Elmalılı-orijinal 80:1 Ekşidi ve döndü
Elmalılı 80:1 - (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
DiyanetMeali 80:1-2 Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.
DiyanetVakfı 80:1 (Peygamber), yüzünü ekşitti ve geri döndü.
Ömer.N.Bilmen 80:1-2 Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı.
SuatYıldırım 80:1-2 – Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.
İbni Kesir 80:1 Yüzünü asıp çevirdi,
Elmalılı-orijinal 80:2 Çünkü ona a'mâ geldi
Elmalılı 80:2 - Kendisine âmâ geldi, diye.
DiyanetMeali 80:1-2 Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.
DiyanetVakfı 80:2 Âmânın kendisine gelmesinden ötürü
Ömer.N.Bilmen 80:1-2 Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı.
SuatYıldırım 80:1-2 – Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.
İbni Kesir 80:2 Kendisine a'ma geldi diye.
Elmalılı-orijinal 80:3 Ne bilirsin o belki temizlenecek
Elmalılı 80:3 - Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
DiyanetMeali 80:3 Ne bilirsin, belki de o arınacak;
DiyanetVakfı 80:3 Belki o temizlenecek,
Ömer.N.Bilmen 80:3 Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir?
SuatYıldırım 80:3-4 – Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
İbni Kesir 80:3 Ne bilirsin belki de o, temizlenecekti.
Elmalılı-orijinal 80:4 Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek
Elmalılı 80:4 - Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
DiyanetMeali 80:4 Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
DiyanetVakfı 80:4 Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Ömer.N.Bilmen 80:4 Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir.
SuatYıldırım 80:3-4 – Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
İbni Kesir 80:4 Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.
Elmalılı-orijinal 80:5 Amma istiğnâ edene gelince
Elmalılı 80:5 - Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,
DiyanetMeali 80:5-6 Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.
DiyanetVakfı 80:5 Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince,
Ömer.N.Bilmen 80:5-6 Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun.
SuatYıldırım 80:5-6 – Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun.
İbni Kesir 80:5 Ama kendisini müstağni gören.
Elmalılı-orijinal 80:6 Sen onun sadâsına özeniyorsun
Elmalılı 80:6 - Sen ona yöneliyorsun.
DiyanetMeali 80:5-6 Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.
DiyanetVakfı 80:6 Sen ona yöneliyorsun,
Ömer.N.Bilmen 80:5-6 Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun.
SuatYıldırım 80:5-6 – Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun.
İbni Kesir 80:6 İşte sen, onu karşına alıyorsun.
Elmalılı-orijinal 80:7 Onun temizlenmemesinden sana ne?
Elmalılı 80:7 - Onun temizlenmemesinden sana ne?
DiyanetMeali 80:7 Arınmak istememesinden sana ne?
DiyanetVakfı 80:7 Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
Ömer.N.Bilmen 80:7 Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var?
SuatYıldırım 80:7 – Halbuki kendisi arınmak istemiyorsa onun arınmamasından sana ne!
İbni Kesir 80:7 Halbuki onun temizlenmemesinden sana ne?
Elmalılı-orijinal 80:8 Ve amma sana can atarak gelen
Elmalılı 80:8 - Ama sana can atarak gelen,
DiyanetMeali 80:8-10 Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
DiyanetVakfı 80:8 Fakat koşarak sana gelen ,
Ömer.N.Bilmen 80:8-9 Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar.
SuatYıldırım 80:8-10 – Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun.
İbni Kesir 80:8 Ama sana koşarak gelen,
Elmalılı-orijinal 80:9 Haşyet duyarak gelmişken
Elmalılı 80:9 - Allah'tan korkarak gelmişken,
DiyanetMeali 80:8-10 Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
DiyanetVakfı 80:9 Ve (Allah'tan) korkarak gelenle ,
Ömer.N.Bilmen 80:8-9 Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar.
SuatYıldırım 80:8-10 – Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun.
İbni Kesir 80:9 Ki o, korkar durumdadır.
Elmalılı-orijinal 80:10 Sen ondan tegafül ediyorsun
Elmalılı 80:10 - Sen onunla ilgilenmiyorsun.
DiyanetMeali 80:8-10 Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
DiyanetVakfı 80:10 Sen onunla ilgilenmiyorsun.
Ömer.N.Bilmen 80:10 Sen isen ondan teğafül ediyorsun.
SuatYıldırım 80:8-10 – Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun.
İbni Kesir 80:10 Sen ona aldırmıyor, oyalanıyorsun.
Elmalılı-orijinal 80:11 Hayır hayır zinhar, çünkü o bir tezkiredir
Elmalılı 80:11 - Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.
DiyanetMeali 80:11 Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür.
DiyanetVakfı 80:11 Hayır! Şüphesiz bunlar bir öğüttür,
Ömer.N.Bilmen 80:11 Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür.
SuatYıldırım 80:11 – Hayır! Öyle yapma! Çünkü o ayetler öğüttür, uyarıdır.
İbni Kesir 80:11 Sakın; çünkü bu, bir öğüttür.
Elmalılı-orijinal 80:12 İmdi onu dileyen tezekkür etsin
Elmalılı 80:12 - Artık dileyen onu düşünür.
DiyanetMeali 80:12 Dileyen onu öğüt kabul eder.
DiyanetVakfı 80:12 Dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır,
Ömer.N.Bilmen 80:12 Artık dileyen onu düşünür (hatırlar).
SuatYıldırım 80:12 – Artık isteyen ders alır.
İbni Kesir 80:12 Dileyen onu düşünüp öğüy alır.
Elmalılı-orijinal 80:13 Tekrim edilir
Elmalılı 80:13 - O, değerli sahifelerdedir.
DiyanetMeali 80:13-14 O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
DiyanetVakfı 80:13 O, değerli sahifelerdir,
Ömer.N.Bilmen 80:13 Pek şerefli sahifelerde.
SuatYıldırım 80:13–16 – O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
İbni Kesir 80:13 O, çok şerefli sahifelerdedir.
Elmalılı-orijinal 80:14 Yüksek tutulur mutahher sahîfelerde
Elmalılı 80:14 - Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.
DiyanetMeali 80:13-14 O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
DiyanetVakfı 80:14 Tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde,
Ömer.N.Bilmen 80:14-15 Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle.
SuatYıldırım 80:13–16 – O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
İbni Kesir 80:14 Yüceltilmiş ve temizlenmiştir.
Elmalılı-orijinal 80:15 Kiramı berabere
Elmalılı 80:15 - Yazıcıların ellerindedir,
DiyanetMeali 80:15-16 İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
DiyanetVakfı 80:15 Kâtiplerin ellerindedir ,
Ömer.N.Bilmen 80:14-15 Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle.
SuatYıldırım 80:13–16 – O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
İbni Kesir 80:15 Katiblerin elleriyle.
Elmalılı-orijinal 80:16 Sefere ellerinde
Elmalılı 80:16 - Değerli, iyi yazıcıların.
DiyanetMeali 80:15-16 İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.
DiyanetVakfı 80:16 Değerli ve güvenilir katiplerin.
Ömer.N.Bilmen 80:16 Kerîmlerin, itaatkar olanların (elleriyle yazılmıştır).
SuatYıldırım 80:13–16 – O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
İbni Kesir 80:16 Kıymetli, saygıdeğer.
Elmalılı-orijinal 80:17 O kahrolası insan ne nankör şey
Elmalılı 80:17 - O kahrolası insan, ne nankör şey.
DiyanetMeali 80:17 Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!
DiyanetVakfı 80:17 Kahrolası insan! Ne inkârcıdır!
Ömer.N.Bilmen 80:17 Kahrolsun insan, o ne kadar nankör.
SuatYıldırım 80:17 – Kahrolası kâfir insan, ne nankördür o!
İbni Kesir 80:17 Canı çıksın o insanın. Ne de nankördür o.
Elmalılı-orijinal 80:18 O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
Elmalılı 80:18 - O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
DiyanetMeali 80:18 Allah onu hangi şeyden yaratmış?
DiyanetVakfı 80:18 Allah onu neden yarattı?
Ömer.N.Bilmen 80:18 Onu (Allah Teâlâ) hangi bir şeyden yaratmıştır?
SuatYıldırım 80:18-22 – Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
İbni Kesir 80:18 Neden yaratmış onu?
Elmalılı-orijinal 80:19 Bir nutfeden, yarattı da onu biçimine koydu
Elmalılı 80:19 - Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.
DiyanetMeali 80:19 Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş;
DiyanetVakfı 80:19 Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi.
Ömer.N.Bilmen 80:19 Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdir etmiştir.
SuatYıldırım 80:18-22 – Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
İbni Kesir 80:19 Meniden yarattı onu da, takdir etti.
Elmalılı-orijinal 80:20 Sonra ona yolunu kolaylattı
Elmalılı 80:20 - Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.
DiyanetMeali 80:20 Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.
DiyanetVakfı 80:20 Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
Ömer.N.Bilmen 80:20-21 Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu.
SuatYıldırım 80:18-22 – Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
İbni Kesir 80:20 Sonra ona tutacağı yolu kolaylaştırmış.
Elmalılı-orijinal 80:21 Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü
Elmalılı 80:21 - Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.
DiyanetMeali 80:21 Sonra onu öldürür ve kabre koyar.
DiyanetVakfı 80:21 Sonra onun canını aldı ve kabre soktu.
Ömer.N.Bilmen 80:20-21 Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu.
SuatYıldırım 80:18-22 – Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
İbni Kesir 80:21 Sonra da onu öldürdü, kabre koydu.
Elmalılı-orijinal 80:22 Sonra dilediği vakıt ona nüşur verecek
Elmalılı 80:22 - Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltir.
DiyanetMeali 80:22 Sonra, dilediği zaman onu tekrar diriltir.
DiyanetVakfı 80:22 Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir.
Ömer.N.Bilmen 80:22 Sonra dilediği zaman da onu neşredecektir.
SuatYıldırım 80:18-22 – Yaratan onu neden yarattı?Bir meni damlasından yarattı.Yarattı ve güzel bir biçim verdi.Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
İbni Kesir 80:22 Sonra dilediğinde onu tekrar çıkaracak.
Elmalılı-orijinal 80:23 Hayır hayır, doğrusu o hiç onun emrini tam eda etmedi
Elmalılı 80:23 - Hayır hayır, doğrusu o, hiç Allah'ın emrini tam yerine getirmedi,
DiyanetMeali 80:23 Hayır; Allah'ın kendisine buyurduğunu hala yerine getirmemiştir.
DiyanetVakfı 80:23 Hayır! (İnsan) Allah'ın emrettiğini yapmadı.
Ömer.N.Bilmen 80:23-24 Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin.
SuatYıldırım 80:23 – Hayır! İnsan, Allah’ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi.
İbni Kesir 80:23 Hayır; Allah'ın emrettiğini yerine getirmemiştir.
Elmalılı-orijinal 80:24 Bir de insan taamına baksın
Elmalılı 80:24 - Bir de o insan yiyeceğine baksın.
DiyanetMeali 80:24 İnsan, yiyeceğine bir baksın;
DiyanetVakfı 80:24 İnsan, yediğine bir baksın!
Ömer.N.Bilmen 80:23-24 Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:24 Öyle ya insan yiyeceğine bir baksın.
Elmalılı-orijinal 80:25 Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz
Elmalılı 80:25 - Biz o suyu bol bol döktük.
DiyanetMeali 80:25 Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:25 Yağmurlar yağdırdık,
Ömer.N.Bilmen 80:25-27 Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:25 Doğrusu Biz; o suyu, bol bol indirdik.
Elmalılı-orijinal 80:26 Sonra o Arzı bir yarış yarmaktayız
Elmalılı 80:26 - Sonra toprağı nasıl da yardık.
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:26 Sonra toprağı göz göz yardık,
Ömer.N.Bilmen 80:25-27 Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:26 Sonra toprağı iyiden iyiye yardık.
Elmalılı-orijinal 80:27 Bu suretle onda daneler
Elmalılı 80:27 - Bu suretle orada ekinler bitirdik.
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:27 Bu suretle orada ekinler bitirdik,
Ömer.N.Bilmen 80:25-27 Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:27 Böylece orada tane bitirdik.
Elmalılı-orijinal 80:28 Üzümler, yoncalar
Elmalılı 80:28 - Üzümler, yoncalar,
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:28 Üzümler ,yoncalar ,
Ömer.N.Bilmen 80:28-29 Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar...
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:28 Üzüm ve yonca,
Elmalılı-orijinal 80:29 Zeytinlikler hurmalıklar
Elmalılı 80:29 - Zeytinlikler, hurmalıklar,
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:29 Zeytinlikler, hurmalıklar ,
Ömer.N.Bilmen 80:28-29 Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar...
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:29 Zeytin ve hurma,
Elmalılı-orijinal 80:30 Âfâka ser çekmiş dilber bağçeler
Elmalılı 80:30 - İri ve sık ağaçlı bahçeler,
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:30 İri ve sık ağaçlı bahçeler,
Ömer.N.Bilmen 80:30-32 Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer'alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:30 Sık ve bol ağaçlı bahçeler.
Elmalılı-orijinal 80:31 Meyveler, çayırlar neler yetiştirmekteyiz
Elmalılı 80:31 - Meyveler, çayırlar bitirdik.
DiyanetMeali 80:26-31 Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.
DiyanetVakfı 80:31 Meyveler ve çayırlar bitirdik.
Ömer.N.Bilmen 80:30-32 Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer'alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için.
SuatYıldırım 80:24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İbni Kesir 80:31 Meyve ve mer'a.
Elmalılı-orijinal 80:32 Sizin ve davarlarınızın intifaı için
Elmalılı 80:32 - Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye.
DiyanetMeali 80:32 Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.
DiyanetVakfı 80:32 (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir.
Ömer.N.Bilmen 80:30-32 Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer'alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için.
SuatYıldırım 80:32 – Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık.
İbni Kesir 80:32 Sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için.
Elmalılı-orijinal 80:33 Amma geldiği vakıt o Sahha (o sayhasını dinletecek belâ)
Elmalılı 80:33 - Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,
DiyanetMeali 80:33 O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;
DiyanetVakfı 80:33 Kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
Ömer.N.Bilmen 80:33 Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit.
SuatYıldırım 80:33 – Ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zaman
İbni Kesir 80:33 O büyük gürültü geldiği zaman;
Elmalılı-orijinal 80:34 O kaçacağı gün kişinin kardeşinden
Elmalılı 80:34 - O gün kişi kaçar, kardeşinden...
DiyanetMeali 80:34-36 O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
DiyanetVakfı 80:34 İşte o gün kişi kardeşinden, kaçar.
Ömer.N.Bilmen 80:34-36 İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün).
SuatYıldırım 80:34-36 – İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar.
İbni Kesir 80:34 Kişinin kaçacağı gün; kardeşinden,
Elmalılı-orijinal 80:35 Ve anasından babasından
Elmalılı 80:35 - Anasından , babasından..
DiyanetMeali 80:34-36 O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
DiyanetVakfı 80:35 . Annesinden, babasından,
Ömer.N.Bilmen 80:34-36 İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün).
SuatYıldırım 80:34-36 – İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar.
İbni Kesir 80:35 Anasından ve babasından.
Elmalılı-orijinal 80:36 Ve refîkasından ve oğullarından
Elmalılı 80:36 - Eşinden ve oğullarından.
DiyanetMeali 80:34-36 O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.
DiyanetVakfı 80:36 Eşinden ve çocuklarından .
Ömer.N.Bilmen 80:34-36 İnsanın kardeşinden firar edeceği gün. Ve anasından ve babasından. Ve refîkasından ve oğullarından (firar edeceği bir gün).
SuatYıldırım 80:34-36 – İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar.
İbni Kesir 80:36 Eşinden ve oğullarından.
Elmalılı-orijinal 80:37 Onlardan her kişinin bir şe'ni vardır o gün başından aşar
Elmalılı 80:37 - Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır.
DiyanetMeali 80:37 O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır.
DiyanetVakfı 80:37 O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.
Ömer.N.Bilmen 80:37 Onlardan her kişi için o günde bir iş vardır ki, ona yeter.
SuatYıldırım 80:37 – O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır.
İbni Kesir 80:37 O gün; herkesin kendisine yeter bir işi vardır.
Elmalılı-orijinal 80:38 Yüzler vardır o gün ışılar
Elmalılı 80:38 - Yüzler var ki, o gün parıl parıl,
DiyanetMeali 80:38-39 O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.
DiyanetVakfı 80:38 O gün bir takım yüzler parıl parıl,
Ömer.N.Bilmen 80:38-39 O günde birtakım yüzler parıldanır.Gülücüdür, sevinicidir.
SuatYıldırım 80:38 – Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır.
İbni Kesir 80:38 O gün; yüzler vardır, parıl parıl parlar.
Elmalılı-orijinal 80:39 Güler sevinir
Elmalılı 80:39 - Güler, sevinir.
DiyanetMeali 80:38-39 O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.
DiyanetVakfı 80:39 Güler ve sevinir.
Ömer.N.Bilmen 80:38-39 O günde birtakım yüzler parıldanır.Gülücüdür, sevinicidir.
SuatYıldırım 80:39 – Güleçtir, sevinç doludur.
İbni Kesir 80:39 Güleç, sevinçli,
Elmalılı-orijinal 80:40 Yüzler de vardır o gün üzerinde tortoz
Elmalılı 80:40 - Yüzler de var ki, o gün tozlanmış,
DiyanetMeali 80:40-41 O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.
DiyanetVakfı 80:40 Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş,
Ömer.N.Bilmen 80:40 Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır.
SuatYıldırım 80:40 – Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış,
İbni Kesir 80:40 O gün; yüzler de vardır, tozlanmış,
Elmalılı-orijinal 80:41 Sarar onu bir kara
Elmalılı 80:41 - Onları karanlık bürümüş,
DiyanetMeali 80:40-41 O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.
DiyanetVakfı 80:41 Hüzünden kapkara kesilmiştir.
Ömer.N.Bilmen 80:41 Onları bir karanlık kaplar.
SuatYıldırım 80:41 – Üstünü karanlık kaplamıştır.
İbni Kesir 80:41 Bir karanlık bürümüştür.
Elmalılı-orijinal 80:42 İşte onlar o keferei fecere
Elmalılı 80:42 - İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.
DiyanetMeali 80:42 İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.*
DiyanetVakfı 80:42 İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.
Ömer.N.Bilmen 80:42 İşte kâfirler, facirler olan, onlardır.
SuatYıldırım 80:42 – İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir.
İbni Kesir 80:42 İşte bunlar; kafirler ve facirlerdir.