Elmalılı-orijinal 26:1 Ta, Sin, Mim.

Elmalılı 26:1 - Tâ, Sîn, Mîm.

DiyanetMeali 26:1 Ta, Sin, Mim.

DiyanetVakfı 26:1 Tâ. Sîn. Mîm.

Ömer.N.Bilmen 26:1 Tâ, Sîn, Mîm.

SuatYıldırım 26:1 – Tâ Sîn Mîm

İbni Kesir 26:1 Ta, Sin, Mim.


Elmalılı-orijinal 26:2 Bunlar sana o mübin kitabın âyetleri

Elmalılı 26:2 - Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir.

DiyanetMeali 26:2 Bunlar apaçık Kitap'ın ayetleridir.

DiyanetVakfı 26:2 Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir.

Ömer.N.Bilmen 26:2 Bu, gâyet açıkça bildiren kitabın âyetleridir.

SuatYıldırım 26:2 – Şunlar gerçekleri açıklayan kitabın âyetleridir.

İbni Kesir 26:2 Bunlar apaçık kitabın ayetleridir.


Elmalılı-orijinal 26:3 Sen âdetâ kendine kıyacaksın mü'min olmıyacaklar diye

Elmalılı 26:3 - (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!

DiyanetMeali 26:3 İnanmıyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.

DiyanetVakfı 26:3 (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!

Ömer.N.Bilmen 26:3 Sen, (onlar) mü'min olmayacaklar diye ihtimal ki, kendi nefsini helâk edeceksin!

SuatYıldırım 26:3 – Onlar iman etmiyor diye üzüntüden nerdeyse kendini yiyip tüketeceksin. [35,8; 18,6]

İbni Kesir 26:3 Mü'min olmuyorlar diye nerede ise kendini mahvedeceksin.


Elmalılı-orijinal 26:4 Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır

Elmalılı 26:4 - Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.

DiyanetMeali 26:4 Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.

DiyanetVakfı 26:4 Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.

Ömer.N.Bilmen 26:4 Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar.

SuatYıldırım 26:4 – Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mûcize indirirdik ki, onun karşısında ister istemez boyun bükerlerdi.

İbni Kesir 26:4 Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.


Elmalılı-orijinal 26:5 Bununla beraber Rahmandan kendilerine yeni bir zikir gelmiyor ki ondan yüz çevirmiş olmasınlar

Elmalılı 26:5 - Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.

DiyanetMeali 26:5 Rahman'dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler.

DiyanetVakfı 26:5 Kendilerine, o çok esirgeyici Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.

Ömer.N.Bilmen 26:5 Onlara Rahmân tarafından yeni bir mev'ize gelmez ki, illâ ondan kaçınır bir halde olmuşlardır.

SuatYıldırım 26:5 – (Fakat Biz bunu istemedik.) O sebeple, ne zaman onlara Rahman’dan yeni bir mesaj gelse, mutlaka ona arkalarını dönüp uzaklaşırlar. [12,103; 36,30; 23,44]

İbni Kesir 26:5 Onlara Rahman'dan bir öğüt geldiğinde, mutlaka ondan yüz çevirirler.


Elmalılı-orijinal 26:6 Evet tekzib etmekteler, fakat onlara o istihza ettikleri şeyin müdhiş haberleri gelecek

Elmalılı 26:6 - Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.

DiyanetMeali 26:6 Evet, yalanladılar; alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine ulaşacaktır.

DiyanetVakfı 26:6 Üstelik (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.

Ömer.N.Bilmen 26:6 Muhakkak ki, tekzîp ettiler. Artık kendisiyle istihzâda bulundukları şeyin haberleri kendilerine yakında gelecektir.

SuatYıldırım 26:6 – Nitekim işte bu mesajı da yalan saydılar, ama alay edip durdukları Kur’ân’ın bildirdiği olaylar, yakında başlarına gelince, alay etmenin ne demek olduğunu anlayacaklardır.

İbni Kesir 26:6 Onlar, gerçekten yalanladılar. Ama alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine yakında gelecektir.


Elmalılı-orijinal 26:7 Arza bir bakmadılar da mı? biz onda her hoş çiftten ne kadar bitirmişiz.

Elmalılı 26:7 - Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.

DiyanetMeali 26:7 Yeryüzüne bakmazlar mı? Orada, bitkilerden nice güzel çiftler yetiştirmişizdir.

DiyanetVakfı 26:7 Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik.

Ömer.N.Bilmen 26:7 Yere bir bakmadılar mı ki, orada her çok menfaatli çiftten ne kadar bitirmişizdir!

SuatYıldırım 26:7 – Peki bunlar yeryüzüne, orada her güzel çiftten nice nebatlar yetiştirdiğimize hiç bakmıyorlar mı?

İbni Kesir 26:7 Yeryüzüne bakmazlar mı ki; Biz, orada bitkilerden nice güzel çiftler bitirmişizdir.


Elmalılı-orijinal 26:8 Şübhesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:8 - Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.

DiyanetMeali 26:8 Şüphesiz bunlarda Allah'ın kudretine işaret vardır, ama çoğu inanmazlar.

DiyanetVakfı 26:8 Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır; ama çoğu iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:8 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı.

SuatYıldırım 26:8 – Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:8 Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'min olmadılar.


Elmalılı-orijinal 26:9 Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz, öyle rahîm

Elmalılı 26:9 - Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:9 Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:9 Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:9 Ve muhakkak ki, Senin Rabbin elbette o, çok izzet sahibidir, çok merhametlidir.

SuatYıldırım 26:9 – Ama senin Rabbin azîz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir). [10,74]

İbni Kesir 26:9 Ve muhakkak ki senin Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:10 Bir vakıt da rabbın, Musaya nidâ buyurdu: git o zalim kavme dedi

Elmalılı 26:10 - Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.

DiyanetMeali 26:10-11 Rabbin Musa'ya: "Haksızlık eden millete, Firavun'un milletine git" diye nida etmişti. "Haksızlıktan sakınmazlar mı?"

DiyanetVakfı 26:10 Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti.

Ömer.N.Bilmen 26:10-11 Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa'ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir'avun'un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?»

SuatYıldırım 26:10-11 Bir vakit de Rabbin Mûsâ’ya: “Haydi! o zulme batmış olan topluma, yani Firavun’un halkına gidip, “hakkı inkârdan ve azgınlıktan sakınma zamanı gelmedi mi? de!” diye nida etti. [20,47]

İbni Kesir 26:10 Hani Rabbın Musa'ya seslenmişti ki: Zalimler güruhuna git;


Elmalılı-orijinal 26:11 Fir'avn kavmine, daha sakınmıyacaklar mı?

Elmalılı 26:11 - "Firavun kavmine, hâlâ sakınmayacaklar mı?"

DiyanetMeali 26:10-11 Rabbin Musa'ya: "Haksızlık eden millete, Firavun'un milletine git" diye nida etmişti. "Haksızlıktan sakınmazlar mı?"

DiyanetVakfı 26:11 Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti.

Ömer.N.Bilmen 26:10-11 Ve yâd et o zamanı ki, Rabbin Mûsa'ya nidâ buyurdu ki: «Zalimler olan kavme gidiver. Fir'avun'un kavmine ki, daha sakınmayacaklar mı?»

SuatYıldırım 26:10-11 Bir vakit de Rabbin Mûsâ’ya: “Haydi! o zulme batmış olan topluma, yani Firavun’un halkına gidip, “hakkı inkârdan ve azgınlıktan sakınma zamanı gelmedi mi? de!” diye nida etti. [20,47]

İbni Kesir 26:11 Firavun kavmine. Sakınmazlar mı hala?


Elmalılı-orijinal 26:12 Yarab! dedi: doğrusu ben korkarım ki beni tekzib ederler

Elmalılı 26:12 - (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."

DiyanetMeali 26:12-14 Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti.

DiyanetVakfı 26:12 Musa şöyle dedi: Rabbim! Doğrusu, beni yalancılıkla suçlamalarından korkuyorum.

Ömer.N.Bilmen 26:12-13 Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun'a da risâlet ver.»

SuatYıldırım 26:12-13 “Ya Rabbî” dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun’a da risalet ver!” [28,34; 20,29] {KM, Çıkış 4,10-14}

İbni Kesir 26:12 Dedi ki: Rabbım, onların beni yalanlamalarından korkarım.


Elmalılı-orijinal 26:13 ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver

Elmalılı 26:13 - "Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."

DiyanetMeali 26:12-14 Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti.

DiyanetVakfı 26:13 (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver.

Ömer.N.Bilmen 26:12-13 Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun'a da risâlet ver.»

SuatYıldırım 26:12-13 “Ya Rabbî” dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun’a da risalet ver!” [28,34; 20,29] {KM, Çıkış 4,10-14}

İbni Kesir 26:13 Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Bunun için Harun'a da elçilik ver.


Elmalılı-orijinal 26:14 Hem onlara üzerinde bir günah var, ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler

Elmalılı 26:14 - "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."

DiyanetMeali 26:12-14 Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti.

DiyanetVakfı 26:14 Onların bana isnad ettikleri bir suç da var. Bundan ötürü beni öldürmelerinden korkuyorum.

Ömer.N.Bilmen 26:14-15 «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.»

SuatYıldırım 26:14 – “Hem sonra onların benim aleyhimde bir suçlamaları da var. Bundan ötürü beni öldürmelerinden endişe ediyorum.” [28,15] {KM, Çıkış 2,11-15}

İbni Kesir 26:14 Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Korkarım ki beni öldürürler


Elmalılı-orijinal 26:15 Hayır, buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle beraberiz, dinliyoruzdur

Elmalılı 26:15 - (Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."

DiyanetMeali 26:15-17 Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti.

DiyanetVakfı 26:15 Allah buyurdu: Hayır (seni asla öldüremezler)! İkiniz mucizelerimizle gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.

Ömer.N.Bilmen 26:14-15 «Ve hem onlar için benim üzerimde bir suç da var. Binaenaleyh beni öldüreceklerinden korkarım.» (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Asla! İmdi ikiniz de Bizim âyetlerimizle gidiniz. Şüphe yok Biz işiticiler olduğumuz halde sizinle beraberiz.»

SuatYıldırım 26:15 – “Hayır!” buyurdu, “Benim âyetlerimle gidin, Biz de sizinle beraberiz, olup bitenleri işitiriz.” [28,35; 20,46]

İbni Kesir 26:15 Buyurdu ki: Hayır, ikiniz ayetlerimizle gidin. Muhakkak Biz, sizinle beraber dinleyicilerdeniz.


Elmalılı-orijinal 26:16 Haydin Fir'avne varın da deyin: inan biz, rabbülaleminin resulüyüz

Elmalılı 26:16 - "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.

DiyanetMeali 26:15-17 Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti.

DiyanetVakfı 26:16 Haydi Firavun'a gidip deyin ki: Gerçekten biz, âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz;

Ömer.N.Bilmen 26:16 «Artık Fir'avun'a gidin de deyin ki, biz şüphe yok âlemlerin Rabbinin Resûlüyüz.»

SuatYıldırım 26:16-17 – Gidin o Firavun’a: “Biz Rabbülâlemin tarafından sana gönderilen elçileriz, O’ndan sana mesaj getirdik: İsrailoğullarını serbest bırakacaksın, bizimle gelecekler!” deyin. [20,46]

İbni Kesir 26:16 Firavun'a varın, deyin ki: Biz, alemlerin Rabbının peygamberleriyiz.


Elmalılı-orijinal 26:17 Beni İsraili bizimle beraber salıver

Elmalılı 26:17 - İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."

DiyanetMeali 26:15-17 Allah: "Hayır; ikiniz mucizelerimizle gidiniz. Doğrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun'a varınız: "Biz şüphesiz alemlerin Rabbinin elçisiyiz; İsrailoğullarını bizimle beraber gönder, deyiniz" demişti.

DiyanetVakfı 26:17 İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.

Ömer.N.Bilmen 26:17-18 «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir'avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?»

SuatYıldırım 26:16-17 – Gidin o Firavun’a: “Biz Rabbülâlemin tarafından sana gönderilen elçileriz, O’ndan sana mesaj getirdik: İsrailoğullarını serbest bırakacaksın, bizimle gelecekler!” deyin. [20,46]

İbni Kesir 26:17 İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.


Elmalılı-orijinal 26:18 Â, dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın

Elmalılı 26:18 - "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"

DiyanetMeali 26:18-19 Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankörün birisin" dedi.

DiyanetVakfı 26:18 (Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?

Ömer.N.Bilmen 26:17-18 «İsrailoğullarını bizimle beraber salıveresin diye.» Fir'avun da dedi ki: «Seni çocuk iken içimizde büyütmedik mi? Ve aramızda ömründen senelerce kalmış olmadın mı?»

SuatYıldırım 26:18 – “A!” dedi, “Sen şu bebekken alıp yanımızda büyüttüğümüz çocuk değil misin? Sonra da bizim sarayımızda senelerce kalmış, ömrünün bir kısmını bizimle geçirmiştin?”

İbni Kesir 26:18 Dedi ki: Çocukken biz, seni yanımıza alıp büyütmedik mi? Ve sen, hayatının bir çok yılllarını aramızda geçirdin.


Elmalılı-orijinal 26:19 Hem de o yaptığın fi'li yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin

Elmalılı 26:19 - "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"

DiyanetMeali 26:18-19 Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankörün birisin" dedi.

DiyanetVakfı 26:19 Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!

Ömer.N.Bilmen 26:19 «Ve o yaptığın fiilini yapıverdin. O halde sen nankörlerdensin.»

SuatYıldırım 26:19 – “Sonunda da bildiğin o işi yapmıştın. Sen doğrusu nankörün tekisin!” {KM, Sayılar 12,1}

İbni Kesir 26:19 Ve yapacağın işi de yaptın. Sen nankörlerdensin.


Elmalılı-orijinal 26:20 O vakıt, dedi: o fi'li yaptım şaşkınlardandım

Elmalılı 26:20 - Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."

DiyanetMeali 26:20-22 Musa: "O işi kasden yaptımsa sapıklardan biri sayılırım. Bu yüzden sizden korkunca aranızdan kaçtım. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yaptı. Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğullarını kendine köle ettiğinden ötürüdür" dedi.

DiyanetVakfı 26:20 Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım

Ömer.N.Bilmen 26:20 (Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Onu o vakit yaptım, fakat ben (o zaman) cahiIlerden idim.»

SuatYıldırım 26:20 – “Ben” dedi, “yanlışlıkla, sonunda ne olacağını bilmeksizin, şaşkın bir vaziyette o işi yapmıştım.”

İbni Kesir 26:20 Dedi ki: Ben, onu yaptım, ama o zaman şaşkınlardandım.


Elmalılı-orijinal 26:21 Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı

Elmalılı 26:21 - "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."

DiyanetMeali 26:20-22 Musa: "O işi kasden yaptımsa sapıklardan biri sayılırım. Bu yüzden sizden korkunca aranızdan kaçtım. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yaptı. Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğullarını kendine köle ettiğinden ötürüdür" dedi.

DiyanetVakfı 26:21 Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı.

Ömer.N.Bilmen 26:21 «Vaktâ ki sizden korktum, sizden firar ettim, imdi Rabbim bana hüküm verdi ve beni peygamberlerden kıldı.»

SuatYıldırım 26:21 – “Sizden korktuğum için de kaçmıştım. Ama Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberler arasına dahil etti.” [28,21; 6,89; 45,16]

İbni Kesir 26:21 Bu yüzden sizden korktuğum için kaçtım. Sonra Rabbım bana hüküm ihsan etti ve beni peygamberlerden kıldı.


Elmalılı-orijinal 26:22 O başıma kakdığın bir ni'met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır.

Elmalılı 26:22 - "O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "

DiyanetMeali 26:20-22 Musa: "O işi kasden yaptımsa sapıklardan biri sayılırım. Bu yüzden sizden korkunca aranızdan kaçtım. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yaptı. Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğullarını kendine köle ettiğinden ötürüdür" dedi.

DiyanetVakfı 26:22 O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında) İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir.

Ömer.N.Bilmen 26:22 «Ve o da bir nîmettir ki, benim üzerime minnet ediyorsun, İsrailoğullarından köle edinmiş olduğundan dolayıdır.»

SuatYıldırım 26:22 – “O başıma kaktığın iyilik ise, İsrailoğullarını köleleştirmenin bir sonucu değil miydi?”

İbni Kesir 26:22 İşte, başıma kaktığın o nimet, İsrailoğullarını köle ettiğin içindir.


Elmalılı-orijinal 26:23 Fir'avn, rabbülâlemin de nedir? dedi

Elmalılı 26:23 - Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?"

DiyanetMeali 26:23 Firavun: "Alemlerin Rabbi de nedir?" dedi.

DiyanetVakfı 26:23 Firavun şöyle dedi: Âlemlerin Rabbi dediğin de nedir?

Ömer.N.Bilmen 26:23 Fir'avun dedi ki: «Alemlerin Rabbi nedir?»

SuatYıldırım 26:23 – Firavun: “Sahi, şu bahsettiğin Rabbülâlemin de ne?” dedi. [28,38; 43,51-52]

İbni Kesir 26:23 Firavun: Alemlerin Rabbı da nedir? dedi.


Elmalılı-orijinal 26:24 Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi

Elmalılı 26:24 - Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."

DiyanetMeali 26:24 Musa: "Kesin olarak inanacaksanız, bilin ki O göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir" dedi.

DiyanetVakfı 26:24 Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:24 (Musa aleyhisselâm da) «Dedi ki: «Göklerin ve yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbidir, eğer siz yakinen bilir kimseler oldunuz iseniz.»

SuatYıldırım 26:24 – “Eğer işin gerçeğini bilmek isterseniz söyleyeyim: O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir.”

İbni Kesir 26:24 Dedi ki: Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır. Eğer siz yakin getirenlerden iseniz.


Elmalılı-orijinal 26:25 Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi

Elmalılı 26:25 - (Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.

DiyanetMeali 26:25 Yanında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.

DiyanetVakfı 26:25 (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:25 (Fir'avun) Etrafında olanlara dedi ki: «İşitiyor musunuz?»

SuatYıldırım 26:25 – Firavun alaycı bir şekilde çevresindekilere: “Bu adamın dediklerini işittiniz değil mi? (Aklısıra cevap veriyor).”

İbni Kesir 26:25 Yanında bulunanlara: İşitmiyor musunuz? dedi.


Elmalılı-orijinal 26:26 Rabbınızın ve evvelki atalarınızın rabbı dedi

Elmalılı 26:26 - Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."

DiyanetMeali 26:26 "O sizin de Rabbiniz, önce geçmiş atalarınızın da Rabbidir" dedi.

DiyanetVakfı 26:26 Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:26 (Musa aleyhisselâm da) «Dedi ki: «Sizin Rabbinizdir ve sizin evvelki atalarınızın Rabbidir.»

SuatYıldırım 26:26 – Mûsâ onu hiç duymamış gibi sözüne devam ederek: “O sizin de, sizden önceki babalarınızın da Rabbidir.”

İbni Kesir 26:26 O da: Sizin de Rabbınız ve önce geçmiş atalarınızın da Rabbıdır, dedi.


Elmalılı-orijinal 26:27 Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi

Elmalılı 26:27 - (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.

DiyanetMeali 26:27 Firavun, çevresindekilere: "Size gönderilen peygamberiniz şüphesiz delidir" dedi.

DiyanetVakfı 26:27 Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:27 (Fir'avun da) «Dedi ki: «Size gönderilmiş olan resûIünüz, şüphe yok ki elbette bir mecnûndur.»

SuatYıldırım 26:27 – Firavun: “Dikkat edin! Size gönderilen bu elçi kesinlikle bir deli!”

İbni Kesir 26:27 Firavun dedi ki: Size gönderilen peygamberiniz şüphesiz delidir.


Elmalılı-orijinal 26:28 Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi

Elmalılı 26:28 - Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."

DiyanetMeali 26:28 Musa: "Eğer akledebilen kimselerseniz bilin ki O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir" dedi.

DiyanetVakfı 26:28 Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:28 (Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Maşrıkın ve mağrıbın ve bunların aralarında olanların Rabbidir. Eğer siz âkilâne düşünürler oldunuz iseniz.»

SuatYıldırım 26:28 – Mûsâ: “O doğunun da, batının da, doğu ile batı arasındaki her şeyin de Rabbidir. Aklınız varsa bunu anlarsınız.” [2,258]

İbni Kesir 26:28 O da: Eğer aklınızı başınıza alırsanız; doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır, dedi.


Elmalılı-orijinal 26:29 Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim

Elmalılı 26:29 - Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.

DiyanetMeali 26:29 Firavun: "Benden başkasını tanrı edinirsen, and olsun ki seni zindanlık ederim" dedi.

DiyanetVakfı 26:29 Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:29 (Fir'avun) Dedi ki: «Andolsun, eğer benden başka ilâh ittihaz etmiş oldun isen elbette seni zindana atılmışlardan kılarım.

SuatYıldırım 26:29 – Firavun, Mûsâ’ya cevaben: “Eğer benden başka tanrı kabul edersen mutlaka seni zindanlık ederim!” dedi. [7,127; 79,24; 28,38]

İbni Kesir 26:29 Firavun dedi ki: Benden başka bir tanrı edinirsen; şüphesiz seni hapse atılanlardan kılarım.


Elmalılı-orijinal 26:30 Ya, dedi: sana ap açık isbat edecek bir şey getirdimse demi?

Elmalılı 26:30 - Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"

DiyanetMeali 26:30 Musa: "Sana apaçık bir şey getirmiş isem de mi?" dedi.

DiyanetVakfı 26:30 Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:30 Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!»

SuatYıldırım 26:30 – “Ya” dedi, “sana doğruluğumu ispatlayan âşikâr bir delil getirmiş olsam da mı?”

İbni Kesir 26:30 Sana apaçık bir şeyle gelmişsem de mi? dedi.


Elmalılı-orijinal 26:31 Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen

Elmalılı 26:31 - Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.

DiyanetMeali 26:31 Firavun: "Doğru sözlülerden isen haydi getir" dedi.

DiyanetVakfı 26:31 Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi.

Ömer.N.Bilmen 26:31 Fir'avun da dedi ki: «Haydi onu getir, eğer sen sâdıklardan oldun isen.»

SuatYıldırım 26:31 – “Haydi, dedi, doğru söylüyorsan, göster o belgeni de görelim!”

İbni Kesir 26:31 Firavun: Eğer doğru söylüyorsan, haydi getir onu, dedi.


Elmalılı-orijinal 26:32 Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, ap açık bir ejderha kesiliverdi

Elmalılı 26:32 - Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.

DiyanetMeali 26:32 Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi.

DiyanetVakfı 26:32 Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)!

Ömer.N.Bilmen 26:32 Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi.

SuatYıldırım 26:32 – Bunun üzerine Mûsa asâsını yere attı. Bir de ne görsünler: Değnek her haliyle tam bir ejderha oluvermiş! [27,12; 28,32]

İbni Kesir 26:32 Bunun üzerine o asasını attı, bir de ne görsün; apaçık bir ejderhadır.


Elmalılı-orijinal 26:33 Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi

Elmalılı 26:33 - Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.

DiyanetMeali 26:33 Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.*

DiyanetVakfı 26:33 Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

Ömer.N.Bilmen 26:33 Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.

SuatYıldırım 26:33 – Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak! [27,12; 28,32]

İbni Kesir 26:33 Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır.


Elmalılı-orijinal 26:34 Etrafındaki cem'ıyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz

Elmalılı 26:34 - Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"

DiyanetMeali 26:34-35 Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Doğrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?" dedi.

DiyanetVakfı 26:34 Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz!

Ömer.N.Bilmen 26:34-35 (Fir'avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»

SuatYıldırım 26:34 – Firavun etrafındakilere: “Bu adam, dedi, galiba usta bir sihirbaz!”

İbni Kesir 26:34 Çevresinde bulunan ileri gelenlere dedi ki: Şüphesiz bu, belletilmiş bir büyücüdür.


Elmalılı-orijinal 26:35 Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz?

Elmalılı 26:35 - "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?"

DiyanetMeali 26:34-35 Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Doğrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?" dedi.

DiyanetVakfı 26:35 Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?

Ömer.N.Bilmen 26:34-35 (Fir'avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»

SuatYıldırım 26:35 – “Büyü gücü ile sizi yerinizden yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz, görüşünüzü bildirin!” [7,110]

İbni Kesir 26:35 Sizi büyüsüyle memleketinizden çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?


Elmalılı-orijinal 26:36 Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla

Elmalılı 26:36 - Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder."

DiyanetMeali 26:36-37 "Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder" dediler.

DiyanetVakfı 26:36 Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder;

Ömer.N.Bilmen 26:36 Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.»

SuatYıldırım 26:36-37 – “Bunu ve kardeşini biraz burada beklet, bütün şehirlere haber gönder, sonra ne kadar usta sihirbaz varsa alıp gelsinler!” dediler.

İbni Kesir 26:36 Dediler ki: Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar gönder.


Elmalılı-orijinal 26:37 Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler

Elmalılı 26:37 - "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."

DiyanetMeali 26:36-37 "Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere, sana bütün bilgin sihirbazları getirecek toplayıcılar gönder" dediler.

DiyanetVakfı 26:37 Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler.

Ömer.N.Bilmen 26:37-39 «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler. Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu.» Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

SuatYıldırım 26:36-37 – “Bunu ve kardeşini biraz burada beklet, bütün şehirlere haber gönder, sonra ne kadar usta sihirbaz varsa alıp gelsinler!” dediler.

İbni Kesir 26:37 Belletilmiş tüm büyücüleri sana getirsinler.


Elmalılı-orijinal 26:38 Bu suretle ma'lûm bir gün miykat ta'yin olunarak sihirbazlar cemolundu

Elmalılı 26:38 - Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.

DiyanetMeali 26:38 Sihirbazlar, belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar.

DiyanetVakfı 26:38 Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi.

Ömer.N.Bilmen 26:37-39 «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler. Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu.» Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

SuatYıldırım 26:38 – Böylece belirlenen günde bütün usta sihirbazlar toplandı.

İbni Kesir 26:38 Büyücüler belli bir günün tayin edilen vaktinde toplandılar.


Elmalılı-orijinal 26:39 Ve halka siz toplu musunuz denildi

Elmalılı 26:39 - Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.

DiyanetMeali 26:39 İnsanlara: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.

DiyanetVakfı 26:39 Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi.

Ömer.N.Bilmen 26:37-39 «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler. Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu.» Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

SuatYıldırım 26:39-40 – Halka da: “Haydi ne duruyorsunuz, siz de toplansanıza!” “Umarız büyücüler galip gelirler, biz de onların dinlerine tâbi oluruz!” denildi.

İbni Kesir 26:39 İnsanlara: Siz de toplanır mısınız? denildi.


Elmalılı-orijinal 26:40 Sanırız bizler sihirbazlara tabi' olacağız şayed onlar olursa galibler

Elmalılı 26:40 - "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.

DiyanetMeali 26:40 "Sihirbazlar üstün gelirlerse biz de onlara uyarız" dediler.

DiyanetVakfı 26:40 (Firavun'un adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler.

Ömer.N.Bilmen 26:40 «Umulur ki, biz de sâhirlere tâbi oluruz. Eğer galip olanlar onların kendileri olmuş olursa.»

SuatYıldırım 26:39-40 – Halka da: “Haydi ne duruyorsunuz, siz de toplansanıza!” “Umarız büyücüler galip gelirler, biz de onların dinlerine tâbi oluruz!” denildi.

İbni Kesir 26:40 Eğer onlar galip gelirlerse; büyücülere belki biz de tabi oluruz.


Elmalılı-orijinal 26:41 Derken vaktâ ki sihirbazlar geldiler Firavne elbette: biz galip gelirsek bize mutlak ecir var ya? dediler

Elmalılı 26:41 - Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.

DiyanetMeali 26:41 Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a; "Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir ücret vardır değil mi?" dediler.

DiyanetVakfı 26:41 Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler.

Ömer.N.Bilmen 26:41 Vaktâ ki sahirler geldi. Fir'avun'a dediler ki: «Eğer galip olanlar bizler olursak bizim için mutlaka bir mükâfaat var mı?»

SuatYıldırım 26:41 – Büyücüler Firavunun huzuruna varınca ona: “Biz galip gelirsek, elbet bize büyük bir ödül verilir herhâlde!” dediler.

İbni Kesir 26:41 Büyücüler geldikleri vakit, Firavun'a dediler ki: Galip gelenler biz olursak; muhakkak bize bir ücret vardır değil mi?


Elmalılı-orijinal 26:42 Evet, dedi: hem siz o vakıt muhakkak mukarrebîndensiniz

Elmalılı 26:42 - Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

DiyanetMeali 26:42 Firavun: "Evet; o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

DiyanetVakfı 26:42 Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 26:42 (Fir'avun da) Dedi ki: «Evet. Ve o vakit elbette siz, en yakın bulunmuşlardansınız.»

SuatYıldırım 26:42 – “Evet, evet! dedi, Üstelik, sizi yakın çevreme alacağım, benim gözdelerimden olacaksınız.”

İbni Kesir 26:42 Evet, dedi. O takdirde siz, muhakkak gözdelerdensiniz.


Elmalılı-orijinal 26:43 Mûsâ onlara atın dedi: siz ne atacaksanız

Elmalılı 26:43 - Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi.

DiyanetMeali 26:43 Musa onlara: "Ne atacaksanız atın" dedi.

DiyanetVakfı 26:43 Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:43 Mûsa onlara dedi ki: «Siz ne atacaksanız atıveriniz.»

SuatYıldırım 26:43 – Yarışma başlayınca Mûsa: “Önce siz marifetinizi ortaya koyun, ne atacaksanız atın!” dedi.

İbni Kesir 26:43 Musa onlara dedi ki: Atacak olduğunuz şeyleri atın.


Elmalılı-orijinal 26:44 Hemen iplerini ve sopalarını ortaya attılar ve Firavnin ızzeti hakkı için elbette biz galibiz, şüphesiz, dediler

Elmalılı 26:44 - Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.

DiyanetMeali 26:44 Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler.

DiyanetVakfı 26:44 Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler.

Ömer.N.Bilmen 26:44 Hemen iplerini ve sopalarını atıverdiler ve dediler ki: «Fir'avun'un izzet-i hakkı için şüphe yok ki, elbette biz galip olanlarız.»

SuatYıldırım 26:44 – İplerini ve değneklerini yere attılar ve:”Firavun’un izzetine yemin ederiz ki galip gelen biz olacağız” dediler.

İbni Kesir 26:44 Onlar da bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve dediler ki: Firavun hakkı için elbette elbette biz galib gelenleriz.


Elmalılı-orijinal 26:45 Mûsâ da Asasını koyuverdi, bir de baktılar ki o, her ne dolap çeviriyorlarsa yutuyor

Elmalılı 26:45 - Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!

DiyanetMeali 26:45 Bunun üzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmağa başlayıverdi.

DiyanetVakfı 26:45 Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor!

Ömer.N.Bilmen 26:45 Bunu müteakip Mûsa da asasını bırakıverdl, hemen o zaman o (asası) onların uydurdukları şeyleri süratle yutar oldu.

SuatYıldırım 26:45 – Derken Mûsâ da değneğini yere attı; bir de ne görsünler: O, büyücülerin göz boyayarak uydurup ortaya koydukları şeyleri yutuveriyor!

İbni Kesir 26:45 Ardından Musa asasını attı. Bir de ne görsünler; onların uydurduklarını yutuveriyor.


Elmalılı-orijinal 26:46 Derhal sihirbazlar secdeye kapandılar

Elmalılı 26:46 - Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

DiyanetMeali 26:46-48 Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.

DiyanetVakfı 26:46 (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

Ömer.N.Bilmen 26:46 Sihirbazlar, hemen secde ediciler olarak yere atıldı.

SuatYıldırım 26:46 – Bunu gören sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

İbni Kesir 26:46 Bunun üzerine büyücüler secdeye kapandılar.


Elmalılı-orijinal 26:47 «iyman ettik rabbül'âlemîne

Elmalılı 26:47 - "İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "

DiyanetMeali 26:46-48 Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.

DiyanetVakfı 26:47 "Alemlerin Rabbine, iman ettik" dediler.

Ömer.N.Bilmen 26:47-48 Dediler ki: «Âlemlerin Rabbine imân ettik.» «Mûsa'nın ve Harun'un Rabbine.»

SuatYıldırım 26:47-48 – “Rabbülâlemin’e, Mûsâ ile Harun’un Rabbine biz de iman ettik.” dediler. [17,81; 21, 18; 20,65-66; 7,116-122]

İbni Kesir 26:47 Dediler ki: Biz, alemlerin Rabbına inandık.


Elmalılı-orijinal 26:48 Musâ ve Hârunun rabbına» dediler

Elmalılı 26:48 - "Musa ve Harun'un Rabbine!"

DiyanetMeali 26:46-48 Bunu gören sihirbazlar secdeye kapanarak: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler.

DiyanetVakfı 26:48 "Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik" .

Ömer.N.Bilmen 26:47-48 Dediler ki: «Âlemlerin Rabbine imân ettik.» «Mûsa'nın ve Harun'un Rabbine.»

SuatYıldırım 26:47-48 – “Rabbülâlemin’e, Mûsâ ile Harun’un Rabbine biz de iman ettik.” dediler. [17,81; 21, 18; 20,65-66; 7,116-122]

İbni Kesir 26:48 Musa ve Harun'un Rabbına.


Elmalılı-orijinal 26:49 Ona, dedi: ben size izin vermeden iyman ettiniz, anlaşıldı ki o size sihri ta'lim eden büyüğünüzmüş, o halde mutlak yakında bileceksiniz, çaresiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazına kestireceğim, hem muhakkak hepinizi çarmıha gerdireceğim»

Elmalılı 26:49 - Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!"

DiyanetMeali 26:49 Firavun: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarınızı, and olsun, çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım" dedi.

DiyanetVakfı 26:49 Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!

Ömer.N.Bilmen 26:49 (Fir'avun) Dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel siz ona imân ettiniz, şüphesiz ki, o size sihri öğretmiş olan büyüğünüzdür. Artık yakında bileceksiniz, elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlamasına kestireceğim ve muhakkak ki sizi toplu bir halde astıracağım.»

SuatYıldırım 26:49 – Firavun: “Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha!Anlaşıldı: Size büyüyü öğreten ustanız oymuş! Size yapacağımı da yakında öğreneceksiniz.Farklı yönlerden olmak üzere el ve ayaklarınızı kesecek ve hepinizi asacağım!”

İbni Kesir 26:49 Ben size izin vermezden önce mi ona inandınız? Şüphesiz size büyü öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; elbette ben, ellerinizi ve ayaklarınızı andolsun ki çaprazlama kestireceğim ve hepinizi astıracağım, dedi.


Elmalılı-orijinal 26:50 Dediler: zararı yok, her halde biz rabbımıza döneceğiz

Elmalılı 26:50 - "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."

DiyanetMeali 26:50-51 İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler.*

DiyanetVakfı 26:50 "Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz."

Ömer.N.Bilmen 26:50 O imân edenler de dediler ki: «Zararı yok, şüphesiz ki, biz Rabbimize dönücüleriz.»

SuatYıldırım 26:50 – “Hiç önemi yok!” dediler, “Biz zaten Rabbimize döneceğiz!”

İbni Kesir 26:50 Onlar da dediler ki: Zararı yok. Biz muhakkak Rabbımıza dönenleriz.


Elmalılı-orijinal 26:51 Her halde biz mü'minlerin evveli olduğumuzdan dolayı rabbımızın bize mağfiret buyuracağını ümid ederiz.

Elmalılı 26:51 - "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"

DiyanetMeali 26:50-51 İman eden sihirbazlar: "Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız" dediler.*

DiyanetVakfı 26:51 "Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız."

Ömer.N.Bilmen 26:51 «Biz mü'minlerin evveli olduğumuzdan dolayı bizim için hatalarımızı Rabbimizin mağfiret buyuracağını ümid ederiz.»

SuatYıldırım 26:51 – “İman edenlerin öncüleri olduğumuzdan ötürü umarız ki Rabbimiz günahlarımızı affeder.”

İbni Kesir 26:51 Mü'minlerin ilki olmamızdan dolayı biz, gerçekten Rabbımızın hatalarımızı bağışlayacağını umarız.


Elmalılı-orijinal 26:52 Hem Musâya şu vahyi yerdik: kullarımı gece yürüt çünkü ta'kıb edileceksiniz

Elmalılı 26:52 - Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.

DiyanetMeali 26:52 Biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip edileceksiniz" diye vahyettik.

DiyanetVakfı 26:52 Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik.

Ömer.N.Bilmen 26:52-53 Ve Mûsa'ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir'avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

SuatYıldırım 26:52 – Mûsâ’ya da: “Mümin kullarımı geceden yola çıkar; zira siz mutlaka takip edileceksiniz!” diye vahyettik.

İbni Kesir 26:52 Musa'ya da vahyetti ki: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Şüphesiz siz, izleneceksiniz.


Elmalılı-orijinal 26:53 Firavn de şehirlere asker toplayıcılar gönderdi

Elmalılı 26:53 - Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

DiyanetMeali 26:53-56 Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.

DiyanetVakfı 26:53 Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

SuatYıldırım 26:53 – Firavun ise onları takip etmek gayesiyle, bütün şehirlere asker toplamak üzere görevliler çıkardı.

Ömer.N.Bilmen 26:52-53 Ve Mûsa'ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir'avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

İbni Kesir 26:53 Bunun üzerine Firavun şehirlere toplayıcılar gönderdi.


Elmalılı-orijinal 26:54 Şunlar şübhe yok ki bir şirzimei kaliledirler

Elmalılı 26:54 - "Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır."

DiyanetMeali 26:53-56 Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.

DiyanetVakfı 26:54 "Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır."

Ömer.N.Bilmen 26:54 Şöyle diyordu: «Şüphe yok, onlar (israiloğulları) az kimselerden ibaret bir tâifedir.»

SuatYıldırım 26:54 – “Esasen bunlar çok küçük, sefil bir gruptur.”

İbni Kesir 26:54 Şüphesiz ki bunlar; döküntü azınlıklarıdır.


Elmalılı-orijinal 26:55 Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar

Elmalılı 26:55 - "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "

DiyanetMeali 26:53-56 Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.

DiyanetVakfı 26:55 "(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir."

Ömer.N.Bilmen 26:55 «Ve muhakkak ki, onlar bizi elbette çok öfkelendirmekte bulunan kimselerdir.»

SuatYıldırım 26:55 – “Fakat bize karşı kızgın olup diş bilemektedirler.

İbni Kesir 26:55 Ve gerçekten bize de büyük bir öfke beslemektedirler.


Elmalılı-orijinal 26:56 Biz ise uyanık ihtiyatlı bir cem'ıyyet bulunuyoruz. diyordu

Elmalılı 26:56 - "Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)

DiyanetMeali 26:53-56 Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.

DiyanetVakfı 26:56 "Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu).

Ömer.N.Bilmen 26:56 «Ve şüphe yok ki, bizler elbette pek uyanık bir cemiyetiz.»

SuatYıldırım 26:56 – “Biz de elbette uyanık, tedbirli bir topluluğuz” diyordu.

İbni Kesir 26:56 Doğrusu biz, topluca tedbirli olmalıyız.


Elmalılı-orijinal 26:57 Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan

Elmalılı 26:57 - Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,

DiyanetMeali 26:57-59 Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

DiyanetVakfı 26:57 Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

Ömer.N.Bilmen 26:57 Cenâb-ı Hak da buyuruyor ki: «Artık biz onları bostanlardan, ırmaklardan çıkardık.»

SuatYıldırım 26:57-58 – Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

İbni Kesir 26:57 Fakat Biz, onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.


Elmalılı-orijinal 26:58 Hazinelerden, ve dilrubâ makamlardan çıkardık

Elmalılı 26:58 - Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.

DiyanetMeali 26:57-59 Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

DiyanetVakfı 26:58 Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

Ömer.N.Bilmen 26:58-59 «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık.

SuatYıldırım 26:57-58 – Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

İbni Kesir 26:58 Hazinelerden ve şerefli makamlardan.


Elmalılı-orijinal 26:59 Ve onları Beni İsraile miras kıldık

Elmalılı 26:59 - Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.

DiyanetMeali 26:57-59 Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

DiyanetVakfı 26:59 Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık.

Ömer.N.Bilmen 26:58-59 «Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).» İşte böyle oldu ve bunları (bu nîmetleri) İsrailoğullarına miras kıldık.

SuatYıldırım 26:59 – Bu olay böylece tamamlandı. Bahsedilen bütün o nimetlere İsrailoğullarını mirasçı yaptık. [7,137; 28,5]

İbni Kesir 26:59 Böylece onlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.


Elmalılı-orijinal 26:60 Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu

Elmalılı 26:60 - Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.

DiyanetMeali 26:60 Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler.

DiyanetVakfı 26:60 Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler.

Ömer.N.Bilmen 26:60 Derken (Fir'avun ile kuvvetleri) güneş parlamaya başlamış iken onların (İsrailoğullarının) arkalarına düştüler.

SuatYıldırım 26:60 – (Takip kıssasına dönelim) Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Firavun’un ordusu onları takibe koyuldu. [44,24]

İbni Kesir 26:60 Güneş üzerlerine doğarken onları izlediler.


Elmalılı-orijinal 26:61 Vaktâ ki iki cem'ıyyet biribirine göründü Musânın eshabı yakalandık dediler

Elmalılı 26:61 - İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.

DiyanetMeali 26:61 İki topluluk birbirini gördüğünde, Musa'nın adamları: "İşte yakalandık" dediler.

DiyanetVakfı 26:61 İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: İşte yakalandık! dediler.

Ömer.N.Bilmen 26:61 Vaktâ ki, iki tâife birbirini gördü. Mûsa'nın ashâbı dedi ki: «Şüphe yok, bizler elbette yetişilmiş (yakalanmış)leriz.

SuatYıldırım 26:61 – İki topluluk birbirini görecek kadar yaklaşınca Mûsâ’nın arkadaşları: “Eyvah! Bize yetiştiler!” dediler.

İbni Kesir 26:61 İki topluluk karşı karşıya geldiğinde, Musa'nın arkadaşları dediler ki: Gerçekten biz, yakalandık.


Elmalılı-orijinal 26:62 Hayır asla, dedi: rabbım muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir

Elmalılı 26:62 - Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."

DiyanetMeali 26:62 Musa: "Hayır; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir" dedi.

DiyanetVakfı 26:62 Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir.

Ömer.N.Bilmen 26:62 (Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Asla. Muhakkak ki Rabbim benim ile beraberdir, beni yakında selâmete erdirecektir.»

SuatYıldırım 26:62 – “Hayır, asla!” dedi, “Rabbim benimledir ve O muhakkak ki bana kurtuluş yolunu gösterecektir!”

İbni Kesir 26:62 Hayır, dedi. Muhakkak ki Rabbım benimledir. Bana doğru yolu gösterecektir.


Elmalılı-orijinal 26:63 Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi

Elmalılı 26:63 - Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,

DiyanetMeali 26:63 Bunun üzerine Biz Musa'ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi.

DiyanetVakfı 26:63 Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.

Ömer.N.Bilmen 26:63 Artık Mûsa'ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi.

SuatYıldırım 26:63 – Biz Mûsâ’ya: “Asânı denize vur!” diye vahyettik. Vurur vurmaz deniz yarıldı, öyle ki birer koridor gibi açılan yolun iki yanında sular büyük dağlar gibi yükseldi. [20,77] {KM, Çıkış 14, 22}

İbni Kesir 26:63 Bunun üzerine Musa'ya vahyettik ki: Asanı denize vur. O, hemen yarıldı ve her parçası yüce bir dağ gibi oldu.


Elmalılı-orijinal 26:64 Ötekileri de buraya yanaştırmıştık

Elmalılı 26:64 - Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.

DiyanetMeali 26:64 İşte oraya, geridekileri de yaklaştırdık.

DiyanetVakfı 26:64 Ötekilerini de oraya yaklaştırdık.

Ömer.N.Bilmen 26:64 Ötekilerini de buraya yaklaştırmıştık.

SuatYıldırım 26:64-66 – Ötekileri (Firavun’un ordusunu da) oraya yaklaştırdık. Mûsâ’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık. Öbürlerini ise suda boğduk.

İbni Kesir 26:64 Sonra diğerlerini oraya yaklaştırdık.


Elmalılı-orijinal 26:65 Musâyı ve maıyyetindekileri tamamen necata çıkardık

Elmalılı 26:65 - Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık,

DiyanetMeali 26:65 Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.

DiyanetVakfı 26:65 Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 26:65 Ve Mûsa'yı ve O'nunla beraber olanların cümlesini necâta erdirdik.

SuatYıldırım 26:64-66 – Ötekileri (Firavun’un ordusunu da) oraya yaklaştırdık. Mûsâ’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık. Öbürlerini ise suda boğduk.

İbni Kesir 26:65 Musa'yı ve beraberindekileri yopluca kurtardık.


Elmalılı-orijinal 26:66 Sonra da ötekileri gark ettik

Elmalılı 26:66 - Sonra da ötekileri suda boğduk.

DiyanetMeali 26:66 Öbürlerini suda boğduk.

DiyanetVakfı 26:66 Sonra ötekilerini suda boğduk.

Ömer.N.Bilmen 26:66 Sonra ötekilerini garkettik.

SuatYıldırım 26:64-66 – Ötekileri (Firavun’un ordusunu da) oraya yaklaştırdık. Mûsâ’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık. Öbürlerini ise suda boğduk.

İbni Kesir 26:66 Sonra diğerlerini suda boğduk.


Elmalılı-orijinal 26:67 Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:67 - Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:67 Bunda şüphesiz ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:67 Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

Ömer.N.Bilmen 26:67 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmalı.

SuatYıldırım 26:67 – Elbette bunda alınacak ibret vardır, fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:67 Şüphesiz ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu inananlar değildi.


Elmalılı-orijinal 26:68 Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:68 - Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:68 Doğrusu Rabbin, güçlü olandır, merhamet edendir.*

DiyanetVakfı 26:68 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:68 Ve şüphe yok ki, Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:68 – Ama Senin Rabbin aziz ve rahimdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir).

İbni Kesir 26:68 Muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:69 Onlara İbrahimin kıssasını da oku

Elmalılı 26:69 - (Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet.

DiyanetMeali 26:69 Onlara İbrahim'in kıssasını anlat.

DiyanetVakfı 26:69 (Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet.

Ömer.N.Bilmen 26:69 Onlara İbrahim'in de kıssa- sını oku.

SuatYıldırım 26:69 – Onlara İbrahim’in başından geçenleri de anlat.

İbni Kesir 26:69 Onlara İbrahim'in haberini oku.


Elmalılı-orijinal 26:70 O bir vakıt babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi

Elmalılı 26:70 - Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti.

DiyanetMeali 26:70 İbrahim, babasına ve milletine: "Nelere tapıyorsunuz?" demişti.

DiyanetVakfı 26:70 Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti.

Ömer.N.Bilmen 26:70 O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Neye ibadet ediyorsunuz?»

SuatYıldırım 26:70 – Günün birinde o babasına ve halkına hitaben: “Söyler misiniz: siz nelere ibadet ediyorsunuz?” dedi.

İbni Kesir 26:70 Hani babasına ve kavmine: Nelere tapıyorsunuz? demişti.


Elmalılı-orijinal 26:71 Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız

Elmalılı 26:71 - "Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler.

DiyanetMeali 26:71 "Putlara tapıyoruz, onlara bağlanıp duruyoruz" demişlerdi.

DiyanetVakfı 26:71 "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler.

Ömer.N.Bilmen 26:71 Dediler ki: «Putlara ibadet ediyoruz. Onlara (ibadete) devam edip duruyoruz.»

SuatYıldırım 26:71 – Onlar da: “Kendi putlarımıza ibadet ediyoruz.” dediler ve ilave ettiler: “Onlara tapmaya da devam edeceğiz!”

İbni Kesir 26:71 Onlar da: Putlara tapıyoruz ve onlara bağlanıp duruyoruz, demişlerdi.


Elmalılı-orijinal 26:72 Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakıt işidirler mi?

Elmalılı 26:72 - İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?"

DiyanetMeali 26:72-73 İbrahim: "Çağırdığınız zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?" demişti.

DiyanetVakfı 26:72 İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?

Ömer.N.Bilmen 26:72 Dedi ki: «Onlara dua ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?»

SuatYıldırım 26:72-73 – “Peki” dedi, “Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı?

İbni Kesir 26:72 O da demişti ki: Çağırdığınızda sizi duyuyorlar mı?


Elmalılı-orijinal 26:73 Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi

Elmalılı 26:73 - "Veya size fayda veya zararları olur mu?"

DiyanetMeali 26:72-73 İbrahim: "Çağırdığınız zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?" demişti.

DiyanetVakfı 26:73 Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?

Ömer.N.Bilmen 26:73 «Yahut size bir menfaat mi veya bir zarar mı verebiliyorlar?»

SuatYıldırım 26:72-73 – “Peki” dedi, “Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı?

İbni Kesir 26:73 Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?


Elmalılı-orijinal 26:74 Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı

Elmalılı 26:74 - "Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk."

DiyanetMeali 26:74 "Hayır ama, babalarımızı da bu şekilde ibadet ederken bulduk" demişlerdi.

DiyanetVakfı 26:74 Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk.

Ömer.N.Bilmen 26:74 Dediler ki: «Yok, biz babalarımızı böylece yaparlar bulduk.»

SuatYıldırım 26:74 – “Yook!” dediler, “ama atalarımızı böyle bir uygulama içinde bulduk, biz de onu benimsedik.”

İbni Kesir 26:74 Demişlerdi ki: Hayır. Atalarımızı böyle yapar gördük.


Elmalılı-orijinal 26:75 Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı

Elmalılı 26:75-76 - İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:75 İbrahim dedi ki: İyi ama, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?

Ömer.N.Bilmen 26:75 Dedi ki: «Şimdi neye ibadet eder olduğunuzu görmüş oldunuz mu?»

SuatYıldırım 26:75-76 – İbrahim dedi ki: “Peki, gerek sizin taptığınız, gerek gelip geçmiş babalarınızın taptığı şeyler hakkında biraz olsun düşünmediniz mi?

İbni Kesir 26:75 O da demişti ki: Neye tapmış olduğunuzu görüyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 26:76-77 Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül'âlemîn başka

Elmalılı 26:75-76 - İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:76 ''İster siz , ister eski atalarınız''

Ömer.N.Bilmen 26:76 «Sizin ve eski atalarınızın?»

SuatYıldırım 26:75-76 – İbrahim dedi ki: “Peki, gerek sizin taptığınız, gerek gelip geçmiş babalarınızın taptığı şeyler hakkında biraz olsun düşünmediniz mi?

İbni Kesir 26:76 Siz ve geçmiş atalarınız?


Elmalılı-orijinal 26:76-77 Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül'âlemîn başka

Elmalılı 26:77 - "Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:77 İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur);

Ömer.N.Bilmen 26:77 «İşte onlar, benim için şüphe yok bir düşmandır, alemlerin Rabbi ise müstesna».

SuatYıldırım 26:77 – Bilin ki ibadet ettiğiniz o tanrılar, Rabbülâlemin hariç, hepsi benim düşmanlarımdır. [10,71; 11,54-56; 6,81; 43,26]

İbni Kesir 26:77 Doğrusu onlar, benim düşmanımdır. Ancak alemlerin Rabbı müstesna.


Elmalılı-orijinal 26:78 O ki beni yarattı sonra da bana o hidayet eder

Elmalılı 26:78 - "O ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir,"

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:78 Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:78 «O (RabbüIâlemin) ki, beni yarattı, elbette beni hidâyete iletecek olan O'dur.»

SuatYıldırım 26:78 – O’dur beni yaratan ve hayat imkânlarını veren, maddeten ve mânen yol gösteren.

İbni Kesir 26:78 Ki O, yaratmıştır beni. Ve O doğru yola eriştirir beni.


Elmalılı-orijinal 26:79 Ve o ki bana o, yedirir, o içirir,

Elmalılı 26:79 - "Beni yediren, içirendir,"

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:79 Beni yediren, içiren O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:79 «Ve O'dur ki, bana o taam ihsan eder ve beni suya nâil buyurur.»

SuatYıldırım 26:79 – O’dur beni doyuran, O’dur beni içiren.

İbni Kesir 26:79 Ki O, yedirir, içirir beni.


Elmalılı-orijinal 26:80 Hastalandığım vakıt da bana o şifa verir

Elmalılı 26:80 - "Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir."

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:80 Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:80 «Ve hasta olduğum zaman bana ancak o şifa verir.»

SuatYıldırım 26:80 – Hastalandığımda O’dur bana şifa veren.

İbni Kesir 26:80 Hastalandığımda O, şifa verir bana.


Elmalılı-orijinal 26:81 Ve o ki beni öldürür, sonra beni yine diriltir

Elmalılı 26:81 - "O ki, benim canımı alacak, sonra diriltecektir. "

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:81 Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:81 «Ve O'dur ki, beni öldürür. Sonra da beni diritir.»

SuatYıldırım 26:81 – O’dur beni öldürecek ve sonra da diriltecek olan.

İbni Kesir 26:81 Ki O, öldürür beni, sonra da O, diriltir.


Elmalılı-orijinal 26:82 Ve o ki ceza günü ben onun günahımı afivbuyurmasını niyaz ederim

Elmalılı 26:82 - "Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur."

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:82 Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:82 «Ve O'dur ki, cem gününde benim için kusurumu af ve setretmesini umarım (niyaz ederim.)»

SuatYıldırım 26:82 – Büyük hesap günü günahlarımı bağışlayacağını umduğum ulu Rabbim de yine O’dur. [4,48]

İbni Kesir 26:82 Ve din günü günahlarımı bağışlamasını umduğum O'dur.


Elmalılı-orijinal 26:83 Yarab, bana bir huküm ıhsan et ve beni sâlihine ilhak buyur

Elmalılı 26:83 - "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."

DiyanetMeali 26:75-83 İbrahim: "Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

DiyanetVakfı 26:83 Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.

Ömer.N.Bilmen 26:83 «Yarabbi! Bana bir hikmet bahşet ve beni sâlihlere ilhak buyur.»

SuatYıldırım 26:83 – Ya Rabbî! Bana hikmet ver ve beni hayırlı kulların arasına dahil eyle! [26,21; 2,130]

İbni Kesir 26:83 Rabbım, bana hüküm ver. Ve beni salihlere kat.


Elmalılı-orijinal 26:84 Ve bana sonrakiler içinde bir «lisanı sıdık» tahsıys eyle

Elmalılı 26:84 - "Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!"

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:84 Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!

Ömer.N.Bilmen 26:84 «Ve sonrakiler arasında benim için bir yâd-ı cemil nâsip kıl!»

SuatYıldırım 26:84 – Gelecek nesiller içinde iyi nam bırakmayı, hayırla anılmayı nasib eyle bana. [37,108; 2,129]

İbni Kesir 26:84 Ve sonrakiler içinde bana doğru söyler bir dil ihsan et.


Elmalılı-orijinal 26:85 Ve beni naıym cennetinin varislerinden eyle

Elmalılı 26:85 - "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:85 Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl.

Ömer.N.Bilmen 26:85 «Ve beni Nâim cennetinin varislerinden kıl!»

SuatYıldırım 26:85 – Naim cennetlerine vâris olanlardan eyle beni ya Rabbî. [23,10]

İbni Kesir 26:85 Beni Naim cennetinin varislerinden kıl.


Elmalılı-orijinal 26:86 Babama da mağfiret buyur, çünkü o yanlış gidenlerden idi

Elmalılı 26:86 - "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:86 Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır.

Ömer.N.Bilmen 26:86 «Ve babam için mağfiret buyur. Şüphe yok, o sapıklardan oldu.»

SuatYıldırım 26:86 – Babamı da affet, (ona tövbe ve iman nasib et). Zira o yolunu şaşıranlar arasında. [19,47; 9,114; 60,4]

İbni Kesir 26:86 Babamı da bağışla. Şüphesiz o, sapıklardan olmuştur.


Elmalılı-orijinal 26:87 Ve utandırma beni ba's olunacakları gün

Elmalılı 26:87 - "(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:87 (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme.

Ömer.N.Bilmen 26:87-89 «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir, ve ne de oğullar. Ancak Allah'a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»

SuatYıldırım 26:87 – İnsanların diriltilip bir araya toplandığı mahşer günü rüsvay eyleme beni ya Rabbî.

İbni Kesir 26:87 Diriltilecekleri günde beni rezil etme.


Elmalılı-orijinal 26:88 O gün ki ne mal faide verir ne oğulları

Elmalılı 26:88 - "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:88 O gün, ne mal fayda verir ne de evlât.

Ömer.N.Bilmen 26:87-89 «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir, ve ne de oğullar. Ancak Allah'a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»

SuatYıldırım 26:88 – O gün ki ne mal, ne mülk, ne evlat insana fayda eder. [6,94; 23,101; 18,46]

İbni Kesir 26:88 O gün ki mal da fayda vermez, çocuklar da.


Elmalılı-orijinal 26:89 Ancak Allaha selim bir kalb ile varan başka

Elmalılı 26:89 - "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."

DiyanetMeali 26:84-89 Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme" demişti.

DiyanetVakfı 26:89 Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).

Ömer.N.Bilmen 26:87-89 «Ve (nâsın) kabirlerden diriltilip kaldırılacakları gün beni zelil etme. O gün, ne mal faide verir, ve ne de oğullar. Ancak Allah'a selim bir kalp ile varan kimse müstesna.»

SuatYıldırım 26:89 – O gün insana fayda sağlayan tek şey, Allah’a teslim ettiği selim bir gönül olur.

İbni Kesir 26:89 Ancak Allah'a kalb-i selimle gelmiş olan başka.


Elmalılı-orijinal 26:90 Hem müttekiler için cennet yaklaştırılmış

Elmalılı 26:90 - (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.

DiyanetMeali 26:90-91 O gün cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır. Cehennem de azgınlara gösterilir.

DiyanetVakfı 26:90 (O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır.

Ömer.N.Bilmen 26:90 Ve cennet muttakîler için yaklaştırılmıştır.

SuatYıldırım 26:90 – O gün cennet müttakilere yaklaştırılır. [15,45]

İbni Kesir 26:90 Cennet, muttakiler için hazırlanmıştır.


Elmalılı-orijinal 26:91 Azgınlar için de Cehennem hortlatılmıştır

Elmalılı 26:91 - Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.

DiyanetMeali 26:90-91 O gün cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır. Cehennem de azgınlara gösterilir.

DiyanetVakfı 26:91 Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir.

Ömer.N.Bilmen 26:91 Cehennem de azgınlar için açılıp âşikâre kılınmıştır.

SuatYıldırım 26:91 – O gün cehennem azgınlara gösterilir. [21,98]

İbni Kesir 26:91 Cehennem de azgınlara gösterilir.


Elmalılı-orijinal 26:92-93 Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte

Elmalılı 26:92-93 - Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

DiyanetMeali 26:92-93 Onlara: "Allah'ı bırakıp taptıklarınız nerededir. Size yardım ediyorlar mı veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?" denilir.

DiyanetVakfı 26:92 Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir.

Ömer.N.Bilmen 26:92 Ve onlara denildi: «İbadet eder olduğunuz şeyler nerede?»

SuatYıldırım 26:92-93 – Ve onlara: “Nerede o, Allah’tan başka taptıklarınız?Size yardım edebiliyorlar mı, kendilerini olsun kurtarabiliyorlar mı?” denilir.

İbni Kesir 26:92 Ve onlara denilir ki: Nerededir taptıklarınız?


Elmalılı-orijinal 26:92-93 Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte

Elmalılı 26:92-93 - Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

DiyanetMeali 26:92-93 Onlara: "Allah'ı bırakıp taptıklarınız nerededir. Size yardım ediyorlar mı veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?" denilir.

DiyanetVakfı 26:93 Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? .

Ömer.N.Bilmen 26:93 «Allah'tan gayrı, (onlar) size yardım ediyorlar mı? Veya kendilerine mi yardıma çalışıyorlar.»

SuatYıldırım 26:92-93 – Ve onlara: “Nerede o, Allah’tan başka taptıklarınız?Size yardım edebiliyorlar mı, kendilerini olsun kurtarabiliyorlar mı?” denilir.

İbni Kesir 26:93 Allah'tan başka? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerine yardımları dokunuyor mu?


Elmalılı-orijinal 26:94 Ve arkasından hep onlar o Cehennemin içine fırlatılmaktadır

Elmalılı 26:94 - Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.

DiyanetMeali 26:94-95 Onlar, azgınlar ve İblis'in adamları, hepsi, tepetakla oraya atılırlar.

DiyanetVakfı 26:94 Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar.

Ömer.N.Bilmen 26:94-95 Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır.

SuatYıldırım 26:94-95 – Arkasından onlar da, o azgınlar da ve topyekûn İblis ordusu da cehenneme fırlatılır.

İbni Kesir 26:94 Oraya; onlar ve azgınlar atılırlar.


Elmalılı-orijinal 26:95-96 Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler

Elmalılı 26:95-96 Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

DiyanetMeali 26:94-95 Onlar, azgınlar ve İblis'in adamları, hepsi, tepetakla oraya atılırlar.

DiyanetVakfı 26:95 İblis bütün orduları da.

Ömer.N.Bilmen 26:94-95 Artık onlar (putlar) ve o azgınlar orada (ateşlere) fırlatılmışlardır. Ve şeytanın bütün orduları da (o ateşe) atılmışlardır.

SuatYıldırım 26:94-95 – Arkasından onlar da, o azgınlar da ve topyekûn İblis ordusu da cehenneme fırlatılır.

İbni Kesir 26:95 İblis'in askerleri de topluca.


Elmalılı-orijinal 26:95-96 Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler

Elmalılı 26:95-96 Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:96 Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

Ömer.N.Bilmen 26:96-97 Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah'a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:96 Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:


Elmalılı-orijinal 26:97 Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz

Elmalılı 26:97 - "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:97 Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

Ömer.N.Bilmen 26:96-97 Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah'a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:97 Andolsun Allah'a ki; biz, apaçık sapıklıkta idik.


Elmalılı-orijinal 26:98 Çünkü sizi rabbül'âlemîn seviyyesinde tutuyorduk

Elmalılı 26:98 - "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:98 Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

Ömer.N.Bilmen 26:98 «Çünkü biz sizi (ey putlar) Âlemlerin Rabbine müsavî tutuyorduk.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:98 Hani biz, sizi alemlerin Rabbı ile bir tutmuştuk.


Elmalılı-orijinal 26:99 Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı

Elmalılı 26:99 - "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:99 Bizi ancak o günahkârlar saptırdı.

Ömer.N.Bilmen 26:99 «Ve bizi ancak o mücrimler sapıtmış oldular.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:99 Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.


Elmalılı-orijinal 26:100 Bak şimdi bizim için ne şefaatciler var

Elmalılı 26:100 - "Bak bizim için ne şefaatçiler var,"

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:100 ''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''.

Ömer.N.Bilmen 26:100 «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:100 Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur.


Elmalılı-orijinal 26:101 Ne de yakın bir sadîk

Elmalılı 26:101 - "Ne de yakın bir dost."

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:101 ''Ne de yakın bir dostumuz''.

Ömer.N.Bilmen 26:101-102 «İmdi bizim için bir kere (geriye) dönüş olsa idi de artık mü'minlerden olsa idik.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:101 Ve sıcak bir dostumuz da yoktur.


Elmalılı-orijinal 26:102 Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü'minlerden olsa idik

Elmalılı 26:102 - "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."

DiyanetMeali 26:96-102 Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

DiyanetVakfı 26:102 Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!

Ömer.N.Bilmen 26:101-102 «İmdi bizim için bir kere (geriye) dönüş olsa idi de artık mü'minlerden olsa idik.»

SuatYıldırım 26:96-102 – Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.”Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]

İbni Kesir 26:102 Keşki bizim için geri dönüş olsa da, mü'minlerden olsak.


Elmalılı-orijinal 26:103 Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:103 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:103 Bunda şüphesiz bir ders vardır ama çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:103 Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:103-104 Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:103 – Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:103 Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:104 Ve şüphesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:104 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:104 Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:104 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:103-104 Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. Ve şüphe yok, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:104 – Ama senin Rabbin aziz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir).

İbni Kesir 26:104 Muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:105 Nuh kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti

Elmalılı 26:105 - Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

DiyanetMeali 26:105 Nuh'un milleti peygamberlerini yalanladı.

DiyanetVakfı 26:105 Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar.

Ömer.N.Bilmen 26:105-108 Nûh'un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:105 – Nûh’un halkı da gönderilen resulleri yalancı saydı. [36,14; 7,59-84]

İbni Kesir 26:105 Nuh'un kavmi de peygamberleri yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:106 O vakıt ki kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 26:106 - Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

DiyanetMeali 26:106-110 Kardeşleri Nuh, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin" dedi.

DiyanetVakfı 26:106 Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 26:105-108 Nûh'un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:106 – Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?

İbni Kesir 26:106 Hani onlara kardeşleri Nuh demişti ki: Siz sakınmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:107 Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, bir eminim

Elmalılı 26:107 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.

DiyanetMeali 26:106-110 Kardeşleri Nuh, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin" dedi.

DiyanetVakfı 26:107 Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

Ömer.N.Bilmen 26:105-108 Nûh'un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:107 – Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

İbni Kesir 26:107 Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.


Elmalılı-orijinal 26:108 Gelin Allahdan korkun, bana itaat edin

Elmalılı 26:108 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:106-110 Kardeşleri Nuh, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin" dedi.

DiyanetVakfı 26:108 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:105-108 Nûh'un kavmi peygamberleri tekzîp ettiler. O vakit, kardeşleri Nûh, onlara dedi: «İttikada bulunmayacak mısınız? Şüphe yok, ben sizin için emin bir peygamberim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:108 – Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!

İbni Kesir 26:108 Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:109 Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir

Elmalılı 26:109 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."

DiyanetMeali 26:106-110 Kardeşleri Nuh, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin" dedi.

DiyanetVakfı 26:109 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:109-110 «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:109 – Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn’dir.

İbni Kesir 26:109 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak alemlerin Rabbına aittir.


Elmalılı-orijinal 26:110 Gelin Allahdan korkun bana itaat edin

Elmalılı 26:110 - "Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:106-110 Kardeşleri Nuh, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin" dedi.

DiyanetVakfı 26:110 Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:109-110 «Ve bunun mukabilinde sizden bir ücret istemiyorum. benim mükâfaatım, ancak alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:110 – Haydi öyleyse! Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!.”

İbni Kesir 26:110 O halde Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:111 A, dediler: hiç biz sana inanır mıyız? Senin ardına hep o ezrail düşmüş?

Elmalılı 26:111 - "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"

DiyanetMeali 26:111 "Sana mı inanacağız? Sana en rezil kimseler uymaktadır" dediler.

DiyanetVakfı 26:111 Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç!

Ömer.N.Bilmen 26:111 Dediler: «Sana imân eder miyiz? Halbuki, sana en bayağı kimseler tebaiyyet edivermişlerdir.»

SuatYıldırım 26:111 – “A!” dediler, “Seni izleyenlerin, toplumun en aşağı tabakasından olduklarını göre göre sana inanmamızı nasıl beklersin?” [6,52-53; 80,5-12]

İbni Kesir 26:111 Sana mı inanacağız? Halbuki sana uyanlar en rezil kimselerdir, dediler.


Elmalılı-orijinal 26:112 Benim ne ılmim olabilir? dedi: onlar ne yapıyorlarmış

Elmalılı 26:112 - Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."

DiyanetMeali 26:112-115 Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

DiyanetVakfı 26:112 Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur.

Ömer.N.Bilmen 26:112 Dedi ki: «Onların ne yapar olduklarına benim ne bilgim olabilir?»

SuatYıldırım 26:112-113 – Nûh: “Onların daha önce ne yaptıkları hakkında bilgim yoktur. Sizin azıcık bir şuurunuz olsaydı bilirdiniz ki onların hesabı ancak Rabbime aittir.

İbni Kesir 26:112 Dedi ki: Onların yapmakta oldukları şeyler hakkında bir bilgim yoktur.


Elmalılı-orijinal 26:113 Sizin şuurunuz olsa onların hısabı ancak rabbıma aiddir

Elmalılı 26:113 - "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"

DiyanetMeali 26:112-115 Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

DiyanetVakfı 26:113 Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düşünseniz!

Ömer.N.Bilmen 26:113 «Onların hesabı ancak Rabbime aittir, eğer anlayabilirseniz!»

SuatYıldırım 26:112-113 – Nûh: “Onların daha önce ne yaptıkları hakkında bilgim yoktur. Sizin azıcık bir şuurunuz olsaydı bilirdiniz ki onların hesabı ancak Rabbime aittir.

İbni Kesir 26:113 Onların hesabı ancak Rabbıma aittir. Keşki düşünseniz.


Elmalılı-orijinal 26:114 Hem ben iyman edenleri koğmaya me'mur değilim

Elmalılı 26:114 - "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."

DiyanetMeali 26:112-115 Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

DiyanetVakfı 26:114 Ben iman eden kimseleri kovacak değilim.

Ömer.N.Bilmen 26:114 «Ve ben mü'minleri tard edici değilim.»

SuatYıldırım 26:114-115 – Ben iman edenleri asla kovamam. Ben sadece açıkça uyaran bir elçiyim.”

İbni Kesir 26:114 Ve ben, inananları kovacak değilim.


Elmalılı-orijinal 26:115 Ben ancak açık, bir nezirim

Elmalılı 26:115 - "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetMeali 26:112-115 Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

DiyanetVakfı 26:115 Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.

Ömer.N.Bilmen 26:115 «Ben apaçık bir korkutandan başka değilim.»

SuatYıldırım 26:114-115 – Ben iman edenleri asla kovamam. Ben sadece açıkça uyaran bir elçiyim.”

İbni Kesir 26:115 Ben, ancak apaçık bir uyarıcıyım.


Elmalılı-orijinal 26:116 And ederiz ki dediler; eğer vazgeçmezsen yâ Nuh! Mutlak ve muhakkak recm edilenlerden olacaksın

Elmalılı 26:116 - Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"

DiyanetMeali 26:116 "Ey Nuh! Eğer bu işe son vermezsen, şüphesiz taşlanacaklardan olacaksın" dediler.

DiyanetVakfı 26:116 Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!

Ömer.N.Bilmen 26:116 Dediler ki: «Ey Nûh! Eğer vazgeçmez isen elbette taşlanılmışlardan olursun.»

SuatYıldırım 26:116 – Onlar: “Nûh! Bizi dinle! Eğer bu dâvadan vazgeçmezsen, mutlaka taşa tutulacaksın!” dediler.

İbni Kesir 26:116 Ey Nuh, eğer son vermezsen, sen muhakkak taşlananlardan olursun, dediler


Elmalılı-orijinal 26:117 Yâ reb! dedi: anlaşıldı ki kavmım beni tekzib ettiler

Elmalılı 26:117 - Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."

DiyanetMeali 26:117-118 Nuh: "Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar" dedi.

DiyanetVakfı 26:117 Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı.

Ömer.N.Bilmen 26:117 (Nûh aleyhisselâm) Dedi ki: «Ya Rabbi! Şüphe yok ki, kavmim beni tekzîp ettiler.»

SuatYıldırım 26:117-118 – Nûh: “Ya Rabbî, dedi, halkım beni yalancı saydı.Artık benimle onlar arasındaki hükmünü Sen ver, beni ve beraberimdeki müminleri Sen halas eyle ya Rabbî!” [54,10-14]

İbni Kesir 26:117 O da dedi ki: Rabbım, doğrusu kavmim beni yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:118 Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü'minlere necat ver

Elmalılı 26:118 - "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."

DiyanetMeali 26:117-118 Nuh: "Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar" dedi.

DiyanetVakfı 26:118 Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.

Ömer.N.Bilmen 26:118 «Artık benim aram ile onların aralarını bir feth ile fethet ve benimle beraber olan mü'minleri necâta erdir.»

SuatYıldırım 26:117-118 – Nûh: “Ya Rabbî, dedi, halkım beni yalancı saydı.Artık benimle onlar arasındaki hükmünü Sen ver, beni ve beraberimdeki müminleri Sen halas eyle ya Rabbî!” [54,10-14]

İbni Kesir 26:118 Artık benimle onların arasında Sen, bir hüküm ver. Beni ve beraberimdeki mü'minleri kurtar.


Elmalılı-orijinal 26:119 Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık

Elmalılı 26:119 - Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.

DiyanetMeali 26:119 Bunun üzerine onu ve beraberinde bulunanları, dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık.

DiyanetVakfı 26:119 Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 26:119 Binaenaleyh O'nu ve O'nunla beraber dolmuş gemide bulunanları necâta erdirdik.

SuatYıldırım 26:119 – Hülasa Biz de onu ve yanındakileri o yükle dolu gemi içinde kurtardık.

İbni Kesir 26:119 Bunun üzerine Biz de, onu ve beraberindekileri, dolu bir gemi içinde kurtardık.


Elmalılı-orijinal 26:120 Sonra da arkasından kalanları garkettik

Elmalılı 26:120 - Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.

DiyanetMeali 26:120 Sonra de geride kalanları suda boğduk.

DiyanetVakfı 26:120 Sonra da geri kalanları suda boğduk.

Ömer.N.Bilmen 26:120 Sonra arkada kalanları garkettik.

SuatYıldırım 26:120 – Arkasından geride kalanları da suda boğduk.

İbni Kesir 26:120 Sonra geride kalanları suda boğduk.


Elmalılı-orijinal 26:121 Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var

Elmalılı 26:121 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:121 Doğrusu bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:121 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:121 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserîsi imân etmiş olmadılar.

SuatYıldırım 26:121 – Elbette bunda alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:121 Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:122 öyle iken ekserîsi mü'min olmadı ve şübhesiz ki rabbın, o öyle azîz, öyle rahîm

Elmalılı 26:122 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:122 Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:122 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:122 Ve muhakkak ki Rabbin, elbette O, azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:122 – Ama Senin Rabbin aziz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir).

İbni Kesir 26:122 Ve muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:123 Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti

Elmalılı 26:123 - Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

DiyanetMeali 26:123 Ad milleti de peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 26:123 Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.

Ömer.N.Bilmen 26:123 Âd (kavmi de) gönderilen resûIleri tekzîp ediverdi.

SuatYıldırım 26:123 – Âd halkı da resulleri yalancı saydı.

İbni Kesir 26:123 Ad da peygamberleri yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:124 O vakıt ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 26:124 - Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:124 Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 26:124 O vakit ki, onlara kardeşleri Hûd dedi ki: «Korkmaz mısınız?»

SuatYıldırım 26:124-127 Kardeşleri Hûd onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin! Bu hizmetten ötürü sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir. [25,4-5; 16,24]

İbni Kesir 26:124 Hani onlara kardeşleri Hud demişti ki: Siz, sakınmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:125 Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm' emînim

Elmalılı 26:125 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:125 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

Ömer.N.Bilmen 26:125 «Şüphe yok ki, ben sizin için bir emin ResûIüm.»

SuatYıldırım 26:124-127 Kardeşleri Hûd onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin! Bu hizmetten ötürü sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir. [25,4-5; 16,24]

İbni Kesir 26:125 Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.


Elmalılı-orijinal 26:126 Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin

Elmalılı 26:126 - "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:126 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:126 «Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:124-127 Kardeşleri Hûd onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin! Bu hizmetten ötürü sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir. [25,4-5; 16,24]

İbni Kesir 26:126 Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:127 Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir

Elmalılı 26:127 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:127 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:127 «Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ise ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

SuatYıldırım 26:124-127 Kardeşleri Hûd onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin! Bu hizmetten ötürü sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir. [25,4-5; 16,24]

İbni Kesir 26:127 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak alemlerin Rabbına aittir.


Elmalılı-orijinal 26:128 Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz?

Elmalılı 26:128 - "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?"

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:128 Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz?

Ömer.N.Bilmen 26:128 «Siz her yüksek tepede bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?»

SuatYıldırım 26:128-130 – Siz her yol üzerinde, gelip geçenleri şaşırtmak için bir alamet yapıp saçma sapan şeylerle mi uğraşırsınız?O muazzam yapıları dünyada ebedî kalmak gayesiyle mi inşa ediyorsunuz?Başkalarının hukukuna karşı hiç sınır tanımadan hep böyle zorbalık mı yapacaksınız? [89,6-7; 53,50; 41,15; 46,25; 69,7]

İbni Kesir 26:128 Siz, her yüksek yere koca bir bina kurup boş şeylerle mi uğraşırsınız?


Elmalılı-orijinal 26:129 Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız

Elmalılı 26:129 - "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:129 Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?

Ömer.N.Bilmen 26:129 «Ve birtakım sağlam köşkler de ediniyorsunuz. Sankı daimî kalacaksınız?»

SuatYıldırım 26:128-130 – Siz her yol üzerinde, gelip geçenleri şaşırtmak için bir alamet yapıp saçma sapan şeylerle mi uğraşırsınız?O muazzam yapıları dünyada ebedî kalmak gayesiyle mi inşa ediyorsunuz?Başkalarının hukukuna karşı hiç sınır tanımadan hep böyle zorbalık mı yapacaksınız? [89,6-7; 53,50; 41,15; 46,25; 69,7]

İbni Kesir 26:129 Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?


Elmalılı-orijinal 26:130 Hem tuttuğunuz vakıt merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz

Elmalılı 26:130 - "Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:130 Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?

Ömer.N.Bilmen 26:130-131 «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:128-130 – Siz her yol üzerinde, gelip geçenleri şaşırtmak için bir alamet yapıp saçma sapan şeylerle mi uğraşırsınız?O muazzam yapıları dünyada ebedî kalmak gayesiyle mi inşa ediyorsunuz?Başkalarının hukukuna karşı hiç sınır tanımadan hep böyle zorbalık mı yapacaksınız? [89,6-7; 53,50; 41,15; 46,25; 69,7]

İbni Kesir 26:130 Ve yakaladığınız zaman da zorbaca mı yakalarsınız?


Elmalılı-orijinal 26:131 Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin

Elmalılı 26:131 - "Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:131 Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:130-131 «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:131-135 – Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!”

İbni Kesir 26:131 O halde Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:132 O Allahdan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdad buyordu

Elmalılı 26:132 - "O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte,"

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:132 Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren, Allah'dan korkun.

Ömer.N.Bilmen 26:132 «Ve o Zât'tan korkunuz ki, bildiğiniz şeylerle size imdat etti.»

SuatYıldırım 26:131-135 – Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!”

İbni Kesir 26:132 Bildiğiniz şeylerle sizi destekleyenden sakının.


Elmalılı-orijinal 26:133 En'am, oğullar

Elmalılı 26:133 - "Davarlar, oğullar,"

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:133 ''O size verdi : davarlar, oğullar".

Ömer.N.Bilmen 26:133 «Size en'am ile ve oğullar ile imdat etti.»

SuatYıldırım 26:131-135 – Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!”

İbni Kesir 26:133 O, desteklemiştir sizi, hayvanlar ve oğullarla;


Elmalılı-orijinal 26:134 Cennet gibi bağlar, bahçeler, menba'lar ile size imdad buyurmakta

Elmalılı 26:134 - "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:134 "Bahçeler çeşmeler." (Allah'a karşı gelmek) den sakının.

Ömer.N.Bilmen 26:134 «Ve bağlar ile ve ırmaklar ile (imdat buyurdu).»

SuatYıldırım 26:131-135 – Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!”

İbni Kesir 26:134 Bahçeler ve çeşmelerle.


Elmalılı-orijinal 26:135 Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum

Elmalılı 26:135 - "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

DiyanetMeali 26:124-135 Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

DiyanetVakfı 26:135 Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.

Ömer.N.Bilmen 26:135 «Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.»

SuatYıldırım 26:131-135 – Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!”

İbni Kesir 26:135 Doğrusu hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.


Elmalılı-orijinal 26:136 Sen, dediler: ha va'zetmişin ha va'zedenlerden olmamışın bizce müsavidir

Elmalılı 26:136 - "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."

DiyanetMeali 26:136 "İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizce birdir.

DiyanetVakfı 26:136 (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.

Ömer.N.Bilmen 26:136 Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.»

SuatYıldırım 26:136-138 – “Sen” dediler, “Ha böyle nasihat etmiş, ha etmemişsin, bize göre hepsi bir.Bizim tuttuğumuz yol, önceki atalarımızın sürüp gelen âdetlerinden başka bir şey değildir.Biz bundan ötürü de cezalandırılacak değiliz!” [11,53]

İbni Kesir 26:136 Dediler ki: Öğüt versen de, yahut öğüt verenlerden olmasan da bizim için eşittir.


Elmalılı-orijinal 26:137 Bu sırf eskilerin âdeti

Elmalılı 26:137 - "Bu sırf eskilerin âdetidir."

DiyanetMeali 26:137-138 Bu durumumuz öncekilerin geleneğidir. Biz azaba uğratılacak da değiliz" dediler.

DiyanetVakfı 26:137 Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir.

Ömer.N.Bilmen 26:137-138 «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.»

SuatYıldırım 26:136-138 – “Sen” dediler, “Ha böyle nasihat etmiş, ha etmemişsin, bize göre hepsi bir.Bizim tuttuğumuz yol, önceki atalarımızın sürüp gelen âdetlerinden başka bir şey değildir.Biz bundan ötürü de cezalandırılacak değiliz!” [11,53]

İbni Kesir 26:137 Bu, öncekilerin adetinden başka bir şey değildir.


Elmalılı-orijinal 26:138 Biz ta'zib olunmayız

Elmalılı 26:138 - "Biz azaba uğratılacak da değiliz."

DiyanetMeali 26:137-138 Bu durumumuz öncekilerin geleneğidir. Biz azaba uğratılacak da değiliz" dediler.

DiyanetVakfı 26:138 Biz azaba uğratılacak da değiliz.

Ömer.N.Bilmen 26:137-138 «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.»

SuatYıldırım 26:136-138 – “Sen” dediler, “Ha böyle nasihat etmiş, ha etmemişsin, bize göre hepsi bir.Bizim tuttuğumuz yol, önceki atalarımızın sürüp gelen âdetlerinden başka bir şey değildir.Biz bundan ötürü de cezalandırılacak değiliz!” [11,53]

İbni Kesir 26:138 Hem biz, azaba uğratılacak da değiliz.


Elmalılı-orijinal 26:139 Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:139 - Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:139 Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda şüphesiz ki ders vardır; ama çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:139 Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:139 Artık O'nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar.

SuatYıldırım 26:139 – Neticede onu yalancı saydılar, Biz de onları imha ettik. Elbette bunda, alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:139 Böylece onu yalanladılar. Ve Biz, onları yok ettik. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:140 Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:140 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:140 Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:140 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:140 Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahimdir.

SuatYıldırım 26:140 – Ama Senin Rabbin aziz ve rahimdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir). [7, 73; 11,61-68; 15,80; 27,45]

İbni Kesir 26:140 Ve muhakkak ki Rabbın, elbette o; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:141 Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti

Elmalılı 26:141 - Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

DiyanetMeali 26:141 Semud milleti de peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 26:141 Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.

Ömer.N.Bilmen 26:141-142 Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?»

SuatYıldırım 26:141 – Semud halkı da resulleri yalancı saydı.

İbni Kesir 26:141 Semud da peygamberleri yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:142 O vakıt ki kardeşleri Salih onlara demişti: Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 26:142 - Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:142 Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 26:141-142 Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?»

SuatYıldırım 26:142-145 – Kardeşleri Salih onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir.

İbni Kesir 26:142 Hani onlara kardeşleri Salih demişti ki: Siz, sakınmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:143 Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim

Elmalılı 26:143 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:143 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

Ömer.N.Bilmen 26:143-144 «Şüphe yok, ben size bir emîn resûIüm. Artık Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:142-145 – Kardeşleri Salih onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir.

İbni Kesir 26:143 Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.


Elmalılı-orijinal 26:144 Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin

Elmalılı 26:144 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:144 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:143-144 «Şüphe yok, ben size bir emîn resûIüm. Artık Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:142-145 – Kardeşleri Salih onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir.

İbni Kesir 26:144 Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:145 Buna karşı ben sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir

Elmalılı 26:145 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:145 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:145 «Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

SuatYıldırım 26:142-145 – Kardeşleri Salih onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülâlemin’dir.

İbni Kesir 26:145 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak alemlerin Rabbına aittir.


Elmalılı-orijinal 26:146 Siz burada emn-ü eman ile bırakılacak mısınız?

Elmalılı 26:146 - "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:146 Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)?

Ömer.N.Bilmen 26:146 «Siz burada emin kimseler olarak bırakılacak mısınız?»

SuatYıldırım 26:146 – Siz burada, konfor ve güven içinde kendi rahatınıza bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?

İbni Kesir 26:146 Burada emniyet içinde bırakılır mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:147 O Cennetler, pınarlar

Elmalılı 26:147 - "Bahçelerin, pınarların içinde,"

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:147 "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?"

Ömer.N.Bilmen 26:147 «Bağlarda ve ırmaklarda?»

SuatYıldırım 26:147-148 – Bağlarda, bahçelerde, pınarların başında, ekinler, bostanlar, dalları kırılacak derecede yüklü salkımları sarkan hurmalıklar içinde devamlı kalacağınızı mı sanıyorsunuz?

İbni Kesir 26:147 Bahçelerde, çeşmelerde.


Elmalılı-orijinal 26:148 Lâtıf tal'ı sarkmış hurmalar, ekinler içinde

Elmalılı 26:148 - "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında,"

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:148 "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?"

Ömer.N.Bilmen 26:148 «Ve ekinlerin ve tomurcukla- rı latif hurma ağaçlarının içinde?»

SuatYıldırım 26:147-148 – Bağlarda, bahçelerde, pınarların başında, ekinler, bostanlar, dalları kırılacak derecede yüklü salkımları sarkan hurmalıklar içinde devamlı kalacağınızı mı sanıyorsunuz?

İbni Kesir 26:148 Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında.


Elmalılı-orijinal 26:149 Ki bir de dağlardan keyfli keyfli evler yontuyorsunuz

Elmalılı 26:149 - Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:149 (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).

Ömer.N.Bilmen 26:149 «Ve dağlardan hazıkâne bir halde evler yontuyorsunuz?»

SuatYıldırım 26:149 – Böyle düşündüğünüz için mi dağlarda ince bir sanat eseri lüks villalar yontuyorsunuz?

İbni Kesir 26:149 Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:150 Gelin Allahdan korkun da bana itaat eyleyin

Elmalılı 26:150 - "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:150 Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:150 «Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:150-152 – Artık Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Sakın işi gücü dünyada fesat çıkarıp nizamı bozmak olan, düzeltme için ise hiç bir gayretleri bulunmayan o haddi aşanların isteklerine uymayın.

İbni Kesir 26:150 O halde Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:151 İtaat etmeyin o kimselere ki

Elmalılı 26:151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:151 "O aşırıların emrine uymayın."

Ömer.N.Bilmen 26:151-152 «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.»

SuatYıldırım 26:150-152 – Artık Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Sakın işi gücü dünyada fesat çıkarıp nizamı bozmak olan, düzeltme için ise hiç bir gayretleri bulunmayan o haddi aşanların isteklerine uymayın.

İbni Kesir 26:151 Müsriflerin emrine itaat etmeyin.


Elmalılı-orijinal 26:152 yer yüzünü gesada verirler de islâh etmezler

Elmalılı 26:151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

DiyanetMeali 26:142-152 Kardeşleri Salih onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Burada bahçelerde, pınar başlarında, ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bırakılır mısınız? Dağlarda ustalıkla evler oyar mısınız? Artık Allah'tan sakının, bana itaat edin. Yeryüzünü ıslah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin" dedi.

DiyanetVakfı 26:152 "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin).

Ömer.N.Bilmen 26:151-152 «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.»

SuatYıldırım 26:150-152 – Artık Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Sakın işi gücü dünyada fesat çıkarıp nizamı bozmak olan, düzeltme için ise hiç bir gayretleri bulunmayan o haddi aşanların isteklerine uymayın.

İbni Kesir 26:152 Onlar ki yeryüzünde bozgunculuk yaparlar da ıslah etmezler.


Elmalılı-orijinal 26:153 Sen dediler: çok büyülenmişlerdensin

Elmalılı 26:153 - "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!"

DiyanetMeali 26:153-154 "Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen bir belge getir" dediler.

DiyanetVakfı 26:153 Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!

Ömer.N.Bilmen 26:153 Dediler ki: «Şüphe yok sen çok büyülenmişlerdensin.»

SuatYıldırım 26:153-154 – “Sen” dediler, “bir sihirin etkisine kapılmışlardan birisin. Hem bize hiçbir üstünlüğün yok, bizim gibi bir insansın. Yok eğer böyle değil de, iddianda doğru isen mûcize göster bize!”

İbni Kesir 26:153 Dediler ki: Şüphesiz sen, ancak büyülenmişlerdensin.


Elmalılı-orijinal 26:154 Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin? Haydi bir âyet getir eğer sadıklardan isen

Elmalılı 26:154 - "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."

DiyanetMeali 26:153-154 "Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen bir belge getir" dediler.

DiyanetVakfı 26:154 Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.

Ömer.N.Bilmen 26:154 «Sen başka değil, bizim gibi bir insansın. Eğer sâdıklardan isen haydi bir alâmet getiriver.»

SuatYıldırım 26:153-154 – “Sen” dediler, “bir sihirin etkisine kapılmışlardan birisin. Hem bize hiçbir üstünlüğün yok, bizim gibi bir insansın. Yok eğer böyle değil de, iddianda doğru isen mûcize göster bize!”

İbni Kesir 26:154 Hem sen, bizim gibi insandan başka bir şey değilsin. Şayet sadıklardan isen o zaman bir ayet getir.


Elmalılı-orijinal 26:155 Ha, dedi: işte bir naka ona bir şirb hakkı' size de ma'lûm bir günün şirb hakkı

Elmalılı 26:155 - Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi.

DiyanetMeali 26:155-156 Salih: " İşte belge bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar" dedi.

DiyanetVakfı 26:155 Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:155-156 Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. «Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.»

SuatYıldırım 26:155-156 – Salih: “İşte mûcize, şu dişi deve! Nöbetleşe olarak, kuyudan bir onun içme sırası, belirli günde de sizin içme sıranız olsun. Sakın ona fenalık dokundurayım demeyin, yoksa sizi müthiş bir günün azabı bastırıverir.” dedi.

İbni Kesir 26:155 Dedi ki: İşte şu devedir. Su içme hakkı; belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir.


Elmalılı-orijinal 26:156 Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin ki o yüzden sizi büyük bir günün azâbı yakalar

Elmalılı 26:156 - "Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."

DiyanetMeali 26:155-156 Salih: " İşte belge bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar" dedi.

DiyanetVakfı 26:156 Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.

Ömer.N.Bilmen 26:155-156 Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. «Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.»

SuatYıldırım 26:155-156 – Salih: “İşte mûcize, şu dişi deve! Nöbetleşe olarak, kuyudan bir onun içme sırası, belirli günde de sizin içme sıranız olsun. Sakın ona fenalık dokundurayım demeyin, yoksa sizi müthiş bir günün azabı bastırıverir.” dedi.

İbni Kesir 26:156 Sakın ona bir kötülük yapmayın. Yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir.


Elmalılı-orijinal 26:157 Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular

Elmalılı 26:157 - Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.

DiyanetMeali 26:157 Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.

DiyanetVakfı 26:157 Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.

Ömer.N.Bilmen 26:157 Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.

SuatYıldırım 26:157 – Derken, deveyi boğazladılar, ama çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.

İbni Kesir 26:157 Onlar ise onu kestiler de pişman oldular.


Elmalılı-orijinal 26:158 Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:158 - Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:158 Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:158 Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:158 Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar.

SuatYıldırım 26:158 – Çünkü bildirilen azap onları bastırıverdi. Elbette bunda alınacak ibret vardı. Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:158 Bunun üzerine azab onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:159 Ve şüphesiz rabbın o, öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:159 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:159 Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:159 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:159 Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, pek galipdir, pek esirgeyicidir.

SuatYıldırım 26:159 – Ama senin Rabbin aziz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir).

İbni Kesir 26:159 Muhakkak ki Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:160 Lût kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti

Elmalılı 26:160 - Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

DiyanetMeali 26:160 Lut milleti de peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 26:160 Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı.

Ömer.N.Bilmen 26:160 Lût kavmi, gônderilen peygamberleri tekzîp ettiler.

SuatYıldırım 26:160 – Lût halkı da elçileri yalancı saydı.

İbni Kesir 26:160 Lut kavmi de peygamberleri yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:161 O vakıt ki kadeşleri Lût onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 26:161 - Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?"

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:161 Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 26:161 O vakit ki, onlara kardeşleri Lût dedi ki: «Korkmaz mısınız?»

SuatYıldırım 26:161-164 – Kardeşleri Lût onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. [7,80-84; 11,74-83; 15,57-77; 29,28-35]

İbni Kesir 26:161 Hani onlara kardeşleri Lut demişti ki: Siz, sakınmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:162 Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim

Elmalılı 26:162 - "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:162 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

Ömer.N.Bilmen 26:162 «Muhakkak ki, ben sizin için emin bir peygamberim.»

SuatYıldırım 26:161-164 – Kardeşleri Lût onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. [7,80-84; 11,74-83; 15,57-77; 29,28-35]

İbni Kesir 26:162 Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.


Elmalılı-orijinal 26:163 Gelin Allahdan korkun da bana itaat edin

Elmalılı 26:163 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:163 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:163 «Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:161-164 – Kardeşleri Lût onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. [7,80-84; 11,74-83; 15,57-77; 29,28-35]

İbni Kesir 26:163 Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:164 Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir

Elmalılı 26:164 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:164 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:164 «Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım (başkasına değil) ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

SuatYıldırım 26:161-164 – Kardeşleri Lût onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. [7,80-84; 11,74-83; 15,57-77; 29,28-35]

İbni Kesir 26:164 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak alemlerin Rabbına aittir.


Elmalılı-orijinal 26:165 Âlemîn içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?

Elmalılı 26:165 - "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:165 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!

Ömer.N.Bilmen 26:165 «Siz ademîlerden erkeklere mi gidiyorsunuz?»

SuatYıldırım 26:165-166 Neden siz bütün insanlardan sadece erkeklere şehvetle varıyorsunuz?Neden Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da bu işi yapıyorsunuz?Siz hakikaten iyice azmış bir toplumsunuz.”

İbni Kesir 26:165 İnsanlar arasında erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 26:166 Bırakıyorsunuz da sizin için yarattığı çiftleri? Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz

Elmalılı 26:166 - "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"

DiyanetMeali 26:161-166 Kardeşleri Lut, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp da, insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz azmış bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 26:166 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!

Ömer.N.Bilmen 26:166 «Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz da. Hayır, siz haddi tecavüz eden bir kavimsiniz.»

SuatYıldırım 26:165-166 Neden siz bütün insanlardan sadece erkeklere şehvetle varıyorsunuz?Neden Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da bu işi yapıyorsunuz?Siz hakikaten iyice azmış bir toplumsunuz.”

İbni Kesir 26:166 Ve Rabbınızın sizin için yarattığı eşleri bırakıyor musunuz? Hayır, siz azmış bir kavimsiniz.


Elmalılı-orijinal 26:167 And ederiz ki dediler vazgeçmezsen ya Lût, mutlak ve muhakkak çıkarılanlardan olacaksın

Elmalılı 26:167 - Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın."

DiyanetMeali 26:167 "Ey Lut! Bu sözlerinden vazgeçmezsen, mutlaka kovulacaksın" dediler.

DiyanetVakfı 26:167 Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın!

Ömer.N.Bilmen 26:167 Dediler ki: «Ey Lût! Andolsun ki, eğer sen nihâyet vermezsen elbette çıkarılmışlardan olacaksın.»

SuatYıldırım 26:167 – “Bizi dinle Lût!” dediler, “Bu söylediklerine son vermezsen mutlaka yurt dışına sürüleceksin. [7,82]

İbni Kesir 26:167 Dediler ki: Ey Lut, buna son vermezsen sen, elbette çıkarılanlardan olursun.


Elmalılı-orijinal 26:168 Ben, dedi: doğrusu sizin amelinize buğz edenlerdenim

Elmalılı 26:168 - Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim."

DiyanetMeali 26:168-169 Lut: "Doğrusu yaptığınıza çok kızanlardanım. Rabbim! Beni ve ailemi bunların yapageldiği kötülükten kurtar" dedi.

DiyanetVakfı 26:168 Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim!

Ömer.N.Bilmen 26:168 Dedi ki: «Şüphe yok, ben sizin işlediğiniz şey için buğz edenlerdenim.»

SuatYıldırım 26:168-169 “Ben” dedi, “Sizin yaptığınız bu işten nefret ediyorum. “Beni ve bana tâbi olanları, onların yaptıkları kötülüğün cezasından ve onların her türlü şerrinden Sen kurtar ya Rabbi!”

İbni Kesir 26:168 Dedi ki: Doğrusu ben, sizin işlediğinize kızanlardanım.


Elmalılı-orijinal 26:169 Yâ rabb! Beni ve ehlimi bunların amellerinin şumundan halâs et

Elmalılı 26:169 - "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."

DiyanetMeali 26:168-169 Lut: "Doğrusu yaptığınıza çok kızanlardanım. Rabbim! Beni ve ailemi bunların yapageldiği kötülükten kurtar" dedi.

DiyanetVakfı 26:169 Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar.

Ömer.N.Bilmen 26:169 «Ya Rabbi! Beni ve ehlimi onların yapar oldukları şeylerden necâta erdir.»

SuatYıldırım 26:168-169 “Ben” dedi, “Sizin yaptığınız bu işten nefret ediyorum. “Beni ve bana tâbi olanları, onların yaptıkları kötülüğün cezasından ve onların her türlü şerrinden Sen kurtar ya Rabbi!”

İbni Kesir 26:169 Rabbım, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.


Elmalılı-orijinal 26:170 Biz de onu ve ehlini temamen halâs ettik

Elmalılı 26:170 - Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık,

DiyanetMeali 26:170-171 Bunun üzerine geride kalan yaşlı bir kadın dışında, onu ve ailesini, hepsini kurtardık.

DiyanetVakfı 26:170 Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 26:170 Artık O'nu ve ehlini tamamen necâta erdirdik.

SuatYıldırım 26:170 – Biz de onu ve ona uyanları tamamen kurtardık.

İbni Kesir 26:170 Bunun üzerine onu ve ailesini topluca kurtardık.


Elmalılı-orijinal 26:171 ancak bir acüze kaldı

Elmalılı 26:171 - Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

DiyanetMeali 26:170-171 Bunun üzerine geride kalan yaşlı bir kadın dışında, onu ve ailesini, hepsini kurtardık.

DiyanetVakfı 26:171 Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).

Ömer.N.Bilmen 26:171 Ancak bir kocakarı geri kalan içinde (kaldı).

SuatYıldırım 26:171 – Yalnız bir koca karı geride kalıp helâk edilenler arasında oldu.

İbni Kesir 26:171 Sadece yaşlı bir kadın geride kalanlardan oldu.


Elmalılı-orijinal 26:172 Sonra geridekileri hep tedmir eyledik

Elmalılı 26:172 - Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.

DiyanetMeali 26:172 Diğerlerini yerle bir ettik.

DiyanetVakfı 26:172 Sonra diğerlerini helâk ettik.

Ömer.N.Bilmen 26:172 Sonra geri kalanları helâk ettik.

SuatYıldırım 26:172 – Sonra geridekileri hep imhâ ettik.

İbni Kesir 26:172 Sonra diğerlerini yerle bir ettik.


Elmalılı-orijinal 26:173 Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru

Elmalılı 26:173 - Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

DiyanetMeali 26:173 Üzerlerine de yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!

DiyanetVakfı 26:173 Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!

Ömer.N.Bilmen 26:173 Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuşların yağmuru!

SuatYıldırım 26:173 – Üzerlerine öyle helâk eden bir yağmur yağdırdık ki sorma! Uyarılanların başına yağan musîbet ne fena idi!

İbni Kesir 26:173 Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.


Elmalılı-orijinal 26:174 Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:174 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:174 Şüphesiz bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:174 Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:174 Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların çokları mü'minler olmadı.

SuatYıldırım 26:174 – Elbette bunda alınacak ibret vardır. Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:174 Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:175 Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:175 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:175 Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:175 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:175 Ve muhakkak ki, senin Rabbin elbette O azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:175 – Ama senin Rabbin aziz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş merhamet sahibidir).

İbni Kesir 26:175 Muhakkak ki Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:176 Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti

Elmalılı 26:176 - Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.

DiyanetMeali 26:176 Ormanlık yerde oturanlar, Eykeliler de peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 26:176 Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı.

Ömer.N.Bilmen 26:176 Eyke yârânı da mürselleri tekzîp ettiler.

SuatYıldırım 26:176 – Eyke halkı da resulleri yalancı saydı.

İbni Kesir 26:176 Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.


Elmalılı-orijinal 26:177 O Vakit ki Şuayb onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 26:177 - Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:177 Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 26:177 O vakit ki, onlara Şuayb dedi ki: «İttikada bulunmaz mısınız?»

SuatYıldırım 26:177-180 – Şuayb onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin.Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemin’dir.”

İbni Kesir 26:177 Hani onlara Şuayb demişti ki: Siz, sakınmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 26:178 Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim

Elmalılı 26:178 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:178 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

Ömer.N.Bilmen 26:178 «Şüphe yok ki, ben sizin için emin bir Resûlüm.»

SuatYıldırım 26:177-180 – Şuayb onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin.Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemin’dir.”

İbni Kesir 26:178 Muhakkak ki ben, size emin bir peygamberim.


Elmalılı-orijinal 26:179 Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin

Elmalılı 26:179 - "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:179 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Ömer.N.Bilmen 26:179 «Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

SuatYıldırım 26:177-180 – Şuayb onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin.Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemin’dir.”

İbni Kesir 26:179 Artık Allah'tan korkun da bana itaat edin.


Elmalılı-orijinal 26:180 Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir

Elmalılı 26:180 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:180 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 26:180 «Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim, ancak alemlerin Rabbine aittir.»

SuatYıldırım 26:177-180 – Şuayb onlara şöyle dedi: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız?Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin.Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum.Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemin’dir.”

İbni Kesir 26:180 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak alemlerin Rabbına aittir.


Elmalılı-orijinal 26:181 Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın

Elmalılı 26:181 - "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:181 Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın.

Ömer.N.Bilmen 26:181 «Ölçeği tamamlayın ve noksan ölçenlerden olmayın.»

SuatYıldırım 26:181 – Ölçeği, tam ölçün de eksik ölçüp hak yiyenlerden olmayın.

İbni Kesir 26:181 Ölçüyü tam yapın da eksiltenlerden olmayın.


Elmalılı-orijinal 26:182 Ve doğru terazi ile tartın

Elmalılı 26:182 - "Ve doğru terazi ile tartın."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:182 Doğru terazi ile tartın.

Ömer.N.Bilmen 26:182 «Ve dosdoğru terazi ile tartın.»

SuatYıldırım 26:182-183 – Doğru terazi ile tartın, halkın hakkından bir şey kısmayın.Ülkede bozgunculuk yaparak nizamı bozmayın!

İbni Kesir 26:182 Doğru ölçekle tartın.


Elmalılı-orijinal 26:183 Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yer yüzünü ihtilâlcılıkla fesada vermeyin

Elmalılı 26:183 - "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:183 İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.

Ömer.N.Bilmen 26:183 «Ve nâsa eşyalarını noksan yapmayın ve yerde müfsitler olarak fesat çıkarmayın.»

SuatYıldırım 26:182-183 – Doğru terazi ile tartın, halkın hakkından bir şey kısmayın.Ülkede bozgunculuk yaparak nizamı bozmayın!

İbni Kesir 26:183 İnsanların eşyasını azaltmayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.


Elmalılı-orijinal 26:184 O sizi ve sizden evvelki cibileti yaratan hâlıktan korkun

Elmalılı 26:184 - "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."

DiyanetMeali 26:177-184 Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

DiyanetVakfı 26:184 Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun.

Ömer.N.Bilmen 26:184 «Ve sizi ve sizden evvelki ümmetleri yaratandan korkun.»

SuatYıldırım 26:184 – “Sizi de sizden önceki nesilleri de yaratan Rabbinize karşı gelmekten sakının.”

İbni Kesir 26:184 Sizi ve daha önceki nesilleri yaratmış olandan korkun.


Elmalılı-orijinal 26:185 Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin

Elmalılı 26:185 - Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."

DiyanetMeali 26:185-187 "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğru sözlü isen göğün bir parçasını üstümüze düşür" dediler.

DiyanetVakfı 26:185 Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!

Ömer.N.Bilmen 26:185 Dediler ki: «Şüphe yok, sen (iyice) büyülenmişlerdensin.»

SuatYıldırım 26:185 – “Sen” dediler, “bir sihirin etkisine kapılmışsın.

İbni Kesir 26:185 Dediler ki: Sen, ancak büyülenmişlerdensin.


Elmalılı-orijinal 26:186 Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz

Elmalılı 26:186 - "Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."

DiyanetMeali 26:185-187 "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğru sözlü isen göğün bir parçasını üstümüze düşür" dediler.

DiyanetVakfı 26:186 Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.

Ömer.N.Bilmen 26:186 «Ve sen bizim gibi bir insandan başka değilsin. Ve seni muhakkak yalancılardan zannediyoruz.»

SuatYıldırım 26:186 – Bize hiç bir üstünlüğün yok, sen de bizim gibi bir insansın.Doğrusu, biz seni yalancılardan sanıyoruz.

İbni Kesir 26:186 Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu biz, seni yalancılardan sanıyoruz.


Elmalılı-orijinal 26:187 Üzerimize Semâdan bir kıt'ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen

Elmalılı 26:187 - "Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."

DiyanetMeali 26:185-187 "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğru sözlü isen göğün bir parçasını üstümüze düşür" dediler.

DiyanetVakfı 26:187 Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.

Ömer.N.Bilmen 26:187 «Artık sen eğer sâdıklardan isen üzerimize gökten bir parça düşürüver.»

SuatYıldırım 26:187 – Eğer peygamberlik iddiasında doğru isen haydi gökten üstümüze bir parça düşür, üstümüze azap indir.” [17,92; 8,32]

İbni Kesir 26:187 Eğer sadıklardan isen bize, gökten bir parça indir.


Elmalılı-orijinal 26:188 Rabbım a'lemdir, dedi: yaptıklarınıza

Elmalılı 26:188 - Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.

DiyanetMeali 26:188 Şuayb: "Rabbim yaptıklarınızı çok iyi bilir" dedi.

DiyanetVakfı 26:188 Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi.

Ömer.N.Bilmen 26:188 Dedi ki: «Rabbim yapar olduğunuza pek ziyâde alîmdir.»

SuatYıldırım 26:188 – Şuayb: “Rabbim sizin yaptıklarınızı çok iyi biliyor.” dedi. [7,88; 11,87]

İbni Kesir 26:188 Dedi ki: Rabbım; yaptıklarınızı en iyi bilendir.


Elmalılı-orijinal 26:189 Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi

Elmalılı 26:189 - Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!

DiyanetMeali 26:189 Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü.

DiyanetVakfı 26:189 Velhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!

Ömer.N.Bilmen 26:189 Velhasıl O'nu tekzîp ettiler. Derken onları ZuIle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi.

SuatYıldırım 26:189 – Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi.

İbni Kesir 26:189 Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi.


Elmalılı-orijinal 26:190 Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı

Elmalılı 26:190 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

DiyanetMeali 26:190 Doğrusu bunda bir ders vardır. Fakat çoğu inanmamıştır.

DiyanetVakfı 26:190 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:190 Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü'min kimseler olmadı.

SuatYıldırım 26:190 – Elbette bunda alınacak ibret vardır.Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.

İbni Kesir 26:190 Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.


Elmalılı-orijinal 26:191 Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm

Elmalılı 26:191 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

DiyanetMeali 26:191 Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

DiyanetVakfı 26:191 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 26:191 Ve şüphe yok ki, senin Rabbin elbette o, azîzdir, rahîmdir.

SuatYıldırım 26:191 – Ama Senin Rabbin aziz ve rahîmdir (mutlak galiptir, geniş rahmet sahibidir).

İbni Kesir 26:191 Muhakkak ki Rabbın, elbette O; Aziz'dir, Rahim'dir.


Elmalılı-orijinal 26:192 Ve hakıkat bu (kur'an) rabbül'âlemînin şübhesiz bir tenkizilidir

Elmalılı 26:192 - Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

DiyanetMeali 26:192 Şüphesiz Kuran Alemlerin Rabbinin indirmesidir.

DiyanetVakfı 26:192 Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

Ömer.N.Bilmen 26:192 Ve şüphe yok ki, o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmiş olduğudur.

SuatYıldırım 26:192 – Elbette bu Kur’ân, Rabbülâlemin’in indirdiği bir kitaptır.

İbni Kesir 26:192 Muhakkak ki o, elbette alemlerin Rabbının indirmesidir.


Elmalılı-orijinal 26:193 Onu Ruhı emîn indirdi

Elmalılı 26:193 - (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;

DiyanetMeali 26:193-195 Apaçık Arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine indirmiştir.

DiyanetVakfı 26:193 (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi.

Ömer.N.Bilmen 26:193 Onu Rûh-ül-Emîn indirdi.

SuatYıldırım 26:193-195 – Onu Rûhu’l-emin, uyaran nebîlerden olman için, senin kalbine açık ve vazıh bir Arapça ile indirmiştir. [2,97]

İbni Kesir 26:193 Onu Ruh el-Emin indirmiştir.


Elmalılı-orijinal 26:194 Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın

Elmalılı 26:194 - Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine;

DiyanetMeali 26:193-195 Apaçık Arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine indirmiştir.

DiyanetVakfı 26:194 Senin kalbine; uyarıcılardan olman için,

Ömer.N.Bilmen 26:194 Senin kalbin üzerine, tâ ki, sen korkutuculardan olasın.

SuatYıldırım 26:193-195 – Onu Rûhu’l-emin, uyaran nebîlerden olman için, senin kalbine açık ve vazıh bir Arapça ile indirmiştir. [2,97]

İbni Kesir 26:194 Senin kalbine ki uyarıcılardan olasın.


Elmalılı-orijinal 26:195 Açık parlak bir Arabi lisan ile

Elmalılı 26:195 - Açık parlak bir Arapça lisan ile.

DiyanetMeali 26:193-195 Apaçık Arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine indirmiştir.

DiyanetVakfı 26:195 Apaçık Arapça bir dille.

Ömer.N.Bilmen 26:195-196 Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur.

SuatYıldırım 26:193-195 – Onu Rûhu’l-emin, uyaran nebîlerden olman için, senin kalbine açık ve vazıh bir Arapça ile indirmiştir. [2,97]

İbni Kesir 26:195 Apaçık arab diliyle.


Elmalılı-orijinal 26:196 Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var

Elmalılı 26:196 - O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.

DiyanetMeali 26:196 O, daha öncekilerin kitabında da zikredilmiştir.

DiyanetVakfı 26:196 O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.

Ömer.N.Bilmen 26:195-196 Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur.

SuatYıldırım 26:196 – Bu Kur’ân’a, elbette öncekilerin kitaplarında da işaret edilmişti. [7,157]

İbni Kesir 26:196 O, daha öncekilerin kitablarında vardır.


Elmalılı-orijinal 26:197 Onu Beni İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi

Elmalılı 26:197 - İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) değil midir?

DiyanetMeali 26:197 İsrailoğulları bilginlerinin bunu bilmeye bir delilleri yok muydu?

DiyanetVakfı 26:197 Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?

Ömer.N.Bilmen 26:197 Onlar için bir delil olmuş değil midir, onu Benî İsrail âlimlerinin bilir olmaları.

SuatYıldırım 26:197 – İsrailoğullarından bilginlerin onu bilmeleri, onlar için bir delil değil midir?

İbni Kesir 26:197 İsrailoğullarının bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir ayet değil midir?


Elmalılı-orijinal 26:198 Eğer onu Arabca bilmiyenlerin birine indirseydik de

Elmalılı 26:198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.

DiyanetMeali 26:198-199 Biz Kuran'ı Arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunları okusaydı yine de ona inanmazlardı.

DiyanetVakfı 26:198 Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de,

Ömer.N.Bilmen 26:198-199 Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı.

SuatYıldırım 26:198-199 – Eğer Biz Kur’ân’ı arap olmayanlardan birine indirseydik de onu kendilerine okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi. [15,14-15; 10,96-97]

İbni Kesir 26:198 Biz, onu arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik.


Elmalılı-orijinal 26:199 o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi

Elmalılı 26:198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.

DiyanetMeali 26:198-199 Biz Kuran'ı Arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunları okusaydı yine de ona inanmazlardı.

DiyanetVakfı 26:199 Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi.

Ömer.N.Bilmen 26:198-199 Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı.

SuatYıldırım 26:198-199 – Eğer Biz Kur’ân’ı arap olmayanlardan birine indirseydik de onu kendilerine okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi. [15,14-15; 10,96-97]

İbni Kesir 26:199 Ve o, bunu onlara okusaydı, yine de ona inananlardan olmazlardı.


Elmalılı-orijinal 26:200 Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur.

Elmalılı 26:200-201 - Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

DiyanetMeali 26:200-202 Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

DiyanetVakfı 26:200 Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.

Ömer.N.Bilmen 26:200 İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur.

SuatYıldırım 26:200-201 – İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler.

İbni Kesir 26:200 İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız.


Elmalılı-orijinal 26:201 İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar

Elmalılı 26:200-201 - Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

DiyanetMeali 26:200-202 Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

DiyanetVakfı 26:201 Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 26:201 O pek acılı azabı görünceye değin ona (Kur'an'a) imân etmezler.

SuatYıldırım 26:200-201 – İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler.

İbni Kesir 26:201 Elim azabı görünceye kadar ona inanmazlar.


Elmalılı-orijinal 26:202 Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken

Elmalılı 26:202 - İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

DiyanetMeali 26:200-202 Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

DiyanetVakfı 26:202 İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

Ömer.N.Bilmen 26:202 Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir.

SuatYıldırım 26:202 – İşte bu azap, kendilerine ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

İbni Kesir 26:202 O da kendilerine apansız, haberleri olmadan geliverir.


Elmalılı-orijinal 26:203 Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi?

Elmalılı 26:203 - O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.

DiyanetMeali 26:203 O zaman "Erteye bırakılmaz mıyız?" derler.

DiyanetVakfı 26:203 O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 26:203 İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?»

SuatYıldırım 26:203 – İşte o zaman: “Acaba, bize, azıcık olsun, bir mühlet verilir mi” derler. [14,44; 40,84-85]

İbni Kesir 26:203 O zaman derler ki: Acaba bekletilemez miyiz?


Elmalılı-orijinal 26:204 Ya şimdi azâbımızı iviyorlar mı?

Elmalılı 26:204 - (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı.

DiyanetMeali 26:204 Bizim azabımızı mı acele istiyorlardı?

DiyanetVakfı 26:204 (Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?

Ömer.N.Bilmen 26:204 Şimdi Bizim azabımızı isti'cal mi ederler?

SuatYıldırım 26:204 – Hâlâ, onlar Bizim azabımızın çarçabuk gelmesini mi istiyorlar. [29,29-53]

İbni Kesir 26:204 Bizim azabımızı mı çabucak istiyorlardı.


Elmalılı-orijinal 26:205 Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek

Elmalılı 26:205 - Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek,

DiyanetMeali 26:205-207 Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?

DiyanetVakfı 26:205 Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak.

Ömer.N.Bilmen 26:205 Gördün mü onları senelerce faidelendirmiş olsak?

SuatYıldırım 26:205-207 – Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2,96; 92,11]

İbni Kesir 26:205 Gördün mü, şayet Biz onları yıllarca yararlandırsak;


Elmalılı-orijinal 26:206 Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa

Elmalılı 26:206 - Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,

DiyanetMeali 26:205-207 Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?

DiyanetVakfı 26:206 Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse

Ömer.N.Bilmen 26:206 Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa.

SuatYıldırım 26:205-207 – Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2,96; 92,11]

İbni Kesir 26:206 Sonra kendilerine vaadolunan şey başlarına gelse,


Elmalılı-orijinal 26:207 O yaşatıldıkları zevkın kendilerine hiç faidesi olmıyacaktır

Elmalılı 26:207 - O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.

DiyanetMeali 26:205-207 Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?

DiyanetVakfı 26:207 Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır.

SuatYıldırım 26:205-207 – Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2,96; 92,11]

Ömer.N.Bilmen 26:207 O faidelenmiş oldukları şey, onları neden kurtarabilir?

İbni Kesir 26:207 Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.


Elmalılı-orijinal 26:208 Maamafih biz hangi memleketi helâk ettikse her halde onu inzar edenler olmuştur

Elmalılı 26:208 - Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

DiyanetMeali 26:208-209 Hiçbir kent halkını kendilerine öğüt veren uyarıcılar gelmeden yok etmedik. Biz zalim değiliz.*

DiyanetVakfı 26:208 Bununla birlikte hangi memleketi, helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

Ömer.N.Bilmen 26:208 Biz hiçbir beldeyi helâk etmedik, illâ onun için inzar edenler bulunmuştur.

SuatYıldırım 26:208 – Biz hiç bir ülkeyi, uyarıcıları gelmeden imha etmedik. [17,15; 28,59]

İbni Kesir 26:208 Uyarıcılar olmaksızın Biz, hiç bir kasabayı helak etmedik.


Elmalılı-orijinal 26:209 İhtar edilmiştir, ve biz zulmetmiş değilizdir

Elmalılı 26:209 - (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.

DiyanetMeali 26:208-209 Hiçbir kent halkını kendilerine öğüt veren uyarıcılar gelmeden yok etmedik. Biz zalim değiliz.*

DiyanetVakfı 26:209 (Onlar)ihtar edilmiştir ve biz zülmetmiş değilizdir.

Ömer.N.Bilmen 26:209 Azîm bir tenbih yapılmıştır ve Biz zulmedenler olmadık.

SuatYıldırım 26:209 – Öğüt verilip hatırlatma yapılmıştır. Biz hiçbir zaman zalim olmadık.

İbni Kesir 26:209 Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık


Elmalılı-orijinal 26:210 Ve bunu Şeytanlar indirmedi

Elmalılı 26:210 - Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi.

DiyanetMeali 26:210 Kuran'ı şeytanlar indirmemiştir.

DiyanetVakfı 26:210 O'nu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi.

Ömer.N.Bilmen 26:210 Ve bunu şeytanlar indirmiş değildir.

SuatYıldırım 26:210 – Kur’ân’ı asla şeytanlar indirmiş değildir.

İbni Kesir 26:210 Onu şeytanlar indirmemiştir.


Elmalılı-orijinal 26:211 Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez?

Elmalılı 26:211 - Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.

DiyanetMeali 26:211 Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.

DiyanetVakfı 26:211 Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez.

Ömer.N.Bilmen 26:211 Ve onlara layık olmaz ve güç de yetiremezler.

SuatYıldırım 26:211 – Bu, onların yapacağı iş değildir! Hem isteseler de buna güçleri yetmez!

İbni Kesir 26:211 Bu, onlara düşmez de, buna güçleri de yetmez.


Elmalılı-orijinal 26:212 Onlar işitmekten sureti kat'ıyyede azledilmişlerdir

Elmalılı 26:212 - Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

DiyanetMeali 26:212 Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.

DiyanetVakfı 26:212 Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

Ömer.N.Bilmen 26:212 Şüphe yok ki, onlar işitmekten elbette azledilmişlerdir.

SuatYıldırım 26:212 – Çünkü onlar vahyi işitmekten kesinlikle menedilmişlerdir. [72,8-10]

İbni Kesir 26:212 Onlar, gerçekten işitmekten uzak tutuldular.


Elmalılı-orijinal 26:213 Binaenaleyh sakın Allah ile beraber diğer bir ilâha çağırma ki o ta'zib edileceklerden olmıyasın

Elmalılı 26:213 - O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

DiyanetMeali 26:213 O halde sakın Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarma, yoksa azap göreceklerden olursun.

DiyanetVakfı 26:213 O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun!

Ömer.N.Bilmen 26:213 Sakın Allah ile beraber başka bir ilâha da dua etme. Sonra muazzep olanlardan olursun.

SuatYıldırım 26:213 – Öyleyse sakın, Allah ile beraber başka tanrıya yalvarma, sonra azaba mâruz kalanlardan olursun. [36,6; 6,92; 51,19,97; 11,17]

İbni Kesir 26:213 O halde Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Yoksa azablandırılanlardan olursun.


Elmalılı-orijinal 26:214 Hem en yakın hısımlarını inzar et

Elmalılı 26:214 - (Önce) en yakın hısımlarını uyar.

DiyanetMeali 26:214 Önce en yakın hısımlarını uyar.

DiyanetVakfı 26:214 (Önce) en yakın akrabanı uyar.

Ömer.N.Bilmen 26:214 Ve en yakınların olan aşiretini korkut.

SuatYıldırım 26:214 – Önce en yakın akrabalarını uyar!

İbni Kesir 26:214 Ve yakın akrabalarını uyar.


Elmalılı-orijinal 26:215 Ve sana ittiba' eden mü'minlere kanadını indir

Elmalılı 26:215 - Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

DiyanetMeali 26:215 Sana uyan müminleri kanatların altına al.

DiyanetVakfı 26:215 Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.

Ömer.N.Bilmen 26:215 Ve mü'minlerden sana tabaiyyette bulunanlara kanadını indir.

SuatYıldırım 26:215 – Sana tâbi olan müminlere kol kanat ger!

İbni Kesir 26:215 Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarını ger.


Elmalılı-orijinal 26:216 Bunun üzerine sana ısyan ederlerse ben sizin amellerinizden beriim de

Elmalılı 26:216 - Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."

DiyanetMeali 26:216 Sana başkaldırırlarsa: "Yaptıklarınızdan uzağım" de.

DiyanetVakfı 26:216 Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım.

Ömer.N.Bilmen 26:216 Sonra sana isyan ederlerse hemen de ki: «Şüphe yok ben sizin yapar olduğunuz şeyden berîyim.»

SuatYıldırım 26:216 – Bununla beraber akrabalarından sana isyan edenlere “Ben sizin yaptıklarınızdan beriyim.” de!

İbni Kesir 26:216 Şayet sana isyan ederlerse, de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.


Elmalılı-orijinal 26:217 Ve o, azîz rahime mütevekkil ol

Elmalılı 26:217 - Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

DiyanetMeali 26:217-220 Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 26:217 Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

Ömer.N.Bilmen 26:217 Ve o azîz, rahîme tevekkül et.

SuatYıldırım 26:217 – Sen o aziz-u rahîme (o mutlak galip ve geniş rahmet sahibine) güvenip dayan.

İbni Kesir 26:217 Aziz, Rahim'e tevekkül et.


Elmalılı-orijinal 26:218 O ki görüyor kıyam ettiğin vakıt seni

Elmalılı 26:218 - O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.

DiyanetMeali 26:217-220 Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 26:218 O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.

Ömer.N.Bilmen 26:218 O ki, seni kıyam ettiğin vakit görüyor.

SuatYıldırım 26:218-220 – Sen yolunda kaim olurken, namaza dururken de, O seni elbette görüyor. Secde edenler, ibadet edenler arasında dolaşmalarını da görüyor. Çünkü her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O’dur. [5,67; 52,48]

İbni Kesir 26:218 Görür O seni, kalktığında.


Elmalılı-orijinal 26:219 Ve secdekârlar içinde dolaşmanı

Elmalılı 26:219 - Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)

DiyanetMeali 26:217-220 Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 26:219 Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor).

Ömer.N.Bilmen 26:219 Ve secde edenler arasındaki dönüşünü de (görüyor).

SuatYıldırım 26:218-220 – Sen yolunda kaim olurken, namaza dururken de, O seni elbette görüyor. Secde edenler, ibadet edenler arasında dolaşmalarını da görüyor. Çünkü her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O’dur. [5,67; 52,48]

İbni Kesir 26:219 Secde edenler arasında bulunduğunda.


Elmalılı-orijinal 26:220 Çünkü o öyle semi öyle alîmdir

Elmalılı 26:220 - Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.

DiyanetMeali 26:217-220 Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir.

DiyanetVakfı 26:220 Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.

Ömer.N.Bilmen 26:220 Şüphe yok, bihakkın işitici, kemaliyle bilici O'dur.

SuatYıldırım 26:218-220 – Sen yolunda kaim olurken, namaza dururken de, O seni elbette görüyor. Secde edenler, ibadet edenler arasında dolaşmalarını da görüyor. Çünkü her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O’dur. [5,67; 52,48]

İbni Kesir 26:220 Muhakkak ki O'dur O; Semi, Alim.


Elmalılı-orijinal 26:221 Haber vereyim mi size Şeytanlar kimin üzerine inerler?

Elmalılı 26:221 - Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

DiyanetMeali 26:221 "Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?" de.

DiyanetVakfı 26:221 Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi?

Ömer.N.Bilmen 26:221 Size haber vereyim mi kimlerin üzerine şeytanların iniver- diğini?

SuatYıldırım 26:221 – (Şeytanlardan bahsediyorlar) şeytanların asıl kime indiğini bildireyim mi?

İbni Kesir 26:221 Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi?


Elmalılı-orijinal 26:222 Vebal yüklenici her bir sahtekâr üzerine inerler

Elmalılı 26:222 - Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

DiyanetMeali 26:222 Onlar, günahkar iftiracıların hepsine iner.

DiyanetVakfı 26:222 Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.

Ömer.N.Bilmen 26:222 Her kezzab facir üzerine iniverir.

SuatYıldırım 26:222 – Onlar yalan ve iftiraya, günaha düşkün kimselere inerler.

İbni Kesir 26:222 Onlar her günahkar, her müfteriye inerler.


Elmalılı-orijinal 26:223 Onlar kulak verirler ve ekseri yalan söylerler

Elmalılı 26:223 - Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.

DiyanetMeali 26:223 Bunlar şeytanlara kulak verirler, çoğu yalancıdırlar.

DiyanetVakfı 26:223 Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar.

Ömer.N.Bilmen 26:223 Onlar (şeytanın sözlerine) kulak verirler ve onların ekserisi yalancı kimselerdir.

SuatYıldırım 26:223 – Çünkü o iftiracılar şeytanlara kulak verirler, esasen onların çoğu yalancıdırlar.

İbni Kesir 26:223 Bunlar ona kulak verirler ve çoğu yalancılardır.


Elmalılı-orijinal 26:224 Şairler, bunların arkasına da çapkınlar, sapkınlar düşer

Elmalılı 26:224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.

DiyanetMeali 26:224 O şairlere gelince; onlara azgınlar uyar.

DiyanetVakfı 26:224 Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar.

Ömer.N.Bilmen 26:224 Şairlere gelince onlar da sapıklara tâbi olurlar.

SuatYıldırım 26:224 – Şairler var ya, bunların peşine de sapkınlarla çapkınlar düşer!

İbni Kesir 26:224 Şairlere gelince; onlara da azgınlar uyar.


Elmalılı-orijinal 26:225 Görmez misin bunlar her vâdide hayran olurlar

Elmalılı 26:225-226 - Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

DiyanetMeali 26:225-226 Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve yapmadıklarını yaptık dediklerini görmez misin?

DiyanetVakfı 26:225 Baksana onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar.

Ömer.N.Bilmen 26:225 Görmez misin ki, onlar her vadide şaşkıncasına yürür dururlar.

SuatYıldırım 26:225-226 – Görmez misin onlar her vâdide sözcüklerin, hayallerin peşinde dolaşır ve yapmayacakları şeyleri söylerler. [36,69; 69,41]

İbni Kesir 26:225 Görmedin mi; onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.


Elmalılı-orijinal 26:226 hem de onlar yapmıyacakları şeyleri söylerler

Elmalılı 26:225-226 - Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

DiyanetMeali 26:225-226 Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve yapmadıklarını yaptık dediklerini görmez misin?

DiyanetVakfı 26:226 Ve onlar yapamayacakları şeyleri söylerler.

Ömer.N.Bilmen 26:226 Ve şüphe yok ki, onlar yapmayacak oldukları şeyleri söylerler.

SuatYıldırım 26:225-226 – Görmez misin onlar her vâdide sözcüklerin, hayallerin peşinde dolaşır ve yapmayacakları şeyleri söylerler. [36,69; 69,41]

İbni Kesir 26:226 Ve onlar, gerçekten yapmadıklarını söylerler.


Elmalılı-orijinal 26:227 Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar

Elmalılı 26:227 - Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.

DiyanetMeali 26:227 Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır. Haksızlık eden kimseler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.*

DiyanetVakfı 26:227 Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 26:227 Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokca zikredenler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir.

SuatYıldırım 26:227 – Ancak iman edip, güzel ve makbul işler yapanlar, Allah’ı çok zikredip ananlar ve zulme mâruz kaldıktan sonra haklarını savunanlar müstesna. Zalimler de nasıl bir inkılab ile devrileceklerini, yakında öğrenirler. [40,52]

İbni Kesir 26:227 Ancak iman etmiş, salih amel işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını.