Elmalılı-orijinal 86:1 Kasem olsun o Semâya ve Târıka
Elmalılı 86:1- Andolsun o göğe ve Târık'a,
DiyanetMeali 86:1 Göğe ve Tarık'a and olsun;
DiyanetVakfı 86:1 Gökyüzüne ve târıka (sabah yıldızına) yemin ederim.
Ömer.N.Bilmen 86:1 Andolsun göğe ve (Târık'a).
SuatYıldırım 86:1 – Göğe ve “Tarık’a” kasem ederim.
İbni Kesir 86:1 Andolsun göğe ve Tarık'a.
Elmalılı-orijinal 86:2 Bildin mi Târık ne?
Elmalılı 86:2 - Târık nedir, bildin mi?
DiyanetMeali 86:2 Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin?
DiyanetVakfı 86:2 Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin?
Ömer.N.Bilmen 86:2 Târık'ın ne olduğunu bildin mi?
SuatYıldırım 86:2 – Tarık, bilir misin nedir?
İbni Kesir 86:2 Nereden bileceksin sen Tarık'ın ne olduğunu?
Elmalılı-orijinal 86:3 O necmi sâkıb
Elmalılı 86:3 - O, karanlığı delen yıldızdır.
DiyanetMeali 86:3 O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.
DiyanetVakfı 86:3 (O, karanlığı) delen yıldızdır.
Ömer.N.Bilmen 86:3 O (zulmeti) delen yıldızdır.
SuatYıldırım 86:3 – O pırıl pırıl parlayan bir yıldızdır.
İbni Kesir 86:3 O, delen yıldızdır.
Elmalılı-orijinal 86:4 Bir nefis yoktur ki illâ üzerinde bir hâfız olmasın
Elmalılı 86:4 - Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın.
DiyanetMeali 86:4 Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur.
DiyanetVakfı 86:4 Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın.
Ömer.N.Bilmen 86:4 Hiçbir nefs yoktur ki, illâ onun üzerinde bir gözetici vardır.
SuatYıldırım 86:4 – Hiçbir kimse yoktur ki yanında bekçi bir melek bulunmasın. [13,11]
İbni Kesir 86:4 Hiç bir nefis yoktur ki mutlaka onun üzerinde bir gözeten bulunmasın.
Elmalılı-orijinal 86:5 Onun için insan düşünsün neden yaratıldı?
Elmalılı 86:5 - Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın.
DiyanetMeali 86:5 Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
DiyanetVakfı 86:5 İnsan neden yaratıldığına bir baksın!
Ömer.N.Bilmen 86:5 Artık insan neden yaratılmış bir baksın.
SuatYıldırım 86:5 – Öyleyse insan neden yaratıldığını bir düşünsün.
İbni Kesir 86:5 Şu halde insan bir baksın, neden yaratılmıştır?
Elmalılı-orijinal 86:6 Bir atılgan sudan yaratıldı
Elmalılı 86:6 - Atılan bir sudan yaratıldı.
DiyanetMeali 86:6-7 O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.
DiyanetVakfı 86:6 Atılan bir sudan yaratıldı.
Ömer.N.Bilmen 86:6-7 Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.
SuatYıldırım 86:6-7 – O, bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.
İbni Kesir 86:6 O, atılıp dökülen bir sudan yaratılmıştır.
Elmalılı-orijinal 86:7 Ki sulb ile sîneler arasından çıkar
Elmalılı 86:7 - O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.
DiyanetMeali 86:6-7 O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.
DiyanetVakfı 86:7 (O su) sırt ile göğüs kafesi arasından çıkar.
Ömer.N.Bilmen 86:6-7 Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.
SuatYıldırım 86:6-7 – O, bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.
İbni Kesir 86:7 Bel kemiği ile göğüslerin arasından çıkar.
Elmalılı-orijinal 86:8 Elbette o onu döndürmeğe kadirdir
Elmalılı 86:8 - Elbette Allah'ın onu döndürmeye gücü yeter.
DiyanetMeali 86:8-9 Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.
DiyanetVakfı 86:8 İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kadirdir.
Ömer.N.Bilmen 86:8 Şüphe yok ki o (Hâlık-ı Azîm) bunu döndürmeye de elbette kâdirdir.
SuatYıldırım 86:8 – Onu ilkin yaratan Allah, elbette onu diriltmeye kadirdir.
İbni Kesir 86:8 Şüphe yok ki O, onu yeniden döndürmeye kadirdir.
Elmalılı-orijinal 86:9 Yoklanacağı gün bütün serâir
Elmalılı 86:9 - O gün bütün sırlar yoklanıp, meydana çıkarılır.
DiyanetMeali 86:8-9 Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.
DiyanetVakfı 86:9 Gizlenenlerin ortaya döküldüğü gün
Ömer.N.Bilmen 86:9 Gizli şeylerin açıklanacağı gün.
SuatYıldırım 86:9 – Gün gelir, bütün gizli haller ortaya dökülür...
İbni Kesir 86:9 O gün, sırlar yoklanıp meydana çıkarılacaktır.
Elmalılı-orijinal 86:10 O vakıt ona ne bir kuvvet vardır ne de bir nâsır
Elmalılı 86:10 - İnsanın o gün ne bir gücü vardır, ne de bir yardımcısı.
DiyanetMeali 86:10 O gün, insanın gücü de, yardımcısı da olmaz.
DiyanetVakfı 86:10 O gün insan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.
Ömer.N.Bilmen 86:10 Artık onun için bir kuvvet ve bir yardımcı yoktur.
SuatYıldırım 86:10 – O gün insanın ne bir kudreti, ne de bir yardımcısı kalır.
İbni Kesir 86:10 Artık onun gücü de, yardımcısı da yoktur.
Elmalılı-orijinal 86:11 Kasem olsun o Semai zati rec'a
Elmalılı 86:11 - Andolsun o dönüşlü göğe,
DiyanetMeali 86:11-12 Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,
DiyanetVakfı 86:11 Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, yemin ederim ki,
Ömer.N.Bilmen 86:11-12 Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne.
SuatYıldırım 86:11-12 – Yağmur dolu gök, bitkilerin çıkması için yarılan yer hakkı için:
İbni Kesir 86:11 Andolsun o dönüş yeri olan göğe.
Elmalılı-orijinal 86:12 Ve o arzı zati sad'a
Elmalılı 86:12 - O yarılıp çatlayan yere,
DiyanetMeali 86:11-12 Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,
DiyanetVakfı 86:12 (Nebat ile) yarılan yere ,
Ömer.N.Bilmen 86:11-12 Andolsun o dönüş sahibi olan semaya. Ve çatlayıp yarılan yeryüzüne.
SuatYıldırım 86:11-12 – Yağmur dolu gök, bitkilerin çıkması için yarılan yer hakkı için:
İbni Kesir 86:12 Ve yarılan yere,
Elmalılı-orijinal 86:13 Ki o her halde bir keskin hukümdür
Elmalılı 86:13 - Kuşkusuz Kur'ân, ayırıcı bir sözdür.
DiyanetMeali 86:13 Doğrusu bu Kuran kesin bir sözdür.
DiyanetVakfı 86:13 Şüphesiz Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür.
Ömer.N.Bilmen 86:13 Şüphe yok ki, o elbette bir ayırt eden kelâmdır.
SuatYıldırım 86:13 – Bu Kur’ân, kesin bir sözdür, hakla batılı ayırt eden bir sözdür!
İbni Kesir 86:13 Ki doğrusu bu, kesin bir sözdür,
Elmalılı-orijinal 86:14 Şaka değildir
Elmalılı 86:14 - O asla bir şaka değildir.
DiyanetMeali 86:14 O, eğlence için değildir.
DiyanetVakfı 86:14 O, asla bir şaka değildir.
Ömer.N.Bilmen 86:14 Ve o, bir şaka değildir.
SuatYıldırım 86:14 – O bir şaka değildir.
İbni Kesir 86:14 Ve o, bir şaka değildir.
Elmalılı-orijinal 86:15 Haberin olsun ki onlar hep hiyle kuruyorlar
Elmalılı 86:15 - Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.
DiyanetMeali 86:15 Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.
DiyanetVakfı 86:15 Onlar bir tuzak kurarlar,
Ömer.N.Bilmen 86:15 Muhakkak ki, onlar bir hile ile hilede bulunurlar.
SuatYıldırım 86:15 – O kâfirler, vargüçleriyle hile kurarlar.
İbni Kesir 86:15 Gerçekten onlar düzen kuruyorlar,
Elmalılı-orijinal 86:16 Ben de kurarım hiylelerine hiyle
Elmalılı 86:16 - Ben de hilelerine karşılık veririm.
DiyanetMeali 86:16 Ben de bir düzen kurmaktayım.
DiyanetVakfı 86:16 Ben de bir tuzak kurarım.
Ömer.N.Bilmen 86:16 Ben de bir hile ile hilede bulunurum.
SuatYıldırım 86:16 – Ben de kurarım, (yani hilelerini boşa çıkarırım).
İbni Kesir 86:16 Ben de bir düzen kurmaktayım.
Elmalılı-orijinal 86:17 Onun için kâfirleri imhal eyle: mühlet ver onlara biraz
Elmalılı 86:17 - Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı.
DiyanetMeali 86:17 Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.*
DiyanetVakfı 86:17 Onun için Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).
Ömer.N.Bilmen 86:17 Artık kâfirlere mühlet ver, onları biraz bırak.
SuatYıldırım 86:17 – Öyleyse o kâfirleri [31,24]kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir.)
İbni Kesir 86:17 Sen; şimdilik kafirlere mühlet ver, onları biraz geciktir.