Elmalılı-orijinal 96:1 Oku ismiyle o rabbının ki yarattı
Elmalılı 96:1 Yaratan Rabbinin adıyla oku!
DiyanetMeali 96:1 Yaratan Rabbinin adıyla oku!
DiyanetVakfı 96:1 Yaratan Rabbinin adıyla oku!
Ömer.N.Bilmen 96:1-2 Oku, Rabbin ismiyle ki, o yaratmıştır. İnsanı bir uyuşmuş kandan yaratmıştır.
SuatYıldırım 96:1 Yaratan Rabbinin adıyla oku,
İbni Kesir 96:1 Yaratan Rabbının adıyla oku.
Elmalılı-orijinal 96:2 İnsanı bir alaktan yarattı
Elmalılı 96:2 O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.
DiyanetMeali 96:2 O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.
DiyanetVakfı 96:2 O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.
Ömer.N.Bilmen 96:1-2 Oku, Rabbin ismiyle ki, o yaratmıştır. İnsanı bir uyuşmuş kandan yaratmıştır.
SuatYıldırım 96:2 İnsanı (rahim cidarına) yapışan bir hücreden yaratan.
İbni Kesir 96:2 O; insanı pıhtılaşmış kandan yarattı.
Elmalılı-orijinal 96:3 Oku, o keremine nihayet olmıyan rabbındır
Elmalılı 96:3 Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
DiyanetMeali 96:3-5 Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
DiyanetVakfı 96:3 Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
Ömer.N.Bilmen 96:3 Oku, ve Rabbin bînnihaye kerem sahibidir.
SuatYıldırım 96:3 Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
İbni Kesir 96:3 Oku, Rabbın nihayetsiz kerem sahibidir.
Elmalılı-orijinal 96:4 Kalem ile öreten de
Elmalılı 96:4 O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
DiyanetMeali 96:3-5 Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
DiyanetVakfı 96:4 O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.
Ömer.N.Bilmen 96:4 Ki O, kalem ile öğretmiştir,
SuatYıldırım 96:4 Kalemle yazmayı öğretendir.
İbni Kesir 96:4 Ki O, kalemle öğretti.
Elmalılı-orijinal 96:5 O insana bilmediği şeyleri öğretti
Elmalılı 96:5 İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
DiyanetMeali 96:3-5 Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
DiyanetVakfı 96:5 İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.
Ömer.N.Bilmen 96:5 İnsana bilmediği şeyleri bildirmiştir.
SuatYıldırım 96:5 İnsana bilmediklerini öğretendir.
İbni Kesir 96:5 İnsana bilmediğini öğretmiştir.
Elmalılı-orijinal 96:6 Sakın okumamak etme, çünkü insan muhakkak tuğyan eder
Elmalılı 96:6 Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
DiyanetMeali 96:6-7 Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
DiyanetVakfı 96:6 Gerçek şu ki, insan azar.
Ömer.N.Bilmen 96:6-7 Sakın. Şüphe yok ki, insan elbette azar. Kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görünce.
SuatYıldırım 96:6-7 Hayır! Rabbinin bunca nimetlerine rağmen kâfir insan kendisini ihtiyaçsız zannetti diye azar.
İbni Kesir 96:6 Hayır; insan azgınlık eder.
Elmalılı-orijinal 96:7 Kendini müstağni görmekle
Elmalılı 96:7 Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
DiyanetMeali 96:6-7 Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.
DiyanetVakfı 96:7 Kendini kendine yeterli gördüğü için.
Ömer.N.Bilmen 96:6-7 Sakın. Şüphe yok ki, insan elbette azar. Kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görünce.
SuatYıldırım 96:6-7 Hayır! Rabbinin bunca nimetlerine rağmen kâfir insan kendisini ihtiyaçsız zannetti diye azar.
İbni Kesir 96:7 Kendini müstağni gördüğü için.
Elmalılı-orijinal 96:8 Her halde nihayet rabbınadır dönüş
Elmalılı 96:8 Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.
DiyanetMeali 96:8 Dönüş şüphesiz Rabbinedir.
DiyanetVakfı 96:8 Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.
Ömer.N.Bilmen 96:8 Muhakkak ki dönüş, ancak Rabbinedir.
SuatYıldırım 96:8 Ama dönüş elbette Rabbinedir!
İbni Kesir 96:8 Dönüş, şüphesiz ancak Rabbınadır.
Elmalılı-orijinal 96:9 Baksan a: o nehyedene
Elmalılı 96:9-10 Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
DiyanetMeali 96:9-10 Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
DiyanetVakfı 96:9 Gördün mü şu men edeni,
Ömer.N.Bilmen 96:9-10 O kimseyi gördün mü ki, men ediyordu? Bir kulu namaz kıldığı vakit.
SuatYıldırım 96:9-10 – Baksana şu namaz kılan, o mükemmel kulu engelleyen kimseye,
İbni Kesir 96:9 O yasaklayanı gördün mü?
Elmalılı-orijinal 96:10 Bir kulu namaz kıldığında
Elmalılı 96:9-10 Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
DiyanetMeali 96:9-10 Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?
DiyanetVakfı 96:10 Namaz kılarken bir kulu (Peygamber'i namazdan)?
Ömer.N.Bilmen 96:9-10 O kimseyi gördün mü ki, men ediyordu? Bir kulu namaz kıldığı vakit.
SuatYıldırım 96:9-10 – Baksana şu namaz kılan, o mükemmel kulu engelleyen kimseye,
İbni Kesir 96:10 Bir kulu, namaz kılarken?
Elmalılı-orijinal 96:11 Baksan a o hidayet üzere giderse
Elmalılı 96:11 - Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,
DiyanetMeali 96:11-13 Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
DiyanetVakfı 96:11 Gördün mü, ya o (Peygamber) doğru yolda olur,
Ömer.N.Bilmen 96:11 Gördün mü, eğer hidâyet üzere olmuş ise.
SuatYıldırım 96:11-12 Ne dersin, o hidâyette olsa ve Allah’ı sayıp O’na karşı gelmemeyi tavsiye etse, ne iyi olurdu!
İbni Kesir 96:11 Gördün mü; ya o kul doğru yolda ise?
Elmalılı-orijinal 96:12 Yâhud takva ile emrederse fenâ mı?
Elmalılı 96:12 - Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
DiyanetMeali 96:11-13 Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
DiyanetVakfı 96:12 Yahut takvâyı emrediyorsa?
Ömer.N.Bilmen 96:12 Veya takvâ ile emretmiş ise. (Artık, o menedilir mi?)
SuatYıldırım 96:11-12 Ne dersin, o hidâyette olsa ve Allah’ı sayıp O’na karşı gelmemeyi tavsiye etse, ne iyi olurdu!
İbni Kesir 96:12 Veya takvayı emrettiyse?
Elmalılı-orijinal 96:13 Baksan a: tekzîb eder, aksine giderse iyi mi?
Elmalılı 96:13 - Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,
DiyanetMeali 96:11-13 Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun
DiyanetVakfı 96:13 Ne dersin o (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!
Ömer.N.Bilmen 96:13 Gördün mü, eğer tekzîp eder ve yüz çevirirse (iyi mi yapmış olur?)
SuatYıldırım 96:13 – Ne dersin, o kul, dini yalan saysa ve haktan yüz çevirse iyi mi olurdu?
İbni Kesir 96:13 Gördün mü; ya yalan saydı ve yüz çevirdi ise?
Elmalılı-orijinal 96:14 Her halde Allahın görüyorduğunu bilmiyor mu?
Elmalılı 96:14 O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?
DiyanetMeali 96:14 Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?
DiyanetVakfı 96:14 (Bu adam) Allah'ın, (yaptıklarını) gördüğünü bilmez mi!
Ömer.N.Bilmen 96:14 Bilmez mi ki Allah Teâlâ şüphe yok görür.
SuatYıldırım 96:14 O bilmiyor mu ki Allah, olan biten her şeyi görür?
İbni Kesir 96:14 Bilmez mi ki; Allah gerçekten görmektedir?
Elmalılı-orijinal 96:15 Sakın, Celâlim hakkı için eğer (akıllanıp) vaz geçmezse muhakkak sürükleyeceğiz elbet biz o alnı
Elmalılı 96:15-16 Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
DiyanetMeali 96:15 Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden,
DiyanetVakfı 96:15 Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), yakalarız (cehenneme atarız).
Ömer.N.Bilmen 96:15 Yok, yok... Eğer nihâyet vermezse, elbette ki Biz o alnı sürükleyeceğizdir.
SuatYıldırım 96:15-16 Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz.
İbni Kesir 96:15 Ama bundan vazgeçmezse; andolsun ki; onu alnından tutup sürükleriz.
Elmalılı-orijinal 96:16 Yalancı, câni bir alnı
Elmalılı 96:15-16 Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
DiyanetMeali 96:16 Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz.
DiyanetVakfı 96:16 O yalancı, günahkâr alından (perçemden),
Ömer.N.Bilmen 96:16 Yalancı, günahkâr olan bir alnı.
SuatYıldırım 96:15-16 Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz.
İbni Kesir 96:16 Yalancı, günahkar alnından.
Elmalılı-orijinal 96:17 O vakıt çağırsın o kurultayını, meclisini
Elmalılı 96:17 O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
DiyanetMeali 96:17 O zaman, kafadarlarını çağırsın,
DiyanetVakfı 96:17 O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.
Ömer.N.Bilmen 96:17 Artık, o, encümeni çağırsın.
SuatYıldırım 96:17 İstediği kadar grubunu yardıma çağırsın!
İbni Kesir 96:17 Öyleyse topluluğunu çağırsın dursun.
Elmalılı-orijinal 96:18 Biz, çağıracağız zebanileri
Elmalılı 96:18 Biz de Zebanileri çağıracağız.
DiyanetMeali 96:18 Biz de zebanileri çağıracağız.
DiyanetVakfı 96:18 Biz de zebânîleri çağıracağız.
Ömer.N.Bilmen 96:18 Biz de çağıracağızdır zebanîleri.
SuatYıldırım 96:18 Biz de Zebanîleri çağırırız!
İbni Kesir 96:18 Biz de zebanileri çağırırız.
Elmalılı-orijinal 96:19 Sakın onu dinleme de secde et ve yaklaş
Elmalılı 96:19 Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş.
DiyanetMeali 96:19 Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.*
DiyanetVakfı 96:19 Hayır! Ona uyma! Allah'a secde et ve (yalnızca O'na) yaklaş!
Ömer.N.Bilmen 96:19 Hayır hayır. Ona itaat etme. Ve secde et ve Yaklaş.
SuatYıldırım 96:19 – Hayır! Ona boyun eğme! Rabbine secde et, O’na yaklaş!
İbni Kesir 96:19 Sakın, sen ona uyma. Secde et ve yaklaş.