Elmalılı-orijinal 21:1 Yaklaştı nâsa hisabları onlar ise hâlâ gaflette aldırmıyorlar
Elmalılı 21:1 - İnsanların hesab (görme) zamanı yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldırmıyorlar.
DiyanetMeali 21:1 İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hala habersiz, hakdan yüz çeviriyorlar.
DiyanetVakfı 21:1 İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı. Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çevirdiler.
Ömer.N.Bilmen 21:1 Nâsa hesapları yaklaştı. Halbuki, onlar gaflet içinde yüz çevirir kimselerdir.
SuatYıldırım 21:1 – İnsanların hesap verme vakti yaklaştı. Ama onlar hâlâ koyu bir gaflet içinde haktan yüz çevirmekteler. [16,1; 54,1]
İbni Kesir 21:1 İnsanların hesab zamanı yaklaştı. Fakat onlar hala gaflet içinde yüz çeviriyorlar.
Elmalılı-orijinal 21:2 Rablarından kendilerine gelen her yeni ıhtarı mutlak eğlenerek dinliyorlar
Elmalılı 21:2 - Rablerinden kendilerine gelen her yeni hatırlatmayı hep eğlenerek dinliyorlar.
DiyanetMeali 21:2-3 Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında: "Bu zat, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göz göre göre sihre mi uyarsınız?" diye konuşurlar.
DiyanetVakfı 21:2 Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak dinlerler.
Ömer.N.Bilmen 21:2 Onlara Rablerinden yeni bir ihtar gelmez ki, illâ onu müstehziyâne bir halde dinlerler.
SuatYıldırım 21:2-3 – Rab’leri tarafından kendilerine gelen her yeni uyarıyı, alaya alıp kalpleri eğlenceye dalarak dinlerler.Hem o zalimler aralarında kulis yapıp, şu fısıltıyı, gizlice yayarlar: “O da sizin gibi bir insandan başka bir şey değil. Şimdi siz göz göre göre sihire mi kapılacaksınız yani?” [17,48; 25,9]
İbni Kesir 21:2 Rabblarından kendilerine yeni bir uyarı gelmeye dursun; onlar, bunu mutlaka eğlenerek dinlemişlerdir.
Elmalılı-orijinal 21:3 Kalbleri hep oyunda hem onlar o zalimler şu gizli fısıltıyı sirleştiler: bu sırf sizin gibi, bir beşer artık göre göre sihere mi gidiyorsunuz?
Elmalılı 21:3 - Kalbleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız?"
DiyanetMeali 21:2-3 Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında: "Bu zat, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göz göre göre sihre mi uyarsınız?" diye konuşurlar.
DiyanetVakfı 21:3 Kalpleri hep eğlencede(gaflette),hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?
Ömer.N.Bilmen 21:3 Kalpleri gaflet içinde olarak (dinlemiş olurlar) ve zulmetmiş olanlar, pek gizlice fısıltıda bulunurlar da (derler ki) «Bu, sizin gibi bir beşerden başka değil, artık siz görür kimseler olduğunuz halde sihre mi geleceksiniz?»
SuatYıldırım 21:2-3 – Rab’leri tarafından kendilerine gelen her yeni uyarıyı, alaya alıp kalpleri eğlenceye dalarak dinlerler.Hem o zalimler aralarında kulis yapıp, şu fısıltıyı, gizlice yayarlar: “O da sizin gibi bir insandan başka bir şey değil. Şimdi siz göz göre göre sihire mi kapılacaksınız yani?” [17,48; 25,9]
İbni Kesir 21:3 Kalbleri gaflet içerisinde. Zulmedenler gizlice fısıldaştılar: Bu sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Siz, göre göre büyüye mi aldanacaksınız?
Elmalılı-orijinal 21:4 Dedi: rabbım söyleneni bilir: Gökte de Yerde de ve o öyle semî, öyle alîmdir
Elmalılı 21:4 - Peygamber: "Benim Rabbim gökte ve yerde (söylenen) her sözü bilir. O, her şeyi işitir, her şeyi bilir" dedi.
DiyanetMeali 21:4 Peygamber: "Benim Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir. O, işitendir, bilendir" dedi.
DiyanetVakfı 21:4 (Peygamber) dedi ki: Rabbim, yerde ve gökte (söylenmiş) her sözü bilir. O, hakkıyla işiten ve bilendir.
Ömer.N.Bilmen 21:4 Dedi ki: «Rabbim gökteki ve yerdeki söyleneni bilir ve O, her şeyi tamamen işiticidir, bilicidir.»
SuatYıldırım 21:4 – Resul dedi ki: “Rabbim gökte olsun, yerde olsun, söylenen her sözü bilir. O öyle mükemmel işitir, öyle mükemmel bilir ki!” [17,48; 25,9]
İbni Kesir 21:4 Dedi ki: Benim Rabbım; gökte ve yerde söyleneni bilir. O; Semi'dir. Alim'dir
Elmalılı-orijinal 21:5 Dediler: adgâsü ahlâm, yok onu uydurdu, yok o bir şâir, yoksa bize evvelkilerin gönderildikleri gibi bir âyet getirsin
Elmalılı 21:5 - Onlar: "Hayır, bunlar karışık rüyalardır; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir şairdir. Böyle değilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.
DiyanetMeali 21:5 Onlar: "Hayır; bunlar karışık rüyalardır", "Hayır; onu uydurmuştur", "Hayır; o şairdir", "Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin" dediler.
DiyanetVakfı 21:5 "Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir. (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir âyet getirsin."
Ömer.N.Bilmen 21:5 «Hayır,» Dediler, «Karışık rüyâlardır, Hayır, onu iftira etmiştir, o belki bir şairdir. İmdi bize evvelkilerin gönderilmiş oldukları gibi bir âyet getiriversin.»
SuatYıldırım 21:5 – (Kur’ân’ı kime mal edecekleri konusunda şaşırıp kaldılar, cevapları kendilerini bile tatmin etmeyip durmadan fikir değiştirdiler.) “Hayır!” dediler, “bu adğâsu ahlam: karışık karışık rüyalar.” “Yok yok, böyle değil, anlaşılan onu kendisi uydurmuş!” “Hayır! bu da değil, galiba o bir şair!”, “Öyleyse önceki peygamberlere verilen mûcizeler kabilinden istediğimiz mûcizeyi bize göstersin!” [17,59; 10,96-97]
İbni Kesir 21:5 Onlar: Hayır, bunlar saçma sapan rüyalardır. Hayır onu uydurmuştur, hayır o, şairdir. Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mucize getirsin dediler.
Elmalılı-orijinal 21:6 Onlardan evvel ihlâk ettiğimiz hiç bir karye iyman etmedi şimdi onlar mı iyman edecekler?
Elmalılı 21:6 - Onlardan önce yok ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler?
DiyanetMeali 21:6 Onlardan önce yoketmiş olduğumuz kasabalar halkı inanmadılar, bunlar mı inanacaklar?
DiyanetVakfı 21:6 Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir belde iman etmemişti; şimdi bunlar mı iman edecekler?
Ömer.N.Bilmen 21:6 Bunlardan evvel helâk ettiğimiz hiçbir belde (ahalisi) imân etmemişti, şimdi bunlar mı imân edecekler?
SuatYıldırım 21:6 – Kendilerinden önce imha ettiğimiz hiç bir şehir halkı iman etmedi, şimdi bunlar mı iman edecekler?
İbni Kesir 21:6 Onlardan önce helak etmiş olduğumuz kasaba halkı iman etmemişti. Şimdi bunlar mı iman edecekler?
Elmalılı-orijinal 21:7 Senden evvel de başka değil ancak kendilerine vahiy gönderdiğimiz bir takım ricâl gönderdik, haydin zikr ehline sorun bilmiyorsanız
Elmalılı 21:7 - (Ey Muhammed!) Biz, senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkek(peygamber)ler gönderdik. Bilmiyorsanız kitap ehli olanlara sorun.
DiyanetMeali 21:7 Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun.
DiyanetVakfı 21:7 Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz.
Ömer.N.Bilmen 21:7 Ve senden evvel de göndermedik, ancak kendilerine vahyeder olduğumuz birtakım erkekler gönderdik. Eğer siz bilmez kimseler oldunuz ise artık bilgin zâtlardan sorunuz.
SuatYıldırım 21:7 – Biz senden önce de, ancak kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. Şayet bilmiyorsanız, bunu bilenlere sorunuz. [12,109]
İbni Kesir 21:7 Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız; zikir ehline sorun.
Elmalılı-orijinal 21:8 biz onları hem yemek yemez bir cesed yapmadık hemde mühalled değildiler
Elmalılı 21:8 - Biz onları yemek yemez birer cesed kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi.
DiyanetMeali 21:8 Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi.
DiyanetVakfı 21:8 Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir.
Ömer.N.Bilmen 21:8 Ve onları taam yemez birer ceset kılmadık ve onlar bâki kalan kimseler de olmadılar.
SuatYıldırım 21:8 – Biz onları yiyip içmeyen bedenden ibaret kılmadık; hem dünyada onlar ebedî olarak da kalmadılar.
İbni Kesir 21:8 Biz onları; yemek yemez bir ceset kılmadık ve onlar, ebedi de değillerdi
Elmalılı-orijinal 21:9 Sonra onlara olan va'de sadık olduk da kendilerini ve dilediklerimizi necata çıkarıp müsrifleri helâk ettik
Elmalılı 21:9 - Sonra biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; hem onları, hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık, aşırı gidenleri yok ettik.
DiyanetMeali 21:9 Sonra Biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri ise yok ettik.
DiyanetVakfı 21:9 Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helâk ettik.
Ömer.N.Bilmen 21:9 Sonra onlara olan vaadi gerçekleştirdik de onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık ve müsrif olanları da helâk ettik.
SuatYıldırım 21:9 – Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Onları ve beraberlerinde bulunan dilediğimiz kullarımızı kurtardık, haddi aşanları ise helâk ettik.
İbni Kesir 21:9 Nihayet onlara verdiğimiz sözün doğruluğunu gösterdik. Kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri de yok ettik.
Elmalılı-orijinal 21:10 Şanım hakkı için size bir kitab indirdik ki bütün şanımız onda? hâlâ akıllanmıyacakmısınız?
Elmalılı 21:10 - (Ey Kureyş topluluğu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
DiyanetMeali 21:10 And olsun ki,size şerefiniz ve öğüt veren bir Kitap indirdik; akletmiyor musunuz?*
DiyanetVakfı 21:10 Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıllanmaz mısınız?
Ömer.N.Bilmen 21:10 Kasem olsun ki, size bir kitap indirdik ki, sizin şerefiniz ondadır. Hâlâ âkilâne düşünmez misiniz?
SuatYıldırım 21:10 – Muhakkak ki, hayatınız için gerekli notları içeren, size şan ve şeref sağlayan bir kitap indirdik. Neden düşünmüyorsunuz? [43,44]
İbni Kesir 21:10 Andolsun ki; size, içinde zikrinizin bulunduğu bir Kitab indirdik. Hala akletmiyor musunuz?
Elmalılı-orijinal 21:11 Halbuki biz zulmetmekte olan nice memleket kırdık geçirdik, ve arkasından diğerlerini başka bir kavm olarak neşet ettirdik
Elmalılı 21:11 - Biz halkı zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik.
DiyanetMeali 21:11 Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler varettik.
DiyanetVakfı 21:11 Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik; arkasından da nice başka topluluklar vücuda getirdik.
Ömer.N.Bilmen 21:11 Ve halbuki, bir nice zulmeden beldeyi helâk ettik ve onlardan sonra başka başka birer kavim vücuda getirdik.
SuatYıldırım 21:11 – Zulme batmış nice beldelerin bellerini kırdık, onlardan sonra da başka toplumlar yarattık. [17,17; 22,45]
İbni Kesir 21:11 Biz, zulmeden nice kasabayı kırıp geçirdik. Ve onlardan sonra başka bir kavmi var ettik.
Elmalılı-orijinal 21:12 Be'simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi depiyorlardı,
Elmalılı 21:12 - Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı.
DiyanetMeali 21:12 Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.
DiyanetVakfı 21:12 Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
Ömer.N.Bilmen 21:12 Vaktâ ki, onlar Bizim azabımızı hissettiler. Onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar.
SuatYıldırım 21:12 – Onlar bizim baskınımızı hisseder etmez, derhal bineklerine yönelip kaçmaya yeltendiler.
İbni Kesir 21:12 Bizim baskınımızı hissettikleri zaman; onlar, oradan kaçmaya yelteniyordu
Elmalılı-orijinal 21:13 yok, dedik: tepinmeyin, dönün o içinde şimartıldığınız şeylere ve meskenlerinize, ki sorguya çekileceksiniz
Elmalılı 21:13 - "Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik.
DiyanetMeali 21:13 "Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza dönün, elbette sorguya çekileceksiniz" dedik.
DiyanetVakfı 21:13 "Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!"
Ömer.N.Bilmen 21:13 «Kaçmayınız ve içinde mütenaim olduğunuz yere ve meskenlerinize geri dönünüz. Umulur ki siz, sual olunacaksınız.»
SuatYıldırım 21:13 – “Yok,” dedik, “tepinmeyin, dönün o içinde şımardığınız refah ve konfora! Dönün o konaklarınıza ki sorguya çekileceksiniz.”
İbni Kesir 21:13 Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün. Elbette sorguya çekileceksiniz.
Elmalılı-orijinal 21:14 Vay bizlere: bizler cidden zalimler idik dediler
Elmalılı 21:14 - Onlar da: "Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler.
DiyanetMeali 21:14 "Vay başımıza gelenlere! Doğrusu biz haksızlık yapmış kimseleriz" dediler.
DiyanetVakfı 21:14 "Vay başımıza gelenlere! dediler; gerçekten biz zalim insanlarmışız."
Ömer.N.Bilmen 21:14 Dediler ki: «Vay halimizel Muhakkak ki, biz zalimler olmuş idik.»
SuatYıldırım 21:14 – “Eyvah! dediler, gerçekten biz zalim kimselermişiz! (Eyvah! Eyvah!)”
İbni Kesir 21:14 Dediler ki: Vay başımıza gelenlere; doğrusu biz, zalimler idik.
Elmalılı-orijinal 21:15 Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler
Elmalılı 21:15 - Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.
DiyanetMeali 21:15 Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.
DiyanetVakfı 21:15 Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Ömer.N.Bilmen 21:15 Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.
SuatYıldırım 21:15 – Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...
İbni Kesir 21:15 Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.
Elmalılı-orijinal 21:16 Biz o Göğü ve Yeri oyunculuk etmek üzere yaratmadık
Elmalılı 21:16 - Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık.
DiyanetMeali 21:16 Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
DiyanetVakfı 21:16 Biz, göğü, yeri ve bunlar arasındakileri, oyuncular (işi, eğlencesi) olarak yaratmadık.
Ömer.N.Bilmen 21:16 Ve göğü ve yeri ve bunların aralarında olanları, oyuncular olarak yaratmadık.
SuatYıldırım 21:16 – Elbette Biz göğü, yeri ve aralarında olan varlıkları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. [38,27; 53,31]
İbni Kesir 21:16 Biz; göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
Elmalılı-orijinal 21:17 Eğer bir eğlence ittihaz etmiş olsa idik onu kendi ledünnümüzden ittihaz ederdik, yapacak olsa idik öyle yapardık
Elmalılı 21:17 - Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık.
DiyanetMeali 21:17 Eğlenme dileseydik, bunu yapacak olsaydık, şanımıza uygun şekilde yapardık; ama yapmayız.
DiyanetVakfı 21:17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik. (Bu irademizin eseri olurdu. Ama) biz (bunu) yapanlardan değiliz.
Ömer.N.Bilmen 21:17 Eğer Biz bir eğlence edinmek istese idik elbette onu kendi tarafımızdan edinirdik, eğer yapacak olsa idik.
SuatYıldırım 21:17 – Eğlenmek isteseydik nezdimizde eğlenecek çok şey bulurduk! Faraza yapacak olsak, öyle yapardık!
İbni Kesir 21:17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu kendi katımızdan edinirdik. Fakat asla edinmedik.
Elmalılı-orijinal 21:18 Hayır biz hakkı bâtılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de bakarsın o anda mahvolmuştur, vay sizlere de o ettiğiniz vasıflardan
Elmalılı 21:18 - Hayır, biz hakkı batılın başına çarparız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsın (batıl) o anda yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü size yazıklar olsun.
DiyanetMeali 21:18 Gerçeği batılın başına çarparız ve onun beynini parçalar; böylece batıl ortadan kalkar. Allah'a yakıştırdığınız vasıflardan ötürü yazıklar olsun size!
DiyanetVakfı 21:18 Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir. (Allah'a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!
Ömer.N.Bilmen 21:18 Hayır. Biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onu parçalar da derhal yok olup gitmiş bulunur ve şiddetli azap olsun size, o tavsif ettiğiniz şeylerden dolayı.
SuatYıldırım 21:18 – Hayır! Biz gerçeği söyler, gerçeği yaparız! Hakkı batılın tepesine indiririz de beynini parçalar, bir anda canı çıkar o batılın! Allah hakkındaki böyle boş düşüncelerinizden ötürü yuh aklınıza, yazıklar olsun size!
İbni Kesir 21:18 Hayır Biz; gerçeği batılın tepesine indiririz de onun beynini parçalar. Bir de bakarsın ki; o, yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdıklarınızdan dolayı yazıklar olsun size.
Elmalılı-orijinal 21:19 Halbuki Göklerde Yerde kim varsa onundur, ve onun huzurundakiler ona ibâdetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar
Elmalılı 21:19 - Göklerde ve yerde olan bütün varlıklar O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.
DiyanetMeali 21:19 Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten çekinmezler ve usanmazlar.
DiyanetVakfı 21:19 Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar.
Ömer.N.Bilmen 21:19 Ve göklerde ve yerde kim varsa O'nun içindir ve O'nun huzurundakiler, O'na ibadette bulunmaktan asla kibirlenmezler ve yorgunluk da duymazlar.
SuatYıldırım 21:19 – Halbuki göklerde olsun, yerde olsun kim varsa O’nun mülküdür. O’nun nezdindeki melekler O’na ibadeti, ne gurur meselesi yapar, ne de ibadetten yorulurlar. [4,172]
İbni Kesir 21:19 Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten büyüklenmezler ve usanmazlar.
Elmalılı-orijinal 21:20 Gece gündüz ona tesbih ederler, fütur getirmezler
Elmalılı 21:20 - Gece gündüz (hep Allah'ı) tesbih ederler, usanmazlar.
DiyanetMeali 21:20 Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler.
DiyanetVakfı 21:20 Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler.
Ömer.N.Bilmen 21:20 Gece ve gündüz tesbihte bulunurlar. Asla fütur getirmezler.
SuatYıldırım 21:20 – Gece gündüz, usanmadan, ara vermeden tesbih ve ibadet ederler. [66,6]
İbni Kesir 21:20 Gece gündüz hiç durmaksızın O'nu tesbih ederler.
Elmalılı-orijinal 21:21 Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de Arzdan neşri onlar mı yapacaklar?
Elmalılı 21:21 - Yoksa (Mekke müşrikleri) birtakım ilâhlar edindiler de yerden ölüleri onlar mı diriltecekler?
DiyanetMeali 21:21 Yeryüzünde edindikleri tanrılar mı, onlar mı ölüleri diriltecekler?
DiyanetVakfı 21:21 Yoksa (o müşrikler), yerden birtakım tanrılar edindiler de, (ölüleri) onlar mı diriltecekler?
Ömer.N.Bilmen 21:21 Yoksa onlar yerden birtakım tanrılar mı edindiler ki, onlar ölüleri dirilteceklerdir.
SuatYıldırım 21:21 – Buna rağmen, yine de onlar, yerde birtakım varlıkları, insanları öldükten sonra diriltecekleri zannı ile tanrı edindiler.
İbni Kesir 21:21 Yoksa onlar; yerden bir takım tanrılar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler?
Elmalılı-orijinal 21:22 Yerde Gökte Allahtan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti, rabbın o arşın rabbı Allah münezzeh sübhandır onların isnad ettikleri vasıflardan
Elmalılı 21:22 - Eğer yer ile gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, bunların ikisi de muhakkak fesada uğrar yok olurdu. O halde Arş'ın Rabbi olan Allah, onların vasfetmekte oldukları şeylerden (bütün noksanlıklardan) beridir, münezzehtir.
DiyanetMeali 21:22 Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.
DiyanetVakfı 21:22 Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.
Ömer.N.Bilmen 21:22 Eğer o ikisinde (gökler ile yerde) Allah'tan başka ilâhlar olsa idi elbette ikisi de fesada uğramış olurdu. Binaenaleyh Arş'ın rabbi olan Allah Teâlâ. Onların vasfettikleri şeylerden münezzehtir.
SuatYıldırım 21:22 – Halbuki gökte ve yerde, Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı oraların nizamı bozulurdu. Demek ki o yüce arş ve hükümranlığın sahibi Allah, onların zanlarından, onların Allah’a reva gördükleri vasıflardan münezzehtir, yücedir! [23,91]
İbni Kesir 21:22 Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı; bunların ikisi de muhakkak bozulup gitmişti. Arş'ın Rabbı olan Allah; onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.
Elmalılı-orijinal 21:23 O yaptığından mes'ul olmaz onlar ise mes'uldürler
Elmalılı 21:23 - O, yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu tutulacaklardır.
DiyanetMeali 21:23 O, yaptığından sorumlu değildir, onlar ise sorumlu tutulacaklardır.
DiyanetVakfı 21:23 Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir.
Ömer.N.Bilmen 21:23 Allah Teâlâ yapacağından sual olunmaz. Onlar ise sual olunur.
SuatYıldırım 21:23 – O, yaptıklarından sorumlu değildir. O’nu sorguya çekecek kimse yoktur, ama insanlar mutlaka sorgulanacaklardır. [15,92-93; 23,88]
İbni Kesir 21:23 O; yaptığından sorumlu değildir, fakat onlar sorumludurlar.
Elmalılı-orijinal 21:24 Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: haydi getirin bürhnınızı, işte benimle beraber olanların zikri ve benden evvelkilerin zikri, fakat çokları hakkı bilmezler de onun için ı'raz ederler
Elmalılı 21:24 - Yoksa O'ndan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. İşte benimle beraber olanların kitabı ve benden öncekilerin kitabı." Hayır, onların çoğu gerçeği bilmezler de onun için yüz çevirirler.
DiyanetMeali 21:24 O'nu bırakıp tanrılar mı edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. İşte benim ve ümmetimin Kitap'ı ve senden öncekilerin kitapları." Hayır; onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler.
DiyanetVakfı 21:24 Yoksa O'ndan başka birtakım tanrılar mı edindiler? De ki: Haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber olanların Kitab'ı ve benden öncekilerin Kitab'ı. Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler.
Ömer.N.Bilmen 21:24 Yoksa O'ndan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: «DeliIlerinizi getiriniz. İşte bu benimle beraber olanların kitabı ve benden evvelkilerin kitabı.» Hayır. Onların çoğu hakkı bilmezler de onun için onlar yüz döndürücülerdir.
SuatYıldırım 21:24 – Yine de tuttular, O’nun yanısıra başka birtakım tanrılar edindiler. Ey Resûlüm! De ki: “İddianızı ispatlayın, delilinizi getirin görelim!” Böyle bir delil de getiremediklerine göre de ki: “İşte bu tevhid, benimle beraber olanların ve benden önceki peygamberlerin bidirisidir.” Hayır, onların çoğu gerçeği bilmiyor ve bu sebeple de ondan yüz çeviriyorlar.
İbni Kesir 21:24 Yoksa O'ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki: Kesin delilinizi getirin işte benimle birlikte olanların zikri ve benden öncekilerin zikri. Hayır onların çoğu hakkı bilmezler de onun için yüz çevirirler.
Elmalılı-orijinal 21:25 Senden evvel hiç bir Resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmıyalım: hakikat bu: benden başka ilâh yoktur, onun için hep bana ıbadet edin
Elmalılı 21:25 - Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu ki benden başka ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin."
DiyanetMeali 21:25 Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: "Benden başka tanrı yoktur, Bana kulluk edin" diye vahyetmişizdir.
DiyanetVakfı 21:25 Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: "Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım.
Ömer.N.Bilmen 21:25 Ve senden evvel hiçbir peygamber göndermedik ki, illâ ona şöyle vahyetmiştik: «Muhakkak ki, Benden başka ilâh yoktur. Artık Bana ibadet ediniz.»
SuatYıldırım 21:25 – Nitekim senden önce hiç bir peygamber göndermedik ki ona: “Benden başka İlah yok, öyleyse yalnız Bana ibadet edin!” diye vahyetmiş olmayalım. [43,45; 16,36; 21,92]
İbni Kesir 21:25 Senden önce gönderdiğimiz her peygambere mutlaka: Ben'den başka tanrı yoktur. Bana kulluk edin, diye vahyetmişizdir.
Elmalılı-orijinal 21:26 Böyle iken dediler ki: Rahman veled ittihaz etti, tenzih o sübhana, doğrusu onlar ikram olunmuş kullardır
Elmalılı 21:26 - Böyle iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Doğrusu melekler (Allah'ın çocukları değil.) ikram olunmuş kullardır.
DiyanetMeali 21:26 "Rahman çocuk edindi" dediler. Haşa; hayır, melekler şerefli kılınmış kullardır.
DiyanetVakfı 21:26 Rahmân (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.
Ömer.N.Bilmen 21:26 Ve dediler ki: «Rahmân evlat ittihaz etti. O bundan münezzehtir.» Hayır, (onlar) ikram olunmuş kullardır.
SuatYıldırım 21:26 – Gerçek bu iken, bazıları kalkıp: “Rahman evlat edindi!” iddiasında bulundular. O, bundan münezzehtir. Bilakis onların evlat dedikleri melekler O’nun ikram ve takdirine mazhar olmuş kullarıdır. [16,57; 43,19]
İbni Kesir 21:26 Dediler ki: Rahman çocuk edindi. O'nun şanı yücedir. Hayır, onlar ikram edilmiş kullardır.
Elmalılı-orijinal 21:27 Onun sözünün önüne geçmezler hep onun emriyle hareket ederler
Elmalılı 21:27 - Onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.
DiyanetMeali 21:27 Allah'tan önce söz söyleyemezler; ancak O'nun emri üzerine iş işlerler.
DiyanetVakfı 21:27 O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler.
Ömer.N.Bilmen 21:27 Onlar, söz ile O'na tekaddüm etmiş olmazlar ve onlar O'nun emriyle amelde bulunurlar.
SuatYıldırım 21:27 – O, kendilerine sormadıkça hiç bir söz söylemezler, sadece O’nun emirlerini yerine getirirler.
İbni Kesir 21:27 Onlar, sözle asla O'nun önüne geçemezler. Ancak O'nun emriyle hareket ederler.
Elmalılı-orijinal 21:28 O onların önlerindekini arkalarındakini bilir ve onlar onun rıza verdiği kimselerden başkasına şefaat etmezler, ve hepsi onun haşyetinden titrerler
Elmalılı 21:28 - Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler.
DiyanetMeali 21:28 Allah, onların yaptıklarını ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar Allah'ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler; O'nun korkusundan titrerler.
DiyanetVakfı 21:28 Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler!
Ömer.N.Bilmen 21:28 Onların ilerilerindekini de gerilerindekini de bilir ve razı olduğundan başkasına şefaat de edemezler ve onlar O'nun mehabetinden kemal-i itina ile korkar kimselerdir.
SuatYıldırım 21:28 – O onların yaptıklarını da yapacaklarını da, açıkladıklarını da gizlediklerini de bilir. Onlar, sadece O’nun razı olduğu kimse hakkında şefaat ederler. O’na duydukları tazimden ötürü çekinir, titrerler. [2,255; 34,23]
İbni Kesir 21:28 O, onların önlerindekilerini de bilir, arkalarındakini de bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler ve O'nun korkusundan titrerler.
Elmalılı-orijinal 21:29 Ve içlerinden her kim ben ondan başka bir ilâhım derse biz ona Cehennemi ceza veririz, zalimleri biz böyle cezalandırırız
Elmalılı 21:29 - İçlerinden kim: "Ben, O'ndan başka bir ilâhım" derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandırırız.
DiyanetMeali 21:29 Bunlar içinde kim "Ben, Allah'tan başka bir tanrıyım" derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını böyle veririz.*
DiyanetVakfı 21:29 Onlardan her kim: "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz!
Ömer.N.Bilmen 21:29 Ve onlardan her kimi, «Şüphe yok ki ben O'ndan başka bir ilâhım,» derse onu cehennem ile cezalandırırız. İşte zalimleri böylece cezalandıracağız.
SuatYıldırım 21:29 – Onlardan kim çıkıp da “O’nun yanı sıra ben de İlahım!” diyecek olursa, buna karşılık cehennemi veririz. İşte Biz zalimleri böyle cezalandırırız.
İbni Kesir 21:29 Bunlardan kim: Tanrı O değil de benim derse; onu derhal cehennemle cezalandırırız. Biz, zalimlerin cezasını böyle veririz.
Elmalılı-orijinal 21:30 Ya o küfredenler görmedilerdemi ki Semavât-ü Arz bitişik idiler de biz onları ayırdık, hayatı olan her şey'i sudan yaptık, hâlâ inanmıyorlar mı?
Elmalılı 21:30 - O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?
DiyanetMeali 21:30 İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi? İnanmıyorlar mı?
DiyanetVakfı 21:30 İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?
Ömer.N.Bilmen 21:30 O kâfir olanlar bilmediler mi ki, muhakkak gökler ve yer bitişik bir halde iken Biz onları birbirinden yarıp ayırdık ve her diri şeyi sudan yarattık, hâlâ imân etmezler mi?
SuatYıldırım 21:30 – Hakkı, inkâr edenler görüp bilmediler mi ki göklerle yer bitişik (bir bütün) idi, onları Biz ayırdık, hayatı olan her şeyi sudan yaptık. Hâlâ inanmayacaklar mı?
İbni Kesir 21:30 O küfredenler görmezler mi ki; gökler ve yer bitişikken Biz ayırdık onları. Ve her şeyi sudan canlı kıldık. Hala inanmıyorlar mı?
Elmalılı-orijinal 21:31 Arzda da onları çalkalar diye baskılar oturttuk, hem onda bol bol açıklıklar yaptık ki doğru gidebilsinler
Elmalılı 21:31 - Yeryüzünde, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yarattık, rahat gidebilsinler diye dağların aralarında geniş yollar var ettik.
DiyanetMeali 21:31 Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.
DiyanetVakfı 21:31 Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Ömer.N.Bilmen 21:31 Ve yeryüzünde onları çalkalar diye sabit dağları yarattık ve onlara geniş yollar açtık, tâ ki maksatlarına erebilsinler.
SuatYıldırım 21:31 – Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik.Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.
İbni Kesir 21:31 Onlar sarsılmasın diye yeryüzünde sabit dağlar yerleştirdik. Doğru yoldan gitsinler diye orada geniş yollar açtık.
Elmalılı-orijinal 21:32 Semayı da mahfuz bir sakıf yaptık, onlar ise onun âyetlerinden yüz çeviriyorlar
Elmalılı 21:32 - Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'ın kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.
DiyanetMeali 21:32 Göğü karışıklıktan korunmuş bir tavan kıldık; oysa onlar bundaki delillerden yüz çeviriyorlar.
DiyanetVakfı 21:32 Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler.
Ömer.N.Bilmen 21:32 Ve gökyüzünü de bir mahfuz tavan yaptık. Halbuki, onlar onun âyetlerinden yüz çeviricilerdir.
SuatYıldırım 21:32 – Göğü de dengesizliğe düşmekten korunmuş bir tavan durumunda yarattık.Onlarsa hâlâ gökteki delillerden yüz çevirmektedirler. [51,47; 91,5; 50,6; 2,22; 12,105]
İbni Kesir 21:32 Gökyüzünü de korunmuş bir tavan kıldık. Fakat onlar, bundaki ayetlerden yüz çeviriyorlar.
Elmalılı-orijinal 21:33 Halbuki o, o hâlık ki geceyi, gündüzü ve Şems-ü Kameri yaratmış, bütün o ecram her biri birer felekte yüzüyorlar
Elmalılı 21:33 - Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Bunların her biri kendi dairesinde dolaşmaktadır.
DiyanetMeali 21:33 Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yürür.
DiyanetVakfı 21:33 O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı... yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.
Ömer.N.Bilmen 21:33 Ve o (Hâlik-i Azîm) dir ki, geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay'ı yaratmıştır. Herbiri bir felekte yüzmektedir.
SuatYıldırım 21:33 – Geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. [6,96; 36,40]
İbni Kesir 21:33 Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörüngede yüzer.
Elmalılı-orijinal 21:34 Bir de biz senden evvel hiç biri beşer için huld nasîb etmedik, şimdi ser ölürsen onlar muhalled mi kalacaklar?
Elmalılı 21:34 - Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı? Senin ölmenle rahata kavuşacaklarını mı sanıyorlar?
DiyanetMeali 21:34 Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?
DiyanetVakfı 21:34 Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar?
Ömer.N.Bilmen 21:34 Ve senden evvel hiçbir insana daimi bir hayat vermedik. Şimdi sen ölür isen onlar bâki kalıcılar mıdırlar?
SuatYıldırım 21:34 – Senden önce hiçbir insana dünyada, ebedî hayat nasib etmedik.Sanki sen ölsen, onlar ebedî mi kalacaklar![55,26-27]
İbni Kesir 21:34 Senden önce hiç bir insanı ebedi kılmadık. Sen ölürsen; onlar baki mi kalırlar?
Elmalılı-orijinal 21:35 Her nefis ölümü tadacak ve sizi bir imtihan olarak şer ve hayr ile mübtelâ kılacağız, hepiniz de nihayet bize irca' olunacaksınız
Elmalılı 21:35 - Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.
DiyanetMeali 21:35 Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda Bize dönersiniz.
DiyanetVakfı 21:35 Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.
Ömer.N.Bilmen 21:35 Her nefs, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve Bize döndürüleceksiniz.
SuatYıldırım 21:35 – Her can ölümü tadacaktır. Biz, sizi sınamak için gâh şerle, gâh hayırla imtihan ederiz.Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.
İbni Kesir 21:35 Her nefis ölümü tadıcıdır. Bir imtihan olarak sizi iyilik ve kötülükle deneriz. Sonunda, Bize döndürüleceksiniz.
Elmalılı-orijinal 21:36 O küfredenler seni gördükleri vakıt da seni alaya tutuyorlar, bu mu ilâhlarınızı anıp duran diyorlar, halbuki onlar hep rahmânın zikrine küfrediyorlar
Elmalılı 21:36 - O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve "İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar.
DiyanetMeali 21:36 İnkarcılar seni gördükleri zaman, şüphesiz, seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. "Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mudur?" derler ve Rahman'ın Kitabını işte onlar inkar ederler.
DiyanetVakfı 21:36 (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya alırlar. Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir.
Ömer.N.Bilmen 21:36 Ve kâfir olanlar seni gördükleri zaman, seni ancak istihzâya alarak: «Bu mu sizin ilâhlarınıza atıp duran?» (derler). Halbuki, onlar Rahmân zikredilince onlar hep O'nu inkâr edicilerdir.
SuatYıldırım 21:36 – Kâfirler seni görünce: “Bu mu sizin ilahlarınızı diline dolayan adam!” diye alay etmekten başka bir şey yapmazlar. Ama bütün kâinatı yaratan Rahman’a gelince Onun anılmasını reddediyorlar.
İbni Kesir 21:36 Küfredenler seni gördükleri zaman, alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. Ve: Tanrılarınızı diline dolayan bu mudur? derler. İşte Rahman'ın kitabını inkar edenler onlardır.
Elmalılı-orijinal 21:37 İnsan aceleden yaratıldı, yarın ben onlara âyetlerimi göstereceğim şimdi siz acele etmeyin
Elmalılı 21:37 - İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında (azaba dair) alametlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin.
DiyanetMeali 21:37 İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim, bunu Benden acele istemeyin.
DiyanetVakfı 21:37 İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin.
Ömer.N.Bilmen 21:37 İnsan aceleden yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim, artık isti'câlde bulunmayın.
SuatYıldırım 21:37 – İnsan, yaratılışça çok acelecidir (Bunu pek iyi biliyorum. Onun için, kendisini uyardığın azabın çarçabuk gelmeyişini alay konusu ediyor). Hele durun biraz, Beni de aceleye getirmeyin, yakında âyetlerimi size göstereceğim! [17,11]
İbni Kesir 21:37 İnsan aceleden yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim. Ama o kadar çabuk istemeyin.
Elmalılı-orijinal 21:38 Bir de bu va'd ne zaman? Doğru iseniz, diyorlar
Elmalılı 21:38 - "Doğru sözlü iseniz (bildirin) bu vaad ne zamandır?" derler.
DiyanetMeali 21:38 "Doğru sözlü iseniz bildirin bu tehdit ne zamandır?" derler.
DiyanetVakfı 21:38 "Eğer, diyorlar, doğru iseniz, ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit?"
Ömer.N.Bilmen 21:38 Ve derler ki, «Bu vaad ne zaman, eğer siz sâdıklar iseniz?»
SuatYıldırım 21:38 – Ama yine de onlar: “Gerçeği söylüyorsanız, gösterin artık bu azabı, bu vâdin gerçekleşmesini daha ne kadar bekleyeceğiz!” diye söyleniyorlar.
İbni Kesir 21:38 Doğru sözlüler iseniz bu vaad ne zaman? derler.
Elmalılı-orijinal 21:39 Bilseler o küfredenler ne yüzlerinden ne arkalarından ateşi men'edemiyecekleri, ve hiç bir taraftan yardım olunmıyacakları o demi
Elmalılı 21:39 - Bu kâfirler ateşi yüzlerinden ve sırtlarından men edemeyecekleri ve yardım da göremeyecekleri zamanı, bir bilseler!
DiyanetMeali 21:39 Bu kafirler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından menedemeyecekleri ve yardım da göremiyecekleri zamanı keşke bilseler.
DiyanetVakfı 21:39 İnkâr edenler, yüzlerinden ve sırtlarından (saran) ateşi savamayacakları, kendilerine yardım dahi edilmeyeceği zamanı bir bilselerdi!
Ömer.N.Bilmen 21:39 Eğer o kâfir olanlar, o zamanı bir bilseler idi ki, ne yüzlerinden ve ne de arkalarından ateşi men edemiyeceklerdir ve onlar yardım da olunamayacaklardır.
SuatYıldırım 21:39 – Dini olduğu gibi, bu azabı da böyle inkâr edenler, onun tepelerine ineceğini, o ateşin yüzlerini ve sırtlarını yalamasını önleyemeyeceklerini, kendilerine yardım edecek hiç kimsenin bulunmayacağını bir bilselerdi! [39,16; 7,41; 14,50; 13,34]
İbni Kesir 21:39 O küfredenler; yüzlerinden ve sırtlarından ateşi engellemeyecekleri ve yardım göremeyecekleri zamanı keşki bilseler.
Elmalılı-orijinal 21:40 Doğrusu o onları bağdeten gelecek de kendilerini dondura kalacak, artık ne reddini güçleri yetecek ne de kendilerine mühlet verilecek
Elmalılı 21:40 - Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.
DiyanetMeali 21:40 Belki aniden gelecek de onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler; kendileri de ertelenmez.
DiyanetVakfı 21:40 Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.
Ömer.N.Bilmen 21:40 Belki onlara ansızın gelecek, hemen onları hayrette bırakacak, artık onu ne redde takat getirebileceklerdir ve ne de onlara mühlet verilecektir.
SuatYıldırım 21:40 – Onların beklentilerinin hilafına, o ateş öyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri çevirecek güçleri olacak, ne de kendilerine süre verilecek!
İbni Kesir 21:40 Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecektir. Ve onlara mühlet de verilmeyecektir.
Elmalılı-orijinal 21:41 Kasem olsun ki senden evvel bir çok Peygamberlerle istihzâ edildi de içlerinden alay edenleri o istihzâ ettikleri şey kuşatıverdi
Elmalılı 21:41 - Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri şey (azap) kuşatıverdi.
DiyanetMeali 21:41 And olsun ki, senden önce birçok peygamber alaya alınmıştı da, alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.*
DiyanetVakfı 21:41 Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi; ama onları alaya alanları, o alay konusu ettikleri şey kuşatıverdi.
Ömer.N.Bilmen 21:41 Muhakkak ki, senden evvel de birçok peygamberler
SuatYıldırım 21:41 – Senden önce de nice peygamberlerle böyle alay edilmişti. Ama alay konusu yaptıkları o azap, alay edenleri her taraftan sarıvermişti. [6,34; 3,195]
İbni Kesir 21:41 Andolsun ki; senden önce de bir çok peygamberle alay edilmişti. Ama alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.
Elmalılı-orijinal 21:42 De ki sizi: gece ve gündüz o rahmandan kim koruyabilir? Fakat onlar rablarının zikrinden sarfı nazar etmişlerdir
Elmalılı 21:42 - De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahmân'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin kitabından yüz çevirmektedirler.
DiyanetMeali 21:42 De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin Kitabından yüz çevirmektedirler.
DiyanetVakfı 21:42 De ki: Allah'a karşı sizi gece gündüz kim koruyacak? Buna rağmen onlar Rablerini anmaktan yüz çevirirler.
Ömer.N.Bilmen 21:42 De ki: «Sizi gece ve gündüz o Rahmân'dan kim koruyabilir?» Belki onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirici kimselerdir.
SuatYıldırım 21:42 – De ki: “Geceleyin veya gündüzün gelecek tehlikelere karşı o Rahman’dan başka sizi kim koruyabilir?” Ama bunu bilip Kendisine yönelecekleri yerde, onlar Rab’lerini anmaktan yüz çevirmekteler. [19,45]
İbni Kesir 21:42 De ki: Geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir? Ne var ki onlar, Rabblarının zikrinden yüz çevirmektedirler.
Elmalılı-orijinal 21:43 Yoksa onlar için kendilerini önümüzden men'edecek ilâhlar mı var? Onlar kendi nefislerini bile kurtaramıyacakları gibi bizden sahabet de olunmazlar
Elmalılı 21:43 - Yoksa kendilerini bize karşı savunacak tanrıları mı var? O tanrılar kendilerine bile yardım edemezler, katımızdan da dostluk görmezler.
DiyanetMeali 21:43 Yoksa kendilerini bize karşı savunacak tanrıları mı var? O tanrılar kendilerine bile yardım edemezler. Katımızdan da dostluk görmezler.
DiyanetVakfı 21:43 Yoksa kendilerini bize karşı savunacak birtakım ilâhları mı var? (O ilâh dedikleri şeyler) kendilerine bile yardım edecek güçte değildirler. Onlar bizden de alâka ve destek görmezler.
Ömer.N.Bilmen 21:43 Yoksa onlar için kendilerini azabımızdan menedecek ilâhlar mı vardır? Kendi nefislerine yardıma muktedir olamazlar ve onlar Bizden sehabet de görmezler.
SuatYıldırım 21:43 – Ne o, yoksa, akılları sıra, onların Bizden başka kendilerini savunacak tanrıları mı var? (Nerede!) O tanrılaştırdıkları nesneler kendi kendilerini bile koruyamazlar. Öyleyse, o müşrikleri Bize karşı hiç mi hiç koruyamazlar. Onlar Bizim tarafımızdan zaten bir destek görmezler. [36,75]
İbni Kesir 21:43 Yoksa kendilerini Bize karşı savunacak tanrıları mı var? Oysa bunlar kendilerine bile yardım edemezler. Bizden yakınlık da görmezler.
Elmalılı-orijinal 21:44 Doğrusu biz, onları ve atalarını yaşattık hettâ o ömür onlara uzun geldi, fakat şimdi görmüyorlar mı o Arzı etrafından eksiltip duruyoruz, o halde galip onlar mı?
Elmalılı 21:44 - Doğrusu biz o kâfirleri ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi memleketlerini her yandan eksilttiğimizi görmüyorlar mı? O halde üstün gelen onlar mıdır?
DiyanetMeali 21:44 Biz bunlara ve babalarına geçimlikler verdik de ömürleri uzadı; şimdi memleketlerini her yandan eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Üstün gelen onlar mıdır?
DiyanetVakfı 21:44 Evet, onları da, atalarını da barındırdık. Nihayet ömür kendilerine (hiç bitmeyecek gibi) uzun geldi. Oysa onlar, bizim gelip (kâfirlere ait) araziyi çevresinden eksilteceğimizi görmezler mi? Şu halde, üstün gelen onlar mı?
Ömer.N.Bilmen 21:44 Evet. Biz onlara ve babalarına mühlet verdik, tâ ki kendilerine ömürleri uzatmış oldu. Görmüyorlar mı ki, Biz yurtlarına varıp onu etrafından eksiltiyoruz. O halde galip olanlar onlar mı?
SuatYıldırım 21:44 – Kaldı ki Biz onlara da, babalarına da nimet verdik. Öyle ki uzayan ömürlerinin tadını çıkarıp avundular. Ama hükmümüzün yere yönelerek onu yavaş yavaş eksilttiğini görmüyorlar mı? Durum böyle iken onlar nasıl galip gelebilirler? [46,27; 13,41]
İbni Kesir 21:44 Evet Biz; onlara da, atalarına da geçimlikleri verdik. Öyle ki ömürleri kendilerine uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki; Biz; o yeryüzüne gelip çevresinden eksiltip durmaktayız. Onlar mıdır galip gelenler şu halde?
Elmalılı-orijinal 21:45 De ki ben sizi ancak vahyile inzar ediyorum, amma ne kadar inzar edilseler sağırlar da'veti işitmezler
Elmalılı 21:45 - De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyarıyorum," uyarıldıkları zaman sağırlar çağrıyı duymazlar.
DiyanetMeali 21:45 De ki: "Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum" Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar.
DiyanetVakfı 21:45 De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.
Ömer.N.Bilmen 21:45 De ki: «Ben sizi ancak vahy ile korkutuyorum. Sağır olanlar ise korkutuldukları zaman dâveti işitmezler.»
SuatYıldırım 21:45 – De ki: “Ben Sizi sadece vahiyle uyarıyorum. Fakat belli ki sağırlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duyamazlar.”
İbni Kesir 21:45 De ki: Ben ancak sizi vahiy ile uyarıyorum. Sağırlar uyarıldıkları zaman çağrıyı işitmezler.
Elmalılı-orijinal 21:46 Maamafih kasem olsun rabbının azâbından onlara bir nefha dokunursa muhakkak diyeceklerdir ki vay bizlere! Bizler cidden zâlimler idik
Elmalılı 21:46 - Yemin olsun ki, Rabbinin azabından az bir şey onlara dokunursa, muhakkak "Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik" diyeceklerdir.
DiyanetMeali 21:46 Rabbinin azabından onlara bir esinti dokunsa: "Vah bize! Doğrusu biz haksızdık" derler.
DiyanetVakfı 21:46 Andolsun, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa, hiç şüphesiz, "Vah bize! Hakikaten biz zalim kimselermişiz!" derler.
Ömer.N.Bilmen 21:46 Andolsun ki, Rabbinin azabından hafif bir şey onlara dokunacak olsa elbette diyeceklerdir ki: «Eyvah bizlere! Şüphe yok ki, biz zalimler olmuştuk.»
SuatYıldırım 21:46 – Eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti bile dokunsa: “Eyvah, yazıklar olsun bize, biz gerçekten kendimizi bu azaba müstahak etmekle kendimize zulmetmişiz!” derler.
İbni Kesir 21:46 Andolsun ki Rabbının azabından onlara bir esinti dokunsa; eyvahlar bize, doğrusu biz gerçekten zalimlermişiz, diyeceklerdir.
Elmalılı-orijinal 21:47 Biz ise Kıyamet günü için mizanlara adâleti koruz da hiç bir nefis, zerrece zulm edilmez, bir hardel tanesi ağırlığınca da olsa onu getirir koruz, hisabcı da biz yeteriz
Elmalılı 21:47 - Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.
DiyanetMeali 21:47 Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.
DiyanetVakfı 21:47 Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.
Ömer.N.Bilmen 21:47 Ve Biz Kıyamet gününde adâlet terazilerini koruz da artık hiçbir nefis bir şey ile zulmedilmez. Velev ki (bir amel) bir hardal tanesi ağırlığınca olsun, onu da getiririz. Muhasipler olmak üzere Biz kifâyet ederiz.
SuatYıldırım 21:47 – Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki, hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz. [18,49; 4,40; 31,16]
İbni Kesir 21:47 Biz; kıyamet günü adalet terazilerini kurarız. Hiç kimse hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar bile olsa yapılanı ortaya koyarız. Hesab görenler olarak da Biz, yeteriz.
Elmalılı-orijinal 21:48 Celâlim hakkı için biz Musâ ile Harûna fürkan ve bir zıya ve bir zikir vermiştik, müttekıler için
Elmalılı 21:48 - Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.
DiyanetMeali 21:48 And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.
DiyanetVakfı 21:48 Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.
Ömer.N.Bilmen 21:48 Kasem olsun ki, Biz Mûsa'ya ve Harun'a Furkan ve bir ziya ve muttakîler için bir öğüt vermiştik.
SuatYıldırım 21:48 – Biz, Mûsâ ile Harun’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan’ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik.
İbni Kesir 21:48 Andolsun ki; Biz Musa ile Harun'a Furkan ışık, takva sahibleri için de bir zikir verdik.
Elmalılı-orijinal 21:49 O müttekıler için ki rablarına gıyabda haşyet beslerler ve o saatten titrer dururlar
Elmalılı 21:49 - Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler.
DiyanetMeali 21:49 Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar; kıyamet saatinden de titrerler.
DiyanetVakfı 21:49 (O takvâ sahipleri ki) onlar, görmedikleri halde Rablerine candan saygı gösterirler. Yine onlar, kıyametten korkan kimselerdir.
Ömer.N.Bilmen 21:49 O muttakîler ki Rablerinden tenhada da büyük bir korku ile korkarlar ve onlar Kıyametten de titreyicilerdir.
SuatYıldırım 21:49 – O müttakiler, görmedikleri halde Rab’lerini gıyabında tazim eder ve hem de kıyametten, o duruşma saatinden korkup titrerler. [50,33; 67,12]
İbni Kesir 21:49 Onlar ki görmedikleri halde, Rabblarından korkarlar ve kıyamet saatından titrerler.
Elmalılı-orijinal 21:50 İşte bu - Kur'an - da bizim indirdiğimiz mübarek zikirdir şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz
Elmalılı 21:50 - İşte bu (Kwr'ân) da indirdiğimiz kutsal bir kitaptır. Şimdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?
DiyanetMeali 21:50 İşte bu, indirdiğimiz kutsal bir Kitap'dır. Siz mi onu inkar ediyorsunuz?*
DiyanetVakfı 21:50 İşte bu (Kur'an) da, bizim indirdiğimiz hayırlı ve faydalı bir öğüttür. Şimdi onu inkâr mı ediyorsunuz?
Ömer.N.Bilmen 21:50 Ve işte bu (Kur'an) bir mübarek zikirdir ki, onu Biz indirdik. Artık siz mi onu münkir kimselersiniz?
SuatYıldırım 21:50 – İşte bu da sana indirdiğimiz kutlu bir mesajdır. Hal böyle iken siz onu inkâr mı edeceksiniz?
İbni Kesir 21:50 İşte bu da Bizim indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Yoksa siz onu inkar mı ediyorsunuz?
Elmalılı-orijinal 21:51 Şanım hakkı için bundan evvel de İbrahime rüşdünü vermiştik
Elmalılı 21:51 - And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik (akla uygun olanı göstermiştik). Biz onu biliyorduk.
DiyanetMeali 21:51 And olsun ki, daha önce İbrahim'e de akla uygun olanı göstermiştik. Biz onu biliyorduk.
DiyanetVakfı 21:51 Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.
Ömer.N.Bilmen 21:51 Ve andolsun ki, İbrahim'e de bundan evvel rüşdünü vermiştik ve Biz O'na âlimler idik.
SuatYıldırım 21:51 – Biz Mûsâ’dan önce de İbrâhim’e hidâyet ve akl-ı selim verdik. Biz onun halini pek iyi biliyorduk. [6,83; 2,124-141; 11,51-60; 16,120-123]
İbni Kesir 21:51 Andolsun ki; Biz, daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik. Ve Biz onu bilenlerdik.
Elmalılı-orijinal 21:52 O vakıt ki babasına ve kavmine ne bu başına toplanıb durduğunuz temasîl dedi
Elmalılı 21:52 - O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.
DiyanetMeali 21:52 İbrahim, babasına ve milletine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti.
DiyanetVakfı 21:52 O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.
Ömer.N.Bilmen 21:52 O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Nedir bu timsaller ki, siz onlara (tapınmaya) devam edip duruyorsunuz?»
SuatYıldırım 21:52 – O vakit babasına ve halkına: “Nedir bu karşısında durup taptığınız heykeller?” dedi.
İbni Kesir 21:52 Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Şu tapınıp durduğunuz heykeller de nedir?
Elmalılı-orijinal 21:53 Atalarımızı bunlara ıbadet ediyor bulduk dediler
Elmalılı 21:53 - Onlar: "Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk" dediler.
DiyanetMeali 21:53 "Babalarımızı onlara tapar bulduk" demişlerdi.
DiyanetVakfı 21:53 Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk.
Ömer.N.Bilmen 21:53 Dediler ki: «Biz babalarımızı bunlara ibadet ediciler bulduk.»
SuatYıldırım 21:53 – “Biz, dediler, atalarımızı bunlara tapar bulduk, biz de onların yaptıklarını yapıyoruz.”
İbni Kesir 21:53 Onlar da: Babalarımızı bunlara tapar bulduk, demişlerdi.
Elmalılı-orijinal 21:54 Kasem olsun ki dedi, siz de atalarınız da açık bir dalâl içindesiniz
Elmalılı 21:54 - İbrahim: "And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi.
DiyanetMeali 21:54 İbrahim: "And olsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" deyince:
DiyanetVakfı 21:54 Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.
Ömer.N.Bilmen 21:54 «Kasem olsun ki,» Dedi, «siz de, babalarınız da pek açık bir sapıklık içinde bulunmuş oldunuz.»
SuatYıldırım 21:54 – “Yemin ederim ki, dedi, siz de atalarınız da besbelli bir sapıklık içindesiniz.”
İbni Kesir 21:54 O: Andolsun ki sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içerisindesiniz, demişti.
Elmalılı-orijinal 21:55 Dediler: ciddi mi söylüyorsun yoksa sen şakacılardan mısın
Elmalılı 21:55 - Onlar : "Sen bize gerçeği mi getirdin (Sen ciddi mi söylüyorsun), yoksa şaka mı ediyorsun?" dediler.
DiyanetMeali 21:55 "Sen bize gerçeği mi getirdin yoksa şaka mı ediyorsun?" dediler.
DiyanetVakfı 21:55 Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin?
Ömer.N.Bilmen 21:55 Dediler ki: «Sen bize hak ile mi geldin, yoksa sen latife edenlerden misin?»
SuatYıldırım 21:55 – Onlar: “Sen ciddi misin, yoksa şakacı insanların yaptığı gibi bizimle eğleniyor musun?” dediler.
İbni Kesir 21:55 Onlar: Sen, bize gerçeği mi getirdin, yoksa bizimle eğleniyor musun? dediler
Elmalılı-orijinal 21:56 Doğrusu, dedi: rabbınız o Göklerin ve Yerin rabbıdır ki onları yaratmıştır ve ben buna şehadet edenlerdenim
Elmalılı 21:56 - O şöyle dedi: "Hayır Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim."
DiyanetMeali 21:56 O şöyle dedi: "Hayır; Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim."
DiyanetVakfı 21:56 Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim.
Ömer.N.Bilmen 21:56 Dedi ki: «Hayır. Rabbiniz göklerin ve yerin rabbidir ki, onları yaratmıştır ve ben O'na şehâdet edenlerdenim.»
SuatYıldırım 21:56 – “Yoo! Şaka ne demek! dedi İbrâhim. Doğrusu sizin Rabbiniz, ancak gökleri ve yeri yarattığı gibi bütün onların da Rabbi olan Zattır. Ben de bu gerçeğe şahitlik edenlerdenim.”
İbni Kesir 21:56 O da dedi ki: Hayır, Rabbınız göklerin ve yerin Rabbıdır ki onları, O yaratmıştır. Ve ben bunlara şahidlik edenlerdenim.
Elmalılı-orijinal 21:57 Ve tallahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza lâhüdd bir tedbir yapacağım
Elmalılı 21:57 - "Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra, ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım."
DiyanetMeali 21:57 "Allah'a yemin ederim ki, siz ayrıldıktan sonra, putlarınıza bir tuzak kuracağım!"
DiyanetVakfı 21:57 Allah'a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!
Ömer.N.Bilmen 21:57 «Vallahi yemin ederim ki, siz dönüp gittikten sonra elbette putlarınıza bir mekrde bulunacağım.»
SuatYıldırım 21:57 – Ve içinden: “Allah’a yemin ederim ki, siz dönüp gittikten sonra mutlaka bu putlarınızın başına bir çorap öreceğim!” diye ekledi.
İbni Kesir 21:57 Allah'a yemin ederim ki; siz, arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kuracağım.
Elmalılı-orijinal 21:58 Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler
Elmalılı 21:58 - Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
DiyanetMeali 21:58 Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.
DiyanetVakfı 21:58 Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Ömer.N.Bilmen 21:58 Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.
SuatYıldırım 21:58 – Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı.
İbni Kesir 21:58 Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Elmalılı-orijinal 21:59 Bunu bizim ilâhlarımıza kim yapmış? Her halde o zalimlerden biri dediler
Elmalılı 21:59 - (Kavmi) "Tanrılarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir." dediler.
DiyanetMeali 21:59 Milleti: "Tanrılarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir" dediler.
DiyanetVakfı 21:59 Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:59 Dediler ki: «İlâhlarımıza bunu kim yaptı ise şüphe yok ki, O zalimlerdendir.»
SuatYıldırım 21:59 – Dönüp de olanları görünce dediler ki: “Kim acaba tanrılarımıza bunu reva gören? Her kimse o, muhakkak ki zalimin teki!”
İbni Kesir 21:59 Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir, dediler.
Elmalılı-orijinal 21:60 Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler
Elmalılı 21:60 - (Bazıları) "İbrahim denen bir gencin, onları diline doladığını duymuştuk" dediler.
DiyanetMeali 21:60-61 Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler.
DiyanetVakfı 21:60 (Bir kısmı:) Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:60 Dediler ki: «Kendisine İbrahim denilen bir genci işittik ki, onları anıp duruyormuş.»
SuatYıldırım 21:60 – İçlerinden bazıları: “Sahi! İbrâhim adındaki bir delikanlının onları diline doladığını işitmiştik!”
İbni Kesir 21:60 Dediler ki: Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duymuştuk.
Elmalılı-orijinal 21:61 Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler
Elmalılı 21:61 - "O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler" dediler.
DiyanetMeali 21:60-61 Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler.
DiyanetVakfı 21:61 O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.
Ömer.N.Bilmen 21:61 «Haydin dediler. O'nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.»
SuatYıldırım 21:61 – “Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsunlar.”
İbni Kesir 21:61 Dediler ki: O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu insanların gözleri önüne getirin.
Elmalılı-orijinal 21:62 Dediler: sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ya İbrahim
Elmalılı 21:62 - (İbrahim gelince ona) "Ey İbrahim! bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?" dediler
DiyanetMeali 21:62 İbrahim gelince, ona: "Ey İbrahim, bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?" dediler.
DiyanetVakfı 21:62 Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:62 Dediler ki: «Ey İbrahim, Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?»
SuatYıldırım 21:62 – “Söyle bakalım İbrâhim!” dediler, “sen mi yaptın tanrılarımıza karşı bu işi?”
İbni Kesir 21:62 Ey İbrahim; tanrılarımıza bu işi sen mi yaptın? dediler.
Elmalılı-orijinal 21:63 Belki dedi şu büyükleri yapmıştır, sorun bakalım onlara eğer söylerlerse
Elmalılı 21:63 - İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.
DiyanetMeali 21:63 İbrahim: "Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.
DiyanetVakfı 21:63 Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi.
Ömer.N.Bilmen 21:63 Dedi ki: «Belki onu onların şu büyüğü yapmıştır. Haydin onlara sorunuz, eğer söyleyebilmekte iseler.»
SuatYıldırım 21:63 – “Belki de,” dedi, “şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşurlarsa sorun bakalım onlara!”
İbni Kesir 21:63 Dedi ki: Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun.
Elmalılı-orijinal 21:64 Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız
Elmalılı 21:64 - Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Doğrusu siz haksızsınız."
DiyanetMeali 21:64-65 Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler.
DiyanetVakfı 21:64 Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) "Zalimler sizlersiniz, sizler!" dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:64 Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.»
SuatYıldırım 21:64 – Bunun üzerine vicdanlarına dönüp içlerinden: “Asıl zalim İbrâhim değil, bu âciz putlara ibadet edip bel bağlayan sizler, biz müşriklermişiz!” dediler.
İbni Kesir 21:64 Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.
Elmalılı-orijinal 21:65 Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler
Elmalılı 21:65 - Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: "And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin." dediler.
DiyanetMeali 21:64-65 Kendi kendilerine: "Doğrusu siz haksızsınız", sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: "Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin" dediler.
DiyanetVakfı 21:65 Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:65 Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.»
SuatYıldırım 21:65 – Fakat bunu dışa vurmayıp sonra yine önceki görüşlerine dönüp İbrâhim’e: “Bunların konuşmadıklarını sen de pek iyi bilirsin!” dediler.
İbni Kesir 21:65 Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler.
Elmalılı-orijinal 21:66 O halde dedi: Allahı bırakıp da size hiç bir faide veremiyecek, zarar da edemiyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?
Elmalılı 21:66 - (İbrahim) dedi: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz?"
DiyanetMeali 21:66-67 İbrahim: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akletmiyor musunuz?" dedi.
DiyanetVakfı 21:66 İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız?
Ömer.N.Bilmen 21:66 Dedi ki: «O halde Allah'tan başka size hiçbir şey ile faide veremiyecek ve zarar da veremiyecek bir şeye ibadet eder misiniz?»
SuatYıldırım 21:66-67 – “O halde,” dedi, Allah’tan başka, size ne fayda ne de zarar veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz! Yuh size de Allah’tan başka o taptıklarınıza da! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
İbni Kesir 21:66 Dedi ki: O halde Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda veya zarar veremeyecek şeylere ne diye taparsınız?
Elmalılı-orijinal 21:67 Yuf size ve Allahdan başka taptıklarınıza! hâlâ akıllanmıyacak mısınız?
Elmalılı 21:67 - "Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?"
DiyanetMeali 21:66-67 İbrahim: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akletmiyor musunuz?" dedi.
DiyanetVakfı 21:67 Size de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?
Ömer.N.Bilmen 21:67 «Yuf size! Ve Allah'tan başka tapar olduğunuza! Siz hiç âkılâne düşünmeyecek misiniz?»
SuatYıldırım 21:66-67 – “O halde,” dedi, Allah’tan başka, size ne fayda ne de zarar veremeyecek şeylere mi tapıyorsunuz! Yuh size de Allah’tan başka o taptıklarınıza da! Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
İbni Kesir 21:67 Yuh olsun size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Daha akıllanmayacak mısınız?
Elmalılı-orijinal 21:68 Siz bunu, dediler: yakın da ilâhlarınızın öcünü alın, bir iş yapacaksınız
Elmalılı 21:68 - Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin" dediler.
DiyanetMeali 21:68 Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin" dediler.
DiyanetVakfı 21:68 (Bir kısmı:) Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin! dediler.
Ömer.N.Bilmen 21:68 Dediler ki: «O'nu yakınız ve ilâhlarınıza yardım ediniz. Eğer yapacak kimseler iseniz.»
SuatYıldırım 21:68 – “Eğer yapacağınız bir şey varsa, dediler, o da bunu yakmaktır. Böyle yapın da tanrılarınıza sahip çıkın!” [29,24]
İbni Kesir 21:68 Onlar: Bir şey yapacaksanız şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin, dedi
Elmalılı-orijinal 21:69 Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahime dedik
Elmalılı 21:69 - Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik.
DiyanetMeali 21:69 Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik.
DiyanetVakfı 21:69 "Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!" dedik.
Ömer.N.Bilmen 21:69 Dedik ki: «Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol.»
SuatYıldırım 21:69 – Biz ateşe şöyle ferman ettik: “Dokunma İbrâhim’e! Serin ve selâmet ol ona!”
İbni Kesir 21:69 Biz de: Ey ateş; İbrahim'e serin ve selamet ol, dedik.
Elmalılı-orijinal 21:70 Ona bir dolab kurmak istediler, biz de daha ziyade kendilerini husrâna düşürdük
Elmalılı 21:70 - Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.
DiyanetMeali 21:70 Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık.
DiyanetVakfı 21:70 Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.
Ömer.N.Bilmen 21:70 Ve O'na bir hud'ada bulunmak istediler. Biz de onları ziyâde hüsrâna uğramış kimseler kıldık.
SuatYıldırım 21:70 – Hülasa onu tuzağa düşürmek istediler ama, Biz asıl onları hüsrana uğrattık. Asıl tuzağa düşenler kendileri oldular.
İbni Kesir 21:70 Ona düzen kurmak istediler. Ama Biz, onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.
Elmalılı-orijinal 21:71 Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık
Elmalılı 21:71 - Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
DiyanetMeali 21:71 Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
DiyanetVakfı 21:71 Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.
Ömer.N.Bilmen 21:71-72 Ve O'nu ve Lût'u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O'na İshak'ı ve fazla olarak da Yakub'u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık.
SuatYıldırım 21:71 – Onu Lût ile beraber kurtarıp, bütün insanlar için kutlu ve feyizli kıldığımız diyara ulaştırdık.
İbni Kesir 21:71 Onu da, Lut'u da alemler için mübarek kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık
Elmalılı-orijinal 21:72 Ve ona İshakı ihsan ettik, fazla olarak Ya'kubu da ve her birini salihînden kıldık
Elmalılı 21:72 - Ona (İbrahim'e) İshak'ı, üstelik bir de Yakub'u ihsan ettik ve herbirini salih kimseler kıldık.
DiyanetMeali 21:72 İbrahim'e, buna ilaveten İshak ve Yakub'u da verdik, her birini iyi kimseler kıldık.
DiyanetVakfı 21:72 Ona (İbrahim'e), İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Ya'kub'u lütfettik; herbirini sâlih insanlar yaptık.
Ömer.N.Bilmen 21:71-72 Ve O'nu ve Lût'u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O'na İshak'ı ve fazla olarak da Yakub'u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık.
SuatYıldırım 21:72 – Ona ayrıca İshak’ı, üstelik bir de Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de erdemli insanlar kıldık.
İbni Kesir 21:72 Ona İshak'ı, üstelik bir de Yakub'u ihsan ettik. Ve her birini salih kimseler kıldık.
Elmalılı-orijinal 21:73 Ve hepsini emrimizle yol göteren imamlar ettik ve kendilerine hayırlar işlemeği, namaz kılmayı zekât vermeyi, vahyeyledik ve hep bize âbid idiler
Elmalılı 21:73 - Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek önderler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.
DiyanetMeali 21:73 Onları, buyruğumuz altında insanları doğru yola götüren önderler yaptık; onlara, iyi işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar, bize kulluk eden kimselerdi.
DiyanetVakfı 21:73 Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi.
Ömer.N.Bilmen 21:73 Ve onları imamlar kıldık ki, Bizim emrimizle rehber-i hidâyet bulunurlar ve onlara hayırlı işleri yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahy-ettik ve Bize ibadet edenler oldular.
SuatYıldırım 21:73 – Onları buyruklarımızla insanlara doğru yolu gösteren önderler yaptık. Kendilerine hayırlı işler işlemeyi, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar yalnız Bize ibadet ederlerdi.
İbni Kesir 21:73 Onları emrimizle insanlara doğru yolu gösteren imamlar kıldık. Ve onlara hayırlar yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kulluk eden kimselerdi.
Elmalılı-orijinal 21:74 Lût, ona da huküm, bir ılim verdik ve onu habasetler işliyen o karyeden kurtardık, hakıkat onlar kötü, fasık bir kavm idiler
Elmalılı 21:74 - Biz Lût'a da bir hüküm, bir ilim verdik. Onu çirkin işler işleyen kasabadan kurtardık. Doğrusu onlar kötü, fasık bir kavimdi.
DiyanetMeali 21:74 Lut'a da hüküm ve ilim verdik; onu, çirkin işler işleyen kasabadan kurtardık. Doğrusu onlar yoldan çıkmış kötü bir milletti.
DiyanetVakfı 21:74 Lût'a gelince, ona da hüküm (hakimlik, peygamberlik, hükümdarlık) ve ilim verdik; onu, çirkin işler yapmakta olan memleketten kurtardık. Zira onlar (o memleketin halkı), gerçekten fena işler yapan kötü bir kavimdi.
Ömer.N.Bilmen 21:74 Ve Lût'a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu habîsane hareketlerde bulunan bir memleketten kurtardık ki; onlar hakikaten fâsıklar olan bir fena kavim idiler.
SuatYıldırım 21:74-75 – Lût’a da hüküm ve ilim verdik ve onu iğrenç işler yapan şehir halkından kurtardık ki gerçekten onlar kötü ve itaat dışına çıkmış fâsık bir güruh idiler. Kendisini de şefkat ve himayemize aldık. O gerçekten erdemli kimselerdendi. [29,26; 11,69; 15,57-76]
İbni Kesir 21:74 Lut'a da. Ona hüküm ve ilim verdik, onu çirkin işler yapan o memleketten kurtardık. Doğrusu onlar, yoldan çıkmış kötü bir kavim idiler.
Elmalılı-orijinal 21:75 Onu ise rahmetimize idhal eyledik, çünkü o cidden salihînden idi
Elmalılı 21:75 - Onu ise rahmetimizin içine aldık. Çünkü o salihlerdendi.
DiyanetMeali 21:75 Lut'u rahmetimizin içine aldık; doğrusu o iyilerdendi.*
DiyanetVakfı 21:75 Onu (Lût'u) rahmetimize kabul ettik; çünkü o, sâlihlerden idi.
Ömer.N.Bilmen 21:75 Ve onu rahmetimize idhal ettik, çünkü o, şüphe yok sâlihlerden idi.
SuatYıldırım 21:74-75 – Lût’a da hüküm ve ilim verdik ve onu iğrenç işler yapan şehir halkından kurtardık ki gerçekten onlar kötü ve itaat dışına çıkmış fâsık bir güruh idiler. Kendisini de şefkat ve himayemize aldık. O gerçekten erdemli kimselerdendi. [29,26; 11,69; 15,57-76]
İbni Kesir 21:75 Ve onu rahmetimize kattık. Doğrusu o, salih kimselerdendi.
Elmalılı-orijinal 21:76 Nuhu da, zira mukaddemâ nidâ etmişti, biz de duâsını kabul ettik de kendisini ve ehlini büyük bir sıkıntıdan kurtardık
Elmalılı 21:76 - Nuh da daha önceleri bize yalvarmıştı; biz de onun duasını kabul ettik, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.
DiyanetMeali 21:76 Nuh da daha önceleri Bize yalvarmıştı, onun duasını kabul edip, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.
DiyanetVakfı 21:76 Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik. Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Ömer.N.Bilmen 21:76 Ve Nûh'u (da Yâd et)! O vakit ki, o evvelce niyazda bulunmuştu. Biz de O'na icabet etmiş, nihâyet O'nu da, ehlini de pek büyük bir gamdan necâta erdirmiştik.
SuatYıldırım 21:76 – Nuh’u da önderlerden kıldık. O İbrâhim ve Lut’dan çok önce, Bize yakarmıştı. Biz de duasını kabul buyurup onu, yakınlarını, evlatlarını ve halkından iman edenleri büyük bir beladan kurtardık. [54,10; 71,26-27]
İbni Kesir 21:76 Nuh'u da. Hani daha önceleri Bize niyaz etmişti. Onun duasını kabul edip kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.
Elmalılı-orijinal 21:77 Ve âyetlerimizi tekzib eden kavmden öcünü aldık, hakikat onlar kötü bir kavm idiler, biz de hepsini birden gargettik
Elmalılı 21:77 - Âyetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü aldık. Şüphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de hepsini (suda) boğduk.
DiyanetMeali 21:77 Ayetlerimizi yalanlayan millete karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar fena bir milletti, hepsini suda boğduk.
DiyanetVakfı 21:77 Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük.
Ömer.N.Bilmen 21:77 Ve Bizim âyetlerimizi tekzîp eden bir kavimden O'nu muaf ettik, şüphe yok ki, onlar kötülük yapan bir kavim idiler. Artık onları cümleten gark-ediverdik.
SuatYıldırım 21:77 – Âyetlerimizi yalan sayan halka karşı da ona destek olup onlardaki haklarını aldık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idi. Bu yüzden Biz de onların hepsini suda boğduk. [11,40]
İbni Kesir 21:77 Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım ettik. Doğrusu onlar; kötü bir kavim idiler. Biz de hepsini birden suda boğduk.
Elmalılı-orijinal 21:78 İsmaili de, İdrisi de, Zül'kıfli de; hepsi sabirînden Davud ile Süleymanı da, o vakit ki ikisi de hars hakkında huküm veriyorlardı, o vakıt ki ekinde geceleyin kavmin davarı yayılmıştı, biz de hukümlerine şâhid idik
Elmalılı 21:78 - Davud ve Süleyman'ı da (hatırla). Hani onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani milletin koyunları (geceleyin) içinde yayılmıştı, biz onların hükmüne şahittik.
DiyanetMeali 21:78 Davud ve Süleyman da milletin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken, Biz onların hükmüne şahiddik.
DiyanetVakfı 21:78 Davud ve Süleyman'ı da (an). Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.
Ömer.N.Bilmen 21:78 Ve Dâvud ile Süleyman'ı da zikret ki, onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı. O vakit ki, onun için kavmin koyunları yayılmıştı. Ve Biz de onların hükümlerine şahitler olduk.
SuatYıldırım 21:78 – Davud ile Süleyman’ı da... Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Şöyle ki: Geceleyin bir grup insanın koyun sürüsü ekin tarlasına yayılmış, zarar vermişti. Biz de onların bu hükümlerine tanık oluyorduk.
İbni Kesir 21:78 Davud ve Süleyman'a da. Hani kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken; Biz, onların hükmüne şahidlerdik.
Elmalılı-orijinal 21:79 Derhal onu Süleymana anlattık, bununla berâber her birine bir huküm ve bir ılim vermiştik ve Davudun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık, kuşlarla beraber tesbih ediyorlardı ve biz bunları yaparız
Elmalılı 21:79 - Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman'a bildirmiştik; (zaten) herbirine hüküm ve ilim vermiştik. Davud'la beraber tesbih etsinler diye, dağları ve kuşları buyruk altına aldık. (Bütün bunları) yapan bizdik.
DiyanetMeali 21:79 Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik; her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları Biz yapmıştık.
DiyanetVakfı 21:79 Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız.
Ömer.N.Bilmen 21:79 Onu (onun hükmünü) derhal Süleyman'a anlattık ve herbirine bir hüküm ve bir ilim ihsan ettik. Ve Dâvud'a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı. Ve (bunları) yapanlar olduk.
SuatYıldırım 21:79 – Biz çözümü ihtiva eden hükmü Süleyman’a bildirdik. Bununla beraber, her birine bir hüküm ve bir ilim verdik.Dağları ve kuşları Davud’un emrine verdik. Onunla beraber takdis ve ibadet ederlerdi. Biz dilediğimiz her şeyi yapma kudretine sahibiz. [34,10; 38,18-19] {KM, Mezmurlar 148,7-10}
İbni Kesir 21:79 Biz bu hükmü hemen Süleyman'a belletmiştik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bunları yapanlar Bizdik.
Elmalılı-orijinal 21:80 Bir de ona sizin için sizi harbinizin şiddetinden korusun diye giyecek san'atı ta'lîm etmiştik, şimdi siz şükrüne eda ediyor musunuz?
Elmalılı 21:80 - Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?
DiyanetMeali 21:80 Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?
DiyanetVakfı 21:80 Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz?
Ömer.N.Bilmen 21:80 Ve sizin için, sizi savaşlarınızın şiddetinden korusun diye giyilecek zırh san'atını O'na (Hazreti Dâvud'a) tâlim ettik. Artık sizler şükrediciler misiniz?
SuatYıldırım 21:80 – Bir de sizi savaşınızın şiddetinden koruması için ona, zırh yapma sanatını öğrettik.Peki bütün bunlar için şükrediyor musunuz? [34,9-11]
İbni Kesir 21:80 Biz, ona; sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik. Artık şükreder misiniz?
Elmalılı-orijinal 21:81 Süleyman için de şiddetli rüzgârı ki o içine bereketler verdiğimiz Arza emriyle cereyan ediyordu ve biz her şeyi biliriz
Elmalılı 21:81 - Bereketli kıldığımız yere doğru, Süleyman'ın emriyle yürüyen şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik. Biz her şeyi biliyorduk.
DiyanetMeali 21:81 Bereketli kıldığımız yere doğru, Süleyman'ın emriyle yürüyen şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik. Biz herşeyi biliyorduk.
DiyanetVakfı 21:81 Süleyman'ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgârı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru eserdi. Biz herşeyi biliriz.
Ömer.N.Bilmen 21:81 Ve Süleyman'a da şiddetli esen rüzgarı (musahhar kıldık) ki, içinde bereketler vücuda getirmiş olduğumuz yere O'nun emriyle cereyan ederdi. Ve Biz her şeye âlimleriz.
SuatYıldırım 21:81 – Süleyman’a da şiddetli rüzgârı âmade kıldık. Rüzgâr, onun emriyle kutlu beldeye doğru eserdi. Çünkü her şeyin gerçek mahiyetini Biz biliriz. [38,36; 34,12]
İbni Kesir 21:81 Süleyman'a da şiddetli esen rüzgarı müsahhar kıldık. Rüzgar, onun emri ile mübarek kıldığımız yere doğru eserdi. Ve Biz, her şeyi bilenleriz.
Elmalılı-orijinal 21:82 Şeytanlardan da onun için dalgıçlık edenleri ve daha başka amel için çalışanları teshır etmiştik ve hep onları zabteden biz idik
Elmalılı 21:82 - Onun için dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de gören şeytanlardan da onun buyruğu altına verdik. Onların hepsini biz gözetiyorduk.
DiyanetMeali 21:82 Dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de gören şeytanlardan da onun buyruğu altına verdik. Onların hepsini gözetiyorduk.
DiyanetVakfı 21:82 Şeytanlar arasından da, onun için dalgıçlık eden (ve inciler çıkaran) ve bundan başka işler görenler vardı. Biz onları gözetim altında tutuyorduk.
Ömer.N.Bilmen 21:82 Ve şeytanlardan onun için dalgıçlık edenleri ve ondan başka ileri yapanları da (musahhar kılmıştık) ve onlar için hıfz edenler Biz olduk.
SuatYıldırım 21:82 – Kendisi için dalgıçlık ve daha başka birtakım işler yapan bazı cinleri (şeytanları) da onun emrine verdik. Biz onları gözetim altında tutardık. [38,37-38]
İbni Kesir 21:82 Denize dalacak ve bundan başka işler görecek şeytanları da onun emrine verdik. Onları gözetenler de Bizdik.
Elmalılı-orijinal 21:83 Eyyubu da, zira «rabbehu enni messeniyed durru ve ente erhamur rahimîn» diye rabbına nidâ etti
Elmalılı 21:83 - Eyyûb da: "Başıma bir bela geldi, (sana sığındım), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti.
DiyanetMeali 21:83 Eyyub da: "Başıma bir bela geldi, (Sana sığındım), Sen merhametlilerin merhametlisisin" diye Rabbine nida etmişti.
DiyanetVakfı 21:83 Eyyub'u da (an). Hani Rabbine: "Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti.
Ömer.N.Bilmen 21:83 Ve Eyyûb'u da (an) o vakit ki, Rabbine nidâ etti, (dedi ki:) «Şüphe yok, beni zarar kapladı, ve Sen (Yarabbi) rahmet edenlerin en merhametlisisin.»
SuatYıldırım 21:83-84 – Eyyûb’u da an. Hani o: “Ya Rabbî, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” diye niyaz etmiş, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lütuf ve ibadet edenlere bir ders olmak üzere, hastalığını iyileştirmiş, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermiştik. {KM, Eyub 42,10 13}
İbni Kesir 21:83 Eyyub'a da. Hani Rabbına niyaz etmiş: Bu dert beni sarıverdi. Sen, merhametlilerin merhametlisisin, demişti.
Elmalılı-orijinal 21:84 Biz de duâsını kabul ettik de hemen kendisindeki durru açtık ve tarafımızdan bir rahmet ve âbidler için bir muhtıra olmak üzere ona ehlini ve beraberlerinde onların bir mislini de verdik
Elmalılı 21:84 - Biz de onun duasını kabul ettik de başına gelenleri kaldırdık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha verdik .
DiyanetMeali 21:84 Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelenleri kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermiştik.
DiyanetVakfı 21:84 Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Ömer.N.Bilmen 21:84 Biz de O'nun duasını kabul ettik de O'nda olan ızdırabı açıverdik ve O'na ehlini ve onlar ile beraber onların bir mislini kendi tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir mev'ize olmak üzere verdik.
SuatYıldırım 21:83-84 – Eyyûb’u da an. Hani o: “Ya Rabbî, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” diye niyaz etmiş, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lütuf ve ibadet edenlere bir ders olmak üzere, hastalığını iyileştirmiş, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermiştik. {KM, Eyub 42,10 13}
İbni Kesir 21:84 Biz de onun duasını kabul etmiş ve uğradığı sıkıntıyı kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona hem ailesini, hem de bir katını vermiştik.
Elmalılı-orijinal 21:85 İsmaili de, İdrisi de, Zül'kıfli de; hepsi sabirînden
Elmalılı 21:85 - İsmail, İdris ve Zülkifl'i de (hatırla). Onların hepsi de sabredenlerdendi.
DiyanetMeali 21:85 İsmail, İdris ve Zülkifl hakkında anlattığımızı da an; onların her biri sabredenlerdendi.
DiyanetVakfı 21:85 İsmail'i, İdris'i ve Zülkifi de (yâdet). Hepsi de sabreden kimselerdendi.
Ömer.N.Bilmen 21:85 Ve İsmail ve İdris ve Zülkifl'i (de yâd et). Hepsi de sabredenlerden idiler.
SuatYıldırım 21:85 – İsmâil’i, İdris’i, Zülkifl’i de an! Onların hepsi sabır fazileti ile bezenmişlerdi.
İbni Kesir 21:85 İsmail'e, İdris'e ve Zülkifl'e de. Onların her biri sabredenlerdendi.
Elmalılı-orijinal 21:86 Bunları da rahmetimize idhal eyledik, çünkü cidden salihîndendirler
Elmalılı 21:86 - Onları da rahmetimizin içine aldık. Onlar gerçekten salih olanlardandı.
DiyanetMeali 21:86 Onları rahmetimizin içine aldık; doğrusu onlar iyilerdendi.
DiyanetVakfı 21:86 Onları rahmetimize kabul ettik. Onlar hakikaten iyi kimselerdendi.
Ömer.N.Bilmen 21:86 Ve onları rahmetimize idhâl ettik. Şüphe yok ki, onlar sâlihlerden idiler.
SuatYıldırım 21:86 – Bundan ötürü onları rahmetimize aldık. Gerçekten onlar salih ve erdemli kişilerdi.
İbni Kesir 21:86 Ve onları rahmetimize kattık. Doğrusu onlar; salih kimselerdendi.
Elmalılı-orijinal 21:87 Zennunu da; hani öfkelenerek gitmişti de biz kendisini aslâ sıkıştırmayız zannetmişti, derken zulmetler içinde «la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimîn» diye nidâ etti
Elmalılı 21:87 - Zünnun'u (balık sahibi Yunus'u) da hatırla. Hani o, öfkelenerek gitmişti de, bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Fakat sonunda karanlıklar içinde: "Senden başka ilâh yoktur, sen münezzehsin, Şüphesiz ben haksızlık edenlerden oldum" diye seslenmişti.
DiyanetMeali 21:87 Zünnun (Balık Sahibi; Yunus) hakkında söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı; fakat sonunda karanlıklar içinde: "Senden başka tanrı yoktur, Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık edenlerdenim" diye seslenmişti.
DiyanetVakfı 21:87 Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti.
Ömer.N.Bilmen 21:87 Ve Zünnûn'u da (yâd et) o vakit ki, gazebnâk olarak gitmişti. Bizim kendisini muaheze etmiyeceğimizi zannetmişti. Derken zulmetler içinde (kalıp) niyazda bulundu ki: «(Yarabbi!) Senden başka ilâh yoktur, seni tenzih ederim, şüphe yok ki ben zalimlerden oldum.»
SuatYıldırım 21:87 – Zünnûn’u da an. Hani o halkına kızmış, onlardan ayrılmış, Bizim kendisini sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Sonra karanlıklar içinde şöyle yakarmıştı: “Ya Rabbî! Sensin İlah, Senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin! Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim!”
İbni Kesir 21:87 Zünnun'a da. Hani o, öfkelenerek giderken kendisine güç yetiremeyeceğimizi sanmıştı. Ama sonunda karanlıklar içinde: Sen'den başka hiç bir ilah yoktur. Tenzih ederim seni, doğrusu ben, haksızlık edenlerden oldum, diye niyaz etmişti.
Elmalılı-orijinal 21:88 Biz de duâsını kabul ile icabet ettik de kendisini gamden kurtardık ve işte mü'minleri böyle kurtarırız
Elmalılı 21:88 - Biz de duasını kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız.
DiyanetMeali 21:88 Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.
DiyanetVakfı 21:88 Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Ömer.N.Bilmen 21:88 Artık Biz de O'nun duasına icabet ettik de O'nu gamdan kurtardık ve mü'minleri de böylece necâta erdiririz.
SuatYıldırım 21:88 – Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz müminleri böyle kurtarırız.
İbni Kesir 21:88 Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.
Elmalılı-orijinal 21:89 Zekeriyyayı da; hani rabbına «rabbi la tezerni ferden ve ente hayrul varisin» diye nidâ etmişti
Elmalılı 21:89 - Zekeriya da hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın" diye nida etmişti.
DiyanetMeali 21:89 Zekeriya da: "Rabbim! Beni tek Başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın" diye nida etmişti.
DiyanetVakfı 21:89 Zekeriyya'yı da (an). Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir).
Ömer.N.Bilmen 21:89 Ve Zekeriya'yı da (an) o vakit ki, Rabbine nidâ etti, «Yarabbi! Beni yalnız bırakma, Sen vârislerin hayırlısısın» (dedi).
SuatYıldırım 21:89 – Zekeriyya’yı da an. Hani o: “Ya Rabbî, beni evlatsız, tek başıma bırakma ki (lütf edeceğin evlâdım) bana vâris olsun. Bununla beraber iyi biliyorum ki, herkes fanidir, herkesten sonra baki kalan, bütün vârislerin en iyisi olan Sensin Sen!”
İbni Kesir 21:89 Zekeriyya'ya da. Hani o, Rabbına niyaz etmiş ve Rabbım; beni tek başıma bırakma. Sen, varislerin en hayırlısısın, demişti.
Elmalılı-orijinal 21:90 Biz de duâsını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahyâyı verdik ve onun zevcesini ıslâh eyledik, hakıkat bunlar hayrâtta müsaraat ve bize rağbet ve rehbetle duâ ederlerdi ve bizim için haşı'lerdi
Elmalılı 21:90 - Biz de duasını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yı ihsan ettik. Ve eşini (doğum yapmaya) elverişli hale getirdik. Doğrusu onlar iyiliklerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı.
DiyanetMeali 21:90 Biz de ona icabet ederek, Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı.
DiyanetVakfı 21:90 Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler.
Ömer.N.Bilmen 21:90 Biz de O'na icabet ettik ve O'na Yahya'yı ihsan eyledik ve O'nun için refikasını ıslah kıldık. Muhakkak ki, onlar hayırlı işlere koşarlardı. Ve Bize rağbetle ve haşyetle dua ederlerdi ve Bizim için mütevazi zâtlar olmuşlardı.
SuatYıldırım 21:90 – Onun da duasını kabul buyurduk. Ona Yahya’yı armağan ettik. Bunun için de eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu onlar hayırlı işlere koşuşur, iyilikte yarışır, hem ümit, hem endişe içinde Bize yakarırlardı. Gerçekten Bize derin bir saygı gösterirlerdi.
İbni Kesir 21:90 Biz de ona icabet ederek Yahya'yı ihsan etmiş, eşini doğum yapabilecek bir hale getirmiştik. Doğrusu onlar; hayırlı şeylerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı
Elmalılı-orijinal 21:91 Ve o dişiyi de ki ırzını muhkem korudu da kendisine ruhumuzdan nefhettik, ve kendisile oğlunu âlemîne bir âyet kıldık
Elmalılı 21:91 - Irzını koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, âlemler için bir mucize kılmıştık.
DiyanetMeali 21:91 Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir mucize kılmıştık.
DiyanetVakfı 21:91 Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an.) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık.
Ömer.N.Bilmen 21:91 Ve ismetini pek güzelce muhafaza etmiş olanı da (yâd et ki) kendisine rûhumuzdan üflemiştik.Ve O'nu ve oğlunu da âlemlere bir âyet kılmıştık.
SuatYıldırım 21:91 – İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle alem için bir ibret yaptık. [15,29; 32,9; 66,12; 16,66]
İbni Kesir 21:91 Mahrem yerini koruyana da ruhumuzdan üflemiş; onu da, oğlunu da alemler için bir ayet kılmıştık.
Elmalılı-orijinal 21:92 İşte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, rabbınız da bir benim onun için hep bana kulluk edin
Elmalılı 21:92 - Doğrusu bu sizin ümmetiniz (tevhid dini olan müslümanlık), bir tek ümmettir (bir tek din olarak sizin dininizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.
DiyanetMeali 21:92 Doğrusu tevhid dini olan Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim, artık Bana kulluk edin.
DiyanetVakfı 21:92 Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise bana kulluk edin.
Ömer.N.Bilmen 21:92 Şüphe yok ki bu, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de sizin Rabbinizim. Artık Bana ibadet ediniz.
SuatYıldırım 21:92 – İşte sizin bu dininiz bir tek dindir. Rabbiniz de Ben’im. Öyle ise yalnız Bana ibadet edin! [23,51-52; 5,48]
İbni Kesir 21:92 Gerçekten şu sizin ümmetiniz, bir tek ümmettir. Ve Ben de Rabbınızım, artık yalnız Bana ibadet edin.
Elmalılı-orijinal 21:93 Onlar kumandalarını beyinlerinde parçaladılar, fakat hepsi bize rücu' edecekler
Elmalılı 21:93 - Ama insanlar din konusunda aralarında bölüklere ayrıldılar ama, hepsi bize döneceklerdir.
DiyanetMeali 21:93 Ama insanlar, din konusunda aralarında bölüklere ayrıldılar, hepsi Bize döneceklerdir.*
DiyanetVakfı 21:93 (İnsanlar) kendi aralarında (din ve devlet) işlerinin birliğini bozdular. Halbuki hepsi bize döneceklerdir.
Ömer.N.Bilmen 21:93 (Bazı milletler) Din işlerinde kendi aralarında fırka fırka oldular. Hepsi de Bize dönücülerdir.
SuatYıldırım 21:93 – Ama insanlar aralarındaki bu birliği param parça ettiler. Fakat sonunda yine Bize dönecekler.
İbni Kesir 21:93 Onlar aralarında kendi işlerinde bölük bölük oldular. Ama hepsi Bize döneceklerdir.
Elmalılı-orijinal 21:94 İmdi her kim mü'min olarak salihattan bir amel işlerse onun sa'yine küfran yok ve her halde biz onun hisabına yazarız
Elmalılı 21:94 - İnanmış olarak yararlı iş işleyenin emeği inkâr edilmeyecektir. Biz şüphesiz onu yazmaktayız.
DiyanetMeali 21:94 İnanmış olarak yararlı iş işleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayız.
DiyanetVakfı 21:94 Bu durumda her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz. Zira biz onu yazmaktayız.
Ömer.N.Bilmen 21:94 İmdi her kim mü'min olduğu halde sâlih sâlih amellerden işlerse artık onun çalışması için inkar yoktur ve şüphe yok ki, Biz onun için yazıcılarız.
SuatYıldırım 21:94 – Bu durumda artık kim mümin olarak makbul ve güzel işler yaparsa onun gayretleri inkâr edilmez, yaptıkları makbul olur. Biz bütün gayretlerini onun hesabına yazıp geçirmekteyiz. [18,30]
İbni Kesir 21:94 Artık inanmış olarak salih amel işleyenlerin ameli inkar edilmez. Ve Biz onu yazanlarız.
Elmalılı-orijinal 21:95 İhlâk ettiğimiz karyeye dahi haramdır ki rücu' etmiyecek olsunlar
Elmalılı 21:95 - Yok ettiğimiz bir memleket (ahalisinin ahiretteki cezasını da çekmek üzere) bize dönmemesi gerçekten imkansızdır.
DiyanetMeali 21:95 Yok ettiğimiz kasaba halkının ahirette ceza görmek üzere Bize dönmemesi imkansızdır.
DiyanetVakfı 21:95 Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir.
Ömer.N.Bilmen 21:95 Ve kendisini helâk ettiğimiz bir belde (ahalisi) için memnudur ki, onlar dönmeyecekler olsunlar.
SuatYıldırım 21:95 – İmha ettiğimiz bir memleket halkının, mahşerde huzurumuza gelmemesi mümkün değildir.
İbni Kesir 21:95 Helak ettiğimiz kasaba halkına da haramdır. Onlar geri dönmezler.
Elmalılı-orijinal 21:96 Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc açılıb da her tepeden saldırdıkları
Elmalılı 21:96 - Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc(un seddi) açıldığı zaman, ki onlar her dere ve tepeden akın edip çıkarlar.
DiyanetMeali 21:96 Yecüc ve Mecüc'ün seddi yıkıldığı zaman her dere ve tepeden boşanırlar.
DiyanetVakfı 21:96 Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman;
Ömer.N.Bilmen 21:96 Ye'cüc ve Me'cüc açılıp da onlar her tepeden koşmaya başlayacakları zamana kadar (bu kavimlerin halleri devam eder).
SuatYıldırım 21:96-97 – Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!” diyecekler.
İbni Kesir 21:96 Ye'cuc ve Me'cuc açılıp da her tepeden ve dereden akın ettikleri vakit.
Elmalılı-orijinal 21:97 ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek «eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk» diyecekler
Elmalılı 21:97 - Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik." derler.
DiyanetMeali 21:97 Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik" derler.
DiyanetVakfı 21:97 Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz."
Ömer.N.Bilmen 21:97 Ve doğru olan vaad (Kıyamet günü) yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek, (ve diyeceklerdir ki:) «Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır. Biz zalimler olduk.»
SuatYıldırım 21:96-97 – Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!” diyecekler.
İbni Kesir 21:97 Ve gerçek vaad yaklaştığı zaman; o küfredenlerin gözleri belerip kalır: Vah bize, bundan önce gaflet içindeydik, biz gerçekten zalimler idik.
Elmalılı-orijinal 21:98 Haberiniz olsun ki siz ve Allahdan başka taptığınız nesneler hep Cehennem mermisisiniz, siz, ona vürud edeceksiniz
Elmalılı 21:98 - Siz ve Allah'dan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz.
DiyanetMeali 21:98 Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz.
DiyanetVakfı 21:98 Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz.
Ömer.N.Bilmen 21:98 Şüphe yok ki, siz ve Allah'tan başka taptığınız nesneler cehenneme atılıp yakılacak şeylersiniz. Siz oraya varıp gireceksiniz.
SuatYıldırım 21:98 – “Hem siz, hem de Allah’tan başka taptığınız tanrılar, hepiniz cehennem odunusunuz, siz hep beraber cehenneme gireceksiniz!”
İbni Kesir 21:98 Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız, şüphesiz ki cehennem odunusunuz. Oraya gireceksiniz.
Elmalılı-orijinal 21:99 Onlar ilâh olsalardı ona vürud etmezlerdi, halbuki hepsi onda muhalled kalacaklar
Elmalılı 21:99 - Eğer onlar ilâh olsalardı, oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktır.
DiyanetMeali 21:99 Eğer bunlar tanrı olsaydı cehenneme girmezlerdi; hepsi orada temelli kalacaktır.
DiyanetVakfı 21:99 Eğer onlar birer tanrı olsalardı oraya (cehenneme) girmezlerdi. Halbuki hepsi (tapanlar da tapılanlar da) orada ebedî kalacaklardır.
Ömer.N.Bilmen 21:99 Eğer onlar ilâhlar olsalar idi oraya varıp girmezlerdi. Halbuki hepsi de orada ebedîyyen kalıcılardır.
SuatYıldırım 21:99 – Eğer onlar gerçekten tanrı olsalardı oraya girmezlerdi. Ama hepsi orada ebedî olarak kalacaklardır. [66,6]
İbni Kesir 21:99 Şayet bunlar tanrı olsaydı; oraya girmezlerdi. Ve hepsi orada temelli kalacaklardır.
Elmalılı-orijinal 21:100 Öyle ki onların orada bir zefîri var, bunlar da orada iken işitmiyecekler
Elmalılı 21:100 - Orada onların bir inlemeleri vardır. Bunlar orada (sağır olup) bir şey de işitemezler.
DiyanetMeali 21:100 Orada onlara ah etmek vardır; birşey de işitemezler.
DiyanetVakfı 21:100 Orada onlara inim inim inlemek düşer. Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar.
Ömer.N.Bilmen 21:100 Onlar için orada gayet şiddetli bir nefes alma vardır ve onlar orada (hiçbir şey) işitemezler.
SuatYıldırım 21:100 – Onlar orada inim inim inleyecekler, kendilerini sevindirecek hiçbir haber de işitmeyeceklerdir.
İbni Kesir 21:100 Orada inim inim inleyecekler ve bir şey de işitmeyeceklerdir.
Elmalılı-orijinal 21:101 Şübhe yok ki haklarında bizden husnâ sebkedenler, bunlar, ondan uzaklaştırılmışlardır
Elmalılı 21:101 - Şüphesiz katımızdan kendileri için güzel şeyler takdir edilmiş olanlar, işte oradan (cehennemden) uzak tutulanlardır.
DiyanetMeali 21:101 Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır.
DiyanetVakfı 21:101 Tarafımızdan kendilerine güzel âkıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar.
Ömer.N.Bilmen 21:101 Muhakkak ki, kendileri için Bizden bir güzellik sebk etmiş olanlar, oradan uzak bulundurulmuşlardır.
SuatYıldırım 21:101 – Ama kendileri hakkında Bizden ebedî mutluluk takdir edilmiş olanlar, cehennemden uzak tutulacaklardır. [11,106]
İbni Kesir 21:101 Şüphesiz ki daha önce, kendilerine Bizden güzellik vaadi geçmiş olanlar; bunlar, oradan uzaklaştırılmışlardır.
Elmalılı-orijinal 21:102 ve bunlar canlarının istediğinde muhalled kalacaklardır
Elmalılı 21:102 - Bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.
DiyanetMeali 21:102 Cehennemin uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.
DiyanetVakfı 21:102 Bunlar onun uğultusunu duymazlar; gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedî kalırlar.
Ömer.N.Bilmen 21:102 Onun hışıltısını bile duymazlar ve onlar nefislerinin hoşlandığı şeyler içinde daima kalacak kimselerdir.
SuatYıldırım 21:102 – Onlar cehennemin hışırtısını bile işitmeyecek, canlarının çektiği nimetler içinde ebedî kalacaklardır. [10,26; 55,60]
İbni Kesir 21:102 Onun uğultusunu duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.
Elmalılı-orijinal 21:103 O fezeı ekber bunları mahzun etmiyecek ve bunları Melekler şöyle karşılayacaklar: bu işte sizin o gününüz ki va'dolunuyordunuz
Elmalılı 21:103 - O en büyük korku bunları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar.
DiyanetMeali 21:103 En büyük korku bile onları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar.
DiyanetVakfı 21:103 En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz. Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür.
Ömer.N.Bilmen 21:103 Onları en büyük korku mahzun etmez ve onları melekler istikbal ederler. (Ve onlara derler ki:) «İşte bu, sizin vaadolunur olduğunuz gününüzdür.»
SuatYıldırım 21:103 – O en büyük dehşet (Sûra ikinci üfleyiş) dahi onları tasalandırmaz. Melekler onları: “İşte size vâd olunan gün bugündür!” diye karşılarlar.
İbni Kesir 21:103 O en büyük korku bile onları tasalandırmaz. Melekler onları: Size söz verilen gün, işte bu gündür, diye karşılarlar.
Elmalılı-orijinal 21:104 O gün ki Semâyı kitablar için defter dürer gibi düreceğiz evvel başladığımız gibi halkı iade edeceğiz, uhdemizde bir va'd, şübhe yok ki biz yaparız
Elmalılı 21:104 - Göğü, kitab dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu biz bunları yaparız.
DiyanetMeali 21:104 Göğü, kitap dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu Biz yaparız.
DiyanetVakfı 21:104 (Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vâdettiğimizi) yaparız.
Ömer.N.Bilmen 21:104 (Düşününüz) O günü ki, kitaplar için sahifelerin dürülmesi gibi göğü düreceğiz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu iade edeceğiz. üzerimize bir va'addir ki, muhakkak yapıverecekleriz.
SuatYıldırım 21:104 – Gün gelir, gök sahifesini, tıpkı kâtibin yazdığı kâğıdı dürüp rulo yapması gibi düreriz. Biz ilkin yaratmaya nasıl başladıysak diriltmeyi de Biz gerçekleştiririz. Bu, üzerimize aldığımız bir vaaddir. Bunu gerçekleştirecek olan da Biz’iz. [39,67]
İbni Kesir 21:104 Göğü kitab dürer gibi düreceğimiz gün; yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir vaad olarak onu yeniden var edeceğiz. Doğrusu Biz, yapanlar olduk.
Elmalılı-orijinal 21:105 Şanım hakkı için zikirden sonra Zeburda da yazmıştık: ki her halde Arz, ona benim salih kullarım vâris olacaktır
Elmalılı 21:105 - And olsun ki, Tevrat'tan sonra Zebûr'da da yeryüzüne ancak iyi kullarımın mirasçı olduğunu yazmıştık.
DiyanetMeali 21:105 And olsun ki, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yeryüzüne ancak iyi kullarımın mirasçı olduğunu yazmıştık.
DiyanetVakfı 21:105 Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık.
Ömer.N.Bilmen 21:105 Andolsun ki, Zebur'da Zikir'den sonra yazmıştık ki, muhakkak yere Benim sâlih kullarım vâris olacaklardır.
SuatYıldırım 21:105 – Şu kesindir ki Biz Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zeburda da: “Dünyaya salih kullarım varis olacaklar. Dünya onlara kalacak” diye yazmışızdır. [4,163; 17,55; 39,67] {KM, Mezmurlar 37,29; Matta 5,4}
İbni Kesir 21:105 Andolsun ki; Zikir'den sonra Zebur'da da yazdık ki: Yeryüzüne ancak salih kullarım varis olur.
Elmalılı-orijinal 21:106 Şübhe yok ki bunda âbid bir kavm için kâfi bir öğüd vardır
Elmalılı 21:106 - Şüphesiz bu Kur'ân'da kulluk eden kimseler için kâfi bir öğüt vardır.
DiyanetMeali 21:106 Doğrusu bu Kuran'da, kulluk eden kimselere bildiri vardır.
DiyanetVakfı 21:106 İşte bunda, (bize) kulluk eden bir kavim için bir mesaj vardır.
Ömer.N.Bilmen 21:106 Muhakkak ki, bunda (Kur'an-ı Mübîn'de) abidler olan bir kavim için mükemmel bir mev'ize vardır.
SuatYıldırım 21:106 – Bu Kur’ân’da da elbette Allah’a ibadet eden kimseler için bir mesaj vardır. [7,128; 40, 51; 24,55]
İbni Kesir 21:106 Doğrusu bunda ibadet edenler için, tebliğ vardır.
Elmalılı-orijinal 21:107 Ve seni sâde âlemîne rahmet olarak göndermişizdir
Elmalılı 21:107 - (Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
DiyanetMeali 21:107 Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.
DiyanetVakfı 21:107 (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Ömer.N.Bilmen 21:107 Ve seni başka değil, bütün âlemlere bir rahmet olmak için gönderdik.
SuatYıldırım 21:107 – İşte bunun içindir ki ey Resulüm, Biz seni bütün insanlar için sırf bir rahmet vesilesi olman için gönderdik!
İbni Kesir 21:107 Biz, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.
Elmalılı-orijinal 21:108 De ki: bana sade vahyolunuyor ki: ilâhınız ancak bir ilâhdır, şimdi siz müsliman oluyor musunuz?
Elmalılı 21:108 - De ki, bana ancak şöyle vahyolunuyor: "İlâhınız ancak tek bir ilâhtır. Şimdi siz artık müslüman oluyor musunuz?"
DiyanetMeali 21:108 De ki: "Doğrusu tanrınızın tek bir Tanrı olduğu bana şüphesiz vahyolundu. Artık müslüman olacak mısınız?"
DiyanetVakfı 21:108 De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi. Hâla müslüman olmayacak mısınız?
Ömer.N.Bilmen 21:108 De ki: «Bana muhakkak vahyolunuyor ki, sizin ilâhınız, şüphe yok bir ilâhtır. Artık siz İslâmiyet'i kabul etmiş kimseler misiniz?»
SuatYıldırım 21:108 – De ki: “Bana yalnız ve yalnız şu gerçek vahyolunuyor “Sizin ilahınız tek İlahtır. Hâlâ mı O’na teslim olmayacaksınız?” [14,28-29; 41,44; 2,185]
İbni Kesir 21:108 De ki: Gerçekten bana, sizin tanrınızın yalnızca bir tek tanrı olduğu vahyolunuyor. Artık Müslüman olacak mısınız?
Elmalılı-orijinal 21:109 Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı'lân ettim, ve bilmem bu size edilen va'd-ü vaîd pek yakın mi, yoksa uzak mı?
Elmalılı 21:109 - Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem."
DiyanetMeali 21:109 Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem."
DiyanetVakfı 21:109 Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
Ömer.N.Bilmen 21:109 Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.»
SuatYıldırım 21:109 – Yine de yüz çevirirlerse de ki: “İşte sizin hepinizi de tam eşit şekilde hakka çağırdım. Artık tehdit olunduğunuz o kıyamet gününün yakın mı uzak mı olduğunu bilemem.”
İbni Kesir 21:109 Şayet yüz çevirirlerse; de ki: Ben, size eşitlik üzere bildirdim. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.
Elmalılı-orijinal 21:110 Şübhe yok ki o, söylenenden, açığa vurulanı da bilir gizlediğinizi de bilir
Elmalılı 21:110 - Şüphesiz Allah açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
DiyanetMeali 21:110 "Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir."
DiyanetVakfı 21:110 Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Ömer.N.Bilmen 21:110 «Şüphe yok ki, sözden açığa vurulanı da, gizlediklerinizi de bilir.»
SuatYıldırım 21:110 – Şüphesiz ki Allah sözün açık olanını da, gizli olanını da bilir. Hem sizin gizlediğiniz, şeyleri de bilir.
İbni Kesir 21:110 Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Elmalılı-orijinal 21:111 Ve bilmem belki bu-mühlet-sizin için bir imtihan ve vakta kadar bir istifadedir
Elmalılı 21:111 - Bilmem belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir.
DiyanetMeali 21:111 "Bilmem; belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir."
DiyanetVakfı 21:111 Bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkânlardan) faydalandırmak içindir.
Ömer.N.Bilmen 21:111 «Ve ben bilmem, belki o (mühlet verilmesi) sizin için bir imtihandır ve bir müddete kadar bir istifadedir.»
SuatYıldırım 21:111 – “Ne bileyim, belki de bu mühlet sizin için bir imtihandır ve hayattan biraz daha yararlandırma için yapılan bir ertelemedir.”
İbni Kesir 21:111 Bilmem. Belki bu, sizin için bir deneme ve bir süreye kadar yararlanmadır.
Elmalılı-orijinal 21:112 Dedi: ya rabb! hakka hukmet ve rabbımız rahmandır ancak isnadlarınıza karşı sığınılacak müstean
Elmalılı 21:112 - (Hz. Peygamber şöyle) dedi: "Ey Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân'dır ki, isnad ettiğiniz (yalan) vasıflarınıza karşı yardımına sığınılacak olan ancak O'dur. "
DiyanetMeali 21:112 Peygamber: "Rabbim! Aramızda gerçekle hükmet, anlattıklarınıza karşı ancak Rahman olan Rabbimizden yardım istenir" dedi.*
DiyanetVakfı 21:112 (Muhammed:) Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver. Bizim Rabbimiz Rahmân'dır. Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır, dedi.
Ömer.N.Bilmen 21:112 Dedi ki: «Yarabbi! Hak ile hükmet. Ve bizim çok esirgeyici olan Rabbimizdir. Ancak sizin vasfedegeldiklerinize karşı kendisinden yardım istenilecek olan (zat).»
SuatYıldırım 21:112 – Resulullah sonunda şöyle dedi: “Ya Rabbî, adaletle hükmünü ver! Rabbimiz rahmandır, sizin bunca isnad ve iftiralarınıza karşı yegâne müsteandır.”
İbni Kesir 21:112 Dedi ki: Rabbım; hak ile hükmet. Rahman olan Rabbımız; sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılacak odur.