Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And We shall indeed make them taste the
smaller punishment before the greater punishment, so that they may return.
Elmalılı-orijinal 32:21. Şu da muhakkak ki onlara o en büyük azâbdan beride o yakın azabdan da tattıracağız, gerek ki rücu' edeler
Elmalılı 32:21 - Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
DiyanetMeali 32:21. Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
DiyanetVakfı 32:21. En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
Ömer.N.Bilmen 32:21 Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric'at ediverirler.
SuatYıldırım 32:21 – O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.
İbni Kesir 32:21 Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız.
Muhammed Esed 32:21 Fakat o şiddetli azab[a onları mahkum etme]den önce belki [pişman olup] yollarını düzeltirler diye [Dipnot 16] hemen yanı başlarındaki azabı tattıracağız. [Dipnot 17]
[Dipnot 16] Lafzen, “[Doğru yola] dönerler diye”.
[Dipnot 17] Lafzen, “daha yakın olanı”, yani bu dünyada olanı: açıklama için bkz. 52:47, not 27. [54:27 not 27: Kur’an, 32:21'de olduğu gibi, burada da, her şer fiilin bu dünyada bile onu işleyenleri şu veya bu şekilde etkileyeceği gerçeğini vurgulamaktadır -bu etki, ya onu çevresinin dostluğundan yoksun bırakarak iç yalnızlığını derinleştirmek (çevresine yabancılaştırmak -T.ç.n), yahut daha dolaysız bir şekilde, gerçek bir mutluluğu ve tatmini imkansız kılacak şartları yaratmak suretiyle gerçekleşir.]