Elmalılı-orijinal 75:1 Yo... Kasem ederim o kalkım gününe (yevmi kıyameye)
Elmalılı 75:1 - Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
DiyanetMeali 75:1 Kıyamet gününe yemin ederim.
DiyanetVakfı 75:1 Kıyamet gününe yemin ederim.
Ömer.N.Bilmen 75:1-2 Yok; Kıyamet gününe yemin ederim. Yok; melâmet duyan nefse de yemin ederim.
SuatYıldırım 75:1 – Hayır, gerçek öyle değil! Kıyamet günü hakkı için,
İbni Kesir 75:1 Kıyamet gününe yemin ederim.
Elmalılı-orijinal 75:2 Yine yo... Kasem ederim o pişman cana (nefsi levvameye)
Elmalılı 75:2 - Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
DiyanetMeali 75:2 Ve nedamet çeken nefse yemin ederim.
DiyanetVakfı 75:2 Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
Ömer.N.Bilmen 75:1-2 Yok; Kıyamet gününe yemin ederim. Yok; melâmet duyan nefse de yemin ederim.
SuatYıldırım 75:2 – Kendisini eleştirip kusurlarından pişmanlık duyan kimse hakkı için (ki siz mutlaka diriltileceksiniz).
İbni Kesir 75:2 Nedamet çeken nefse yemin ederim.
Elmalılı-orijinal 75:3 İnsan sanırmı ki derleyemeyiz kemiklerini?
Elmalılı 75:3 - İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
DiyanetMeali 75:3 İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor?
DiyanetVakfı 75:3 İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
Ömer.N.Bilmen 75:3 İnsan, sanır mı ki onun kemiklerini her halde bir araya toplamayacağız?
SuatYıldırım 75:3 – İnsan zanneder mi ki ölümünden sonra Biz kemiklerini toplayıp onu diriltmeyeceğiz?
İbni Kesir 75:3 İnsan zanneder mi ki Biz; onun kemiklerini bir araya toplayamayız?
Elmalılı-orijinal 75:4 Evet derleriz kadir olarak tesviyeye bile parmaklarını
Elmalılı 75:4 - Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
DiyanetMeali 75:4 Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz.
DiyanetVakfı 75:4 Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Ömer.N.Bilmen 75:4 Evet... Parmaklarının uçlarını da düzeltmeye kâdirleriz.
SuatYıldırım 75:4 – Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz!
İbni Kesir 75:4 Evet, Biz parmak uçlarını bile düzeltmeye kadiriz.
Elmalılı-orijinal 75:5 Fakat insan ister önünde fücur etmesini
Elmalılı 75:5 - Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
DiyanetMeali 75:5-6 Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der.
DiyanetVakfı 75:5 Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
Ömer.N.Bilmen 75:5 Fakat insan diler ki ilerisinde de isyana devam etsin.
SuatYıldırım 75:5 – Fakat insan suç işleyip durmak için önündeki kıyameti inkâr etmek ister de,
İbni Kesir 75:5 Fakat insan, önündekini yalanlamak ister de;
Elmalılı-orijinal 75:6 Sorar: ne zaman diye o Kıyamet günü
Elmalılı 75:6 - O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
DiyanetMeali 75:5-6 Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der.
DiyanetVakfı 75:6 "Kıyamet günü ne zamanmış?" diye sorar.
Ömer.N.Bilmen 75:6-7 Sorar ki Kıyamet günü ne zamandır? Artık o zaman ki, göz kamaşmış bir halde bulunur.
SuatYıldırım 75:6 – “Ne zamanmış o kıyamet günü?” diye alay eder.
İbni Kesir 75:6 Kıyamet günü de ne zamanmış? diye sorar.
Elmalılı-orijinal 75:7 Ne vakıt ki o göz şimşek çakar
Elmalılı 75:7 - Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
DiyanetMeali 75:7-10 Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der.
DiyanetVakfı 75:7 İşte, göz kamaştığı,
Ömer.N.Bilmen 75:6-7 Sorar ki Kıyamet günü ne zamandır? Artık o zaman ki, göz kamaşmış bir halde bulunur.
SuatYıldırım 75:7 – Gözler kamaşıp karardığı,
İbni Kesir 75:7 Göz kamaştığında,
Elmalılı-orijinal 75:8 Ve Ay tutulur
Elmalılı 75:8 - Ay tutulur,
DiyanetMeali 75:7-10 Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der.
DiyanetVakfı 75:8 Ay tutulduğu,
Ömer.N.Bilmen 75:8-9 Ve ay tutulmuş olur. Ve güneş ile ay toplatılmış bulunur.
SuatYıldırım 75:8 – Ayın ışığının büsbütün gittiği,
İbni Kesir 75:8 Ay tutulduğunda,
Elmalılı-orijinal 75:9 Ve Güneş ve Ay toplanır
Elmalılı 75:9 - Güneş ve ay toplanır,
DiyanetMeali 75:7-10 Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der.
DiyanetVakfı 75:9 Güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
Ömer.N.Bilmen 75:8-9 Ve ay tutulmuş olur. Ve güneş ile ay toplatılmış bulunur.
SuatYıldırım 75:9 – Güneş ile ay yan yana getirildiği zaman...
İbni Kesir 75:9 Güneş ve ay bir araya getirildiğinde,
Elmalılı-orijinal 75:10 Der o insan o gün: nereye kaçmalı? (eynel'mefer)
Elmalılı 75:10 - İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
DiyanetMeali 75:7-10 Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der.
DiyanetVakfı 75:10 O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir.
Ömer.N.Bilmen 75:10-11 O gün insan der ki: «Kaçacak yer nerede?» Hayır. Hiç bir sığınacak yer yoktur.
SuatYıldırım 75:10 – İşte o gün insan der: “Var mı kaçacak mekân?”
İbni Kesir 75:10 O gün, insan; kaçacak yer nerede? der.
Elmalılı-orijinal 75:11 Hayır hayır, yok bir siper
Elmalılı 75:11 - Hayır, hayır, yok bir siper.
DiyanetMeali 75:11 Hayır; hayır; bir sığınak yoktur.
DiyanetVakfı 75:11 Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
Ömer.N.Bilmen 75:10-11 O gün insan der ki: «Kaçacak yer nerede?» Hayır. Hiç bir sığınacak yer yoktur.
SuatYıldırım 75:11 – Hayır, sığınacak hiçbir yer yoktur.
İbni Kesir 75:11 Hayır, hiç bir sığınak yoktur.
Elmalılı-orijinal 75:12 Rabbınadır ancak o gün karar
Elmalılı 75:12 - O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
DiyanetMeali 75:12 O gün, sen, Rabbinin huzuruna varıp durursun.
DiyanetVakfı 75:12 O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
Ömer.N.Bilmen 75:12 O günde durulacak makam, Rabbin tarafından tayin edilecektir.
SuatYıldırım 75:12 – O gün varılacak yer ancak Rabbinin huzurudur!
İbni Kesir 75:12 O gün, herkesin duracağı yer, ancak Rabbının huzurudur.
Elmalılı-orijinal 75:13 Ayıtılır insan o gün, yaptıklarile mukaddem, müahhar
Elmalılı 75:13 - O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
DiyanetMeali 75:13 O gün, insanoğluna önde ve sonda yaptığı ne varsa bildirilir.
DiyanetVakfı 75:13 O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
Ömer.N.Bilmen 75:13-14 O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.
SuatYıldırım 75:13 – O gün insana yaptığı her türlü iyilik ve fenalık ile; yapmadığı her türlü iyilik ve fenalık tek tek bildirilir.Ona göre karşılığını alır.
İbni Kesir 75:13 O gün, önde ve sonda ne yaptıysa insana bildirilir.
Elmalılı-orijinal 75:14 Doğrusu insan kendine karşı bir basîrettir
Elmalılı 75:14 - Doğrusu insan kendi nefsini görür,
DiyanetMeali 75:14-5 Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir.
DiyanetVakfı 75:14 Artık insan, kendi kendinin şahididir.
Ömer.N.Bilmen 75:13-14 O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.
SuatYıldırım 75:14-15 – Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur. [16,23; 58,18]
İbni Kesir 75:14 Daha doğrusu insan, kendi kendinin şahididir.
Elmalılı-orijinal 75:15 Dökse de ortaya ma'ziretlerini
Elmalılı 75:15 - Bir takım özürler ortaya atsa da.
DiyanetMeali 75:14-5 Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir.
DiyanetVakfı 75:15 İsterse özürlerini sayıp döksün.
Ömer.N.Bilmen 75:15 Velev ki, mazeretlerini ortaya atmış bulunsun.
SuatYıldırım 75:14-15 – Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur. [16,23; 58,18]
İbni Kesir 75:15 Ma'zeretlerini sayıp dökse de.
Elmalılı-orijinal 75:16 Depretme ona dilini iyvedinden onu
Elmalılı 75:16 - Onu hemen okumak için dilini depretme.
DiyanetMeali 75:16 Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle.
DiyanetVakfı 75:16 (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
Ömer.N.Bilmen 75:16-17 Onu (Kur'an'ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.
SuatYıldırım 75:16 – Sana vahyedileni unutmamak için tekrarlarken, hemen anında bellemek için dilini kımıldatma. [20,114]
İbni Kesir 75:16 Onu acele etmen için dilini onunla beraber oynatma.
Elmalılı-orijinal 75:17 Çünkü bize aiddir onun cem'i ve Kur'anı
Elmalılı 75:17 - Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
DiyanetMeali 75:17 Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer.
DiyanetVakfı 75:17 Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
Ömer.N.Bilmen 75:16-17 Onu (Kur'an'ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.
SuatYıldırım 75:17 – Çünkü vahyi senin kalbinde toplamak ve onu okutmak Bize ait bir iştir.
İbni Kesir 75:17 Şüphesiz onu toplamak ve okutmak Bize aittir.
Elmalılı-orijinal 75:18 Biz okudukmu o vakıt ta'kıyb et o Kur'anı
Elmalılı 75:18 - O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
DiyanetMeali 75:18 Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle.
DiyanetVakfı 75:18 O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
Ömer.N.Bilmen 75:18 İmdi onu Biz okuyunca artık sen onun kıraatine tâbi ol!
SuatYıldırım 75:18 – O halde Biz Kur’ân’ı okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle!
İbni Kesir 75:18 Öyleyse Biz, onu okuduğumuz vakit; sen, onun okunuşunu dinle.
Elmalılı-orijinal 75:19 Sonra bize aiddir yine onun beyanı
Elmalılı 75:19 - Sonra onu açıklamak da bize aittir.
DiyanetMeali 75:19 Sonra onu sana açıklamak Bize düşer.
DiyanetVakfı 75:19 Sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir.
Ömer.N.Bilmen 75:19 Sonra şüphe yok ki onun açıklanması da Bize aittir.
SuatYıldırım 75:19 – Ayrıca onu açıklamak da bize ait bir iştir. (Bu önemli gerçeği, arada belirttikten sonra gelelim esas konumuza).
İbni Kesir 75:19 Sonra şüphesiz onu açıklamak da Bize aittir.
Elmalılı-orijinal 75:20 Hayır hayır siz pişîni seviyorsunuz
Elmalılı 75:20 - Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
DiyanetMeali 75:20 Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz.
DiyanetVakfı 75:20 Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da,
Ömer.N.Bilmen 75:20-21 Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.
SuatYıldırım 75:20 – Gerçek şu ki: Siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz.
İbni Kesir 75:20 Hayır, bilakis siz, çabuk geçeni seversiniz.
Elmalılı-orijinal 75:21 Ve Âhıreti bırakıyorsunuz
Elmalılı 75:21 - Ahireti bırakıyorsunuz.
DiyanetMeali 75:21 Ahireti bırakırsınız.
DiyanetVakfı 75:21 Ahireti bırakıyorsunuz.
Ömer.N.Bilmen 75:20-21 Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.
SuatYıldırım 75:21 – Onun için âhireti terk edip durursunuz.
İbni Kesir 75:21 Ve ahireti bırakırsınız.
Elmalılı-orijinal 75:22 Nice yüzler o gün ışılar parlar
Elmalılı 75:22 - Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
DiyanetMeali 75:22-23 O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.
DiyanetVakfı 75:22 Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
Ömer.N.Bilmen 75:22-23 O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir.
SuatYıldırım 75:22 – Yüzler vardır o gün pırıl pırıl...
İbni Kesir 75:22 Bir takım yüzler o gün parlayacak,
Elmalılı-orijinal 75:23 Rabbına nâzır
Elmalılı 75:23 - Rabbine bakar.
DiyanetMeali 75:22-23 O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.
DiyanetVakfı 75:23 Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).
Ömer.N.Bilmen 75:22-23 O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir.
SuatYıldırım 75:23 – (O güzel ve Yüce) Rab’lerine bakakalır... [6,103]
İbni Kesir 75:23 Rabblarına bakacaklardır.
Elmalılı-orijinal 75:24 Nice yüzler de o gün ekşir pusarır
Elmalılı 75:24 - Yüzler de var ki o gün asıktır.
DiyanetMeali 75:24 O gün bir takım yüzler de asıktır.
DiyanetVakfı 75:24 Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
Ömer.N.Bilmen 75:24 Bir kısım yüzler de o gün pek ekşi bir haldedir.
SuatYıldırım 75:24 – Ve nice suratlar vardır o gün asılır.
İbni Kesir 75:24 Bir takım yüzler de asıktır.
Elmalılı-orijinal 75:25 Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır
Elmalılı 75:25 - Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
DiyanetMeali 75:25 Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.
DiyanetVakfı 75:25 Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
Ömer.N.Bilmen 75:25-26 Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
SuatYıldırım 75:25 – Belini kıran darbeyi yediğini hisseder. [3,106; 80,37-42; 88,210]
İbni Kesir 75:25 Belkemiğinin kırılacağını anlar.
Elmalılı-orijinal 75:26 Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır
Elmalılı 75:26 - Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
DiyanetMeali 75:26-27 Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
DiyanetVakfı 75:26 Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
Ömer.N.Bilmen 75:25-26 Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
SuatYıldırım 75:26 – Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:
İbni Kesir 75:26 Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;
Elmalılı-orijinal 75:27 Ve denilir: kim var bir okuyacak?
Elmalılı 75:27 - "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
DiyanetMeali 75:26-27 Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
DiyanetVakfı 75:27 "Tedavi edebilecek kimdir?" denir.
Ömer.N.Bilmen 75:27 Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»
SuatYıldırım 75:27 – “Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?” der.
İbni Kesir 75:27 Çare bulacak kim? denir.
Elmalılı-orijinal 75:28 Ve sezer o dem temamelfirak
Elmalılı 75:28 - Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
DiyanetMeali 75:28 Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır.
DiyanetVakfı 75:28 (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
Ömer.N.Bilmen 75:28 Ve onun şüpesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır.
SuatYıldırım 75:28 – Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar.
İbni Kesir 75:28 Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.
Elmalılı-orijinal 75:29 Ve dolaşır el ayak: bacağa bacak
Elmalılı 75:29 - Bacak bacağa dolaşır..
DiyanetMeali 75:29 Bacaklar birbirine dolaşır.
DiyanetVakfı 75:29 Ve bacak bacağa dolaşır.
Ömer.N.Bilmen 75:29-30 Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk-olunmak yalnız Rabbinedir.
SuatYıldırım 75:29 – Bacağı bacağına dolaşır, ölüm acısıyla kıvranır. [6,61-62]
İbni Kesir 75:29 Bacak da bacağa dolaşır.
Elmalılı-orijinal 75:30 Rabbınadır o gün yalnız mesak
Elmalılı 75:30 - İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
DiyanetMeali 75:30 O gün sevk Rabbin huzurunadır.*
DiyanetVakfı 75:30 İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.
Ömer.N.Bilmen 75:29-30 Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk-olunmak yalnız Rabbinedir.
SuatYıldırım 75:30 – O gün sevkiyat, doğru Rabbinin divanına olur!
İbni Kesir 75:30 O gün; sevk, yalnız Rabbınadır.
Elmalılı-orijinal 75:31 Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı
Elmalılı 75:31 - Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
DiyanetMeali 75:31-33 O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
DiyanetVakfı 75:31 İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
Ömer.N.Bilmen 75:31-32 Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi.
SuatYıldırım 75:31 – Ne dini tasdik eder, ne namaz kılardı.
İbni Kesir 75:31 Tasdik etmemişti, namaz da kılmamıştı.
Elmalılı-orijinal 75:32 Ve lâkin yalan dedi ve döndü
Elmalılı 75:32 - Fakat yalanladı ve döndü.
DiyanetMeali 75:31-33 O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
DiyanetVakfı 75:32 Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
Ömer.N.Bilmen 75:31-32 Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi.
SuatYıldırım 75:32 – Hep hakkı yalan sayıp ona sırtını dönerdi.
İbni Kesir 75:32 Fakat yalanlamış, yüz çevirmişti.
Elmalılı-orijinal 75:33 Sonra da gerneşe gerneşe ehline gitti
Elmalılı 75:33 - Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
DiyanetMeali 75:31-33 O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
DiyanetVakfı 75:33 Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.
Ömer.N.Bilmen 75:33 Sonra da ailesinin yanına böbürlene böbürlene gitti.
SuatYıldırım 75:33 – Bir de yaptığından memnun olarak,çalımlı çalımlı kendi taraftarlarının yanına varırdı.
İbni Kesir 75:33 Sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
Elmalılı-orijinal 75:34 Gerektir sana o belâ gerek
Elmalılı 75:34 - Gerektir o bela sana, gerek.
DiyanetMeali 75:34 Sana yazıklar olsun, yazıklar!
DiyanetVakfı 75:34 Lâyıktır (o azap) sana, lâyık!
Ömer.N.Bilmen 75:34 Vay sana! Vay sana!
SuatYıldırım 75:34 – Yazık sana yazık!
İbni Kesir 75:34 Yazıklar olsun sana, yazıklar.
Elmalılı-orijinal 75:35 Evet, gerektir sana o belâ gerek
Elmalılı 75:35 - Evet, gerektir o bela sana gerek.
DiyanetMeali 75:35 Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar!
DiyanetVakfı 75:35 Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık!
Ömer.N.Bilmen 75:35-36 Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır?
SuatYıldırım 75:35 – Yazık ki sana ne yazık!
İbni Kesir 75:35 Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.
Elmalılı-orijinal 75:36 Sanır mı insan muhmel bırakıla
Elmalılı 75:36 - İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
DiyanetMeali 75:36 İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?
DiyanetVakfı 75:36 İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
Ömer.N.Bilmen 75:35-36 Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır?
SuatYıldırım 75:36 – İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
İbni Kesir 75:36 İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?
Elmalılı-orijinal 75:37 Değilmiydi bir nutfe dökülen menîden?
Elmalılı 75:37 - O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
DiyanetMeali 75:37 O, katılan bir meni damlası değil miydi?
DiyanetVakfı 75:37 O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?
Ömer.N.Bilmen 75:37-38 O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti.
SuatYıldırım 75:37 – Onun aslı, atılan bir meni damlası değil miydi?
İbni Kesir 75:37 O, akıtılan bir meni damlası değil miydi?
Elmalılı-orijinal 75:38 Sonra bir aleka, oldu derken biçimine koydu, derken tesviye etti de
Elmalılı 75:38 - Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
DiyanetMeali 75:38 Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu yaratıp şekil vermişti.
DiyanetVakfı 75:38 Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.
Ömer.N.Bilmen 75:37-38 O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti.
SuatYıldırım 75:38 – Sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücre oldu da, Rabbi onu yaratıp düzenledi.
İbni Kesir 75:38 Sonra kan pıhtısı olmuş; sonra, onu insan biçimine koyup yaratmış ve düzeltmiştir.
Elmalılı-orijinal 75:39 Yapdı ondan da iki eşi: erkek ve dişi
Elmalılı 75:39 - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
DiyanetMeali 75:39 Ondan, erkek, dişi iki cins yaratmıştı.
DiyanetVakfı 75:39 Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.
Ömer.N.Bilmen 75:39-40 Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir)
SuatYıldırım 75:39 – Ondan erkek ve dişi olarak her iki cinsi yarattı.
İbni Kesir 75:39 Ve ondan erkek, dişi iki cins yaratmıştır.
Elmalılı-orijinal 75:40 O, ölüleri diriltmeye kadir değil mi?
Elmalılı 75:40 - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
DiyanetMeali 75:40 Bunları yapan Allah'ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? Elbette yeter.*
DiyanetVakfı 75:40 Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
Ömer.N.Bilmen 75:39-40 Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir)
SuatYıldırım 75:40 – Bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeye kadir olmaz olur mu?
İbni Kesir 75:40 Şimdi O; ölüleri diriltmeye kadir değil midir?