Elmalılı-orijinal 54:1 Yaklaştı Saat, yarıldı Kamer

Elmalılı 54:1 - Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.

DiyanetMeali 54:1-2 Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler.

DiyanetVakfı 54:1 Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

Ömer.N.Bilmen 54:1 Kıyamet yaklaştı ve ay ikiye ayrıldı.

SuatYıldırım 54:1 – Kıyamet saati yaklaştı, Ay bölündü.

İbni Kesir 54:1 Saat yaklaştı ve ay yarıldı.


Elmalılı-orijinal 54:2 Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir

Elmalılı 54:2 - Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.

DiyanetMeali 54:1-2 Kıyamet saati yaklaşır, ay yarılır; onlar bir delil görünce hala yüz çevirirler ve: "Süregelen bir sihir" derler.

DiyanetVakfı 54:2 Onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.

Ömer.N.Bilmen 54:2 Onlar, bir mûcize görecek olsalar, yüz çevirirler ve daimi bir büyüdür derler.

SuatYıldırım 54:2 – Ama o müşrikler her ne zaman bir mûcize görseler sırtlarını döner: “Bu, kuvvetli ve devamlı bir büyüdür!” derler.

İbni Kesir 54:2 Onlar, bir ayet görürlerse yüz çevirirler ve; süregelen bir büyüdür, derler.


Elmalılı-orijinal 54:3 Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekır

Elmalılı 54:3 - Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.

DiyanetMeali 54:3 Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır.

DiyanetVakfı 54:3 Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır.

Ömer.N.Bilmen 54:3 Ve onlar tekzîp ettiler ve kendi hevâlarına uydular. Halbuki, her iş kararlaşmıştır.

SuatYıldırım 54:3 – Onlar hakkı yalan saydılar, heva ve heveslerine uydular. Halbuki her iş gibi bu nübüvvetin de kararlaştırılmış bir sonu elbette vardır.

İbni Kesir 54:3 Ve yalanlayıp kendi heveslerine uyarlar. Ve her iş kararlaşmıştır.


Elmalılı-orijinal 54:4 Celâlim hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var

Elmalılı 54:4 - Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.

DiyanetMeali 54:4 And olsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir.

DiyanetVakfı 54:4 Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir.

Ömer.N.Bilmen 54:4 Andolsun ki, onlara haberlerden öylesi gelmiştir ki, onda sakındıracak öğüt vardır.

SuatYıldırım 54:4 – Oysa onlara kendilerini inkârdan vazgeçirecek ibretler ihtiva eden nice olaylar bildirilmişti!

İbni Kesir 54:4 Andolsun ki; onlara vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.


Elmalılı-orijinal 54:5 Bir hikmeti baliga, fakat inzarlar faide vermiyor

Elmalılı 54:5 - Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.

DiyanetMeali 54:5 Bu haberlerin her birinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor.

DiyanetVakfı 54:5 Bu büyük bir hikmettir. Fakat (yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir!

Ömer.N.Bilmen 54:5 Son derecedeki bir hikmettir. Fakat bu korkutucular bir faidebahş olmuyor.

SuatYıldırım 54:5 – Bunlar son derece üstün hikmettir. Ama ne fayda! Uyarmalar kâr etmiyor. [6,149; 10,101]

İbni Kesir 54:5 Ki bunlar gayesine ermiş bir hikmettir. Fakat uyarılar fayda vermiyor.


Elmalılı-orijinal 54:6 Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey'e çağırır

Elmalılı 54:6 - Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.

DiyanetMeali 54:6 Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;

DiyanetVakfı 54:6 Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.

Ömer.N.Bilmen 54:6 Artık sen onlardan yüz çevir. O gün ki dâvetci bir korkunç, nâhoş bir şeye dâvet eder.

SuatYıldırım 54:6 – Sen de şimdi onları kendi hallerine terk et. Gün gelir bir münâdî, hiç de hoşa gitmeyen, insanın görür görmez kaçacağı bir yere çağırır.

İbni Kesir 54:6 Öyleyse yüz çevir onlardan. O çağıranın, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün.


Elmalılı-orijinal 54:7 Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler

Elmalılı 54:7 - Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.

DiyanetMeali 54:7-8 Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler.

DiyanetVakfı 54:7 Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.

Ömer.N.Bilmen 54:7 Gözlerî zeliller olarak kabirlerinden çıkacaklardır. Sanki onlar dağılmış çekirgelerdir.

SuatYıldırım 54:7 – Gözleri korkudan önlerine eğildikçe eğilmiş, dehşet içinde mezarlarından çıkar, yayılmış çekirgeler gibi her tarafı dalga dalga kaplarlar.

İbni Kesir 54:7 Gözleri hor ve hakir olarak, yaygın çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.


Elmalılı-orijinal 54:8 Gibi çağırana koşarak, der ki kâfirler: bu pek zorlu bir gündür

Elmalılı 54:8 - O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.

DiyanetMeali 54:7-8 Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir gündür" derler.

DiyanetVakfı 54:8 Dâvetçiye koşarlarken o esnada kâfirler: Bu, çok çetin bir gündür! derler.

Ömer.N.Bilmen 54:8 O davet ediciye koşucular olarak kâfirler derler ki: «Bu çok çetin bir gün.»

SuatYıldırım 54:8 – Boyunlarını, çağıran münâdîye doğru uzatmış vaziyette, kâfirler: “Bugün çok zorlu bir gün, işimiz bitik!” derler.

İbni Kesir 54:8 O çağırana koşarak kafirler: Bu, zorlu bir gündür, derler.


Elmalılı-orijinal 54:9 Onlardan evvel Nuh kavmı tekzib etti yalancı dediler o kulumuza, mec'nun dediler, çok incittiler

Elmalılı 54:9 - Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.

DiyanetMeali 54:9 Bu ortak koşanlardan önce Nuh milleti de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi, yolu kesilmişti.

DiyanetVakfı 54:9 Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanladı, hem de kulumuzun yalancı olduğunda ısrar ederek: O, delirdi, dediler. Ve (Nuh, davetten vazgeçmeye) zorlandı.

Ömer.N.Bilmen 54:9-10 Bunlardan evvel Nûh kavmi tekzîp etti. Artık kulumuzu yalancı sandılar ve «Mecnûn,» dediler ve (risâletini tebliğden) vazgeçirilmiş idi. O da Rabbisine dua etti. «Şüphe yok ki, ben mağlubum, artık intikam al!» (diye niyazda bulundu).

SuatYıldırım 54:9 – Kendilerinden önce Nûh kavmi de Peygamberi yalancı saydı ve: “Bu delinin teki!” dediler. Onu incittiler, tebliğini engellediler.

İbni Kesir 54:9 Onlardan önce Nuh kavmi de yalanlamış, kulumuzu tekzib ederek; delidir, demişler ve yolunu kesmişlerdi.


Elmalılı-orijinal 54:10 O da nihayet rabbına duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver

Elmalılı 54:10 - Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.

DiyanetMeali 54:10 O da: "Ben yenildim, bana yardım et" diye Rabbine yalvarmıştı.

DiyanetVakfı 54:10 Bunun üzerine, Rabbine: Ben yenik düştüm, bana yardım et! diyerek yalvardı.

Ömer.N.Bilmen 54:9-10 Bunlardan evvel Nûh kavmi tekzîp etti. Artık kulumuzu yalancı sandılar ve «Mecnûn,» dediler ve (risâletini tebliğden) vazgeçirilmiş idi. O da Rabbisine dua etti. «Şüphe yok ki, ben mağlubum, artık intikam al!» (diye niyazda bulundu).

SuatYıldırım 54:10 – O da: “Ya Rabbî, ben mağlubum, artık Sen bana yardım et!” dedi.

İbni Kesir 54:10 O da Rabbına yalvarmış: Ben; yenildim, bana yardım et, demişti.


Elmalılı-orijinal 54:11 Bunun üzerine Göğün kapılarını açtık dökülen bir su ile şakır şakır

Elmalılı 54:11 - Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.

DiyanetMeali 54:11 Biz de bunun üzerine gök kapılarını boşanan sularla açtık.

DiyanetVakfı 54:11 Biz de derhal nehir gibi devamlı akan bir su ile göğün kapılarını açtık.

Ömer.N.Bilmen 54:11-12 Biz de gök kapılarını bir çok su ile açtık (pek müthiş bir yağmur yağdırdık). Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık. Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi.

SuatYıldırım 54:11 – Biz de derhal, boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.

İbni Kesir 54:11 Bunun üzerine Biz de gök kapılarını boşanan sularla açmıştık.


Elmalılı-orijinal 54:12 Yeri de fışkırtık kaynaklar halinde, derken su birleşti bir emr üzerine ki olmuştu öyle mukadder

Elmalılı 54:12 - Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.

DiyanetMeali 54:12 Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık; her iki su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşti.

DiyanetVakfı 54:12 Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık. (Her iki) su, takdir edilmiş bir işin olması için birleşmişti. bir yağmur yağdırdık). Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık. Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi.

Ömer.N.Bilmen 54:11-12 Biz de gök kapılarını bir çok su ile açtık (pek müthiş bir yağmur yağdırdık). Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık. Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi.

SuatYıldırım 54:12 – Yeri pınar pınar fışkırttık. Öyle ki her iki su kütlesi, takdir edilen o işin olması için birleşti.

İbni Kesir 54:12 Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık da su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşiverdi.


Elmalılı-orijinal 54:13 Onu ise taşıdık elvahlı ve kenetli bir hamule üzerinde ki akar

Elmalılı 54:13 - Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.

DiyanetMeali 54:13-14 Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.

DiyanetVakfı 54:13 Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.

Ömer.N.Bilmen 54:13-14 Ve O'nu ( Nûh'u) levhaları ve kenetleri bulunan şey üzerine yükledik. (O gemi) Bizim nezaretimiz altında akıp gidiyordu. O tekzîp edilmiş olana (Nûh aleyhisselâm'a) bir mükâfaat olarak.

SuatYıldırım 54:13 – Biz Nuh’u, levha halindeki tahtalar ve çivilerle yapılmış gemiye bindirdik. [7,64] {KM, Tekvin 6,14}

İbni Kesir 54:13 Onu tahtadan yapılmış, mıhla çakılmışa bindirdik.


Elmalılı-orijinal 54:14 Nezaretimizle giderdi o nankörlük edilen zata bir mükâfat olarak

Elmalılı 54:14 - Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

DiyanetMeali 54:13-14 Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.

DiyanetVakfı 54:14 İnkâr edilmiş olana (Nuh'a) bir mükâfat olmak üzere gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

Ömer.N.Bilmen 54:13-14 Ve O'nu ( Nûh'u) levhaları ve kenetleri bulunan şey üzerine yükledik. (O gemi) Bizim nezaretimiz altında akıp gidiyordu. O tekzîp edilmiş olana (Nûh aleyhisselâm'a) bir mükâfaat olarak.

SuatYıldırım 54:14 – O kadri bilinmemiş değerli insana, bir mükâfat olarak gemi, Bizim inayetimiz altında akıp gidiyordu.

İbni Kesir 54:14 Küfredilmiş olana mükafat olmak üzere Bizim gözetimimizle yüzüyordu.


Elmalılı-orijinal 54:15 Celâlim hakkı için bıraktık ta onu bir âyet olarak, fakat düşünen mi var?

Elmalılı 54:15 - Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:15 And olsun ki Biz, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık; öğüt alan yok mudur?

DiyanetVakfı 54:15 Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

Ömer.N.Bilmen 54:15-16 Ve şanım hakkı için onu (o gemiyi) bir ibret olmak üzere bıraktık, fakat hani yâd edip ibret alan? Artık Benim azabım ve korkutmam nasıl imiş?

SuatYıldırım 54:15 – Biz bir ibret olsun diye, o gemiyi geriye bıraktık. Haydi, var mı ibret alan? [36,41-42]

İbni Kesir 54:15 Andolsun ki Biz, onu bir ayet olarak bıraktık. Düşünüp ibret alan var mı?


Elmalılı-orijinal 54:16 Ki nasıl azâbım ve inzarlarım?

Elmalılı 54:16 - Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)

DiyanetMeali 54:16 Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

DiyanetVakfı 54:16 Benim azabım ve uyarılarım nasılmış!

Ömer.N.Bilmen 54:15-16 Ve şanım hakkı için onu (o gemiyi) bir ibret olmak üzere bıraktık, fakat hani yâd edip ibret alan? Artık Benim azabım ve korkutmam nasıl imiş?

SuatYıldırım 54:16 – Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!

İbni Kesir 54:16 Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?


Elmalılı-orijinal 54:17 Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

Elmalılı 54:17 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:17 And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

DiyanetVakfı 54:17 Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?

Ömer.N.Bilmen 54:17 Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:17 – Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan? [38,29; 19,97]

İbni Kesir 54:17 Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?


Elmalılı-orijinal 54:18 Tekzib etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım?

Elmalılı 54:18 - Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

DiyanetMeali 54:18 Ad milleti peygamberini yalanlamıştı; Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

DiyanetVakfı 54:18 Ad kavmi (Peygamberleri Hûd'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).

Ömer.N.Bilmen 54:18 Âd tekzîp etti, artık azabım ve tehdidlerim nâsıl oldu?

SuatYıldırım 54:18 – Âd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydı. Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!

İbni Kesir 54:18 Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmış?


Elmalılı-orijinal 54:19 çünkü salıverdik üzerlerine müstemirr, nühusetli bir günde bir soğuk rüzgâr ki sarsar

Elmalılı 54:19 - Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.

DiyanetMeali 54:19-20 Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.

DiyanetVakfı 54:19 Biz onların üstüne, uğursuzluğu devamlı bir günde dondurucu bir rüzgâr gönderdik.

Ömer.N.Bilmen 54:19-20 Şüphe yok ki, Biz onların üzerine uğursuz, devamlı bir günde bir soğuk rüzgar gönderdik. İnsanları koparıyordu. Onlar, sanki dibinden kopmuş hurma kütükleri imişler.

SuatYıldırım 54:19 – Biz onların üstüne o pek talihsiz günde, her şeyi söküp atan bir kasırga gönderdik.

İbni Kesir 54:19 Nitekim uğursuz günde üzerlerine şiddetli bir rüzgarı devamlı olarak gönderdik.


Elmalılı-orijinal 54:20 İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar

Elmalılı 54:20 - (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.

DiyanetMeali 54:19-20 Nitekim üzerlerine, insanları, sökülmüş hurma kütüğü gibi kopararak yere seren, dondurucu bir rüzgarı uğursuzluğu devam eden bir günde gönderdik.

DiyanetVakfı 54:20 O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.

Ömer.N.Bilmen 54:19-20 Şüphe yok ki, Biz onların üzerine uğursuz, devamlı bir günde bir soğuk rüzgar gönderdik. İnsanları koparıyordu. Onlar, sanki dibinden kopmuş hurma kütükleri imişler.

SuatYıldırım 54:20 – Öyle ki insanları, kökü sökülmüş, içi boş hurma kütükleri gibi fırlatıp atıyordu.

İbni Kesir 54:20 İnsanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp yere seriyordu.


Elmalılı-orijinal 54:21 Bak nasılmış azâbım ve inzarlarım?

Elmalılı 54:21 - Nasılmış benim azabım ve uyarım?

DiyanetMeali 54:21 Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

DiyanetVakfı 54:21 Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!

Ömer.N.Bilmen 54:21-22 O halde nâsıl olmuş oldu azabım ve tehditlerim? Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:21 – Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim, görsünler bakalım!

İbni Kesir 54:21 İşte Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?


Elmalılı-orijinal 54:22 Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

Elmalılı 54:22 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:22 And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?*

DiyanetVakfı 54:22 Andolsun biz Kur'an'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?

Ömer.N.Bilmen 54:21-22 O halde nâsıl olmuş oldu azabım ve tehditlerim? Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:22 – Yemin olsun: Biz ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?

İbni Kesir 54:22 Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?


Elmalılı-orijinal 54:23 Semûd o inzarları tekzib ettiler

Elmalılı 54:23 - Semûd da o uyarıları yalanladılar.

DiyanetMeali 54:23 Semud milleti uyaran peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 54:23 Semûd kavmi de uyarıcıları yalanladı.

Ömer.N.Bilmen 54:23-24 Semûd (kavmi) korkutucuları tekzîp etti. Dediler ki: «Bizden bir tek beşere mi? Ona mı tâbi olacağız? Şüphe yok ki, biz o vakit elbette bir sapıklık ve çılgınlık içinde bulunmuş oluruz.»

SuatYıldırım 54:23-25 – Semûd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydılar ve: “Yani biz,” dediler, “içimizden bir adamın peşinden mi gideceğiz? Böyle yaparsak doğrusu sapıtmış ve çıldırmış oluruz! Ne o, yani bu kitap, içimizden bula bula onu mu buldu, o mu buna lâyık görülmüş? Hiç de öyle değil, bilakis o, yalancının, küstahın tekidir!”

İbni Kesir 54:23 Semud kavmi de uyarıları yalanladı.


Elmalılı-orijinal 54:24 Şöyle dediler: içimizden bir beşere mi tabi' olacağız? Şübhesiz biz o vakıt şaşkınlık içinde kalır ateşlere yanarız

Elmalılı 54:24 - "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.

DiyanetMeali 54:24-25 "İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler.

DiyanetVakfı 54:24 "Aramızdan bir beşere mi uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz" dediler.

Ömer.N.Bilmen 54:23-24 Semûd (kavmi) korkutucuları tekzîp etti. Dediler ki: «Bizden bir tek beşere mi? Ona mı tâbi olacağız? Şüphe yok ki, biz o vakit elbette bir sapıklık ve çılgınlık içinde bulunmuş oluruz.»

SuatYıldırım 54:23-25 – Semûd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydılar ve: “Yani biz,” dediler, “içimizden bir adamın peşinden mi gideceğiz? Böyle yaparsak doğrusu sapıtmış ve çıldırmış oluruz! Ne o, yani bu kitap, içimizden bula bula onu mu buldu, o mu buna lâyık görülmüş? Hiç de öyle değil, bilakis o, yalancının, küstahın tekidir!”

İbni Kesir 54:24 Dediler ki: İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz, sapıklık ve delilik etmiş oluruz.


Elmalılı-orijinal 54:25 O zikir aramızdan ona mı bırakıyorlar? Belki o bir şimarık yalancıdır

Elmalılı 54:25 - "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).

DiyanetMeali 54:24-25 "İçimizden bir insana mı uyacağız? O zaman biz sapıklık ve delilik etmiş oluruz. Kitap, aramızda, ona mı verilmiş? Hayır, o pek yalancı ve şımarığın biridir" dediler.

DiyanetVakfı 54:25 "Vahiy, aramızda ona mı verildi? Hayır o, yalancı ve şımarığın biridir" (dediler.)

Ömer.N.Bilmen 54:25-26 «O zikir, bizim aramızdan O'nun üzerine mi bırakılmıştır. Hayır. O bir mağrur, fazla yalancıdır.» Yakında bileceklerdir ki, o mağrur, o ziyâde yalancı kim imiş?

SuatYıldırım 54:23-25 – Semûd kavmi de Peygamberlerini yalancı saydılar ve: “Yani biz,” dediler, “içimizden bir adamın peşinden mi gideceğiz? Böyle yaparsak doğrusu sapıtmış ve çıldırmış oluruz! Ne o, yani bu kitap, içimizden bula bula onu mu buldu, o mu buna lâyık görülmüş? Hiç de öyle değil, bilakis o, yalancının, küstahın tekidir!”

İbni Kesir 54:25 Zikir, aramızdan ona mı verilmiş? Hayır o, pek yalancı ve şımarığın biridir.


Elmalılı-orijinal 54:26 İleride bilecekler o şimarık yalancı kimdir?

Elmalılı 54:26 - Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.

DiyanetMeali 54:26 Yarın, kimin pek yalancı ve şımarık olduğunu bileceklerdir.

DiyanetVakfı 54:26 Yarın onlar, yalancı ve şımarığın kim olduğunu bileceklerdir.

Ömer.N.Bilmen 54:25-26 «O zikir, bizim aramızdan O'nun üzerine mi bırakılmıştır. Hayır. O bir mağrur, fazla yalancıdır.» Yakında bileceklerdir ki, o mağrur, o ziyâde yalancı kim imiş?

SuatYıldırım 54:26 – Biz de Peygamberleri Salih’e dedik ki: “Sen hiç üzülme! Asıl kimin yalancı ve küstah olduğunu yarın öğrenirler!”

İbni Kesir 54:26 Yarın kimin pek yalancı, şımarığın biri olduğunu bileceklerdir.


Elmalılı-orijinal 54:27 İşte biz onlara bir fitne olmak üzere o Nâkayı (o dişi deveyi) salıyoruz. Onun için gözet onları ve sabırlı ol

Elmalılı 54:27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.

DiyanetMeali 54:27 Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret;

DiyanetVakfı 54:27 Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Sen onları gözetle ve sabret.

Ömer.N.Bilmen 54:27 Şüphe yok ki Biz, onlar için bir fitne olmak üzere o dişi deve göndericileriz. Artık onları gözetle ve sabret.

SuatYıldırım 54:27 – “Biz imtihan etmek için onlara bir deve göndereceğiz. Şimdi sen onların ne yapacağını bekle ve eziyetlerine sabret.”

İbni Kesir 54:27 Gerçekten onları, imtihan etmek için dişi deveyi gönderen Biziz. Onları gözetle ve sabret.


Elmalılı-orijinal 54:28 Hem haber ver onlara ki su aralarında nevbetle taksim ve her su alış huzur iledir

Elmalılı 54:28 - Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.

DiyanetMeali 54:28 Onlara, sıralarına göre suyun kendileriyle o deve aralarında pay edilmiş olunduğunu söyle."

DiyanetVakfı 54:28 Onlara, suyun aralarında paylaştırıldığını haber ver. Her biri kendi içme sırasında gelsin.

Ömer.N.Bilmen 54:28-29 Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü.

SuatYıldırım 54:28 – “Hem onlara bildir ki su, aralarında nöbetleşe olacak, her su nöbetinde, sahibi hazır bulunacaktır.” [26,155]

İbni Kesir 54:28 Onlara, suyun aralarında taksim olunduğunu da haber ver. Her biri su nöbetinde hazır bulunsun.


Elmalılı-orijinal 54:29 Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı

Elmalılı 54:29 - Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.

DiyanetMeali 54:29 Ama bir arkadaşlarını çağırdılar, o da kılıcını alarak deveyi kesti.

DiyanetVakfı 54:29 Arkadaşlarını çağırdılar, o da (bundan cür'et alarak) kılıcını kaptı ve deveyi kesti.

Ömer.N.Bilmen 54:28-29 Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü.

SuatYıldırım 54:29 – Onlar en yakın arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağı çıkarıp deveyi kesti.

İbni Kesir 54:29 Arkadaşlarını çağırdılar, o da sarılarak onu kesti.


Elmalılı-orijinal 54:30 Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım

Elmalılı 54:30 - Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.

DiyanetMeali 54:30 Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

DiyanetVakfı 54:30 (Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım nasıl oldu!

Ömer.N.Bilmen 54:30-31 O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.

SuatYıldırım 54:30 – Nasılmış Benim cezalandırmam ve tehdidim! Görsünler bakalım!

İbni Kesir 54:30 İşte, Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?


Elmalılı-orijinal 54:31 Çünkü biz üzerlerine tek bir sayha salıverdik, ağılcı çırpısı gibi kırılıp döküle kaldılar

Elmalılı 54:31 - Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

DiyanetMeali 54:31 Nitekim üzerlerine bir çığlık gönderdik de, ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular.

DiyanetVakfı 54:31 Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.

Ömer.N.Bilmen 54:30-31 O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.

SuatYıldırım 54:31 – Biz onlara bir sayha, müthiş bir ses gönderdik, davar ağılındaki kuru ot ve çırpı gibi oldular.

İbni Kesir 54:31 Nitekim üzerlerine bir tek çığlık gönderdik de ağılcıların kullandığı kurumuş ot gibi oldular.


Elmalılı-orijinal 54:32 şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

Elmalılı 54:32 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:32 And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

DiyanetVakfı 54:32 Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?

Ömer.N.Bilmen 54:32 Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:32 – Yemin olsun, Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?

İbni Kesir 54:32 Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?


Elmalılı-orijinal 54:33 Lûtun kavmı o inzarlara yalan dediler

Elmalılı 54:33 - Lût kavmi de uyarıları yalanladı.

DiyanetMeali 54:33 Lut milleti uyaran peygamberleri yalanladı.

DiyanetVakfı 54:33 Lût'un kavmi de uyarıcı peygamberleri yalanladı.

Ömer.N.Bilmen 54:33-34 Lût kavmi korkutucuları tekzîp etti. Şüphe yok ki, Biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgar gönderdik. Lût'un âl'i müstesna onları bir seher vakti kurtardık.

SuatYıldırım 54:33 – Lût kavmi de peygamberlerini yalancı saydılar.

İbni Kesir 54:33 Lut kavmi de uyarıları yalanladı.


Elmalılı-orijinal 54:34 Biz gönderdik üzerlerine taşlar yağdıran, yalnız Lûtun ailesini necata çıkardık bir sehar

Elmalılı 54:34 - Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık,

DiyanetMeali 54:34-35 Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.

DiyanetVakfı 54:34 Biz de üstlerine taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik. Ancak Lût ailesini seher vakti kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 54:33-34 Lût kavmi korkutucuları tekzîp etti. Şüphe yok ki, Biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgar gönderdik. Lût'un âl'i müstesna onları bir seher vakti kurtardık.

SuatYıldırım 54:34-35 – Biz de Lût’un ailesi dışında, hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Onları ise, tarafımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri Biz böyle ödüllendiririz.

İbni Kesir 54:34 Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar yolladık. Ancak Lut'un ailesi müstesna. Onları seher vakti kurtardık.


Elmalılı-orijinal 54:35 Tarafımızdan bir ni'met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız

Elmalılı 54:35 - Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.

DiyanetMeali 54:34-35 Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.

DiyanetVakfı 54:35 Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.

Ömer.N.Bilmen 54:35 Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak, işte şükredeni öylece mükâfaatlandırırız.

SuatYıldırım 54:34-35 – Biz de Lût’un ailesi dışında, hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Onları ise, tarafımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri Biz böyle ödüllendiririz.

İbni Kesir 54:35 Katımızdan bir nimet olarak. İşte Biz; şükredeni böyle mükafatlandırırız.


Elmalılı-orijinal 54:36 Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar

Elmalılı 54:36 - (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,

DiyanetMeali 54:36 Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler.

DiyanetVakfı 54:36 Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.

Ömer.N.Bilmen 54:36 Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiye korkutmuş idi. Fakat onlar bu korkutuş ile şekk ve şüphede bulundular (onu tasdik etmediler).

SuatYıldırım 54:36 – Lût onları Bizim yakalarından tutup azaba çarptıracağımızı söyleyerek tehdit etmişti. Ama onlar uyarmalara karşı şüpheye düştüler.

İbni Kesir 54:36 Andolsun ki; onlara, azab ile yakalayacağımızı da haber vermişti. Ama onlar bu uyarıları kuşku ile karşılayarak yalanladılar.


Elmalılı-orijinal 54:37 Ve onun müsafirlerinden kâm almağa kalkıştılar, biz de gözlerini siliverdik de tadın bakalım dedik azâbımı ve inzarlarımı?

Elmalılı 54:37 - Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

DiyanetMeali 54:37 And olsun ki, onlar Lut'un konukları olan melekleri elde etmeye kalkıştılar, bunun üzerine gözlerini kör ettik. "Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik.

DiyanetVakfı 54:37 Onlar Lût'un misafirlerine karşı kötülük yapmayı planlamışlardı. Hemen biz onların gözlerini silme kör ettik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

Ömer.N.Bilmen 54:37-38 Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.

SuatYıldırım 54:37 – Onlar Lût’un misafirlerine karşı niyetlerini bozdular, onlarla yalnız kalmak için gidip gidip geldiler. Biz de gözlerini silme kör ettik. Haydi tadın Benim cezalandırmamı ve tehditlerimi! [11,77-83; 15,61-74] {KM, Tekvin 19,11}

İbni Kesir 54:37 Andolsun ki; onlar, misafirlerine kötülük yapmayı kasdetmişlerdi. Biz de gözlerini kör ettik. Azabımı ve tehdidimi tadın.


Elmalılı-orijinal 54:38 Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır

Elmalılı 54:38 - Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.

DiyanetMeali 54:38 And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.

DiyanetVakfı 54:38 Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

Ömer.N.Bilmen 54:37-38 Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.

SuatYıldırım 54:38 – Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.

İbni Kesir 54:38 Andolsun ki; bir sabah erken, önü alınmaz bir azab geldi başlarına.


Elmalılı-orijinal 54:39 Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı

Elmalılı 54:39 - "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

DiyanetMeali 54:39 "Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın" dedik.

DiyanetVakfı 54:39 İşte azabımı ve uyanlarımı tadın! (denildi).

Ömer.N.Bilmen 54:39-40 «Artık azabımı ve tehditle- rimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:39 – Haydi tadın Benim cezalandırmamı ve tehditlerimi!

İbni Kesir 54:39 Tadın, işte azabımı ve tehditlerimi.


Elmalılı-orijinal 54:40 Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

Elmalılı 54:40 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:40 And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?*

DiyanetVakfı 54:40 Andolsun biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?

Ömer.N.Bilmen 54:39-40 «Artık azabımı ve tehditle- rimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

SuatYıldırım 54:40 – Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur’ân’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi, var mı düşünen ve ibret alan?

İbni Kesir 54:40 Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp ibret alan var mı?


Elmalılı-orijinal 54:41 Şanım hakkiçin ali Fir'avne de geldi inzar edici Peygamberler

Elmalılı 54:41 - Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.

DiyanetMeali 54:41 And olsun ki, Firavun erkanına uyaranlar geldi.

DiyanetVakfı 54:41 Şüphesiz Firavun'un kavmine de uyarıcılar gelmişti.

Ömer.N.Bilmen 54:41-42 Celâlim hakkı için Fir'avun'un â'ine korkutucular gelmişti. Âyetlerimizin hepsini de tekzîp ettiler, artık Biz de onları bir muktedir azîzin yakalamasıyla yakaladık.

SuatYıldırım 54:41 – Firavun hanedanına da uyaran peygamberler geldi.

İbni Kesir 54:41 Andolsun ki; Firavun erkanına da uyarıcılar geldi.


Elmalılı-orijinal 54:42 Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır

Elmalılı 54:42 - Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince;

DiyanetMeali 54:42 Mucizelerimizin hepsini yalanladılar. Bunun üzerine onları güç ve kuvvet sahibi olana yakışır bir şekilde yakaladık.

DiyanetVakfı 54:42 Lâkin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları güç ve kudretimize lâyık bir şekilde yakaladık.

Ömer.N.Bilmen 54:41-42 Celâlim hakkı için Fir'avun'un â'ine korkutucular gelmişti. Âyetlerimizin hepsini de tekzîp ettiler, artık Biz de onları bir muktedir azîzin yakalamasıyla yakaladık.

SuatYıldırım 54:42 – Onlar âyet ve delillerimizin hepsini yalan saydılar. Biz de onları mutlak galip, tam muktedir olan Allah’ın şanına yaraşır tarzda cezalandırdık.

İbni Kesir 54:42 Onlar, bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de kendilerini, çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık.


Elmalılı-orijinal 54:43 Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlımı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâetmi var?

Elmalılı 54:43 - Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?

DiyanetMeali 54:43 Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı üstündür? Yoksa Kitablarda size bir kurtuluş belgesi mi var?

DiyanetVakfı 54:43 Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan daha mı iyidirler? Yoksa kitaplarda sizin için bir berât mı var?

Ömer.N.Bilmen 54:43 Sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mıdır? Yoksa sizin için kitapta bir beraat mi vardır?

SuatYıldırım 54:43 – Şimdi söyleyin (ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı güçlüdür! Yoksa ilahî kitaplarda sizin ebedî olan âhirette kurtulacağınıza dair berat senedi mi var?

İbni Kesir 54:43 Sizin kafirleriniz bunlardan daha mı iyidir? Yoksa kitablarda sizin için bir beraat mi vardır?


Elmalılı-orijinal 54:44 Yoksa biz yardımlaşır bir cem'iyyetiz mi diyorlar?

Elmalılı 54:44 - Yoksa "Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz." mu diyorlar?

DiyanetMeali 54:44 Yoksa: "Biz öç alabilecek bir topluluğuz" mu diyorlar?

DiyanetVakfı 54:44 Yoksa "Biz, intikam almağa gücü yeten bir topluluğuz" mu diyorlar?

Ömer.N.Bilmen 54:44-45 Yoksa Biz yardımlaşır (intikamımızı alabilir) bir cemaatiz mi diyorlar? O cemiyet muhakkak ki, yakında bozulacak ve arkalarını çevireceklerdir.

SuatYıldırım 54:44 – Ne o, “Biz tam dayanışma halinde olan, muzaffer bir topluluğuz” mu diyorlar?

İbni Kesir 54:44 Yoksa onlar: Biz, intikam almaya muktedir bir topluluğuz mu diyorlar?


Elmalılı-orijinal 54:45 Her halde o cem'iyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler

Elmalılı 54:45 - Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.

DiyanetMeali 54:45 Toplulukları dağıtılacak, yüzgeri edileceklerdir.

DiyanetVakfı 54:45 O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.

Ömer.N.Bilmen 54:44-45 Yoksa Biz yardımlaşır (intikamımızı alabilir) bir cemaatiz mi diyorlar? O cemiyet muhakkak ki, yakında bozulacak ve arkalarını çevireceklerdir.

SuatYıldırım 54:45 – İyi bilsinler: Onların toplu kuvvetleri bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

İbni Kesir 54:45 Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklar.


Elmalılı-orijinal 54:46 Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve bedterdir

Elmalılı 54:46 - Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.

DiyanetMeali 54:46 Kıyamet onların azap ile vadedildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür!

DiyanetVakfı 54:46 Bilakis kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha acıdır.

Ömer.N.Bilmen 54:46-47 Hayır. Onların asıl mev'idleri Kıyamettir. O Kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır. Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.

SuatYıldırım 54:46 – Daha doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir.Kıyamet saatinin dehşeti ise tarif edilemeyecek kadar müthiş ve acıdır!

İbni Kesir 54:46 Daha doğrusu onlara vaadolunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır.


Elmalılı-orijinal 54:47 Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler

Elmalılı 54:47 - Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

DiyanetMeali 54:47 Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

DiyanetVakfı 54:47 Şüphesiz suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

Ömer.N.Bilmen 54:46-47 Hayır. Onların asıl mev'idleri Kıyamettir. O Kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır. Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.

SuatYıldırım 54:47 – Mücrimler tam bir şaşkınlık ve çılgınlık içindedirler.

İbni Kesir 54:47 Muhakkak ki suçlular; sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.


Elmalılı-orijinal 54:48 O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar

Elmalılı 54:48 - O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" (denilecek).

DiyanetMeali 54:48 Ateşe yüzüstü sürüldükleri gün, onlara: "Cehennemin dokunan azabını tadın" denir.

DiyanetVakfı 54:48 O gün yüzüstü ateşe sürüklendiklerinde "Cehennemin elemini tadın!" denir.

Ömer.N.Bilmen 54:48-49 O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık.

SuatYıldırım 54:48 – O gün cehennemde yüzleri üstü süründürülürler ve kendilerine: “Tadın cehennemin temâsını!” denilir.

İbni Kesir 54:48 O gün, yüzleri üstü ateşe sürüldüklerinde: Tadın cehennemin tadını, denir.


Elmalılı-orijinal 54:49 Haberiniz olsun ki biz her şey'i bir kaderle yaratmışızdır

Elmalılı 54:49 - Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.

DiyanetMeali 54:49 Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.

DiyanetVakfı 54:49 Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.

Ömer.N.Bilmen 54:48-49 O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık.

SuatYıldırım 54:49 – Muhakkak ki Biz her şeyi bir kaderle, bir ölçü ile yarattık. [25,2; 87,1-3]

İbni Kesir 54:49 Muhakkak ki Biz, her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.


Elmalılı-orijinal 54:50 Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir

Elmalılı 54:50 - Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.

DiyanetMeali 54:50 Bizim buyruğumuz bir göz kırpması gibi anidir.

DiyanetVakfı 54:50 Bizim buyruğumuz, bir anlık bakış gibi, bir tek sözden başka bir şey değildir.

Ömer.N.Bilmen 54:50 Bizim emrimizde başka değil, ancak birdir, göz ile bir bakış gibidir.

SuatYıldırım 54:50 – Bizim emrimiz sadece bir kere, hem de göz açıp kapama gibi pek hızlıdır.

İbni Kesir 54:50 Ve Bizim emrimiz bir tektir; bir göz kırpması gibidir.


Elmalılı-orijinal 54:51 Celâlim hakkiyçin emsalinizi hep helâk da ettik fakat hani düşünen?

Elmalılı 54:51 - Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?

DiyanetMeali 54:51 And olsun ki, benzerlerinizi yok etti, öğüt alan yok mudur?

DiyanetVakfı 54:51 Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helâk ettik. Düşünüp ibret alan yok mu?

Ömer.N.Bilmen 54:51 Ve şüphe yok ki, sizin emsalinizi helâk ettik, fakat düşünen hani!

SuatYıldırım 54:51 – Gerçekten Biz sizin nice benzerlerinizi imha ettik! Haydi var mı düşünen ve ibret alan?

İbni Kesir 54:51 Andolsun ki; Biz, sizin benzerlerinizi hep helak etmişizdir. Şu halde bir düşünen var mı?


Elmalılı-orijinal 54:52 Bununla beraber işledikleri her şey defterlerdedir

Elmalılı 54:52 - İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.

DiyanetMeali 54:52 İnsanların yaptıkları her şey kitablarda kayıtlıdır.

DiyanetVakfı 54:52 Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur.

Ömer.N.Bilmen 54:52 Ve her neyi yapmış oldular ise defterlerde (kayıtlı)dır.

SuatYıldırım 54:52-53 – Onların yaptıkları her şey, defterlerde kayıtlıdır.Küçük, büyük her şey, satır satır yazılıdır. [82,10-11]

İbni Kesir 54:52 Yaptıkları her şey kitablarda kayıtlıdır.


Elmalılı-orijinal 54:53 Ve küçük büyük hepsi satra geçmiştir

Elmalılı 54:53 - Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.

DiyanetMeali 54:53 Küçük ve büyük, hepsi satır satırdır.

DiyanetVakfı 54:53 Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.

Ömer.N.Bilmen 54:53 Ve her bir küçük ve büyük, yazılmıştır.

SuatYıldırım 54:52-53 – Onların yaptıkları her şey, defterlerde kayıtlıdır.Küçük, büyük her şey, satır satır yazılıdır. [82,10-11]

İbni Kesir 54:53 Küçük, büyük her şey satır satırdır.


Elmalılı-orijinal 54:54 Şübhesiz müttekıler Cennetlerde nur içinde

Elmalılı 54:54 - Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.

DiyanetMeali 54:54-55 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler.*

DiyanetVakfı 54:54 Takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarındadır.

Ömer.N.Bilmen 54:54 Muhakkak ki muttakîler, cennetlerde ve ırmaktadırlar.

SuatYıldırım 54:54 – Ama müttakiler ise cennetlerde, bahçelerde ve ırmak kenarındadırlar.

İbni Kesir 54:54 Muhakkak ki muttakiler, cennetlerde ve ırmaklardadırlar.


Elmalılı-orijinal 54:55 Sadakat meclisinde, kudretine nihayet olmıyan bir şehinşahın huzurı kibriyasında

Elmalılı 54:55 - Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

DiyanetMeali 54:54-55 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler.*

DiyanetVakfı 54:55 Güçlü ve Yüce Allah'ın huzurunda hak meclisindedirler.

Ömer.N.Bilmen 54:55 Bir doğruluk ikametgâhında, gâyet kudret sahibi bir hükümdarın huzurunda (bulunacaklardır).

SuatYıldırım 54:55 – Son derece kuvvetli o Hükümdarın, hak ve dürüstlük meclisinde yerlerini alırlar.

İbni Kesir 54:55 Doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar.