Elmalılı-orijinal 51:1 O tozdurup savuranlara

Elmalılı 51:1 - O tozdurup savuranlara,

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:1 Tozdurup savuranlara,

Ömer.N.Bilmen 51:1 Savurup dağıtan rüzgarlara andolsun ki,

SuatYıldırım 51:1 – O tozutup savuran (rüzgârlara)

İbni Kesir 51:1 Esip savuranlara.


Elmalılı-orijinal 51:2 Derken bir ağırlık taşıyanlara

Elmalılı 51:2 - Derken bir ağırlık taşıyanlara,

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:2 Yükünü yüklenenlere,

Ömer.N.Bilmen 51:2 Sonra yağmurları yüklenen bulutlara andolsun ki,

SuatYıldırım 51:2 – Yağmur yüklenen bulutlara,

İbni Kesir 51:2 Yükünü yüklenenlere,


Elmalılı-orijinal 51:3 Derken bir kolaylıkla akanlara

Elmalılı 51:3 - Derken bir kolaylıkla akanlara,

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:3 Kolayca süzülenlere,

Ömer.N.Bilmen 51:3 Sonra kolaylıkla akıp gidenlere andolsun ki,

SuatYıldırım 51:3 – Kolayca akıp giden (yıldızlar, bulutlar vb.) şeylere,

İbni Kesir 51:3 Kolayca süzülenlere,


Elmalılı-orijinal 51:4 Derken bir emir taksim edenlere kasem olsun

Elmalılı 51:4 - Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki,

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:4 İşleri ayıranlara andolsun ki,

Ömer.N.Bilmen 51:4 Sonra (hangi) bir emri taksim eden(melek)lere andolsun ki,

SuatYıldırım 51:4 – Emirleri, rızıkları, yağmurları vb. şeyleri taksim eden meleklere yemin ederim ki:

İbni Kesir 51:4 İşi ayıranlara andolsun ki;


Elmalılı-orijinal 51:5 Ki muhakkak o size va'd olunan her halde doğrudur

Elmalılı 51:5 - O size vaad edilen elbette doğrudur.

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:5 Size vâdedilen, kesinlikle doğrudur.

Ömer.N.Bilmen 51:5 Size vaadolunan, şüphe yok ki, elbette doğrudur.

SuatYıldırım 51:5 – Size vâd olunan diriliş elbette gerçektir.

İbni Kesir 51:5 Muhakkak size vaadolunan elbette doğrudur.


Elmalılı-orijinal 51:6 Ve muhakkak ki ceza şübhesiz vakı'dir

Elmalılı 51:6 - Ceza ve hesap günü şüphesiz olacaktır.

DiyanetMeali 51:1-6 Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemiler ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir.

DiyanetVakfı 51:6 Ve ceza mutlaka vuku bulacaktır.

Ömer.N.Bilmen 51:6 Ve muhakkak ki, ceza da herhalde vâkîdir.

SuatYıldırım 51:6 – İşlerin karşılığı da mutlaka alınacaktır.

İbni Kesir 51:6 Muhakkak ceza elbet vuku bulacaktır.


Elmalılı-orijinal 51:7 O düzgün hâreli Semaya kasem ederim

Elmalılı 51:7 - Yollara sahip göğe andolsun ki,

DiyanetMeali 51:7-8 İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz.

DiyanetVakfı 51:7 İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki,

Ömer.N.Bilmen 51:7-8 Muhtelif yolları hâvi olan gök hakkı için. Şüphe yok ki, siz muhtelif bir söz içinde bulunmaktasınız.

SuatYıldırım 51:7-8 – Yollarla, yörüngelerle dolu gök hakkı için! Siz tam bir çelişki içindesiniz.

İbni Kesir 51:7 Hareli yollara sahip olan göğe andolsun ki;


Elmalılı-orijinal 51:8 Ki siz pek muhtelif bir kavl içinde bulunuyorsunuz

Elmalılı 51:8 - Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.

DiyanetMeali 51:7-8 İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz.

DiyanetVakfı 51:8 Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz.

Ömer.N.Bilmen 51:7-8 Muhtelif yolları hâvi olan gök hakkı için. Şüphe yok ki, siz muhtelif bir söz içinde bulunmaktasınız.

SuatYıldırım 51:7-8 – Yollarla, yörüngelerle dolu gök hakkı için! Siz tam bir çelişki içindesiniz.

İbni Kesir 51:8 Muhakkak siz, ihtilaflı bir sözdesiniz.


Elmalılı-orijinal 51:9 Ondan çevirilen çevrilir

Elmalılı 51:9 - Ondan çevrilen (imana) çevrilir.

DiyanetMeali 51:9 Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür.

DiyanetVakfı 51:9 Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez).

Ömer.N.Bilmen 51:9-10 Ondan döndürülen kimse, döndürülür. O (muhtelif sözlü) yalancılar kahrolsunlar.

SuatYıldırım 51:9 – Oysa bu dâvetten, ancak aklı çarpılmış olan kimse çevrilip vazgeçirilir.

İbni Kesir 51:9 Ondan döndürülen kimseler döndürülür.


Elmalılı-orijinal 51:10 O kahrolası yalancılar

Elmalılı 51:10 - Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler!

DiyanetMeali 51:10-11 Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!

DiyanetVakfı 51:10 Kahrolsun o koyu yalancılar!

Ömer.N.Bilmen 51:9-10 Ondan döndürülen kimse, döndürülür. O (muhtelif sözlü) yalancılar kahrolsunlar.

SuatYıldırım 51:10-12 – O kahrolası yalancılar sarhoşluk ve cehalet içinde ne yaptıklarını bilmeden atıp tutarlar. Bir de alay ederek: “Ne zaman o hesap günü?” diye sorarlar.

İbni Kesir 51:10 Kahrolsun o koyu yalancılar.


Elmalılı-orijinal 51:11 O serhoşluk içinde yaptığını bilmezler

Elmalılı 51:11 - Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.

DiyanetMeali 51:10-11 Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!

DiyanetVakfı 51:11 Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.

Ömer.N.Bilmen 51:11 O kimseler ki onlar cehalet içinde gâfil kimselerdir.

SuatYıldırım 51:10-12 – O kahrolası yalancılar sarhoşluk ve cehalet içinde ne yaptıklarını bilmeden atıp tutarlar. Bir de alay ederek: “Ne zaman o hesap günü?” diye sorarlar.

İbni Kesir 51:11 Ki onlar; koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.


Elmalılı-orijinal 51:12 Soruyorlar: ne zaman o ceza günü? (yevmi dîn)

Elmalılı 51:12 - Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.

DiyanetMeali 51:12 İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar.

DiyanetVakfı 51:12 Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.

Ömer.N.Bilmen 51:12 Sorarlar ki: «O ceza günü ne zamandır.»

SuatYıldırım 51:10-12 – O kahrolası yalancılar sarhoşluk ve cehalet içinde ne yaptıklarını bilmeden atıp tutarlar. Bir de alay ederek: “Ne zaman o hesap günü?” diye sorarlar.

İbni Kesir 51:12 Din günü ne zaman? diye sorarlar.


Elmalılı-orijinal 51:13 Ateş üzerinde kıvranacakları gün

Elmalılı 51:13 - O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.

DiyanetMeali 51:13 O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür.

DiyanetVakfı 51:13 O gün onlar ateşe sokulacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 51:13 O gün ki, onlar ateş üzerine arzedileceklerdir.

SuatYıldırım 51:13 – O gün, onların ateşin üzerinde kıvrandırılacakları gündür!

İbni Kesir 51:13 O, kendilerinin ateşe sokulacakları gündür.


Elmalılı-orijinal 51:14 Dadın diye fitnenizi: bu, işte o sizin acele istediğiniz

Elmalılı 51:14 - Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.

DiyanetMeali 51:14 Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir.

DiyanetVakfı 51:14 Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)

Ömer.N.Bilmen 51:14 (Onlara) Denilecektir ki: «Azabınızı tadın. Bu odur ki, bunu alel'acele ister idiniz.»

SuatYıldırım 51:14 – Onlara: “Tadın bakalım fitnenizi, tadın dünyada kaynattığınız fitne ateşinin neticesini! İşte gelmesini dört gözle beklediğiniz azap!” denilir.

İbni Kesir 51:14 Tadın azabınızı, işte acele istediğiniz bu idi.


Elmalılı-orijinal 51:15 Şübhesiz ki müttekiler Cennetlerde pınar başlarındadır

Elmalılı 51:15-16 - Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.

DiyanetMeali 51:15-16 Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

DiyanetVakfı 51:15 Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.

Ömer.N.Bilmen 51:15 Şüphe yok ki, muttakî olanlar cennetlerde ve pınarlarda.

SuatYıldırım 51:15 – Ama müttakiler bahçelerde, pınar başlarındadırlar.

İbni Kesir 51:15 Muhakkak ki muttakiler; cennetlerde ve çeşmelerdedirler.


Elmalılı-orijinal 51:16 Alarak rablarının kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi

Elmalılı 51:15-16 - Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.

DiyanetMeali 51:15-16 Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.

DiyanetVakfı 51:16 Rablerinin kendilerine verdiğini alarak . Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.

Ömer.N.Bilmen 51:16 Rablerinin kendilerine verdiğini ahz edicilerdir. Muhakkak ki, onlar bundan evvel iyilik eden zâtlar olmuşlardır.

SuatYıldırım 51:16 – Rab’lerinin kendilerine verdiği mükâfatları almaktadırlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.

İbni Kesir 51:16 Rabblarının kendilerine verdiğini almış olarak. Zira onlar bundan önce de ihsan edenlerdendi.


Elmalılı-orijinal 51:17 Geceden pek az uyuyorlardı

Elmalılı 51:17 - Onlar geceleyin pek az uyurlardı.

DiyanetMeali 51:17 Onlar, geceleri az uyuyanlardı.

DiyanetVakfı 51:17 Geceleri pek az uyurlardı.

Ömer.N.Bilmen 51:17-18 Geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar istiğfarda bulunurlardı.

SuatYıldırım 51:17 – Geceleri az uyurlardı.

İbni Kesir 51:17 Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı.


Elmalılı-orijinal 51:18 Ve saher vakıtları hep istiğfar ederlerdi

Elmalılı 51:18 - Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi.

DiyanetMeali 51:18 Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi.

DiyanetVakfı 51:18 Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.

Ömer.N.Bilmen 51:17-18 Geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar istiğfarda bulunurlardı.

SuatYıldırım 51:18 – Seher vakitleri istiğfar ederlerdi.

İbni Kesir 51:18 Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.


Elmalılı-orijinal 51:19 Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı

Elmalılı 51:19 - Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.

DiyanetMeali 51:19 Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.

DiyanetVakfı 51:19 Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.

Ömer.N.Bilmen 51:19-20 Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. Ve yerde imân-ı yakin erbâbı için deliller vardır.

SuatYıldırım 51:19 – Mallarında isteyenlerin ve yoksulların hakkını ayırırlardı.

İbni Kesir 51:19 Onların mallarında yoksullar ve muhtaçlar için de bir hak vardır.


Elmalılı-orijinal 51:20 Arzda da âyetler var iykan ehli için

Elmalılı 51:20-21 - Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?

DiyanetMeali 51:20-21 Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?

DiyanetVakfı 51:20 Kesin olarak inananlar için yeryüzünde âyetler vardır.

Ömer.N.Bilmen 51:19-20 Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. Ve yerde imân-ı yakin erbâbı için deliller vardır.

SuatYıldırım 51:20-22 – Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardır.

İbni Kesir 51:20 Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ayetler vardır.


Elmalılı-orijinal 51:21 Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz

Elmalılı 51:20-21 - Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?

DiyanetMeali 51:20-21 Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?

DiyanetVakfı 51:21 Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?

Ömer.N.Bilmen 51:21 Ve sizin kendi nefislerinizde de (deliller vardır) hiç de görmez misiniz?

SuatYıldırım 51:20-22 – Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardır.

İbni Kesir 51:21 Kendi nefislerinizde de. Hala görmez misiniz?


Elmalılı-orijinal 51:22 Semada da rızkınız ve o va'dolunduğunuz

Elmalılı 51:22 - Sizin rızkınız da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.

DiyanetMeali 51:22 Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir.

DiyanetVakfı 51:22 Semada da rızkınız ve size vâdedilen başka şeyler vardır.

Ömer.N.Bilmen 51:22-23 Ve gökte de rızkınız ve vaadolunur olduğunuz şey (vardır). İşte o göğün ve yerin Rabbine kasem olsun ki o (size vaadedilen) herhalde sabittir, sizin söz söyler olmanız gibi (bir hakikattır).

SuatYıldırım 51:20-22 – Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardır.

İbni Kesir 51:22 Rızkınız da, size vaadolunan şeyler de semadadır.


Elmalılı-orijinal 51:23 İşte o Göğün ve Yerin rabbına kasem ederim ki o şübhesiz haktır sizin nâtık olmanız gibi

Elmalılı 51:23 - Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktır. O tıpkı sizin konuşmanız gibi gerçektir.

DiyanetMeali 51:23 Göğün ve yerin Rabbine and olsun ki bu, sizin konuşmanız kadar kesin ve gerçektir.*

DiyanetVakfı 51:23 Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki bu vaad, sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir.

Ömer.N.Bilmen 51:22-23 Ve gökte de rızkınız ve vaadolunur olduğunuz şey (vardır). İşte o göğün ve yerin Rabbine kasem olsun ki o (size vaadedilen) herhalde sabittir, sizin söz söyler olmanız gibi (bir hakikattır).

SuatYıldırım 51:23 – Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki bu vaad, tıpkı sizin konuşmanızın sabit olduğu gibi bir gerçektir.

İbni Kesir 51:23 Göğün ve yerin Rabbına andolsun ki; bu, sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir.


Elmalılı-orijinal 51:24 Geldi mi sana İbrahimin ikram edilen müsafirlerinin kıssası?

Elmalılı 51:24 - Ey Muhammed! İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?

DiyanetMeali 51:24 İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi?

DiyanetVakfı 51:24 İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi.)

Ömer.N.Bilmen 51:24 Sana geldi mi İbrahim'in ikram olunmuş olan müsafirlerinin kıssası?

SuatYıldırım 51:24 – Sahi! İbrâhimin şerefli misafirlerinin gelişlerinden haberin oldu mu?

İbni Kesir 51:24 Sana, İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi geldi mi?


Elmalılı-orijinal 51:25 O vakıt ki üzerine girdiler de «selâm» dediler. «Selâm, görülmedik bir kavım» dedi

Elmalılı 51:25 - Hani onlar İbrahim'in huzuruna girmişlerdi de "Selam sana!" demişlerdi. İbrahim: "Size de selam" demiş, ve içinden: "Bunlar tanınmamış bir topluluk!" diye geçirmişti.

DiyanetMeali 51:25 Onlar, İbrahim'in yanına girip: "Selam sana" demişlerdi, İbrahim de: "Selam size" demişti; içinden de, onların "tanınmamış bir topluluk" olduğunu geçirmişti.

DiyanetVakfı 51:25 Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, "Bunlar, yabancılar" demişti.

Ömer.N.Bilmen 51:25 O vakit ki, O'nun yanına girmişler de «Selâm,» demişlerdi. (Hazreti ibrahim de) Dedi ki: «Selâm, tanınmamışlar olan bir cemaat.»

SuatYıldırım 51:25 – Onlar yanına varınca: “Selâm!” dediler. O da: “Size de Selâm!” diye cevap verdi, ama içinden: “Bunlar tanımadığım kimseler, hayırdır inşaallah!” dedi. [15,51; 4,86; 11,69]

İbni Kesir 51:25 Hani onlar, yanına girip; selam sana, demişlerdi de; selam, demişti. Tanınmamış bir zümre.


Elmalılı-orijinal 51:26 Hemen bir bahâne ile ehline gitti, bir semiz daha getirdi de

Elmalılı 51:26 - İbrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzağı (eti) getirdi.

DiyanetMeali 51:26-27 Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti.

DiyanetVakfı 51:26 Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,

Ömer.N.Bilmen 51:26 Hemen bir bahane ile ailesinin yanına gitti, derhal semîz bir buzağı ile geldi.

SuatYıldırım 51:26-27 – Onlara yemek getirmek için gizlice ailesinin yanına geçti ve semiz bir dana kebabı getirdi. Önlerine koyup “buyurmaz mısınız?” diye ikram etti. [11,69] {KM, Tekvin 18 bölüm}

İbni Kesir 51:26 Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı ile gelmiş,


Elmalılı-orijinal 51:27 Onu yakınlarına koydu, yemeğe buyurmaz mısınız? Dedi

Elmalılı 51:27 - Onu önlerine sürerek: "Yemez misiniz?" dedi.

DiyanetMeali 51:26-27 Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: "Yemez misiniz?" demişti.

DiyanetVakfı 51:27 Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti.

Ömer.N.Bilmen 51:27 Bunu onlara yaklaştırdı. Dedi ki: «Yemez misiniz?»

SuatYıldırım 51:26-27 – Onlara yemek getirmek için gizlice ailesinin yanına geçti ve semiz bir dana kebabı getirdi. Önlerine koyup “buyurmaz mısınız?” diye ikram etti. [11,69] {KM, Tekvin 18 bölüm}

İbni Kesir 51:27 Onlara yaklaştırıp; yemez misiniz? demişti.


Elmalılı-orijinal 51:28 O vakıt onlardan içine bir korku düştü Korkma dediler ve kendisine alîm bir oğlan tebşir ettiler

Elmalılı 51:28 - Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düştü. Onlar İbrahim'e: "Korkma!" dediler ve onu çok bilgili bir oğul ile müjdelediler.

DiyanetMeali 51:28 (Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler.

DiyanetVakfı 51:28 Derken onlardan korkmaya başladı. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.

Ömer.N.Bilmen 51:28-29 O vakit onlardan kalbinde bir korku gizlendi. Dediler ki: «Korkma,» ve O'nu bir bilgin oğul ile müjdelediler. Bunun üzerine zevcesi bir sayha içinde yüzünü döndü de elini yüzüne çarpıverdi ve dedi ki: «Kısır bir koca kadın!»

SuatYıldırım 51:28 – O sırada onlardan yana içine bir korku düştü. “Korkma!” dediler ve ona büyüdüğünde âlim olacak bir çocuklarının dünyaya geleceğini müjdelediler. [11,70-73; 15,53]

İbni Kesir 51:28 Derken onlardan endişeye düşmüştü. Korkma; demişler ve onu bilgin bir oğulla müjdelemişlerdi.


Elmalılı-orijinal 51:29 Bunun üzerine hatunu bir çığlık içinde döndü de elini yüzene çarptı ve akîm bir kocakarı, dedi

Elmalılı 51:29 - Bunun üzerine karısı (Sâre) bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: "Ben kısır bir kocakarıyım, nasıl çocuğum olur?" dedi.

DiyanetMeali 51:29 Bunun üzerine karısı hayretle seslenerek geldi, elleriyle yüzünü kapayarak: "kısır bir kocakarı!" dedi.

DiyanetVakfı 51:29 Karısı çığlık atarak geldi. Elini yüzüne çarparak: "Ben kısır bir kocakarıyım!" dedi.

Ömer.N.Bilmen 51:28-29 O vakit onlardan kalbinde bir korku gizlendi. Dediler ki: «Korkma,» ve O'nu bir bilgin oğul ile müjdelediler. Bunun üzerine zevcesi bir sayha içinde yüzünü döndü de elini yüzüne çarpıverdi ve dedi ki: «Kısır bir koca kadın!»

SuatYıldırım 51:29 – Evin öbür köşesinden bunu duyan eşi, elini yüzüne vurarak: “Vay başıma gelene! Ben kısır bir kocakarı iken mi doğuracağım!” diye çığlık attı.

İbni Kesir 51:29 Bunun üzerine zevcesi hayretle seslenerek döndü, yüzünü kapayarak: Kısır bir kocakarı, dedi.


Elmalılı-orijinal 51:30 Dediler: öyle Rabbın buyurdu, şübhesiz alîm o, hakîm o

Elmalılı 51:30 - Misafir melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Herşeyi hakkıyla bilir." dediler.

DiyanetMeali 51:30 Melekler: "Bu böyledir, Rabbin söylemiştir; doğrusu O, Hakim olandır, bilendir" dediler.

DiyanetVakfı 51:30 Onlar: "Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir" dediler.

Ömer.N.Bilmen 51:30 Dediler ki: «Öylecedir.» Rabbin buyurdu. Şüphe yok ki hakîm, alîm olan O'dur.

SuatYıldırım 51:30 – Onlar, hanımına: “Evet, Rabbin böyle buyurdu, dediler. O, tam hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyi hakkıyla bilir.”

İbni Kesir 51:30 Onlar: Bu, böyledir, Rabbın buyurdu. Muhakkak ki O; Hakim, Alim olandır, dediler.


Elmalılı-orijinal 51:31 İbrahim, o halde asıl me'muriyyetiniz nedir? ey mürselûn, dedi

Elmalılı 51:31 - İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asıl önemli işiniz nedir ey elçiler?" dedi.

DiyanetMeali 51:31 İbrahim: "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.

DiyanetVakfı 51:31 (İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.

Ömer.N.Bilmen 51:31-32 (İbrahim aleyhisselâm) Dedi ki: «O halde mühim işiniz neden ibarettir ey gönderilmiş zâtlar?» (O melekler de) Dediler ki: «Şüphe yok, biz günahkârlar olan bir kavme gönderildik.»

SuatYıldırım 51:31 – İbrâhim: “Peki sizin gelişinizin asıl sebebini öğrenebilir miyim ey değerli elçiler?” dedi.

İbni Kesir 51:31 Ey elçiler, işiniz nedir? dedi.


Elmalılı-orijinal 51:32 Biz, de dediler: Mücrim bir kavme gönderildik

Elmalılı 51:32 - Onlar: "Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.

DiyanetMeali 51:32-34 Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

DiyanetVakfı 51:32 "Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik."

Ömer.N.Bilmen 51:31-32 (İbrahim aleyhisselâm) Dedi ki: «O halde mühim işiniz neden ibarettir ey gönderilmiş zâtlar?» (O melekler de) Dediler ki: «Şüphe yok, biz günahkârlar olan bir kavme gönderildik.»

SuatYıldırım 51:32-34 – “Biz” dediler, “Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik.”

İbni Kesir 51:32 Dediler ki: Biz, suçlu bir kavme gönderildik,


Elmalılı-orijinal 51:33 Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için

Elmalılı 51:33 - Onların üzerine çamurdan pişirilmiş sert taşlar yağdıracağız.

DiyanetMeali 51:32-34 Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

DiyanetVakfı 51:33 "Üzerlerine çamurdan taş yağdırmaya (geldik)."

Ömer.N.Bilmen 51:33 «Onların üzerlerine çamurdan taşlar yağdırmak için.»

SuatYıldırım 51:32-34 – “Biz” dediler, “Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik.”

İbni Kesir 51:33 Ki; üzerlerine çamurdan taşlar yağdıralım.


Elmalılı-orijinal 51:34 Rabbının nezdinde damgalanmışlar müsrifler için

Elmalılı 51:34 - O taşlardan herbirinin haddi aşanlardan kime isabet edeceği Rabbin katında işaretlenmiştir." dediler.

DiyanetMeali 51:32-34 Elçiler: "Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik" dediler.

DiyanetVakfı 51:34 (Bu taşlar,) aşırı gidenler için Rabbinin katında işaretlenmiş (taşlardır).

Ömer.N.Bilmen 51:34 «Müsrifler için Rabbin nezdinde alâmetlendirilmiş olarak o taşlar atılacaktır.»

SuatYıldırım 51:32-34 – “Biz” dediler, “Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik.”

İbni Kesir 51:34 Ki; aşırı gidenler için Rabbının katında nişanlanmış.


Elmalılı-orijinal 51:35 Binnetîce orada bulunan mü'minleri çıkardık

Elmalılı 51:35 - Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.

DiyanetMeali 51:35 Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan müminleri çıkardık.

DiyanetVakfı 51:35 Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.

Ömer.N.Bilmen 51:35 Artık orada bulunan mü'minlerden kim var ise çıkardık.

SuatYıldırım 51:35 – Derken, oradaki müminleri şehirden çıkarma emrini verdik.

İbni Kesir 51:35 Bunun üzerine orada bulunan mü'minleri çıkardık.


Elmalılı-orijinal 51:36 Fakat bir haneden başka orada Müsliman da bulmadık

Elmalılı 51:36 - Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkından başka kimseyi de bulamadık.

DiyanetMeali 51:36 Zaten orada, kendini Allah'a vermiş sadece bir tek ev halkı bulduk.

DiyanetVakfı 51:36 Zaten orada müslümanlardan, bir ev halkından başka kimse bulmadık.

Ömer.N.Bilmen 51:36-37 Fakat orada müslümanlardan bir haneden başka bulmadık.Ve pek acıklı azabtan korkacaklar için orada bir alâmet bıraktık.

SuatYıldırım 51:36 – Ama orada, bir hane dışında, Biz’e itaat eden aile bulamadık.

İbni Kesir 51:36 Zaten orada bir evden başka müslüman bulamadık.


Elmalılı-orijinal 51:37 Ve öyle elîm azabdan korkacaklar için orada bir âyet bıraktık

Elmalılı 51:37 - Biz orada acı bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nişanesi bıraktık.

DiyanetMeali 51:37 Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret, bir kalıntı bıraktık.

DiyanetVakfı 51:37 Acı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık.

Ömer.N.Bilmen 51:36-37 Fakat orada müslümanlardan bir haneden başka bulmadık.Ve pek acıklı azabtan korkacaklar için orada bir alâmet bıraktık.

SuatYıldırım 51:37 – Ve öyle acı bir azaptan korkanlar için, orada bir alâmet bıraktık.

İbni Kesir 51:37 Elim azabdan korkanlar için orada bir ayet bıraktık.


Elmalılı-orijinal 51:38 Bir de Musada: ki onu bir sultanı mübîn ile Fir'avne gönderdikde

Elmalılı 51:38 - Musa'nın kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.

DiyanetMeali 51:38 Musa'nın başından geçenlerde de ibret vardır: Onu apaçık delille Firavun'a gönderdik.

DiyanetVakfı 51:38 Musa'da da (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.

Ömer.N.Bilmen 51:38 Mûsa'da da (onun kıssasında da ibret vardır). O vakit ki, O'nu Fir'avun'a apaçık bir bürhan ile gönderdik.

SuatYıldırım 51:38 – Mûsâ’nın olayında da alınacak dersler vardır. Onu âşikâr bir delille (mûcize ile) Firavun’a göndermiştik.

İbni Kesir 51:38 Musa'da da. Hani onu, apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.


Elmalılı-orijinal 51:39 O bütün kuvvetiyle tersine gitti: sâhir veya mecnun, dedi

Elmalılı 51:39 - Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmiş, onun hakkında: "Bu bir sihirbazdır, ya da bir delidir." demişti.

DiyanetMeali 51:39 Firavun, erkaniyle birlikte hakdan yüz çevirdi; "sihirbazdır veya delidir" dedi.

DiyanetVakfı 51:39 Firavun ordusuyla birlikte yüz çevirmiş: "O, bir büyücüdür veya bir delidir" demişti.

Ömer.N.Bilmen 51:39 (Fir'avun) Hemen bütün kuvvetiyle yüz çevirdi ve dedi ki: «Bir sihir edici veya bir delidir.»

SuatYıldırım 51:39 – O var gücüyle ve bütün ordusuyla sırtını çevirdi ve “Mûsâ, ya bir büyücü, ya da bir delidir!” dedi.

İbni Kesir 51:39 O, erkanı ile birlikte yüz çevirmiş; ya bir büyücü, ya da bir delidir, demişti.


Elmalılı-orijinal 51:40 Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik: namerdlik ederken o leîm

Elmalılı 51:40 - Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.

DiyanetMeali 51:40 Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.

DiyanetVakfı 51:40 Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.

Ömer.N.Bilmen 51:40 Artık O'nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).

SuatYıldırım 51:40 – Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.

İbni Kesir 51:40 Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.


Elmalılı-orijinal 51:41 Bir de Âd de: ki üzerlerine o köklerini kesen rüzgarı salıvermiştik

Elmalılı 51:41 - Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.

DiyanetMeali 51:41-42 Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

DiyanetVakfı 51:41 Ad kavminde de (ibretler vardır). Onlara kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik.

Ömer.N.Bilmen 51:41-42 Ve Âd (kavminin kıssasında da (ibret vardır). O vakit ki, onların üzerine faidesiz, muzır rüzgarı gönderdik. Üzerine her uğradığı şeyi bırakmıyordu, illâ ki, onu çürümüş bir gül gibi kılmış oluyordu.

SuatYıldırım 51:41 – Âd halkında da alınacak dersler vardır. Onlara da ortalığı kasıp kavuran köklerini kurutan bir kasırga gönderdik.

İbni Kesir 51:41 Ad'da da. Hani onların üzerine kasıp kavuran rüzgarı göndermiştik.


Elmalılı-orijinal 51:42 Uğradığı bir şey'i bırakmıyor, mutlak onu çürütüp kül gibi ediyordu

Elmalılı 51:42 - O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.

DiyanetMeali 51:41-42 Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.

DiyanetVakfı 51:42 Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.

Ömer.N.Bilmen 51:41-42 Ve Âd (kavminin kıssasında da (ibret vardır). O vakit ki, onların üzerine faidesiz, muzır rüzgarı gönderdik. Üzerine her uğradığı şeyi bırakmıyordu, illâ ki, onu çürümüş bir gül gibi kılmış oluyordu.

SuatYıldırım 51:42 – Bu rüzgâr, uğradığı her şeyi derhal kül gibi savuruyordu.

İbni Kesir 51:42 İsabet ettiği şeyi bırakmayıp toza çeviriyordu.


Elmalılı-orijinal 51:43 Bir de Semudda: ki onlara bir zamana kadar istifade edin denilmişti de

Elmalılı 51:43 - Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanıp, geçinin!" denmişti.

DiyanetMeali 51:43 Semud milletinin başına gelende de ibret vardır: Onlara, "Bir süreye kadar zevklenin" denmişti.

DiyanetVakfı 51:43 Semûd kavminde de (ibretler vardır). Onlara: Bir süreye kadar faydalanın, denmişti.

Ömer.N.Bilmen 51:43-44 Semûd'da da (O'nun kıssasında da ibret vardır). O vakit onlara denilmişti ki, «Bir zamana kadar faidelenin.» Onlar ise Rablerinin emrine imtisalden kaçındılar, artık onları bakar oldukları halde yıldırım yakaladı.

SuatYıldırım 51:43 – Semûd ahalisinde de böyle alınacak ibretler vardır. Onlara da “Bir süre hayattan zevk alın bakalım!” denilmişti.

İbni Kesir 51:43 Semud'da da. Hani onlara: Bir süreye kadar yararlanın, demişti.


Elmalılı-orijinal 51:44 Rablarının emrinden azgınlık ettiler, bu yüzden o sâika kendilerini yakalayıverdi, bakınıp duruyorlardı

Elmalılı 51:44 - Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı.

DiyanetMeali 51:44 Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı.

DiyanetVakfı 51:44 Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.

Ömer.N.Bilmen 51:43-44 Semûd'da da (O'nun kıssasında da ibret vardır). O vakit onlara denilmişti ki, «Bir zamana kadar faidelenin.» Onlar ise Rablerinin emrine imtisalden kaçındılar, artık onları bakar oldukları halde yıldırım yakaladı.

SuatYıldırım 51:44 – Onlar Rab’lerinin emrinden uzaklaşıp azıtınca kendileri baka baka, o müthiş yıldırım onları çarpıverdi.

İbni Kesir 51:44 Onlar ise Rabblarının emrine başkaldırmışlardı, buyruğundan çıkmışlardı. Bunun üzerine kendilerini göz göre göre yıldırım çarpmıştı.


Elmalılı-orijinal 51:45 O vaktı bir kalkınmaya da güç yetiremediler, bir yardım da görmediler

Elmalılı 51:45 - Artık onlar, ne kendi kendilerine ayağa kalkabildiler, ne de yardım gördüler.

DiyanetMeali 51:45 Ayağa kalkacak güçleri kalmadı, yardım da görmediler.

DiyanetVakfı 51:45 Ayağa kalkacak güçleri kalmamış, yardım edenleri de olmamıştı.

Ömer.N.Bilmen 51:45-47 Artık bir kalkınmaya da güç yetiremediler ve yardım görücüler de olmadılar. Nûh kavmini de evvelce (helâk ettik). Şüphe yok ki, onlar fâsıklar olan bir kavim olmuşlardı. Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki, biz elbette kâdirleriz.

SuatYıldırım 51:45 – Oldukları yerde çöke kaldılar, ne doğrulabildiler, ne de yardım gördüler.

İbni Kesir 51:45 Ayağa kalkacak güçleri kalmamış, yardım da görmemişlerdi.


Elmalılı-orijinal 51:46 Daha evvel de Nûh kavmini, çünkü hep onlar yoldan çıkmış fâsık birer kavm idiler

Elmalılı 51:46 - Daha önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir kavimdiler.

DiyanetMeali 51:46 Daha önce de Nuh milletini cezalandırmıştık. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir milletti.*

DiyanetVakfı 51:46 Bunlardan önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum idiler.

Ömer.N.Bilmen 51:45-47 Artık bir kalkınmaya da güç yetiremediler ve yardım görücüler de olmadılar. Nûh kavmini de evvelce (helâk ettik). Şüphe yok ki, onlar fâsıklar olan bir kavim olmuşlardı. Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki, biz elbette kâdirleriz.

SuatYıldırım 51:46 – Daha önceleri de Nûh’un halkını helâk etmiştik. Çünkü onlar da din yolundan çıkmış kimselerdi.

İbni Kesir 51:46 Daha önce de Nuh kavmini. Zira onlar gerçekten fasıklar güruhu idiler.


Elmalılı-orijinal 51:47 Bir de Semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şübhe yok ki biz çok vüs'a malikiz

Elmalılı 51:47 - Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

DiyanetMeali 51:47 Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz.

DiyanetVakfı 51:47 Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz.

Ömer.N.Bilmen 51:45-47 Artık bir kalkınmaya da güç yetiremediler ve yardım görücüler de olmadılar. Nûh kavmini de evvelce (helâk ettik). Şüphe yok ki, onlar fâsıklar olan bir kavim olmuşlardı. Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki, biz elbette kâdirleriz.

SuatYıldırım 51:47 – Göğü Biz çok sağlam bir şekilde bina ettik, onu genişleten Biziz. Çünkü Biz geniş kudret ve hakimiyet sahibiyiz.

İbni Kesir 51:47 Göğü gücümüzle Biz kurduk. Ve muhakkak ki Biz, genişleticiyiz.


Elmalılı-orijinal 51:48 Arzı da döşedik, bakınız biz ne güzel döşeriz

Elmalılı 51:48 - Yeryüzünü de biz döşedik. Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!

DiyanetMeali 51:48 Yeryüzünü biz yayıp döşedik: Ne güzel döşeyiciyiz!

DiyanetVakfı 51:48 Yeri de döşedik. (Bak) ne güzel döşeyiciyiz!

Ömer.N.Bilmen 51:48-51 Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»

SuatYıldırım 51:48 – Yeryüzünü de Biz döşedik, bakınız Biz ne de güzel döşedik!

İbni Kesir 51:48 Yeryüzünü Biz, döşedik. Ne güzel döşeyicileriz.


Elmalılı-orijinal 51:49 Hem her şeyden iki çift yarattık ki düşünesiniz

Elmalılı 51:49 - Biz herşeyden iki çift yarattık. Umulur ki, iyice düşünürsünüz.

DiyanetMeali 51:49 İbret alasınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır.

DiyanetVakfı 51:49 Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.

Ömer.N.Bilmen 51:48-51 Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»

SuatYıldırım 51:49 – Her şeyi de çift yarattık ki düşünüp ders alasınız. [36,36; 43,12]

İbni Kesir 51:49 Ve her şeyden çift çift yarattık ki ibret alasınız.


Elmalılı-orijinal 51:50 O halde hemen Allaha kaçın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim

Elmalılı 51:50 - Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a koşun, gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.

DiyanetMeali 51:50 De ki: "Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım."

DiyanetVakfı 51:50 O halde Allah'a koşun. Çünkü ben, size O'nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Ömer.N.Bilmen 51:48-51 Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»

SuatYıldırım 51:50 – “O halde, Allah’a kaçın, çabuk Allah’ın himayesine koşun. Zira ben O’nun tarafından, sizi uyarmak için gönderilen âşikâr bir elçiyim.”

İbni Kesir 51:50 Öyleyse Allah'a koşun. Doğrusu ben; size, O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.


Elmalılı-orijinal 51:51 Ve Allahla beraber başka bir Tanrı uydurmayın, haberiniz olsun ki ben size ondan bir açık nezîrim

Elmalılı 51:51 - Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın (O'na ortak koşmayın). Gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım."

DiyanetMeali 51:51 "Allah'ın yanında başkasını tanrı kılmayın; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım."

DiyanetVakfı 51:51 Allah ile beraber başka bir tanrı edinmeyin. Zira ben size O'nun tarafından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.

Ömer.N.Bilmen 51:48-51 Yeri de döşedik, ne güzel döşeyicilerdir. Ve her şeyden iki çift yarattık. Tâ ki, tefekkür edesiniz. «Artık Allah'a kaçın, şüphe yok ki, ben sizin için O'nun tarafından bir apaçık korkutucuyum. Ve Allah ile beraber başka bir ilâh ittihaz etmeyin. Muhakkak ki, ben sizin için O'ndan bir apaçık korkutucuyum.»

SuatYıldırım 51:51 – Sakın Allah’ın yanı sıra başka mâbud icad etmeyin. İşte ben O’nun tarafından, sizi uyarmak için gönderilen aydınlatıcı bir elçiyim.

İbni Kesir 51:51 Allah ile birlikte başka bir tanrı edinmeyin. Doğrusu ben; size, O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.


Elmalılı-orijinal 51:52 Böyle, bunlardan evvelkiler bir Resul gelince behemehal ya sahir dediler ya mecnun

Elmalılı 51:52 - Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkında da mutlaka: "Bir sihirbazdır veya bir delidir." dediler.

DiyanetMeali 51:52 Onlardan öncekilere, herhangi bir peygamber gelince: "sihirbazdır" veya "Delidir" derlerdi.

DiyanetVakfı 51:52 İşte böylece, onlardan öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür veya delidir, dediler.

Ömer.N.Bilmen 51:52 Böylecedir. Onlardan evvelkilere de bir peygamber gelmedi ki illâ «Sâhirdir veya mecnûndur,» dediler.

SuatYıldırım 51:52 – İşte böyle... Senin hemşehrilerinden önceki ümmetlere ne zaman bir elçi geldiyse mutlaka ona muhatapları büyücü veya deli dediler.

İbni Kesir 51:52 İşte böyle. Onlardan öncekilere herhangi bir peygamber geldiğinde sadece; büyücüdür veya delidir, dediler.


Elmalılı-orijinal 51:53 Hep buna vasıyyetleştiler mi? Hayır hep onlar azgın kavımlar

Elmalılı 51:53 - Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayır onlar azgın bir kavimdir.

DiyanetMeali 51:53 Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir.

DiyanetVakfı 51:53 Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.

Ömer.N.Bilmen 51:53 Bunu birbirine vasiyet mi ettiler? Hayır... Onlar azgın bir kavimdir.

SuatYıldırım 51:53 – Birbirlerine tavsiye mi ettiler, aralarında anlaştılar mı ki hep aynı şeyleri söylediler? Hayır, böyle bir tavsiye yok ama, onlar azgınlıkta müşterekler. İşte ondan, böyle söylerler.

İbni Kesir 51:53 Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar; azgın birer topluluktu.


Elmalılı-orijinal 51:54 Onun için onlardan yüz çevir, artık sen levm olunacak değilsin

Elmalılı 51:54 - Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin.

DiyanetMeali 51:54 Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin.

DiyanetVakfı 51:54 Artık onlara aldırma. (Davete uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin.

Ömer.N.Bilmen 51:54 Şimdi onlardan yüz çevir, artık sen kınanılacak değilsin.

SuatYıldırım 51:54 – Sen de onlardan yüz çevir, yeterince onlara hakkı anlatmaya çalıştığından artık bundan ötürü seni kimse ayıplayamaz.

İbni Kesir 51:54 Onlardan yüz çevir. Artık sen, kınanacak değilsin.


Elmalılı-orijinal 51:55 Onunla beraber va'z-u nasıhate devam et, çünkü va'z, mü'minlere fayda verir

Elmalılı 51:55 - Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir.

DiyanetMeali 51:55 Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir.

DiyanetVakfı 51:55 Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.

Ömer.N.Bilmen 51:55 Ve sen öğüt ver. Çünkü şüphe yok, öğüt mü'minlere faide verir.

SuatYıldırım 51:55 – Bununla beraber yine de hatırlatıp öğüt ver! Zira gerçeği hatırlatıp nasihatte bulunma, inananlara ve inanacaklara fayda verir.

İbni Kesir 51:55 Sen, öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.


Elmalılı-orijinal 51:56 Ve ben, Cinn-ü İnsi ancak bana kulluk etsinler diye yarattım

Elmalılı 51:56 - Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.

DiyanetMeali 51:56 Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır.

DiyanetVakfı 51:56 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

Ömer.N.Bilmen 51:56 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

SuatYıldırım 51:56 – Ben cinleri ve insanları sırf Beni tanıyıp yalnız Bana ibadet etsinler diye yarattım.

İbni Kesir 51:56 Ben, cinnleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.


Elmalılı-orijinal 51:57 Ben onlardan bir rızk istemiyorum, bana yemek yedirmelerini de istemiyorum

Elmalılı 51:57 - Ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.

DiyanetMeali 51:57 Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem.

DiyanetVakfı 51:57 Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.

Ömer.N.Bilmen 51:57 Ve ben onlardan bir rızık istemiyorum ve bana yemek yedirmelerini de istemiyorum.

SuatYıldırım 51:57-58 – Onlardan nafaka istemiyorum, beni yedirip beslemelerini de istemiyorum. Asıl bütün mahlûkların rızıklarını veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi olan Allah Teâlâdır.

İbni Kesir 51:57 Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.


Elmalılı-orijinal 51:58 Şübhe yok ki Allah, rezzak, kuvvet sahibi metîn o

Elmalılı 51:58 - Şüphesiz ki, rızık veren O sağlam kuvvet sahibi olan Allah'tır.

DiyanetMeali 51:58 Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır.

DiyanetVakfı 51:58 Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır.

Ömer.N.Bilmen 51:58 Şüphe yok ki Allah'tır rızık veren metin, kuvvet sahibi olan O'dur.

SuatYıldırım 51:57-58 – Onlardan nafaka istemiyorum, beni yedirip beslemelerini de istemiyorum. Asıl bütün mahlûkların rızıklarını veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi olan Allah Teâlâdır.

İbni Kesir 51:58 Şüphesiz ki rızıklandıran, güç ve kuvvet sahibi olan Allah'tır.


Elmalılı-orijinal 51:59 Onun için muhakkak ki o zulm edenlere arkadaşlarının payı gibi dolgun bir pay vardır, şimdi onu acele etmesinler

Elmalılı 51:59 - Şüphsiz ki, zulmedenlerin geçmiş arkadaşlarının payı gibi, dolgun bir azab payı vardır. Ama şimdi onu acele istemesinler.

DiyanetMeali 51:59 Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler.

DiyanetVakfı 51:59 Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmişlerinin payı gibi (azaptan) bir payları vardır! O halde acele etmesinler!

Ömer.N.Bilmen 51:59 Şimdi şüphe yok ki, zulmeden kimseler için arkadaşlarının nâsibleri gibi birçok nâsip vardır, artık acele etmesinler.

SuatYıldırım 51:59 – Muhakkak ki şimdiki zalimlerin de, daha önceki meslekdaşlarının payı gibi, bir azap payı vardır. Acele etmelerine hiç gerek yok, nasılsa ona kavuşacaklar!

İbni Kesir 51:59 Muhakkak ki zulmedenlerin, arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır. Acele etmesinler.


Elmalılı-orijinal 51:60 artık o va'dolundukları günlerinden vay o küfredenlere!...

Elmalılı 51:60 - Kendilerine vaad edilen günlerinde uğrayacakaları azabdan dolayı vay inkâr edenlerin haline!.

DiyanetMeali 51:60 Söz verilen günün azabından vay o inkar edenlere!*

DiyanetVakfı 51:60 Başlarına gelecek (acı) günlerinden dolayı vay o kâfirlerin haline!

Ömer.N.Bilmen 51:60 Artık vaadolunur oldukları günlerinden dolayı vay kâfir olan kimselere.

SuatYıldırım 51:60 – Ama tehdit olundukları o gün de gelince, çekeceklerinden dolayı vay o kâfirlerin haline!

İbni Kesir 51:60 Kendilerine vaadedilen günlerinden dolayı vay kafirlere.