Elmalılı-orijinal 27:1 Ta, Sin, bunlar sana Kur'anın ve mübîn bir kitabın âyetleri

Elmalılı 27:1 - Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'ın ve apaçık bir kitabın âyetleridir.

DiyanetMeali 27:1 Ta, Sin, Bunlar Kuran'ın, Kitab-ı Mübin'in ayetleridir.

DiyanetVakfı 27:1 Tâ. Sîn. Bunlar Kur'an'ın, (gerçekleri) açıklayan Kitab'ın âyetleridir.

Ömer.N.Bilmen 27:1 Tâ, Sin. Bu sana Kur'an'ın ve pek açıkça beyan eden bir kitabın âyetleridir.

SuatYıldırım 27:1 – Tâ sîn. Şunlar Kur’ân’ın ve gerçekleri açıklayan kitabın âyetleridir.

İbni Kesir 27:1 Ta, Sin. Bunlar; Kur'an'ın ve apaçık kitabın ayetleridir


Elmalılı-orijinal 27:2 birer hidayet ve müjde olmak üzere o mü'minlere

Elmalılı 27:2 - İman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.

DiyanetMeali 27:2-3 Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve müjdedir.

DiyanetVakfı 27:2 İman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.

Ömer.N.Bilmen 27:2 Mü'minler için bir hidâyettir ve bir müjdedir.

SuatYıldırım 27:2 – Müminler için hidayet, rehber ve müjdedir. [41, 44]

İbni Kesir 27:2 Mü'minlere doğruluk rehberi ve müjdedir.


Elmalılı-orijinal 27:3 Ki namazı dürüst kılarlar ve zekâtı verirler, Âhırette de onlar yakîn edinirler

Elmalılı 27:3 - Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

DiyanetMeali 27:2-3 Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan müminlere doğruluk rehberi ve müjdedir.

DiyanetVakfı 27:3 Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

Ömer.N.Bilmen 27:3 Öyle (mü'min) kimseler ki namazı doğruca kılarlar ve zekâtı verirler ve onlar ahirete de (evet onlar) kat'i surette inanırlar.

SuatYıldırım 27:3 – O müminler ki namazı hakkıyla ifa eder, zekâtı verir ve âhirete kesin olarak iman ederler.

İbni Kesir 27:3 Onlar ki; namazı kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de yakınen inanırlar.


Elmalılı-orijinal 27:4 Çünkü Âhırete inanmıyanların yaptıklarını kendilerine müzeyyen göstermişizdir de onlar ilerisini görmezler, kalbleri körelmiştir

Elmalılı 27:4 - Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.

DiyanetMeali 27:4 Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir; bu yüzden körü körüne bocalarlar.

DiyanetVakfı 27:4 Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar.

Ömer.N.Bilmen 27:4 Şüphe yok o kimseler, ki ahirete inanmazlar, onlar için yaptıklarını süslemişizdir. Artık onlar mütehayyirane bir halde bulunurlar.

SuatYıldırım 27:4 – Biz âhirete iman etmeyenlere yaptıkları işleri süsledik, o yüzden onlar körelmiş bir vaziyette bocalar dururlar. [6,110]

İbni Kesir 27:4 Ahirete inanmayanlara gelince; muhakkak ki onlara, yaptıklarını güzel göstermişizdir. Bu yüzden şaşırıp kalmaktadırlar.


Elmalılı-orijinal 27:5 bunlar o kimselerdir ki kendilerine azâbın kötüsü vardır ve bunlardır ki Âhırette en çok husrana düşenlerdir

Elmalılı 27:5 - İşte bunlar, kendileri için oldukça ağır bir azab bulunan kimselerdir, ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır.

DiyanetMeali 27:5 Kötü azap işte bunlaradır. Ahirette en çok kayba uğrayacaklar da bunlardır.

DiyanetVakfı 27:5 İşte bunlar, azabı en ağır olanlardır; ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır.

Ömer.N.Bilmen 27:5 Onlar öyle kimselerdir ki, azabın en kötüsü onlar içindir ve onlar ki, ahirette en ziyâde hüsrâna düşenler onlardır.

SuatYıldırım 27:5 – Onlara çetin bir azap vardır, âhirette ise en çok ziyana uğrayacak olanlar da onlardır.

İbni Kesir 27:5 Bunlar öyle kimselerdir ki; kötü azap onlarındır. Ve onlar; ahirette de en çok hüsrana uğrayanların kendileridir.


Elmalılı-orijinal 27:6 Ve emin ol ki sen bu Kur'ana ılmine nihayet olmıyan bir hakîmin ledünnünden irdiriliyorsun

Elmalılı 27:6 - (Resulüm!) Şüphesiz ki bu Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmektedir.

DiyanetMeali 27:6 Şüphesiz, Kuran'ı, Hakim ve Alim olan Allah katından almaktasın.

DiyanetVakfı 27:6 (Resûlüm!) Şüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir.

Ömer.N.Bilmen 27:6 Ve muhakkak ki Kur'an, bir hakîm. Alîm (olan Allah Teâlâ) tarafından sana ulaştırılmaktadır.

SuatYıldırım 27:6 – Fakat sana gelince, ey Resulüm! Hiç şüphe yok ki Kur’ân sana; her işi hikmet dolu olan, her şeyi mükemmel olarak bilen Allah tarafından verilmektedir. [6,115]

İbni Kesir 27:6 Muhakkak ki sen; Kur'an'ı Alim ve Hakim katından almaktasın.


Elmalılı-orijinal 27:7 Hani bir vakıt Musâ, ehline demişti: ben cidden bir ateş hissettim, ondan size bir haber getireceğim, yâhud bir yalın şu'le alıp geleceğim, gerek ki bir ocak yakar ısınırsınız

Elmalılı 27:7 - Hani Musa, ailesine şöyle demişti: "Gerçekten ben bir ateş gördüm, (gidip) size oradan bir haber getireceğim yahut bir kor ateş getireyim, umarım ki ısınırsınız."

DiyanetMeali 27:7 Musa, ailesine: "Ben bir ateş gördüm; size oradan ya bir haber getireceğim, yahut ısınasınız diye tutuşmuş bir odun getireceğim" demişti.

DiyanetVakfı 27:7 Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız!

Ömer.N.Bilmen 27:7 Hani Mûsa, ailesine demişti ki: «Ben muhakkak bir ateş gördüm, ondan size bir haber getireceğim veyahut size bir parlak ateş koru getiririm. Belki ısınırsınız.»

SuatYıldırım 27:7 – Nitekim Resullerden olan Mûsâ da çölde geceleyin yol alırken ailesine: “Durun!” demişti, “uzakta bir ateş gördüm, oraya gideyim belki oradan yol hakkında bir bilgi alır, yahut hiç değilse bir ateş koru getirir de ısınmanızı sağlarım.”

İbni Kesir 27:7 Hani Musa, ailesine demişti ki: Ben bir ateş gördüm. Size oradan; ya bir haber getireceğim, yahut da ısınasınız diye yanan bir ateş koru getireceğim.


Elmalılı-orijinal 27:8 Derken vaktâ ki ona vardı şöyle nidâ olundu: haberin olsun mubarek kılınmıştır bu ateşteki kimse ve bunun havalisindekiler ve sübhandır o âlemlerin rabbı Allah

Elmalılı 27:8 - Oraya geldiğinde şöyle seslenilmişti: "Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!"

DiyanetMeali 27:8 Oraya geldiğinde, kendisine şöyle nida olunmuştu: "Ateşin yanında olan ve çevresinde bulunanlar mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah münezzehtir"

DiyanetVakfı 27:8 Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!

Ömer.N.Bilmen 27:8 Vaktâ ki oraya vardı, kendisine nidâ olundu ki: «Bu ateşte olan da ve bunun etrafında bulunan da mübarek kılınmıştır ve âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ münezzehtir.»

SuatYıldırım 27:8 – Oraya varır varmaz birden şöyle nida edildi. “Ateş mahallinde ve çevresinde bulunan kimselere feyiz ve bereket verildi. Alemlerin Rabbi olan Allah yüceler yücesidir, bütün noksanlardan münezzehtir.” {KM, Tesniye 33,16; Çıkış 3,2}

İbni Kesir 27:8 Oraya geldiği vakit, kendisine şöyle seslenildi: Ateşin yanında olan ve çevresinde bulunanlar mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbı olan Allah, münezzehtir.


Elmalılı-orijinal 27:9 Ya Musâ! hakıkat bu: benim o azîz, hakîm Allah

Elmalılı 27:9 - "Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım!"

DiyanetMeali 27:9 "Ey Musa! Gerçek şu ki, Ben, güçlü ve hakim olan Allah'ım"

DiyanetVakfı 27:9 Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım!

Ömer.N.Bilmen 27:9 «Ey Mûsa! Şüphe yok ki, o (nidâ eden) Ben azîz, hakîm olan Allah'ım.»

SuatYıldırım 27:9 – “Dinle Mûsâ! Ben, her şeye kadir, mutlak galip, her işi hikmetle dolu olan gerçek İlahım.

İbni Kesir 27:9 Ey Musa; gerçek şu ki, Ben Hakim ve Aziz olan Allah'ım.


Elmalılı-orijinal 27:10 Ve bırak asanı, derken onu çevik bir yılan gibi ihtizaz ediyor görüverince dönüb geri kaçtı ve arkasından bakmadı, ya Musâ, korma, zira benim, korkmaz yanımda Resul olanlar

Elmalılı 27:10 - "Asânı at!" (Asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz."

DiyanetMeali 27:10-12 "Değneğini at!" Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dışındadır. Kötü hali iyiliğe çeviren kimse bilsin ki Ben şüphesiz bağışlarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir millettir."

DiyanetVakfı 27:10 Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.

Ömer.N.Bilmen 27:10 «Ve asanı bırak.» Vaktâ ki onu sanki küçük bir yılanmış gibi çalkalanır gördü. Geriye dönerek kaçtı ve gerisine dönmedi. (Buyuruldu ki:) «Ey Mûsal Korkma. Şüphe yok ki Ben (Ma'bûd-ı Kerîm'im ki) Benim huzurumda peygamberler korkmaz.»

SuatYıldırım 27:10 – “Şimdi asânı yere bırak!” Bırakıp da onun çevikçe hareket eden bir yılana dönüştüğünü görünce derhal kaçtı, bir kere olsun, dönüp arkasına bile bakmadı. “Korkma, Mûsâ! Çünkü Benim huzurumda resuller korkmazlar.” buyurdu.

İbni Kesir 27:10 Değneğini at. Onun yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı ve geri dönmedi. Ey Musa; korkma. Benim katımda muhakkak ki peygamberler korkmazlar.


Elmalılı-orijinal 27:11 Ancak zulmeden sonra da kötülüğün arkasından güzelliğe tebdil eyliyen başka, ona da ben gafûr, rahîmim

Elmalılı 27:11 - "Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."

DiyanetMeali 27:10-12 "Değneğini at!" Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dışındadır. Kötü hali iyiliğe çeviren kimse bilsin ki Ben şüphesiz bağışlarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir millettir."

DiyanetVakfı 27:11 Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

Ömer.N.Bilmen 27:11 «Ancak (sair nâstan olup da) zulmeden korkmalıdır. (fakat) Sonra kötüIüğün arkasından güzelliğe tebdîl eyleyen (kimseler) başka. (Onlar da korkudan kurtulabilirler) Artık şüphe yok ki, Ben mağfiret, rahmet ediciyim.»

SuatYıldırım 27:11 – “Benden korkanlar, zulüm ve günah işleyenlerdir. Fakat onlar da o fenalıktan sonra güzel işler yaparlarsa, onlara karşı da Ben çok affedici, geniş merhamet ve ihsan sahibi olarak muamele ederim.” [4,110]

İbni Kesir 27:11 Yalnız zulmeden bunun dışındadır. Sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse artık Ben, şüphesiz Gafur ve Rahim'im.


Elmalılı-orijinal 27:12 Bir de elini koynuna sok çıksın bembeyaz hiç bir afetsiz, dokuz âyet içinde, Fir'avne ve kavmına, çünkü onlar fasık bir kavm oldular

Elmalılı 27:12 - "Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çıkacaktır. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır."

DiyanetMeali 27:10-12 "Değneğini at!" Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dışındadır. Kötü hali iyiliğe çeviren kimse bilsin ki Ben şüphesiz bağışlarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir millettir."

DiyanetVakfı 27:12 Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır.

Ömer.N.Bilmen 27:12 «Ve elini koynuna sok, bembeyaz, kusursuz olarak çıkıversin. Dokuz mucize ile Fir'avun'a ve kavmine (git), şüphe yok ki onlar fâsıklar olan bir kavim oldular.»

SuatYıldırım 27:12 – “Haydi, elini koynuna sok! Şimdi çıkar: İşte kusursuz, pırıl pırıl ışık saçıyor. Böylece Firavun’a ve onun halkına göstereceğin dokuz mûcizeye bu da dahil olsun. Hakikaten onlar yoldan tam çıkmış bir güruhtur.” [7,133; 17,101]

İbni Kesir 27:12 Ve elini koynuna sok. Firavun ve kavmine gönderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz çıksın. Şüphesiz ki onlar; fasık bir kavim idiler.


Elmalılı-orijinal 27:13 Bu suretle âyetlerimiz hakıkati gözlerine sokarak vardığı vakıt onlara bu apaçık bir sihir dediler

Elmalılı 27:13 - Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

DiyanetMeali 27:13 Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

DiyanetVakfı 27:13 Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

Ömer.N.Bilmen 27:13 Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.»

SuatYıldırım 27:13 – Mûcize ve belgelerimiz bütün aydınlığıyla apaçık olarak onlara geldiğinde: “Bu besbelli bir büyü!” dediler.

İbni Kesir 27:13 Ayetlerimiz böyle vazıh olarak onlara gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler.


Elmalılı-orijinal 27:14 Ve nefisleri yakîn hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?

Elmalılı 27:14 - Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

DiyanetMeali 27:14 Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!*

DiyanetVakfı 27:14 Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

Ömer.N.Bilmen 27:14 Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve kibirden dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?

SuatYıldırım 27:14 – Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkâr ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!

İbni Kesir 27:14 Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.


Elmalılı-orijinal 27:15 Şanım hakkı için Davûda ve Süleymana bir ılim verdik, ikisi de hamd o Allaha ki, dediler: bizi mü'min kullarından bir çoğunun üzerine tafdıyl buyurdu

Elmalılı 27:15 - Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler.

DiyanetMeali 27:15 And olsun ki, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. İkisi "Bizi mümin kullarının çoğundan üstün kılan Allah'a hamdolsun" dediler.

DiyanetVakfı 27:15 Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun, dediler.

Ömer.N.Bilmen 27:15 Kasem olsun ki, Dâvud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik ve dediler ki: «Hamd O Allah'a olsun ki, bizi mü'min kullarından birçoğu üzerine tafdil buyurmuştur.»

SuatYıldırım 27:15 – Biz Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar da: “Bizi mümin kullarının çoğuna üstün kılan Allah’a hamd olsun.” dediler.

İbni Kesir 27:15 Andolsun ki; Biz, Davud'a ve Süleyman'a iıim verdik. İkisi de: Bizi mü'min kullarının çoğundan üstün kılan Allah'a hamdolsun, dediler.


Elmalılı-orijinal 27:16 Ve Süleyman Davûda varis olup ey nâs, didi: bize mantıkuttayr (kuş dili) ta'lim buyuruldu, hem bize her şeyden verildi, şübhesiz ki bu her halde o fazlı mübîn

Elmalılı 27:16 - Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur."

DiyanetMeali 27:16 Süleyman Davud'a varis oldu: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur" dedi.

DiyanetVakfı 27:16 Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.

Ömer.N.Bilmen 27:16 Ve Süleyman Dâvud'a vâris oldu ve dedi ki: «Ey Nâs! Bize her kuşun dili öğretildi ve bize her şeyden verildi. Şüphe yok ki bu, elbette bu, apaçık bir inayettir.»

SuatYıldırım 27:16 – Süleyman Davud’a vâris oldu ve “Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve daha her şeyden bolca nasip verildi. Gerçekten bunlar âşikâr lütuflardır.” dedi.

İbni Kesir 27:16 Süleyman da Davud'a varis oldu ve dedi ki: Ey insanlar; bize, kuş dili öğretildi. Ve bize, her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu; apaçık bir lutuftur.


Elmalılı-orijinal 27:17 Hem Süleymana Cinn-ü İns ve tuyurdan orduları toplandı, hep bunlar zabt-u idare olunuyorlardı

Elmalılı 27:17 - Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.

DiyanetMeali 27:17 Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil olan ordusu toplandı. Hepsi toplu olarak gidiyorlardı.

DiyanetVakfı 27:17 Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi birarada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.

Ömer.N.Bilmen 27:17 Ve Süleyman için cinden, insden ve kuşlardan orduları toplandı. Artık onlar bir intizam üzere sevkolunuyordu.

SuatYıldırım 27:17 – Günün birinde, Süleyman’ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları toplanmış olup, hepsi birlikte, düzenli olarak kendisi tarafından sevk ediliyordu.

İbni Kesir 27:17 Süleyman'ın cinnlerden, insanlardan, kuşlardan orduları toplandı. Hepsi topluca gidiyorlardı.


Elmalılı-orijinal 27:18 Hattâ karınca deresi üzerine vardıklarında bir karınca şöyle dedi: ey karıncalar, haydin meskenlerinize girin, Süleyman ve ordusu sizi farketmiyerek kırıp geçirmesin

Elmalılı 27:18 - Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi.

DiyanetMeali 27:18 Sonunda, karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir dişi (kraliçe) karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman'ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin" dedi.

DiyanetVakfı 27:18 Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi.

Ömer.N.Bilmen 27:18 Vaktâ ki, Karınca Vadisi üzerine geldiler, bir karınca dedi ki: «Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz. Süleyman ve O'nun askerleri farkında olmaz oldukları halde sizi kırmasınlar.»

SuatYıldırım 27:18 – Derken Karınca vadisine geldiklerinde, onları gören bir karınca: “Ey karıncalar, haydin yuvalarınıza girin. Süleyman ve orduları, sizi fark etmeyerek ezip çiğnemesinler!” diye seslendi.

İbni Kesir 27:18 Nihayet karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir karınca dedi ki: Ey karıncalar, yuvalarınıza girin. Süleyman ve orduları farkına varmadan sakın sizi ezmesin.


Elmalılı-orijinal 27:19 O da bunun sözünden gülercesine tebessüm etti de ya rabb! Dedi: beni nefsime zâbıt kıl ki bana ve valideynime in'am buyurduğun ni'metine şükredeyim ve razı olacağın iyi bir amel yapayım ve beni rahmetinle salih kulların miyanına idhal buyur

Elmalılı 27:19 - (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat."

DiyanetMeali 27:19 Süleyman, onun sözüne hafifçe güldü ve: "Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükürde, hoşnut olacağın işi yapmakta beni muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kullarının arasına koy" dedi.

DiyanetVakfı 27:19 (Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.

Ömer.N.Bilmen 27:19 (Hazreti Süleyman) Artık onun sözünden gülercesine tebessüm etti ve dedi ki: «Yarabbi! Bana ilham buyur, bana ve anama babama in'am buyurmuş olduğun nîmetine şükredeyim ve senin razı olacağın sâlih amelde bulunayım ve beni rahmetinle sâlihler olan kullarının zümresine idhal buyur.»

SuatYıldırım 27:19 – Onun sesini işiten Süleyman tebessüm ederek: “Ya Rabbî, dedi, beni nefsime öyle hâkim kıl ki gerek bana, gerek ebeveynime ihsan ettiğin nimetlere şükredeyim,Seni razı edecek güzel ve makbul işler yapabileyim.Bir de lütfedip beni hayırlı kulların arasına dahil eyle!”

İbni Kesir 27:19 Onun bu sözü üzerine gülerek tebessüm etti ve dedi ki: Rabbım; bana ve ana babama verdiğin nimete şükürde ve hoşnud olacağın şeyi yapmakta beni muvaffak kıl ve rahmetinle beni salih kullarının arasına kat.


Elmalılı-orijinal 27:20 Bir de kuşları teftiş etti de bana dedi: ne oluyor hüdhüdü görmüyorum? Yoksa gaiblere mi karıştı?

Elmalılı 27:20 - (Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?"

DiyanetMeali 27:20-21 Süleyman, kuşları araştırarak: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim" dedi.

DiyanetVakfı 27:20 (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?

Ömer.N.Bilmen 27:20 Ve kuşları teftiş etti de dedi ki: «Bana ne oldu? Hüdhüd'ü göremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu?»

SuatYıldırım 27:20 – Bir de kuşları teftiş etti de: “Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı?” dedi.

İbni Kesir 27:20 Kuşları araştırarak dedi ki: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplardan mı oldu?


Elmalılı-orijinal 27:21 Elbette ona şiddetli bir azâb ederim veya boynunu keserim, yâhud da bana her halde açık, kuvvetli bir bürhan getirir

Elmalılı 27:21 - "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"

DiyanetMeali 27:20-21 Süleyman, kuşları araştırarak: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim" dedi.

DiyanetVakfı 27:21 Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onun canını iyice yakacağım yahut onu boğazlayacağım!

Ömer.N.Bilmen 27:21 «Herhalde onu şiddetli bir azap ile muazzep kılarım veya onu boğazlarım, yahut bana apaçık bir hüccet getirir.»

SuatYıldırım 27:21 – “Kuvvetli ve geçerli bir mazeret ortaya koymadığı takdirde,onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım yahut boynunu keseceğim.”

İbni Kesir 27:21 Ya bana apaçık bir burhan getirecektir, ya da onu şiddetli bir azaba uğratırım veya keserim.


Elmalılı-orijinal 27:22 Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim

Elmalılı 27:22 - Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.

DiyanetMeali 27:22-26 Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 27:22 Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.

Ömer.N.Bilmen 27:22 Derken (Hüdhüd) çok geçmeden (geldi de) dedi ki: «Ben senin ihata etmediğin bir şeyi ihata ettim ve sana Seb'a'dan muhakkak bir haber ile geldim.»

SuatYıldırım 27:22 – Derken, çok geçmeden Hüdhüd geldi: “Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den önemli ve kesin bir haber getirdim.”

İbni Kesir 27:22 Çok geçmeden o geldi ve dedi ki: Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe'den gerçek bir haber getirdim.


Elmalılı-orijinal 27:23 Çünkü ben bir kadın buldum, onlara meliklik ediyor, kendisine her şeyden verilmiş, azametli bir tahtı da var

Elmalılı 27:23 - "Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlık eden, kendisine her türlü imkan verilmiş ve büyük bir tahta sahip olan bir kadınla karşılaştım."

DiyanetMeali 27:22-26 Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 27:23 Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım.

Ömer.N.Bilmen 27:23 «Muhakkak ki ben, bir kadın buldum ki onları hükümdarlık ediyor, ve kendisine her şeyden verilmiş ve onun için pek büyük bir taht da var.»

SuatYıldırım 27:23 – Sebe halkını bir kadın hükümdarın yönettiğini gördüm. Kendisine her türlü imkân verilmiş. Onun güçlü bir yönetimi olduğu gibi pek büyük bir tahtı da var.

İbni Kesir 27:23 Ora halkına hükmeden, her şeyden kendisine bolca verilmiş olan ve büyük bir tahta sahip bir kadın buldum.


Elmalılı-orijinal 27:24 Onu ve kavmini buldum ki Allaha değil, Güneşe secde ediyorlar, Şeytan onlara amellerini yaldızlamış, bu suretle kendilerini yoldan sapıtmış da doğru gidemiyorlar

Elmalılı 27:24 - "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar."

DiyanetMeali 27:22-26 Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 27:24 Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar.

Ömer.N.Bilmen 27:24 «Onu ve kavmini Allah'tan başka güneşe secde ederler buldum, ve şeytan onlara amellerini süslemiş. Artık onları yoldan sapıttırmış. Binaen-aleyh onlar hidâyete eremezler.»

SuatYıldırım 27:24 – Ne var ki onun da halkının da Allah’ı bırakıp güneşe ibadet ettiklerini gördüm. Anlaşılan, şeytan yaptıkları bu kötü işleri kendilerine güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmış, bu yüzden de hak yolu bulamıyorlar.

İbni Kesir 27:24 Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde eder olduklarını gördüm. Şeytan onların yaptıklarını güzel göstermiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bu yüzden onlar doğru yolu bulamazlar.


Elmalılı-orijinal 27:25 Allâha secde etmemeleri için o Allaha ki Göklerde ve Yerde gizliyi çıkarır ve neyi saklıyorlar, neyi açıklıyorlarsa bilir

Elmalılı 27:25 - "Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmezler."

DiyanetMeali 27:22-26 Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 27:25 (Şeytan böyle yapmış ki) göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler.

Ömer.N.Bilmen 27:25 Allah'a secde etmemeleri için (böyle yapmış). O Allah'a ki, göklerdeki ve yerdeki her gizliyi (meydana) çıkarır ve neyi gizlediğinizi ve neyi de âşikâre yaptığınızı bilir.

SuatYıldırım 27:25 – Oysa göklerde ve yerde gizli olan her şeyi açığa çıkaran, sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilen Allah’a secde ve ibadet etmeleri gerekmez mi?

İbni Kesir 27:25 Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler diye.


Elmalılı-orijinal 27:26 Allah, başka ilâh yok ancak o, o azîm Arşın sahibi o

Elmalılı 27:26 - "(Halbuki) O büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tapılacak yoktur."

DiyanetMeali 27:22-26 Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

DiyanetVakfı 27:26 (Halbuki) büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur.

Ömer.N.Bilmen 27:26 Allah, O azîm Arş'ın Rabbidir ki, O'ndan başka ilâh yoktur.

SuatYıldırım 27:26 – Halbuki o en geniş hükümranlığın ve o en büyük Arşın Rabbi olan Allah’tan başka ilah yoktur.

İbni Kesir 27:26 Allah O'dur ki; O'ndan başka ilah yoktur. Yüce Arş'ın sahibi ancak ve ancak O'dur.


Elmalılı-orijinal 27:27 Bakalım, dedi: sadık mısın yoksa yalancılardan mı oldun?

Elmalılı 27:27 - (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız."

DiyanetMeali 27:27 Süleyman şöyle söyledi: "Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız."

DiyanetVakfı 27:27 (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.

Ömer.N.Bilmen 27:27 Hazreti Süleyman Hüdhüd'e dedi ki: «Bakacağız, doğru mu söyledin yoksa yalancılardan mı oldun?»

SuatYıldırım 27:27-28 – “Bakalım, dedi Süleyman, doğru mu söyledin, yoksa yalancının teki misin, bunu anlayacağız.Sen şimdi şu mektubumu götür, bırak onların yanına, sonra onlardan biraz uzaklaş ve ne yapacaklarını gözle.”

İbni Kesir 27:27 Dedi ki: Bakalım, doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?


Elmalılı-orijinal 27:28 Şu mektubumu götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye varacaklar

Elmalılı 27:28 - "Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak."

DiyanetMeali 27:28 "Şu yazımı götür, onlara at, sonra bir yana çekil, varacakları sonuca bak."

DiyanetVakfı 27:28 Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak.

Ömer.N.Bilmen 27:28 «Şu mektubum ile git, hemen onlara bırak, sonra onlardan çekil de bak ki, neye varacaklar?»

SuatYıldırım 27:27-28 – “Bakalım, dedi Süleyman, doğru mu söyledin, yoksa yalancının teki misin, bunu anlayacağız.Sen şimdi şu mektubumu götür, bırak onların yanına, sonra onlardan biraz uzaklaş ve ne yapacaklarını gözle.”

İbni Kesir 27:28 Şu yazımı götür, kendilerine bırak. Sonra bir yana çekil, bak; neye dönecekler.


Elmalılı-orijinal 27:29 Kadın, ey a'yan dedi: bana bir mektub bırakıldı, bana çok mühim ve şayani tekrim

Elmalılı 27:29 - (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi): "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı" dedi.

DiyanetMeali 27:29-31 Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı" dedi.

DiyanetVakfı 27:29 (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe'melikesi,) "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı" dedi.

Ömer.N.Bilmen 27:29 (Hükümdar olan kadın) Dedi ki: «Ey ileri gelenler! Şüphe yok ki bana, çok şerefli bir mektup bırakıldı.»

SuatYıldırım 27:29 – Kraliçe: “Değerli danışmanlarım! “Bana çok önemli bir mektup gönderildi.”

İbni Kesir 27:29 Dedi ki: Ey ileri gelenler; gerçekten bana çok şerefli bir mektup bırakıldı.


Elmalılı-orijinal 27:30 Süleymandan ve, o Rahmân, rahîm Allahın ismiyle

Elmalılı 27:30 - "Mektup Süleyman'dandır, Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlamakta)dır. "

DiyanetMeali 27:29-31 Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı" dedi.

DiyanetVakfı 27:30 "Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta) dır."

Ömer.N.Bilmen 27:30 «O muhakkak ki, Süleyman tarafından ve şüphe yok ki o, 'Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle' (başlanarak) yazılmıştır.»

SuatYıldırım 27:30-31 – Mektup Süleyman’dandır ve “rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla” diye başlayıp: “Bana karşı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin!” diye devam etmektedir.

İbni Kesir 27:30 Gerçekten o; Süleyman'dandır ve gerçekten o; Rahman, Rahim olan Allah'ın adıyladır.


Elmalılı-orijinal 27:31 Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve müsliman olarak gelin bana!

Elmalılı 27:31 - "Bana karşı baş kaldırmayın, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadır)."

DiyanetMeali 27:29-31 Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı" dedi.

DiyanetVakfı 27:31 "Bana baş kaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)".

Ömer.N.Bilmen 27:31 (Şöyle ki:) «Bana karşı tekebbürde bulunmayın ve bana müsIümanlar olarak geliniz.»

SuatYıldırım 27:30-31 – Mektup Süleyman’dandır ve “rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla” diye başlayıp: “Bana karşı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin!” diye devam etmektedir.

İbni Kesir 27:31 Bana karşı başkaldırmayasınız ve müslüman olarak gelesiniz diye.


Elmalılı-orijinal 27:32 Ey a'yan, dedi: bana emrimde bir fetvâ verin, sizin huzurunuz olmadan ben hiç bir emri kestirmiş değilim

Elmalılı 27:32 - (Sonra Melike) dedi ki: "Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan hiçbir işi kestirip atmam."

DiyanetMeali 27:32 "Ey ileri gelenler! Vereceğim emir hakkında bana fikrinizi söyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem" dedi.

DiyanetVakfı 27:32 (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam.

Ömer.N.Bilmen 27:32 Dedi ki: «Ey ileri gelenler! Bu işim hakkında bana fetva veriniz. Siz hazır bulununcaya değin ben bir işimi kestirmiş değilim.»

SuatYıldırım 27:32 – “Değerli danışmanlarım, bu mesele hakkında görüşlerinizi istiyorum. Pek iyi bildiğiniz gibi, sizi çağırmadan, size danışmadan hiç bir meseleyi hükme bağlamam.”

İbni Kesir 27:32 Dedi ki: Ey ileri gelenler, vereceğim emir hakkında bana görüşünüzü söyleyin. Siz, benim yanımda bulunmadıkça bir iş hakkında kesin bir hüküm veremem.


Elmalılı-orijinal 27:33 Dediler: biz bir kuvvet sahibiyiz ve şiddetli harb ehliyiz, maamafih emir sana aiddir, bak ne ferman buyurursun

Elmalılı 27:33 - Onlar, şöyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."

DiyanetMeali 27:33 "Biz güçlü kimseler ve zorlu savaş adamlarıyız, emir senindir, sen emretmene bak."

DiyanetVakfı 27:33 Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün.

Ömer.N.Bilmen 27:33 Dediler ki: «Biz kuvvet sahipleriyiz ve şiddetli bir azim sahipleriyiz ve emir sana aittir. Artık bak, ne emredeceksen.»

SuatYıldırım 27:33 – Onlar: “Biz güçlü, kuvvetliyiz, savaşçı milletiz. Ama yetki sizindir, değerlendirip münasip gördüğünüz emri verin.” dediler.

İbni Kesir 27:33 Dediler ki: Biz, güçlü kimseler ve zorlu savaş adamlarıyız. Emirse senindir, sen emretmene bak.


Elmalılı-orijinal 27:34 Doğrusu, dedi: mülûk bir memlekete girdiler mi onu perişan ederler ve ehalisinin azîz olanlarını zelîl kılarlar, evet, böyle yaparlar

Elmalılı 27:34 - Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır" dedi.

DiyanetMeali 27:34-35 Melike: "Doğrusu hükümdarlar bir şehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini aşağılık yaparlar. İşte böyle davranırlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de, elçilerin ne ile döneceklerine bakayım" dedi.

DiyanetVakfı 27:34 Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi.

Ömer.N.Bilmen 27:34 Dedi ki: «Şüphe yok, hükümdarlar bir şehre girdikleri vakit onu perişan ederler ve ahalisinin şereflilerini zelil kılarlar ve işte öyle yaparlar.»

SuatYıldırım 27:34 – “Doğrusu” dedi Kraliçe, hükümdarlar bir ülkeye girince oranın düzenini altüst eder, halkının eşrafını da sefil ve zelil ederler.Evet istilacılar hep böyle yaparlar.

İbni Kesir 27:34 Dedi ki: Doğrusu hükümdarlar, bir şehre girdikleri zaman, orasını perişan ederler. Halkından şerefli olanlarını aşağılık yaparlar ve işte böyle davranırlar.


Elmalılı-orijinal 27:35 Ben ise onlara hediyye ile bir hey'et göndereceğim de bakacağım sefîrler ne ile dönecekler

Elmalılı 27:35 - "Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler."

DiyanetMeali 27:34-35 Melike: "Doğrusu hükümdarlar bir şehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini aşağılık yaparlar. İşte böyle davranırlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de, elçilerin ne ile döneceklerine bakayım" dedi.

DiyanetVakfı 27:35 Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.

Ömer.N.Bilmen 27:35 «Ve muhakkak ki, ben onlara bir hediye ile (bir heyet) göndereceğim, artık gönderilenlerin ne ile dönüp geleceklerine bakacağım.»

SuatYıldırım 27:35 – Bunun içindir ki, ben şimdi onlara bir hediye gönderip elçilerimin ne gibi bir cevap getireceklerini bekleyeceğim.”

İbni Kesir 27:35 Ben, onlara bir hediyye göndereyim de elçilerin ne ile döneceklerine bakayım.


Elmalılı-orijinal 27:36 Bunun üzerine gönderilen Süleymana vardığı vakıt siz, dedi: mal ile bana imdad mı ediyorsunuz? Bakın Allahın bana verdiği size verdiğinden daha iyi, hayır siz hediyyenize güveniyorsunuz

Elmalılı 27:36 - (Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman şöyle dedi: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."

DiyanetMeali 27:36-37 Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız" dedi.

DiyanetVakfı 27:36 (Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz.

Ömer.N.Bilmen 27:36 Vaktâ ki (hediyeyi getirenler) Süleyman'a geldi. Dedi ki: «Bana bir mal ile imdat mı ediyorsunuz? İşte Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden hayırlıdır. Belki siz hediyenizle sevinirsiniz.»

SuatYıldırım 27:36 – Elçi Süleyman’a gelince o, elçiye: “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana verdiği nimetler sizin verdiğinizden daha hayırlıdır. Ama siz hediyenizle böbürlenirsiniz” dedi. {KM, I Krallar 10,1-13; II Tarih 9,1-12}

İbni Kesir 27:36 Süleyman'a geldiklerinde dedi ki: Bana mal ile mi yardım etmek istiyorsunuz? Halbuki Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Belki siz, hediyyenizle sevinirsiniz.


Elmalılı-orijinal 27:37 Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım

Elmalılı 27:37 - "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"

DiyanetMeali 27:36-37 Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız" dedi.

DiyanetVakfı 27:37 (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!

Ömer.N.Bilmen 27:37 «Onlara dön, elbette onlara öyle ordular ile gelirim ki, onların bunlara karşı takatları yoktur. Ve elbette onları zelil ve onları hakîr (kuvvetten mahrum) kimseler oldukları halde oradan çıkarırım.»

SuatYıldırım 27:37 – “Sen dön ve onlara de ki: Biz onların üzerine, karşı koyamayacakları ordularla yürüyeceğiz. Onları yurtlarından mağlup ve zelil olarak çıkaracağız.”

İbni Kesir 27:37 Geri rötür onlara. Andolsun ki; güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkartırım.


Elmalılı-orijinal 27:38 Ey hey'et, dedi: kendileri teslim olarak bana gelmezden evvel o kadının tahtını bana kim getirir?

Elmalılı 27:38 - (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike'nin tahtını bana getirebilir?"

DiyanetMeali 27:38 Süleyman: "Ey cemaat! Bana teslim olmalarından önce, hanginiz o kraliçenin tahtını yanıma getirebilir?" dedi.

DiyanetVakfı 27:38 (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir?

Ömer.N.Bilmen 27:38 (Hazreti Süleyman) Dedi ki: «Ey ileri gelenler! Hanginiz bana onun tahtını onların bana müslümanlar olarak gelmelerinden evvel getirir.»

SuatYıldırım 27:38 – Daha sonra Süleyman onların itaatlerini bildirmek üzere huzuruna geleceklerini öğrenince yanındaki danışmanlarına:”Değerli danışmanlarım! Onların itaat içinde huzuruma gelmelerinden önce, içinizden kim onun tahtını bana getirebilir?” dedi.

İbni Kesir 27:38 Dedi ki: Ey ileri gelenler; kendileri bana müslüman olarak gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?


Elmalılı-orijinal 27:39 Cinden bir ıfrit, ben, dedi: onu sana sen makamından kalkmazdan evvel getiririm ve her halde ben buna karşı kuvvetli bir emînim

Elmalılı 27:39 - Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.

DiyanetMeali 27:39 Cinlerden bir ifrit: "Sen yerinden kalkmadan önce sana onu getiririm, buna karşı güvenilir bir güce sahibim" dedi.

DiyanetVakfı 27:39 Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi.

Ömer.N.Bilmen 27:39 Cin tâifesinden bir ifrit dedi ki: «Ben onu daha sen makamından kâim olmadan sana getiririm ve şüphe yok ki, ben onun üzerine elbette kuvvetliyim, eminim.»

SuatYıldırım 27:39 – Cinlerden mağrur ve iddiacı bir ifrit: “Ben,” dedi, “Sen makamından kalkmadan, onu sana getiririm. Benim onu taşımaya gücüm yeter, hem de zayi etmeden güvenilir tarzda getirecek emin bir kimseyim.”

İbni Kesir 27:39 Cinnlerden bir ifrit dedi ki: Sen; yerinden kalkmadan, onu sana getiririm, eminim ki buna gücüm yeter.


Elmalılı-orijinal 27:40 Nezdinde kitabdan bir ılim bulunan zat ise: ben dedi: onu sana gözünü kırpmadan evvel getiririm, derken onu yanında duruyor görünce: bu rabbımın fazlından, dedi: beni imtihan için ki şükür mü edeceğim? Yoksa küfran mı? Her kim şükr ederse sırf kendi lehine eder, her kim de küfranda bulunursa şübhe yok ki rabbım ganiydir kerîmdir

Elmalılı 27:40 - Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."

DiyanetMeali 27:40 Kitabın bilgisine sahip olan biri: "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı yanına yerleşivermiş görünce: "Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir" dedi.

DiyanetVakfı 27:40 Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.

Ömer.N.Bilmen 27:40 Yanında kitaptan bir ilim bulunan zât da dedi ki: «Ben onu sana daha kendine gözün dönmeden getiririm.» Vaktâ ki (Hazreti Süleyman) Onu (tahtı) yanında karargir olmuş gördü, dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, tâ ki beni imtihan etsin ki, şükür mü ederim, yoksa küfran-ı nîmette mi bulunurum ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi lehine şükreder. Ve kim de küfran-ı nîmette bulunursa, şüphe yok ki, Rabbim ganîdir, kerîmdir.»

SuatYıldırım 27:40 – Ama nezdinde, kitaptan ilim olan bir zat da: “Ben, sen gözünü açıp kapamadan onu getirebilirim” derdemez,Süleyman, Kraliçenin tahtının yanıbaşında durduğunu görünce:”Bu, Rabbimin lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım? diye beni sınamak içindir. Şükreden sadece kendi lehine olarak şükreder.Nankörlük eden ise bilmelidir ki Rabbim onun şükründen müstağnidir, şükrüne ihtiyacı yoktur, ihsan ve keremi boldur.” [41,46; 30,44; 14,8]

İbni Kesir 27:40 Nezdinde kitabdan bir bilgi bulunan da dedi ki: Gözünü açıp kapamadan ben, onu sana getiririm. Süleyman tahtı yanına yerleşivermiş görünce dedi ki: Bu, Rabbımın lutfundandır. Şükür mü yoksa küfür mü edeceğim diye beni sınamak içindir. Kim şükrederse; ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de küfrederse; muhakkak ki Rabbım; Gani'dir, Kerim'dir.


Elmalılı-orijinal 27:41 Ona, dedi: tahtını başkalaştırın bakalım hakıkati tanıyacak mı? Yoksa tanımazlardan mı olacak?

Elmalılı 27:41 - (Süleyman devamla) dedi ki: "Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?"

DiyanetMeali 27:41 Süleyman "Onun tahtını tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi yoksa tanıyamayacak mı?" (yola gelecek mi, yoksa yola gelmeyenlerden mi olacak?) dedi.

DiyanetVakfı 27:41 (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak.

Ömer.N.Bilmen 27:41 Dedi ki: «Ona tahtını tağyîr edin, bakalım onu tanımaya muvaffak olacak mı, yoksa muvaffak olamayacaklardan mı olacak?»

SuatYıldırım 27:41 – Devamla dedi ki: “Şimdi Kraliçenin tahtının şeklini değiştirin! Bakalım onu tanıyacak mı, tanımayacak mı?”

İbni Kesir 27:41 Dedi ki: Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım hidayeti bulabilecek mi, yoksa bulamayanlardan mı olacak?


Elmalılı-orijinal 27:42 Binaenaleyh geldiğinde böyle mi senin tahtın? Denildi, sanki o, maamafih bize ondan önce ılim verildi müsliman olduk dedi

Elmalılı 27:42 - Melike gelince, "Senin tahtın da böyle mi?" dendi. O şöyle cevap verdi: "Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik."

DiyanetMeali 27:42 Melike geldiğinde "Senin tahtın böyle miydi?" denildi. O da "Sanki odur, daha önce bize bilgi verilmişti ve teslim olmuştuk" dedi.

DiyanetVakfı 27:42 Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk.

Ömer.N.Bilmen 27:42-43 Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.» Onu Allah'ın gayrı tapar olduğu şey (İslâmiyet'ten) men etmiş idi. Şüphe yok ki o, kâfirler olan bir kavimden idi.

SuatYıldırım 27:42 – Süleyman’ın huzuruna girince ona: “Senin tahtın da böyle midir?” diye soruldu. “Sanki o!” dedi, “zaten bu mucizeden önce bize bilgi verildiği için sana itaat edenlerden olduk.”

İbni Kesir 27:42 Böylece geldiğinde: Senin tahtın böyle miydi? denildi. O da: Sanki bu, odur. Ondan önce de bize bilgi verilmişti ve biz müslüman olmuştuk, dedi


Elmalılı-orijinal 27:43 Mukaddemâ Allahdan başka taptığı şeyler ona mâni' olmuştu çünkü kâfir bir kavmden idi

Elmalılı 27:43 - O'nu, Allah'tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

DiyanetMeali 27:43 Melikeyi o zamana kadar alıkoyan, Allah'tan başka taptığı şeylerdi; çünkü kendisi inkarcı bir millettendi.

DiyanetVakfı 27:43 Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

Ömer.N.Bilmen 27:42-43 Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.» Onu Allah'ın gayrı tapar olduğu şey (İslâmiyet'ten) men etmiş idi. Şüphe yok ki o, kâfirler olan bir kavimden idi.

SuatYıldırım 27:43 – Öteden beri Allah’tan başka taptığı putlar, tevhid dinine girmesini engellemişti. Çünkü o kâfir bir millete mensup idi.

İbni Kesir 27:43 Onun Allah'ı bırakıp da tapmaya devam ettiği şey, kendisine mani olmuştu. Ve gerçekten o, küfreden bir kavimdendi.


Elmalılı-orijinal 27:44 Köşke gir denildi ona, derken onu görünce derin bir susandı ve paçalarından çemrendi, Süleyman, o dedi: mücellâ bir köşk, sırçadan, kadın ya rabb! Dedi: hakıkaten ben evvel nefsime zulmetmişim, şimdi Süleymanın maıyyetinde teslim oldum Allaha, o rabbül'âlemine

Elmalılı 27:44 - Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."

DiyanetMeali 27:44 Ona: "Köşke gir" dendi; salonu görünce, onu derin bir su zannetti, eteğini çekti. Süleyman: "Doğrusu bu camdan yapılmış mücella bir salondur" dedi. Melike: "Rabbim! Şüphesiz ben kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber, Alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi.*

DiyanetVakfı 27:44 Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.

Ömer.N.Bilmen 27:44 Ona denildi ki: «Saraya gir.» Vaktâ ki onu gördü, onu derin bir su sandı, iki baldırını açıverdi. (Hazreti Süleyman) Dedi ki: «O hakikaten sırçalardan döşenmiş düz, açık bir yerdir.»

SuatYıldırım 27:44 – Kraliçeye: “Buyurun, saraya girin” denildi. Sarayın eyvanını görünce, zemininde engin ve duru su olduğunu zannedip eteğini yukarı çekti. Süleyman: “Bu, sırçadan yapılmış şeffaf bir saraydır.” Kraliçe:”Ya Rabbî, dedi, Ben (Sen’den başkasına ibadet etmekle) kendime zulmetmişim, şimdi ise Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbine teslim oluyorum.”

İbni Kesir 27:44 Ona: Köşke gir, dendi. Onu görünce; derin bir su sandı ve iki ayağını açtı. Doğrusu bu, camdan yapılmış düzeltilmiş mücella bir açıklıktır, dedi. O: Rabbım; şüphesiz ben, kendime zulmetmişim. Süleyman'la beraber alemlerin Rabbı olan Allah'a teslim oldum, dedi.


Elmalılı-orijinal 27:45 Celâlim hakkı için, Allaha ıbadet edin diye, Semûda da kardeşleri Salihi göndermiştik, derken bunlar iki fırka oldular çekişiyorlardı

Elmalılı 27:45 - Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.

DiyanetMeali 27:45 And olsun ki, Semud milletine kardeşleri Salih'i "Allah'a kulluk ediniz" desin diye gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümreye ayrıldılar.

DiyanetVakfı 27:45 Andolsun ki, "Allah'a kulluk edin!" (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler.

Ömer.N.Bilmen 27:45 Ve andolsun ki, Semûd kavmine «Allah'a ibadet ediniz,» diye kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Onlar ise hemen biribiriyle husumette bulunur iki fırkaya ayrıldılar.

SuatYıldırım 27:45 – Bir vakit Biz Semud halkına da, yalnız Allah’a ibadet edin diye çağrıda bulunmak için kardeşleri Salih’i gönderdik.Çok geçmeden onlar birbiriyle çekişen iki bölük oluverdiler. [7,73-77; 11,61-68; 26,141-159]

İbni Kesir 27:45 Andolsun ki; Semud'a da kardeşleri Salih'i; Allah'a ibadet edin, diye gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki grup oluverdiler.


Elmalılı-orijinal 27:46 ey benim kavmim! Dedi: niçin haseneden önce seyyieyi iviyorsunuz? Ne olur Allaha istiğfar etseniz, belki rahmetine nâil olursunuz

Elmalılı 27:46 - Salih dedi ki: "Ey benim kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırdınız."

DiyanetMeali 27:46 Salih: "Ey milletim! Niye iyilikten önce, acele kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?" dedi.

DiyanetVakfı 27:46 Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.

Ömer.N.Bilmen 27:46 Dedi ki: «Ey kavmim! Ne için iyilikten evvel fenalığı acele istiyorsunuz? Allah'a istiğfar etmeli değil misiniz? Olabilir ki, rahmete nâil olursunuz.»

SuatYıldırım 27:46 – “Ey halkım!” dedi, “İyiliği bırakıp da neden kötülüğün çarçabuk gelmesini istiyorsunuz.Niçin, merhametine nail olmak ümidiyle Allah’tan af dilemiyorsunuz?”

İbni Kesir 27:46 Salih dedi ki: Ey kavmim; niçin iyilikten önce çarçabuk kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunmanız için Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?


Elmalılı-orijinal 27:47 Biz, sen ve maıyyetindekiler ile teşe'üm ettik dediler, sizin dedi: şeâmetinizin sebebi Allaha ma'lûm doğrusu siz öyle bir kavmsiniz ki imtihan olunuyorsunuz

Elmalılı 27:47 - Cevap verdiler: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık." Salih: "Size çöken uğursuzluk (sebebi) Allah katında (yazılı)-dır. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.

DiyanetMeali 27:47 "Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık" dediler. Salih: "Uğursuzluğunuz Allah katındandır; belki imtihana çekilen bir milletsiniz" dedi.

DiyanetVakfı 27:47 Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih: Size çöken uğursuzluk (sebebi), Allah katında (yazılı) dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.

Ömer.N.Bilmen 27:47 Dediler ki: «Biz seninle ve seninle beraber olanlar ile teşe'üm ettik. (Hazreti Sâlih de) Dedi ki: «Sizin şeametiniz, Allah indinde (malûm) dur. Hayır. Siz imtihana tutulur bir tâifesinizdir.»

SuatYıldırım 27:47 – “Biz” dediler, “senin ve sana bağlı olanların yüzünden uğursuzluğa uğradık.”Salih: “Uğursuzluk dediğiniz şey Allah katında takdir edilmiştir. Doğrusu siz imtihana tutulan bir toplumsunuz.” diye cevap verdi. [7,131; 4,78; 36,19]

İbni Kesir 27:47 Dediler ki: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık: O da: Uğursuzluğunuz Allah katındandır. Belki siz, imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.


Elmalılı-orijinal 27:48 Şehirde dokuz çete vardı, hep Arzda fesad yaparlar, salâha yaramazlardı

Elmalılı 27:48 - O şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.

DiyanetMeali 27:48 O şehirde, yeryüzünde bozgunculuk yapan, düzeltmeye uğraşmayan dokuz kişi (çete) vardı.

DiyanetVakfı 27:48 O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.

Ömer.N.Bilmen 27:48 Ve şehirde dokuz kişi var idi ki, yerde fesada çalışıyorlardı, ıslahda bulunmuyorlardı.

SuatYıldırım 27:48 – Şehirde dokuz çete vardı ki bunlar ülkede hep bozgunculuk çıkarır, iyileştirme ve düzeltme adına hiç bir şey yapmazlardı.

İbni Kesir 27:48 Şehirde dokuz kişi vardı ki; yeryüzünde bozgunculuk yapıyor ve ıslah etmiyorlardı.


Elmalılı-orijinal 27:49 Allaha yeminleşerek kavlettiler, and olsun ona ve ehline bir gece baskını yapalım, sonra da veliysine: yemîn edelim biz onun helâkine şâhid olmadık diyelim, şübhesiz sözümüz sözdür, sadıkızdır dediler

Elmalılı 27:49 - Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskın yapalım; sonra da velisine, 'Biz o ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz' diyelim."

DiyanetMeali 27:49 "Biz gece ona ve ailesine baskın verelim, sonra da onun dostuna, ailesinin yok edilişinde bulunmadık, şüphesiz biz doğru söylüyoruz, diyelim" diye aralarında Allah'a yemin ettiler.

DiyanetVakfı 27:49 Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: "Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz" diyelim.

Ömer.N.Bilmen 27:49 Allah'a and içerek dediler ki: «Her halde onu ve ailesini geceleyin telef edelim de sonra velîsine diyelim ki, biz onun ehlinin helâk olduğu yerde hazır bulunmadık ve şüphe yok ki, bizler elbette doğru sözlü kimseleriz.»

SuatYıldırım 27:49 – Allah’a yemin ederek aralarında şöyle anlaştılar:”Geceleyin ona ve yakınlarına baskın yapıp hepsini öldürür, sonra da sahip çıkan akrabalarına yakınlarının öldürülmesi esnasında orada bulunmadığımızı bildirir ve biz gerçekten doğru söylüyoruz deriz.”

İbni Kesir 27:49 Aralarında Allah'a yemin ederek: Gece, biz ona ve ailesine baskın verelim. Sonra da onun dostuna; ailesinin yok edilişinde bulunmadığımızı şüphesiz doğru söylediğimizi bildirelim, dediler.


Elmalılı-orijinal 27:50 Böyle bir mekir kurdular, halbuki haberleri yok biz de bir mekir kurmuştuk

Elmalılı 27:50 - Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik.

DiyanetMeali 27:50 Onlar bir düzen kurdular. Biz farkettirmeden düzenlerini bozduk.

DiyanetVakfı 27:50 Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.

Ömer.N.Bilmen 27:50 Onlar bir hile ile hile yaptılar, Biz de hiç bilgileri olmaksızın bir hile ile hile yaptık (yani onları ansızın hilelerinin cezasına kavuşturduk).

SuatYıldırım 27:50 – Onlar bir tuzak kurdular, ama tuzaklarına karşı Biz de tuzak kurduk, kendileri farkında olmadan onların tuzaklarını bozduk, onların planlarını altüst ettik.

İbni Kesir 27:50 Onlar bir düzen kurdular. Onlar farketmezlerken Biz de bir düzen kurduk.


Elmalılı-orijinal 27:51 Şimdi bak! mekirlerinin akıbeti nasıl oldu? Kendileri ve kavimlerini toptan tedmir ediverdik

Elmalılı 27:51 - İşte bak! Tuzaklarının akibeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de toptan helak ettik.

DiyanetMeali 27:51 Hilelerinin sonunun nasıl olduğuna bir bak! Biz onları ve milletlerini, hepsini, yerle bir ettik.

DiyanetVakfı 27:51 Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da; (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!

Ömer.N.Bilmen 27:51 Artık bak! Mekrlerinin âkibeti nasıl oldu? Muhakkak ki Biz, onları da kavimlerini de cümleten helâk ettik.

SuatYıldırım 27:51 – Bak işte onların tuzaklarının âkıbeti nasıl oldu! Biz onları da kendilerine uyan toplumlarını da imha ettik!

İbni Kesir 27:51 Düzenlerinin sonunun nice olduğuna bir bak. Biz; onları ve kavimlerini toptan yerle bir ettik.


Elmalılı-orijinal 27:52 Daha: evleri çökmüş zulümleri yüzünden bomboş, şübhe yok bunda ılim şanından olan bir kavm için ıbret alacak bir âyet var

Elmalılı 27:52 - İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.

DiyanetMeali 27:52 İşte, haksızlıklarına karşılık çökmüş bulunan evleri! Bunda, bilen bir millet için şüphesiz, ders vardır.

DiyanetVakfı 27:52 İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.

Ömer.N.Bilmen 27:52 İşte onlar, onların zulümleri sebebiyle çökmüş olan haneleridir. Şüphe yok ki, bunda bilir bir kavim için elbette bir ibret vardır.

SuatYıldırım 27:52 – İşte onların, zulümleri sebebiyle ıssız kalmış, çökmüş evleri...Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibret vardır.

İbni Kesir 27:52 İşte zulmetmelerinden dolayı çökmüş, ıpıssız kalmış evleri. Muhakkak ki bunda; bilen bir kavim için ayet vardır.


Elmalılı-orijinal 27:53 Halbuki iyman edip korunur olanları necata çıkardık

Elmalılı 27:53 - İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.

DiyanetMeali 27:53 İnanıp Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtardık.

DiyanetVakfı 27:53 İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.

Ömer.N.Bilmen 27:53 Halbuki imân edip fenalıktan sakınır olanları necâta erdirdik.

SuatYıldırım 27:53 – İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.

İbni Kesir 27:53 İman edip takva sahibi olanları da kurtardık.


Elmalılı-orijinal 27:54 Lûta da risalet verdik, o vakıt ki kavmine demişti: siz gözünüz göre göre o fuhşu yapacaksınız ha?

Elmalılı 27:54 - Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine şöyle demişti: "Göz göre göre hala o hayasızlığı yapacak mısınız?"

DiyanetMeali 27:54 Lut'u da gönderdik; milletine şöyle dedi: "Göz göre göre bir hayasızlık mı yapıyorsunuz?"

DiyanetVakfı 27:54 Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik.) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâla o hayâsızlığı yapacak mısınız?

Ömer.N.Bilmen 27:54 Lût'u da. (peygamber gönderdik) O zaman ki, kavmine demişti ki: «O en iğrenç şeyi irtikap edecek misiniz? Halbuki siz (onun fenalığını) görürsünüz.»

SuatYıldırım 27:54 – Lût’u da halkına resul olarak gönderdik.O da onlara dedi ki: “Siz göz göre göre pek çirkin ve hayasız bir iş yapıyorsunuz ha!” [7,80-84; 11,74-83; 15,57-77]

İbni Kesir 27:54 Lut'u da. Hani kavmine demişti ki: Göz göre göre bir hayasızlık mı yapıyorsunuz?


Elmalılı-orijinal 27:55 Sahih siz kadınları bırakıp şehvet için mutlak erkekleremi gideceksiniz? Doğrusu siz ne yaptığınızı bilmez bir kavmsiniz

Elmalılı 27:55 - "Siz ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!"

DiyanetMeali 27:55 "Kadınları bırakıp, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz; evet, siz cahil bir milletsiniz."

DiyanetVakfı 27:55 (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!

Ömer.N.Bilmen 27:55 «Siz kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere mi yanaşacaksınız? Doğrusu siz cahilâne hareket eden bir kavimsiniz.»

SuatYıldırım 27:55 – Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?Siz gerçekten ne cahil bir güruhsunuz öyle!” [26,165-166]

İbni Kesir 27:55 Kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır siz, cahil bir kavimsiniz.


Elmalılı-orijinal 27:56 Buna kavminin cevabı sade şu olmuştu: çıkarın şu Lût ailesini memleketinizden, çünkü onlar çok temizlik taslar kimseler, demişlerdi

Elmalılı 27:56 - Buna kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu.

DiyanetMeali 27:56 Milletinin cevabı sadece: "Lut'un ailesini kasabanızdan çıkarın, güya onlar temiz kalmaya çalışan insanlarmış" demek oldu.

DiyanetVakfı 27:56 Kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu.

Ömer.N.Bilmen 27:56 Artık kavminin cevabı da: «Lut ailesini yurdunuzdan çıkarın, şüphe yok ki, onlar çok temizlikte bulunan insanlardır» demelerinden başka olmamıştı.

SuatYıldırım 27:56 – Halkının buna karşı verdiği cevap sadece: “Lût’u ve etrafındakileri şehrinizden kovun, çünkü onlar çok temiz insanlar, yanımızda kirlenmesinler(!)” demekten ibaret oldu.

İbni Kesir 27:56 Kavminin cevabı: Lut'un ailesini kasabanızdan çıkarın. Çünkü onlar, temiz kalmaya çalışan insanlardır, demekten başka bir şey olmadı.


Elmalılı-orijinal 27:57 Bunun üzerine onu ve ehlini necâta çıkardık ancak karısını kalanlardan takdir etmiştik

Elmalılı 27:57 - Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik.

DiyanetMeali 27:57 Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk.

DiyanetVakfı 27:57 Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik.

Ömer.N.Bilmen 27:57 Binaenaleyh O'nu ve bütün hanedanını necâta erdirdik, zevcesi müstesna. Onu takdirimizle azapta bâki kalanlardan kıldık.

SuatYıldırım 27:57 – Biz onu, ailesini ve beraberinde olanları kurtardık.Yalnız eşinin geride kalıp azaba uğrayanlardan olmasını takdir etmiştik.

İbni Kesir 27:57 Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısının geride kalanlardan olmasını takdir ettik.


Elmalılı-orijinal 27:58 Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırmıştık ki ne kötüdür o münzerîn yağmuru?

Elmalılı 27:58 - Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!

DiyanetMeali 27:58 Geride kalanların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!*

DiyanetVakfı 27:58 Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur!

Ömer.N.Bilmen 27:58 Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuş olanların yağmuru!

SuatYıldırım 27:58 – Üzerlerine öyle berbat bir yağmur indirdik ki! Uyarılıp da aldırmayanların mâruz kaldıkları o yağmur ne fena bir yağmurdu!

İbni Kesir 27:58 Onların üzerine bir yağmur yağdırdık. Ne kötü idi uyarılanların yağmuru.


Elmalılı-orijinal 27:59 De ki hamd Allaha, bir de selâm ıstıfa buyurduğu kullarına Allah mı hayırlı yoksa müşriklerin şirk koştukları mı?

Elmalılı 27:59 - (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?"

DiyanetMeali 27:59 De ki: "Hamd Allah'a mahsustur, seçtiği kullarına selam olsun. Allah mı daha iyidir, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?"

DiyanetVakfı 27:59 (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?

Ömer.N.Bilmen 27:59 De ki: «Hamd Allah'adır, selâm da seçip ihtiyar buyurmuş olduğu kullarınadır.» Allah mı hayırlıdır, yoksa O'na ortak koşar oldukları mı?

SuatYıldırım 27:59 – De ki: “Hamd olsun Allah’a, selâm olsun seçtiği kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa Ona ortak saydıkları şeyler mi?

İbni Kesir 27:59 De ki: Hamdolsun Allah'a, selam olsun O'nun beğenip seçtiği kullarına. Allah mı daha iyidir, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?


Elmalılı-orijinal 27:60 Yoksa Gökleri ve Yeri yaratıp sizin için Semâdan bir su indiren mi? Bir su ki indirip de onunla gözler gönüller açan hadîkalar bitirmekteyiz, siz onların ağacını bitiremezdiniz, bir tanrı mı var Allahla beraber? Hayır onlar sapkınlık ediyorlar

Elmalılı 27:60 - (Onlar mı hayırlı) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirmişizdir. Allah'la beraber başka bir ilâh mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.

DiyanetMeali 27:60 Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği, güzel güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Hayır; onlar taptıklarını Allah'a eşit tutan bir millettir.

DiyanetVakfı 27:60 (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.

Ömer.N.Bilmen 27:60 Yoksa gökleri ve yeri yaratan ve gökten sizin için bir su indiren mi (hayırlıdır). Sonra onunla güzelliği haiz olan bahçeleri bitirdik ki, sizin için onun bir ağacını bile bitirebilmeniz kabil değildir. Allah ile beraber bir tanrı mı var? Hayır. Onlar doğru yoldan sapıtmışlar olan bir gürûhtur.

SuatYıldırım 27:60 – O nesneler mi üstün, yoksa gökleri ve yeri yaratan ve gökten sizin için su indiren mi?Öyle bir su ki Biz onun sayesinde gözleri gönülleri açan pek güzel bahçeler bitirmekteyiz.Halbuki siz onun bir tek ağacını bile bitiremezdiniz.Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ama onlar haktan sapan bir gürûhtur. [43,87; 29,63; 39,9-22; 13,33]

İbni Kesir 27:60 Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla bir ağacını dahi bitiremeyeceğiniz nice güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah yanında başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta ısrar eden bir güruhtur.


Elmalılı-orijinal 27:61 Yoksa Arzı bir karargâh kılıp aralarında ırmaklar akıtan ve onun için oturaklı dağlar yapıp iki deniz arasına bir hâciz koyan mı? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Hayır ekserîsi ılim ehli değiller

Elmalılı 27:61 - (Onlar mı hayırlı) yoksa, yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarında nehirler akıtan, onun için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Hayır onların çoğu (hakikatları) bilmiyorlar.

DiyanetMeali 27:61 Yoksa yeri, yaratıklarının oturmasına elverişli kılan ve aralarında ırmaklar meydana getiren, yeryüzüne sabit dağlar yerleştiren, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Hayır; çoğu bilmezler.

DiyanetVakfı 27:61 (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.

Ömer.N.Bilmen 27:61 Yoksa yeri bir karargâh kılan ve aralarında ırmaklar akıtan ve o yer için sabit dağlar yaratan ve iki deniz arasında bir hâil vücuda getirmiş olan mı (hayırlıdır)? Allah ile beraber (başka) ilâh mı vardır? Hayır. Onların çokları bilmezler.

SuatYıldırım 27:61 – O nesneler mi üstün, yoksa yeri oturmaya elverişli kılan, içinden yer yer ırmaklar akıtan ve oraya sağlam dağlar yerleştiren ve iki denizin arasına bir engel koyan Allah mı?Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ama onların çoğu bu gerçeği anlamıyorlar. [40,64; 25,53]

İbni Kesir 27:61 Yoksa, yeri yaratıklarının oturmasına elverişli kılan ve aralarında ırmaklar akıtan, yeryüzüne sabit dağlar yerleştiren ve iki denizin arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? Hayır, onların çoğu bilmezler.


Elmalılı-orijinal 27:62 Yoksa, sıkılan kendisine duâ ettiği zaman ona icabet edip fenalığı açan ve size Arzın halifeleri kılan mı? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Siz pek az düşünüyorsunuz

Elmalılı 27:62 - (Onlar mı hayırlı) yoksa, kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz!

DiyanetMeali 27:62 Yoksa, darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir tanrı mi? Pek kıt düşünüyorsunuz.

DiyanetVakfı 27:62 (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!

Ömer.N.Bilmen 27:62 Yoksa kendisine dua ettiği zaman, sıkıntı içinde kalana icabet eden ve kötülüğü açıp gideren ve sizi yerde hükümdarlar kılan mı (hayırlıdır?) Allah ile beraber bir ilâh mı vardır? Siz pek az düşünüyorsunuz.

SuatYıldırım 27:62 – O nesneler mi üstün yoksa, çaresiz kalıp Kendisine yalvaran insanın duasını kabul edip sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı?Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ne de az düşünüyorsunuz! [17,67; 16,53; 6,133, 165; 2,30]

İbni Kesir 27:62 Yoksa, kendisine yakardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren; sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? Ne de kıt düşünüyorsunuz.


Elmalılı-orijinal 27:63 Yoksa o kara ve deniz karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Yüksek, çok yüsek Allah onların şirk koştuklarından

Elmalılı 27:63 - (Onlar mı hayırlı) yoksa, karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.

DiyanetMeali 27:63 Yoksa, karanın ve denizin karanlıklarında size yol bulduran, rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Allah, koştukları eşlerden yücedir.

DiyanetVakfı 27:63 (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.

Ömer.N.Bilmen 27:63 Yoksa karanın ve denizin zulmetleri içinde sizi doğru yola sevkeden mi, ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi? Allah ile beraber bir tanrı mı vardır? Allah onların şerik koştuklarından müteâlidir.

SuatYıldırım 27:63 – O nesneler mi üstün yoksa size karanın ve denizin karanlıklarında yol gösteren ve rahmetinin müjdecisi olarak rüzgârları gönderen mi?Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur?Elbette olmaz! Allah, müşriklerin şirk koşmalarından münezzehtir. [16,6; 6,97]

İbni Kesir 27:63 Yoksa, karanın ve denizin karanlıklarında size yol bolduran ve rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? Allah; onların koştukları ortaklardan münezzehtir.


Elmalılı-orijinal 27:64 Yoksa halkı ibtida yaratıp duran sonra onu iade edecek olan ve size Gökten ve Yerden rızık veren mi? Bir tanrı mı var Allahla beraber? De ki haydin getirin bürhanınızı sadıksanız

Elmalılı 27:64 - (Onlar mı hayırlı) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, siz kesin delilinizi getirin haydi!

DiyanetMeali 27:64 Yoksa, önce yaratan, sonra da yaratmayı tekrar edecek olan; size gökten ve yerden rızık veren mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? De ki: "Eğer doğru sözlülerden iseniz, açık delilinizi getirin."

DiyanetVakfı 27:64 (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!

Ömer.N.Bilmen 27:64 Yoksa mahlukları ibtida yaratan, sonra onu iade eden, ve sizi gökten ve yerden merzuk kılan mı? Allah ile beraber bir tanrı mı vardır? De ki: «Haydi delilinizi getiriniz, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseniz.»

SuatYıldırım 27:64 – O nesneler mi üstün yoksa mahlûkları ilkin yaratan, sonra da tekrar hayat veren ve sizi gerek gökten gerek yerden rızıklandıran mı?Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur?Elbette olmaz! De ki: “Şerik iddianızda tutarlı iseniz delilinizi gösteriniz.” [85,12-13; 30,27; 86,11-12; 57,4; 20,54; 23,117]

İbni Kesir 27:64 Yoksa, önce yaratan, sonra da onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? De ki: Şayet doğru sözlü iseniz, delilinizi getirin.


Elmalılı-orijinal 27:65 De ki: Göklerde ve Yerde Allahdan başka kimse gaybi bilmez, onlar da ne zaman ba'solunacaklarını bilmezler

Elmalılı 27:65 - De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

DiyanetMeali 27:65 De ki: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

DiyanetVakfı 27:65 De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

Ömer.N.Bilmen 27:65 De ki: «Göklerde ve yerde olanlar gaybı bilemezler, lakin Allah bilir ve onlar ne zaman tekrar diriltileceklerini de bilmezler.»

SuatYıldırım 27:65 – De ki: “gerek göklerde gerek yerde olanlardan hiç kimse gaybı bilemez, gaybı yalnız Allah bilir.”Dolayısıyla, onlar ne zaman diriltileceklerini de bilemezler. [31,34; 6,59; 7,187]

İbni Kesir 27:65 De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de farketmezler.


Elmalılı-orijinal 27:66 Fakat Âhıret hakkında ılimleri tevalî etmekte fakat onlar ondan bir şekk içindedirler, daha doğrusu onlar ondan kördürler

Elmalılı 27:66 - Fakat ahiret hakkında bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir şüphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler.

DiyanetMeali 27:66 Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayır; ondan şüphe etmektedirler. Hayır; ona karşı kördürler.*

DiyanetVakfı 27:66 Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler.

Ömer.N.Bilmen 27:66 Onların bilgileri, ahiret hakkında, yetişip nihâyet buldu! Fakat onlar ondan şekk içindedirler. Hayır, onlar, ondan kördürler.

SuatYıldırım 27:66 – Fakat âhiretin varlığına dair bilgiler, kendilerine resulleri vasıtasıyla ulaşmaktadır.Doğrusu onlar bundan şüphe içindedirler. Hayır, hayır onlar âhiretten yana kördürler. [18,48]

İbni Kesir 27:66 Hayır, ahiret ile ilgili bilgileri de yetersizdir. Hayır, ondan şüphe etmektedirler. Hayır, ona karşı kördürler.


Elmalılı-orijinal 27:67 Ve o küfredenler şöyle dediler: bir toprak olduğumuz vakıt mı biz ve atalarımız? Hakıkaten bizler mutlak çıkarılacak mıyız?

Elmalılı 27:67 - İnkârcılar dediler ki: "Sahi biz ve atalarımız toprak olduktan sonra gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?"

DiyanetMeali 27:67-68 İnkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak olduğumuzda mı, doğrusu bizler mi tekrar çıkarılacağız? Bununla biz de, daha önce babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmiştik. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

DiyanetVakfı 27:67 İnkârcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?

Ömer.N.Bilmen 27:67 Ve kâfir olanlar dedi ki: «Biz ve atalarımız toprak olduğumuz vakit mi, muhakkak bizler elbette (kabirlerimizden) çıkarılmış olacak mıyız?»

SuatYıldırım 27:67 – Bunun içindir ki kâfirler: “Sahi!” dediler, “Biz de babalarımız da ölüp toz toprak olduktan sonra, biz mi diriltilip kabirden çıkarılacağız?”

İbni Kesir 27:67 Küfredenler dediler ki: Biz ve babalarımız birer toprak olduktan sonra mı, doğrusu biz tekrar mı çıkarılacağız?


Elmalılı-orijinal 27:68 Yemin ederiz ki bu bize de va'dolundu bundan evvel atalarımıza da, bu, eskilerin esatîrinden başka bir şey değil

Elmalılı 27:68 - "And olsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir."

DiyanetMeali 27:67-68 İnkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak olduğumuzda mı, doğrusu bizler mi tekrar çıkarılacağız? Bununla biz de, daha önce babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmiştik. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.

DiyanetVakfı 27:68 Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.

Ömer.N.Bilmen 27:68 Andolsun ki, bu bize ve evvelce atalarımıza da vaad olunmuştur. Bu evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.

SuatYıldırım 27:68 – “Bize de, daha önce babalarımıza da bu dirilme, vâd edilip durdu. Bu, önceki insanların masallarından başka bir şey değildir!”

İbni Kesir 27:68 Andolsun ki; bununla biz ve daha önce babalarımız tehdid edilmişlerdi. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.


Elmalılı-orijinal 27:69 De ki; hele, Arzda bir gezinin de bakın mücrimlerin akıbeti nasıl olmuş?

Elmalılı 27:69 - De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarların sonu nice oldu, bir bakın!"

DiyanetMeali 27:69 De ki: "Yeryüzünde gezin, suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."

DiyanetVakfı 27:69 De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!

Ömer.N.Bilmen 27:69 De ki: «Yeryüzünde yürüyünüz de bakınız ki, günahkârların akibeti nasıl olmuştur.»

SuatYıldırım 27:69 – De ki: “Hele dünyayı bir dolaşın da suçlu kâfirlerin âkıbetleri nasıl olmuş görün!”

İbni Kesir 27:69 De ki: Yeryüzünde gezinin de suçluların sonunun nasıl olduğunu görün.


Elmalılı-orijinal 27:70 Ve onlara karşı mahzun olma, yaptıkları mekirlerden bir darlığa da düşme

Elmalılı 27:70 - (Habibim!) Onlara karşı mahzun olma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü de sıkıntı duyma!

DiyanetMeali 27:70 Onlara üzülme. Hilelerine karşı da sıkılma.

DiyanetVakfı 27:70 (Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma.

Ömer.N.Bilmen 27:70 Ve onlara karşı mahzun olma ve onların hilelerinden dolayı bir darlığa düşme.

SuatYıldırım 27:70 – Sen onlardan ötürü sakın üzülme ve onların kuracakları tuzaklardan dolayı asla tasalanma!

İbni Kesir 27:70 Üzülme onlara. Düzenlerinden dolayı da sıkılma.


Elmalılı-orijinal 27:71 Bir de ne zaman bu va'd gerçek iseniz? diyorlar

Elmalılı 27:71 - Bir de, "Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad (ettiğiniz azab) hani, ne zaman?" derler.

DiyanetMeali 27:71 Onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız, bildirin, bu sözünüz ne zaman yerine gelecektir?" derler.

DiyanetVakfı 27:71 Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler.

Ömer.N.Bilmen 27:71 Ve derler ki: «Bu vaad ne zamandır? Eğer siz doğru sözlü kimseler oldunuz iseniz (haber veriniz bakalım).»

SuatYıldırım 27:71 – “İddianızda doğru iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?” derler. [17,51; 29,54]

İbni Kesir 27:71 Onlar: Doğru söylüyorsanız; bu sözünüzün ne zaman yerine geleceğini bildirin, derler.


Elmalılı-orijinal 27:72 De ki: «belki o ivdiğinizin bir kısmı ensenize binmiş bulunuyor»

Elmalılı 27:72 - De ki: "Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında ensenize binecektir."

DiyanetMeali 27:72 De ki: "Acele ettiğiniz şeyin bir kısmı belki hemen başınıza gelir."

DiyanetVakfı 27:72 De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında başınıza gelecektir.

Ömer.N.Bilmen 27:72 De ki: «O acele istediğiniz şeyin bir kısmı belki de sizin ardınıza takılmış bulunmaktadır.»

SuatYıldırım 27:72 – De ki: “Acele ile istediğiniz o azabın bir kısmı belki de ensenize binmek üzeredir.”

İbni Kesir 27:72 De ki: Çabucak istemekte olduğunuzun bir kısmı ensenize inmek üzeredir.


Elmalılı-orijinal 27:73 Ve her halde rabbın insanlara karşı mutlak bir fazıl sahıbidir ve lâkin onların ekserisi şükretmezler

Elmalılı 27:73 - Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler.

DiyanetMeali 27:73 Doğrusu Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir. Fakat onların çoğu şükretmezler.

DiyanetVakfı 27:73 Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler.

Ömer.N.Bilmen 27:73 Ve şüphe yok ki, senin Rabbin nâsa karşı elbette kerem sahibidir. Fakat onların ekserisi şükretmezler.

SuatYıldırım 27:73 – Doğrusu senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf sahibidir.Fakat insanların çoğu O’na şükretmezler.

İbni Kesir 27:73 Muhakkak ki Rabbın; insanlara karşı lutuf sahibidir. Ama onların çoğu şükretmezler.


Elmalılı-orijinal 27:74 Halbuki sîneleri ne gizliyor ve ne i'lân ediyorlar rabbın her halde hepsini biliyor

Elmalılı 27:74 - Rabbin elbette onların sinelerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.

DiyanetMeali 27:74 Şüphesiz Rabbin onların gönüllerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.

DiyanetVakfı 27:74 Rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.

Ömer.N.Bilmen 27:74 Ve şüphe yok ki, senin Rabbin onların sinelerinin neyi sakladığını ve neyi ilan ettiklerini elbette bilir.

SuatYıldırım 27:74 – Rabbin, onların gerek sinelerinin sakladığı, gerek açığa vurdukları her şeyi tamamen bilmektedir. [13,10; 207; 11,5; 27,25]

İbni Kesir 27:74 Şüphesiz ki Rabbın; onların göğüslerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.


Elmalılı-orijinal 27:75 Ve Yerde, Gökte hiç bir gâib yoktur ki açık bir kitabda olmasın

Elmalılı 27:75 - Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) bulunmasın.

DiyanetMeali 27:75 Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.

DiyanetVakfı 27:75 Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (levhi mahfuzda) bulunmasın.

Ömer.N.Bilmen 27:75 Ve gökte ve yerde bir gaib (bir gizlenmiş şey) yoktur ki, illâ apaçık bir kitapta (yazılmış)dır.

SuatYıldırım 27:75 – Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta yer almasın.

İbni Kesir 27:75 Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitabta olmasın.


Elmalılı-orijinal 27:76 Haberiniz olsun ki bu Kur'an Benî İsraîle ihtilâf edip durdukları şeylerin ekserisini anlatır

Elmalılı 27:76 - Haberiniz olsun ki bu Kur'ân, İsrail oğullarına, hakkında ihtilaf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır.

DiyanetMeali 27:76 Doğrusu bu Kuran, İsrailoğullarına, ayrılığa düştükleri şeyin çoğunu anlatmaktadır.

DiyanetVakfı 27:76 Doğrusu bu Kur'an, İsrailoğullarına, hakkında ihtilâf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır.

Ömer.N.Bilmen 27:76 Muhakkak ki bu Kur'an, İsrailoğullarına karşı kendisinde ihtilâf eder oldukları şeylerin ekserisini anlatır.

SuatYıldırım 27:76 – Bilesiniz ki bu Kur’ân, (Süleyman’ın bu kıssası gibi) hakkında ihtilafa düştükleri şeylerin pek çoğunu İsrailoğullarına anlatmaktadır. [19,34]

İbni Kesir 27:76 Gerçekten bu Kur'an; İsrailoğullarına ayrılığa düştükleri şeyin çoğunu açıklamaktadır.


Elmalılı-orijinal 27:77 Ve hakıkat o doğruyu gösterir kat'î bir hidayet ve mü'minler için mahzı rahmettir

Elmalılı 27:77 - Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.

DiyanetMeali 27:77 Doğrusu Kuran, inananlara doğruluk rehberi ve rahmettir.

DiyanetVakfı 27:77 Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.

Ömer.N.Bilmen 27:77 Ve şüphe yok ki, o (Kur'an) mü'minler için elbette bir hidâyettir, ve bir rahmettir.

SuatYıldırım 27:77 – Hem Kur’ân müminler için hidayet rehberidir, rahmettir.

İbni Kesir 27:77 Gerçekten o; mutlak bir hidayettir ve mü'minler için de bir rahmettir.


Elmalılı-orijinal 27:78 Elbette rabbın hukmiyle beyinlerinde kazasını infaz buyuracaktır, ve azîzdir o alîmdir

Elmalılı 27:78 - Rabbin şüphesiz, onlar arasında kendi hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.

DiyanetMeali 27:78 Rabbin şüphesiz, aralarında, kendi hükmünü verecektir. O güçlüdür, bilendir.

DiyanetVakfı 27:78 Rabbin şüphesiz, onlar arasında hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, her şeyi bilendir.

Ömer.N.Bilmen 27:78 Muhakkak ki, Rabbin onların arasında adâletiyle hükmedecektir. Ve o, her şeye kâdirdir, her şeyi kemaliyle bilendir.

SuatYıldırım 27:78 – Senin Rabbin onların arasında hikmet ve adaletiyle hükmedecektir.Gerçekten O, aziz ve alîmdir (mutlak galiptir, her şeyi hakkıyla bilir).

İbni Kesir 27:78 Muhakkak ki RAbbın; onların arasında hükmünü verecektir. Ve O; Aziz'dir, Alim'dir.


Elmalılı-orijinal 27:79 O halde Allaha i'timad et sen şübhesiz açık bir hakk üzerindesin

Elmalılı 27:79 - Ve o halde sen Allah'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin.

DiyanetMeali 27:79 Allah'a güven, şüphesiz sen apaçık gerçek üzerindesin.

DiyanetVakfı 27:79 O halde sen Allah'a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin.

Ömer.N.Bilmen 27:79 Artık Allah'a tevekkül et. Şüphe yok ki, sen apaçık bir hak üzere bulunmaktasın.

SuatYıldırım 27:79 – O halde yalnız Allah’a güven, çünkü tuttuğun yol gerçekliği meydanda olan hak yoludur.

İbni Kesir 27:79 Öyleyse sen; Allah'a tevekkül et. Şüphesiz ki sen; apaçık bir hak üzerindesin.


Elmalılı-orijinal 27:80 Şübhesiz sen ölülere işittiremezsin, arkalarına dönmüş kaçarlarken sağırlara da da'veti işittiremezsin

Elmalılı 27:80 - Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın.

DiyanetMeali 27:80 Sen, ölülere şüphesiz ki işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

DiyanetVakfı 27:80 Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da dâveti duyuramazsın.

Ömer.N.Bilmen 27:80 Şüphe yok ki, sen ölülere duyuramazsın ve arkalarına dönüp kaçan sağırlara da dâvetini işittiremezsin.

SuatYıldırım 27:80 – Şunu bil ki sen, ne ölülere sesini duyurabilirsin, ne de arkasına dönüp uzaklaşan sağırlara bu dâveti işittirebilirsin.

İbni Kesir 27:80 Elbette sen; ölülere işittiremezsin, dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.


Elmalılı-orijinal 27:81 Sen o körleri delâletlerinden hidayete erdirecek de değilsin sen ancak âyetlerimize iyman edeceklere işittirirsin de onlar müsliman olur selâmet bulurlar

Elmalılı 27:81 - Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.

DiyanetMeali 27:81 Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola döndüremezsin; ancak ayetlerimize inananlara sen duyurabilirsin; işte onlar Müslümanlardır.

DiyanetVakfı 27:81 Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin.

Ömer.N.Bilmen 27:81 Ve sen o körleri sapıklıklarından hidâyete erdirici değilsin, sen ancak Bizim âyetlerimize inananlara işittirirsin, işte müslüman olanlar da onlardır.

SuatYıldırım 27:81 – Sen körleri de sapıklıktan kurtarıp doğru yola getiremezsin.Sen ancak ayetlerimize iman etmeye yatkın kimselere çağrını duyurabilirsin. Çünkü onlar hakka teslim olurlar.

İbni Kesir 27:81 Körleri sapıklıklarından vazgeçirip hidayete erdirecek değilsin Sen; ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin. Ve onlar müslümanlardır.


Elmalılı-orijinal 27:82 Söylenen başlarına geleceği vakıt da onlar için Arzdan bir dâbbe çıkarırız, nâsın âyetlerimize yakîn ile inanmaz idiklerini kendilerine söyler

Elmalılı 27:82 - Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" (canlı) çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.

DiyanetMeali 27:82 Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan çıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıkların söyler.*

DiyanetVakfı 27:82 O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.

Ömer.N.Bilmen 27:82 Söylenen söz, başlarına geldiği zaman, onlar için yerden bir dâbbe çıkarırız da Bizim âyetlerimize nâsın kat'i sûrette inanmaz olduklarını onlara söyler.

SuatYıldırım 27:82 – Kıyamet hakkındaki sözün gerçekleşme zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe (canlı) çıkarırız.O da insanların bizim ayetlerimize, (özellikle kıyamete dair ayetlerimize) inanmadıklarını söyler. {KM, Vahiy 13,11}

İbni Kesir 27:82 Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman; yerden bir canlı çıkarılır ki insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur.


Elmalılı-orijinal 27:83 Ve her ümmetten âyetlerimizi tekzib eden kimselerden bir fevc yaparak mahşere sevkedebileceğimiz gün artık onlar hep inzıbat altında tevkıf olunurlar

Elmalılı 27:83 - Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir cemaati toplayacağımız gün, artık onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.

DiyanetMeali 27:83 O gün her ümmetin ayetlerimizi yalanlayanlarını toplarız. Onlar bir arada tutulup, hesap yerine sevkedilirler.

DiyanetVakfı 27:83 O gün, her ümmet içinden âyetlerimizi yalan sayanlardan bir cemaat toplarız da onlar toplu olarak (hesap yerine) sevkedilirler.

Ömer.N.Bilmen 27:83 Ve o gün ki, her ümmetten Bizim âyetlerimizi tekzîp eder olan kimselerden bir tâifeyi haşrederiz. Artık onlar tevkif edileceklerdir.

SuatYıldırım 27:83 – O büyük duruşma günü, her ümmetten ayetlerimizi yalan sayan birer cemaat toplarız, onlar bir araya getirilip Allah’ın huzuruna sevkolunurlar. [37,21-22; 81,7]

İbni Kesir 27:83 Her ümmetten, ayetlerimizi yalanlayanları toplayacağımız gün; onlar, bir arada tutulurlar.


Elmalılı-orijinal 27:84 Nihayet geldikleri vakıt: siz benim âyetlerimi ılmen kavramadığınız halde tekzib mi ettiniz? Yoksa ne yapıyordunuz

Elmalılı 27:84 - Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?"

DiyanetMeali 27:84 Geldikleri zaman Allah: "Ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptığınız neydi?" der.

DiyanetVakfı 27:84 Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?

Ömer.N.Bilmen 27:84 Nihâyet geldikleri vakit (Hak Teâlâ) buyurur ki: «Benim âyetlerimi ilmen ihata edemez olduğunuz halde onları tekzîp mi ettiniz. Yoksa sizin yapar olduğunuz şey ne idi?»

SuatYıldırım 27:84 – Nihayet hesap yerine vardıklarında Allah Teâlâ: “Demek siz ayetlerimin ne olduğunu iyice anlamadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa ne yaptınız?” [75,32; 77,34]

İbni Kesir 27:84 Nihayet geldikleri zaman; buyurur ki: Siz, Benim ayetlerimi anlamadığınız halde mi yalanladınız? Yoksa yaptığınız ne idi.


Elmalılı-orijinal 27:85 Buyurur ve haksızlık ettikleri cihetle aleyhlerinde söz, hakk olur (söylenen başlarına gelir) de artık nutukları tutulur

Elmalılı 27:85 - Yaptıkları haksızlıktan dolayı, o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

DiyanetMeali 27:85 Haksızlıklarından ötürü, söylenilen söz başlarına gelir. Artık konuşamaz olurlar.

DiyanetVakfı 27:85 Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

Ömer.N.Bilmen 27:85 Ve zulümleri sebebiyle o söylenen söz, üzerlerine vukû bulmuştur. Artık onlar söz söyleyemezler.

SuatYıldırım 27:85 – İşledikleri zulüm yüzünden tehdit olundukları azap hükmü onlar hakkında gerçekleşti, onların artık konuşacak halleri kalmadı.

İbni Kesir 27:85 Zulümleri yüzünden, söylenilen söz başlarına geldi. Artık konuşamaz olurlar.


Elmalılı-orijinal 27:86 Görmediler mi biz içinde sükûn bulsunlar diye geceyi yaptık, göz açmak üzere de gündüzü! Elbette bunda iyman edecek bir kavm için siz âyetler var

Elmalılı 27:86 - Görmediler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattık ve (çalışsınlar diye) gündüzü apaydınlık yaptık. İman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardır.

DiyanetMeali 27:86 Size geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gündüzü çalışasınız diye aydınlık olarak yarattığımızı görmediler mi? Doğrusu bunda, inanan millet için dersler vardır.

DiyanetVakfı 27:86 Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda birçok ibretler vardır.

Ömer.N.Bilmen 27:86 Görmediler mi ki, Biz geceyi karanlık kıldık ki, onda rahat dursunlar ve gündüzü de gösterici (kıldık) şüphe yok ki, bunda imân edecek bir kavim için elbette alâmetler vardır.

SuatYıldırım 27:86 – Onlar anlamıyorlar mı ki Biz, insanların dinlenip sükûnet bulmaları için geceyi, çalışsınlar diye de gündüz aydınlığını yarattık. Elbette bunda iman edecek kimseler için ibretler vardır.

İbni Kesir 27:86 Görmediler mi ki; Biz, dinlenesiniz diye size geceyi karanlık, çalışasınız diye de gündüzü aydınlık olarak yarattık. Doğrusu bunda inanan bir kavim için ayetler vardır.


Elmalılı-orijinal 27:87 Hele Sûr üfürüleceği, üfürülüb de bütün Göklerdeki kimseler, Yerdeki kimseler, Allahın dilediği müstesnâ olmak üzere hepsi feza' ile ürperdiği ve her biri ona hor, hakır geldikleri gün ne müdhiştir?

Elmalılı 27:87 - Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler.

DiyanetMeali 27:87 Sura üfürüldüğü gün, Allah'ın diledikleri bir yana, göklerde olanlar da yerde olanlar da, korku içinde kalırlar. Hepsi Allah'a boyunları bükülmüş olarak gelirler.

DiyanetVakfı 27:87 Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler.

Ömer.N.Bilmen 27:87 O gün ki, sûra üfürülür. Artık göklerde olanlar da ve yerde olanlar da şiddetli bir korkuya tutulur. Allah'ın dilediği müstesna. Ve hepsi de ona zelilane bir halde gelirler.

SuatYıldırım 27:87 – Gün gelecek sûra üflenecek, Allah’ın dilediği dışında, göklerde ve yerde olan herkes müthiş bir korkuya kapılacak.Hepsi boynu bükük vaziyette O’nun huzuruna varacaklar. [17,52; 30,25; 70,43]

İbni Kesir 27:87 Sur'a üfürüleceği gün; Allah'ın dilediklerinden başka göklerde olanlar da, yerde olanlar da korku içinde kalırlar. Ve hepsi boyunları bükülmüş olarak O'na gelirler.


Elmalılı-orijinal 27:88 Bir de o dağları görür câmid sanırsın, halbuki onlar bulut geçer gibi geçer, her şey'i itkan eden Allahın sun'u, o şübhesiz habîrdir ne yapıyorsanız

Elmalılı 27:88 - Sen dağları görürsün de, yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

DiyanetMeali 27:88 Dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler. Bu her şeyi sağlam tutan Allah'ın işidir. Doğrusu O, yaptıklarınızdan haberdardır.

DiyanetVakfı 27:88 Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

Ömer.N.Bilmen 27:88 Ve dağları görürsün, onları yerlerinde sabit sanırsın, halbuki onlar bulutların geçişi gibi geçer gider. Her şeyi muhkem kılmış olan, Allah'ın sun'udur. Şüphe yok ki o, yapar olduklarınız şeyden haberdardır.

SuatYıldırım 27:88 – Bir de o dağları görür, donuk ve hareketsiz sanırsın;Oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. İşte bu, her şeyi muhkem ve mükemmel yapan Allah’ın sanatıdır.Muhakkak ki O, sizin yaptığınız her şeyden haberdardır. [52,9-10; 20,105-107; 18,47; 81,3] {KM, Vahiy 6,14}

İbni Kesir 27:88 Sen; dağları görür ve yerinde durur sanırsın. Oysa onlar, bulut geçer gibi geçip giderler. Bu; her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın san'atıdır. Muhakkak ki O; yaptıklarınızdan haberdardır.


Elmalılı-orijinal 27:89 Her kim hasene ile gelirse o vakıt ona ondan daha hayırlısı var ve onlar o günkü feza'dan emîn kalırlar

Elmalılı 27:89 - Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalırlar.

DiyanetMeali 27:89 Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Onlar o günün korkusundan güvendedirler.

DiyanetVakfı 27:89 Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.

Ömer.N.Bilmen 27:89 Her kim hasene ile gelirse onun için bundan dolayı bir hayır vardır ve onlar o günde korkudan emin kimselerdir.

SuatYıldırım 27:89 – Kim O’nun huzuruna bir iyilikle gelirse, ona daha hayırlı bir mükâfat vardır.Üstelik onlar o kıyamet gününün dehşetinden emin olacaklardır. [6,160; 21,103; 41,40]

İbni Kesir 27:89 Kim, bir iyilikle gelirse; ona daha iyisi vardır. Onlar, o günün korkusundan emindirler.


Elmalılı-orijinal 27:90 Her kim de fenalıkla gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür, başka değil sırf yaptığınız amellerin cezası

Elmalılı 27:90 - Her kim de kötülükle gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür. "Başka değil ancak yaptığınız amellerin cezasını çekeceksiniz." (denir).

DiyanetMeali 27:90 Kötülük getiren kimseler, yüzükoyun ateşe atılırlar. "Yaptıklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılacaksınız?" denir.

DiyanetVakfı 27:90 (Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!" (denir).

Ömer.N.Bilmen 27:90 Ve her kim seyyie ile gelirse artık onların yüzleri ateşte sürtülür. Siz başka değil, ancak işlemiş olduğunuz şey ile cezalanacaksınızdır.

SuatYıldırım 27:90 – Kim de kötü işlerle gelirse, onlar da yüzükoyun ateşe yuvarlanırlar. Siz işlediklerinizin karşılığından başka bir şey mi bulacaktınız?

İbni Kesir 27:90 Kim de bir kötülükle gelirse; yüzleri ateşte sürtülür. Ya siz, yaptıklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılacaksınız?


Elmalılı-orijinal 27:91 Ben sâde emrolundum ki şu beldenin şanına hurmet veren, her şey de kendisinin olan rabbına ıbadet edeyim, hem emrolundum ki halîs müslimînden olayım

Elmalılı 27:91 - (De ki): "Ben ancak her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi."

DiyanetMeali 27:91-92 De ki: "Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum." Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim sapıtmışsa kendine etmiş olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim."

DiyanetVakfı 27:91 (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi.

Ömer.N.Bilmen 27:91 (De ki:) «Ben muhakkak emrolundum ki bu beldenin Rabbine ibadet edeyim ki, buna bir hürmet vermiştir ve her şey O'nun içindir ve emrolundum ki, müslümanlardan olayım.»

SuatYıldırım 27:91-92 – De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah’a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: “Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim.” [106,3-4; 3,58; 28,3; 13,40]

İbni Kesir 27:91 Ben; ancak bu şehrin Rabbına kulluk etmekle emrolundum. O, burayı harem kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.


Elmalılı-orijinal 27:92 Ve Kur'an okuyayım, bunun üzerine her kim hidayeti kabul ederse sırf kendi lehine eder, kim de sapa giderse de ki: ben sâde tehlükeyi haber verenlerdenim

Elmalılı 27:92 - "Ve Kur'ân'ı okumam emredildi." Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyarıcılardanım."

DiyanetMeali 27:91-92 De ki: "Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum." Kim doğru yolu bulmuşsa, yalnız kendisi için bulmuş olur, kim sapıtmışsa kendine etmiş olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim."

DiyanetVakfı 27:92 "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.

Ömer.N.Bilmen 27:92 «Ve emrolundum ki, Kur'-an'ı tilâvet edeyim. İmdi her kim hidâyete ererse kendisi için hidâyete ermiş olur ve kim de dalâlete düşerse artık de ki: «Ben ancak azab-ı ilâhiyi haber verenlerdenim.»

SuatYıldırım 27:91-92 – De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her şey Kendisine ait olan Allah’a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’ân okumam da emredildi. Artık kim doğru yolu bulursa sırf kendisi için bulmuş olur. Kim de yoldan saparsa de ki: “Ben sadece uyarmakla görevli elçilerden biriyim.” [106,3-4; 3,58; 28,3; 13,40]

İbni Kesir 27:92 Ve Kur'an okumakla da. Kim hidayete ererse; yalnız kendisi için ermiş olur. Kim de sapıtırsa; de ki: Ben, sadece uyaranlardanım.


Elmalılı-orijinal 27:93 Ve de ki: hamdolsun Allaha: o size âyetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız ve rabbın ne yapacağınızdan gafil değil

Elmalılı 27:93 - Ve şöyle de: Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.

DiyanetMeali 27:93 De ki: "Hamd Allah'a mahsustur. O, ayetlerini size gösterecek, siz de onları bileceksiniz." Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.*

DiyanetVakfı 27:93 Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık faydası olmayacaktır). Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.

Ömer.N.Bilmen 27:93 Ve de ki: «Allah'a hamd olsun. O size âyetlerini gösterecektir. Artık onları bileceksinizdir». Ve Rabbin ne işleyeceğinizden gâfil değildir.

SuatYıldırım 27:93 – De ki: “Hamd O Allah’a olsun ki size er-geç alâmetlerini gösterecek siz de onları tanıyacaksınız. Senin Rabbin, sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.” [41,53]

İbni Kesir 27:93 De ki: Hamdolsun Allah'a. O, size ayetlerini gösterecektir. Siz de onları tanıyacaksınız. Ve Rabbın; yaptıklarınızdan habersiz değildir.