Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And the mountains will be moved - they will therefore become like mirages.
Elmalılı-orijinal 78:20. Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab
Elmalılı 78:20 - Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
DiyanetMeali 78:20. Dağlar yürütülüp serap olacaktır.
DiyanetVakfı 78:20. Dağlar yürütülür, serap haline gelir.
Ömer.N.Bilmen 78:19-20 Gök de açılmış artık kapı kapı oluvermiştir. Dağlar da yürütülmüş de, su gibi görülen bir hayâl olmuştur.
SuatYıldırım 78:20 – Dağlar yürütülür, serab olur gider, her taraf dümdüz olur. [27,88; 101,5; 20,105-107; 18,47]
İbni Kesir 78:20 Dağlar yürütülmüş, serab olmuştur.
Muhammed Esed 78:20 ve dağların bir serapmış gibi kaybolup gittiği (gün). [Dipnot 11]
[Dipnot 11] Bkz. 20:105-107, not 90 Yani [Kur’an'ın kıyamet ve ahiret konusuyla ilgili öğretisine göre “dünyanın sonu”, evrenin fiziksel olarak yok oluşu -yokluğa indirgenmesi- anlamına değil, fakat, daha çok, onun, insanın şimdiden tasarlayamayacağı bir mahiyette, her şeyi içine alan toplu ve kökten bir değişime, dönüşüme uğraması anlamına gelmektedir. Son Gün'e ilişkin pek çok temsîlî tasvirden (örn. 14:48, ki bu ayette “yerin başka bir yere, göklerin başka göklere dönüşeceği Gün”den söz edilmektedir) bu anlaşılmaktadır.] ve 14:48, not 63 Yani [Bu ifade, Kıyamet Günü'nde vuku bulacak olan ve bütün tabii olguları ve dolayısıyla bilinen tüm evreni içine alacak olan toplu ve kökten değişime ilişkin bir îma durumundadır (karş. 20:105-107 ve ilgili 90. not). Bu değişim mahiyeti itibariyle insanın tanıyıp bildiği ya da tasavvur edebildiği şeylerin ötesinde olduğu için, sonraki iki ayette de, başka yerlerde de, Kıyamet Günü'nde neler olacağına dair Kur’ânî tasvirlerin hepsi, kaçınılmaz olarak, temsîlî terimlerle ifade edilmiştir; aynı şey, ahirette insanın başına gelecek olan iyi ya da kötü hallerin tasviri için de geçerlidir. (Karş. Kur’an'da sıkça geçen “mesel” terimiyle ilgili yukarıda 37. not.)].