Elmalılı-orijinal 37:1 Kasem olsun ol kuvvetlere: o saf dizip de duranlara

Elmalılı 37:1 - Andolsun o saf bağlayıp duranlara.

DiyanetMeali 37:1-5 Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

DiyanetVakfı 37:1 Saf saf dizilenlere,

Ömer.N.Bilmen 37:1-2 (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için.

SuatYıldırım 37:1 – Yemin ederim o saf saf dizilenlere,[37,165]

İbni Kesir 37:1 Andolsun; saf bağlayıp duranlara.


Elmalılı-orijinal 37:2 O haykırıp da sürenlere

Elmalılı 37:2 - O haykırıp da sürenlere.

DiyanetMeali 37:1-5 Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

DiyanetVakfı 37:2 O haykırıp sürenlere,

Ömer.N.Bilmen 37:1-2 (İbadet için) Saflar bağlayanlar hakkı için. (Fenalıklardan) Nehy ve men edenler hakkı için.

SuatYıldırım 37:2 – Sevk-u idare edip menedenlere,

İbni Kesir 37:2 Haykırıp sürenlere.


Elmalılı-orijinal 37:3 Ve o yolda zikr okuyanlara

Elmalılı 37:3 - Ve o yolda zikir okuyanlara.

DiyanetMeali 37:1-5 Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

DiyanetVakfı 37:3 Ve o zikir okuyanlara,

Ömer.N.Bilmen 37:3-4 Kur'an'ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir.

SuatYıldırım 37:3 – Kitap okuyanlara ki [77,5-6]

İbni Kesir 37:3 Zikir okumakta olanlara.


Elmalılı-orijinal 37:4 Ki ilâhınız birdir sizin

Elmalılı 37:4 - Ki sizin ilâhınız birdir.

DiyanetMeali 37:1-5 Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

DiyanetVakfı 37:4 Yemin ederim ki, ilâhınız birdir.

Ömer.N.Bilmen 37:3-4 Kur'an'ı tilâvet edenler hakkı için. Şüphe yok ki, sizin ilahınız birdir.

SuatYıldırım 37:4 – Sizin ilahınız bir tek İlahtır.

İbni Kesir 37:4 Ki, sizin ilahınız muhakkak ki bir tektir.


Elmalılı-orijinal 37:5 Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı ve bütün meşrıkların rabbı

Elmalılı 37:5 - O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.

DiyanetMeali 37:1-5 Sıra Sıra duran ve önlerindekini sürdükçe süren ve Allah'ı andıkça anan meleklere and olsun ki, sizin Tanrınız birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların -doğuların da- Rabbidir.

DiyanetVakfı 37:5 O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.

Ömer.N.Bilmen 37:5 (O) göklerin ve yerin, bunların arasındakilerin Rabbidir ve maşrıkların Rabbidir.

SuatYıldırım 37:5 – O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasında olan bütün varlıkların, hem de Güneş’in bütün doğuş yerlerinin Rabbidir. [70,40; 55,17]

İbni Kesir 37:5 Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır. Ve doğruların da Rabbıdır.


Elmalılı-orijinal 37:6 Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık: kevakib

Elmalılı 37:6 - Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.

DiyanetMeali 37:6 Şüphesiz Biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.

DiyanetVakfı 37:6 Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.

Ömer.N.Bilmen 37:6-7 Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.

SuatYıldırım 37:6 – Biz yere en yakın semayı yıldızlarla süsledik. [67,5; 15,16-18]

İbni Kesir 37:6 Doğrusu Biz; dünya göğünü bir süsle, yıldızlarla süsledik.


Elmalılı-orijinal 37:7 Hem mütemerrid ve her şeytandan koruduk

Elmalılı 37:7 - Onu her inatçı şeytandan koruduk.

DiyanetMeali 37:7 Onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk.

DiyanetVakfı 37:7 Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.

Ömer.N.Bilmen 37:6-7 Muhakkak ki, Biz yakın olan göğü ziynet ile yıldızlar ile bezedik. Ve hem her isyankar şeytandan muhafaza ettik.

SuatYıldırım 37:7 – Ve orayı her türlü şeytandan koruduk.

İbni Kesir 37:7 Ve onu inatçı her şeytandan koruduk.


Elmalılı-orijinal 37:8 Onlar melei a'lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar

Elmalılı 37:8 - Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.

DiyanetMeali 37:8-9 Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.

DiyanetVakfı 37:8 Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.

Ömer.N.Bilmen 37:8 Onlar en yüksek bir cemaati (sözlerine kulak vererek) dinleyemezler ve her taraftan kovulup atılırlar.

SuatYıldırım 37:8 – Onlar Mele-i Âla’ya yükselip dinleyemezler ve her taraftan bombardımana tutulurlar.

İbni Kesir 37:8 Onlar Mele-i Ala'yı dinleyemezler ve her yönden sürülerek atılırlar.


Elmalılı-orijinal 37:9 Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır

Elmalılı 37:9 - Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.

DiyanetMeali 37:8-9 Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır.

DiyanetVakfı 37:9 Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.

Ömer.N.Bilmen 37:9 Bir uzaklaştırılma ile uzaklaştırılmış (olurlar) ve onlar için bir daimi azap da vardır.

SuatYıldırım 37:9 – Dinlemeye kalksalar kovulup atılırlar. Hem onlar için devamlı bir azap vardır.

İbni Kesir 37:9 Kovularak. Ve onlar için sürekli bir azab vardır.


Elmalılı-orijinal 37:10 Ancak bir çalıp çarpan, onun da peşine bir şihabı sâkıb takılır

Elmalılı 37:10 - Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.

DiyanetMeali 37:10 Hele bir tek söz kapan olsun; delici bir alev onun peşine düşüverir.

DiyanetVakfı 37:10 Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

Ömer.N.Bilmen 37:10 Ancak bir çalıp çarpan müstesna. Ona da hemen bir parça ateş parçası ulaşıverir.

SuatYıldırım 37:10 – Ne var ki içlerinden birisi bir söz kırıntısı kapmayı başarırsa, derhal yakıcı ve delici bir ışın onu kovalar. [15,8-12]

İbni Kesir 37:10 Ancak çalıp çırpan olursa; onu da hemen delip geçen yakıcı bir alev takib eder.


Elmalılı-orijinal 37:11 Şimdi sor onlara yaradılışca kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık

Elmalılı 37:11 - Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık.

DiyanetMeali 37:11 Allah'a eş koşanlara sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa Bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında Biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yaratmışızdır.

DiyanetVakfı 37:11 Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.

Ömer.N.Bilmen 37:11 İmdi onlara soruver. Onlar mı yaradılışca daha kuvvetli, yoksa Bizim (sair) yaratmış olduklarımız mı? Şüphe yok ki, Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.

SuatYıldırım 37:11 – Onlara bir sor bakalım: Kendileri mi yaratılışça daha güçlü kuvvetli, yoksa Bizim diğer yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz onları, yapışkan bir çamurdan yarattık. [40,57]

İbni Kesir 37:11 Onlara sor; yaratış bakımından kendileri mi daha zordur, yoksa bizim yaratmış olduklarımız mı? Doğrusu Biz; onları cıvık bir çamurdan yarattık.


Elmalılı-orijinal 37:12 Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar

Elmalılı 37:12 - Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle) eğleniyorlar.

DiyanetMeali 37:12 Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seni alaya alıyorlar.

DiyanetVakfı 37:12 Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.

Ömer.N.Bilmen 37:12-14 Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.

SuatYıldırım 37:12 – Ne var ki sen onların haşri inkâr etmelerine şaşırıyorsun, onlar ise seninle alay ederler.

İbni Kesir 37:12 Hayır, sen; şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar.


Elmalılı-orijinal 37:13 Ihtar edildiklerinde de düşünmüyorlar

Elmalılı 37:13 - Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.

DiyanetMeali 37:13 Onlara öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler.

DiyanetVakfı 37:13 Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.

Ömer.N.Bilmen 37:12-14 Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.

SuatYıldırım 37:13 – Kendilerine nasihat edildiğinde uyarmaları dikkate almazlar.

İbni Kesir 37:13 Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.


Elmalılı-orijinal 37:14 Bir mu'cize gördükleri vakıt da eğlence yerine tutuyorlar

Elmalılı 37:14 - Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.

DiyanetMeali 37:14 Bir mucize gördüklerinde onu eğlenceye alırlar.

DiyanetVakfı 37:14 Bir mucize görseler alay ederler.

Ömer.N.Bilmen 37:12-14 Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar.

SuatYıldırım 37:14-17 – Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve “Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!”

İbni Kesir 37:14 Bir ayet gördüklerinde, onu eğlenceye alırlar.


Elmalılı-orijinal 37:15 Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, ap açık bir sihir

Elmalılı 37:15 - Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir."

DiyanetMeali 37:15-17 "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

DiyanetVakfı 37:15 Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

Ömer.N.Bilmen 37:15-17 Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?

SuatYıldırım 37:14-17 – Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve “Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!”

İbni Kesir 37:15 Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.


Elmalılı-orijinal 37:16 öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı? biz mi ba'solunacakmışız?

Elmalılı 37:16 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"

DiyanetMeali 37:15-17 "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

DiyanetVakfı 37:16 "Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"

Ömer.N.Bilmen 37:15-17 Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?

SuatYıldırım 37:14-17 – Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve “Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!”

İbni Kesir 37:16 Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?


Elmalılı-orijinal 37:17 Evvelki atalarımız da mı?

Elmalılı 37:17 - "Önceki atalarımız da mı?.."

DiyanetMeali 37:15-17 "Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?" derler.

DiyanetVakfı 37:17 "İlk atalarımızda mı (diriltilecek)?"

Ömer.N.Bilmen 37:15-17 Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?

SuatYıldırım 37:14-17 – Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve “Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!”

İbni Kesir 37:17 Veya önceki babalarımız mı?


Elmalılı-orijinal 37:18 De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak

Elmalılı 37:18 - De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)."

DiyanetMeali 37:18 De ki: "Evet hem de zelil ve hakir olarak."

DiyanetVakfı 37:18 De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).

Ömer.N.Bilmen 37:18-21 De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! işte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.

SuatYıldırım 37:18 – De ki: “Evet, diriltilecek, hem de zelil ve perişan bir vaziyette diriltileceksiniz!

İbni Kesir 37:18 De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.


Elmalılı-orijinal 37:19 Çünkü o bir zorlu kumandadan ıbarettir derhal gözleri açılıverir

Elmalılı 37:19 - Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.

DiyanetMeali 37:19 Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar.

DiyanetVakfı 37:19 O (diriltme) korkunç. bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.

Ömer.N.Bilmen 37:18-21 De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! işte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.

SuatYıldırım 37:19 – Bu iş için sadece bir tek emir yeter! Bir de bakarsınız ki hepsi dirilmiş, etraflarına bakınıyorlar.

İbni Kesir 37:19 O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.


Elmalılı-orijinal 37:20 Eyvah bizlere derler bu o din günü

Elmalılı 37:20 - "Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür." derler.

DiyanetMeali 37:20 Şöyle derler: "Vay bize! İşte bu ceza günüdür."

DiyanetVakfı 37:20 (Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.

Ömer.N.Bilmen 37:18-21 De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! işte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.

SuatYıldırım 37:20 – “Eyvah, bize!” derler, “İşte bize bahsedilen hesap günü!”

İbni Kesir 37:20 Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.


Elmalılı-orijinal 37:21 Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü

Elmalılı 37:21 - (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.

DiyanetMeali 37:21 Onlara: "İşte bu, yalanladığınız hüküm günüdür" denir.*

DiyanetVakfı 37:21 İşte bu; yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.

Ömer.N.Bilmen 37:18-21 De ki: «Evet. Ve sizler zeliller olarak haşrolunacaksınızdır.» Çünkü o bir sayhadan ibarettir, onlar o zaman hemen bakar dururlar. Ve derler ki: «Eyvah bizlere! işte bu, ceza günü.» İşte bu, sizin o yalan sandığınız ayırmak günüdür.

SuatYıldırım 37:21 – Melekler de: “Evet, evet bu, sizin yalan saydığınız hüküm günüdür!” derler.

İbni Kesir 37:21 Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.


Elmalılı-orijinal 37:22 Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allahdan başka taptıkları şeyleri

Elmalılı 37:22-23 - Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.

DiyanetMeali 37:22-23 İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."

DiyanetVakfı 37:22 (Allah, meleklerine emreder:) ''Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve tapmış olduklarını toplayın''.

Ömer.N.Bilmen 37:22-24 Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiririz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.

SuatYıldırım 37:22-24 – Yüce Allah meleklere şöyle emreder: “O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!” [17,97]

İbni Kesir 37:22 Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;


Elmalılı-orijinal 37:23 Toplayın da götürün onları sırata; Cehennem köprüsüne doğru

Elmalılı 37:22-23 - Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.

DiyanetMeali 37:22-23 İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem yoluna koyun."

DiyanetVakfı 37:23 ''Allah'tan başka . Onlara cehennemin yolunu gösterin''.

Ömer.N.Bilmen 37:22-24 Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiririz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.

SuatYıldırım 37:22-24 – Yüce Allah meleklere şöyle emreder: “O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!” [17,97]

İbni Kesir 37:23 Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.


Elmalılı-orijinal 37:24 Ve tevkıyf edin onları, çünkü sor guya çekilecekler

Elmalılı 37:24 - Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.

DiyanetMeali 37:24 "Onları durdurun; çünkü kendilerinden daha da sorulacaktır."

DiyanetVakfı 37:24 ''Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!

Ömer.N.Bilmen 37:22-24 Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiririz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir.

SuatYıldırım 37:22-24 – Yüce Allah meleklere şöyle emreder: “O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın ve hepsini doğru cehenneme sevk edin! Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler!” [17,97]

İbni Kesir 37:24 Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.


Elmalılı-orijinal 37:25 Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?

Elmalılı 37:25 - (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?" (denilir.)

DiyanetMeali 37:25 Şöyle sorulur: "Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?"

DiyanetVakfı 37:25 Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?

Ömer.N.Bilmen 37:25 (Ve onlara denilecektir ki) «Sizin için ne oldu ki birbirinize yardım edemiyorsunuz?»

SuatYıldırım 37:25 – Ne oldu size, neden birbirinize yardım etmiyorsunuz?

İbni Kesir 37:25 Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 37:26 Hayır bu gün onlara teslim olmuşlardır

Elmalılı 37:26 - Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.

DiyanetMeali 37:26 Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.

DiyanetVakfı 37:26 Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 37:26-27 Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette buIunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar.

SuatYıldırım 37:26 – Doğrusu bugün onlar birbirini yardımdan mahrum bırakıp azaba teslim etmişler, acz içinde kıvranmaktadırlar.

İbni Kesir 37:26 Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.


Elmalılı-orijinal 37:27 Ve ba'zısına dönmüş soruyorlardır:

Elmalılı 37:27 - Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.

DiyanetMeali 37:27 Birbirlerine dönüp soruşurlar.

DiyanetVakfı 37:27 (İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.

Ömer.N.Bilmen 37:26-27 Hayır. Bugün onlar (zelilâne bir halde) teslimiyette buIunmuş kimselerdir. Ve onların bazıları bazılarına yönelerek muhasemede bulunurlar.

SuatYıldırım 37:27 – Birbirlerine dönüp itham ederek karşılıklı soru yöneltirler. [40,47-48; 34,31-33]

İbni Kesir 37:27 Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.


Elmalılı-orijinal 37:28 Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz

Elmalılı 37:28 - Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler.

DiyanetMeali 37:28 İleri gelenlerine: "Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz" derler.

DiyanetVakfı 37:28 (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.

Ömer.N.Bilmen 37:28 (Tâbi olanlar) Derler ki: «Şüphe yok, siz bize sağdan gelir olmuştunuz.»

SuatYıldırım 37:28 – Tâbi olanlar önderlerine: “Siz, derler, bize (en çok önem verdiğimiz taraftan), sağ cihetten gelir, ısrarla size tâbi olmamızı isterdiniz?”

İbni Kesir 37:28 Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.


Elmalılı-orijinal 37:29 Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız

Elmalılı 37:29 - (İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız."

DiyanetMeali 37:29 Onlar da şöyle derler: "Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz."

DiyanetVakfı 37:29 (Ötekiler de:) "Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz".

Ömer.N.Bilmen 37:29 Metbû bulunanlar da derler ki: «Hayır. Siz mü'min kimse olmuş değildiniz.»

SuatYıldırım 37:29-32 – “Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık.”

İbni Kesir 37:29 Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.


Elmalılı-orijinal 37:30 Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz

Elmalılı 37:30 - "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz."

DiyanetMeali 37:30 "Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz."

DiyanetVakfı 37:30 "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."

Ömer.N.Bilmen 37:30 «Bizim için sizin üzerinizde bir saltanat bulunmuş değildik. Belki siz sapıtmışlar olan bir kavim olmuş idiniz.»

SuatYıldırım 37:29-32 – “Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık.”

İbni Kesir 37:30 Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.


Elmalılı-orijinal 37:31 Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız

Elmalılı 37:31 - "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız."

DiyanetMeali 37:31 "Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız."

DiyanetVakfı 37:31 "Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız."

Ömer.N.Bilmen 37:31 «Artık hepimizin üzerine Rabbimizin sözü tahakkuk etti. Şüphe yok ki bizler, elbette (azabı) tadıcı kimseleriz.

SuatYıldırım 37:29-32 – “Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık.”

İbni Kesir 37:31 Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.


Elmalılı-orijinal 37:32 Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık

Elmalılı 37:32 - "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık."

DiyanetMeali 37:32 "Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık".

DiyanetVakfı 37:32 "Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık."

Ömer.N.Bilmen 37:32 «Evet. Biz sizi sapıttırdık, muhakkak ki, biz de sapıklığa düşmüş kimseler idik.»

SuatYıldırım 37:29-32 – “Hayır, bilakis! derler öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz. Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir gürûh idiniz!”“Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız. Evet, sizi biz kışkırttık, çünkü biz de azmış durumdaydık.”

İbni Kesir 37:32 Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.


Elmalılı-orijinal 37:33 O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler

Elmalılı 37:33 - O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar.

DiyanetMeali 37:33 O gün hepsi azabda birleşirler.

DiyanetVakfı 37:33 Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar.

Ömer.N.Bilmen 37:33 Şüphesiz ki onlar o gün azapta ortak kimselerdir.

SuatYıldırım 37:33 – O halde o gün hepsi azap çekmekte müşterektirler.

İbni Kesir 37:33 Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.


Elmalılı-orijinal 37:34 İşte biz mücrimlere böyle yaparız

Elmalılı 37:34 - İşte biz günahkarlara böyle yaparız.

DiyanetMeali 37:34 Doğrusu suçlulara böyle yaparız.

DiyanetVakfı 37:34 İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

Ömer.N.Bilmen 37:34-35 Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah'tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar.

SuatYıldırım 37:34 – İşte Biz suçlulara böyle davranırız.

İbni Kesir 37:34 Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.


Elmalılı-orijinal 37:35 Çünkü onlar «la ilahe illallah» denildiği zaman kafa tutuyorlardı

Elmalılı 37:35 - Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

DiyanetMeali 37:35 Onlara: "Allah'tan başka tanrı yoktur" denildiği zaman şüphesiz büyüklenirler.

DiyanetVakfı 37:35 Çünkü onlara: Allah'tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.

Ömer.N.Bilmen 37:34-35 Biz muhakkak ki, günahkârlara böyle yaparız. Şüphe yok ki onlara, «Allah'tan başka ilâh yoktur,» denildiği vakit tekebbürde bulunurlar.

SuatYıldırım 37:35-36 – Çünkü onlara “Allah’tan başka ilah yok!” denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: “Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?” derlerdi.

İbni Kesir 37:35 Çünkü onlara; Allah'tan başka ilah yoktur, denildiğinde, büyüklük taslarlardı.


Elmalılı-orijinal 37:36 Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı

Elmalılı 37:36 - Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.

DiyanetMeali 37:36 "Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?" derlerdi.

DiyanetVakfı 37:36 "Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı bırakacak mıyız?" derlerdi.

Ömer.N.Bilmen 37:36 Ve derler ki: «Mecnun bir şair için kendi ilâhlarımızı biz mi terkedeceğiz?»

SuatYıldırım 37:35-36 – Çünkü onlara “Allah’tan başka ilah yok!” denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: “Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?” derlerdi.

İbni Kesir 37:36 Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi ilahlarımızı terkedeceğiz?


Elmalılı-orijinal 37:37 Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdık eyledi

Elmalılı 37:37 - Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.

DiyanetMeali 37:37 Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı.

DiyanetVakfı 37:37 Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.

Ömer.N.Bilmen 37:37 Hayır. O hak ile geldi ve peygamberleri tasdik etti.

SuatYıldırım 37:37 – Hayır! o deli değildir. O size gerçeğin ta kendisini getiren ve bütün peygamberleri tasdik eden bir resuldür. [41,433; 21,92]

İbni Kesir 37:37 Hayır, O; hakkı getirmiş ve peygamberleri tasdik etmişti.


Elmalılı-orijinal 37:38 Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız

Elmalılı 37:38 - Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.

DiyanetMeali 37:38 Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.

DiyanetVakfı 37:38 Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 37:38-39 Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıkllı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız).

SuatYıldırım 37:38-39 – Siz yarın âhirette elbette o acı azabı tadacaksınız. Ama aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz (yoksa size bundan fazla bir azap verilmeyecek).

İbni Kesir 37:38 Elbette siz, elim azabı tadacaksınız.


Elmalılı-orijinal 37:39 Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız

Elmalılı 37:39 - Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.

DiyanetMeali 37:39 Yaptığınızdan başka birşeyle cezalanmayacaksınız.

DiyanetVakfı 37:39 Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.

Ömer.N.Bilmen 37:38-39 Şüphe yok ki, siz elbette o pek acıkllı azabı tadıcılarsınız. Ve siz, başka şeyle değil, ancak yapar olduğunuz şeyler ile (cezalandırılacaksınız).

SuatYıldırım 37:38-39 – Siz yarın âhirette elbette o acı azabı tadacaksınız. Ama aslında siz sadece yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz (yoksa size bundan fazla bir azap verilmeyecek).

İbni Kesir 37:39 Ve yapmış olduğunuzdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.


Elmalılı-orijinal 37:40 Müstesnâ ancak Allahın ıhlâs verilmiş kulları

Elmalılı 37:40 - Sadece Allah'ın ihlaslı kulları müstesnadır.

DiyanetMeali 37:40 Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.

DiyanetVakfı 37:40 (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.

Ömer.N.Bilmen 37:40-42 Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.

SuatYıldırım 37:40 – (Lâkin Allah’ın) ihlasa erdirdiği kulları, yaptıklarının mükâfatını, kat kat fazlasıyla alacaklardır. [103;1-3; 95,4-6; 19,71-72; 74,38]

İbni Kesir 37:40 Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:41 Onlar için bir «ma'lûm rızık» var

Elmalılı 37:41 - İşte onlar için belli bir rızık vardır.

DiyanetMeali 37:41-44 İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

DiyanetVakfı 37:41 Bunlar için bilinen bir rızık vardır.

Ömer.N.Bilmen 37:40-42 Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.

SuatYıldırım 37:41-42 – Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar.

İbni Kesir 37:41 İşte onlar için, ma'lum bir rızık vardır.


Elmalılı-orijinal 37:42 Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar

Elmalılı 37:42-43 - Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.

DiyanetMeali 37:41-44 İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

DiyanetVakfı 37:42 (Türlü türlü) meyveler vardır. Ve onlar ağırlanırlar.

Ömer.N.Bilmen 37:40-42 Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. (Her nevi) Meyveler (vardır) ve onlar ikrâm olunmuşlardır.

SuatYıldırım 37:41-42 – Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar.

İbni Kesir 37:42 Ve meyveler. Onlar, ikram edilenlerdir;


Elmalılı-orijinal 37:43 Naîm Cennetlerinde

Elmalılı 37:42-43 - Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.

DiyanetMeali 37:41-44 İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

DiyanetVakfı 37:43 Naîm cennetlerinde .

Ömer.N.Bilmen 37:43-46 Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.

SuatYıldırım 37:43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. [56,17-19; 78,34]

İbni Kesir 37:43 Naim cennetlerinde,


Elmalılı-orijinal 37:44 Karşılıklı tahtlar üzerinde

Elmalılı 37:44 - (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.

DiyanetMeali 37:41-44 İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur.

DiyanetVakfı 37:44 Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.

Ömer.N.Bilmen 37:43-46 Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.

SuatYıldırım 37:43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. [56,17-19; 78,34]

İbni Kesir 37:44 Karşılıklı tahtlar üzerinde.


Elmalılı-orijinal 37:45 Maînden bir ke's ile üzerlerine pırlanılır

Elmalılı 37:45-46 - İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.

DiyanetMeali 37:45-47 Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

DiyanetVakfı 37:45 Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.

Ömer.N.Bilmen 37:43-46 Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.

SuatYıldırım 37:43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. [56,17-19; 78,34]

İbni Kesir 37:45 Kendilerine kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,


Elmalılı-orijinal 37:46 Bembeyaz, içenlere lezzet

Elmalılı 37:45-46 - İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.

DiyanetMeali 37:45-47 Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

DiyanetVakfı 37:46 Berraktır, içenlere lezzet verir.

Ömer.N.Bilmen 37:43-46 Naîm cennetlerde. Birbirleriyle karşı karşıya tahtlar üzerinde. Onların üzerlerine ırmaktan bir bardak ile dolaşılır. Bembeyaz, içenler için lezzetli.

SuatYıldırım 37:43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. [56,17-19; 78,34]

İbni Kesir 37:46 Ki bembeyazdır, içenlere zevk verir.


Elmalılı-orijinal 37:47 Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur

Elmalılı 37:47 - Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir.

DiyanetMeali 37:45-47 Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur.

DiyanetVakfı 37:47 O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.

Ömer.N.Bilmen 37:47-49 Kendisinde ne bir gâile vardır, ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.

SuatYıldırım 37:43-47 – Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir. [56,17-19; 78,34]

İbni Kesir 37:47 Başağrısı yoktur onda ve sarhoş da etmez.


Elmalılı-orijinal 37:48 Yanlarında iri gözlü nazarlarını kasretmiş nazenînler

Elmalılı 37:48 - Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.

DiyanetMeali 37:48-49 Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.

DiyanetVakfı 37:48 Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.

Ömer.N.Bilmen 37:47-49 Kendisinde ne bir gâile vardır, ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.

SuatYıldırım 37:48-49 – Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır.

İbni Kesir 37:48 Yanlarında el değmemiş ve bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlüler vardır.


Elmalılı-orijinal 37:49 Sanki saklı yumurtalar

Elmalılı 37:49 - Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

DiyanetMeali 37:48-49 Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.

DiyanetVakfı 37:49 Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

Ömer.N.Bilmen 37:47-49 Kendisinde ne bir gâile vardır, ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.

SuatYıldırım 37:48-49 – Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır.

İbni Kesir 37:49 Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.


Elmalılı-orijinal 37:50 Derken ba'zısı ba'zısına dönmüş soruyorlardır:

Elmalılı 37:50 - Derken birbirine dönüp sorarlar:

DiyanetMeali 37:50 Birbirlerine dönüp sorarlar:

DiyanetVakfı 37:50 İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

Ömer.N.Bilmen 37:50-51 Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»

SuatYıldırım 37:50 – Birbirleriyle sohbete girerler.

İbni Kesir 37:50 Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.


Elmalılı-orijinal 37:51 İçlerinden bir söyliyen «benim der: bir karînim vardı

Elmalılı 37:51 - İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı."

DiyanetMeali 37:51-53 İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

DiyanetVakfı 37:51 İçlerinden biri: "Benim, bir arkadaşım vardı" der.

Ömer.N.Bilmen 37:50-51 Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»

SuatYıldırım 37:51-53 – Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?”

İbni Kesir 37:51 İçlerinden bir sözcü der ki: Benim bir dostum vardı.


Elmalılı-orijinal 37:52 Derdi: sen cidden inananlardan mısın?

Elmalılı 37:52 - Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"

DiyanetMeali 37:51-53 İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

DiyanetVakfı 37:52 Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın?

Ömer.N.Bilmen 37:52 Derdi ki: «Sen de hakikaten tasdik edenlerden misin?»

SuatYıldırım 37:51-53 – Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?”

İbni Kesir 37:52 Derdi ki: Sen de mi tasdik edenlerdensin?


Elmalılı-orijinal 37:53 Öldüğümüz de bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?»

Elmalılı 37:53 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"

DiyanetMeali 37:51-53 İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."

DiyanetVakfı 37:53 Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?

Ömer.N.Bilmen 37:53 «Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar(olacağız?)».

SuatYıldırım 37:51-53 – Derken biri der ki: “Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi, derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?”

İbni Kesir 37:53 Öldüğümüz, toprak ve bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi ceza göreceğiz?


Elmalılı-orijinal 37:54 Nasıl der bir bakıştırır mısınız:

Elmalılı 37:54 - "Siz onu tanır mısınız?" der.

DiyanetMeali 37:54 Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.

DiyanetVakfı 37:54 (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:54 Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz?

SuatYıldırım 37:54-57 – “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur.”Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” [7,43]

İbni Kesir 37:54 Siz, onu bilir misiniz? dedi.


Elmalılı-orijinal 37:55 Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür

Elmalılı 37:55 - Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.

DiyanetMeali 37:55 Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.

DiyanetVakfı 37:55 ( İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

Ömer.N.Bilmen 37:55 Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür.

SuatYıldırım 37:54-57 – “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur.”Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” [7,43]

İbni Kesir 37:55 Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.


Elmalılı-orijinal 37:56 Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin

Elmalılı 37:56 - Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin."

DiyanetMeali 37:56 Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin."

DiyanetVakfı 37:56 "Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.

Ömer.N.Bilmen 37:56 Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.»

SuatYıldırım 37:54-57 – “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur.”Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” [7,43]

İbni Kesir 37:56 Dedi ki: Allah'a andolsun ki; az kaldı beni de mahvedecektin.


Elmalılı-orijinal 37:57 Rabbımın ni'meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım

Elmalılı 37:57 - "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım."

DiyanetMeali 37:57 "Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum."

DiyanetVakfı 37:57 Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum" dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:57 «Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.»

SuatYıldırım 37:54-57 – “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur.”Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” [7,43]

İbni Kesir 37:57 Rabbımın lutfu olmasaydı, ben de oraya götürülenlerden olacaktım.


Elmalılı-orijinal 37:58 Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz

Elmalılı 37:58-59 - "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?

DiyanetMeali 37:58-59 "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"

DiyanetVakfı 37:58 Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?

Ömer.N.Bilmen 37:58 (O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?»

SuatYıldırım 37:58-61 – Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!”

İbni Kesir 37:58 Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?


Elmalılı-orijinal 37:59 ilk ölümümüzden başka. Ve biz muazzeb değiliz

Elmalılı 37:58-59 - "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?

DiyanetMeali 37:58-59 "Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"

DiyanetVakfı 37:59 Yalnız ilk ölümümüz, başka ölüm yok ve biz azâba da uğratılmayacağız ha?!"

Ömer.N.Bilmen 37:59 «İlk ölümümüz müstesna ve biz azap görücüler de olmayacağız değil mi?»

SuatYıldırım 37:58-61 – Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!”

İbni Kesir 37:59 Ancak ilk ölümümüz müstesna, ve azablandırılmayacağız da.


Elmalılı-orijinal 37:60 Bu işte hiç şübhesiz o büyük murad, büyük kurtuluş

Elmalılı 37:60 - İşte bu büyük kurtuluştur.

DiyanetMeali 37:60 İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur.

DiyanetVakfı 37:60 Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur.

Ömer.N.Bilmen 37:60 Şüphe yok ki, bu, elbette en büyük bir kurtuluştur.

SuatYıldırım 37:58-61 – Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!”

İbni Kesir 37:60 İşte bu, şüphesiz büyük kurtuluştur.


Elmalılı-orijinal 37:61 Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler

Elmalılı 37:61 - Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.

DiyanetMeali 37:61 Çalışanlar bunun için çalışsın.

DiyanetVakfı 37:61 Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsınlar.

Ömer.N.Bilmen 37:61 İşte çalışanlar, bunun misli için çalışıversinler.

SuatYıldırım 37:58-61 – Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!”

İbni Kesir 37:61 Çalışanlar bunun gibisi için çalışsınlar.


Elmalılı-orijinal 37:62 Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı?

Elmalılı 37:62 - Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı?

DiyanetMeali 37:62 Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı?

DiyanetVakfı 37:62 Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?.

Ömer.N.Bilmen 37:62 Nasıl, bu mu bir ziyafet taamı olarak hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

SuatYıldırım 37:62-65 – “Şimdi iyi düşünün!” buyurur Yüce Allah, “Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık.O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri: sanki şeytanların başları!” [23,20; 56,51-52; 17,60]

İbni Kesir 37:62 Konak yeri olarak bu mu hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?


Elmalılı-orijinal 37:63 Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır

Elmalılı 37:63 - Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık.

DiyanetMeali 37:63 Biz o ağacı, zalimler için bir dert yaptık.

DiyanetVakfı 37:63 Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.

Ömer.N.Bilmen 37:63 Şüphe yok ki, Biz onu (O ağacı) zalimler için bir mihnet kıldık.

SuatYıldırım 37:62-65 – “Şimdi iyi düşünün!” buyurur Yüce Allah, “Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık.O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri: sanki şeytanların başları!” [23,20; 56,51-52; 17,60]

İbni Kesir 37:63 Doğrusu Biz, onu; zalimler için bir fitne yaptık.


Elmalılı-orijinal 37:64 O bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar

Elmalılı 37:64 - O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.

DiyanetMeali 37:64 O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.

DiyanetVakfı 37:64 Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.

Ömer.N.Bilmen 37:64 Muhakkak o bir ağaçtır ki, cehennemin çukurunda (meydana) çıkar.

SuatYıldırım 37:62-65 – “Şimdi iyi düşünün!” buyurur Yüce Allah, “Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık.O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri: sanki şeytanların başları!” [23,20; 56,51-52; 17,60]

İbni Kesir 37:64 O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.


Elmalılı-orijinal 37:65 Tomurcukları Şeytanların başları gibidir

Elmalılı 37:65 - Tomurcukları şeytanların başları gibidir.

DiyanetMeali 37:65 Tomurcukları şeytan başı gibidir.

DiyanetVakfı 37:65 Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.

Ömer.N.Bilmen 37:65 Onun meyvesi sanki şeytanların başlarıdır.

SuatYıldırım 37:62-65 – “Şimdi iyi düşünün!” buyurur Yüce Allah, “Sonuç olarak böylesi bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve azap yaptık.O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri: sanki şeytanların başları!” [23,20; 56,51-52; 17,60]

İbni Kesir 37:65 Tomurcukları şeytanların başları gibidir.


Elmalılı-orijinal 37:66 Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır

Elmalılı 37:66 - Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır.

DiyanetMeali 37:66 İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.

DiyanetVakfı 37:66 (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

Ömer.N.Bilmen 37:66 Artık şüphe yok ki onlar, ondan elbette yiyicilerdir ve ondan karınlarını dolduruculardır.

SuatYıldırım 37:66 – İşte o zalimler bunları yer ve karınlarını tıka basa doldururlar.

İbni Kesir 37:66 Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.


Elmalılı-orijinal 37:67 Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır

Elmalılı 37:67 - Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.

DiyanetMeali 37:67 Sonra, üzerine kaynar su katılmış içki şüphesiz onlar içindir.

DiyanetVakfı 37:67 Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.

Ömer.N.Bilmen 37:67 Sonra muhakkak ki, onlar için onun üzerine elbette pek kaynamış bir su da vardır.

SuatYıldırım 37:67 – Zakkum yemeğinin üstüne, barsakları parçalayan irin karışık kaynar su içerler.

İbni Kesir 37:67 Sonra onlar için, üzerine kaynar su katılmış içkiler de vardır.


Elmalılı-orijinal 37:68 Sonra da dönümleri şübhesiz ki Cehennemedir

Elmalılı 37:68 - Sonra da dönecekleri yer, şüphesiz cehennemdir.

DiyanetMeali 37:68 Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.

DiyanetVakfı 37:68 Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.

Ömer.N.Bilmen 37:68 Şüphe yok ki, nihâyet onların olup gidecekleri yer cehennemdir.

SuatYıldırım 37:68 – Sonra dönüşleri, şüphesiz ateşe olacaktır.

İbni Kesir 37:68 Sonra onların dönüşü muhakkak, yine cehennemedir.


Elmalılı-orijinal 37:69 Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular

Elmalılı 37:69 - Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular.

DiyanetMeali 37:69 Onlar babalarını şüphesiz sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

DiyanetVakfı 37:69 Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular .

Ömer.N.Bilmen 37:69-71 Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.

SuatYıldırım 37:69 – Onlar atalarını haktan sapmış durumda buldular.

İbni Kesir 37:69 Doğrusu onlar, babalarını sapıklar olarak bulmuşlardı.


Elmalılı-orijinal 37:70 Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar

Elmalılı 37:70 - Şimdi de kendileri onların izlerinde koşturuyorlar.

DiyanetMeali 37:70 Öyleyken yine de onların izlerinden kovalanırcasına koşturuyorlardı.

DiyanetVakfı 37:70 Şimdi de kendileri onların peşlerinden koşturuyorlar.

Ömer.N.Bilmen 37:69-71 Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.

SuatYıldırım 37:70 – Bunlar da onların izlerinde koşmaya can atıyorlar.

İbni Kesir 37:70 Yine de onların izlerinde koşturuluyorlardı.


Elmalılı-orijinal 37:71 Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi

Elmalılı 37:71 - Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler.

DiyanetMeali 37:71 Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.

DiyanetVakfı 37:71 Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.

Ömer.N.Bilmen 37:69-71 Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi.

SuatYıldırım 37:71-72 – Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik.

İbni Kesir 37:71 Andolsun ki; onlardan önce geçenlerin çoğu da sapıtmıştı.


Elmalılı-orijinal 37:72 Celâlim hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik

Elmalılı 37:72 - Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik.

DiyanetMeali 37:72 And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.

DiyanetVakfı 37:72 Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

Ömer.N.Bilmen 37:72-74 Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.

SuatYıldırım 37:71-72 – Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik.

İbni Kesir 37:72 Ve andolsun ki; onlara, uyarıcılar göndermiştik.


Elmalılı-orijinal 37:73 Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu?

Elmalılı 37:73 - Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?

DiyanetMeali 37:73 Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

DiyanetVakfı 37:73 Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!

Ömer.N.Bilmen 37:72-74 Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.

SuatYıldırım 37:73 – İşte bak ve düşün: O uyarılanların âkıbeti nice oldu?

İbni Kesir 37:73 Bir bak; uyarılanların akıbeti nice oldu.


Elmalılı-orijinal 37:74 Ancak Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka

Elmalılı 37:74 - Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka.

DiyanetMeali 37:74 Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.*

DiyanetVakfı 37:74 Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.

Ömer.N.Bilmen 37:72-74 Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah'ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.

SuatYıldırım 37:74 – Ancak, içlerinden Allah’ın imana ve ihlasa muvaffak kıldığı kullar, elçileri dinleyip o kötü âkıbetten kurtuldular.

İbni Kesir 37:74 Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:75 Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz

Elmalılı 37:75 - Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik.

DiyanetMeali 37:75 And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.

DiyanetVakfı 37:75 Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!

Ömer.N.Bilmen 37:75 Celâlim hakkı için Nûh Bize nidâ etmişti. Artık Biz ne güzel icabet edenler (olduk).

SuatYıldırım 37:75 – Nitekim Nûh Bize yalvardı da, Biz onun duasını ne de güzel kabul buyurduk!

İbni Kesir 37:75 Andolsun ki; Nuh, Bize niyaz etmişti. Ne güzel icabet edenleriz Biz.


Elmalılı-orijinal 37:76 Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık

Elmalılı 37:76 - Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

DiyanetMeali 37:76 Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

DiyanetVakfı 37:76 Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 37:76 Ve O'nu ve ehlini o pek büyük gamdan kurtardık.

SuatYıldırım 37:76 – Onu, ailesini ve yanındaki müminleri o müthiş felaketten kurtardık.

İbni Kesir 37:76 Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.


Elmalılı-orijinal 37:77 Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık

Elmalılı 37:77 - Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık.

DiyanetMeali 37:77 Ancak onun soyunu sürekli kıldık.

DiyanetVakfı 37:77 Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.

Ömer.N.Bilmen 37:77 Ve onun zürriyetini (evet onları) payidârlar kıldık.

SuatYıldırım 37:77 – Hayatta kalıp payidar olmayı da onun soyuna has kıldık.

İbni Kesir 37:77 Ve onun soyunu süreklilerin kendisi kıldık.


Elmalılı-orijinal 37:78 Hem de namına bıraktık sonrakiler içinde

Elmalılı 37:78 - Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık.

DiyanetMeali 37:78-79 Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:78 Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık

Ömer.N.Bilmen 37:78 Ve onun üzerine sonra gelenler arasında (bir zikr-i cemîl) bıraktık.

SuatYıldırım 37:78 – Sonraki nesiller içinde de ona iyi bir nam bıraktık:

İbni Kesir 37:78 Sonrakiler arasında ona da bıraktık.


Elmalılı-orijinal 37:79 Selâm Nuha bütün âlemler içinde

Elmalılı 37:79 - Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun.

DiyanetMeali 37:78-79 Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:79 Bütün âlemlerden Nuh'a selam olsun!

Ömer.N.Bilmen 37:79-80 Selâm Nûh'a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız.

SuatYıldırım 37:79 – “Bütün milletler içinden selam var Nûh’a!”

İbni Kesir 37:79 Alemler içinde selam olsun Nuh'a.


Elmalılı-orijinal 37:80 Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

Elmalılı 37:80 - İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

DiyanetMeali 37:80 İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.

DiyanetVakfı 37:80 İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 37:79-80 Selâm Nûh'a, bütün âlemler içinde. İşte şüphe yok, Biz muhsin olanları böylece mükâfaata nâil kılarız.

SuatYıldırım 37:80 – Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:80 Biz, ihsan edenleri; işte böyle mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 37:81 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

Elmalılı 37:81 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

DiyanetMeali 37:81 Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı.

DiyanetVakfı 37:81 Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.

Ömer.N.Bilmen 37:81-82 Muhakkak o, Bizim mü'min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik.

SuatYıldırım 37:81 – Gerçekten o, Bizim tam inanmış has kullarımızdandı.

İbni Kesir 37:81 Doğrusu o; Bizim inanmış kullarımızdandı.


Elmalılı-orijinal 37:82 Sonra da diğerlerini suya boğduk

Elmalılı 37:82 - Sonra diğerlerini suda boğduk.

DiyanetMeali 37:82 Sonra, diğerlerini suda boğduk.

DiyanetVakfı 37:82 Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.

Ömer.N.Bilmen 37:81-82 Muhakkak o, Bizim mü'min olan kullarımızdan idi. Sonra ötekilerini sulara gark ettik.

SuatYıldırım 37:82 – Sonra da öbürlerini, o zalim kâfirleri suda boğduk.

İbni Kesir 37:82 Sonra diğerlerini suda boğduk.


Elmalılı-orijinal 37:83 Şübhesiz İbrahim de onun kolondan

Elmalılı 37:83 - Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı.

DiyanetMeali 37:83 İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı.

DiyanetVakfı 37:83 Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.

Ömer.N.Bilmen 37:83 Şüphe yok ki, İbrahim de O'nun izinden gidenlerdendir.

SuatYıldırım 37:83 – İbrâhim de, şüphesiz onun taraftarlarından biriydi.

İbni Kesir 37:83 Muhakkak ki İbrahim de onun yolunda olanlardandı.


Elmalılı-orijinal 37:84 Çünkü rabbına selîm bir kalb ile geldi

Elmalılı 37:84 - Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.

DiyanetMeali 37:84 Nitekim Rabbine temiz bir kalple geldi.

DiyanetVakfı 37:84 Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi.

Ömer.N.Bilmen 37:84-85 Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?»

SuatYıldırım 37:84 – O, Rabbine tertemiz bir kalb ile yöneldi.

İbni Kesir 37:84 Çünkü Rabbına selim bir kalb ile gelmişti.


Elmalılı-orijinal 37:85 Çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi: siz nelere tapıyorsunuz?

Elmalılı 37:85 - O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?"

DiyanetMeali 37:85 İbrahim babasına ve milletine şöyle demişti: "Nelere kulluk ediyorsunuz?"

DiyanetVakfı 37:85 Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.

Ömer.N.Bilmen 37:84-85 Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?»

SuatYıldırım 37:85-87 – Babasına ve halkına şöyle dedi: “Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz!Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?

İbni Kesir 37:85 Hani babasına ve kavmine demişti ki: Neye ibadet ediyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 37:86 Yalancılık etmek için mi Allahdan başka ilâhlar istiyorsunuz?

Elmalılı 37:86 - "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?"

DiyanetMeali 37:86 "Allah'ı bırakıp uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?"

DiyanetVakfı 37:86 "Allah'tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?"

Ömer.N.Bilmen 37:86 «Bir iftira olarak mı Allah'tan başka ilâhlar diliyorsunuz?»

SuatYıldırım 37:85-87 – Babasına ve halkına şöyle dedi: “Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz!Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?

İbni Kesir 37:86 Yalancılık etmek için mi, Allah'tan başka tanrılar mı istiyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 37:87 Siz rabbül'âlemîni ne zannediyorsunuz?

Elmalılı 37:87 - "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"

DiyanetMeali 37:87 "Alemlerin Rabbi hakkındaki sanınız nedir?"

DiyanetVakfı 37:87 "O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?"

Ömer.N.Bilmen 37:87 «İmdi âlemlerin Rabbine âit zannınız neden ibarettir?»

SuatYıldırım 37:85-87 – Babasına ve halkına şöyle dedi: “Nedir bu tapındığınız nesneler? İlle de bir iftira, bir yalan olsun diye mi Allah’tan başka mâbud arıyorsunuz!Siz Rabbülâlemin’i ne zannediyorsunuz?

İbni Kesir 37:87 Alemlerin Rabbı hakkındaki zannınız nedir?


Elmalılı-orijinal 37:88 Derken bir bakım baktı da nücume

Elmalılı 37:88-89 - Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.

DiyanetMeali 37:88-89 İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.

DiyanetVakfı 37:88 Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.

Ömer.N.Bilmen 37:88-89 Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.»

SuatYıldırım 37:88-89 – Bir bayram günü, İbrâhim halkın içinde iken yıldızlara bir göz atıp: “Ben, galiba hastayım!” dedi.

İbni Kesir 37:88 Derken yıldızlara bir göz atarak baktı.


Elmalılı-orijinal 37:89 Ben dedi: hastayım

Elmalılı 37:88-89 - Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.

DiyanetMeali 37:88-89 İbrahim yıldızlara bir göz attı ve "Ben rahatsızım" dedi.

DiyanetVakfı 37:89 Ben hastayım, dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:88-89 Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.»

SuatYıldırım 37:88-89 – Bir bayram günü, İbrâhim halkın içinde iken yıldızlara bir göz atıp: “Ben, galiba hastayım!” dedi.

İbni Kesir 37:89 Doğrusu ben, rahatsızım, dedi.


Elmalılı-orijinal 37:90 O vakıt arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler

Elmalılı 37:90 - O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

DiyanetMeali 37:90 Onu bırakıp gittiler.

DiyanetVakfı 37:90 Ona arkalarını dönüp gittiler.

Ömer.N.Bilmen 37:90 Hemen ondan arkalarını çevirmişler olarak uzaklaştılar.

SuatYıldırım 37:90 – Derhal onun yanından uzaklaştılar.

İbni Kesir 37:90 Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.


Elmalılı-orijinal 37:91 Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz?

Elmalılı 37:91 - Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi.

DiyanetMeali 37:91-92 O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.

DiyanetVakfı 37:91 Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz?

Ömer.N.Bilmen 37:91 Artık onların putlarına gitti de (istihzâ tarikiyle) dedi ki: «Yemek yemez misiniz?»

SuatYıldırım 37:91-92 – O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: “Buyursanıza, neden yemiyorsunuz?” Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?” dedi.

İbni Kesir 37:91 O da, tanrılarına yönelip dedi ki: Yemiyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 37:92 Neyiniz var söylemiyorsunuz

Elmalılı 37:92 - (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi).

DiyanetMeali 37:91-92 O da onların tanrılarına gizlice yönelip: "Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o, konuşmuyor musunuz?" dedi.

DiyanetVakfı 37:92 Neden konuşmuyorsunuz? dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:92 «Size ne oluyor ki, konuşamıyorsunuz?»

SuatYıldırım 37:91-92 – O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: “Buyursanıza, neden yemiyorsunuz?” Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?” dedi.

İbni Kesir 37:92 Ne o, konuşmuyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 37:93 Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi

Elmalılı 37:93 - Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

DiyanetMeali 37:93 Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.

DiyanetVakfı 37:93 Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)

Ömer.N.Bilmen 37:93 Ve onların üzerine gizlice vararak eliyle bir vuruş vuruverdi.

SuatYıldırım 37:93 – Hiddetini tutamıyarak iyice yaklaşıp putlara kuvvetli bir darbe indirdi.

İbni Kesir 37:93 Nihayet üzerlerine yürüyüp sağıyla vurdu.


Elmalılı-orijinal 37:94 Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler

Elmalılı 37:94 - Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.

DiyanetMeali 37:94 Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler.

DiyanetVakfı 37:94 (Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.

Ömer.N.Bilmen 37:94-96 Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

SuatYıldırım 37:94 – Bunu haber alan halk telaşla ve sür’atle onun yanına gittiler.

İbni Kesir 37:94 Bunun üzerine koşarak ona geldiler.


Elmalılı-orijinal 37:95 A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?

Elmalılı 37:95 - İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"

DiyanetMeali 37:95-96 İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."

DiyanetVakfı 37:95 İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz!

Ömer.N.Bilmen 37:94-96 Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

SuatYıldırım 37:95-96 – O da: “Â! Siz ellerinizle yonttuğunuz bu heykellere mi tapıyorsunuz? Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır.” dedi.

İbni Kesir 37:95 Dedi ki: Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 37:96 Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı

Elmalılı 37:96 - "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır."

DiyanetMeali 37:95-96 İbrahim onlara şöyle söyledi: "Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır."

DiyanetVakfı 37:96 Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:94-96 Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

SuatYıldırım 37:95-96 – O da: “Â! Siz ellerinizle yonttuğunuz bu heykellere mi tapıyorsunuz? Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır.” dedi.

İbni Kesir 37:96 Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.


Elmalılı-orijinal 37:97 Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın

Elmalılı 37:97 - Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler.

DiyanetMeali 37:97 Putperestler: "Onun için bir yapı yapın da onu oradan ateşin içine atın" dediler.

DiyanetVakfı 37:97 Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler.

Ömer.N.Bilmen 37:97 Dediler ki: «Bunun için bir bina yapınız da bunu bir ateş içinde bırakınız.»

SuatYıldırım 37:97 – Sonunda: “Haydin, dediler, onun için bir odun yığını hazırlayın da onu ateşin içine atın!.”

İbni Kesir 37:97 Haydin; dediler, onun için bir bina yapın da onu alevli ateşe atın.


Elmalılı-orijinal 37:98 Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük

Elmalılı 37:98 - Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük.

DiyanetMeali 37:98 Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik.

DiyanetVakfı 37:98 Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.

Ömer.N.Bilmen 37:98 Onun için böyle bir hile dilediler. Artık Biz de onları pek sefil kimseler kıldık.

SuatYıldırım 37:98 – Ona tuzak hazırlamak istediler, ama Biz heveslerini kursaklarında bıraktık. Asıl kendilerini perişan ettik.

İbni Kesir 37:98 Ona hile yapmak istediler. Biz de onları en aşağılar kıldık.


Elmalılı-orijinal 37:99 Bir de dedi ki: ben rabbıma gidiyorum, o bana yolunu gösterir

Elmalılı 37:99 - Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir."

DiyanetMeali 37:99 İbrahim: "Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir" dedi.

DiyanetVakfı 37:99 (Oradan kurtulan İbrahim:) "Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek".

Ömer.N.Bilmen 37:99 Ve dedi ki: «Şüphe yok ben Rabbime gidiciyim, elbette beni doğru yola iletir.»

SuatYıldırım 37:99 – İbrâhim dedi ki: “Ben, Rabbimin gitmemi emrettiği yere doğru gidiyorum, O elbet bana yol gösterecektir.”

İbni Kesir 37:99 O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidayete erdirir.


Elmalılı-orijinal 37:100 Rabbım! bana salihînden ihsan buyur

Elmalılı 37:100 - "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!"

DiyanetMeali 37:100 "Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver" diye yalvardı.

DiyanetVakfı 37:100 O : "Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver", dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:100-101 «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatli bir oğul ile müjdeledik.

SuatYıldırım 37:100 – “Ya Rabbî, salih evlatlar lütfet bana!”

İbni Kesir 37:100 Rabbım, bana salihlerden ihsan et.


Elmalılı-orijinal 37:101 Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik

Elmalılı 37:101 - Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.

DiyanetMeali 37:101 Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.

DiyanetVakfı 37:101 İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.

Ömer.N.Bilmen 37:100-101 «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatli bir oğul ile müjdeledik.

SuatYıldırım 37:101 – Biz de ona aklı başında bir oğul müjdeledik.

İbni Kesir 37:101 Biz de ona, hilim sahibi bir oğul müjdeledik.


Elmalılı-orijinal 37:102 Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın

Elmalılı 37:102 - Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

DiyanetMeali 37:102 Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi.

DiyanetVakfı 37:102 Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.

Ömer.N.Bilmen 37:102 Vaktâ ki, onunla beraber yürümek çağına yetişti. Dedi: «Oğulcağımız! Ben, şüphe yok rüyâda görüyorum ki, muhakkak seni boğazlıyorum. Artık bak, sen ne görürsün.» Dedi: «Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.»

SuatYıldırım 37:102 – Çocuk büyüyüp yanında koşacak çağa erişince bir gün ona: “Evladım, dedi, ben rüyamda seni kurban etmeye giriştiğimi görüyorum, nasıl yaparız bu işi, sen ne dersin bu işe!”Oğlu: “Babacığım! dedi, hiç düşünüp çekinme, sana Allah tarafından ne emrediliyorsa onu yap. Allah’ın izniyle benim de sabırlı, dayanıklı biri olduğumu göreceksin!”. [19,54-55] {KM, Çıkış 13,2;

İbni Kesir 37:102 O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.


Elmalılı-orijinal 37:103 Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı

Elmalılı 37:103 - Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.

DiyanetMeali 37:103-105 Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

DiyanetVakfı 37:103 Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:

Ömer.N.Bilmen 37:103 Vaktâ ki, ikisi de inkiyâd ettiler ve O'nu alnının bir yanı üzerine yatırdı.

SuatYıldırım 37:103-105 – Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: “İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)” deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:103 İkisi de teslim olunca, babası; oğlunu alnı üzere yatırdı.


Elmalılı-orijinal 37:104 Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim!

Elmalılı 37:104 - Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! "

DiyanetMeali 37:103-105 Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

DiyanetVakfı 37:104 Biz ona: " Ey İbrahim!" diye seslendik.

Ömer.N.Bilmen 37:104 Ve O'na: «Ya İbrahim!» diye nidâ ettik ki,

SuatYıldırım 37:103-105 – Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: “İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)” deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:104 Biz, ona şöyle seslendik: Ey İbrahim;


Elmalılı-orijinal 37:105 Ru'yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

Elmalılı 37:105 - "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

DiyanetMeali 37:103-105 Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

DiyanetVakfı 37:105 Rüyayı gerçekleştirdin.Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 37:105 «Sen muhakkak rüyâyı tasdik ettin. Biz böylece muhakkak muhsinleri mükâfaatlandırırız.»

SuatYıldırım 37:103-105 – Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: “İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)” deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:105 Sen rü'yayı gerçekleştirdin. Elbette Biz, ihsan edenleri böylece mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 37:106 Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat'î bir imtihan

Elmalılı 37:106 - "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)

DiyanetMeali 37:106 Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.

DiyanetVakfı 37:106 Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır.

Ömer.N.Bilmen 37:106 Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir imtihandır.

SuatYıldırım 37:106 – Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. [53,37]

İbni Kesir 37:106 Muhakkak ki bu, apaçık bir imtihandı.


Elmalılı-orijinal 37:107 Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik

Elmalılı 37:107 - Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.

DiyanetMeali 37:107 Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.

DiyanetVakfı 37:107 Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.

Ömer.N.Bilmen 37:107 Ve O'na bir büyük kurbanlık bedel verdik.

SuatYıldırım 37:107 – Oğluna bedel ona büyük bir kurbanlık verdik.

İbni Kesir 37:107 Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.


Elmalılı-orijinal 37:108 Namına da bıraktık sonrakiler içinde

Elmalılı 37:108 - Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.

DiyanetMeali 37:108-109 Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:108 Geriden gelecekler arasında ona (iyi birnam) bıraktık:

Ömer.N.Bilmen 37:108-109 Ve sonrakilerin arasında O'na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun.

SuatYıldırım 37:108 – Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık: ki o da, bütün milletler tarafından şöyle denilmesidir:

İbni Kesir 37:108 Sonrakiler arasında ona da bıraktık.


Elmalılı-orijinal 37:109 Selâm İbrahime

Elmalılı 37:109 - Selam olsun İbrahim'e...

DiyanetMeali 37:108-109 Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:109 İbrahim'e selam! dedik.

Ömer.N.Bilmen 37:108-109 Ve sonrakilerin arasında O'na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun.

SuatYıldırım 37:109 – “Selam olsun İbrâhim’e!”

İbni Kesir 37:109 Selam olsun İbrahim'e.


Elmalılı-orijinal 37:110 Böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere

Elmalılı 37:110 - İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

DiyanetMeali 37:110 İşte iyileri böylece mükafatlandırırız.

DiyanetVakfı 37:110 Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 37:110 İşte muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız.

SuatYıldırım 37:110 – Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:110 Biz, ihsan edenleri işte böyle mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 37:111 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

Elmalılı 37:111 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

DiyanetMeali 37:111 Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.

DiyanetVakfı 37:111 Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.

Ömer.N.Bilmen 37:111 Şüphe yok ki, o mü'min olan kullarımızdandır.

SuatYıldırım 37:111 – Gerçekten o Bizim tam inanmış has kullarımızdandı.

İbni Kesir 37:111 Muhakkak ki o, mü'min kullarımızdandı.


Elmalılı-orijinal 37:112 Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik

Elmalılı 37:112 - Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.

DiyanetMeali 37:112 Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.

DiyanetVakfı 37:112 Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik.

Ömer.N.Bilmen 37:112 Ve O'nu sâlihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile de müjdeledik.

SuatYıldırım 37:112 – Biz de ona, salih kişilerden, üstelik peygamber olacak bir evladı, İshak’ı müjdeledik.

İbni Kesir 37:112 Ona salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.


Elmalılı-orijinal 37:113 Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden

Elmalılı 37:113 - Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.

DiyanetMeali 37:113 Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.*

DiyanetVakfı 37:113 Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

Ömer.N.Bilmen 37:113 Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de.

SuatYıldırım 37:113 – Kendisine de İshak’a da feyiz ve bereketler verdik. Onların neslinden gelenler arasında iyi davranan da var, kendi nefsine açıkça zulmeden de!

İbni Kesir 37:113 Onu da, İshak'ı da mübarek kıldık. O ikisinin soyundan ihsan eden de vardır, kendisine açıkça zulmeden de.


Elmalılı-orijinal 37:114 Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik

Elmalılı 37:114 - Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.

DiyanetMeali 37:114 And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.

DiyanetVakfı 37:114 Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da nimetler verdik.

Ömer.N.Bilmen 37:114-115 Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık.

SuatYıldırım 37:114 – Biz Mûsa ile Harun’a da nübüvvet vererek ihsanda bulunduk. [21,48]

İbni Kesir 37:114 Andolsun ki; Musa ve Harun'a da lutuf da bulunmuştuk.


Elmalılı-orijinal 37:115 Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık

Elmalılı 37:115 - Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

DiyanetMeali 37:115 İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.

DiyanetVakfı 37:115 Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 37:114-115 Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık.

SuatYıldırım 37:115 – Onları da, milletlerini de müthiş bir gaileden kurtardık.

İbni Kesir 37:115 O ikisini de, kavimlerini de büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.


Elmalılı-orijinal 37:116 Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular

Elmalılı 37:116 - Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.

DiyanetMeali 37:116 Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.

DiyanetVakfı 37:116 Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.

Ömer.N.Bilmen 37:116 Ve onlara yardım ettik. Artık galip olanlar onlar oldular.

SuatYıldırım 37:116 – Hem onlara yardım ettik de, galip gelenler onlar oldular.

İbni Kesir 37:116 Onlara yardım etmiştik de galibler onlar oldu.


Elmalılı-orijinal 37:117 Hem kendilerine o belli kitabı verdik

Elmalılı 37:117 - Hem kendilerine o belli kitabı (Tevrat'ı) verdik.

DiyanetMeali 37:117 Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.

DiyanetVakfı 37:117 Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.

Ömer.N.Bilmen 37:117-118 Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik.

SuatYıldırım 37:117 – Kendilerine gerçekleri apaçık gösteren o kitabı verdik.

İbni Kesir 37:117 Her ikisine de apaçık anlaşılan kitab vermiştik.


Elmalılı-orijinal 37:118 Ve kendilerini doğru yola çıkardık

Elmalılı 37:118 - Kendilerini doğru yola çıkardık.

DiyanetMeali 37:118 Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.

DiyanetVakfı 37:118 Her ikisini de doğru yola ilettik.

Ömer.N.Bilmen 37:117-118 Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik.

SuatYıldırım 37:118 – Onları doğru yola ilettik!

İbni Kesir 37:118 Ve onları doğru yola hidayet etmiştik.


Elmalılı-orijinal 37:119 Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık

Elmalılı 37:119 - Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık:

DiyanetMeali 37:119-120 Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:119 Sonra gelenler içinde, namlarına şunu bıraktık.

Ömer.N.Bilmen 37:119 Ve sonrakiler arasında da onlar için güzel bir sena bıraktık.

SuatYıldırım 37:119 – Sonraki nesiller içinde onlara da iyi bir nam bıraktık.

İbni Kesir 37:119 Sonrakiler arasında; ikisini de bıraktık.


Elmalılı-orijinal 37:120 Selâm Musâ ile Haruna

Elmalılı 37:120 - Selam olsun, Musa ile Harun'a.

DiyanetMeali 37:119-120 Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:120 Musa ve Harun'a selam olsun.

Ömer.N.Bilmen 37:120 Mûsa ve Harun üzerine (bizden) selâm olsun.

SuatYıldırım 37:120 – “Selam olsun Mûsâ ile Harun’a”

İbni Kesir 37:120 Musa ve Harun'a selam olsun.


Elmalılı-orijinal 37:121 Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne

Elmalılı 37:121 - İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

DiyanetMeali 37:121 Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.

DiyanetVakfı 37:121 Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 37:121 Şüphe yok ki Biz, muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız.

SuatYıldırım 37:121 – Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:121 Muhakkak ki Biz, ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 37:122 Çünkü ikisi de bizim mü'min kullarımızdan

Elmalılı 37:122 - Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı.

DiyanetMeali 37:122 İkisi de şüphesiz inanmış kullarımızdandı.

DiyanetVakfı 37:122 Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı.

Ömer.N.Bilmen 37:122 Muhakkak ki, ikisi de Bizim mü'minler olan kullarımızdandır.

SuatYıldırım 37:122 – Gerçekten onlar, Bizim tam inanmış has kullarımızdandı.

İbni Kesir 37:122 Doğrusu o ikisi de, mü'min kullarımızdandı.


Elmalılı-orijinal 37:123 Şübhesiz İlyas da mürselînden

Elmalılı 37:123 - Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.

DiyanetMeali 37:123 Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir.

DiyanetVakfı 37:123 İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.

Ömer.N.Bilmen 37:123 Ve şüphe yok ki, İlyas da gönderilmiş (peygamber)lerdendir.

SuatYıldırım 37:123 – İlyas da şüphesiz resullerdendi.

İbni Kesir 37:123 Muhakkak ki İlyas da peygamberlerdendi.


Elmalılı-orijinal 37:124 Zira kavmine demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız?

Elmalılı 37:124-126 - Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.

DiyanetMeali 37:124-126 Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

DiyanetVakfı 37:124 (İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

Ömer.N.Bilmen 37:124 O vakit, kavmine demişti ki: «Siz korkmaz mısınız?»

SuatYıldırım 37:124-126 – Hani o halkına şöyle demişti: Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz? {KM, I Krallar 18,24-40}

İbni Kesir 37:124 Hani kavmine demişti ki: Siz, hiç korkmaz mısınız?


Elmalılı-orijinal 37:125 Bir ba'le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni

Elmalılı 37:124-126 - Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.

DiyanetMeali 37:124-126 Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

DiyanetVakfı 37:125 Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.

Ömer.N.Bilmen 37:125 «Ba'l'e mi tapınırsınız? Ve Hâlikların en güzeline (ibadeti) terk mi edersiniz?»

SuatYıldırım 37:124-126 – Hani o halkına şöyle demişti: Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz? {KM, I Krallar 18,24-40}

İbni Kesir 37:125 Yaratıcıların en güzelini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız?


Elmalılı-orijinal 37:126 O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı?

Elmalılı 37:124-126 - Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.

DiyanetMeali 37:124-126 Milletine: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Biçim verenlerin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da Baal putuna mı taparsınız?" demişti.

DiyanetVakfı 37:126 "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?"

Ömer.N.Bilmen 37:126 «Sizin de Rabbiniz ve evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allah'a (ibadeti mi terkeylersiniz?)»

SuatYıldırım 37:124-126 – Hani o halkına şöyle demişti: Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâla Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz? {KM, I Krallar 18,24-40}

İbni Kesir 37:126 Sizin de Rabbınız, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah'ı.


Elmalılı-orijinal 37:127 O vakıt onu tekzib ettiler, şübhesiz ki onlar da ıhzâr edildiler

Elmalılı 37:127 - Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.

DiyanetMeali 37:127-128 Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.

DiyanetVakfı 37:127 Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 37:127 O vakit O'nu tekzîp ettiler. Artık onlar da elbette, (azaba) izhar edilmişlerdir.

SuatYıldırım 37:127 – Fakat bunlar onu yalancı saydılar. Bundan ötürü de, onlar tutuklanıp hesap günü mutlaka yargılanacak ve cehenneme götürüleceklerdir.

İbni Kesir 37:127 Fakat bunlar, onu yalanlamışlardı. Muhakkak ki onlar da cehenneme götürüleceklerdir.


Elmalılı-orijinal 37:128 Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları

Elmalılı 37:128 - Ancak Allah'ın ihlaslı kulları müstesna.

DiyanetMeali 37:127-128 Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.

DiyanetVakfı 37:128 Ancak Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.

Ömer.N.Bilmen 37:128 Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesna.

SuatYıldırım 37:128 – Ancak Allah’ın ihlasa erdirdiği kulları böyle olmaz.

İbni Kesir 37:128 Yalnız Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:129 Ona da sonrakilerde şunu bıraktık

Elmalılı 37:129 - Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık:

DiyanetMeali 37:129-130 Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:129 Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık,

Ömer.N.Bilmen 37:129 Ve O'na sonrakiler arasında (bir zikr-i cemîl) terkettik.

SuatYıldırım 37:129-130 – Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık. “Selam olsun İlyas’a!”

İbni Kesir 37:129 Sonrakiler arasında ona da bıraktık.


Elmalılı-orijinal 37:130 Selâm, ilyasîne

Elmalılı 37:130 - Selam olsun İlyâsîn'e .

DiyanetMeali 37:129-130 Sonra gelenler içinde, "İlyas'a selam olsun" diye bir ün bıraktık.

DiyanetVakfı 37:130 "İlyas'a selâm!" dedik.

Ömer.N.Bilmen 37:130 İyas'ın üzerine selâm olsun.

SuatYıldırım 37:129-130 – Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık. “Selam olsun İlyas’a!”

İbni Kesir 37:130 Selam olsun İlyas'a.


Elmalılı-orijinal 37:131 Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne

Elmalılı 37:131 - İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

DiyanetMeali 37:131 Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız.

DiyanetVakfı 37:131 Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 37:131 Muhakkak ki, Biz muhsin olanları mükâfaatlandırırız.

SuatYıldırım 37:131 – Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!

İbni Kesir 37:131 İşte Biz, ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 37:132 Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan

Elmalılı 37:132 - Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

DiyanetMeali 37:132 O, inanmış kullarımızdandı.

DiyanetVakfı 37:132 Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.

Ömer.N.Bilmen 37:132 Şüphe yok O, Bizim mü'minler olan kullarımızdandır.

SuatYıldırım 37:132 – Gerçekten o bizim tam inanmış has kullarımızdandı.

İbni Kesir 37:132 Muhakkak ki o, mü'min kullarımızdandı.


Elmalılı-orijinal 37:133 Şübhesiz Lût da mürselînden

Elmalılı 37:133 - Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.

DiyanetMeali 37:133 Şüphesiz Lut da peygamberlerdendir.

DiyanetVakfı 37:133 Lût da elbette peygamberlerdendi.

Ömer.N.Bilmen 37:133-134 Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş (peygamberlerdendir. O vakit O'nu ve ehlini necâta erdirdik.

SuatYıldırım 37:133 – Lût da şüphesiz, resullerdendi.

İbni Kesir 37:133 Muhakkak ki Lut da peygamberlerdendi.


Elmalılı-orijinal 37:134 Zira kurtardık onu ve bütün ehlini

Elmalılı 37:134 - Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.

DiyanetMeali 37:134-135 Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.

DiyanetVakfı 37:134 Hani biz Lût'u ve ailesinin hepsini kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 37:133-134 Ve muhakkak, Lût da elbette gönderilmiş (peygamberlerdendir. O vakit O'nu ve ehlini necâta erdirdik.

SuatYıldırım 37:134-135 – Onun suçlu kentini cezalandırırken, geride kalanlar arasında yer alan yaşlı eşi hariç, kendisini ve ailesini kurtardık.

İbni Kesir 37:134 Hani Biz, onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.


Elmalılı-orijinal 37:135 kalan bir karıdan başka batanlar içinde

Elmalılı 37:135 - Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç.

DiyanetMeali 37:134-135 Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lut'u ve ailesinin hepsini kurtarmıştık.

DiyanetVakfı 37:135 Ancak geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında,

Ömer.N.Bilmen 37:135 Azap içinde kalanlar arasındaki bir kocakarı müstesna.

SuatYıldırım 37:134-135 – Onun suçlu kentini cezalandırırken, geride kalanlar arasında yer alan yaşlı eşi hariç, kendisini ve ailesini kurtardık.

İbni Kesir 37:135 Geridekiler arasında kalan bir kocakarı müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:136 Sonra diğerlerini tedmir eyledik

Elmalılı 37:136 - Sonra diğerlerini helak etmiştik.

DiyanetMeali 37:136 Sonra diğerlerini yok etmiştik.

DiyanetVakfı 37:136 Sonra diğerlerini yok ettik.

Ömer.N.Bilmen 37:136-137 Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.

SuatYıldırım 37:136 – Sonra da ötekileri imha ettik.

İbni Kesir 37:136 Sonra diğerlerini yerle bir etmiştik.


Elmalılı-orijinal 37:137 Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin

Elmalılı 37:137-138 - Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?

DiyanetMeali 37:137-138 Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?*

DiyanetVakfı 37:137 (Ey insanlar!) Siz onların yanlarından geçip gidiyorsunuz:sabahleyin

Ömer.N.Bilmen 37:136-137 Sonra diğerlerini de helâk ediverdik. Ve şüphe yok ki, siz elbette onların üzerlerine sabahleyin uğrarsınız.

SuatYıldırım 37:137-138 – Siz de sabah akşam onların diyarlarına uğrarsınız. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız?

İbni Kesir 37:137 Doğrusu siz, sabahleyin onlara uğrar üzerlerinden geçersiniz.


Elmalılı-orijinal 37:138 Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz

Elmalılı 37:137-138 - Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?

DiyanetMeali 37:137-138 Sabah akşam, onların yerleri üzerinden geçersiniz. Akletmez misiniz?*

DiyanetVakfı 37:138 Ve geceleyin. Hâla akıllanmayacak mısınız?

Ömer.N.Bilmen 37:138 Ve geceleyin de. Siz âkilâne düşünmeyecek misiniz?

SuatYıldırım 37:137-138 – Siz de sabah akşam onların diyarlarına uğrarsınız. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız?

İbni Kesir 37:138 Geceleyin de. Hala akletmez misiniz?


Elmalılı-orijinal 37:139 Şübhesiz Yunüs de o mürselînden

Elmalılı 37:139 - Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.

DiyanetMeali 37:139 Doğrusu Yunus da peygamberlerdendir.

DiyanetVakfı 37:139 Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.

Ömer.N.Bilmen 37:139-140 Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.

SuatYıldırım 37:139 – Yûnus da şüphesiz resullerdendi.

İbni Kesir 37:139 Muhakkak ki Yunus da peygamberlerdendi.


Elmalılı-orijinal 37:140 Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı,

Elmalılı 37:140 - Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.

DiyanetMeali 37:140 Dolu bir gemiye kaçmıştı.

DiyanetVakfı 37:140 Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.

Ömer.N.Bilmen 37:139-140 Ve şüphe yok ki, Yûnus da elbette gönderilmiş peygamberlerdendir. Vaktâ ki O, dolu bir gemiye kaçmıştı.

SuatYıldırım 37:140 – Hani o, Rabbinden izinsiz kaçıp yolcusunu doldurmuş gemiye kendini atmıştı.

İbni Kesir 37:140 Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.


Elmalılı-orijinal 37:141 kur'a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu

Elmalılı 37:141 - (Oradakilerle) kur'a çekmiş de kaydırılanlardan (yenilenlerden) olmuştu.

DiyanetMeali 37:141 Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.

DiyanetVakfı 37:141 Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu.

Ömer.N.Bilmen 37:141 Derken kur'a çekmiş de, mağlup olanlardan olmuştu.

SuatYıldırım 37:141 – Kur’a çekmiş, kur’ada kaybedenlerden olunca denize atılmıştı.

İbni Kesir 37:141 Kur'a çekmişti de yenilenlerden olmuştu.


Elmalılı-orijinal 37:142 Derken kendisi balık yuttu melâmette idi

Elmalılı 37:142 - Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.

DiyanetMeali 37:142 Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.

DiyanetVakfı 37:142 Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.

Ömer.N.Bilmen 37:142 Artık o melâmet eder (nef- sini kınar) bir halde iken O'nu balık yutuverdi.

SuatYıldırım 37:142 – O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi.

İbni Kesir 37:142 Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.


Elmalılı-orijinal 37:143 Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi

Elmalılı 37:143-144 - Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.

DiyanetMeali 37:143-144 Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.

DiyanetVakfı 37:143 Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı,

Ömer.N.Bilmen 37:143-144 Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi. Elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.

SuatYıldırım 37:143-144 – Şayet Allah’ı çok zikreden, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı.

İbni Kesir 37:143 Eğer o, tesbih edenlerden olmasaydı.


Elmalılı-orijinal 37:144 Her halde ba'solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı

Elmalılı 37:143-144 - Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.

DiyanetMeali 37:143-144 Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecek güne kadar balığın karnında kalacaktı.

DiyanetVakfı 37:144 Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.

Ömer.N.Bilmen 37:143-144 Eğer o çokça tesbih edenlerden olmasa idi. Elbette ki, onun karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.

SuatYıldırım 37:143-144 – Şayet Allah’ı çok zikreden, ibadetli kimselerden olmasaydı, tâ mahşere kadar onun karnında kalırdı.

İbni Kesir 37:144 Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.


Elmalılı-orijinal 37:145 Hemen biz onu alana attık hasta idi

Elmalılı 37:145 - Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık.

DiyanetMeali 37:145 Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.

DiyanetVakfı 37:145 Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.

Ömer.N.Bilmen 37:145-146 Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O'nun üzerine kabak nev'inden bir ağaç bitirdik.

SuatYıldırım 37:145 – Derken Biz onu ağaçsız çıplak bir sahile attık, o bitkin bir halde idi.

İbni Kesir 37:145 Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.


Elmalılı-orijinal 37:146 Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik

Elmalılı 37:146 - Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.

DiyanetMeali 37:146 Onun için, geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.

DiyanetVakfı 37:146 Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.

Ömer.N.Bilmen 37:145-146 Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik. Ve O'nun üzerine kabak nev'inden bir ağaç bitirdik.

SuatYıldırım 37:146 – Üzerine gölge yapması için, orada asma kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.

İbni Kesir 37:146 Ve onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.


Elmalılı-orijinal 37:147 Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı

Elmalılı 37:147 - Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik.

DiyanetMeali 37:147 Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

DiyanetVakfı 37:147 Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Ömer.N.Bilmen 37:147-148 Ve O'nu yüzbin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).

SuatYıldırım 37:147 – Biz onu yüz bin nüfuslu bir şehre göndermiştik, hatta gittikçe nüfusları artıyordu da. {KM, Yunus 4,11}

İbni Kesir 37:147 Onu yüz bin veya daha fazlasına elçi gönderdik.


Elmalılı-orijinal 37:148 O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik

Elmalılı 37:148 - O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık.

DiyanetMeali 37:148 Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

DiyanetVakfı 37:148 Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.

Ömer.N.Bilmen 37:147-148 Ve O'nu yüzbin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).

SuatYıldırım 37:148 – Yûnus onları tekrar hakka çağırınca, bu sefer iman ettiler. Biz de belirli bir süreye kadar onları hayattan istifade ettirdik.

İbni Kesir 37:148 Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.


Elmalılı-orijinal 37:149 Şimdi sor o seninkilere: rabbına kızlar, onlara oğullar öyle mi?

Elmalılı 37:149 - Şimdi sor o seninkilere: Kızlar, Rabbinin de, oğlanlar onların mı?

DiyanetMeali 37:149 Putperestlere sor, kızlar senin Rabbinin de erkekler onların mı?

DiyanetVakfı 37:149 Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı?

Ömer.N.Bilmen 37:149-150 Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar, ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»

SuatYıldırım 37:149 – Onlara (Mekkelilere) sor bakalım: (hâla şirklerine devam edip) kız evlatları senin Rabbine, erkek evlatları da kendilerine mi isnad edecekler? [16,58; 53,21-22; 43,19; 17,40]

İbni Kesir 37:149 Şimdi sen, onlara sor, kızlar senin Rabbının da, oğlanlar onların mı?


Elmalılı-orijinal 37:150 Yoksa biz Melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şâhid mi bulunuyorlarmış?

Elmalılı 37:150 - Yoksa biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?

DiyanetMeali 37:150 Yoksa melekleri kız olarak yarattığımızda onlar hazır mı idiler?

DiyanetVakfı 37:150 Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?

Ömer.N.Bilmen 37:149-150 Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar, ve onlar içinse oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»

SuatYıldırım 37:150 – Yoksa Biz melekleri dişi yaratmışız da onlar buna şahit mi olmuşlar?

İbni Kesir 37:150 Yoksa, Biz, melekleri dişi olarak yarattık da onlar buna şahid miydiler?


Elmalılı-orijinal 37:151 Ha!.. onlar şübhesiz ki yalancıdırlar

Elmalılı 37:151-152 - Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar.

DiyanetMeali 37:151-152 Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

DiyanetVakfı 37:151 Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar ki;

Ömer.N.Bilmen 37:151-152 Agâh ol, şüphe yok ki, onları iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir.

SuatYıldırım 37:151-152 – Haberiniz olsun ki onlar sırf iftira ederek “Allah doğurdu” derler. Onlar yalancıların ta kendileridirler.

İbni Kesir 37:151 İyi bilin ki; gerçekten onlar, iftiralarından ötürü şöyle diyorlar:


Elmalılı-orijinal 37:152 «Allah doğurdu» derler ve elbette bunlar yalancıdırlar

Elmalılı 37:151-152 - Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar.

DiyanetMeali 37:151-152 Dikkat edin; doğrusu onlar yalan uydurup söylüyorlar, "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

DiyanetVakfı 37:152 "Allah doğurdu" diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.

Ömer.N.Bilmen 37:151-152 Agâh ol, şüphe yok ki, onları iftiralarından dolayı elbette derler ki; «Allah doğurdu!» Ve şüphe yok ki, onlar elbette yalancı kimselerdir.

SuatYıldırım 37:151-152 – Haberiniz olsun ki onlar sırf iftira ederek “Allah doğurdu” derler. Onlar yalancıların ta kendileridirler.

İbni Kesir 37:152 Allah doğurdu. Hiç şüphesiz onlar yalancılardır.


Elmalılı-orijinal 37:153 Kızları oğullara tercih mi etmiş?

Elmalılı 37:153 - (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş?

DiyanetMeali 37:153 Allah kızları, oğullara tercih mi etmiş?

DiyanetVakfı 37:153 Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!

Ömer.N.Bilmen 37:153 Kızları oğullar üzerine tercih mi etmiş?

SuatYıldırım 37:153 – Allah kızları oğullara tercih mi etmiş?

İbni Kesir 37:153 Kızları, oğullara tercih mi etmiş?


Elmalılı-orijinal 37:154 Nah sizlere! nasıl hukmediyorsunuz?

Elmalılı 37:154 - Size ne oldu? Nasıl hükmediyorsunuz?

DiyanetMeali 37:154 Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?

DiyanetVakfı 37:154 Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?

Ömer.N.Bilmen 37:154 «Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?»

SuatYıldırım 37:154 – Ne olmuş size, aklınızı mı kaybettiniz? Ne biçim hüküm veriyorsunuz öyle!

İbni Kesir 37:154 Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 37:155 Hiç demi düşünmezsiniz?

Elmalılı 37:155 - Hiç düşünmüyor musunuz?

DiyanetMeali 37:155 Hiç düşünmez misiniz?

DiyanetVakfı 37:155 Hiç düşünmüyor musunuz?

Ömer.N.Bilmen 37:155 «Hiç düşünüvermez misiniz?»

SuatYıldırım 37:155 – Hâla düşünüp Allah’ın bundan münezzeh olduğunu anlamayacak mısınız?

İbni Kesir 37:155 Hiç düşünmüyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 37:156 Yoksa sizin için açık bir ferman mı var?

Elmalılı 37:156 - Yoksa sizin için açık bir delil mi var?

DiyanetMeali 37:156 Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?

DiyanetVakfı 37:156 Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?

Ömer.N.Bilmen 37:156 «Yoksa sizin için apaçık bir hüccet mi var?»

SuatYıldırım 37:156 – Ne o, yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?

İbni Kesir 37:156 Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?


Elmalılı-orijinal 37:157 O halde getirin kitabınızı sadıksanız

Elmalılı 37:157 - O halde, eğer doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı.

DiyanetMeali 37:157 Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin bakalım.

DiyanetVakfı 37:157 Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!

Ömer.N.Bilmen 37:157 «Haydi, eğer siz sâdıklar iseniz kitabınızı getiriveriniz.»

SuatYıldırım 37:157 – Eğer iddianızda tutarlı iseniz getirin o kitabınızı!

İbni Kesir 37:157 Eğer sadıklardan iseniz kitabınızı getirin.


Elmalılı-orijinal 37:158 Bir de onunla Cinler beyninde bir neseb uydururlar. Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır

Elmalılı 37:158 - Onlar, Allah ile cinler arasında bir neseb (hısımlık bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancılar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.

DiyanetMeali 37:158 Allah'la cinler (melekler) arasında da bir soy bağı icadettiler. And olsun ki, cinler de, kendilerinin (bunu söyleyenlerin) hesap yerine götürüleceklerini bilirler.

DiyanetVakfı 37:158 Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.

Ömer.N.Bilmen 37:158 Ve bir de O'nunla cinler arasında bir neseb (iddiasında) bulundular. Andolsun ki, cinler bilmişlerdir ki, elbette onlar (cehenneme) ihzar edilmiş kimselerdir.

SuatYıldırım 37:158 – Bir de tutup Allah ile melekler arasında bir soy bağı uydurdular! Ama o melekler, bunu iddia eden müşriklerin yargılanıp cehenneme tıkılacaklarını pek iyi bilirler.

İbni Kesir 37:158 O'nunla cinnler arasında bir neseb bağı uydurdular. Andolsun ki; cinnler de, onların götürüleceklerini bilmektedirler.


Elmalılı-orijinal 37:159 Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan

Elmalılı 37:159 - Allah, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.

DiyanetMeali 37:159 Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

DiyanetVakfı 37:159 Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.

Ömer.N.Bilmen 37:159 Allah Teâlâ, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir.

SuatYıldırım 37:159 – Ve şöyle derler: “Allah onların iddia ettikleri şeylerden münezzehtir, çok yücedir.”

İbni Kesir 37:159 Allah, onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.


Elmalılı-orijinal 37:160 Lâkin Allahın ıhlâs ile secilen kulları başka

Elmalılı 37:160 - Fakat Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka (onlar, Allah'ı böyle şirk ile vasıflamazlar).

DiyanetMeali 37:160 Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır.

DiyanetVakfı 37:160 Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).

Ömer.N.Bilmen 37:160 Allah'ın ihlâsa nâil buyurmuş olduğu kulları müstesna. (onlar böyle bir tavsifte bulunmazlar).

SuatYıldırım 37:160 – Ancak Allah’ın ihlasa erdirdiği kulları böyle olmaz, cehenneme götürülmezler.

İbni Kesir 37:160 Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:161 Çünkü siz ve taptıklarınız

Elmalılı 37:161-163 - Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allah'a karşı kandırıp, saptıramazsınız.

DiyanetMeali 37:161-163 Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

DiyanetVakfı 37:161 Sizler ve taptığınız şeyler!

Ömer.N.Bilmen 37:161-162 Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O'na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir.

SuatYıldırım 37:161-163 – “Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz.”

İbni Kesir 37:161 Muhakkak ki sizler ve taptıklarınız,


Elmalılı-orijinal 37:162 Ona karşı kimseyi meftun edemezsiniz

Elmalılı 37:161-163 - Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allah'a karşı kandırıp, saptıramazsınız.

DiyanetMeali 37:161-163 Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

DiyanetVakfı 37:162 Hiçbiriniz, Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.

Ömer.N.Bilmen 37:161-162 Artık şüphe yok ki, siz ve ibadet ettiğiniz şeyler O'na karşı (kimseyi) fitneye düşürücüler değilsinizdir.

SuatYıldırım 37:161-163 – “Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz.”

İbni Kesir 37:162 O'na karşı hiç fitneleyebilecek değilsiniz.


Elmalılı-orijinal 37:163 Meğer ki Cahîme saldıran olsun

Elmalılı 37:161-163 - Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allah'a karşı kandırıp, saptıramazsınız.

DiyanetMeali 37:161-163 Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.

DiyanetVakfı 37:163 Cehenneme girecek kimseden başkasını.

Ömer.N.Bilmen 37:163 Ancak (kendisini) cehenneme saldıran kimse müstesna.

SuatYıldırım 37:161-163 – “Ey müşrikler! Ne siz, ne de sizin Allah’tan başka ibadet ettikleriniz, -ille de cehenneme girmek isteyen kimseler hariç- Allah’a yönelmek isteyen herhangi bir kulu yoldan çıkaracak bir kuvvete sahip değilsiniz.”

İbni Kesir 37:163 Tabii cehenneme girecek olan müstesna.


Elmalılı-orijinal 37:164 Bizden ise her birimiz için bir makamı ma'lûm vardır

Elmalılı 37:164-166 - (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.

DiyanetMeali 37:164-166 Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

DiyanetVakfı 37:164 "(Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır."

Ömer.N.Bilmen 37:164 Ve bizden ise bir kimse yoktur ki, illâ onun için bir malum makam vardır.

SuatYıldırım 37:164 – “Bizim her birimizin belli bir makamı ve yeri vardır.

İbni Kesir 37:164 Bizim her birimizin belirli bir makamı vardır.


Elmalılı-orijinal 37:165 Ve biz elbette biz o saf dizenleriz

Elmalılı 37:164-166 - (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.

DiyanetMeali 37:164-166 Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

DiyanetVakfı 37:165 " Şüphesiz biz,orada sıra sıra dururuz."

Ömer.N.Bilmen 37:165-166 Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.

SuatYıldırım 37:165 – Saf saf dizilenler biziz.[37,1]

İbni Kesir 37:165 Ve muhakkak ki biz; saf bağlayıp duranlarız.


Elmalılı-orijinal 37:166 Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz

Elmalılı 37:164-166 - (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.

DiyanetMeali 37:164-166 Melekler şöyle derler: "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz."

DiyanetVakfı 37:166 "Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz."

Ömer.N.Bilmen 37:165-166 Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.

SuatYıldırım 37:166 – Allah’ı zikredip O’nu tenzih edenler biziz.” [21,26-29]

İbni Kesir 37:166 Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.


Elmalılı-orijinal 37:167 Ve gerçek avvel şöyle diyorlardır:

Elmalılı 37:167-169 (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."

DiyanetMeali 37:167-169 Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

DiyanetVakfı 37:167 "Putperestler şöyle diyorlardı".

Ömer.N.Bilmen 37:167-169 Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»

SuatYıldırım 37:167–169 – Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk.” [35,42; 6,156-157]

İbni Kesir 37:167 Onlar her ne kadar şöyle diyor idiyseler de;


Elmalılı-orijinal 37:168 «eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikrolsa idi

Elmalılı 37:167-169 (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."

DiyanetMeali 37:167-169 Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

DiyanetVakfı 37:168 "Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı",

Ömer.N.Bilmen 37:167-169 Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»

SuatYıldırım 37:167–169 – Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk.” [35,42; 6,156-157]

İbni Kesir 37:168 Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir zikir bulunsaydı;


Elmalılı-orijinal 37:169 Her halde Allahın ıhlâs ile seçilmiş kullarından olurduk

Elmalılı 37:167-169 (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."

DiyanetMeali 37:167-169 Putperestler: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitap olsaydı, Allah'ın O'na içten bağlanan kulları olurduk" derlerdi.

DiyanetVakfı 37:169 "Mutlaka Allah'ın ihlâslı kulları olurduk!" .

Ömer.N.Bilmen 37:167-169 Ve elbette ki, (kâfirler, evvelce) diyorlardı ki: «Eğer bizim yanımızda evvelkilerden bir kitap bulunmuş olsa idi. Elbette ki, biz Allah'ın ihlâsa nâil olmuş kullarından olur idik.»

SuatYıldırım 37:167–169 – Müşrikler önceleri: “Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah’a ibadet eden halis kullarından olurduk.” [35,42; 6,156-157]

İbni Kesir 37:169 Biz de elbet Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları olurduk.


Elmalılı-orijinal 37:170 Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler

Elmalılı 37:170- Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.

DiyanetMeali 37:170 Böyleyken O'nu inkar ettiler. Ama bileceklerdir.

DiyanetVakfı 37:170 İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!

Ömer.N.Bilmen 37:170-171 Fakat şimdi O'nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.

SuatYıldırım 37:170 – Ama şimdi onu red ve inkâr ettiler;Fakat yakında öğrenirler!

İbni Kesir 37:170 Sonunda O'na küfrettiler, ama ilerde bileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 37:171 Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir:

Elmalılı 37:171-173 Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."

DiyanetMeali 37:171 And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.

DiyanetVakfı 37:171 Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:

Ömer.N.Bilmen 37:170-171 Fakat şimdi O'nu inkar ettiler. Artık ileride bileceklerdir. Celâlim hakkı için (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim bir sözümüz geçmiştir.

SuatYıldırım 37:171-173 – Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. [58,21; 40,5]

İbni Kesir 37:171 Andolsun ki; Bizim, gönderilen kullarımız hakkında sözümüz geçmiştir:


Elmalılı-orijinal 37:172 «Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır

Elmalılı 37:171-173 Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."

DiyanetMeali 37:172 Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir.

DiyanetVakfı 37:172 Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 37:172-173 Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.

SuatYıldırım 37:171-173 – Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. [58,21; 40,5]

İbni Kesir 37:172 Onlar muhakkak yardım görenlerdir.


Elmalılı-orijinal 37:173 Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir»

Elmalılı 37:171-173 Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."

DiyanetMeali 37:173 Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.

DiyanetVakfı 37:173 Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.

Ömer.N.Bilmen 37:172-173 Şüphe yok ki, onlar elbette nusrete nâil olanlar onlardır. Ve muhakkak ki, Bizim ordumuz, elbette galipler olanlar onlardır.

SuatYıldırım 37:171-173 – Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir. [58,21; 40,5]

İbni Kesir 37:173 Ve şüphesiz ki Bizim askerlerimiz; onlar galiblerdir.


Elmalılı-orijinal 37:174 Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar

Elmalılı 37:174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

DiyanetMeali 37:174 Bir süreye kadar onlara aldırış etme.

DiyanetVakfı 37:174 Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.

Ömer.N.Bilmen 37:174-176 Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?

SuatYıldırım 37:174 – Artık bir süre sen onlardan uzak dur!

İbni Kesir 37:174 Sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.


Elmalılı-orijinal 37:175 Gör onları: yakında görecekler

Elmalılı 37:175- Onlara (inecek azabı) gözetle .Yakında onlar da göreceklerdir.

DiyanetMeali 37:175 Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

DiyanetVakfı 37:175 Onların halini gör, onlar da görecekler.

Ömer.N.Bilmen 37:174-176 Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?

SuatYıldırım 37:175 – Onları gözetle! Zaten kendileri de başlarına geleceği yakında göreceklerdir.

İbni Kesir 37:175 Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.


Elmalılı-orijinal 37:176 Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar?

Elmalılı 37:176- Ya şimdi onlar, bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

DiyanetMeali 37:176 Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

DiyanetVakfı 37:176 Azabımızı acele mi istiyorlar?

Ömer.N.Bilmen 37:174-176 Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?

SuatYıldırım 37:176 – Şimdi onlar azabımızın çarçabuk başlarına gelmesini gerçekten istiyorlar mı?

İbni Kesir 37:176 Yoksa azabımızı mı çabucak istiyorlar?


Elmalılı-orijinal 37:177 Amma onların sahasına indiği vakıt ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı!...

Elmalılı 37:177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!

DiyanetMeali 37:177 O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!

DiyanetVakfı 37:177 Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!

Ömer.N.Bilmen 37:177-179 Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.

SuatYıldırım 37:177 – Eğer öyleyse, şunu bilsinler ki, azap onların yurtlarına inerse, o uyarılıp da yola gelmeyenlerin varacakları sabah çok fena bir sabah olacaktır!

İbni Kesir 37:177 Fakat o, yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur.


Elmalılı-orijinal 37:178 Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar

Elmalılı 37:178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

DiyanetMeali 37:178 Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

DiyanetVakfı 37:178 Sen bir zamana kadar onlara aldırma.

Ömer.N.Bilmen 37:177-179 Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.

SuatYıldırım 37:178 – Artık sen bir süre onlardan uzak dur.

İbni Kesir 37:178 Sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.


Elmalılı-orijinal 37:179 Gör, yakında görecekler

Elmalılı 37:179- (İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir.

DiyanetMeali 37:179 İnecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

DiyanetVakfı 37:179 Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 37:177-179 Fakat onların sahasına indiği vakit artık korkutulmuş olanların sabahı ne kadar fenadır. Ve onlardan bir zamana kadar yüz çevir. Ve gör. Onlar da yakında göreceklerdir.

SuatYıldırım 37:179 – Başlarına inecek azabı gözetle! Zaten kendileri de yakında gerçeği göreceklerdir.

İbni Kesir 37:179 Gözetleyiver, ilerde göreceklerdir.


Elmalılı-orijinal 37:180 Tesbiyh o ızzetin sahibi rabbına onların vasıflarından

Elmalılı 37:180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.

DiyanetMeali 37:180 Senin güçlü olan Rabbin, onların vasıflandırmalarından münezzehtir.

DiyanetVakfı 37:180 Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.

Ömer.N.Bilmen 37:180-182 Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.

SuatYıldırım 37:180-182 – İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir.Selam bütün peygamberleredir.Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır.

İbni Kesir 37:180 Tenzih ederiz senin izzet sahibi Rabbını, onların nitelemekte olduklarından.


Elmalılı-orijinal 37:181 Ve selâm mürselîne

Elmalılı 37:181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.

DiyanetMeali 37:181 Ve selam, peygamberleredir.

DiyanetVakfı 37:181 Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!

Ömer.N.Bilmen 37:180-182 Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.

SuatYıldırım 37:180-182 – İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir.Selam bütün peygamberleredir.Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır.

İbni Kesir 37:181 Selam olsun peygamberlere.


Elmalılı-orijinal 37:182 Ve hamd âlemlerin rabbı Allaha

Elmalılı 37:182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

DiyanetMeali 37:182 Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır.*

DiyanetVakfı 37:182 Alemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!

Ömer.N.Bilmen 37:180-182 Rabbin, o izzet sahibi, onların tavsif ettiklerinden münezzehtir. Ve selâm peygamberlerin üzerinedir. Ve hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.

SuatYıldırım 37:180-182 – İzzet ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların bütün batıl iddialarından münezzehtir, yücedir.Selam bütün peygamberleredir.Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allah’adır.

İbni Kesir 37:182 Hamd olsun, alemlerin Rabbı Allah'a.