Elmalılı-orijinal 19:1 Kaf, Ha,Ya, Ayn, Sad.
Elmalılı 19:1 - Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
DiyanetMeali 19:1 Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
DiyanetVakfı 19:1 Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd.
Ömer.N.Bilmen 19:1 Kâf, Hâ, yâ, Ayn, Sâd.
SuatYıldırım 19:1 – Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
İbni Kesir 19:1 Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
Elmalılı-orijinal 19:2 Rabbının rahmetini bir anış Zekerriya kuluna
Elmalılı 19:2 - Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadır.
DiyanetMeali 19:2 Bu, Rabbinin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini anmadır.
DiyanetVakfı 19:2 (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.
Ömer.N.Bilmen 19:2 (Bu) Rabbin rahmetiyle kulu Zekeriya'yı anmasıdır.
SuatYıldırım 19:2 – Bu, Senin Rabbinin, kulu Zekeriyya’ya olan lütuf ve ihsanının anlatımıdır. [3,38-41] {KM, Luka 1,5-25}
İbni Kesir 19:2 Rabbının, kulu Zekeriyya'ya rahmetinin zikri.
Elmalılı-orijinal 19:3 O vakıt ki rabbına nida etmişti, gizli bir nida
Elmalılı 19:3 - Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmıştı.
DiyanetMeali 19:3 O Rabbine içinden yalvarmıştı.
DiyanetVakfı 19:3 Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:
Ömer.N.Bilmen 19:3 O vakit ki, Rabbine gizlice bir dua ile duada (niyazda) bulunmuştu.
SuatYıldırım 19:3 – O Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti:
İbni Kesir 19:3 Hani o; Rabbına içinden yalvarmıştı.
Elmalılı-orijinal 19:4 Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım
Elmalılı 19:4 - Şöyle demişti: "Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım(ın saçı) bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım."
DiyanetMeali 19:4 Şöyle demişti: "Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım."
DiyanetVakfı 19:4 Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
Ömer.N.Bilmen 19:4 Demişti ki: «Yarabbi! Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı, başımın tüyü de tutuştu ve Rabbim! Sana ne dua ettim ise mahrum kalmadım.»
SuatYıldırım 19:4 – “Ya Rabbî, iyice yaşlandım, kemiklerim zayıfladı, eridi, başımdaki saçlarım ağardı, beyaz alevler gibi tutuştu. Ya Rabbî, Sana her ne için yalvardıysam, asla mahrum kalmadım.”
İbni Kesir 19:4 Ve demişti ki: Rabbım; gerçekten kemiklerim yıprandı, baş yaşlılık alevi ile tutuştu. Rabbım; şimdiye kadar sana yalvarmakla bir şeyden mahrum olmadım.
Elmalılı-orijinal 19:5 Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle
Elmalılı 19:5 - "Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endişedeyim. Karım da kısır bulunuyor. Onun için katından bana bir çocuk ihsan et."
DiyanetMeali 19:5-6 Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla."
DiyanetVakfı 19:5 Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.
Ömer.N.Bilmen 19:5 «Ve ben arkamdan beni takibedecek akrabam (olmayışından)dan korkmaktayım, zevcem de kısırdır. Artık bana sen kendi tarafından bir oğul bağışla.»
SuatYıldırım 19:5-6 – Doğrusu ben arkamdan yerime geçecek akrabamdan ötürü endişeliyim. Eşim de kısır! Bana lütf-u kereminden öyle bir vâris nasib et ki bana da, Yâkub hanedanına da vâris olsun. Onu, razı olacağın bir insan eyle ya Rabbî!” [3,38-39]
İbni Kesir 19:5 Doğrusu ben; kendimden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana katından bir oğul bağışla.
Elmalılı-orijinal 19:6 Ki hem benim mirasımı, hem Ya'kub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl rabbım!
Elmalılı 19:6 - "Ki bana da mirasçı olsun, Yakub ailesine de mirascı olsun. Rabbim, onu sen rızana kavuştur."
DiyanetMeali 19:5-6 Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Onun, rızanı kazanmasını da sağla."
DiyanetVakfı 19:6 Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!
Ömer.N.Bilmen 19:6 «Hem bana vâris olsun hem de Yakub hânedanına vâris olsun ve Rabbim, O'nu indinde rızaya mazhar buyur.»
SuatYıldırım 19:5-6 – Doğrusu ben arkamdan yerime geçecek akrabamdan ötürü endişeliyim. Eşim de kısır! Bana lütf-u kereminden öyle bir vâris nasib et ki bana da, Yâkub hanedanına da vâris olsun. Onu, razı olacağın bir insan eyle ya Rabbî!” [3,38-39]
İbni Kesir 19:6 Ki bana ve Yakuboğullarına mirasçı olsun. Rabbım; onu razı olunan kıl.
Elmalılı-orijinal 19:7 Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona
Elmalılı 19:7 - (Allah şöyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık."
DiyanetMeali 19:7 Allah: "Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" buyurdu.
DiyanetVakfı 19:7 (Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.
Ömer.N.Bilmen 19:7 (Allah buyurdu ki:) «Ey Zekeriya! Seni bir oğul ile müjdeleriz ki, adı Yahya'dır. Onun için evvelce (kimseyi) bir adaş kılmadık.»
SuatYıldırım 19:7 – “Zekeriyya!” buyurdu Allah. “Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce, kimseyi ona adaş yapmadık (Bu adı alan olmadı).”
İbni Kesir 19:7 Ey Zekeriyya; sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce bu adı hiç kimseye vermedik.
Elmalılı-orijinal 19:8 Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim
Elmalılı 19:8 - Zekeriyya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
DiyanetMeali 19:8 Zekeriya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
DiyanetVakfı 19:8 Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?
Ömer.N.Bilmen 19:8 Dedi ki: «Yarabbi! Bana nereden bir oğul olabilir? Zevcem ise kısır olmuştur. Ben de ihtiyarlıktan son yaşa yetişmiş oldum.»
SuatYıldırım 19:8 – “Ya Rabbî, dedi, nasıl benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise bir pîr-i faniyim!”
İbni Kesir 19:8 Rabbım; karım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olur ki? dedi.
Elmalılı-orijinal 19:9 Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin
Elmalılı 19:9 - (Allah yahut Cebrail ona şöyle) dedi: "Dediğin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin."
DiyanetMeali 19:9 Allah: "Rabbin böyle buyurdu; Çünkü bu bana kolaydır, nitekim sen yokken daha önce seni yaratmıştım" dedi.
DiyanetVakfı 19:9 Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır. Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.
Ömer.N.Bilmen 19:9 Buyurdu ki: «Öyledir. Rabbin buyurdu ki, o Bana kolaydır ve muhakkak ki, Ben seni bundan evvel yaratmıştım, halbuki sen hiçbir şey değildin.»
SuatYıldırım 19:9 – Melek dedi: “Öyledir, fakat Rabbin buyurdu ki: Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de Ben değil miyim?” [76,1]
İbni Kesir 19:9 Öyledir. Rabbım buyurdu ki: Bu, bana çok kolaydır. Daha önce sen yokken seni de yaratmıştım.
Elmalılı-orijinal 19:10 Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sap sağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir
Elmalılı 19:10 - Zekeriyya şöyle dedi: "Rabbim! Bana alâmet ver." Allah: "Senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde, üç gün, üç gece insanlarla konuşamaz hale gelmendir." buyurdu.
DiyanetMeali 19:10 Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır" buyurdu.
DiyanetVakfı 19:10 O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşamamandır, buyurdu.
Ömer.N.Bilmen 19:10 Dedi ki: «Yarabbi! Benim için bir alâmet kıl.» Buyurdu ki: «Senin alâmetin, sen sapasağlam olduğun halde nâs ile üç gece konuşmaya muktedir olamamandır.»
SuatYıldırım 19:10 – “Bana bir alâmet göster ya Rabbî!”, dedi. Allah buyurdu: “Senin alâmetin, sağlığın yerinde olmasına rağmen üç gün insanlarla konuşamamandır” [3,41]
İbni Kesir 19:10 Öyleyse Rabbım bana bir nişan ver, dedi. Senin nişanın; birbiri ardı sıra üç gece insanlarla konuşmamandır, buyurdu.
Elmalılı-orijinal 19:11 Derken mihrabdan kavmine karşı çıktı da «Sabah ve akşam tesbih edin» diye onlara işaret verdi
Elmalılı 19:11 - Nihayet (birgün konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı çıktı da onlara "Sabah ve akşam (Rabbinizi) tesbih edin" diye işaret etti.
DiyanetMeali 19:11 Zekeriya bunun üzerine mabedden çıkıp milletine: "Sabah akşam Allah'ı tesbih edin" diye işarette bulundu.
DiyanetVakfı 19:11 Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.
Ömer.N.Bilmen 19:11 Sonra mescitten kavmine karşı çıktı da, «Gündüzlerin evvellerinde ve sonunda tesbihte bulununuz,» diye onlara işaret eyledi.
SuatYıldırım 19:11 – Derken, mâbeddeki bölmesinden halkının karşısına çıkıp “Sabah akşam Rabbinizi tenzih ve O’na ibadet edin!” diye işarette bulundu. [Mihrab için bkz. 3,37]
İbni Kesir 19:11 Bunun üzerine ma'bedden çıkıp kavmine: Sabah akşam Allah'ı tesbih edin, diye işaret etti.
Elmalılı-orijinal 19:12 Ey Yahya! kitabı kuvvetle tut (dedik) ve daha sabiy iken ona hikmet verdik
Elmalılı 19:12 - "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
DiyanetMeali 19:12-14 "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
DiyanetVakfı 19:12 "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.
Ömer.N.Bilmen 19:12 Ey Yahya! Kitabı kuvetle tut. Ve O'na daha çocuk iken hikmet verdik.
SuatYıldırım 19:12-14 – “Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!” dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik.O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi.
İbni Kesir 19:12 Ey Yahya, Kitab'a kuvvetle sarıl. Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Elmalılı-orijinal 19:13 Hem de ledünnümüzden bir rikkat ve bir pâklik, ki çok takvaşiar idi
Elmalılı 19:13 - Hem de katımızdan bir merhamet ve (günahlardan) paklık verdik, o çok takva sahibi idi.
DiyanetMeali 19:12-14 "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
DiyanetVakfı 19:13 Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi.
Ömer.N.Bilmen 19:13 Ve O'na tarafımızdan bir rahmet, bir nezahet (verdik) ve çok muttakî oldu.
SuatYıldırım 19:12-14 – “Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!” dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik.O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi.
İbni Kesir 19:13 Katımızdan bir kalb yumuşaklığı ile safiyet verdik. O, takva sahibi biri idi.
Elmalılı-orijinal 19:14 Ve valideynine ihsankâr idi, cebbar, isyarkâr değil idi
Elmalılı 19:14 - Anne ve babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr değildi.
DiyanetMeali 19:12-14 "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet verdik. O, Allah'tan sakınan ve anasına babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi.
DiyanetVakfı 19:14 Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.
Ömer.N.Bilmen 19:14 Ve anasıyla babasına ita-atkâr idi ve bir zorba, isyankâr değildi.
SuatYıldırım 19:12-14 – “Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!” dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik.O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı. Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi.
İbni Kesir 19:14 Anasına ve babasına karşı iyi davranırdı. Baş kaldıran bir zorba değildi.
Elmalılı-orijinal 19:15 Selâm ona hem doğduğu gün, hem öleceği gün hem de diri olarak ba'solunacağı gün
Elmalılı 19:15 - Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun.
DiyanetMeali 19:15 Doğduğu günde, öleceği günde ve dirileceği günde ona selam olsun.*
DiyanetVakfı 19:15 Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!
Ömer.N.Bilmen 19:15 Ve O'na selâm olsun, doğduğu günde ve öleceği günde ve diri olarak (kabrinden) kaldırılacağı günde.
SuatYıldırım 19:15 – Doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selâm olsun ona.
İbni Kesir 19:15 Selam olsun ona, doğduğu günde, öleceği günde ve dirileceği günde.
Elmalılı-orijinal 19:16 Kitabda Meryemi de an, o vakıt ki ailesinden çekildi de şark tarafından bir mekâna
Elmalılı 19:16 - (Ey Muhammed!) Kur'ân'daki Meryem kıssasını da an (insanlara anlat). Hani o, ailesinden ayrılarak (evinin veya mescidin) doğu tarafında bir yere çekilmişti.
DiyanetMeali 19:16 Kitabda Meryem'i de an. O, ailesinden ayrılarak, doğu yönünde bir yere çekilmişti.
DiyanetVakfı 19:16 (Resûlüm! ) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.
Ömer.N.Bilmen 19:16 Kitapta Meryem'i de yâd et. O vakit ki, ailesinden ayrılarak şark tarafında bir yere çekilmişti.
SuatYıldırım 19:16 – Kitapta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi.
İbni Kesir 19:16 Kitab'da Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak Doğu tarafında bir yere çekilmişti.
Elmalılı-orijinal 19:17 Onlardan öte bir perde çekti derken kendisine ruhumuzu gönderdik de düzgün bir beşer halinde ona temessül ediverdi
Elmalılı 19:17 - Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü.
DiyanetMeali 19:17 Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti. Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü.
DiyanetVakfı 19:17 Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.
Ömer.N.Bilmen 19:17 Onların öte yanlarında (kendisine) bir perde edinmişti. Artık Biz de ona ruhumuzu (Cibrîl-i Emîn) gönderdik de onun için tam bir beşer sûretinde görünüvermişti.
SuatYıldırım 19:17 – Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. [26,193-194 ]
İbni Kesir 19:17 Onlardan gizlenmek için de bir perde germişti. Derken, Biz de ona ruhumuzu göndermiştik de tam bir insan olarak görünmüştü ona.
Elmalılı-orijinal 19:18 (Meryem) ona ben, dedi: her halde senden rahmana sığınırım, sakınırsın eğer bir teki isen
Elmalılı 19:18 - Meryem: "Ben senden Rahmân (olan Allah) a sığınırım. Eğer Allah'dan korkuyorsan (dokunma bana)" dedi.
DiyanetMeali 19:18 Meryem: "Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım" dedi.
DiyanetVakfı 19:18 Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).
Ömer.N.Bilmen 19:18 (Meryem) Dedi ki: «Muhakkak ben senden Rahmân'a sığınırım. Eğer sen bihakkın muttakî isen (yanımdan çekil).»
SuatYıldırım 19:18 – Meryem irkildi ve “Ben” dedi, “Rahmana sığındım senden.Eğer Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!”
İbni Kesir 19:18 Rahman'a sığınırım senden, dedi. Eğer takva sahibi isen.
Elmalılı-orijinal 19:19 (Ruh) dedi: haberin olsun ben sana gayet temiz bir oğlan vermek için sırf rabbının resulüyüm.
Elmalılı 19:19 - Melek: "Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim" dedi.
DiyanetMeali 19:19 Cebrail: "Ben temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim" dedi.
DiyanetVakfı 19:19 Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.
Ömer.N.Bilmen 19:19 (Cibril) Dedi ki: «Ben sana bir tertemiz oğul bağışlamak için Rabbinin ancak bir elçisiyim.»
SuatYıldırım 19:19 – Ruh: “Ben” dedi, “Rabbinden sana gelen bir elçiyim.Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim.”
İbni Kesir 19:19 O da: Ben, Rabbının sana tertemiz bir oğul vermek için gönderdiği bir elçiden başka bir şey değilim, dedi.
Elmalılı-orijinal 19:20 Dedi: benim için bir oğlan nasıl olur? bana bir beşer dokunmadı, ben bir kahbe de değilim.
Elmalılı 19:20 - Meryem: "Benim nasıl çocuğum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim" dedi.
DiyanetMeali 19:20 Meryem: "Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde nasıl oğlum olabilir?" dedi.
DiyanetVakfı 19:20 Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.
Ömer.N.Bilmen 19:20 (Meryem) Dedi ki: «Bana bir oğul nasıl olabilir ki, bana bir beşer (nikah ile) dokunmamamıştır ve ben bir iffetsiz de değilim.»
SuatYıldırım 19:20 – Meryem: “Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır. İffetsiz bir kadın da değilim!”
İbni Kesir 19:20 Meryem: Benim nasıl bir oğlum olabilir ki; bana hiç bir beşer dokunmamıştır. Ve ben, kötü kadın da değilim, dedi.
Elmalılı-orijinal 19:21 Dedi öyle, fakat rabbın buyurdu ki o bana göre kolay hem onu nasa kudretimizin bir bürhanı ve tarafımızdan bir rahmet kılacağımız için, hem de o, bir kaza edilmiş emir bulunuyor
Elmalılı 19:21 - Melek: "Bu, dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasız çocuk vermek), bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden (ezelde) kararlaştırılmış bir iştir." dedi.
DiyanetMeali 19:21 Cebrail: "Bu böyledir, çünkü Rabbin, 'Bu bana kolaydır, onu insanlar için bir mucize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız; hem bu önceden kararlaştırılmış bir iştir' diyor" dedi.
DiyanetVakfı 19:21 Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.
Ömer.N.Bilmen 19:21 Cibril de dedi ki: «Öyledir. Rabbin buyurdu ki, o Bana göre pek kolaydır ve onu nâsa bir alâmet ve Bizden bir rahmet kılacağız. Ve (O) hükme mukterin bir emirden ibaret olmuştur.»
SuatYıldırım 19:21 – Ruh: “Öyledir, ama Rabbin: “Bu iş bana pek kolaydır. Çünkü biz onu insanlara kudretimimzin bir alâmeti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir.” dedi.” [3,45; 48,50]
İbni Kesir 19:21 Bu böyledir, zira Rabbın; bu, Bana kolaydır, onu insanlar için bir ayet ve katımızdan bir rahmet kılacağız, buyuruyor, dedi. Ve iş, olup bitti.
Elmalılı-orijinal 19:22 Bu suretle ona hamil oldu, ve bu hamlile uzak bir yere çekildi
Elmalılı 19:22 - Nihayet (Allah'ın emri gerçekleşti) Meryem İsa'ya gebe kaldı ve o haliyle uzak bir yere çekildi.
DiyanetMeali 19:22 Meryem oğlana gebe kaldı, o haliyle uzak bir yere çekildi.
DiyanetVakfı 19:22 Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
Ömer.N.Bilmen 19:22 Artık (Meryem nefh-i rûh ile) O'na hamile kaldı. Onunla hemen uzakça bir mahalle çekilip gitti.
SuatYıldırım 19:22 – Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu haliyle uzakça bir yere çekildi.
İbni Kesir 19:22 Nihayet ona gebe kaldı ve bu sebeple uzak bir yere çekildi.
Elmalılı-orijinal 19:23 Derken ağrı onu bir hurma dalına götürdü, ay dedi: nolaydım bundan evvel öleydim ve unutulmuş gitmiş olaydım
Elmalılı 19:23 - Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.
DiyanetMeali 19:23 Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeğe mecbur etti. "Keşke ben bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim" dedi.
DiyanetVakfı 19:23 Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
Ömer.N.Bilmen 19:23 Derken ona doğum hareketi gelerek kendisini bir hurma ağacının altına gitmeğe muztar kıldı, dedi ki: «Ne olurdu bana, bundan evvel ölmüş olsaydım ve unutulup terkedilmiş bulunsa idim.»
SuatYıldırım 19:23 – Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı. “Ay!” dedi, “n’olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!”
İbni Kesir 19:23 Doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Keşki, dedi; bundan evvel öleydim de unutulup gideydim.
Elmalılı-orijinal 19:24 Derken ona altından nida etti: sakın mahzun olma, rabbın senin altında bir su arkı vücûde getirdi
Elmalılı 19:24 - Melek, Meryem'e, aşağı tarafından şöyle seslendi. "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir ırmak akıttı."
DiyanetMeali 19:24-25 Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.
DiyanetVakfı 19:24 Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."
Ömer.N.Bilmen 19:24 Derken ona aşağısından nidâ etti ki: «Sakın mahzun olma. Muhakkak ki, Rabbin senin alt yanından bir su cetveli vücuda getirdi.»
SuatYıldırım 19:24 – Derken, Ruh, ona aşağıdan şöyle seslendi: “Sakın üzülme!” dedi, “Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi.
İbni Kesir 19:24 Altından ona şu nida geldi: Üzülme sakın, Rabbın senin ayağının altında bir ırmak akıttı.
Elmalılı-orijinal 19:25 Hurmanın da dalını kendine doğru silkele, üzerine derilmiş tâze hurmalar dökülsün
Elmalılı 19:25 - "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün."
DiyanetMeali 19:24-25 Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.
DiyanetVakfı 19:25 "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."
Ömer.N.Bilmen 19:25 «Hurma ağacını kendine doğru silkele, üzerine taze hurma döküIüversin.»
SuatYıldırım 19:25 – “Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün.”
İbni Kesir 19:25 Hurma dalını kendine doğru silkele; üstüne taze hurma dökülsün.
Elmalılı-orijinal 19:26 Artık ye, iç, gözün aydın olsun, bunun üzerine şayed beşerden birini görürsen ben, de: rahmana oruç adadım, onun için bu gün hiç bir inse söz söylemiyeceğim
Elmalılı 19:26 - "Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen, ben Rahmân (olan Allah)a bir oruç (susmak) adadım. Onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım" de.
DiyanetMeali 19:26 Ye iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan 'Ben Rahman için oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım' de."
DiyanetVakfı 19:26 "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
Ömer.N.Bilmen 19:26 «Artık ye ve iç, ve gözün aydın olsun, imdi insanlardan bir kimseyi görürsen, 'Ben Rahmân için oruca nezrettim. Artık bugün hiçbir insan ile asla konuşmayacağım,' de.»
SuatYıldırım 19:26 – “Artık ye, iç, gözün aydın olsun!Eğer herhangi bir insana rastlarsan: “Ben Rahman’a oruç adamıştım, de, o sebeple bugün hiç kimseyle konuşmayacağım”
İbni Kesir 19:26 Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan; ben Rahman' a oruç adadım. Onun için bugün hiç bir kimseyle konuşmayacağım, de.
Elmalılı-orijinal 19:27 Derken onu yüklenerek kavmine getirdi, hey Meryem! Dediler: alimallah yumurcak bir şey getirdin
Elmalılı 19:27 - Sonra Meryem onu (İsa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: "Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın."
DiyanetMeali 19:27-28 Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: "Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi" dediler.
DiyanetVakfı 19:27 Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!
Ömer.N.Bilmen 19:27 Artık onu yüklenerek kavminin yanına getirdi. Dediler ki: «Ey Meryem! Doğrusu pek büyük, çirkin bir şey ile gelmiş oldun.»
SuatYıldırım 19:27 – Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. “Kız Meryem! dediler, sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!”
İbni Kesir 19:27 Derken çocuğu alıp kavmine getirdi. Ey Meryem; andolsun ki utanılacak bir şey yaptın, dediler.
Elmalılı-orijinal 19:28 Ey Harûnun hemşiresi, baban bir kötülük adamı değil idi, anan da bir kahbe değil idi
Elmalılı 19:28 - "Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."
DiyanetMeali 19:27-28 Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: "Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kızkardeşi! Baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi" dediler.
DiyanetVakfı 19:28 Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.
Ömer.N.Bilmen 19:28 «Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir şahıs değildi ve anan da iffetten mahrum bulunmuş değildi.»
SuatYıldırım 19:28 – “Ey Harun’un kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!”
İbni Kesir 19:28 Ey Harun'un kızkardeşi; baban kötü birisi değildi, annen de iffetsiz değildi, dediler.
Elmalılı-orijinal 19:29 Bunun üzerine ona işaret etti, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz dediler
Elmalılı 19:29 - Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.
DiyanetMeali 19:29 Meryem çocuğu gösterdi. "Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?" dediler.
DiyanetVakfı 19:29 Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"
Ömer.N.Bilmen 19:29 Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: «Biz daha beşikte bir çocuk bulunan ile nasıl konuşabiliriz?»
SuatYıldırım 19:29 – Meryem, (bana değil, çocuğa sorun dercesine) çocuğu gösterdi: “Nasıl olur da, dediler, beşikteki bebekle konuşuruz?” [23,50]
İbni Kesir 19:29 Bunun üzerine o, çocuğu gösterdi: Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler.
Elmalılı-orijinal 19:30 O dedi ki: haberiniz olsun ben Allahın kuluyum, o bana kitab verdi ve beni bir Peygamber yaptı
Elmalılı 19:30 - (Allah'ın bir mucizesi olarak İsa şöyle) dedi: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yaptı."
DiyanetMeali 19:30-33 Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
DiyanetVakfı 19:30 Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."
Ömer.N.Bilmen 19:30 (O çocuk) Dedi ki: «Ben şüphe yok Allah'ın kuluyum, bana kitap verdi ve beni bir peygamber kıldı.»
SuatYıldırım 19:30 – Derken bebek: “Ben Allah’ın kuluyum, dedi, O bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi.Hz.İsâ (a.s.)’ın bu sözü İncîl’de de yer alır (KM, Matta, 12,18)
İbni Kesir 19:30 Çocuk dedi ki: Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı.
Elmalılı-orijinal 19:31 Ve beni her nerede olsam mübarek kıldı ve berhayat olduğum müddetçe bana namaz ve zekât tavsıye buyurdu
Elmalılı 19:31 - "Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti."
DiyanetMeali 19:30-33 Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
DiyanetVakfı 19:31 "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."
Ömer.N.Bilmen 19:31 «Ve beni nerede olsam mübarek kıldı ve bana berhayat olduğum müddetçe namaz ile ve zekât, ile emretti.»
SuatYıldırım 19:31 – “Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı.”
İbni Kesir 19:31 Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı ve yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti.
Elmalılı-orijinal 19:32 Ve beni valdeme hürmetkâr kıldı, bir cebbar şekıy kılmadı
Elmalılı 19:32 - "Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni zorba ve isyankar yapmadı."
DiyanetMeali 19:30-33 Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
DiyanetVakfı 19:32 "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."
Ömer.N.Bilmen 19:32 «Ve beni valideme itaatkar kıldı ve beni bir zorba, isyankâr kılmadı.»
SuatYıldırım 19:32 – “Anneme saygılı, hayırlı evlat kılıp, asla zorba, bedbaht ve hayırsız biri yapmadı” [17,23; 31,14]
İbni Kesir 19:32 Bir de anneme iyi davranmamı. Ve beni bedbaht bir zorba kılmadı.
Elmalılı-orijinal 19:33 Ve selâm bana hem doğduğum gün hem öleceğim gün, hem diri olarak ba'olunacağım gün
Elmalılı 19:33 - "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."
DiyanetMeali 19:30-33 Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.
DiyanetVakfı 19:33 "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."
Ömer.N.Bilmen 19:33 «Ve selâm benim üzerimedir, doğduğum günde ve öleceğim günde ve diri olarak kaldırılacağım günde.»
SuatYıldırım 19:33 – Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!”
İbni Kesir 19:33 Selam olsun bana; doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kaldırılacağım günde, dedi.
Elmalılı-orijinal 19:34 İşte hakkında niza edip durdukları İsâ ibin Meryem hak sözü olarak budur
Elmalılı 19:34 - İşte hakkında (yahudilerle hıristiyanların) ihtilaf edip durdukları Meryemoğlu İsa'ya dair Allah'ın sözü budur.
DiyanetMeali 19:34 İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa gerçek söze göre budur.
DiyanetVakfı 19:34 İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur.
Ömer.N.Bilmen 19:34-35 İşte hak olan kavle göre bu, kendisinde ihtilâfta bulundukları Meryem'in oğlu İsâ'dır. Allah için asla tasavvur olunamaz ki, kendisi için bir çocuk edinmiş olsun. O münezzehtir, hangi bir şeyi (vücûda getirmek) dileyince ona ancak «Ol!» der, o da hemen oluverir.
SuatYıldırım 19:34 – İşte hakkında şüphe ve tartışmalara girdikleri Meryem oğlu Îsa konusunda gerçeğin ta kendisi olan Allah’ın sözü budur.
İbni Kesir 19:34 İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa, hak söze göre budur.
Elmalılı-orijinal 19:35 Allahın veled ittihaz etmesi hiç bir zaman olur şey değildir, tenzih o sübhana, o bir emri murad edince sade ona ol der! oluverir
Elmalılı 19:35 - Çocuk edinmek asla Allah'ın şanına yakışmaz. O bundan münezzehtir. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir.
DiyanetMeali 19:35 Allah çocuk edinmez, O münezzehtir. Bir işin olmasına hükmederse ona ancak "Ol" der, o da olur.
DiyanetVakfı 19:35 Allah'ın bir evlât edinmesi, olur şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur.
Ömer.N.Bilmen 19:34-35 İşte hak olan kavle göre bu, kendisinde ihtilâfta bulundukları Meryem'in oğlu İsâ'dır. Allah için asla tasavvur olunamaz ki, kendisi için bir çocuk edinmiş olsun. O münezzehtir, hangi bir şeyi (vücûda getirmek) dileyince ona ancak «Ol!» der, o da hemen oluverir.
SuatYıldırım 19:35 – Allah’ın evlat edinmesi olacak iş değildir. O bundan münezzehtir! Bir işi yapmak istedi mi, “şöyle olsun” demesi kâfidir. (36,82)
İbni Kesir 19:35 Oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O münezzehtir. Bir işin olmasını istedi mi, ona sadece; ol, der, o da oluverir.
Elmalılı-orijinal 19:36 Hem o haberiniz olsun dedi: Allah benim de rabbım sizin de rabbınızdır, onun için hep ona ibadet ediniz iste yegâne doğru yol budur
Elmalılı 19:36 - "Şüphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'tır. O halde ona ibadet edin, işte dosdoğru yol budur."
DiyanetMeali 19:36 "Doğrusu Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin, bu doğru yoldur."
DiyanetVakfı 19:36 (İsa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.
Ömer.N.Bilmen 19:36 «Ve şüphe yok ki, Allah benim de Rabbimdir. Sizin de Rabbinizdir. Artık yalnız O'na ibadet ediniz. Bu, dosdoğru bir yoldur.»
SuatYıldırım 19:36 – “İyi bilin ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse yalnız O’na ibadet ediniz. Doğru yol budur”
İbni Kesir 19:36 Şüphesiz ki Allah; benim de Rabbım, sizin de Rabbınızdır. O'na ibadet edin. İşte dosdoğru yol budur.
Elmalılı-orijinal 19:37 Sonra hizibler kendi aralarında ıhtilâfa düştüler, artık büyük bir günün görülecek hâilesinden veyl o küfredenlere
Elmalılı 19:37 - Ne var ki, fırkalar (yahudi ve hıristiyanlar) kendi aralarında ihtilafa düştüler. O büyük (dehşetli) günü görecek kâfirlerin vay haline!
DiyanetMeali 19:37 Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline!
DiyanetVakfı 19:37 Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!
Ömer.N.Bilmen 19:37-38 Sonra fırkalar kendi aralarında ihtilâfa düştüler. Artık görülecek günün en şiddetli azabı, kâfir olan kimseler içindir. Bize gelecekleri gün neler işitecekler ve neler göreceklerdir. Fakat o zalimler bugün pek zahır bir sapıklık içindedirler.
SuatYıldırım 19:37 – Sonra onun hakkında birtakım gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o kâfirlerin başına geleceklere!
İbni Kesir 19:37 Fırkalar kendi aralarında ihtilafa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline.
Elmalılı-orijinal 19:38 Neler işidecek neler görecekler onlar bize gelecekleri gün, lâkin o zalimler bugün açık dalâl içindeler
Elmalılı 19:38 - Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
DiyanetMeali 19:38 Bize geldikleri gün neler görüp neler işitecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
DiyanetVakfı 19:38 Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler.
Ömer.N.Bilmen 19:37-38 Sonra fırkalar kendi aralarında ihtilâfa düştüler. Artık görülecek günün en şiddetli azabı, kâfir olan kimseler içindir. Bize gelecekleri gün neler işitecekler ve neler göreceklerdir. Fakat o zalimler bugün pek zahır bir sapıklık içindedirler.
SuatYıldırım 19:38 – Neler işitecek, neler görecekler onlar, huzurumuza gelecekleri gün! Gerçeği pek güzel anlayacaklar o gün. Ama zalimler o gün tam bir şaşkınlık içindedirler.
İbni Kesir 19:38 Bize geldikleri gün; neler görüp işitecekler. Ne var ki zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
Elmalılı-orijinal 19:39 Onlar gaflet içinde iken, onlar iyman etmezlerken, o hasret gününün, o iş bitirildiği saatin dehşetini kendilerine haber ver,
Elmalılı 19:39 - (Ey Muhammed!) İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.
DiyanetMeali 19:39 Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.
DiyanetVakfı 19:39 (Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.
Ömer.N.Bilmen 19:39 Ve onları hasret günü ile, her emrin bitirilmiş olduğu vakit ile korkut. Onlar ise gaflettedirler ve onlar imân etmezler.
SuatYıldırım 19:39 – Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o haklarında ilâhî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hâlâ iman etmiyorlar onlar.
İbni Kesir 19:39 Sen, onları hasret günü ile korkut. O gün, onlar gaflet içinde inanmamakta iken, iş bitirilmiş olur.
Elmalılı-orijinal 19:40 her halde Arza ve bütün üzerindekilere biz varis olacağız biz, ve hep onlar bize irca, olunacaklar
Elmalılı 19:40 - Şüphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacağız. Ve onlar da mutlaka bize döndürüleceklerdir. (*) İşte budur, ta beşikten tekrar dirilmesine kadar öyle doğan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. (*) Hakk (olan Allah)ın bildirdiğine göre Meryem'in oğlu İsa (*) ki hakkında tartışıp duruyorlar. Görülüyor ki sûrenin başından beri ve buradan da sonuna kadar âyetler, hep elif fâsılasıyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalnız yedi âyet "Nûn ve Mim" fâsılasıyla işlenmiş bir çerçeve içine alınmıştır. Bu da gösterir ki bu âyetler, bu sûrenin asıl maksadını anlatan karar mahiyetindeki âyetlerdir ki, başta Allah'a çocuk isnadını (*) "Allah'ın çocuk edinmesi hiçbir zaman olur şey değildir. O'nu tenzih ederiz." âyetiyle reddedip Allah'ı tenzih etmekte ve İsa'nın dilinden de (*) "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. İşte bu doğru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu âyet, ta yukarıdaki (*) "Ben Allah'ın kuluyum." (19/30) cümlesine atfedilmiştir. Dolayısıyla (*) "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup İsa'nın konuşmasının bir devamıdır (Âl-i İmran Sûresi'nde geçen benzeri âyetin tefsirine de bkz: 3/51). Eldeki İncillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun peygamberliğinde, davetinin özünü teşkil ettiği ve tevhid inancını net bir şekilde ifade ettiği için, burada tekrar sözkonusu yapılmıştır. (*) Sonra fırkalar kendi aralarında ihtilafa düştüler. Yahudiler bir türlü söyledi. Hıristiyanların kendi fırkaları da değişik tartışmaların içine girdiler; bir kısmı Allah'ın oğlu dediler, bir kısmı da Allah'ın kendisidir, yere indi sonra göğe çıktı dediler; diğer bir kısmı ise üçün biri dediler. Sağlam bir grup da Allah'ın kulu ve peygamberi olduğunu tasdik ettiler. (*) "Vay haline o küfreden kimselerin!(*)"
DiyanetMeali 19:40 Şüphesiz Biz bütün yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara varis olacağız. Onlar Bize döneceklerdir.*
DiyanetVakfı 19:40 Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler.
Ömer.N.Bilmen 19:40 Biz, şüphe yok ki Biz, yeryüzüne ve onun üzerinde bulunanlara varis olacağız, ve Bize döndürüleceklerdir.
SuatYıldırım 19:40 – Şu kesin bir gerçektir ki bütün dünyaya ve dünyada yaşayan bütün insanlara Biz vâris olacağız (onlar sona erip baki Allah kalacak) ve ölümden sonra hepsi diriltilip Bizim huzurumuza getirileceklerdir.
İbni Kesir 19:40 Şüphe yok ki bütün yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara Biz, varis olacağız Ve onlar, Bize döndürüleceklerdir.
Elmalılı-orijinal 19:41 Kitabda İbrahimi de an, çünki o bir sıddık, bir Peygamber idi
Elmalılı 19:41 - Kur'ân'da İbrahim'i(n kıssasını da) an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi.
DiyanetMeali 19:41 Kitap'da İbrahim'e dair anlattıklarımızı da an, o şüphesiz dosdoğru bir peygamberdi.
DiyanetVakfı 19:41 Kitap'ta İbrahim'i an. Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.
Ömer.N.Bilmen 19:41 Kitapta İbrahim'i de zikret. Şüphe yok ki, o pek sâdık bir peygamber idi.
SuatYıldırım 19:41 – Kitapta İbrâhim’i de an. O gerçekten özü sözü doğru biri idi, yani bir peygamberdi.
İbni Kesir 19:41 Kitab'da İbrahim'i de an. Muhakkak ki o, dosdoğru bir peygamberdi.
Elmalılı-orijinal 19:42 Bir vakıt babasına demişti: â babacığım! o işitmez görmez ve sana hiç faidesi olmaz şeylere niçin taparsın
Elmalılı 19:42 - O, bir zaman babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"
DiyanetMeali 19:42 Babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"
DiyanetVakfı 19:42 Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?
Ömer.N.Bilmen 19:42 Bir vakit ki, babasına demişti: «Ey babacığım! Ne için işitmez, görmez ve seni hiçbir ihtiyaçtan kurtaramaz bir şeye taparsın?»
SuatYıldırım 19:42 – Zamanı geldi, babasına: “Babacığım, dedi, niçin işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bu putlara tapıyorsun?” [21,52-67] {KM, Mezmurlar 135,15-18}
İbni Kesir 19:42 Hani babasına demişti ki: Babacığım; işitmeyen, görmeyen ve sana hiç bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?
Elmalılı-orijinal 19:43 Â babacığım emin ol bana ilimden sana gelmiyen hakikat geldi, gel bana uy da seni bir düz yola çıkarayım
Elmalılı 19:43 - "Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni doğru bir yola eriştireyim."
DiyanetMeali 19:43 "Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy, seni doğru yola eriştireyim."
DiyanetVakfı 19:43 Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım.
Ömer.N.Bilmen 19:43 Ey atacığım! Muhakkak ki, ilimden sana gelmeyen, bana gelmiştir. Artık bana tâbi ol, seni bir doğru yola eriştireyim.»
SuatYıldırım 19:43 – “Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim, geldi bana, ne olur bana tâbi ol da seni dümdüz bir yola çıkarayım”
İbni Kesir 19:43 Babacığım, doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana gelmiştir. Öyleyse bana uy da, seni dosdoğru bir yola ileteyim.
Elmalılı-orijinal 19:44 Babacığım Şeytana tapma, çünki Şeytan rehmana âsi oldu
Elmalılı 19:44 - "Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu."
DiyanetMeali 19:44 "Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahman'a baş kaldırmıştır"
DiyanetVakfı 19:44 Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu.
Ömer.N.Bilmen 19:44 «Ey babacığım! Şeytana ibadet etme, şüphe yok ki şeytan, Rahmân'a isyan eder olmuştur.»
SuatYıldırım 19:44 – “Babacığım, sakın şeytana ibadet etme! Çünkü şeytan Rahman’a isyan içindedir. [36,60; 4,117]
İbni Kesir 19:44 Babacığım, şeytana tapma. Çünkü şeytan, Rahman'a başkaldırmıştır.
Elmalılı-orijinal 19:45 Babacığım ben cidden korkarım ki sana o rahmandan bir azâb dokunur da Şeytana yar olursun.
Elmalılı 19:45 - "Babacığım! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da şeytana (cehennemde arkadaş) olursun."
DiyanetMeali 19:45 "Babacığım! Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum ki böylece şeytanın dostu olarak kalırsın."
DiyanetVakfı 19:45 Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum.
Ömer.N.Bilmen 19:45 «Ey pederim! Ben muhakkak korkarım ki, sana Rahmân tarafından bir azap isabet eder de artık şeytana bir yar olmuş olursun.»
SuatYıldırım 19:45 – Babacığım, bu gidişle o Rahman’dan bile bir azabın gelip sana dokunacağından ve senin şeytana hemdem olacağından ciddî endişe içindeyim.
İbni Kesir 19:45 Babacığım, sana Rahman'ın katından bir azabın gelmesinden korkuyorum. Böylece şeytanın dostu olarak kalırsın.
Elmalılı-orijinal 19:46 Sen dedi: benim mabudlarımdan geçmekmi istiyorsun ya İbrahim? yemin ederim ki eğer vazgeçmezsen seni muhakkak recm ederim, hem beni uzun müddet bırak git
Elmalılı 19:46 - Babası "Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eğer (onları kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taşlarım. (gerçektenveya söz ile- sana taş atarım). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi.
DiyanetMeali 19:46 Babası: "Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz çevirmek mi istiyorsun? Bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım; uzun bir süre benden uzaklaş git." dedi.
DiyanetVakfı 19:46 (Babası:) Ey İbrahim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur!
Ömer.N.Bilmen 19:46 (Azer) Dedi ki: «Ey İbrahim! Yoksa sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviricisin? Andolsun ki, eğer buna nihâyet vermez isen elbette seni taşlarım ve benden uzun bir müddet uzaklaş.»
SuatYıldırım 19:46 – Babası: “İbrâhim, ne o, yoksa sen benim tanrılarıma sırtını mı dönüyorsun?Bu işten vazgeçmezsen mutlaka taşa tutarım seni. Şöyle bir uzun müddet benden uzak dur. Gözüm görmesin seni buralarda!”
İbni Kesir 19:46 Dedi ki: Sen, benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Ey İbrahim, eğer bundan vazgeçmezsen; andolsun ki seni taşlarım, uzun bir müddet benden ayrıl, git.
Elmalılı-orijinal 19:47 Dedi: selâm sana, senin için rabbıma istiğfar edeceğim, çünkü o bana çok lütufkârdır
Elmalılı 19:47 - İbrahim şöyle dedi: "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o, bana çok lütufkârdır."
DiyanetMeali 19:47 İbrahim şöyle cevap verdi: "Sana selam olsun. Senin için Rabbim'den mağfiret dileyeceğim, çünkü O, bana karşı çok lütufkardır."
DiyanetVakfı 19:47 İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır.
Ömer.N.Bilmen 19:47 (Hazret-i İbrahim de) Dedi ki: «Sana selâm olsun. Senin için Rabbime elbette ki istiğfarda bulunacağım, şüphe yok ki, O benim için çok ikram etmektedir.»
SuatYıldırım 19:47 – İbrâhim: “Selâmet, esenlik içinde kal, dedi. Rabbimden senin için af dileyeceğim. O gerçekten bana karşı çok lütufkârdır. [25,63; 28,55; 60,4; 9,113-114; 14,41]
İbni Kesir 19:47 İbrahim dedi ki: Selam olsun sana, senin için Rabbımdan mağfiret dileyeceğim. Zira O, bana karşı çok lütufkardır.
Elmalılı-orijinal 19:48 Hem sizi Allahdan başka taptıklarınızla bırakıp çekilirim de rabbıma duâ ederim, umulur ki rabbıma duâ ile bedbaht olmam
Elmalılı 19:48 - "Ben, sizden ve Allah'tan başka taptığınız şeylerden çekilip ayrılırım da Rabbime dua (ibadet) ederim. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım."
DiyanetMeali 19:48 "Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım."
DiyanetVakfı 19:48 Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam.
Ömer.N.Bilmen 19:48 «Ve sizi ve Allah'tan başka tapındıklarınızı bırakıp çekiliyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua ile bedbaht olmam.»
SuatYıldırım 19:48 – “İşte sizi de, sizin Allah’tan başka ibadet ve dua ettiğiniz tanrılarınızı da terkediyorum.Rabbime niyaz edip yalvarıyorum.Rabbime niyaz etmem sayesinde mahrum ve perişan olmayacağımı umuyorum.
İbni Kesir 19:48 Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı bırakıp çekilirim, Rabbıma yalvarırım. Rabbıma yalvarışımdan ötürü mahrum kalmayacağımı umarım.
Elmalılı-orijinal 19:49 Vaktaki onları ve Allahtan başka taptıklarını bırakıp çekildi, bizde ona İshakı ve Ya'kubu bahşeyledik ve her birini birer Peygamber yaptık
Elmalılı 19:49 - İbrahim, kavminden ve onların Allah'tan başka ibadet ettikleri şeylerden uzaklaşınca, biz ona İshak'ı ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u ihsan ettik. Ve hepsini de peygamber yaptık.
DiyanetMeali 19:49 İbrahim onları Allah'tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince ona İshak ve Yakub'u bahşettik ve her birini peygamber yaptık.
DiyanetVakfı 19:49 Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.
Ömer.N.Bilmen 19:49 Vaktâ ki onlardan ve Allah'tan başka ibadet ettikleri şeylerden çekilip gitti. O'na İshak'ı ve Yakub'u ihsan ettik ve hepsini birer peygamber kıldık.
SuatYıldırım 19:49 – Onları ve onların Allah’tan başka taptıkları putları terk edip (Şam’a yerleşince) Biz O’na İshak ile Yâkub’u hediye ettik.Onların her birine peygamberlik verdik. [21,72; 11,71; 2,133]
İbni Kesir 19:49 Onları ve Allah'tan başka taptıklarını bırakıp çekilince; ona İshak'ı ve Yakub'u bahşettik. Ve her birini peygamber yaptık.
Elmalılı-orijinal 19:50 Ve bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik ve hepsine dillerdi yüksek bir yadı sıdk verdik
Elmalılı 19:50 - Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik.
DiyanetMeali 19:50 Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onların her dilde üstün şekilde anılmalarını sağladık.*
DiyanetVakfı 19:50 Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.
Ömer.N.Bilmen 19:50 Ve onlara rahmetimizden ihsan ettik ve onlar için dillerde yüksek, doğru bir sena nâsip kıldık.
SuatYıldırım 19:50 – Onlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk. Onlara dillerde ve dinlerde yüksek ve güzel bir nam bıraktık.
İbni Kesir 19:50 Bunlara rahmetimizden lutfettik. Onlar için yüce bir doğruluk dili verdik
Elmalılı-orijinal 19:51 Kitabda Musâyı da an, çünkü o bir muhlis idi ve bir Resul bir Peygamber idi
Elmalılı 19:51 - Kur'ân'da Musa'yı da an; Şüphesiz ki o, ihlaslı bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.
DiyanetMeali 19:51 Kitap'da Musa'ya dair anlattıklarımızı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
DiyanetVakfı 19:51 (Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yı da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi.
Ömer.N.Bilmen 19:51 Ve kitapta Mûsa'yı da yâd et. Şüphe yok ki, o ihlâs ile muttasıf idi ve bir resûl, bir nebi olmuş idi.
SuatYıldırım 19:51 – Kitapta Mûsâ’yı da an. Gerçekten O Allah tarafından ihlâsa erdirilen bir kul idi, resul ve nebî idi.
İbni Kesir 19:51 Kitab'da Musa'yı da an. Muhakkak ki o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş bir peygamberdi.
Elmalılı-orijinal 19:52 Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik
Elmalılı 19:52 - Biz ona Tur dağının sağ yanından seslendik ve onu hususi bir konuşmada bulunmak üzere kendimize yaklaştırdık.
DiyanetMeali 19:52 Ona Tur'un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık.
DiyanetVakfı 19:52 Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.
Ömer.N.Bilmen 19:52 Ve o'na Tûr'un sağ tarafından nidâ ettik ve onu münacaat eder bir halde yaklaştırdık.
SuatYıldırım 19:52 – Hani ona Tur’un sağ tarafından seslenmiş ve özel konuşma için onu huzurumuza almıştık. [28,30] {KM, Çıkış 33,11}
İbni Kesir 19:52 Ona Tur'un sağ yanından seslendik. Ve onu gizlice söyleşmek için yaklaştırdık.
Elmalılı-orijinal 19:53 Ve rahmetimizden ona biraderi Harûnu da bir Peygamber olarak ihsan eyledik
Elmalılı 19:53 - Rahmetimizden de ona, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik. Meâl-i Şerifi
DiyanetMeali 19:53 Rahmetimizden, kardeşi Harun'u bir peygamber olarak ona bağışladık.
DiyanetVakfı 19:53 Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Harun'u bir peygamber olarak armağan ettik.
Ömer.N.Bilmen 19:53 Ve ona rahmetimizden olarak kardeşi Harûn'u bir nebi olmak üzere ihsan ettik.
SuatYıldırım 19:53 – Ve rahmet ve keremimizden, kardeşi Harun’u da nebî olarak ona ihsan etmiştik. [28,34; 20,31; 26,13] {KM, Çıkış 7,1}
İbni Kesir 19:53 Ve rahmetimizden ötürü ona; kardeşi Harun'u da bir peygamber olarak bağışladık.
Elmalılı-orijinal 19:54 Kitabda İsmaili de an, çünkü o cidden va'dinde sadık idi, ve bir Resul, bir Peygamber idi
Elmalılı 19:54 - Kur'ân'da İsmail'i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.
DiyanetMeali 19:54 Kitap'da İsmail'e dair anlattıklarımızı da an. Çünkü o sözünde doğru bir kimse idi, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
DiyanetVakfı 19:54 (Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi.
Ömer.N.Bilmen 19:54 Ve kitapta İsmail'i de an, şüphe yok ki, o vaadinde sâdık idi ve bir resûl, bir nebi idi.
SuatYıldırım 19:54 – Kitapta İsmâil’i de an. Gerçekten o, verdiği sözü yerine getiren biri idi. Resul ve nebî idi. [17,34; 61,2-3]
İbni Kesir 19:54 Kitab'da İsmail'i de an. Muhakkak ki o, vaadine sadık idi ve katımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
Elmalılı-orijinal 19:55 Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi
Elmalılı 19:55 - Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
DiyanetMeali 19:55 Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
DiyanetVakfı 19:55 Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
Ömer.N.Bilmen 19:55 Ve hanedanına namaz ile ve zekât ile emrederdi ve Rabbinin indinde rızaya nâil olmuştu.
SuatYıldırım 19:55 – Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi. Rabbinin râzı olduğu biri idi. [20,132; 66,6]
İbni Kesir 19:55 Kavmine namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbının katında hoşnudluğu ermişti.
Elmalılı-orijinal 19:56 Kitabda İdrisi de an, çünkü o bir sıddık, bir Peygamber idi
Elmalılı 19:56 - Kitapta İdris'i de an; çünkü o, çok sadık (özü, sözü pek doğru) bir peygamberdi.
DiyanetMeali 19:56 Kitap'da İdris'i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi.
DiyanetVakfı 19:56 Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi.
Ömer.N.Bilmen 19:56 Ve kitapta İdris'i de zikret. Şüphe yok ki o, bir sıddık, bir peygamber idi.
SuatYıldırım 19:56 – Kitapta İdris’i de an. Gerçekten o da doğruluğun timsali biri idi, bir nebî idi. [21,85] {KM, Tekvin 5,24}
İbni Kesir 19:56 Kitab'da İdris'i de an. Muhakkak ki o, dosdoğru bir peygamberdi.
Elmalılı-orijinal 19:57 Ve biz onu yüksek bir mekâna ref'ettik
Elmalılı 19:57 - Biz onu yüce bir yere yükselttik.
DiyanetMeali 19:57 Biz onu yüce bir yere yükselttik.
DiyanetVakfı 19:57 Onu üstün bir makama yücelttik.
Ömer.N.Bilmen 19:57 Ve onu yüksek bir makama kaldırdık.
SuatYıldırım 19:57 – Biz onu üstün bir makama yücelttik.
İbni Kesir 19:57 Onu yüce bir yere yükselttik.
Elmalılı-orijinal 19:58 İşte bunlar Allahın kendilerine in'am eylediği Peygamberlerden, Âdem zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın âyetleri tilâvet olunduğu zaman ağlıyarak secdelere kapanırlardı
Elmalılı 19:58 - İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail'in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
DiyanetMeali 19:58 İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu peygamberler; Adem'in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in neslinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
DiyanetVakfı 19:58 İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail (Ya'kub) 'in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, çok merhametli olan Allah'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Ömer.N.Bilmen 19:58 İşte bunlar ki, Allah Teâlâ'nın kendilerine in'am buyurmuş olduğu peygamberlerdendir. Âdem'in zürriyetinden ve Nûh ile beraber gemiye yüklemiş olduklarımızdandır ve İbrahim ile İsra-il'in zürriyetindendir ve hidâyete erdirdiğimiz ve ihtiyar eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman secde eder ve ağlar oldukları halde yere kapanırlardı.
SuatYıldırım 19:58 – İşte bunlar, Allah’ın nimetine mazhar olmuş olan bu zatlar, Âdem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrâhim ve İsrailin nesillerinden ve hidâyete erdirip seçtiğimiz kimselerdendir. Onlar Rahman’ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı. [6,83-90; 40,78]
İbni Kesir 19:58 İşte bunlar; Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Adem in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ile İsrail'in neslinden, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman; ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Elmalılı-orijinal 19:59 Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı zayi' ettiler ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da «Gayya» yı boylıyacaklar
Elmalılı 19:59 - Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)
DiyanetMeali 19:59 Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir.
DiyanetVakfı 19:59 Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.
Ömer.N.Bilmen 19:59 Sonra arkalarından bir tâife onlara halef oldu ki, namazı zâyi ettiler ve şehvetlere tâbi oldular. Artık yakında cehennem deresine yetişeceklerdir.
SuatYıldırım 19:59 – Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.
İbni Kesir 19:59 Ama onların ardından namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. Onlar bu azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir.
Elmalılı-orijinal 19:60 Ancak tevbe edip iymana gelen ve salih amel işliyenler müstesna, çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmiyerek Cennete gireceklerdir
Elmalılı 19:60 - Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır.
DiyanetMeali 19:60-61 Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır.
DiyanetVakfı 19:60 Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır.
Ömer.N.Bilmen 19:60 Ancak tövbekar olan ve imân eden ve sâlih amelde bulunan kimseler müstesna. Çünkü onlar cennete girerler ve birşey ile zulme uğratılmış olmazlar.
SuatYıldırım 19:60 – Ancak tövbe eden, iman edip makbul ve güzel işler yapanlar cennete girecekler ve asla haksızlığa uğramayacaklardır.
İbni Kesir 19:60 Ancak tevbe edip iman ederek salih amel işleyenler müstesnadır. Onlar, hiç bir haksızlığa uğratılmadan cennete girerler.
Elmalılı-orijinal 19:61 Rahmanın kullarına va'd buyurduğu Adin Cennetlerine, şüphe yok ki onun va'di icra olunagelmiştir
Elmalılı 19:61 - O cennet, Rahmân (olan Allah)ın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır.
DiyanetMeali 19:60-61 Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman'ın kullarına gaybde vadettiği cennete, Adn cennetlerine gireceklerdir. Şüphesiz, O'nun sözü yerini bulacaktır.
DiyanetVakfı 19:61 O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır.
Ömer.N.Bilmen 19:61 Âdn cennetleri ki, Rahmân, kullarına gayb olarak vaad buyurmuştur. Şüphe yok ki, O'nun vaadi vücuda getirilmekte bulunmuştur.
SuatYıldırım 19:61 – Evet, onlar Rahman’ın kullarına gıyabî olarak vâd ettiği, dünyada iken görmeksizin inandıkları Adn cennetlerine gireceklerdir. Allah’ın vâdi muhakkak ki yerini bulacaktır. [73,18]
İbni Kesir 19:61 Rahman'ın kullarına gıyaben vaad ettiği Adn cennetlerine. Şüphesiz O'nun sözü yerini bulacaktır.
Elmalılı-orijinal 19:62 Orada hiç boş söz işitmezler, ancak bir selâm, rızıkları da vardır orada sabah, akşam
Elmalılı 19:62 - Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır.
DiyanetMeali 19:62 Orada boş sözler değil sadece esenlik veren sözler işitirler. Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar.
DiyanetVakfı 19:62 Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.
Ömer.N.Bilmen 19:62 Orada faidesiz lakırdı işitmezler, ancak selâm (işitirler) ve onlar için orada sabah ve akşam rızıkları da vardır.
SuatYıldırım 19:62 – Orada onlar boş ve anlamsız söz işitmezler, sadece selâm ve selâmet sözleri duyarlar. Orada ziyafetleri sabah akşam kendilerine sunulacaktır. [56,25-26; 73,35]
İbni Kesir 19:62 Orada boş sözler değil, sadece selam sözü işitirler ve sabah-akşam rızıklarını hazır bulurlar.
Elmalılı-orijinal 19:63 O o Cennettir ki kullarımızdan her kim korunur takıyy ise ona miras kılarız
Elmalılı 19:63 - İşte kullarımızdan takva sahibi olanlara vereceğimiz cennet budur.
DiyanetMeali 19:63 Kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanları mirasçı kılacağımız Cennet işte budur.
DiyanetVakfı 19:63 Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur.
Ömer.N.Bilmen 19:63 O, o cennettir ki, ona kullarımızdan muttakî olanları varis kılarız.
SuatYıldırım 19:63 – İşte bu cennetlere kullarımızdan, Allah’ı sayıp günahtan sakınanları vâris kılacağız.
İbni Kesir 19:63 İşte bu cennetlere; kullarımızdan takva sahiplerini mirasçı kılacağız.
Elmalılı-orijinal 19:64 Bir de rabbının emri olmayınca biz (rabbının Resulleri) inemeyiz, önümüzdeki ardımızdaki ve bunun arasındaki hep onundur ve rabbın seni unutmuş değildir
Elmalılı 19:64 - "(Cebrail dedi ki: Ey Muhammed!) "Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardımızdaki (bütün geçmiş ve gelecek şeyler) ve bunların arasındakiler hep O'nundur. Rabbin de (seni) unutmuş değildir?"
DiyanetMeali 19:64 Cebrail: "Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz, geçmişimizi geleceğimizi ve ikisinin arasındakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin unutkan değildir."
DiyanetVakfı 19:64 Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan değildir.
Ömer.N.Bilmen 19:64 Ve (Cibril-i Emîn demiştir ki:) «Biz inemeyiz, ancak Rabbin emri ile ineriz. Ve önümüzde ve ardımızda ve bunların arasında ne varsa (hepsi) O'nun içindir ve Rabbin unutkan değildir.»
SuatYıldırım 19:64 – Rabbinin emri olmadıkça biz (meleklerden olan elçiler) inmeyiz. Önümüzde ve arkamızdaki bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler hep O’na aittir. Senin Rabbin, hiçbir şeyi unutmaz.
İbni Kesir 19:64 Biz, ancak Rabbının emri ile ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bu ikisi arasındaki her şey, O'nundur. Ve Rabbın unutkan değildir.
Elmalılı-orijinal 19:65 O bütün Semavât-ü Arzın ve aralarındakilerin rabbı, binaenaleyh ona ıbadet et ve ıbadetine sebatle sabreyle, hiç sen ona bir adaş bilir misin?
Elmalılı 19:65 - O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmekte sabırlı ol. Hiç sen Allah'ın ismini taşıyan başka birini bilir misin?
DiyanetMeali 19:65 O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Öyleyse Ona ibadette sabırlı ol. Hiç O'na benzeyen bir şey bilir misin?*
DiyanetVakfı 19:65 (O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabırlı ve metânetli ol. O'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).
Ömer.N.Bilmen 19:65 Göklerin ve yerin ve onların arasında olanların Rabbidir. Binaenaleyh O'na ibadet et. O'nun ibadeti için sabr (ve sebat) eyle. Sen O'nun için hiçbir nazir bilir misin?
SuatYıldırım 19:65 – O göklerin, yerin ve o ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir. Öyleyse yalnız O’na kulluk et. O’na ibadetinde sabır ve sebat göster. Ona denk ve adaş olacak hiç kimse bilir misin?
İbni Kesir 19:65 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbıdır. O halde O'na ibadet et ve bu ibadetinde devamlı ol. Sen, hiç O'nun için bir adaş bilir misin?
Elmalılı-orijinal 19:66 Böyle iken insan diyor ki: her ne zaman ölürsem ileride mutlak bir zîhayat olarak çıkarılacak mıyım?
Elmalılı 19:66 - Halbuki insan şöyle der: "Ben öldüğüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çıkarılacak mıyım?"
DiyanetMeali 19:66 İnsan: "Ben öldüğümde mi diriltileceğim?" der.
DiyanetVakfı 19:66 İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"
Ömer.N.Bilmen 19:66 Ve insan der ki: «Öldüğüm zaman mı ileride diri olarak mı çıkarılacağım?»
SuatYıldırım 19:66 – Böyle iken kâfir insan: “Sahi, ben öldükten sonra diriltilip kabrimden çıkarılacak mıyım?” der. [13,5; 36,77-79]
İbni Kesir 19:66 İnsan der ki: Ben, öldüğümde mi diriltileceğim?
Elmalılı-orijinal 19:67 Ya o insan hiç bir şey değil iken bizim kendisini halketmiş olduğumuzu düşünmez mi?
Elmalılı 19:67 - O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı?
DiyanetMeali 19:67 Bu insan kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mi?
DiyanetVakfı 19:67 İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?
Ömer.N.Bilmen 19:67 O insan hiç düşünmez mi ki, Biz onu evvelce yarattık, halbuki o hiçbir şey değildi.
SuatYıldırım 19:67 – O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik?
İbni Kesir 19:67 İnsan hiç düşünmez mi ki; kendisi önceden bir şey değilken, Biz yarattık onu.
Elmalılı-orijinal 19:68 Evet rabbına kasem ederim ki biz onları ve o Şeytanları muhakkak ve muhakkak mahşere toplıyacağız, sonra onları muhakkak ve muhakkak dizleri üstü Cehennemin etrafına ihzar eyliyeceğiz
Elmalılı 19:68 - Rabbine andolsun ki biz onları (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.).
DiyanetMeali 19:68 Rabbine and olsun ki Biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.
DiyanetVakfı 19:68 Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
Ömer.N.Bilmen 19:68 Evet. Rabbine andolsun ki onları ve şeytanları elbette haşr-edeceğiz. Sonra da onları muhakkak ki, cehennemin etrafında dizüstü hazırlamış olacağız.
SuatYıldırım 19:68 – Senin Rabbine yemin olsun ki Biz onları da, şeytanları da diriltip huzurumuza toplayacağız, sonra da cehennemin çevresinde dizüstü çökmüş vaziyette oraya getireceğiz.
İbni Kesir 19:68 Rabbına andolsun ki; Biz, onları da, şeytanları da beraber mutlaka haşr edeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.
Elmalılı-orijinal 19:69 Sonra her zümreden rahmana karşı en ziyade serkeşlik eden hangileri ise muhakkak ve muhakkak nez'edeceğiz
Elmalılı 19:69 - Sonra her zümreden Rahmân'a karşı en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayırıp atacağız.
DiyanetMeali 19:69 Sonra her toplumdan Rahman'a en çok kimin baş kaldırdığını ortaya koyacağız.
DiyanetVakfı 19:69 Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız.
Ömer.N.Bilmen 19:69 Sonradan her fırkadan Rahmân'a karşı ziyâdece mütekebbir (serkeş) olanı muhakkak ki, şiddetle ahzedeceğiz.
SuatYıldırım 19:69 – Sonra da her topluluktan, Rahmân’a isyan etmede aşırılık edenleri çekip ayıracağız.
İbni Kesir 19:69 Sonra her toplumdan Rahman'a karşı en çok başkaldıranları ortaya koyacağpız.
Elmalılı-orijinal 19:70 Sonra elbette biz o Cehenneme yaslanmıya evlâ olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz:
Elmalılı 19:70 - Sonra o cehenneme atılmaya layık olanların kimler bulunduğunu elbette biz daha iyi biliriz.
DiyanetMeali 19:70 Cehenneme girmeye en layık olanları Biz biliriz.
DiyanetVakfı 19:70 Sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz.
Ömer.N.Bilmen 19:70 Sonra elbette ki Biz, cehenneme girip yanmağa evlâ olanı da şüphe yok, da ziyâde biliriz.
SuatYıldırım 19:70 – Sonra o cehennemi boylamaya daha çok müstahak olanları elbette Biz pek iyi biliriz.
İbni Kesir 19:70 Cehenneme en çok layık olanları elbette Biz, biliriz.
Elmalılı-orijinal 19:71 Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın, ve bu rabbının uhdesine vacib kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur
Elmalılı 19:71 - İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.
DiyanetMeali 19:71 Sizden cehenneme uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin yapmayı üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür.
DiyanetVakfı 19:71 İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.
Ömer.N.Bilmen 19:71 Ve sizden bir kimse yoktur ki, illâ oraya uğrayacaktır. Bu, Rabbin tarafından hükm ve kaza buyurulmuş bir şeydir.
SuatYıldırım 19:71 – Sizden hiç kimse yoktur ki cehenneme varmasın. Bu Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.
İbni Kesir 19:71 Sizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbının yapmayı üzerine aldığı kesin bir hükümdür.
Elmalılı-orijinal 19:72 Sonra müttakı olanlara necat veririz de zalimleri dizleri üstü bırakırız
Elmalılı 19:72 - Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız.
DiyanetMeali 19:72 Sonra Biz Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanları kurtarır, zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakırız.
DiyanetVakfı 19:72 Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.
Ömer.N.Bilmen 19:72 Sonra ittikada bulunmuş olanları necâta erdiririz. Zalimleri de orada dizleri üstüne çökmüş bir halde bırakırız.
SuatYıldırım 19:72 – Sonra Allah’ı sayıp günahlardan sakınan müttakileri kurtararak zalimleri dizüstü çökmüş vaziyette orada bırakacağız.
İbni Kesir 19:72 Sonra Biz, takvaya erenleri kurtaracağız. Zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.
Elmalılı-orijinal 19:73 Âyetlerimiz kendilerine açık açık tecvid üzere okunduğu vakıt da o küfredenler dediler ki iyman edenlere: «bu iki ferikin hangisi makamca daha iyi ve meclis-ü mahfilce daha güzel?»
Elmalılı 19:73 - Âyetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman, o inkâr edenler, iman edenlere dediler ki :"Bu iki zümreden (Mümin ve kâfirlerden) hangisi mevki bakımından daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?"
DiyanetMeali 19:73 Ayetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkar edenler inananlara: "Bu iki takımın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir?" derler.
DiyanetVakfı 19:73 Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler.
Ömer.N.Bilmen 19:73 Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman kâfir olanlar, imân etmiş olanlara dedi ki: «İki fırkadan hangisi makamca daha hayırlıdır, meclisce daha güzeldir?»
SuatYıldırım 19:73 – Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman o kâfirler iman edenlere dediler ki: (Bu uhrevî ve manevî halleri bir tarafa bırakalım, dünya hayatının realitesine bakalım) “Bu iki zümreden, mümin ve kâfirlerden hangisinin makamı daha üstün, grup ve topluluğu daha muteberdir?” [6,53; 46,11; 26,111]
İbni Kesir 19:73 Ayetlerimiz kendilerine açıkça okunduğu zaman; küfreden o adamlar mü'minlere: Bu iki takım insanın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir? derler.
Elmalılı-orijinal 19:74 Halbuki biz kendilerinden evvel meta' ve manzaraca daha güzel nice karınlar helâk etmişiz
Elmalılı 19:74 - Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gösterişce daha güzel nice asırlar halkını helak etmişizdir.
DiyanetMeali 19:74 Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, onlar varlıkça ve gösterişçe bunlardan daha üstündüler.
DiyanetVakfı 19:74 Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.
Ömer.N.Bilmen 19:74 Halbuki, Biz onlardan evvel nice asırlar (ahalisini) helâk ettik ki, onlar eşyaca ve manzara itibariyle daha güzel idiler.
SuatYıldırım 19:74 – Halbuki Biz onlardan önce, gerek mal ve eşyaları, gerek gösterişleri daha güzel durumda olan öyle nesiller helâk ettik ki saymaya gelmez.
İbni Kesir 19:74 Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, varlıkça ve gösterişçe bunlardan çok daha üstündüler.
Elmalılı-orijinal 19:75 De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet va'dolunacak şeyi gördükleri vakıt: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zaıyf?
Elmalılı 19:75 - Onlara de ki: "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış.
DiyanetMeali 19:75 De ki: "Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir."
DiyanetVakfı 19:75 De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
Ömer.N.Bilmen 19:75 De ki: «Her kim sapıklık içinde ise onun için Rahmân uzattıkça uzatsın (onlara dilediklerini versin) ne ehemmiyeti var! Vaktâ ki, vaadolunduklarını, ya azabı veya Kıyamet gününü görürler, artık mekanca daha şerli ve yardımcılarca daha zayıf kim olduğunu bilmiş olacaklardır.»
SuatYıldırım 19:75 – De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! [3,61; 62,6]
İbni Kesir 19:75 De ki: Rahman; sapıklıkta olanın günlerinin uzunluğunu uzattıkça uzatır. Nihayet tehdit edildikleri azabı veya kıyamet gününü gördükleri zaman; kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bileceklerdir.
Elmalılı-orijinal 19:76 Hidâyeti kabul edenlere ise Allah daha ziyade hidayet verir ve bâkı kalacak olan salih ameller rabbının ındinde sevabca da daha hayırlı akıbetçe de daha hayırlıdır
Elmalılı 19:76 - Allah, hidayeti kabul edenlere, daha çok hidayet verir. Baki kalacak olan salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç bakımından da daha hayırlıdır.
DiyanetMeali 19:76 Allah doğru yolda olanların doğruluğunu artırır. Baki kalacak yararlı işler Rabbinin katında sevap olarak da daha iyidir, sonuç olarak da daha iyidir.
DiyanetVakfı 19:76 Allah, doğru yola gidenlerin hidayetini artırır. Sürekli kalan iyi işler, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha iyidir.
Ömer.N.Bilmen 19:76 Allah Teâlâ ihtida edenlere hidâyeti arttırır ve bâki olan sâlih ameller ise Rabbin nezdinde sevapça da hayırlıdır. Akibetçe de hayırlıdır.
SuatYıldırım 19:76 – Allah hidâyeti kabul edip doğru yola gelenlerin ise feyizlerini artırır. Baki kalacak dürüst ve yararlı işler, Rabbinin nazarında hem mükâfat bakımından daha üstün, hem de âkıbet yönünden daha iyidir. [9,124-125]
İbni Kesir 19:76 Allah, hidayete erenlerin hidayetini artırır. Baki kalacak salih ameller Rabbının katında hem sevab olarak daha hayırlı, hem de netice olarak daha hayırlıdır.
Elmalılı-orijinal 19:77 Şimdi şu küfredip de bana muhakkak mal ve veled verilecek diyen herifi gördün
Elmalılı 19:77 - Şimdi âyetlerimizi inkâr eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir." diyen adamı gördün mü?
DiyanetMeali 19:77 Ayetlerimizi inkar eden ve "bana elbette mal ve çocuk verilecektir" diyeni gördün mu?
DiyanetVakfı 19:77 (Resûlüm!) Âyetlerimizi inkâr eden ve "Muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adamı gördün mü?
Ömer.N.Bilmen 19:77 Gördün mü o kimseyi ki, Bizim âyetlerimizi inkâr etti ve dedi ki: «Elbette bana mal ve veled verilecektir.»
SuatYıldırım 19:77 – Baksana şu âyetlerimizi inkâr edip: “Mutlaka malım mülküm de olacak, çoluk çocuğum da olacak!” diyen adamın haline!
İbni Kesir 19:77 Ayetlerimizi inkar eden; bana elbette mal ve çocuk verilecektir, diyeni gördün mü?
Elmalılı-orijinal 19:78 Gaybe muttali' mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?
Elmalılı 19:78 - O (kâfir), gaybı mı bildi? Yoksa Rahmân (olan Allah) katından bir söz mü aldı?
DiyanetMeali 19:78 O görülmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katından bir söz mü almıştır?
DiyanetVakfı 19:78 O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?
Ömer.N.Bilmen 19:78 Gayba vakıf mı olmuş, yoksa Rahmân'ın nezdinde bir ahd mi edinmiş?
SuatYıldırım 19:78 – Ne o, bu adam gaybı öğrenmenin yolunu mu buldu, yoksa Rahman’dan kesin bir söz mü aldı?
İbni Kesir 19:78 O, görülmeyeni mi biliyor yoksa Rahman katından bir söz mü almış?
Elmalılı-orijinal 19:79 Hayır biz onun dediğini yazacağız ve kendisine azâbdan bir med çekeceğiz
Elmalılı 19:79 - Hayır, asla öyle değil; biz onun söylediklerini yazacağız ve azabını çoğalttıkça çoğaltacağız.
DiyanetMeali 19:79 Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.
DiyanetVakfı 19:79 Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.
Ömer.N.Bilmen 19:79 Hayır öyle değil, ne diyeceğini elbette yazacağız ve onun için azabı arttırdıkça arttıracağız.
SuatYıldırım 19:79 – Asla! İşte onun bu sözünü deftere kaydedeceğiz ve azabını da artırdıkça artıracağız.
İbni Kesir 19:79 Hayır, onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.
Elmalılı-orijinal 19:80 Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek
Elmalılı 19:80 - O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir.
DiyanetMeali 19:80 Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir.
DiyanetVakfı 19:80 Onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.
Ömer.N.Bilmen 19:80 Ve onun dediklerine Biz varis olacağız ve o Bize tek başına gelecektir.
SuatYıldırım 19:80 – O sözünü ettiği mal ve evlada Biz vâris olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak ve o, huzurumuza tek başına (ilk yarattığımız gibi mal ve mülkten, makam ve mevkiden hatta elbiseden bile soyunmuş olarak çırılçıplak) gelecektir.
İbni Kesir 19:80 Onun söylemekte olduğuna Biz, mirasçı olacağız. Kendisi Bize tek olarak gelecektir.
Elmalılı-orijinal 19:81 Tuttular Allahtan başka ma'budlar edindiler ki kendilerine ızzet ve kuvvet olsunlar diye
Elmalılı 19:81 - Onlar, kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye, Allah'dan başka ilâh edindiler.
DiyanetMeali 19:81 Onlar kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak tanrılar edindiler.
DiyanetVakfı 19:81 Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan başka tanrılar edindiler.
Ömer.N.Bilmen 19:81 Ve onlar Allah'tan başka tanrılar edindiler, kendileri için bir izzet olsun diye.
SuatYıldırım 19:81 – Kendilerine kalsa izzet ve kuvvet vesilesi olsun diye, Allah’tan başka birtakım tanrılar edindiler.
İbni Kesir 19:81 Onlar; kendilerine güç kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak ilahlar edindiler.
Elmalılı-orijinal 19:82 Hayır yarın ıbadetlerini inkâr edecekler de aleyhlerine zıdd olacaklar
Elmalılı 19:82 - Hayır, (zannettikleri gibi değil) tapındıkları ilâhlar onların ibadetlerini inkâr edecekler ve aleyhlerine dönüp düşman olacaklardır.
DiyanetMeali 19:82 Hayır, tanrıları kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve onlara düşman olacaklardır.*
DiyanetVakfı 19:82 Hayır, hayır! (Taptıkları), onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar.
Ömer.N.Bilmen 19:82 Asla öyle değil, onların tapındıklarını atiyyen inkâr edecekler ve onların üzerine düşman kesileceklerdir.
SuatYıldırım 19:82 – Hayır, hayır! Taptıkları o nesneler onların ibadetlerini reddedecekler ve kendilerine düşman olacaklardır. [35,14; 46,5]
İbni Kesir 19:82 Hayır, onlar kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine döneceklerdir.
Elmalılı-orijinal 19:83 Görmedin mi biz o Şeytanları o kâfirlerin üzerine salmışız onları kaynatıp oynatıp kıvrandırıyorlar
Elmalılı 19:83 - Görmedin mi? Biz şeytanları o kâfirler üzerine musallat ettik. Onları (günaha) kışkırtıp duruyorlar.
DiyanetMeali 19:83 Kafirlerin üzerine onları kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi bilmiyor musun?
DiyanetVakfı 19:83 (Resûlüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevkeden şeytanları gönderdik.
Ömer.N.Bilmen 19:83 Görmedin mi, Biz şeytanları kâfirler üzerine musallat kıldık, onları vesveseleriyle tehyic edip duruyorlar.
SuatYıldırım 19:83 – Görmüyor musun ki Biz kâfirlere şeytanları musallat ediyoruz, onları oynatıp duruyorlar.
İbni Kesir 19:83 Bilmiyor musun ki; kafirlerin üzerine, onları kışkırtan şeytanlar gönderdik.
Elmalılı-orijinal 19:84 Aleyhlerinde acele etme, biz onlar için ancak bir sayı sayıyoruz
Elmalılı 19:84 - Öyleyse onların hemen azaba uğratılmalarını isteme. Biz onların (ecel) günlerini sayıyoruz.
DiyanetMeali 19:84 Öyleyse onların acele yok olmalarını isteme. Biz onların günlerini saydıkça sayıyoruz.
DiyanetVakfı 19:84 Öyle ise onlar hakkında acele etme. Biz onlar için (günlerini) teker teker sayıyoruz.
Ömer.N.Bilmen 19:84 Artık onların üzerine acelede bulunma. Muhakkak ki, Biz onlar için bir sayı sayıyoruz.
SuatYıldırım 19:84 – O halde onlar hakkında acele etme! Biz onların günlerini saymaktayız. [14,42; 86,17; 3,178; 31,24]
İbni Kesir 19:84 Şu halde sen, onlara karşı acele etme. Biz, onların günlerini saydıkça sayıyoruz.
Elmalılı-orijinal 19:85 Müttekîleri vedf halinde (bir mes'us olarak) huzuru rahmana cem'edeceğimiz gün
Elmalılı 19:85 - O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmân'ın huzuruna toplayacağız.
DiyanetMeali 19:85-86 sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz.
DiyanetVakfı 19:85 Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda toplayacağımız gün.
Ömer.N.Bilmen 19:85 Yâd et o günü ki, müttakileri Rahmân'a bir elçi cemaatı halinde göndereceğiz.
SuatYıldırım 19:85 – Gün gelecek, Allah’ı sayıp haramlardan sakınan müttakileri, Rahman tarafından ağırlanacak konuk heyet olarak toplayacağız.
İbni Kesir 19:85 O gün muttakileri Rahman'ın huzurunda, O'na gelmiş konuklar olarak toplarız.
Elmalılı-orijinal 19:86 Mücrimleri de susuz olarak Cehenneme sevkedeceğiz
Elmalılı 19:86 - Suçluları da susuz olarak cehenneme süreceğiz.
DiyanetMeali 19:85-86 sakınanları o gün Rahman'ın huzurunda O'na gelmiş konuklar olarak toplarız, suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz.
DiyanetVakfı 19:86 Günahkârları da susuz olarak cehenneme süreceyiz.
Ömer.N.Bilmen 19:86 Ve günahkârları da cehenneme susamış olarak sevkedeceğizdir.
SuatYıldırım 19:86 – Suçluları da susuz olarak o yakıcı cehenneme süreceğiz.
İbni Kesir 19:86 Mücrimleri de suya götürür gibi cehenneme süreriz.
Elmalılı-orijinal 19:87 Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar
Elmalılı 19:87 - (O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.
DiyanetMeali 19:87 Rahman'ın katında bir ahd almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır.
DiyanetVakfı 19:87 O gün Rahmân (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.
Ömer.N.Bilmen 19:87 Şefaate mâlik olamayacaklardır, ancak Rahmân'ın nezdinde bir ahd alan müstesna.
SuatYıldırım 19:87 – Rahman’ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek.
İbni Kesir 19:87 Rahman'ın katında, ahid almış olanlardan başkası asla şefaatta bulunamayacaktır.
Elmalılı-orijinal 19:88 O rahman veled edindi dediler
Elmalılı 19:88 - (Yahudilerle hıristiyanlar) "Rahmân, çocuk edindi" dediler.
DiyanetMeali 19:88 Bazı kimseler: "Rahman çocuk edindi" dediler
DiyanetVakfı 19:88 "Rahmân çocuk edindi" dediler.
Ömer.N.Bilmen 19:88 Ve dediler ki, Rahmân kendisine veled ittihaz ediverdi.
SuatYıldırım 19:88 – “Rahman evlat edindi.” dediler.
İbni Kesir 19:88 Bir kısım kimseler: Rahman çocuk edindi, dediler.
Elmalılı-orijinal 19:89 Kasem olsun pek ağır pek şeni' bir cür'ette bulundunuz
Elmalılı 19:89 - Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir şey söylediniz.
DiyanetMeali 19:89 And olsun ki, ortaya pek kötü bir şey attınız.
DiyanetVakfı 19:89 Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.
Ömer.N.Bilmen 19:89 Andolsun ki, pek çirkin bir şey olarak (meydana) gelmiş oldunuz.
SuatYıldırım 19:89 – Böyle diyen sizler, pek çirkin bir şey ortaya attınız!
İbni Kesir 19:89 Andolsun ki; ortaya çok kötü bir şey attınız.
Elmalılı-orijinal 19:90 Az daha ondan Gökler çatlıyacak ve dağlar yıkılıp yerlere geçecek
Elmalılı 19:90 - Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı,
DiyanetMeali 19:90-91 Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ötürü neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar göçecekti.
DiyanetVakfı 19:90 Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!
Ömer.N.Bilmen 19:90 Az daha ondan dolayı gökler çatlayacak ve yer yarılacak ve dağlar yıkılıp yerlere geçecekti.
SuatYıldırım 19:90-91 Rahman’a çocuk isnad etmelerinden ötürü, nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti!
İbni Kesir 19:90 Neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak ve dağlar göçecekti;
Elmalılı-orijinal 19:91 O rahmana veled iddia ettiler diye
Elmalılı 19:91 - O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye...
DiyanetMeali 19:90-91 Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ötürü neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar göçecekti.
DiyanetVakfı 19:91 Rahmân'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden.
Ömer.N.Bilmen 19:91 Rahmân'a veled isnat etmelerinden dolayı.
SuatYıldırım 19:90-91 Rahman’a çocuk isnad etmelerinden ötürü, nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti!
İbni Kesir 19:91 Rahman'a çocuk isnad etmelerinden ötürü.
Elmalılı-orijinal 19:92 Halbuki veled edinmek rahmana yaraşmaz
Elmalılı 19:92 - Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yaraşmaz.
DiyanetMeali 19:92-93 Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan her şey Rahman'a baş eğmiş kul olarak gelecektir.
DiyanetVakfı 19:92 Halbuki çocuk edinmek Rahmân'ın şanına yakışmaz.
Ömer.N.Bilmen 19:92 Halbuki, veled ittihaz etmek, Rahmân için layık olamaz.
SuatYıldırım 19:92 – Halbuki evlat edinmek Rahman’ın şanına yakışmaz. [2,116; 9,30]
İbni Kesir 19:92 Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz.
Elmalılı-orijinal 19:93 Göklerde ve Yerde hiç bir kimse yoktur ki o rahmana kul olarak gelecek olmasın
Elmalılı 19:93 - Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kıyamet günü) Rahmân'ın huzuruna kul olarak çıkmasın.
DiyanetMeali 19:92-93 Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan her şey Rahman'a baş eğmiş kul olarak gelecektir.
DiyanetVakfı 19:93 Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân'a gelecektir.
Ömer.N.Bilmen 19:93 Göklerde ve yerde olan şeylerin hepsi de Rahmân'a kul olarak vücûda gelmiş şeylerden başka değildir.
SuatYıldırım 19:93 – Göklerde ve yerde kim varsa, Rahman’ın ancak kulu olabilir.
İbni Kesir 19:93 Çünkü göklerde ve yerlerde olan her şey, Rahman'a kul olarak gelecektir.
Elmalılı-orijinal 19:94 Kasem olsun ki hepsini ihsa etmiş, hepsini sayıile ta'dad buyurmuştur
Elmalılı 19:94 - And olsun ki Allah onların hepsini kuşatmış, kendilerini ve yaptıklarını bir bir saymıştır.
DiyanetMeali 19:94 And olsun ki onların adedini bilmiş ve teker teker saymıştır.
DiyanetVakfı 19:94 O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir.
Ömer.N.Bilmen 19:94 Kasem olsun ki, onları kuşatmıştır ve onları saymakla saymıştır.
SuatYıldırım 19:94 – O bunların hepsini ilmi ile ihata etmiş, tek tek tesbit etmiştir.
İbni Kesir 19:94 Andolsun ki; ilmi onları kuşatmış ve teker teker saymıştır.
Elmalılı-orijinal 19:95 Ve hepsi Kıyamet günü ona tek olarak gelecektir
Elmalılı 19:95 - Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır.
DiyanetMeali 19:95 Kıyamet günü hepsi O'na tek olarak gelecektir.
DiyanetVakfı 19:95 Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.
Ömer.N.Bilmen 19:95 Ve hepsi de Kıyamet günü O'nun huzuruna tek olarak gelecektir.
SuatYıldırım 19:95 – Ve onların hepsi de kıyamet günü O’nun huzuruna tek başına gelecektir.
İbni Kesir 19:95 Hepsi kıyamet günü O'na tek olarak gelecektir.
Elmalılı-orijinal 19:96 İyman edip salih işler yapanlar muhakkak, rahman onlar için bir meveddet (bir sevgi) verecek gönüllere sevdirecektir
Elmalılı 19:96 - İman edip, salih amel işleyenler var ya, Rahmân (olan Allah) onları (gönüllere) sevdirecektir.
DiyanetMeali 19:96 İnanıp yararlı iş işleyenleri Rahman sevgili kılacaktır.
DiyanetVakfı 19:96 İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.
Ömer.N.Bilmen 19:96 O kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular, muhakkak ki Rahmân, onlar için (kalplerde) bir sevgi vücuda getirecektir.
SuatYıldırım 19:96 – İman edip, makbul ve güzel işler yapanları Rahman, (hem Allah, hem de mahluklar nezdinde) sevimli kılacaktır.
İbni Kesir 19:96 Muhakkak ki iman edip salih amel işleyenleri, Rahman sevgili kılacaktır.
Elmalılı-orijinal 19:97 Sırf o Kur'anı senin lisanınla şunun için müyesser kıldık ki onunla müttekîleri müjdeliyesin ınad edenleri de inzar edesin
Elmalılı 19:97 - (Ey Muhammed!) Biz Kur'ân'ı senin dilin üzere kolaylaştırdık ki, onunla Allah'tan korkup sakınanları müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasın.
DiyanetMeali 19:97 Biz Kuran'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.
DiyanetVakfı 19:97 (Resûlüm!) Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık.
Ömer.N.Bilmen 19:97 İşte onu, (Kur'an'ı) senin lisanın ile kolayca kıldık ki, onunla muttakîleri müjdeleyesin ve inat eden bir kavmi de korkutasın.
SuatYıldırım 19:97 – Bizim, Kur’ân’ı senin dilinle indirip kolaylaştırmamızın başlıca sebebi, senin müttakileri müjdelemen ve inatçı kimseleri de onunla uyarmandır.
İbni Kesir 19:97 İşte Biz; bunu muttakilere müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi uyarasın diye senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.
Elmalılı-orijinal 19:98 Hem onlardan evvel nice karn helâk ettik, hiç onlardan birini hissediyor musun, yâhud gizli bir seslerini işitiyor musun?
Elmalılı 19:98 - Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. (Şimdi) onlardan hiçbirini görüyor musun, yahud onların hafif bir sesini işitiyor musun?
DiyanetMeali 19:98 Onlardan önce nice nesilleri yok ettik, şimdi onlardan hiçbirini duyuyor veya bir ses işitiyor musun?*
DiyanetVakfı 19:98 Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emâresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?
Ömer.N.Bilmen 19:98 Ve onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik. Hiç onlardan bir şahsı görüyor musun? Veya onlar için bir gizli ses işitiyor musun?
SuatYıldırım 19:98 – Hem Biz onlardan önce nice nesiller imha ettik! Onlardan hissedip gördüğün yahut sesini işittiğin bir tek kişi bile var mıdır?
İbni Kesir 19:98 Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Şimdi onlardan hiç bir varlık emaresi hissediyor veya bir ses işitiyor musun?