım 8:50 – Melekler o kâfirlerin yüzlerine ve arkalarına vurarak “Tadın bakalım cayır cayır yanmanın acısını!” diyerek canlarını alırken bir görmeliydin! [6,93]

İbni Kesir 8:50 Bir görseydin sen; hani melekler, küfredenlerin canlarını alırken yüzlerine ve arkalarına vuruyorlar ve: Tadın yakıcı azabı, diyorlardı.


Elmalılı-orijinal 8:51 Bir de görseydin Melekler canlarını alırken o küfr edenlerin yüzlerine ve arkalarına vura vura, tadın bakalım! diyerek: yangın azâbını bu işte sizin kendi ellerinizin takdim ettiği yüzünden ve Allahın kullarına zulümkâr olmadığındandır

Elmalılı 8:51 - İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz bir sonuçtur. Hiç şüphesiz Allah, kullarına hiçbir şekilde zalim biri değildir.

DiyanetMeali 8:50-51 Melekler, inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, "Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır" diyerek canlarını alırken bir görseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.

DiyanetVakfı 8:51 İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir.

Ömer.N.Bilmen 8:51 Bu, işte ellerinizin takdim ettiği şey yüzündendir. Ve şüphe yok ki Allah Teâlâ kulları için zulmeder değildir.

SuatYıldırım 8:51 – “İşte bu, sizin ellerinizin işleyip öne sürdüğü işlerin karşılığıdır; yoksa Allah asla kullarına zulmetmez.”

İbni Kesir 8:51 İşte bu; ellerinizin yaptığının karşılığıdır. Muhakkak ki Allah; kullarına asla zulmedici değildir.


Elmalılı-orijinal 8:52 Tıpkı Âli Fir'avnın ve onlardan evvelkilerin gidişi gibi Allahın âyetlerini tanımadılar da Allah kendilerini günahlariyle tuttu alıverdi, çünkü Allah çok kuvvetli ve ıkabı pek şiddetlidir

Elmalılı 8:52 - Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi onlar da Allah'ın âyetlerini tanımadılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden tutuklayıverdi. Çünkü Allah çok kuvvetli ve azabı çok çetin olandır.

DiyanetMeali 8:52 Firavun taifesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi, Allah'ın ayetlerini yalanladılar da Allah onları günahlarından ötürü yoketti. Allah kuvvetlidir, cezalandırması şiddetlidir.

DiyanetVakfı 8:52 (Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir.

Ömer.N.Bilmen 8:52 (Bunların hali) Fir'avun'un kavmi ile onlardan evvelkilerin âdeti gibidir ki Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr ettiler. Allah Teâlâ da bunları günahları sebebiyle muahaze etti. Şüphe yok ki Allah Teâlâ kuvvet sahibidir; ikabı pek şiddetlidir.

SuatYıldırım 8:52 – Bunların gidişi, tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tutumu gibi oldu: Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler, Allah da günahları sebebiyle onları bastırıverdi.Çünkü Allah pek kuvvetli, azabı da çok şiddetlidir. {KM, Çıkış 14 bölüm}

İbni Kesir 8:52 Firavun hanedanıyla onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah'ın ayetlerini yalanlamışlardı da, Allah onları günahlarından dolayı yakalamıştı. Muhakkak ki Allah; kuvvetlidir, azabı şiddetli olandır.


Elmalılı-orijinal 8:53 Bu, şundan: bir kerre Allah bir kavme in'am ettiği bir ni'meti onlar nefislerindeki sebebi değiştirinciye kadar değiştirmiş değildir, bir de Allah işitir, bilir

Elmalılı 8:53 - Bu, Allah'ın bir kavme verdiği nimeti, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmemesinden dolayıdır. Gerçekten de Allah hakkiyle işiten, herşeyi bilendir.

DiyanetMeali 8:53 Bu, bir topluluk iyi gidişini değiştirmedikçe Allah'ın da verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden ve Allah'ın işiten, bilen olmasındandır.

DiyanetVakfı 8:53 Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir.

Ömer.N.Bilmen 8:53 Bu da, şüphe yok ki Allah Teâlâ bir kavme ihsan etmiş olduğu bir nîmeti değiştirici değildir, onlar kendi nefislerinde olanı değiştirinceye değin. Ve şüphe yok ki Allah Teâlâ bihakkın işiticidir, tamamıyla bilicidir.

SuatYıldırım 8:53 – Bu cezanın sebebi şudur: Bir millet kendilerinde bulunan güzel ahlâk ve meziyetleri değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimeti, güzel durumu değiştirmez.Bir de şundan ki: Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir (dolayısıyla herkese lâyık olduğunu verir).

İbni Kesir 8:53 Bunun sebebi; bir topluluk kendi nefislerindekini değiştirmedikçe, Allah' ın onlara verdiği nimetini değiştirmeyeceğidir. Ve muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:54 Tıbkı ali Fir'avnin ve onlardan evvelkilerin gidişi gibi ki rablarının âyetlerini tekzib ettiler biz de kendilerini günahlariyle helâk ettik ve ali Fir'avni gark eyledik, hepsi de zalimdiler

Elmalılı 8:54 - Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rabblerinin âyetlerini yalanladılar. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.

DiyanetMeali 8:54 Firavun taifesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rablerinin ayetlerini yalanladılar da onları günahlarından ötürü yok ettik. Firavun taifesini suda boğduk, hepsi zalimlerdi.

DiyanetVakfı 8:54 (Evet bunların durumu), Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumuna benzer. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günahlarından ötürü helâk etmiştik ve Firavun ailesini (denizde) boğmuştuk. Hepsi de zalimler idiler.

Ömer.N.Bilmen 8:54 Fir'avun'un kavminin ve onlardan evvelkilerin âdeti gibi ki, Rablerinin âyetlerini tekzîp ettiler. Artık onları günahları sebebiyle helâk ettik. Ve Fir'avun'un kavmini gark eyledik. Ve hepsi de zalimler olmuşlardı.

SuatYıldırım 8:54 – Evet, tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tutumu gibi: Rab’lerinin âyetlerini yalan saydılar. Biz de günahları sebebiyle onları imha ettik. Firavun ve beraberindekileri de denizde boğdu. Doğrusu, bunların hepsi de zalim idiler.

İbni Kesir 8:54 Firavun hanedanıyla, onlardan öncekilerin gidişi gibi. Rabblarının ayetlerini yalanlamışlardı da, Biz de günahlarından dolayı onları helak etmiş ve Firavun hanedanını suda boğmuştuk. Hepsi de zalimlerdi.


Elmalılı-orijinal 8:55 Bütün o debelenenlerin Allah ındinde en şerlisi şol kimselerdir ki küfretmişlerdir de iymana gelmezler

Elmalılı 8:55 - Allah katında kımıldayıp debelenen canlıların en kötüsü, inkara saplanıp da bir türlü iman etmeyenlerdir.

DiyanetMeali 8:55 Allah katında yeryüzünde yaşayanların en kötüsü, inkar edenlerdir. Onlar artık inanmazlar.

DiyanetVakfı 8:55 Allah katında, yürüyen canlıların en kötüsü kâfir olanlardır. Çünkü onlar iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 8:55 Şüphe yok ki, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah Teâlâ katında en şerlisi o kimselerdir ki, kâfir olmuşlardır. Artık onlar imân etmezler.

SuatYıldırım 8:55 – Allah indinde bütün canlı mahlûkat içinde en kötü olanlar, inkârcılıkta ısrar edenlerdir ki onlar imana gelmezler.

İbni Kesir 8:55 Allah katından yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü; şüphesiz ki küfredenlerdir. Artık onlar, inanmazlar.


Elmalılı-orijinal 8:56 Onlar ki kendilerinden muahede almışındır da sonra her def'asında ahidlerini nakzederler ve hiç çekinmezler,

Elmalılı 8:56 - Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın halde her defasında antlaşmalarını bozarlar ve bundan hiç çekinmezler.

DiyanetMeali 8:56-57 Anlaşma yaptığın kimseler, sonucundan sakınmayarak anlaşmalarını her defasında bozarlar. Savaşta onları yakalarsan, arkalarındakilere ibret olacak şekilde, darmadağın et.

DiyanetVakfı 8:56 Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir.

Ömer.N.Bilmen 8:56 Onlar ki, kendileriyle muâhede yapmış idin, sonra her defasında ahitlerini bozarlar ve onlar hiç çekinmezler.

SuatYıldırım 8:56 – Onlar kendileriyle anlaşma yaptığında hiç çekinmeden her defasında anlaşmayı bozan kimselerdir.

İbni Kesir 8:56 Onlar, kendileriyle anlaşma yaptığın kimselerdir. Sonra her defasında ahidlerini bozdular. Onlar sakınmazlar da.


Elmalılı-orijinal 8:57 onun için onları ne zaman harbde yakarlarsan kendileriyle arkalarındakileri ürgüt gerek ki ıbret alırlar

Elmalılı 8:57 - Bundan dolayı onları harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.

DiyanetMeali 8:56-57 Anlaşma yaptığın kimseler, sonucundan sakınmayarak anlaşmalarını her defasında bozarlar. Savaşta onları yakalarsan, arkalarındakilere ibret olacak şekilde, darmadağın et.

DiyanetVakfı 8:57 Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt.

Ömer.N.Bilmen 8:57 İmdi her ne zaman muharebede onları kat'i sûrette yakalar isen onlar ile arkalarındaki kimseleri ansızın korkut. Umulur ki, ibret alırlar.

SuatYıldırım 8:57 – Onları savaşta ele geçirirsen, kendilerine öyle bir muamele yap ki onların arkasındaki bütün öbür düşmanlara da ibret olsun da, akıllarını başlarına alsınlar.

İbni Kesir 8:57 Bunun için eğer savaşta ele geçirirsen; onları dağıt ki arkalarında olanlar ibret alsınlar.


Elmalılı-orijinal 8:58 Her hangi bir kavmden de bir hıyanet endişe edersen evvel emirde (nebzet) ahidlerini reddettiğini düpe düz kendilerini bildir, çünkü Allah hainleri sevmez

Elmalılı 8:58 - Eğer bir kavmin, sözleşmeye aykırı bir hainlik yapmasından korkarsan, savaştan önce aynı şekilde antlaşmayı bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.

DiyanetMeali 8:58 Eğer bir topluluğun anlaşmaya hıyanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karşı anlaşmayı bozarak aynı şekilde davran. Doğrusu Allah hainleri sevmez.*

DiyanetVakfı 8:58 (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.

Ömer.N.Bilmen 8:58 Ve eğer bir kavmin hiyânet edeceğinden kat'iyyen korkar isen ahdlerini kendilerine açıkça müsâvâat üzere at. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ hâin olanları sevmez.

SuatYıldırım 8:58 – Seninle sözleşme yapan bir millette sözleşmeye aykırı bir hainlik alameti tesbit edersen, savaş açmadan önce anlaşmanın artık geçersiz kaldığını ilan et ki bunu bilme hususunda iki taraf da eşit olsun. Çünkü Allah hainleri asla sevmez.

İbni Kesir 8:58 Eğer bir kavmin hiyanet etmesinden korkarsan; sen de onlara karşı aynı şekilde davran. Muhakkak ki Allah; hainleri sevmez.


Elmalılı-orijinal 8:59 Ve o küfr edenler asla zannetmesinler ki ileri gitmişlerdir çünkü onlar âciz bırakamazlar

Elmalılı 8:59 - O kâfirler ileri geçip kurtulduklarını sanmasınlar. Onlar kesinlikle (bizi) aciz bırakamazlar.

DiyanetMeali 8:59 İnkar edenler, asla öne geçtiklerini sanmasınlar, çünkü onlar bizi aciz bırakamıyacaklardır.

DiyanetVakfı 8:59 İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar.

Ömer.N.Bilmen 8:59 Ve o kâfirler asla zannetmesinler ki, ilerleyip kurtulmuşlardır. Şüphe yok ki, onlar aciz bırakamayacaklardır.

SuatYıldırım 8:59 – İnkâr edenler, öne geçtiklerini hiç zannetmesinler. Onlar elimizden kurtulamazlar.

İbni Kesir 8:59 Küfredenler; asla öne geçtiklerini ve bizi aciz bırakacaklarını sanmasınlar.


Elmalılı-orijinal 8:60 Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten ve cihad için beslenen atlardan hazırlık yapın, onunla hem Allah düşmanını korkutursunuz hem sizin düşmanınızı hem de onlardan başka diğerlerini ki onları verseniz ecri size temamen ödenir, hiç de ziyan etmezsiniz

Elmalılı 8:60 - Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.

DiyanetMeali 8:60 Ey inananlar! Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda sarfettiğiniz her şey size haksızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir.

DiyanetVakfı 8:60 Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.

Ömer.N.Bilmen 8:60 Ve onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten ve bazı atlardan hazırlayınız. Bununla Allah Teâlâ'nın düşmanını ve sizin düşmanınızı ve onlardan başkalarını, (ki bunları siz bilmezsiniz, Allah Teâlâ bilir) korkutursunuz. Ve her neyi ki, Allah yolunda infak edersiniz, size tamamen ödenir ve siz asla zulme uğratılmazsınız.

SuatYıldırım 8:60 – Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın.Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız.Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz. [29,4; 24,57; 3,196-197; 9,101; 2,261]

İbni Kesir 8:60 Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki bununla Allah'ın düşmanı, sizin düşmanınız ve bunlardan başka sizin bilmeyip te Allah'ın bildiği diğerlerini korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, size ödenir ve siz asla zulmolunmazsınız.


Elmalılı-orijinal 8:61 Ve eğer selme yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allaha mütevekkil ol, çünkü işiden bilen ancak odur

Elmalılı 8:61 - Eğer onlar barıştan yana olurlarsa, sen de barıştan yana ol! Ve Allah'a güven. Çünkü işiten ve bilen O'dur.

DiyanetMeali 8:61 Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah'a güven. O, şüphesiz işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 8:61 Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir.

Ömer.N.Bilmen 8:61 Ve eğer onlar sulha meylederlerse sen de ona meylet ve Allah Teâlâ'ya tevekkül kıl! Şüphe yok ki, her şeyi bihakkın işitici ve tamamıyla bilici olan ancak O'dur.

SuatYıldırım 8:61 – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de yanaş ve Allah’a güven. Çünkü Allah semîdir, alîmdir (her şeyi hakkıyla işitir ve bilir). [4,90; 47,35]

İbni Kesir 8:61 Eğer barışa yanaşırlarsa; sen de yanaş ve Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Semi, Alim, O'dur.


Elmalılı-orijinal 8:62 Ve eğer sana hud'a yapmak isterlerse sana yetişecek Allahdır, odur ki seni nusratıyle ve mü'minlerle te'yid buyurdu

Elmalılı 8:62 - Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakkak ki sana Allah yeter. Seni yardımıyla ve müminlerle güçlendirecek olan O'dur.

DiyanetMeali 8:62-63 Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananları yardımıyla destekleyen, kalblerini uzlaştıran O'dur. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalblerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu O Güçlü'dür, Hakim'dir.

DiyanetVakfı 8:62 Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir. O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir.

Ömer.N.Bilmen 8:62 Ve eğer sana hile yapmak isterlerse şüphe yok ki, sana Allah Teâlâ kâfidir. O, o zâttır ki, seni nusretiyle ve mü'minler ile teyid buyurmuştur.

SuatYıldırım 8:62-63 – Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme. Allah sana yeter.O’dur ki seni yardımıyla ve bir de müminlerle destekledi. Müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp bir araya getirdi.Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin, fakat Allah onları birleştirdi. Çünkü O azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [3, 103]

İbni Kesir 8:62 Eğer seni aldatmak isterlerse; muhakkak ki Allah, sana yeter. Seni ve mü'minleri yardımıyla destekleyen O'dur.


Elmalılı-orijinal 8:63 Ve kalblerinin arasını te'lif eyledi, yoksa yer yüzünde ne varsa hepsini sarf etse idin yine onların kalblerini te'lif edemezdin ve lâkin Allah onların beyinlerini te'lif buyurdu çünkü o biz azîz, hakîmdir.

Elmalılı 8:63 - Müminlerin kalplerini birbirlerine O ısındırdı. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalblerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir.

DiyanetMeali 8:62-63 Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir. Seni ve inananları yardımıyla destekleyen, kalblerini uzlaştıran O'dur. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalblerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu O Güçlü'dür, Hakim'dir.

DiyanetVakfı 8:63 Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:63 Ve onların kalblerinin arasını telif etti ki, eğer yerde bulunanın tamamını sarfedecek olsa idin onların kalpleri arasına ülfet düşüremezdin. Velâkin Allah Teâlâ onların kalpleri arasını telif etti. Şüphe yok ki O azîzdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 8:62-63 – Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme. Allah sana yeter.O’dur ki seni yardımıyla ve bir de müminlerle destekledi. Müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp bir araya getirdi.Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin, fakat Allah onları birleştirdi. Çünkü O azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [3, 103]

İbni Kesir 8:63 Ve onların kalblerini birleştirmiştir. Eğer yeryüzünde bulunan her şeyi sarfetsen yine de onların kalblerini birleştiremezdin. Fakat Allah birleştirdi onların arasını. Muhakkak ki Allah; Aziz'dir, Hakim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:64 Ey o Peygamber! Yetişir sana Allah arkanda gelen mü'minlerle

Elmalılı 8:64 - Ey Peygamber! Sana Allah yetişir, arkandan gelen müminlerle beraber.

DiyanetMeali 8:64 Allah'ın yardımı sana ve sana uyan müminlere yeter.*

DiyanetVakfı 8:64 Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter.

Ömer.N.Bilmen 8:64 Ey Peygamber! Sana ve sana tâbi olan mü'minlere Allah Teâlâ kâfidir.

SuatYıldırım 8:64 – Ey Peygamber! Allah sana ve sana tabi olan müminlere yeter.

İbni Kesir 8:64 Ey Peygamber; Allah, sana ve sana tabi olan mü'minlere yeter.


Elmalılı-orijinal 8:65 Ey o Peygamber! Mü'minleri cihade teşvik eyle, eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa ikiyüze galebe ederler ve eğer sizden yüz kişi olursa o küfredenlerden birine galebe ederler, çünkü onlar hakkı ve akıbeti iyi idrâk etmez fıkıhsız bir kavmdirler

Elmalılı 8:65 - Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa ikiyüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen anlayışsız bir kavimdirler.

DiyanetMeali 8:65-66 Müminleri savaş için coştur. Sizin sabırlı yirmi kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener. Sizin yüz kişiniz, inkar edenlerden bin kişiyi yener; çünkü onlar anlayışsız bir güruhtur. Şimdi Allah yükünüzü hafifletti, zira içinizde zaaf bulunduğunu biliyordu. Sizin sabırlı yüz kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener; sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle, ikibin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir.

DiyanetVakfı 8:65 Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

Ömer.N.Bilmen 8:65 Ey Peygamber! Mü'minleri cihada teşvik et. Eğer sizden sabredici yirmi kişi olsa iki yüze galip olurlar. Ve eğer sizden yüz kişi olsa, kâfir olanlardan bine galip gelirler. Çünkü onlar şüphe yok ki, hakkı anlamaz bir kavimdirler.

SuatYıldırım 8:65 – Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden tam sabırlı yirmi kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelir ve eğer siz müminlerden yüz kişi olursa, kâfirlerden bin kişiyi mağlup eder; çünkü o kâfirler gerçeği ve âkıbeti anlamayan bir güruhtur. {KM, Levililer 26,8}

İbni Kesir 8:65 Ey Peygamber; mü'minleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabreden yirmi kişi bulunursa; ikiyüz kişiyi mağlup ederler. Eğer sizden yüz kişi bulunursa; küfretmiş olanlardan binini mağlup ederler. Çünkü onlar, anlamazlar güruhu dur.


Elmalılı-orijinal 8:66 Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve bildi ki sizde bir za'f var, şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa iki yüze galebe ederler, sizden bin olursa Allahın izniyle iki bine galebe ederler, ve Allah sabredenlerledir

Elmalılı 8:66 - Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve sizde bir zaaf olduğunu bildi. O halde sizden sabredecek yüz kişi olursa ikiyüz düşmana galip gelirler, sizden bin kişi olursa Allah'ın izniyle ikibin düşmana galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.

DiyanetMeali 8:65-66 Müminleri savaş için coştur. Sizin sabırlı yirmi kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener. Sizin yüz kişiniz, inkar edenlerden bin kişiyi yener; çünkü onlar anlayışsız bir güruhtur. Şimdi Allah yükünüzü hafifletti, zira içinizde zaaf bulunduğunu biliyordu. Sizin sabırlı yüz kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener; sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle, ikibin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir.

DiyanetVakfı 8:66 Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.

Ömer.N.Bilmen 8:66 Şimdi Allah Teâlâ sizden (yükü) hafifleştirdi ve bilmiştir ki, sizde muhakkak bir zaaf var. İmdi sizden sabredici yüz kişi bulunursa iki yüze galip olurlar. Ve eğer sizden bin kişi bulunursa iki bine galebe ederler, Allah Teâlâ'nın izniyle. Ve Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.

SuatYıldırım 8:66 – Ama şimdi Allah yükünüzü hafifletti, çünkü sizde savaşma konusunda bir zayıflık olduğunu müşahede etti.O halde sizden sabırlı yüz kişi, Allah’ın izniyle onlardan iki yüz kâfire üstün gelir ve eğer sizden bin kişi olursa, onlardan iki bin kişiye galip gelir.Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

İbni Kesir 8:66 Şimdi Allah yükünüzü hafifletti ve bildi ki; sizde bir zaaf vardır. O halde şayet sizden sabırlı yüz kişi olursa; ikiyüz kişiyi mağlup ederler. Şayet sizden bin kişi olursa; Allah'ın izniyle ikibin kişiyi mağlup ederler. Ve Allah; sabredenlerle beraberdir.


Elmalılı-orijinal 8:67 Hiç bir Peygamber için Arzda ağır basmadıkça esirleri olmak doğru değildir, siz, Dünya uruzunu istiyorsunuz Allah ise Âhıreti kazanmanızı dileyor ve Allah azîzdir hakîmdir

Elmalılı 8:67 - Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir.

DiyanetMeali 8:67 Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.

DiyanetVakfı 8:67 Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:67 Hiç bir peygamber için yerde tamamen kuvvetlenmedikçe esirler edinmesi muvafık değildir. Siz dünya menfaatini istersiniz. Allah Teâlâ ise ahireti irâde buyurur. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 8:67 – Bir Peygamberin, dünyada zafer kazanıp küfrü zelil kılmadıkça, esirler edinip onları fidye karşılığında serbest bırakması uygun düşmez.Siz dünya metâını istiyorsunuz. Allah ise âhireti kazanmanızı istiyor.Allah azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [47,4]

İbni Kesir 8:67 Hiç bir peygambere yeryüzünde savaşırken zaferler kazanıncaya kadar esirler alması yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz. Allah ise ahireti istiyor. Ve Allah; Aziz'dir, Hakim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:68 Eğer Allahdan bir yazı geçmiş olmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlak büyük bir azâb dokunurdu

Elmalılı 8:68 - Eğer Allah'dan bir yazı (hüküm) bulunmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azab dokunurdu.

DiyanetMeali 8:68 Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi.

DiyanetVakfı 8:68 Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.

Ömer.N.Bilmen 8:68 Eğer Allah Teâlâ'dan bir yazı geçmiş olmasa idi, almış olduğunuz şey hususunda size elbette pek büyük bir azap dokunurdu.

SuatYıldırım 8:68 – Eğer (içtihad neticesi verilen hükümlerden ötürü azap etmeyeceğine veya ganimetleri helâl kılacağına dair) Allah’ın Levh-i Mahfuzda yazdığı daha önceki bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı size büyük bir azap dokunurdu. {KM, Tesniye 20,10-14; 13,13-18}

İbni Kesir 8:68 Eğer daha önceden Allah'ın geçmiş bir hükmü olmasaydı; aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azab dokunurdu.


Elmalılı-orijinal 8:69 Artık elde ettiğiniz ganimetten halâl ve hoş olarak yiyin ve Allaha korunun, çünkü Allah gafurdur rahîmdir

Elmalılı 8:69 - Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve hoş olarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Muhakkak ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhamet edicidir.

DiyanetMeali 8:69 Elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin; Allah'tan sakının, doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder.*

DiyanetVakfı 8:69 Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin. Ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.

Ömer.N.Bilmen 8:69 Artık ganîmet olarak elde ettiğiniz şeyden helâl ve hoş olarak yeyin ve Allah Teâlâ'dan korkun. Şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

SuatYıldırım 8:69 – (Ama bundan böyle fidyeyi ve ganimeti size mübah kıldım) artık aldığınız ganimetleri helâl ve hoş olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Gerçekten Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).

İbni Kesir 8:69 Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yeyin. Allah'tan da sakının. Çünkü Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:70 Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: eğer Allah, sizin kalblerinizde bir hayır bilirse size sizden alınandan daha hayırlısını verir ve günahlarınızı mağfiret buyurur, Allah gafur, rahîmdir

Elmalılı 8:70 - Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır bulursa, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah bağışlayıcıdır."

DiyanetMeali 8:70 Elinizde bulunan esirlere, "Allah kalblerinizde bir iyilik bulursa, size sizden alınanın daha hayırlısını verir, sizi bağışlar, Allah bağışlayandır, merhamet edendir" de.

DiyanetVakfı 8:70 Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Ömer.N.Bilmen 8:70 Ey Peygamber! Ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki: «Eğer Allah Teâlâ sizin kalplerinizde bir hayır bilirse, sizden alınmış olan şeyden daha hayırlısını size verir ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.»

SuatYıldırım 8:70 – Ey Peygamber! Ellerinizdeki esirlere de ki”Eğer Allah sizin kalplerinizde hayır yani iyi niyet, iman ve ihlâs istidadı bulursa, sizden alınan fidyelerden daha hayırlısını size verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).

İbni Kesir 8:70 Ey peygamber; elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalbinizde hayır olduğunu bilirse; sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Ve Allah, Gafur'dur, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:71 Ve eğer sana hıyanet etmek isterlerse unutmasınlar ki bundan evvel Allaha hıyanet ettiler de kahredilmelerine imkân verdi, Allah alîm, hakîmdir

Elmalılı 8:71 - Eğer sana hıyanet etmek isterlerse iyi bilsinler ki, bundan önce Allah'a hainlik ettiklerinden dolayı Allah onların ezilmelerine imkân verdi. Allah her şeyi hakkıyla bilen hüküm ve hikmet sahibidir.

DiyanetMeali 8:71 Esirler sana hıyanet etmek isterlerse, bilsinler ki esasen daha önce de Allah'a hıyanet etmişlerdi, Allah bundan ötürü onları yenmen için sana imkan verdi. Allah Bilen'dir, Hakim'dir.

DiyanetVakfı 8:71 Eğer sana hainlik etmek isterlerse (üzülme, çünkü) daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 8:71 Ve eğer sana hiyânet etmek isterlerse muhakkak ki, daha evvel Allah Teâlâ'ya hiyânet ettiler de mağlup edilmelerine imkan verdi. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.

SuatYıldırım 8:71 – Eğer sana hıyanet etmek isterlerse unutmasınlar ki daha önce de onlar Allah’a hıyanet etmişlerdi de, Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti, onları senin eline düşürmüştü. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

İbni Kesir 8:71 Eğer sana hainlik yapmak isterlerse; daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah, onlara karşı sana imkan ve kudret vermişti. Ve Allah; Alim'dir, Hakim'dir.


Elmalılı-orijinal 8:72 O kimseler ki iyman ettiler ve mühacir oldular ve mallariyle, canlariyle Allah yolunda mücahede eylediler ve o kimseler ki barındırdılar, ve yardıma koştular işte bunlar birbirlerinin velileridirler, iyman edib de hicret etmiyenler ise hicretlerine kadar sizin için onlara velâyet namına bir şey yoktur, bununla beraber eğer dinde yardımınızı isterlerse yardım etmek de üzerinize borcdur, ancak sizinle aralarında mîsak bulunan bir kavm aleyhine değil, Allah amellerinizi gözetiyor

Elmalılı 8:72 - Gerçekten de iman edip hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad veren, onları barındırıp yardım edenler, işte bunlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İman ettiği halde henüz hicret etmemiş olanlar, hicret edinceye kadar onlar üzerinde herhangi bir velayet hakkınız yoktur. Bununla beraber dinde sizden yardım isterlerse, sizinle arasında antlaşma bulunanlar aleyhine bir durum olmadıkça, onlara yardım etmeniz de üzerinize borçtur. Allah bütün yaptıklarınızı görüp duruyor.

DiyanetMeali 8:72 Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. İnanıp hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür.

DiyanetVakfı 8:72 İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.

Ömer.N.Bilmen 8:72 O kimseler ki, imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve Allah yolunda mallarıyla ve nefisleriyle mücâhedeye atıldılar ve o kimseler ki, yer verdiler ve yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin velîleridir. Ve o kimseler ki, imân ettiler de muhâcerette bulunmadılar. Hicret edinceye kadar onların velâyetinden hiçbir şey size ait değildir. Ve eğer din hususunda yardımınızı isterlerse yardım etmek üzerinize icab eder. Ancak sizinle aralarında bir muâhede bulunmuş olan bir kavim aleyhine değil! Ve Allah Teâlâ yapacaklarınızı tamamıyla görücüdür.

SuatYıldırım 8:72 – İman edip Allah yolunda hicret edenler, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenlerle onları barındıran ve onlara yardım eden Ensar var ya, işte bunlar birbirlerinin velileridir (malda da birbirlerinin vârisidirler).İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret etmedikçe, sizin için mirasda onlara hiçbir velayet yoktur.Bununla beraber eğer din hususunda sizden yardım isterlerse sizinle aralarında sözleşme bulunan bir topluluk aleyhine olmamak şartıyla, onlara yardım etmeniz gerekir. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. [9,100-117; 59,8-9]

İbni Kesir 8:72 Muhakkak ki iman edip hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler; barındırıp yardım edenler, işte onlar; birbirinin dostudurlar. İman edip de hicret etmeyenlere gelince; hicret edene kadar sizin onlarla bir dostluğunuz yoktur. Şayet onlar da din hususunda sizden yardım isterlerse; sizinle aralarında muahede bulunan bir kavim aleyhinde olmamak üzere onlara yardım etmek boynunuza borçtur. Allah yaptıklarınızı görendir.


Elmalılı-orijinal 8:73 Kâfir bulunanlar da yekdiğerinin veliyleridir, böyle yapmazsanız yer yüzünde bir fitne ve büyük bir fesad olur

Elmalılı 8:73 - Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar.

DiyanetMeali 8:73 İnkar edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.

DiyanetVakfı 8:73 Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.

Ömer.N.Bilmen 8:73 Ve o kimseler ki, kâfir bulunmuşlardır, onların bazıları bazılarının velîleridir. Eğer bunu yapmazsanız, yeryüzünde bir fitne ve pek büyük bir fesat olur.

SuatYıldırım 8:73 – Dini inkâr edenler birbirlerine sahip çıkarlar. Eğer siz birbirinize yardımcı olmazsanız, dünyada fitne kopar, müthiş bir bozukluk, bir fesat ortaya çıkar.

İbni Kesir 8:73 Küfredenler ise birbirlerinin dostudurlar. Eğer siz bunu yapmazsanız; yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesad olur.


Elmalılı-orijinal 8:74 O kimseler ki iyman edib hicret ettiler ve Allah yolunda cihada gittiler, ve o kimseler ki iyvâ ettiler, yardıma koştular, işte bunlar hakkâ mü'minlerdir, bunlara bir mağfiret var ve kerîm bir rızîk var

Elmalılı 8:74 - O kimseler ki, iman ettiler, hicret ettiler ve Allah yolunda cihada katıldılar, bir kısımları da onları barındırıp yer, yurt sahibi yaptılar ve yardıma koştular, işte bunlar hakkıyla mümin olanlardır. Bunlara bir mağfiret ve cömertçe bir rızık vardır.

DiyanetMeali 8:74 İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.

DiyanetVakfı 8:74 İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.

Ömer.N.Bilmen 8:74 Ve o kimseler ki, imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve Allah yolunda cihada atıldılar. Ve o kimseler ki, (muhacirleri) barındırdılar ve yardım ettiler. İşte bihakkın mü'min olanlar onlardır. Onlar için bir mağfiret vardır ve bir kerîm rızık vardır.

SuatYıldırım 8:74 – İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenlerle onlara kucak açıp yardım eden Ensar var ya, İşte gerçek müminler bunlardır.Bunlara bir mağfiret, pek değerli bir nasip vardır.

İbni Kesir 8:74 İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler, barındıranlar ve yardım edenler; işte onlar, gerçek mü'minlerdir. Onlar için mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır.


Elmalılı-orijinal 8:75 O kimseler ki sonradan iyman ettiler ve hicret edib sizinle beraber mücahede yaptılar bunlar da sizdendir, bir de erham sahibleri Allahın kitâbında birbirine daha yakındır, şüphe yok ki Allah her şeyi bilir

Elmalılı 8:75 - Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savaşa katılanlar da sizdendirler. Bir de akraba olanlar, Allah'ın kitabına göre, birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir.

DiyanetMeali 8:75 Sonra inanıp hicret eden ve sizinle birlikte savaşanlar, işte onlar sizdendir. Birbirinin mirasçısı olan akraba, Allah'ın Kitap'ına göre birbirine daha yakındır. Doğrusu Allah her şeyi bilir.*

DiyanetVakfı 8:75 Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.

Ömer.N.Bilmen 8:75 Ve o kimseler ki, sonradan imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve sizinle beraber cihada atıldılar, artık onlar da sizlerdendir. Ve maahaza rahîm sahipleri Allah Teâlâ'nın kitabınca bazıları bazılarına daha yakındır. Şüphe yok ki Allah Teâlâ herşeyi tamamıyla bilicidir.

SuatYıldırım 8:75 – Bunlardan sonra iman edip hicret edenler, sizinle beraber cihad edenler var ya, işte onlar da sizdendir.Allah’ın hükmüne göre, akrabalık yönünden yakınlıkları olanlar, birbirlerine vâris olmaya daha lâyıktırlar. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilir. [9,100; 33,6; 59,10]

İbni Kesir 8:75 Sonra iman edip de hicret edenler ve sizinle birlikte savaşanlar; işte onlar sizdendir. Hısımlar, Allah'ın kitabına göre birbirine daha yakındırlar. Muhakkak ki Allah, her şeyi bilendir.