Elmalılı-orijinal 23:1 Hakikat felâh buldu o mü'minler
Elmalılı 23:1 - Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir,
DiyanetMeali 23:1 Müminler saadete ermişlerdir.
DiyanetVakfı 23:1 Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;
Ömer.N.Bilmen 23:1 Muhakkak ki, mü'minler felâha ermişlerdir.
SuatYıldırım 23:1 – Muhakkak ki müminler, mutluluk ve başarıya erdiler.
İbni Kesir 23:1 Mü'minler; gerçekten felah bulmuşlardır.
Elmalılı-orijinal 23:2 Ki onlar namazlarında huşu'ludurlar
Elmalılı 23:2 - Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler,
DiyanetMeali 23:2 Onlar namazda huşu içindedirler.
DiyanetVakfı 23:2 Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;
Ömer.N.Bilmen 23:2 O mü'minler ki, namazlarında havf (tevazu) sahipleridir.
SuatYıldırım 23:2 – Onlar namazlarında tam bir saygı ve tevazu içindedirler.
İbni Kesir 23:2 Ki onlar; namazlarında huşu' içindedirler.
Elmalılı-orijinal 23:3 Onlar ki bîyhude işe, boş lâfa bakmazlar
Elmalılı 23:3 - Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler,
DiyanetMeali 23:3 Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.
DiyanetVakfı 23:3 Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;
Ömer.N.Bilmen 23:3 Ve o mü'minler ki onlar, her lüzumsuz şeyden yüz çevirirler.
SuatYıldırım 23:3 – Onlar boş şeylerden uzak dururlar. [25,72]
İbni Kesir 23:3 Ki onlar; boş sözlerden yüz çevirirler.
Elmalılı-orijinal 23:4 Onlar ki zekât vermek için çalışırlar
Elmalılı 23:4 - Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,
DiyanetMeali 23:4 Onlar zekatlarını verirler.
DiyanetVakfı 23:4 Onlar ki, zekâtı verirler;
Ömer.N.Bilmen 23:4 Ve o mü'minler ki, onlar zekatı da ifâ edenlerdir.
SuatYıldırım 23:4 – Onlar zekâtı ifa eder (kendilerini maddeten ve manen arındırırlar). [91,9-10; 41,6-7]
İbni Kesir 23:4 Ki onlar; zekatlarını verirler.
Elmalılı-orijinal 23:5 Ve onlar ki ırzlarını korurlar
Elmalılı 23:5 - Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,
DiyanetMeali 23:5-6 Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.
DiyanetVakfı 23:5 Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;
Ömer.N.Bilmen 23:5 Ve o mü'minler ki, onlar elbette avret mahallerini muhafaza edenlerdir.
SuatYıldırım 23:5-7 – Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek peşinde olanlar, işte onlardır haddi aşanlar.
İbni Kesir 23:5 Ki onlar; ırzlarını korurlar.
Elmalılı-orijinal 23:6 Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ, çünkü bunlar levm olunmazlar
Elmalılı 23:6 - Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir.
DiyanetMeali 23:5-6 Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.
DiyanetVakfı 23:6 Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.
Ömer.N.Bilmen 23:6 Ancak zevceleri veya sağ ellerinin mâlik olduğu cariyeleri müstesna. Çünkü onlar, (bu halde) kınanılmış değildirler.
SuatYıldırım 23:5-7 – Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek peşinde olanlar, işte onlardır haddi aşanlar.
İbni Kesir 23:6 Sadece eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesnadır. Doğrusu onlar; bunun için de kınanacak değildirler.
Elmalılı-orijinal 23:7 Kim de bundan ötesini ararsa işte artık onlar haddi aşanlardır
Elmalılı 23:7 - Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar , haddi aşan kimselerdir.
DiyanetMeali 23:7 Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir.
DiyanetVakfı 23:7 Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.
Ömer.N.Bilmen 23:7 Artık kimler de bunların ötesini istemiş olursa işte haddi tecavüz etmiş olanlar onlardır, onlar.
SuatYıldırım 23:5-7 – Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek peşinde olanlar, işte onlardır haddi aşanlar.
İbni Kesir 23:7 Kim de bundan başkasını ararsa; işte onlar, haddi aşanlardır.
Elmalılı-orijinal 23:8 Ve onlar ki emanetlerine ve ahidlerine riayetkârdırlar
Elmalılı 23:8 - Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,
DiyanetMeali 23:8 Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.
DiyanetVakfı 23:8 Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;
Ömer.N.Bilmen 23:8 Ve o mü'minler ki, onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir.
SuatYıldırım 23:8 – O müminler üzerlerindeki emanetleri gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar.
İbni Kesir 23:8 Ki onlar; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler.
Elmalılı-orijinal 23:9 Onlar ki namazlarının üzerine muhafızlık ederler
Elmalılı 23:9 - Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,
DiyanetMeali 23:9 Namazlarına riayet ederler.
DiyanetVakfı 23:9 Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.
Ömer.N.Bilmen 23:9 Ve o mü'minler ki, onlar namazları üzerine muhafazada (muvazabette) bulunurlar.
SuatYıldırım 23:9 – Onlar namazlarını vaktinde eda edip zayi etmekten korurlar.
İbni Kesir 23:9 Ki onlar; namazlarını korurlar.
Elmalılı-orijinal 23:10 İşte onlardır o vârisler
Elmalılı 23:10 - İşte asıl onlar varislerdir.
DiyanetMeali 23:10-11 İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.
DiyanetVakfı 23:10 İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır;
Ömer.N.Bilmen 23:10 İşte vâris olanlar, onlardır.
SuatYıldırım 23:10–11- “İşte vâris olanlar, ebedî kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlar onlardır onlar. [19,63; 43,72]
İbni Kesir 23:10 İşte onlar; varis olanlardır.
Elmalılı-orijinal 23:11 Ki Firdevse vâris olacak, onda muhallad kalacaklardır
Elmalılı 23:11 - Ki, Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedî kalırlar.
DiyanetMeali 23:10-11 İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.
DiyanetVakfı 23:11 (Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar.
Ömer.N.Bilmen 23:11 Onlardır ki, Firdevs'e vâris olurlar, onlar orada müebbeden kalıcılardır.
SuatYıldırım 23:10–11- “İşte vâris olanlar, ebedî kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlar onlardır onlar. [19,63; 43,72]
İbni Kesir 23:11 Onlar ki; Firdevs'e varis olacaklardır ve orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı-orijinal 23:12 Şanım hakkı için biz insanı çamurdan, bir sülâleden yarattık
Elmalılı 23:12 - And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık.
DiyanetMeali 23:12 And olsun ki, insanı süzme çamurdan yarattık.
DiyanetVakfı 23:12 Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık.
Ömer.N.Bilmen 23:12 Ve andolsun ki, insanı çamurdan (ibaret olan) bir hülâsadan yarattık.
SuatYıldırım 23:12 – Şu bir gerçektir ki Biz insanı süzme çamurdan yaratırız. [30,20; 6,2; 32,8]
İbni Kesir 23:12 Andolsun ki; Biz, insanı; çamurdan, süzme bir özden yarattık.
Elmalılı-orijinal 23:13 Sonra onu oturaklı bir karargâhta bir nufte yaptık
Elmalılı 23:13 - Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik.
DiyanetMeali 23:13 Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.
DiyanetVakfı 23:13 Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik.
Ömer.N.Bilmen 23:13 Sonra onu metin bir karargâhta bir nutfe kıldık.
SuatYıldırım 23:13 – Sonra onu nutfe (sperm) halinde sağlam bir yere yerleştiririz.
İbni Kesir 23:13 Sonra da onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.
Elmalılı-orijinal 23:14 Sonra o nufteyi bir aleka yarattık. derken o alakayı bir mudga yarattık derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra ona diğer bir hılkat neş'eti verdik, bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli
Elmalılı 23:14 - Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.
DiyanetMeali 23:14 Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur!
DiyanetVakfı 23:14 Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıpyaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.
Ömer.N.Bilmen 23:14 Sonra o nutfeyi bir donmuş kan yarattık, müteakiben o donmuş kanı da bir parça et kıldık, sonra o et parçasını da kemikler kıldık, kemiklere de bir et giydirdik. Sonra da onu başka bir halk olarak inşa etmiş olduk. İmdi musavvir, mukaddir olanların en güzeli olan Allah Teâlâ, pek mübarektir.
SuatYıldırım 23:14 – Sonra nutfeyi (rahim cidarına) yapışan bir hücreye, bunu da mudgaya, yani bir çiğnem et görünümündeki varlığa, mudgayı kemiklere dönüştürür, sonra da kemiklere et giydirip, derken yeni bir yaratılışa mazhar ederiz. İşte bak da Allah’ın ne mükemmel yaratan olduğunu bir düşün! [22,5]
İbni Kesir 23:14 Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik. Derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık. Bir çiğnemlik et parçasını kemik olarak yarattık. Kemiklere de et giydirdik. Ve sonra onu apayrı bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir.
Elmalılı-orijinal 23:15 Sonra siz bunun arkasından muhakkak öleceksiniz
Elmalılı 23:15 - Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz.
DiyanetMeali 23:15 Sizler, bütün bunlardan sonra ölürsünüz.
DiyanetVakfı 23:15 Sonra, muhakkak ki siz, bunun ardından elbet öleceksiniz.
Ömer.N.Bilmen 23:15 Sonra şüphe yok ki, siz, bundan sonra elbette ölmüş kimselersinizdir.
SuatYıldırım 23:15 – Ve bütün bunlardan sonra, siz ey insanlar, ölürsünüz. [21,35]
İbni Kesir 23:15 Sonra siz, bunun arkasından hiç şüphesiz ki öleceksiniz.
Elmalılı-orijinal 23:16 Sonra siz Kıyamet günü muhakkak ba'solunacaksınız
Elmalılı 23:16 - Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.
DiyanetMeali 23:16 Şüphesiz kıyamet günü tekrar diriltilirsiniz.
DiyanetVakfı 23:16 Sonra da şüphesiz, sizler kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.
Ömer.N.Bilmen 23:16 Sonra da muhakkak ki, siz Kıyamet günü diriltilip kaldırılacaksınız.
SuatYıldırım 23:16 – Sonra büyük duruşma (kıyamet) günü diriltilirsiniz.
İbni Kesir 23:16 Sonra siz, kıyamet gününde muhakkak diriltileceksiniz.
Elmalılı-orijinal 23:17 Filhakıka biz, sizin fevkınızda yedi tarıyk yarattık ve halktan gafil olmadık
Elmalılı 23:17 - Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz, yaratmaktan habersiz değiliz.
DiyanetMeali 23:17 And olsun ki, üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz, yarattığımızdan habersiz değiliz.
DiyanetVakfı 23:17 Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz yaratmaktan habersiz değiliz.
Ömer.N.Bilmen 23:17 Ve kasem olsun ki, sizin üzerinize yedi yol yarattık, Biz yaratmaktan gâfiller olmadık.
SuatYıldırım 23:17 – Yine şu da bir gerçektir ki, Biz sizin üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz yaratmadan da, yarattıklarımızdan da habersiz değiliz. [2, 29; 40,57; 32,4-12; 17,44; 71,15; 65,12]
İbni Kesir 23:17 Andolsun ki; biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz yaratmadan gafiller değiliz.
Elmalılı-orijinal 23:18 Ve Semadan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu giderivermeğe de şübhesiz kadiriz
Elmalılı 23:18 - Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu yerde durgunlaştırdık. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
DiyanetMeali 23:18 Gökten suyu ölçülü indirdik de, onu yerde durdurduk. Şüphesiz onu gidermeye de kadiriz.
DiyanetVakfı 23:18 Gökten uygun bir ölçüde yağmur indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.
Ömer.N.Bilmen 23:18 Ve gökten kâfi miktar su indirdik, sonra onu yerde yerleştirdik. Şüphe yok ki, Biz onu gidermek üzerine de elbette kâdiriz.
SuatYıldırım 23:18 – Biz gökten belirlediğimiz bir ölçüye göre su indirir ve onu yerde dinlendiririz. Ama dilersek onu yerden gidermeye de kadiriz.
İbni Kesir 23:18 Gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yerde durdurduk. Şüphesiz Biz; onu gidermeye de kadiriz.
Elmalılı-orijinal 23:19 Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bağçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz
Elmalılı 23:19 - Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik ki, bunlarda sizin için bir çok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz.
DiyanetMeali 23:19-20 Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.
DiyanetVakfı 23:19 Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. Bunlarda sizin için birçok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz.
Ömer.N.Bilmen 23:19 Sonra sizin için onunla hurmalıklardan, üzümlüklerden bağlar inşa ettik ki, onlarda sizin için birçok meyveler vardır ve onlardan yersiniz.
SuatYıldırım 23:19 – O su ile sizin için hurma ve üzüm bağları yetiştiririz ki onlarda size çok faydalar vardır, onlardan yersiniz de. [16,11; 36,34-35]
İbni Kesir 23:19 Onunla sizin için hurmalıklardan, üzümlüklerden nice bağlar ve bahçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler vardır. Onlardan yersiniz
Elmalılı-orijinal 23:20 Ve bir ağaç ki Turı siynadan çıkar, yağ ve yiyenlere bir katıkla biter
Elmalılı 23:20 - Tûr-ı Sinâ'da (dahi) yetişen bir ağaç da meydana getirdik ki, bu ağaç, hem yağ, hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.
DiyanetMeali 23:19-20 Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Tur-i Sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.
DiyanetVakfı 23:20 Tûr-i Sînâ'da da yetişen bir ağaç daha meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.
Ömer.N.Bilmen 23:20 Ve bir ağaç da (inşa ettik) ki, Tûr-u Sîna'dan çıkar, yiyecekler için yağ ile bir katıklık ile biter.
SuatYıldırım 23:20 – Sina Dağından çıkan bir nebat da yetiştiririz ki o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır.
İbni Kesir 23:20 Tur-u Sina'da yetişen, yiyenlere yağ ve katık veren bir ağaç da var ettik
Elmalılı-orijinal 23:21 En'amda da sizin için cidden bir ıbret vardır, karınlarındakinden sizi iska ediyoruz sizin için de onlarda hem bir çok menafi' vardır, hem de onlardan yersiniz
Elmalılı 23:21 - Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz.
DiyanetMeali 23:21 Ehli hayvanlarda size ders vardır; onlardan çıkan sütten size içiririz; onlarda daha birçok menfaatiniz vardır. Onlardan yersiniz.
DiyanetVakfı 23:21 Hayvanlarda sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakinden (sütlerinden) size içiririz. Onlarda sizin için birçok faydalar daha vardır; etlerinden de yersiniz.
Ömer.N.Bilmen 23:21 Şüphe yok ki, sizin için en'amda (ehli hayvanlarda) bir ibret vardır. Size onların karınlarındakinden içiririz ve sizin için onlarda birçok menfaatler de vardır. Ve onlardan yersiniz.
SuatYıldırım 23:21 – Davarlarda da sizin için ibretler vardır. Onların içinden çıkan sütle sizi besleriz. Daha onlarda sizin için nice faydalar bulunur. Onların etinden de yersiniz. [16,5-7; 36,71-73]
İbni Kesir 23:21 Davarlarda da sizin için elbette bir ibret vardır. Onların karınlarındakinden size içiririz. Sizin için onlarda daha bir çok faydalar vardır. Ve onlardan yersiniz de.
Elmalılı-orijinal 23:22 Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz
Elmalılı 23:22 - Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz.
DiyanetMeali 23:22 Hem onların ve hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız.*
DiyanetVakfı 23:22 Onların üzerinde ve gemilerde taşınırsınız.
Ömer.N.Bilmen 23:22 Ve onların üzerlerine ve gemilerin üzerlerine yüklenilirsiniz.
SuatYıldırım 23:22 – Onlara da, gemilere de binersiniz. [17,70]
İbni Kesir 23:22 Hem onların üzerinde, hem de gemilerin üstünde taşınırsınız.
Elmalılı-orijinal 23:23 Celâlim hakkı için biz Nuhu kavmine Resul gönderdik de dedi ki: ey benim kavmim: Allaha ıbadet edin, ondan başka bir tanrınız yoktur, binaenaleyh korunmaz mısınız?
Elmalılı 23:23 - And olsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâlâ sakınmaz mısınız?"
DiyanetMeali 23:23 And olsun ki Nuh'u milletine gönderdik; onlara: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız yoktur; sakınmaz mısınız?" dedi.
DiyanetVakfı 23:23 Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi.
Ömer.N.Bilmen 23:23 Andolsun ki, Nûh'u kavmine gönderdik de dedi ki: «Ey kavmim! Allah'a ibadet edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Artık ittikada bulunmaz mısınız?»
SuatYıldırım 23:23 – Bir zaman, halkını irşad etmesi gayesiyle Nûh’u gönderdik de: “Ey halkım, dedi, yalnız Allah’a ibadet ediniz. Zira sizin Ondan başka ilahınız yoktur. Gerçek bu iken hâlâ şirkten sakınmaz mısınız?”
İbni Kesir 23:23 Andolsun ki; Nuh'u kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim, Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?
Elmalılı-orijinal 23:24 Bunun üzerine kavminden küfreden kodaman güruh şöyle dedi: bu, başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, üstünüze geçmek istiyor, eğer Allah dilese idi elbette bir takım Melekler gönderirdi, biz evvelki atalırımız içinde bunu işitmedik
Elmalılı 23:24 - Bunun üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman topluluğu "Bu, dediler, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hakim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki bir melek gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık."
DiyanetMeali 23:24-25 Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler.
DiyanetVakfı 23:24 Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: "Bu, tıpkı sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey değildir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık."
Ömer.N.Bilmen 23:24 Bunun üzerine kavminden kâfirler olmuş olan ileri gelen zümre dedi ki: «Bu başka değil ancak sizin gibi bir insan; istiyor ki, sizin üzerinize tefevvuk etsin. Ve eğer Allah dilemiş olsa idi elbette melekleri indirirdi. Biz bunu evvelki babalarımızdan işitmedik.»
SuatYıldırım 23:24-25 – Halkından ileri gelen birtakım kâfirler: “Bu,” dediler, “sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, böyleyken size hakim olmak istiyor.” “Allah bize mesaj ulaştırmak isteseydi, (böyle sizin gibi bir insan göndermez), melaike indirirdi. Nitekim biz atalarımızdan da böyle bir şey işitmedik. Bu delinin tekinden başka biri değil. Ona biraz süre tanıyın, sonra iş aydınlanır, siz de gereğini yaparsınız.”
İbni Kesir 23:24 Bunun üzerine kavminin önde gelen kafirlerinden bir grup dediler ki: Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Şayet Allah dilemiş olsaydı; melekler indirirdi. İlk atalarımızdan da böyle bir şey işitmedik.
Elmalılı-orijinal 23:25 Her halde o öyle bir adam ki kendisinde bir cinnet var, binaenaleyh gözetin bunu bir zamana kadar
Elmalılı 23:25 - "Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp (durumu) gözetleyin bakalım."
DiyanetMeali 23:24-25 Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler.
DiyanetVakfı 23:25 "Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım."
Ömer.N.Bilmen 23:25 «Bu başka değil, kendisinde cinnet bulunan bir erkek. Binaenaleyh O'nu bir zamana kadar gözetiniz.»
SuatYıldırım 23:24-25 – Halkından ileri gelen birtakım kâfirler: “Bu,” dediler, “sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, böyleyken size hakim olmak istiyor.” “Allah bize mesaj ulaştırmak isteseydi, (böyle sizin gibi bir insan göndermez), melaike indirirdi. Nitekim biz atalarımızdan da böyle bir şey işitmedik. Bu delinin tekinden başka biri değil. Ona biraz süre tanıyın, sonra iş aydınlanır, siz de gereğini yaparsınız.”
İbni Kesir 23:25 O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir. Bir süreye kadar onu gözetleyin.
Elmalılı-orijinal 23:26 Dedi: ya rab! Beni tekzib etmelerine karşı sen bana nusrat ver
Elmalılı 23:26 - Nuh: "Rabbim! dedi, beni yalana çıkarmalarına karşı bana yardım et!"
DiyanetMeali 23:26 Nuh: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi.
DiyanetVakfı 23:26 (Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!
Ömer.N.Bilmen 23:26 (Hazreti Nûh da) Dedi ki: «Yarabbi! Bana yardım et onların beni tekzîp etmelerine karşı.»
SuatYıldırım 23:26 – Nuh: “Ya Rabbî, dedi, beni yalancı saymalarına karşı Sen yardım et bana!”
İbni Kesir 23:26 O da: Rabbım, beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et, dedi.
Elmalılı-orijinal 23:27 Biz de ona şöyle vahyettik: bizim nezaretimiz ve vahyimizle gemiyi yap, sonra emrimiz gelip de tennur feveran edince hemen ona topundan bir iki çift ve aleyhinde söz sebketmiş olandan başka ehlini sok ve o zulm edenler hakkında bana bir hıtabda bulunma, çünkü onlar gark olunacaklardır
Elmalılı 23:27 - Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır!
DiyanetMeali 23:27 Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: "Nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap; buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynayınca her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu alıp gemiye bindir. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır."
DiyanetVakfı 23:27 Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır.
Ömer.N.Bilmen 23:27 Artık O'na vahyettik ki, «Bizim nezaretimiz ve vahyimizle gemiyi yap. Vaktâ ki emrimiz gelir de tennur kaynamağa başlarsa hemen o gemiyi herbirinden iki çift ve aleyhinde söz geçmiş olandan başka ehlini de al ve zulmetmiş olanlar hakkında bana bir hitapta bulunma. Şüphe yok ki, onlar boğulmuşlardır.»
SuatYıldırım 23:27 – Biz de ona vahyedip bildirdik ki: “Nezaretimiz altında ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Buyruğumuz gelip tandır kaynayınca her cinsten birer çift ile haklarında azap hükmü takdir edilmiş olanlar dışında kalan aile halkını yanına al! Zalim ve kâfirler hakkında sakın Bana başvurma! Çünkü onlar suda boğulacaklardır.”
İbni Kesir 23:27 Ona vahyettik ki: Gözetimimiz altında sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap. Buyruğumuz gelip de sular kaynayınca her cinsten ikişer çiftive aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu alıp gemiye bindir. Zalimler için bana başvurma. Çünkü onlar boğulacaklardır.
Elmalılı-orijinal 23:28 Binaenaleyh sen maıyyetindekilerle geminin üzerine çıktığında da de ki: hamd o Allaha ki bizi o zalim kavminden kurtardı
Elmalılı 23:28 - Sen, yanındakilerle beraber gemiye yerleştiğinde: "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de.
DiyanetMeali 23:28 Ey Nuh! Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: "Bizi zalim milletten kurtaran Allah'a hamdolsun" de.
DiyanetVakfı 23:28 Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde: "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de.
Ömer.N.Bilmen 23:28 İmdi sen ve seninle beraber olanlar geminin üzerine çıktığınızda de ki: «Hamd o Allah'a olsun ki, bizi o zalimler olan kavimden kurtardı.»
SuatYıldırım 23:28 – “Sen ve beraberinde olanlar gemiye yerleşince de ki: “Bizi o zalim toplumun elinden kurtaran Allah’a hamd-u senalar olsun!”
İbni Kesir 23:28 Sen ve beraberindekiler, gemiye yerleşince: Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun, de.
Elmalılı-orijinal 23:29 Ve de ki: rabbım! Beni bir mübarek menzile kondur, konuklıyanların en hayırlısı sensin
Elmalılı 23:29 - Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen, konuklatanların en hayırlısısın."
DiyanetMeali 23:29 "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin" de.
DiyanetVakfı 23:29 Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın.
Ömer.N.Bilmen 23:29 Ve de ki: «Yarabbi! Beni bir mübarek menzile indir ve Sen indirenlerin en hayırlısısın.»
SuatYıldırım 23:29 – “Ya Rabbî, beni güvenli ve kutlu bir yere indir. Çünkü sen konuklayanların en iyisi, en mükemmelisin.” [43,12-13; 11,41]
İbni Kesir 23:29 Ve de ki: Rabbım; beni mübarek bir yere indir. Ve Sen indirenlerin en hayırlısısın.
Elmalılı-orijinal 23:30 İşte bunda çok âyetler vardır ve hakıkat biz pek imtihancıyızdır
Elmalılı 23:30 - Şüphesiz bunda sizin için birtakım ibretler vardır. Çünkü biz, kullarımızı böyle denemişizdir.
DiyanetMeali 23:30 Doğrusu bunlarda dersler vardır. Biz şüphesiz insanları denemekteyiz.
DiyanetVakfı 23:30 Şüphesiz bunda (Nuh ve kavminin başından geçenlerde) birtakım ibretler vardır. Hakikaten biz (kullarımızı böyle) deneriz.
Ömer.N.Bilmen 23:30 Şüphe yok ki, bunda elbette bir nice ibretler vardır ve hakikaten Biz elbette pek imtihan edicileriz.
SuatYıldırım 23:30 – Bunda elbette alınacak çok ibretler var. Gerçekten Biz insanları imtihan etmekteyiz.
İbni Kesir 23:30 Şüphesiz ki bunda ayetler vardır. Biz, elbette deneyenleriz.
Elmalılı-orijinal 23:31 Sonra arkalarından başka bir karn inşa eyledik
Elmalılı 23:31 - Sonra onların ardından bir başka nesil getirdik.
DiyanetMeali 23:31 Bunların ardından başka nesiller varettik.
DiyanetVakfı 23:31 Sonra onların ardından bir başka nesil meydana getirdik.
Ömer.N.Bilmen 23:31 Sonra onların arkalarından başka bir nesil icad ettik.
SuatYıldırım 23:31 – Onlardan sonra başka nesiller yarattık.
İbni Kesir 23:31 Bunların ardından başka bir nesil yarattık.
Elmalılı-orijinal 23:32 Onların içinde de kendilerinden bir Resul gönderdik şöyle ki: Allaha ıbadet edin ondan başka bir tanrınız yok, artık korunmaz mısınız?
Elmalılı 23:32 - Bunun üzerine, onlar arasından kendilerine, "Allah'a kulluk edin; çünkü sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâlâ Allah'tan korkmaz mısınız? (mesajını ileten) bir resul gönderdik.
DiyanetMeali 23:32 Onlara aralarından: "Allah"a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.*
DiyanetVakfı 23:32 Onlar arasından kendilerine: "Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâla Allah'tan korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik.
Ömer.N.Bilmen 23:32 Onların içinde de onlardan bir peygamber gönderdik. Dedi ki: «Siz Allah'a ibadet edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Artık ittika etmiyecek misiniz?»
SuatYıldırım 23:32 – Onların içinden “Yalnız bir Allah’a ibadet ediniz, zira sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Gerçek bu iken hâlâ şirkten sakınmaz mısınız?” diyen bir peygamber gönderdik.
İbni Kesir 23:32 Onlara da kendilerinden: Allah'a ibadet edin, O'ndan başka tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız? diyen bir peygamber gönderdik.
Elmalılı-orijinal 23:33 Dünya hayatta kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip Âhıret likasını tekzib eyliyen kavminden o (mele') kodaman güruh ise şöyle dedi: «bu başka değil, ancak sizin gibi bir beşer, yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor
Elmalılı 23:33 - Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı yalanlayan ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kodaman güruh dedi ki: "Bu dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer."
DiyanetMeali 23:33 Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir."
DiyanetVakfı 23:33 Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz varlıklı kişiler: "Bu, dediler, sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizden yer, sizin içtiğinizden içer."
Ömer.N.Bilmen 23:33 Onun kavminden bir tâife ki, kâfir oldular ve ahirete kavuşmayı tekzîp ettiler ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde dediler ki: «Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor.»
SuatYıldırım 23:33-34 – Onun halkından kâfir olup âhiret buluşmasını yalan sayan ve kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz eşraf takımı: “Bu,” dediler, “sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, baksanıza sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden içiyor. Eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat edecek olursanız, büyük bir kayba ve hüsrana uğrarsınız.”
İbni Kesir 23:33 Onun kavminden; kendilerine dünya hayatında rızık verdiğimiz halde küfr ederek ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenler dediler ki: Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, içtiklerinizden içiyor.
Elmalılı-orijinal 23:34 ve şayet sizin gibi kat'ıyyen husrandasınızdır
Elmalılı 23:34 - "Gerçekten, tıpkı kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz herhalde ziyan edersiniz."
DiyanetMeali 23:34 "Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur."
DiyanetVakfı 23:34 "Gerçekten, sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, herhalde ziyan edersiniz."
Ömer.N.Bilmen 23:34 «Ve eğer siz, misliniz olan bir insana itaat ederseniz, şüphe yok ki o halde muhakkak hüsrâna uğramış kimselersiniz.»
SuatYıldırım 23:33-34 – Onun halkından kâfir olup âhiret buluşmasını yalan sayan ve kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz eşraf takımı: “Bu,” dediler, “sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, baksanıza sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden içiyor. Eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat edecek olursanız, büyük bir kayba ve hüsrana uğrarsınız.”
İbni Kesir 23:34 Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek olursanız; hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur.
Elmalılı-orijinal 23:35 Siz öldüğünüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğunuz vakıt muhakkak çıkarılacaksınız diye mi va'dediyor?
Elmalılı 23:35 - "Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde, mutlak surette sizin (tekrar) meydana çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?"
DiyanetMeali 23:35 "Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman tekrar dirilmenizle sizi tehdit mi ediyor?"
DiyanetVakfı 23:35 "Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde, mutlak surette sizin (kabirden) çıkarılacağınızı mı vâdediyor?"
Ömer.N.Bilmen 23:35 «Size vaadediyor ki, siz öldüğünüz ve bir toprak ve birtakım kemikler kesildiğiniz vakit muhakkak ki, siz çıkarılmış olacaksınızdır.»
SuatYıldırım 23:35 – “Ne o,” dediler, bu adam siz ölüp de toprak ve kemik haline geldikten sonra sizin diriltilip mezardan çıkarılacağınızı mı vâd ediyor?”
İbni Kesir 23:35 Öldüğünüz ve bir toprak, bir kemik olduğunuz zaman tekrar dirilmenizi mi vaad ediyor?
Elmalılı-orijinal 23:36 Heyhât o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak
Elmalılı 23:36 - "Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!"
DiyanetMeali 23:36 "Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"
DiyanetVakfı 23:36 "Bu size vâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!"
Ömer.N.Bilmen 23:36 «Ne uzak, ne uzak o vaad-olunduğunuz şey.»
SuatYıldırım 23:36 – “Heyhat! Heyhat! Size vâd edilen şey ne kadar da uzak!”
İbni Kesir 23:36 Vaad edildiğiniz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak.
Elmalılı-orijinal 23:37 O, bizim Dünya hayatımızdan başka bir şey değildir, ölürüz ve yaşarız, fakat biz ba's olunmayız
Elmalılı 23:37 - "Dünya hayatından başka gerçek yoktur. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek değiliz."
DiyanetMeali 23:37 "Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız (kimimiz ölür kimimiz doğar); tekrar diriltilmeyiz."
DiyanetVakfı 23:37 "Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de değiliz."
Ömer.N.Bilmen 23:37 «O (hayat) değildir, ancak bizim bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız ve biz tekrar hayata erdirilecekler değiliz.»
SuatYıldırım 23:37 – “Hayat sadece dünya hayatından ibarettir, ölür gideriz, ancak bir kere yaşarız ve ölümden sonra asla diriltilmeyiz!”
İbni Kesir 23:37 Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz, yaşarız. Ama tekrar diriltilecek değiliz.
Elmalılı-orijinal 23:38 O ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allaha iftira etti, biz ona inanacak değiliz
Elmalılı 23:38 - "Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmıyoruz."
DiyanetMeali 23:38 "Bu, sadece Allah'a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız."
DiyanetVakfı 23:38 "Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmıyoruz."
Ömer.N.Bilmen 23:38 «O başka değil, ancak bir erkektir ki, Allah'a karşı yalan yere iftirada bulunmuştur ve biz ona inananlar değiliz.»
SuatYıldırım 23:38 – “Bu adam, uydurduğu yalanı Allah’a mal eden bir iftiracıdan başkası değildir ve biz hiçbir surette ona inanmayız!”
İbni Kesir 23:38 O, sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanacak değiliz.
Elmalılı-orijinal 23:39 Ya rab! dedi: beni tekzib ettikleri cihetle öcümü al
Elmalılı 23:39 - O Peygamber: "Rabbim, dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardımcı ol!"
DiyanetMeali 23:39 O peygamber: "Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşılık bana yardım et" dedi.
DiyanetVakfı 23:39 O peygamber: Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşılık bana yardımcı ol!
Ömer.N.Bilmen 23:39 (O Peygamber de) Dedi ki: «Yarabbi! beni tekzîp ettikleri için bana yardım et.»
SuatYıldırım 23:39 – O Resul: “Ya Rabbî, dedi, beni yalancı saymalarına karşı Sen bana yardım eyle!”
İbni Kesir 23:39 O peygamber: Rabbım, beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et, dedi.
Elmalılı-orijinal 23:40 Buyurdu ki: az bir zamanda nâdim olacaklar
Elmalılı 23:40 - Allah şöyle buyurdu: "Pek yakında onlar pişman olacaklar!"
DiyanetMeali 23:40 Allah da: "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu.
DiyanetVakfı 23:40 Allah şöyle buyurdu: Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar!
Ömer.N.Bilmen 23:40 (Cenâb-ı Hak da vahyen) Buyurdu ki: «Biraz sonra elbette ki pişman olarak sabahlayacaklardır.»
SuatYıldırım 23:40 – Allah buyurdu: “Tasalanma, çok geçmeden onlar pişman olacaklardır!”
İbni Kesir 23:40 Allah da buyurdu ki: Az sonra pişman olacaklar.
Elmalılı-orijinal 23:41 Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!
Elmalılı 23:41 - Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
DiyanetMeali 23:41 Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!
DiyanetVakfı 23:41 Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Ömer.N.Bilmen 23:41 Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun.
SuatYıldırım 23:41 – Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme! [40,78]
İbni Kesir 23:41 Gerçekten onları müthiş bir çığlık yakaladı. Ve onları bir süprüntü yığını haline getirdik. Zulmeden kavim uzak olsun.
Elmalılı-orijinal 23:42 Sonra arkalarından başka karnlar inşâ ettik
Elmalılı 23:42 - Sonra onların ardından bir başka nesil getirdik.
DiyanetMeali 23:42 Ardlarından başka nesiller varettik.
DiyanetVakfı 23:42 Sonra onların ardından başka nesiller getirdik.
Ömer.N.Bilmen 23:42 Sonra onların ardından başka kavimler vücuda getirdik.
SuatYıldırım 23:42 – Onlardan sonra yine başka nesiller dünyaya getirdik.
İbni Kesir 23:42 Sonra bunların ardından başka bir nesil yarattık.
Elmalılı-orijinal 23:43 Hiç bir ümmet, ecelini sebkedemez ve geriletemezler
Elmalılı 23:43 - Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
DiyanetMeali 23:43 Hiçbir ümmet, kendi süresini ne çabuklaştırabilir ve ne de geciktirebilir.
DiyanetVakfı 23:43 Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
Ömer.N.Bilmen 23:43 Hiçbir ümmet, ecelini geçemez ve geriye de kalamaz.
SuatYıldırım 23:43 – Hiç bir ümmet vâdesini ne öne alabilir ne de erteleyebilir.
İbni Kesir 23:43 Hiç bir ümmet, kendi süresini öne de alamaz, geriye de bırakamaz.
Elmalılı-orijinal 23:44 Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmetle Resulü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki iymana gelmezler
Elmalılı 23:44 - Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından (yokluğa) yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
DiyanetMeali 23:44 Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!
DiyanetVakfı 23:44 Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Ömer.N.Bilmen 23:44 Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
SuatYıldırım 23:44 – Sonra resullerimizi peş peşe gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldiyse onlar onu yalancı saydılar.Biz de onları birbiri ardından imha ettik. Onlardan geriye bıraktığımız, sadece ibret verici hikâyeleri! İman etmeyen o halkın canı cehenneme! [16,36; 36,30]
İbni Kesir 23:44 Sonra birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamber geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardı sıra yok edip hepsini birer söylenti yaptık. İnanmayan bir kavim uzak olsun.
Elmalılı-orijinal 23:45 Sonra bir takım âyetlerimiz ve açık bir ferman ile Musâyı ve kardeşi Harûnu gönderdik
Elmalılı 23:45 - Sonra birtakım âyetlerimiz ve açık bir ferman ile Musa'yı ve kardeşi Harun'u gönderdik.
DiyanetMeali 23:45-46 Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.
DiyanetVakfı 23:45 Sonra âyetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u gönderdik.
Ömer.N.Bilmen 23:45 Sonra Mûsa'yı ve kardeşi Harun'u âyetlerimizle ve bir açık hüccet ile gönderdik.
SuatYıldırım 23:45-46 – Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik.Onlar da hakkı kabulden kibirlendiler.Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi.
İbni Kesir 23:45 Sonra Musa'yı ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve apaçık delillerle gönderdik.
Elmalılı-orijinal 23:46 Fir'avna ve cem'ıyyetine de bunlar kibirlerine yediremediler ve dik başlı bir kavm idiler
Elmalılı 23:46 - Firavun'a ve ileri gelenlerine de (gönderdik). Bunun üzerine onlar kibire kapıldılar ve ululuk taslayan zorba bir kavim oldular.
DiyanetMeali 23:45-46 Sonra Musa ve kardeşi Harun'u, Firavun ve erkanına mucizelerimiz ve apaçık delille gönderdik. Büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.
DiyanetVakfı 23:46 Firavun'a ve ileri gelenlerine de(gönderdik). Onlar ise kibire kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular.
Ömer.N.Bilmen 23:46 Fir'avun'a ve onun kavmine. Onlar ise ululandılar ve kendilerini yüksek görür bir kavim oldular.
SuatYıldırım 23:45-46 – Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik.Onlar da hakkı kabulden kibirlendiler.Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi.
İbni Kesir 23:46 Firavun'a ve erkanına. Bunun üzerine büyüklük tasladılar. Zaten mağrur bir topluluktular.
Elmalılı-orijinal 23:47 Onun için biz, dediler, bizim gibi iki beşere iyman mı ederiz? Halbuki onların kavmi bize kulluk ediyor
Elmalılı 23:47 - Onun için: Biz, dediler, "kavimleri bize kölelik ederken bizim benzerimiz olan bu iki adama inanacak mıyız?"
DiyanetMeali 23:47-48 Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.
DiyanetVakfı 23:47 Bu yüzden dediler ki: Kavimleri bize kölelik ederken, bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız?
Ömer.N.Bilmen 23:47 Binaenaleyh dediler ki: «Bizim mislimiz olan iki insana imân eder miyiz, onların kavmi ise bizim için kulluk edenlerdir?»
SuatYıldırım 23:47 – Dediler ki: “Kendi kavimleri bizim hizmetçi kölelerimiz iken şimdi kalkıp bizim gibi beşer olan bu iki adama mı inanacağız?” [26,29]
İbni Kesir 23:47 Bu yüzden dediler ki: Kavimleri bize kulluk edip dururken, bizim gibi şu iki insana mı inanacağız?
Elmalılı-orijinal 23:48 Bu suretle onları tekzib ettiler de helâk edilenlerden oldular
Elmalılı 23:48 - Böylece onları yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular.
DiyanetMeali 23:47-48 Bu yüzden: "Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız?" deyip onları yalancı saydılar. Bu yüzden yok edildiler.
DiyanetVakfı 23:48 Böylece onları yalanladılar ve bu sebeple helâk edilenlerden oldular.
Ömer.N.Bilmen 23:48 Bu cihetle onları tekzîp ettiler de artık helâk olmuş olanlardan oldular.
SuatYıldırım 23:48 – Böyle deyip onları yalancı saydılar. Kendileri de helâk edilenler gürûhuna dahil oldular. [28,43]
İbni Kesir 23:48 Onları yalanladılar ve bu yüzden helake uğratılanlardan oldular.
Elmalılı-orijinal 23:49 Şanım hakkı için berikiler doğru yolu tutabilsinler diye Musâya o kitabı da verdik
Elmalılı 23:49 - Andolsun biz Musa'ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabı da verdik.
DiyanetMeali 23:49 And olsun ki Musa'ya, doğru yola girsinler diye Kitap verdik.
DiyanetVakfı 23:49 Andolsun biz Musa'ya, belki onlar yola gelirler diye, Kitab'ı verdik.
Ömer.N.Bilmen 23:49 Andolsun ki, Mûsa'ya kitap verdik, (kavmi) hidâyete erebilsinler diye.
SuatYıldırım 23:49 – Oysa doğru yolu tutmaları ümidiyle biz Mûsâ’ya kitabı verdik.
İbni Kesir 23:49 Andolsun ki; doğru yola gelsinler diye Musa'ya Kitab'ı verdik.
Elmalılı-orijinal 23:50 İbni Meryemi de anasiyle bir âyet kıldık ve ikisini bir oturaklı ve temiz sulu bir tepeye barındırdık
Elmalılı 23:50 - Meryemoğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, sulu bir tepeye yerleştirdik.
DiyanetMeali 23:50 Meryem oğlunu da, annesini de mucize kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik.*
DiyanetVakfı 23:50 Meryem oğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirdik.
Ömer.N.Bilmen 23:50 Ve Meryem'in oğlunu ve anasını bir harika kıldık ve ikisini bir oturaklı ve akar sulu yüksek bir mekanda barındırdık.
SuatYıldırım 23:50 – Meryem’in oğlunu ve annesini birer ibret vesilesi kıldık ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdik. [21,91; 19,22]
İbni Kesir 23:50 Biz; Meryem'in oğlunu da, annesini de bir ayet kıldık. Her ikisini de sulak, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik.
Elmalılı-orijinal 23:51 Ey Resuller! Halâl ve hoş şeylerden yiyin ve güzel işler yapın, çünkü ben ne yaparsınız tamamen bilirim
Elmalılı 23:51 - Ey peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin; güzel amel ve hareketlerde bulunun. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı bilirim.
DiyanetMeali 23:51 Ey Peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim.
DiyanetVakfı 23:51 "Ey Peygamber! Temiz olan şeylerden yeyin; güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyle bilmekteyim."
Ömer.N.Bilmen 23:51 Ey resûller! Safi, helâl şeylerden yiyin ve sâlih amelde bulunun. Şüphe yok ki, ben sizin her yapar olduğunuz şeyi tamamıyla biliciyim.
SuatYıldırım 23:51 – Siz ey peygamberler! Helâl ve hoş şeylerden yiyip için, makbul ve güzel işler işleyin! Zira Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim.
İbni Kesir 23:51 Ey peygamberler; temiz şeylerden yeyin ve salih amel işleyin. Doğrusu Ben; yaptığınızı bilirim.
Elmalılı-orijinal 23:52 Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve rabbınız da ben, artık hep bana korunun
Elmalılı 23:52 - "Ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden sakının." (denildi).
DiyanetMeali 23:52 Şüphesiz bu Müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının.
DiyanetVakfı 23:52 "Şüphesiz bu (insanlar) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir; ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden sakının" (denildi).
Ömer.N.Bilmen 23:52 Ve muhakkak ki, bu (İslâmiyet) bir tek din olarak hepinizin dinidir. Ve ben de Rabbinizim, artık bana itikada bulunun.
SuatYıldırım 23:52 – Ve hepinizin dini bir tek dindir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana karşı gelmekten sakının!
İbni Kesir 23:52 Şüphesiz bu; bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabb' ınızım. Ben'den korkun.
Elmalılı-orijinal 23:53 Derken kumandalarını aralarında kitab kitab parçalaştılar, her hızib kendilerininkine güveniyor
Elmalılı 23:53 - Derken insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlendi.
DiyanetMeali 23:53 Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.
DiyanetVakfı 23:53 Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.
Ömer.N.Bilmen 23:53 Fakat ümmetler, fırka fırka olarak aralarında dinlerini parçaladılar. Her fırka kendi yanlarında olan ile mesrurlardır.
SuatYıldırım 23:53 – Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve mutludur.
İbni Kesir 23:53 Ama onlar işlerini kendi aralarında bölük bölük ayırdılar. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.
Elmalılı-orijinal 23:54 Şimdi sen onları bırak dalgınlıkları içinde tâ bir deme kadar
Elmalılı 23:54 - Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
DiyanetMeali 23:54 Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
DiyanetVakfı 23:54 Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Ömer.N.Bilmen 23:54 Artık sen onları kendi dalâletleri içinde bir zamana kadar terket.
SuatYıldırım 23:54 – Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak! [86,17; 15,3]
İbni Kesir 23:54 Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
Elmalılı-orijinal 23:55 Kendilerine imdad ettiğimiz mal ve evlâd ile sanıyorlar mı ki
Elmalılı 23:55 - Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile,
DiyanetMeali 23:55-56 Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.
DiyanetVakfı 23:55 Sanıyorlar mı ki, onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile.
Ömer.N.Bilmen 23:55 Zannediyorlar mı ki, onlara kendisiyle imdad ettiğimiz mal ve evlat ile.
SuatYıldırım 23:55-56 – Kendilerine verdiğimiz servet ve evlatlarla iyiliklerine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller! [9,55; 3,178; 68,44-45; 74,11-16]
İbni Kesir 23:55 Zannederler mi ki; kendilerine mal ve oğullar vermekle,
Elmalılı-orijinal 23:56 Onların hakıkaten hayırlarına müsareat ediyoruz Hayır, şuurları yok
Elmalılı 23:56 - Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz. Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
DiyanetMeali 23:55-56 Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.
DiyanetVakfı 23:56 Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
Ömer.N.Bilmen 23:56 Onlar için hayırları hususunda müsaraat ederiz. Hayır, anlamıyorlar.
SuatYıldırım 23:55-56 – Kendilerine verdiğimiz servet ve evlatlarla iyiliklerine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller! [9,55; 3,178; 68,44-45; 74,11-16]
İbni Kesir 23:56 İyiliklerde onlar için acele davranmaktayız. Hayır farkında değiller.
Elmalılı-orijinal 23:57 Her halde rablarının haşyetinden titreyenler
Elmalılı 23:57 - Rablerine olan saygıdan dolayı titreyenler,
DiyanetMeali 23:57-61 Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
DiyanetVakfı 23:57 Rablerine olan saygıdan dolayı kötülükten sakınanlar;
Ömer.N.Bilmen 23:57 Muhakkak o kimseler ki, onlar Rablerinin korkusundan dolayı daima havf üzere bulunur kimselerdir.
SuatYıldırım 23:57 – Ama asıl Rab’lerine duydukları saygıdan dolayı çekinenler.
İbni Kesir 23:57 Muhakkak ki Rabblarından korktukları için titreyenler,
Elmalılı-orijinal 23:58 Ve rablarının âyetlerine iyman edenler
Elmalılı 23:58 - Rablerinin âyetlerine inananlar,
DiyanetMeali 23:57-61 Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
DiyanetVakfı 23:58 Rablerinin âyetlerine inananlar;
Ömer.N.Bilmen 23:58 Ve o kimseler ki, onlar Rablerinin âyetlerine imân ederler.
SuatYıldırım 23:58 – Rab’lerinin âyetlerini tasdik edenler.
İbni Kesir 23:58 Ve Rabblarının ayetlerine inananlar,
Elmalılı-orijinal 23:59 Ve rablarına hiç şirk koşmıyanlar
Elmalılı 23:59 - Rablerine ortak tanımayanlar,
DiyanetMeali 23:57-61 Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
DiyanetVakfı 23:59 Rablerine ortak tanımayanlar;
Ömer.N.Bilmen 23:59 Ve o kimseler ki, onlar Rablerine şerik ittihaz etmezler.
SuatYıldırım 23:59 – Rab’lerine hiç ortak tanımayanlar.
İbni Kesir 23:59 Ve Rabblarına şirk koşmayanlar,
Elmalılı-orijinal 23:60 Ve rablarının huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler
Elmalılı 23:60 - Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri titreyerek yapanlar;
DiyanetMeali 23:57-61 Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
DiyanetVakfı 23:60 Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar;
Ömer.N.Bilmen 23:60 Ve o kimseler ki, onlar Rablerinin huzuruna muhakkak varacaklarından dolayı kalpleri şiddetli korkarak verdiklerini (sadakaları vesâireyi) verirler.
SuatYıldırım 23:60 – Rab’lerine dönüp hesaba çekileceklerinden, yaptıkları hayırları kalpleri titreyerek yapanlar.
İbni Kesir 23:60 Ve Rabblarına döneceklerinden kalbleri ürpererek vermeleri gerekenleri verenler,
Elmalılı-orijinal 23:61 İşte bunlar hayırlarda sür'at yarışı yaparlar ve hem onun için ileri giderler
Elmalılı 23:61 - İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.
DiyanetMeali 23:57-61 Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.
DiyanetVakfı 23:61 İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.
Ömer.N.Bilmen 23:61 İşte onlar hayırlarda sür'at gösterirler ve onlar onun için ileri gidenlerdir.
SuatYıldırım 23:61 – Evet, işte onlardır hayırlara koşanlar ve o işlerde öne geçenler!
İbni Kesir 23:61 İşte onlar; hayırlara koşuşurlar ve o uğurda öne geçerler.
Elmalılı-orijinal 23:62 Maamafih biz kimseye vüs'unden başka teklif etmeyiz, ve nezdimizde bir kitab vardır hakkı söyler, onlar da zulm edilmezler
Elmalılı 23:62 - Biz hiç kimseyi, gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
DiyanetMeali 23:62 Biz herkese ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa uğratılmazlar.
DiyanetVakfı 23:62 Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Ömer.N.Bilmen 23:62 Ve Biz bir kimseye tâkatinden başka bir şey ile teklifte bulunmayız ve Bizim katımızda bir kitap vardır ki, hakkı söyler ve onlar zulmolunmazlar.
SuatYıldırım 23:62 – Biz hiç kimseye takatinin üstünde yük yüklemeyiz. Nezdimizde gerçeği bildiren, insanların yaptıklarını tam tamına tesbit eden bir kitap vardır. Bundan ötürü asla haksızlığa uğratılmazlar. [17,13; 18,49]
İbni Kesir 23:62 Biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemeyiz. Katımızda gerçeği konuşan bir kitab vardır. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar
Elmalılı-orijinal 23:63 Fakat onların kalbleri bundan bir dalgınlık içindedir, hem onların ondan başka bir takım işleri vardır ki hep onlar için çalışırlar
Elmalılı 23:63 - Hayır, onların kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrıca onların bundan öte birtakım kötü işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar.
DiyanetMeali 23:63 Ama, kafirlerin kalbleri bundan habersizdir. Bundan başka da onların yapageldikleri işler de vardır.
DiyanetVakfı 23:63 Hayır, onların (o inkârcıların) kalpleri bu hususta cehâlet içindedir. Ayrıca onların bundan (bu şirk ve inkârcılıklarından) öte birtakım (kötü) işleri vardır ki, onlar bu işleri yapar dururlar.
Ömer.N.Bilmen 23:63 Fakat kâfirlerin kalpleri bundan derin bir cehalet içindedir ve onlar için bundan başka işler vardır. Onlar o işler için çalışanlardır.
SuatYıldırım 23:63 – Fakat onların kalbleri bundan gafildir. Ayrıca onların bundan başka birtakım pis işleri daha var ki onları işler dururlar.
İbni Kesir 23:63 Hayır, onların kalbleri bundan habersizdir. Onların bundan başka da yapageldikleri işler vardır.
Elmalılı-orijinal 23:64 Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır
Elmalılı 23:64 - Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
DiyanetMeali 23:64 Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.
DiyanetVakfı 23:64 En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Ömer.N.Bilmen 23:64 Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar.
SuatYıldırım 23:64 – En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar.
İbni Kesir 23:64 En sonunda onların refahla şımaranlarını azabla yakaladığımız zaman hemen feryad ederler.
Elmalılı-orijinal 23:65 Feryad etmeyin bu gün, çünkü siz bizden kurtarılamazsınız
Elmalılı 23:65 - Boşuna feryad etmeyin bugün! Zira bizden yardım göremeyeceksiniz.
DiyanetMeali 23:65 Onlara şöyle deriz: "Bugün feryat etmeyin, doğrusu katımızdan bir yardım görmezsiniz."
DiyanetVakfı 23:65 Boşuna sızlanmayın bugün! Zira bizden yardım göremeyeceksiniz!
Ömer.N.Bilmen 23:65 (Onlara denilir ki) «Bugün bağırıp yalvarmayınız. Şüphe yok ki, siz Bizden yardım olunmazsınız.»
SuatYıldırım 23:65 – Fakat onlara şöyle denilecektir: “Bugün hiç boşuna sızlanmayın! Zira siz Bizden hiçbir surette yardıma mazhar olmayacaksınız.”
İbni Kesir 23:65 Feryad etmeyin bugün. Doğrusu siz, katımızdan bir yardım görmezsiniz.
Elmalılı-orijinal 23:66 Karşınızda âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz
Elmalılı 23:66 - Çünkü âyetlerimiz size okunurdu da, buna karşı siz arkanızı dönerdiniz.
DiyanetMeali 23:66-67 "Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz."
DiyanetVakfı 23:66 Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz.
Ömer.N.Bilmen 23:66 «Muhakkak ki, size karşı benim âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz.»
SuatYıldırım 23:66-67 – “Âyetlerim size okunduğunda, siz kibirlenerek sırtınızı çevirirdiniz, geceleyin onun aleyhinde ileri geri konuşarak saçmalardınız.” [40,12]
İbni Kesir 23:66 Ayetlerimiz size okunuyordu da siz, ona arkanızı dönüyordunuz.
Elmalılı-orijinal 23:67 Ona kafa tutarak, müsamere yaparak hezeyanlar ediyordunuz
Elmalılı 23:67 - Kafa tutardınız ve geceleyin hezeyanlar savururdunuz.
DiyanetMeali 23:66-67 "Ayetlerim size okunduğunda büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüyordunuz."
DiyanetVakfı 23:67 Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz.
Ömer.N.Bilmen 23:67 «Onunla böbürlenerek geceleyin konuşan bir cemaat halinde hezeyanlarda bulunuyordunuz.»
SuatYıldırım 23:66-67 – “Âyetlerim size okunduğunda, siz kibirlenerek sırtınızı çevirirdiniz, geceleyin onun aleyhinde ileri geri konuşarak saçmalardınız.” [40,12]
İbni Kesir 23:67 Büyüklük taslıyor, gece ağzınıza geleni söylüyordunuz.
Elmalılı-orijinal 23:68 Ya hâlâ o kelâmı tedebbür etmezler mi? Yoksa onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi geldi?
Elmalılı 23:68 - Onlar bu sözü (Kur'ân'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
DiyanetMeali 23:68 Söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa onlara, ilk atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
DiyanetVakfı 23:68 Onlar bu sözü (Kur'an'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
Ömer.N.Bilmen 23:68 Ya o kelâmı hâlâ tefekkür etmezler mi? Yahut onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi gelmiş oldu?
SuatYıldırım 23:68 – Peki onlar Allah’ın sözünü anlamaya çalışmadılar mı? Yoksa önce geçip gitmiş babalarına hiç gelmemiş olan, ömürlerinde ilk defa duydukları bir şeyle mi karşılaştılar?
İbni Kesir 23:68 Söyleneni düşünmediler mi hiç? Yoksa onlara, daha önce geçen atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
Elmalılı-orijinal 23:69 Yoksa Peygamberlerini tanımadılar mı da onun için inkâr ediyorlar?
Elmalılı 23:69 - Yoksa peygamberlerini tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?
DiyanetMeali 23:69 Veya peygamberlerini tanımadılar da; bu yüzden mi onu inkar ediyorlar?
DiyanetVakfı 23:69 Yoksa Peygamberlerini henüz tanımadılar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?
Ömer.N.Bilmen 23:69 Yoksa peygamberlerini bil mediler mi? Bunun için midir ki, O'nu inkar edicilerdir.
SuatYıldırım 23:69 – Yoksa şu aralarında yaşamış olan Resulü, tanıdıkları biri olmadığı için mi reddediyorlar?
İbni Kesir 23:69 Yoksa peygamberlerini tanımadılar da onun için mi inkar ediyorlar?
Elmalılı-orijinal 23:70 Yoksa onda bir Cinnet var, mı diyorlar? Hayır, o onlara hakk ile geldi fakat ekserisi hakkı hoşlanmıyorlar
Elmalılı 23:70 - Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Aksine o, kendilerine hakkı getirmiştir. Halbuki onlar haktan hoşlanmamaktadırlar.
DiyanetMeali 23:70 Ya da: "Onda delilik var" diyorlar öyle mi? Hayır; onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamaktadır.
DiyanetVakfı 23:70 Yoksa onda bir cinnet olduğunu mu söylüyorlar? Hayır; o, kendilerine hakkı getirmiştir. Onların çoğu ise haktan hoşlanmamaktadırlar.
Ömer.N.Bilmen 23:70 Yoksa, «O'nda cinnet vardır,» mı diyorlar? Hayır onlara hak ile gelmiştir. Halbuki, onların ekserisi hakkı kerih görenlerdir.
SuatYıldırım 23:70 – Ne o, yoksa “Onda bir delilik var!” mı diyorlar? Oysa o onlara gerçeğin ta kendisini getirdi, ama gerçek onların çoğunun işine gelmiyor.
İbni Kesir 23:70 Yahut; onda bir delilik var mı diyorlar? Hayır, o kendilerine hak ile gelmiştir. Ama onların çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar.
Elmalılı-orijinal 23:71 Eğer hak onların keyflerine tâbi' olsa idi Semavât ve Arz ve bunlardaki kimseler kat'ıyyen fâsid olurdu, hayır, biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar zikirlerinden ı'raz ediyorlar
Elmalılı 23:71 - Eğer hak, onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunan kimseler bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirirler.
DiyanetMeali 23:71 Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler.
DiyanetVakfı 23:71 Eğer hak, onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şereflerini getirdik; fakat onlar kendi şereflerine sırt çevirdiIer.
Ömer.N.Bilmen 23:71 Eğer Hak onların hevâlarına uyacak olsa idi elbette gökler ve yer ve onlarda olanlar fesada uğramış olurdu. Hayır... Biz onlara (şereflerine vesile olacak olan) Kur'an'ı getirdik, onlar ise (kendi vesile-i şerefleri) olan Kur'an'dan yüz çevirenlerdir.
SuatYıldırım 23:71 – Fakat gerçek onların keyiflerine tâbi olsaydı göklerin de, yerin de, oralarda yaşayanların da düzenleri bozulur, yıkılıp giderlerdi. Halbuki Biz onlara şan ve şeref getiren, öğüt veren kitap verdik ama, ne var ki onlar bu dersten yüz çeviriyorlar. [43,31; 44; 21,50; 17,100; 4,53]
İbni Kesir 23:71 Şayet hak, onların heveslerine uysaydı; gökler, yer ve onlarda bulunanlar muhakkak bozulup giderdi. Hayır, Biz onlara kendi zikirlerini getirdik. Ama onlar zikirlerinden yüz çeviriyorlar.
Elmalılı-orijinal 23:72 Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbının harâcı daha hayırlıdır, hem o, rezzakların en hayırlısıdır
Elmalılı 23:72 - (Resulüm!) Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
DiyanetMeali 23:72 Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
DiyanetVakfı 23:72 (Resûlüm!) Yoksa sen onlardan bir karşılık mı istiyorsun? Rabbinin vereceği daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Ömer.N.Bilmen 23:72 Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? İşte Rabbinin ecri daha hayırlıdır ve O rızık verenlerin en hayırlısıdır.
SuatYıldırım 23:72 – Ey Resulüm, yoksa bu hizmetlerine karşılık sen onlardan bir karşılık istiyorsun da, bu, kendilerine ağır geldiği için mi senden uzak duruyorlar? Fakat bilsinler ki en iyi karşılık, sana Rabbinin vereceği karşılıktır. Çünkü O, rızık ve nimet verenlerin en hayırlısıdır. [6,90; 42,23; 34,47; 38,86; 36,21]
İbni Kesir 23:72 Yoksa sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbının ecri daha hayırlıdır. Ve O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Elmalılı-orijinal 23:73 Doğrusu sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun
Elmalılı 23:73 - Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
DiyanetMeali 23:73-74 Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.
DiyanetVakfı 23:73 Gerçek şu ki sen onları doğru bir yola çağırıyorsun.
Ömer.N.Bilmen 23:73 Ve şüphe yok ki, sen onları dosdoğru bir caddeye dâvet ediyorsun.
SuatYıldırım 23:73 – Sen gerçekten onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
İbni Kesir 23:73 Aslında sen, onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
Elmalılı-orijinal 23:74 Fakat Âhırete inanmıyanlar caddeden sapmaktadırlar
Elmalılı 23:74 - Fakat ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar.
DiyanetMeali 23:73-74 Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.
DiyanetVakfı 23:74 Ahirete inanmayanlar ise, ısrarla yoldan çıkmaktadırlar.
Ömer.N.Bilmen 23:74 Ve muhakkak o kimseler ki, ahirete imân etmezler, elbette onlar yoldan sapıtmışlardır.
SuatYıldırım 23:74 – Ama şu da gerçek ki âhirete inanmayanlar, yoldan sapıyorlar.
İbni Kesir 23:74 Ama ahirete inanmayanlar, mutlaka bu yoldan sapmaktadırlar.
Elmalılı-orijinal 23:75 Eğer biz onlara acıyıb da baskılarını açıversek mutlaka tuğyanlarında ınad eder hiç bir şey görmezler
Elmalılı 23:75 - Eğer onlara acıyıp da için de bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direnirlerdi.
DiyanetMeali 23:75 Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.
DiyanetVakfı 23:75 Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
Ömer.N.Bilmen 23:75 Ve eğer onlara merhamet etsen ve kendilerindeki zararı açıversen, elbetteki yine azgınlıklarında devam edip tereddütte bulunacaklardır.
SuatYıldırım 23:75 – Eğer Biz onlara merhamet edip, uğradıkları belayı giderseydik, yine onlar azgınlıklarında devam edip giderlerdi. [8,23; 6,28-29]
İbni Kesir 23:75 Şayet Biz, onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.
Elmalılı-orijinal 23:76 Filhakika biz, onları azâba tuttuk da yine rablarına karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar
Elmalılı 23:76 - Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru' ve niyazda da bulunmadılar.
DiyanetMeali 23:76 And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı.
DiyanetVakfı 23:76 Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru ve niyazda da bulunmuyorlar.
Ömer.N.Bilmen 23:76 Andolsun ki, Biz onları azap ile yakaladık, onlar yine Rableri için tevazuda bulunmadılar ve yalvarışta bulunmadılar.
SuatYıldırım 23:76 – Biz onları çeşitli azaplara da uğrattık. Buna rağmen yine de Rab’lerine boyun eğip O’na yalvarıp yakarmadılar. [6,43]
İbni Kesir 23:76 Andolsun ki Biz, onları azabla yakaladık. Ama yine de Rabblarına boyun eğmediler. Onlar yalvarıp yakarmazlar.
Elmalılı-orijinal 23:77 Nihayet üzerlerine şedid azâblı bir kapı açtığımız vakıt da onun içinde ye'se düşüvereceklerdir
Elmalılı 23:77 - Nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır!
DiyanetMeali 23:77 Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımız zaman ümitsiz kalıverdiler.*
DiyanetVakfı 23:77 En nihayet üzerlerine, azabı çok şiddetli bir kapı açtığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar orada şaşkın ve ümitsiz kalmışlardır!
Ömer.N.Bilmen 23:77 Nihâyet onların üzerine bir şiddetli azapkarîn kapı açtığımız vakit de onlar onun içinde ye'se düşmüş mütehayyir kimselerdir.
SuatYıldırım 23:77 – Ama ne zaman onların önüne ceza gününe mahsus zorlu bir azap kapısını açarsak, işte o zaman birden bütün ümitlerini yitiriverirler.
İbni Kesir 23:77 Sonunda onlara şiddetli bir azab kapısı açtığımızda şaşkına dönüp ümitsiz kalıverdiler
Elmalılı-orijinal 23:78 Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri, o Gönülleri inşa eden o siz, pek az şükrediyorsunuz
Elmalılı 23:78 - Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz!
DiyanetMeali 23:78 Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz.
DiyanetVakfı 23:78 O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!
Ömer.N.Bilmen 23:78 Halbuki O, o (Hâlık-i Kerîm)' dir ki, sizin için kulağı ve gözleri ve kalpleri yaratmıştır. Sizler ise ne kadar az şükredersiniz!
SuatYıldırım 23:78 – Ey insanlar, Rabbinizin buyruklarına kulak verin.Çünkü sizde işitme ve görmeyi sağlayan kulak ve gözleri, düşünüp hissetmenizi sağlayan kalpleri yaratan O’dur. Şükrünüz ne kadar da az! [12,103; 34,13]
İbni Kesir 23:78 Sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz.
Elmalılı-orijinal 23:79 Ve sizi Arzda yaratıp yayan o, hep ona haşrolunacaksınız
Elmalılı 23:79 - Ve sizi yeryüzünde yaratıp türeden O'dur. Sırf O'nun huzuruna toplanacaksınız.
DiyanetMeali 23:79 Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.
DiyanetVakfı 23:79 Ve O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sırf O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Ömer.N.Bilmen 23:79 Ve sizi yerde yaratıp yayan, O'dur ve O'na haşrolunacaksınızdır.
SuatYıldırım 23:79 – Sizi çoğaltıp dünyaya yayan da O’dur. Muhakkak yine O’nun huzuruna götürüleceksiniz.
İbni Kesir 23:79 Sizi yeryüzünde yaratıp türeten O'dur. Ve O'nun huzurunda toplanacaksınız
Elmalılı-orijinal 23:80 Ve o öldüren ve dirilten o, gece ve gündüzün ıhtilâfı da hep onun için, artık akıllanmıyacak mısınız
Elmalılı 23:80 - Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?
DiyanetMeali 23:80 Dirilten de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de O'nun emrine bağlıdır. Düşünmez misiniz?
DiyanetVakfı 23:80 Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!
Ömer.N.Bilmen 23:80 Ve O, o (Hâlık-i Azîm)dir ki, diriltir ve öldürür ve gecenin ve gündüzün ihtilâfı da O'nundur. (dilemesiyledir.) Hâlâ âkilâne düşünmez misiniz?
SuatYıldırım 23:80 – Hayatı veren de, öldüren de O’dur. Gece ile gündüzü peş peşe getiren de O’dur. Öyleyse hâlâ aklınızı başınıza alıp bunları bir düşünmez misiniz? [36,40; 25,62]
İbni Kesir 23:80 Dirilten de, öldüren de O'dur. Geceyle gündüzün birbiri ardı sıra gelmesi de O'nun emrine bağlıdır. Hala düşünmez misiniz?
Elmalılı-orijinal 23:81 Hayır, evvelkilerin dedikleri gibi dediler
Elmalılı 23:81 - Hayır, öncekilerin söylediklerinin benzerini söylediler.
DiyanetMeali 23:81 Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler.
DiyanetVakfı 23:81 Buna rağmen onlar, öncekilerin dedikleri gibi dediler.
Ömer.N.Bilmen 23:81 Hayır. Evvelkilerin dedikleri gibi dediler.
SuatYıldırım 23:81 – Ama böyle yapmak yerine, kendilerinden önceki münkirlerin dediklerini dediler.
İbni Kesir 23:81 Hayır, onlar yine de öncekilerin dediklerini derler.
Elmalılı-orijinal 23:82 «öldüğünüz ve bir türab, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı, cidden biz mi mutlak ba'solunacağız?
Elmalılı 23:82 - Dediler ki: "Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?"
DiyanetMeali 23:82-83 Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.
DiyanetVakfı 23:82 Dediler ki: Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?
Ömer.N.Bilmen 23:82 Dediler ki: «Öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı biz herhalde diriltilip kaldırılacağız?»
SuatYıldırım 23:82-83 – “Ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra biz dirilecekmişiz ha!Bize de, daha önce babalarımıza da bu vaad edilip durdu. Doğrusu bu dirilme işi, öncekilerin masallarından, başka bir şey değil!” dediler. [79,11-14; 36,77-79]
İbni Kesir 23:82 Onlar demişlerdi ki: Ölüp de toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltileceğiz?
Elmalılı-orijinal 23:83 Yemîn ederiz ki bize de, atalarımıza da bu, bundan evvel va'dolundu, bu eskilerin masallarından başka bir şey değil» dediler
Elmalılı 23:83 - "Yemin ederiz ki, gerek bize, gerekse daha önce atalarımıza böyle bir vaadde bulunuldu; (fakat) bu geçmiştekilerin masallarından başka bir şey değildir!"
DiyanetMeali 23:82-83 Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.
DiyanetVakfı 23:83 Hakikaten, gerek bize, gerekse daha önce atalarımıza böyle bir vaadde bulunuldu; (fakat) bu geçmiştekilerin masallarından başka bir şey değildir!
Ömer.N.Bilmen 23:83 Andolsun ki, biz de ve evvelce babalarımız da bununla vaad olunmuşuzdur. Şüphe yok ki bu, evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.
SuatYıldırım 23:82-83 – “Ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra biz dirilecekmişiz ha!Bize de, daha önce babalarımıza da bu vaad edilip durdu. Doğrusu bu dirilme işi, öncekilerin masallarından, başka bir şey değil!” dediler. [79,11-14; 36,77-79]
İbni Kesir 23:83 Andolsun ki biz, ve daha önce de atalarımız bununla tehdit edilmişti. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.
Elmalılı-orijinal 23:84 Kimin o Arz ve ondaki kimseler, eğer biliyorsanız? De
Elmalılı 23:84 - (Resulüm!) de ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?"
DiyanetMeali 23:84 De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?"
DiyanetVakfı 23:84 (Resûlüm!) de ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?
Ömer.N.Bilmen 23:84 De ki: «Yer ve onda olanlar, kimindir? Eğer siz bilir kimseler oldunuz ise (söyleyin).»
SuatYıldırım 23:84 – De ki: “Bütün dünya ve içinde yaşayanlar kimindir söyleyin bakalım, biliyorsanız.”
İbni Kesir 23:84 De ki: Yer ve onda bulunanlar kimindir? Biliyorsanız söyleyin.
Elmalılı-orijinal 23:85 Allahın diyecekler, o halde düşünmez misiniz? De
Elmalılı 23:85 - "Allah'a aittir" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız?" de.
DiyanetMeali 23:85 "Allah'ındır" diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de.
DiyanetVakfı 23:85 "Allah'a aittir" diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de.
Ömer.N.Bilmen 23:85 Elbette diyeceklerdir ki: «Allah'tır.» De ki: «O halde düşünmez misiniz?»
SuatYıldırım 23:85 – Elbette: “Allah’ındır” diyeceklerdir. Öyleyse, sen de ki: “Neden aklınızı başınıza almıyorsunuz?” [39,3]
İbni Kesir 23:85 Allah'ındır, diyecekler. Öyleyse ibret almaz mısınız? de.
Elmalılı-orijinal 23:86 Kim o yedi Semânın rabbı ve o azametli Arşın rabbı? De
Elmalılı 23:86 - "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" diye sor.
DiyanetMeali 23:86 "Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir?" de.
DiyanetVakfı 23:86 Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş'ın Rabbi kimdir? diye sor.
Ömer.N.Bilmen 23:86 De ki: «Yedi semanın Rabbi ve Azîm arşın Rabbi kimdir?»
SuatYıldırım 23:86 – “Peki, yedi kat göğün ve yüce arşın Rabbi kimdir?” diye sor.
İbni Kesir 23:86 De ki: Yedi göğün Rabbı ve yüce Arş'ın Rabbı kimdir?
Elmalılı-orijinal 23:87 Allahın diyecekler, o halde korkmaz mısınız? De
Elmalılı 23:87 - "(Onlar da) Allah'ındır." diyecekler. "Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız?" de.
DiyanetMeali 23:87 "Allah'tır" diyecekler! "Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de.
DiyanetVakfı 23:87 "(Bunlar da) Allah'ındır" diyecekler. Şu halde siz Allah'tan korkmaz mısınız! de.
Ömer.N.Bilmen 23:87 Hemen diyeceklerdir ki: «Allah» De ki: «O halde korkmaz mısınız?»
SuatYıldırım 23:87 – Elbette, “Allah’tır”, diyeceklerdir. Öyleyse, sen de ki: “İnandığınız Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
İbni Kesir 23:87 Allah'tır, diyecekler. Öyleyse sakınmaz mısınız? de.
Elmalılı-orijinal 23:88 Kim o her şeyin melekûtü yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırılmaz olan eğer ılminiz varsa? de
Elmalılı 23:88 - "Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor.
DiyanetMeali 23:88 "Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir?"
DiyanetVakfı 23:88 Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor.
Ömer.N.Bilmen 23:88 De ki: «Her şeyin melekûtu elinde (yed-i kudretinde) olan kimdir ki, o himaye eder ve kendisine karşı kimse himaye edilemez. Eğer siz bilir kimseler oldunuz iseniz (söyleyin bakalım).»
SuatYıldırım 23:88 – De ki: “Peki her şeyin gerçek yönetimini elinde tutan, Kendisi her şeyi koruyup gözeten, ama Kendisi himaye altında olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin bakalım! [36,83; 21,23; 15,92-93]
İbni Kesir 23:88 De ki: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran, ama barındırılmaya asla muhtaç olmayan kimdir?
Elmalılı-orijinal 23:89 Allahın diyecekler, o halde nereden büyüleniyorsunuz? De
Elmalılı 23:89 - "(Bunlar da) Allah'ındır." diyecekler. "Öyle ise nasıl olur da büyülenirsiniz?" de.
DiyanetMeali 23:89 "Allah'tır" diyecekler; "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz" de.
DiyanetVakfı 23:89 "(Bunların hepsi) Allah'ındır" diyecekler. Öyle ise nasıl olup da büyüye kapılıyorsunuz? de.
Ömer.N.Bilmen 23:89 Hemen diyeceklerdir ki: «Allah içindir.» De ki: «Artık siz nereden büyüleniyorsunuz?»
SuatYıldırım 23:89 – Elbette, “Allah’tır” diyecekler. Sen de ki: Öyleyse nasıl oluyor da büyülenip gerçekten uzaklaşıyorsunuz?”
İbni Kesir 23:89 Allah'tır, diyecekler. Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz? de.
Elmalılı-orijinal 23:90 Doğrusu biz onlara hakkı getirdik ve şüphesiz onlar yalancılar
Elmalılı 23:90 - Doğrusu biz onlara hakkı getirdik; onlar ise cidden yalancıdırlar.
DiyanetMeali 23:90 Hayır; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar yalancıdırlar.
DiyanetVakfı 23:90 Doğrusu biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise hakikaten yalancılardır.
Ömer.N.Bilmen 23:90 Hayır... Biz onlara hakkı getirdik. Onlar ise şüphe yok ki, elbette yalancılardır.
SuatYıldırım 23:90 – Hayır, Biz onlara gerçeği getirdik; fakat buna rağmen onlar yalanı tercih ediyorlar. İşte gerçek:
İbni Kesir 23:90 Hayır, Biz, onlara gerçeği getirdik. Ama onlar muhakkak yalancılardır.
Elmalılı-orijinal 23:91 Allah, hiç veled ittihaz etmedi, beraberinde bir tanrı da yok O surette her tanrı kendi yarattığı ile giderdi ve elbette biri diğerine kibrederdi, o isnad ettikleri vasıflardan sübhan o Allah
Elmalılı 23:91 - Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
DiyanetMeali 23:91 Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.
DiyanetVakfı 23:91 Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
Ömer.N.Bilmen 23:91 Allah hiçbir veled ittihaz edinmedi ve O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. O zaman her ilâh, kendi yarattığı ile giderdi ve bazıları bazısı üzerine yükselirdi. Allah ise onların vasfettiklerinden münezzehtir.
SuatYıldırım 23:91 – “Allah asla evlat edinmedi. O’nun yanı sıra hiçbir tanrı da yoktur. Öyle olsaydı her tanrı kendi yarattıklarını yanına alır ve onlardan biri diğerine üstün gelmeye çalışırdı. Allah o müşriklerin isnat ve nitelendirmelerinden münezzehtir.” [21,22]
İbni Kesir 23:91 Allah, hiç bir çocuk edinmemiştir ve O'nunla birlikte hiç bir ilah da yoktur. Olsaydı; o zaman, her ilah, kendi yarattığını alıp götürür ve birbirinden üstün çıkmaya çalışırlardı. Allah, onların nitelendirdiklerinden mğünezzehtir.
Elmalılı-orijinal 23:92 O gayb-ü şehadetin âlimi, binaenaleyh onların koştukları çok yüksek
Elmalılı 23:92 - Allah, gaybı da, açık olanı da bilir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.
DiyanetMeali 23:92 O, görülmeyeni de, görüleni de bilir. Koştukları ortaklardan yücedir.*
DiyanetVakfı 23:92 Allah, gaybı da şehâdeti de bilendir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.
Ömer.N.Bilmen 23:92 Gaib olanı da, âşikâre bulunanı da bilendir. İşte onların şerik koştuklarından müteâlidir.
SuatYıldırım 23:92 – Görünmeyen ve görünen, gizli ve âşikâr her şeyi bilen Allah, onların iddia ettikleri şerikleri olmaktan yücedir. [10,18]
İbni Kesir 23:92 O, görüleni de, görülmeyeni de bilir. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
Elmalılı-orijinal 23:93 De ki: rabbım! eğer onlara edilen vaîdi bana behemehal göstereceksen
Elmalılı 23:93 - (Resulüm!) De ki: Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka göstereceksen,
DiyanetMeali 23:93-94 De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi."
DiyanetVakfı 23:93 (Resûlüm!) De ki: "Rabbim! Eğer onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka bana göstereceksen.
Ömer.N.Bilmen 23:93 De ki: «Yarabbi! Eğer onlara edilen vaîdi bana herhalde gösterecek isen.»
SuatYıldırım 23:93-94 – De ki: “Ya Rabbî, eğer onlara vâd edilen o azabı bana göstereceksen, beni o zalimler güruhu içinde bırakma!”
İbni Kesir 23:93 De ki: Rabbım, onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen,
Elmalılı-orijinal 23:94 Beni o zalimler güruhunda bulundurma rabbım!
Elmalılı 23:94 - Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim!
DiyanetMeali 23:93-94 De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi."
DiyanetVakfı 23:94 Bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma, Rabbim!"
Ömer.N.Bilmen 23:94 «Yarabbi! Beni o zalimler olan kavmin içinde bulundurma.»
SuatYıldırım 23:93-94 – De ki: “Ya Rabbî, eğer onlara vâd edilen o azabı bana göstereceksen, beni o zalimler güruhu içinde bırakma!”
İbni Kesir 23:94 Rabbım, o zaman beni zalimler güruhunun içinde bulundurma.
Elmalılı-orijinal 23:95 Şübhesiz ki siz, onlara yaptığımız vaîdi sana göstermeğe elbette kadiriz
Elmalılı 23:95 - Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
DiyanetMeali 23:95 Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz.
DiyanetVakfı 23:95 Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.
Ömer.N.Bilmen 23:95 Ve şüphe yok ki, Biz onlara yapmış olduğumuz vaîdi sana göstermeğe elbette kadirleriz.
SuatYıldırım 23:95 – Biz onlara vâd ettiğimiz azabı sana göstermeye elbette kadiriz.
İbni Kesir 23:95 Biz, onlara vaad ettiğimizi sana göstermeye elbette kadiriz.
Elmalılı-orijinal 23:96 Sen o kötülüğü en güzel olan hasletle def'et, biz, onların ne halt edeceklerini daha iyi biliriz
Elmalılı 23:96 - Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
DiyanetMeali 23:96 Kötülüğü en iyi ile sav. Onların vasıflandırmalarını Biz daha iyi biliriz.
DiyanetVakfı 23:96 Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Ömer.N.Bilmen 23:96 Sen o kötülüğü en güzel olan şey ile defet. Biz onların neler ile vasfeder olduklarını daha iyi biliriz.
SuatYıldırım 23:96 – Fakat onlar ne yaparlarsa yapsınlar, sen yine de kötülüğü en iyi tarzda sav. Biz onların, senin hakkındaki asılsız iddialarını pek iyi biliriz.
İbni Kesir 23:96 Sen, kötülüğü en güzel ile sav. Onların nitelendirmekte olduklarını Biz, çok daha iyi biliriz.
Elmalılı-orijinal 23:97 Ve de ki: sana sığınırım rabbım! O Şeytanların dürtüşmelerinden
Elmalılı 23:97 - Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
DiyanetMeali 23:97 De ki: "Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım."
DiyanetVakfı 23:97 Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
Ömer.N.Bilmen 23:97 Ve dedi ki: «Yarabbi! Ben sana şeytanların vesveselerinden sığınırım.»
SuatYıldırım 23:97-98 – Sen de ki: “Ya Rabbî! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!”
İbni Kesir 23:97 Ve de ki: Rabbım, şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım.
Elmalılı-orijinal 23:98 Ve sana sığınırım rabbım! huzuruma gelmelerinden
Elmalılı 23:98 - Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.
DiyanetMeali 23:98 "Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım."
DiyanetVakfı 23:98 Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!
Ömer.N.Bilmen 23:98 «Ve Yarabbi! Sana sığınırım, onların huzuruma gelmelerinden.»
SuatYıldırım 23:97-98 – Sen de ki: “Ya Rabbî! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!”
İbni Kesir 23:98 Rabbım, onların huzurumda bulunmalarından Sana sığınırım.
Elmalılı-orijinal 23:99 Nihayet Her birine ölüm geldiği vakıt diyecek ki: rabbım! döndür, döndür beni döndür
Elmalılı 23:99 - Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder,"
DiyanetMeali 23:99-100 Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.
DiyanetVakfı 23:99 Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: "Rabbim! der, beni geri gönder;"
Ömer.N.Bilmen 23:99 Nihâyet onlardan birine ölüm gelince der ki: «Yarabbi! Beni geri gönderin.»
SuatYıldırım 23:99-100 – Âhireti inkâr edenlerden birine ölüm gelip çatınca, işte o zaman: “Ya Rabbî!” der, “ne olur beni dünyaya geri gönderin, ta ki zayi ettiğim ömrümü telafi edip iyi işler yapayım.”Hayır, hayır! Bu onun söylediği mânasız bir sözdür. Çünkü dünyadan ayrılanların önünde, artık, diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır. [32,12; 6,27 63,10-11; 14,44; 7,53; 42,44; 40,11]
İbni Kesir 23:99 Onlardan birine ölüm geldiği vakit der ki: Rabbım, beni geri döndür.
Elmalılı-orijinal 23:100 Belki ben o baktığımda salih bir amel işlerim, hayır hayır! O bir kelimedir ki onu o söyler, ötelerinden ise bir berzah vardır, tâ ba's olunacakları güne kadar
Elmalılı 23:100 - "Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.
DiyanetMeali 23:99-100 Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır.
DiyanetVakfı 23:100 "Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.
Ömer.N.Bilmen 23:100 «Belki ben terkettiğim şey hususunda bir sâlih amel işlerim.» Hayır. Bu bir lâkırdıdır ki bunu söyleyen odur ve onların önlerinde ba's olunacakları güne kadar bir hâil vardır.
SuatYıldırım 23:99-100 – Âhireti inkâr edenlerden birine ölüm gelip çatınca, işte o zaman: “Ya Rabbî!” der, “ne olur beni dünyaya geri gönderin, ta ki zayi ettiğim ömrümü telafi edip iyi işler yapayım.”Hayır, hayır! Bu onun söylediği mânasız bir sözdür. Çünkü dünyadan ayrılanların önünde, artık, diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır. [32,12; 6,27 63,10-11; 14,44; 7,53; 42,44; 40,11]
İbni Kesir 23:100 Belki yapmadan bıraktığımı tamamlar ve salih amel işlerim. Hayır, bu söylediği, sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında onları geriye dönmekten alıkoyan bir berzah vardır.
Elmalılı-orijinal 23:101 O vakıt Sûr üfürüldü mü artık beyinlerinde o gün ne ensab vardır ne de soruşurlar
Elmalılı 23:101 - Sûr'a üflendiği zaman aralarında artık ne soysop (çekişmesi) vardır, ne de birbirlerini soruşturacaklardır.
DiyanetMeali 23:101 Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar.
DiyanetVakfı 23:101 Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.
Ömer.N.Bilmen 23:101 Sûra üfürüleceği zaman artık aralarında ne ensab vardır ve ne de soruşurlar.
SuatYıldırım 23:101 – Sûra üflendiği zaman, o gün artık ne aralarındaki akraba tutkunluğu bir fayda verir, ne de kişi bir başkasının halini sormayı hatırından geçirir.
İbni Kesir 23:101 Sur'a üflendiği zaman; o gün, artık aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez. Birbirlerine bir şey de soramazlar.
Elmalılı-orijinal 23:102 O zaman her kimin tartıları ağır gelirse işte onlar o felâh bulanlardır
Elmalılı 23:102 - Böylece kimlerin tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
DiyanetMeali 23:102 Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır.
DiyanetVakfı 23:102 Artık kimlerin (sevap) tartılan ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
Ömer.N.Bilmen 23:102 Artık kimin tartıları ağır gelirse işte felâh bulmuş olanlar, onlardır.
SuatYıldırım 23:102 – O gün kimin iyilikleri mizanda ağır basarsa onlar kurtulacaklar.
İbni Kesir 23:102 Tartıları ağır gelenler; işte onlar, felaha ermiş olanların kendileridir.
Elmalılı-orijinal 23:103 Her kimin de tarıları yeğni gelirse işte onlar kendilerine yazık edenler, Cehennemde kalanlardır
Elmalılı 23:103 - Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.
DiyanetMeali 23:103 Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler.
DiyanetVakfı 23:103 Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.
Ömer.N.Bilmen 23:103 Ve kimin tartıları da hafif olmuş olursa işte nefislerine yazık etmiş olanlar, cehennemde ebedî kalanlar da onlardır.
SuatYıldırım 23:103 – Kimin iyilikleri tartıda hafif kalırsa, işte kendilerini ziyana sokanlar, cehennemde ebedî kalanlar onlar olacaklardır.
İbni Kesir 23:103 Kimin de tartıları hafif gelirse; işte onlar, kendilerine yazık edenlerdir, cehennemde ebedi kalırlar.
Elmalılı-orijinal 23:104 Ateş yüzlerini yalar, o halde ki içinde dişleri sırıtır
Elmalılı 23:104 - Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar.
DiyanetMeali 23:104 Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.
DiyanetVakfı 23:104 Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
Ömer.N.Bilmen 23:104 Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir.
SuatYıldırım 23:104 – Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir. [14,50; 21,39]
İbni Kesir 23:104 Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.
Elmalılı-orijinal 23:105 Değil mi idi âyetlerim size okunuyor du siz onları tekzib ediyordunuz?
Elmalılı 23:105 - (Allah Teâlâ,) Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi?... der.
DiyanetMeali 23:105 Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der.
DiyanetVakfı 23:105 Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi?
Ömer.N.Bilmen 23:105 «Değil mi ki Benim âyetlerim size karşı tilâvet ediliyordu da siz onları tekzîp ediyordunuz.»
SuatYıldırım 23:105 – Allah Teâlâ onlara şöyle buyurur: “Âyetlerim size okunurdu da siz onları yalan sayardınız değil mi?” [4,165; 17,15; 67,8-11]
İbni Kesir 23:105 Ayetlerim size okunurken, onları yalanlayanlar siz değil miydiniz?
Elmalılı-orijinal 23:106 Rabbımız! derler: bize şekavetimiz galebe etti ve biz bir sapgın bir kavm idik
Elmalılı 23:106 - Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz, bir sapıklar topluluğu idik.
DiyanetMeali 23:106 Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk."
DiyanetVakfı 23:106 Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz, bir sapıklar topluluğu idik.
Ömer.N.Bilmen 23:106 Diyeceklerdir ki: «Ey Rabbimiz! Bizim üzerimize şekâvetimiz galebe etti ve biz sapıtmışlar olan bir kavim olduk.»
SuatYıldırım 23:106-107 – “Ey Ulu Rabbimiz”, derler, “azgınlığımız, kötü talihimiz ağır bastı, biz de yoldan sapan kimseler olduk bir kere. Ama ne olur ey Ulu Rabbimiz, kurtar bizi bu ateşten, eğer bir daha o kötülükleri yaparsak işte o zaman, kendimize iyice yazık eder, zalimin teki oluruz!”
İbni Kesir 23:106 Derler ki: Rabbımız, bedbahtlığımız bizi yenmişti. Sapıklar topluluğu olmuştuk.
Elmalılı-orijinal 23:107 Ey bizim rabbımız! çıkar bizleri bundan, döner bir daha edersek her halde bizler zalimiz
Elmalılı 23:107 - Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız.
DiyanetMeali 23:107 "Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz."
DiyanetVakfı 23:107 Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız.
Ömer.N.Bilmen 23:107 «Ey Rabbimiz! Bundan bizleri çıkar, imdi bir daha dönersek artık şüphe yok ki, biz zalim kimseleriz.»
SuatYıldırım 23:106-107 – “Ey Ulu Rabbimiz”, derler, “azgınlığımız, kötü talihimiz ağır bastı, biz de yoldan sapan kimseler olduk bir kere. Ama ne olur ey Ulu Rabbimiz, kurtar bizi bu ateşten, eğer bir daha o kötülükleri yaparsak işte o zaman, kendimize iyice yazık eder, zalimin teki oluruz!”
İbni Kesir 23:107 Rabbımız, bizi buradan çıkar, tekrar dönersek doğrusu zulmetmiş oluruz.
Elmalılı-orijinal 23:108 Buyurur ki sinin orada, söylemeyin bana
Elmalılı 23:108 - (Allah) buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana konuşmayın artık.
DiyanetMeali 23:108-111 Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.
DiyanetVakfı 23:108 Buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana karşı konuşmayın artık!
Ömer.N.Bilmen 23:108 Buyuracaktır ki: «Zelilâne sükut edip durun orada, Bana bir şey söylemeyin.»
SuatYıldırım 23:108 – Allah Teâlâ: “Kesin sesinizi, sakın bir daha Bana bir şey söylemeye kalkışmayın!” buyurur.
İbni Kesir 23:108 Buyurdu ki: Yıkılıp gidin içerisine. Benimle konuşmayın.
Elmalılı-orijinal 23:109 çünkü kullarımdan bir fırka vardı «rabbena amenna fağfirlena verhamna fein udna feinna zalimun» diyorlardı da
Elmalılı 23:109 - Çünkü kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı.
DiyanetMeali 23:108-111 Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.
DiyanetVakfı 23:109 Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.
Ömer.N.Bilmen 23:109 «Çünkü kullarımdan bir zümre var idi ki, 'Ey Rabbimiz! Sana imân ettik, artık bizi yarlığa ve bize merhamet buyur ve Sen rahmet edenlerin elbette hayırlısısın' derlerdi.»
SuatYıldırım 23:109-110 – Kullarımdan, bir kısmı “inandık ya Rabbî! Affet günahlarımızı, merhamet et bize, çünkü Sen merhamet edenlerin en iyisi, en hayırlısısın!” dediklerinde, onları alaya alan sizler değil miydiniz!Sonunda sizin bu davranışlarınız Beni gönlünüzden geçirmeyi, Beni yâdetmeyi size unutturdu da, onlarla eğlenip durdunuz.
İbni Kesir 23:109 Çünkü kullarımdan bir zümre vardı ki, onlar: Rabbımız, inandık, artık bağışla bizi, merhamet et bize. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, diyordu.
Elmalılı-orijinal 23:110 siz onları mashara yerine tutunuz, hattâ size benim yâdımı unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz
Elmalılı 23:110 - İşte siz onları alaya aldınız; sonunda bu davranışınız size beni yâd etmeyi unutturdu; çünkü siz onlara gülüyordunuz.
DiyanetMeali 23:108-111 Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.
DiyanetVakfı 23:110 İşte siz onları alaya aldınız; sonunda onlar (ile alay etmeniz) size beni yâdetmeyi unutturdu, siz onlara gülüyordunuz.
Ömer.N.Bilmen 23:110 «Halbuki, siz onlara maskara ittihaz ettiniz, tâ ki, bunlar (böyle maskaralıklarınız) size Beni yâd etmeyi unutturdular ve onlardan (istihzâ ile) güler kimseler olmuştunuz.»
SuatYıldırım 23:109-110 – Kullarımdan, bir kısmı “inandık ya Rabbî! Affet günahlarımızı, merhamet et bize, çünkü Sen merhamet edenlerin en iyisi, en hayırlısısın!” dediklerinde, onları alaya alan sizler değil miydiniz!Sonunda sizin bu davranışlarınız Beni gönlünüzden geçirmeyi, Beni yâdetmeyi size unutturdu da, onlarla eğlenip durdunuz.
İbni Kesir 23:110 Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Öyle ki size Benim zikrimi unutturdular. Ve siz, onlara hep gülüyordunuz.
Elmalılı-orijinal 23:111 İşte onlara ben sabretmelerine mukabil bu gün bu mükâfatı verdim, onlardır onlar, murada erenler
Elmalılı 23:111 - Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muradlarına erenlerdir.
DiyanetMeali 23:108-111 Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.
DiyanetVakfı 23:111 Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir.
Ömer.N.Bilmen 23:111 «Şüphe yok ki, bugün Ben onları sabrettikleri sebebiyle mükâfaata nâil ettim, muhakkak ki necâta ermiş olanlar da onlardır, onlar.»
SuatYıldırım 23:111 – İşte Ben de sabretmelerine karşılık bugün onları ödüllendirdim.İşte umduklarına kavuşanlar onlardır.
İbni Kesir 23:111 Sabrettiklerinden dolayı bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar, kurtuluşa erenlerin kendileridir.
Elmalılı-orijinal 23:112 Arzda seneler sayısı ne kadar kaldınız? Buyurur
Elmalılı 23:112 - (Allah inkârcılara) "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar.
DiyanetMeali 23:112 Allah onlara yine: "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız" der.
DiyanetVakfı 23:112 (Allah inkârcılara) "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar.
Ömer.N.Bilmen 23:112 Buyuracaktır ki: «Yerde ne kadar seneler kaldınız?»
SuatYıldırım 23:112 – Sonra Allah cehennemdekilere der ki: “Size kalsa, dünyada kaç yıl kaldınız?” [30,55; 46,35]
İbni Kesir 23:112 Buyurdu ki: Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?
Elmalılı-orijinal 23:113 Bir gün veya bir günün birazı, sayanlara sor derler
Elmalılı 23:113 - "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte bilenlere sor." derler.
DiyanetMeali 23:113 "Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler.
DiyanetVakfı 23:113 "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor" derler.
Ömer.N.Bilmen 23:113 Diyeceklerdir ki: «Ya bir gün veya bir günün birazı kadar kaldık.» İmdi sayanlara sor.
SuatYıldırım 23:113 – Onlar: “Bir gün veya daha da az. Ne bilelim, isterseniz bunu tam tamına aklında tutanlara sor! Zira bizim aklımız başımızdan gitmiş durumda.” diye cevap verirler.
İbni Kesir 23:113 Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor, dediler.
Elmalılı-orijinal 23:114 Buyurur ki bilmiş olsanız cidden pek az kaldınız
Elmalılı 23:114 - (Allah) buyurur ki: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!
DiyanetMeali 23:114-115 Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.
DiyanetVakfı 23:114 Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!
Ömer.N.Bilmen 23:114 Buyuracaktır ki: «Siz ancak pek az kaldınız, eğer siz hakikaten bilir kimseler oldunuz iseniz.»
SuatYıldırım 23:114 – Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Siz, doğrusu pek az kaldınız.Bu gerçeği bir bilseydiniz, Bana isyan etmezdiniz.”
İbni Kesir 23:114 Buyurdu ki: Çok az bir süre kaldınız. Keşki bilseydiniz.
Elmalılı-orijinal 23:115 Ya zannettiniz mi ki biz, sizi sırf bir abes yarattık? ve siz, bize irca' edilmiyeceksiniz?
Elmalılı 23:115 - Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?
DiyanetMeali 23:114-115 Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.
DiyanetVakfı 23:115 Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?
Ömer.N.Bilmen 23:115 «Ya siz zannettiniz mi ki, Biz sizi ancak bir abes yere yarattık ve hakikaten siz Bize döndürülmeyeceksiniz?»
SuatYıldırım 23:115 – “Bizim sizi boşuna yarattığımızı, Bizim huzurumuza dönüp hesap vermeyeceğinizi mi sandınız?”
İbni Kesir 23:115 Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize hiç döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
Elmalılı-orijinal 23:116 Demek ki Allah, o hak padişah yüksek çok yüksek, başka tanrı yok ancak o, o Arşı kerîmin rabbı
Elmalılı 23:116 - Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bereketli Arş'ın sahibidir.
DiyanetMeali 23:116 Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur. O, yüce arşın Rabbidir.
DiyanetVakfı 23:116 Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın sahibidir.
Ömer.N.Bilmen 23:116 Bihakkın hükümdar olan Allah Teâlâ pek yücedir. O'ndan başka bir ilâh yoktur. (O) Kerîm olan Arş'ın Rabbidir.
SuatYıldırım 23:116 – “Öyleyse artık şu gerçeği bilin ki Allah yüceler yücesidir.Gerçek hükümran O’dur. O’ndan başka tanrı yoktur.Pek değerli arşın Rabbidir”
İbni Kesir 23:116 Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka hiç bir tanrı yoktur ve O, yüce Arş'ın Rabbıdır.
Elmalılı-orijinal 23:117 Ve her kim Allahın beraberinde diğer bir tanrı da'vâ ederse onun ona hiç bir bürhanı yoktur ve ancak rabbının ındinde hisabı vardır, hak bu ki kâfirler felâh bulmazlar
Elmalılı 23:117 - Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası muhakkak ki, kâfirler kurtuluşa eremezler.
DiyanetMeali 23:117 Allah'la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkarcılar elbette kurtulamazlar.
DiyanetVakfı 23:117 Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa, -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur- o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası muhakkak ki kâfirler iflah olmaz.
Ömer.N.Bilmen 23:117 Ve her kim Allah ile beraber bir ilâha da taparsa ki, bunun için ona hiçbir delil yoktur, artık onun hesabı muhakkak ki Rabbinin katındadır. Şüphe yok ki, kâfirler felâha nâil olmazlar.
SuatYıldırım 23:117 – O halde, kim tanrılığını ispat eden hiç bir delili olmamasına rağmen,Allah’ın beraber başka bir tanrıya taparsa,âhirette Rabbinin huzurunda hesabını verecek, cezasını çekecektir.Şurası muhakkak ki kâfirler asla iflah olmazlar.
İbni Kesir 23:117 Kim, başka bir tanrıya taparsa; onun hiç bir delili yoktur ve onun hesabı Rabbının katındadır. Gerçek şu ki, kafirler felah bulamazlar.
Elmalılı-orijinal 23:118 Hem şöyle de: «Râbbım! bana magrifet, merhamet buyur, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.»
Elmalılı 23:118 - Resulüm! De ki: "Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin."
DiyanetMeali 23:118 De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın."*
DiyanetVakfı 23:118 (Resûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.
Ömer.N.Bilmen 23:118 Ve de ki: «Yarabbi! Mağfiret ve rahmet buyur ve Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.»
SuatYıldırım 23:118 – Öyleyse (ey Resulüm ve ey mümin!) Sen şöyle dua et:”Ya Rabbî, Sen bizi affet, Sen bize merhamet et. Zira merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin Sen!”
İbni Kesir 23:118 De ki: Rabbım, mağfiret et, merhamet et. Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın.