Elmalılı-orijinal 52:1 Kasem olsun o Tura

Elmalılı 52:1 - Andolsun Tûr'a,

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:1 Tûr'a, andolsun ki,

Ömer.N.Bilmen 52:1-3 Kasem olsun Tûr'a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.

SuatYıldırım 52:1 – Tur’a (o dağa)

İbni Kesir 52:1 Andolsun; Tur'a.


Elmalılı-orijinal 52:2 Ve yayılmış bir verakta

Elmalılı 52:2-3 - Yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba,

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:2 Satır satır yazılmış Kitab'a,

Ömer.N.Bilmen 52:1-3 Kasem olsun Tûr'a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.

SuatYıldırım 52:2-3 – İnce deri üzerine yazılmış o kitaba.

İbni Kesir 52:2 Satır satır dizilmiş kitaba;


Elmalılı-orijinal 52:3 Yazılmış bir kitaba

Elmalılı 52:2-3 - Yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba,

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:3 Yayılmış ince deri üzerine,

Ömer.N.Bilmen 52:1-3 Kasem olsun Tûr'a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride.

SuatYıldırım 52:2-3 – İnce deri üzerine yazılmış o kitaba.

İbni Kesir 52:3 Yayılmış ince deri üzerine.


Elmalılı-orijinal 52:4 Ve beyti ma'mûra

Elmalılı 52:4 - Ma'mur eve,

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:4 Beyt-i Ma'mûr'a,

Ömer.N.Bilmen 52:4-7 Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.

SuatYıldırım 52:4 – Beyt-i Ma’mûr’a

İbni Kesir 52:4 Ma'mur eve.


Elmalılı-orijinal 52:5 Ve sakfi merfûa

Elmalılı 52:5 - Yükseltilmiş tavana,

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:5 Yükseltilmiş tavana(göğe),

Ömer.N.Bilmen 52:4-7 Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.

SuatYıldırım 52:5 – O pek yüksek tavan, gök kubbeye.

İbni Kesir 52:5 Yükseltilmiş tavana.


Elmalılı-orijinal 52:6 bahri mescûre ki

Elmalılı 52:6 - Kaynatılmış denize, (andolsun ki)

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:6 Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),

Ömer.N.Bilmen 52:4-7 Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.

SuatYıldırım 52:6 – Ağzına kadar dolu okyanusa yemin olsun ki:

İbni Kesir 52:6 Dolan denize.


Elmalılı-orijinal 52:7 Rabbının azâbı olacak muhakkak

Elmalılı 52:7 - Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:7 Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.

Ömer.N.Bilmen 52:4-7 Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.

SuatYıldırım 52:7 – Rabbinin cezası mutlaka vuku bulacaktır.

İbni Kesir 52:7 Muhakkak Rabbının azabı vuku bulacaktır.


Elmalılı-orijinal 52:8 Yoktur onu hiç bir def'edecek

Elmalılı 52:8 - Ona engel olacak (hiçbir şey de) yoktur.

DiyanetMeali 52:1-8 Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.

DiyanetVakfı 52:8 Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.

Ömer.N.Bilmen 52:8-9 Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır.

SuatYıldırım 52:8 – Onu önleyecek hiç bir kuvvet yoktur.

İbni Kesir 52:8 Onu engelleyecek yoktur.


Elmalılı-orijinal 52:9 O gün ki Sema bir çalkanış çalkanır

Elmalılı 52:9 - O gün gök, bir çalkanış çalkalanır

DiyanetMeali 52:9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

DiyanetVakfı 52:9 O gün gök sallanıp çalkalanır.

Ömer.N.Bilmen 52:8-9 Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır.

SuatYıldırım 52:9 – Gün gelecek, gök şiddetle çalkalanacak.

İbni Kesir 52:9 O gün; gök, sarsıldıkça sarsılır,


Elmalılı-orijinal 52:10 Dağlar da bir yürüyüş yürür

Elmalılı 52:10 - Dağlar da bir yürüyüş yürür.

DiyanetMeali 52:9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

DiyanetVakfı 52:10 Dağlar yürüdükçe yürür.

Ömer.N.Bilmen 52:10-11 Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün ve ay tekzîp edenler için.

SuatYıldırım 52:10 – Dağlar sür’atle yürüyecektir.

İbni Kesir 52:10 Dağlar, yürüdükçe yürür.


Elmalılı-orijinal 52:11 Vay artık o gün o yalan diyenlere

Elmalılı 52:11 - Vay haline o gün yalanlayanların!

DiyanetMeali 52:9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

DiyanetVakfı 52:11 Yalanlayanların vay haline o gün!

Ömer.N.Bilmen 52:10-11 Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün ve ay tekzîp edenler için.

SuatYıldırım 52:11 – O gün, hakkı yalan sayıp Peygambere yalancı diyenlerin vay hallerine!

İbni Kesir 52:11 İşte o gün; yalanlayanların vay haline.


Elmalılı-orijinal 52:12 Ki onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar

Elmalılı 52:12 - Ki onlar, daldıkları bir batak (bâtıl)da oynayıp duruyorlar.

DiyanetMeali 52:9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

DiyanetVakfı 52:12 Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır.

Ömer.N.Bilmen 52:12 O kimseler ki, onlar bir bataklıkta oynarlar.

SuatYıldırım 52:12 – Onlar ki daldıkları batıl içinde oynayıp dururlar.

İbni Kesir 52:12 Onlar ki; daldıkları batıl içinde oyalanıp durmaktadırlar.


Elmalılı-orijinal 52:13 O gün ki Cehenneme bir kakılış kakılacaklar

Elmalılı 52:13 - O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılacaklar.

DiyanetMeali 52:13-14 Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

DiyanetVakfı 52:13 O gün cehennem ateşine itilip atılırlar :

Ömer.N.Bilmen 52:13 Bir gün ki, cehennem ateşine şiddetli bir surette atılıp defedilirler.

SuatYıldırım 52:13 – O gün onlar cehenneme şiddetle itilirler.

İbni Kesir 52:13 O gün; cehennem ateşine itildikçe itilirler.


Elmalılı-orijinal 52:14 İşte diye: bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş

Elmalılı 52:14 - (Onlara): "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur" (denilecek).

DiyanetMeali 52:13-14 Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

DiyanetVakfı 52:14 "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur!" denilir.

Ömer.N.Bilmen 52:14 Bu, o ateştir ki, siz bunu talep eder olmuştunuz. (denilir).

SuatYıldırım 52:14 – İşte, denilir, alın size yalan saydığınız ateş!

İbni Kesir 52:14 Yalanlayıp durduğunuz ateş, işte budur.


Elmalılı-orijinal 52:15 Buda mı sihir? Yoksa siz görmüyorsunuz?

Elmalılı 52:15 - "Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?

DiyanetMeali 52:15-16 Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

DiyanetVakfı 52:15 Bir büyü müdür bu, yoksa görmüyor musunuz?

Ömer.N.Bilmen 52:15 Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz?

SuatYıldırım 52:15 – Haydi söyleyin bakalım, bu da mı sihir, yoksa siz mi görmüyormuşsunuz?

İbni Kesir 52:15 Bu bir büyü müdür, yoksa siz görmüyor musunuz?


Elmalılı-orijinal 52:16 Yaslanın ona bakalım, ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi bir, hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz

Elmalılı 52:16 - Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artık sizin için birdir. Siz hep yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız" (denilecek).

DiyanetMeali 52:15-16 Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

DiyanetVakfı 52:16 Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.

Ömer.N.Bilmen 52:16-17 Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler.

SuatYıldırım 52:16 – Girin oraya! İster dayanın, ister dayanamayın, artık hepsi bir!Siz sadece ne yaptıysanız onun karşılığını bulacaksınız.

İbni Kesir 52:16 Girin oraya. Sabretseniz de, sabretmeseniz de artık birdir. Çünkü siz; ancak yapmakta olduklarınızla cezalandırılıyorsunuz.


Elmalılı-orijinal 52:17 Fakat korunan müttakıler Cennetler, ni'metler içinde

Elmalılı 52:17 - Şüphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler.

DiyanetMeali 52:17-18 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

DiyanetVakfı 52:17 Şüphesiz (kötülüklerden) korunanlar cennetlerde ve nimet içindedirler.

Ömer.N.Bilmen 52:16-17 Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler.

SuatYıldırım 52:17 – Müttakiler ise cennetlerde nimet içindedirler.

İbni Kesir 52:17 Muhakkak ki muttakiler; cennetler ve nimetlerdedirler.


Elmalılı-orijinal 52:18 Rablarının kendilerine verdiği ile zevkyab olmaktadırlar, rabları korumuştur da onları o Cahim azâbından

Elmalılı 52:18 -Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.

DiyanetMeali 52:17-18 Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

DiyanetVakfı 52:18 Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefâ sürerler, (Zira) Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.

Ömer.N.Bilmen 52:18 Kendilerine Rablerinin verdiği şey ile zevkiyâb olmaktadırlar ve onları Rableri cehennem azabından korumuştur.

SuatYıldırım 52:18 – Rab’lerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rab’leri onları yakıcı ateşin azabından korumuştur.

İbni Kesir 52:18 Rabblarının kendilerine verdikleriyle mutlu olarak. Rabbları onları cehennem azabından da korumuştur.


Elmalılı-orijinal 52:19 Yeyin için, afiyetler olsun çalıştığınız için

Elmalılı 52:19 - (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için" (denilir.)

DiyanetMeali 52:19-20 Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

DiyanetVakfı 52:19 Onlara: Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin,için (denilir).

Ömer.N.Bilmen 52:19-20 Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik.

SuatYıldırım 52:19-20 – Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: “Yiyin, için, afiyetler olsun!” Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37,44]

İbni Kesir 52:19 İşlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.


Elmalılı-orijinal 52:20 Dayanarak, sıra sıra dizilmiş a'lâ koltuklara, eş etmişizdir de kendilerine güzel iri gözlü hurîleri

Elmalılı 52:20 - Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.

DiyanetMeali 52:19-20 Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

DiyanetVakfı 52:20 " Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak"Onları,ceylan gözlü hûrilerle evlendirmişizdir:

Ömer.N.Bilmen 52:19-20 Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik.

SuatYıldırım 52:19-20 – Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: “Yiyin, için, afiyetler olsun!” Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37,44]

İbni Kesir 52:20 Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak. Ve onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirdik.


Elmalılı-orijinal 52:21 Ve İyman edenleri ki zürriyyetleri de iyman ile arkalarından gelmiş, zürriyyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiç bir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır

Elmalılı 52:21 - İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.

DiyanetMeali 52:21 İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.

DiyanetVakfı 52:21 İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların amellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir.

Ömer.N.Bilmen 52:21 Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır.

SuatYıldırım 52:21 – Kendileri iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerinin izinden gidenlerin nesillerini de kendilerine kavuştururuz.Onların emeklerinden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmeyiz. Onlardan her biri kazandığı güzel neticeleri ile daimdir. [74,38-40; 13,23]

İbni Kesir 52:21 İman edip de soyları da imanda kendilerine tabi olanlar; onlara, soylarını da kattık. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmedik. Herkes kazandığı ile bağlıdır.


Elmalılı-orijinal 52:22 Birde onlara bir meyve ve içlerinin çekeceği bir et yetiştirmekteyizdir

Elmalılı 52:22 - Onlara canlarının istediği meyvalar ve etlerden bol bol verdik.

DiyanetMeali 52:22 Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.

DiyanetVakfı 52:22 Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.

Ömer.N.Bilmen 52:22-23 Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah.

SuatYıldırım 52:22 – Onlara canlarının istediği meyve ve et çeşitlerinden bol bol veririz. [56,20-21] {KM, Matta 8,11; Luka 13,29; Vahiy 19,9}

İbni Kesir 52:22 Onlara, diledikleri meyve ve etten bol bol vermişizdir.


Elmalılı-orijinal 52:23 Orada bir peymâne çekiştirirler ki ne bir saçmalama vardır onda ne bir günaha sokma

Elmalılı 52:23 - Yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba,

Elmalılı 52:23 - Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma.

DiyanetMeali 52:23 Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır.

DiyanetVakfı 52:23 Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.

Ömer.N.Bilmen 52:22-23 Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah.

SuatYıldırım 52:23 – Onlar orada içecek kadehleri kapşırlar ki bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir.

İbni Kesir 52:23 Orada öyle bir kadehi devrederler ki; onda, bir saçmalama ve günaha sokma yoktur.


Elmalılı-orijinal 52:24 Bırıl bırıl da üzerlerine döner kendilerine mahsus hizmetciler, sanki sadeflerinde saklı inciler

Elmalılı 52:24 - Kendilerine ait bir takım hizmetçiler de onların etrafında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.

DiyanetMeali 52:24 Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar.

DiyanetVakfı 52:24 Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.

Ömer.N.Bilmen 52:24 Ve onların üzerlerine kendilerine mahsus birtakım genç hizmetçiler dolaşırlar ki, sanki onlar saklı olan incilerdir.

SuatYıldırım 52:24 – Etraflarında kendi hizmetlerine tahsis edilmiş, sedef içinde saklı inci gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.

İbni Kesir 52:24 Sedefleri içinde gizlenmiş inci gibi civanlar da kendileri için etraflarında döner.


Elmalılı-orijinal 52:25 Ve ba'zısı ba'zısına dönmüş soruşuyorlardır

Elmalılı 52:25 - Birbirlerine yönelip soruyorlar.

DiyanetMeali 52:25 Birbirlerine dönüp soruşurlar:

DiyanetVakfı 52:25 Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:

Ömer.N.Bilmen 52:25-26 Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»

SuatYıldırım 52:25 – Birbirlerinin yanına gelip şöyle sorup sohbet etmeye başlarlar.

İbni Kesir 52:25 Birbirlerine dönüp sorarlar:


Elmalılı-orijinal 52:26 Demektedirler: evet biz bundan evvel ilimizde korkular içinde idik

Elmalılı 52:26 - Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatında) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardık".

DiyanetMeali 52:26-28 "Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.*

DiyanetVakfı 52:26 Derler ki: "Daha önce biz, aile çevremiz içinde bile (ilâhî azaptan) korkardık."

Ömer.N.Bilmen 52:25-26 Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.»

SuatYıldırım 52:26-27 – Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu.

İbni Kesir 52:26 Derler ki: Gerçekten biz, bundan önce ailelerimiz arasında korku içindeydik.


Elmalılı-orijinal 52:27 Bakınız Allah bize lûtf etti ve bizleri o semûm azâbından korudu

Elmalılı 52:27 - "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine işleyen (kavurucu) azabdan korudu."

DiyanetMeali 52:26-28 "Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.*

DiyanetVakfı 52:27 "Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine işleyen azaptan korudu."

Ömer.N.Bilmen 52:27-28 «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O'na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.»

SuatYıldırım 52:26-27 – Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu.

İbni Kesir 52:27 Allah; bize, lutfetti de bizi gözeneklere işleyen o Semum azabından korudu.


Elmalılı-orijinal 52:28 Evet biz bundan evvel ona duâ ediyor korumasını istiyorduk, hakikat o öyle keremkâr öyle rahîm

Elmalılı 52:28 - "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."

DiyanetMeali 52:26-28 "Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır" derler.*

DiyanetVakfı 52:28 "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."

Ömer.N.Bilmen 52:27-28 «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O'na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.»

SuatYıldırım 52:28 – Çünkü biz daha önce Allah’a dua ve ibadet eder, bizi ateşten korumasını niyaz ederdik. Gerçekten O, berr’dir, rahîmdir (hayırların kaynağıdır, merhamet ve ihsanı boldur).

İbni Kesir 52:28 Gerçekten biz, bundan önce de O'na dua ediyorduk. Muhakkak ki O'dur O Berr, Rahim.


Elmalılı-orijinal 52:29 O halde va'z-u tezkire devam et, çünkü sen, rabbının ni'meti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun

Elmalılı 52:29 -(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.

DiyanetMeali 52:29 Öğüt ver; Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.

DiyanetVakfı 52:29 (Resûlüm!) Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.

Ömer.N.Bilmen 52:29-30 Artık sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?»

SuatYıldırım 52:29 – Ey Resulüm, sen irşad ve nasihatina devam et! Sen Rabbinin ihsanı sayesinde kâfirlerin iddia ettikleri gibi kâhin de değilsin, deli de değilsin.

İbni Kesir 52:29 Sen; öğüt ver. Rabbının nimeti sayesinde sen; ne bir kahinsin, ne de bir deli.


Elmalılı-orijinal 52:30 Yoksa «bir şâir biz ona «reybul menun»u gözetiyoruz» mu diyorlar?

Elmalılı 52:30 - Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar?

DiyanetMeali 52:30 Yoksa senin için şöyle mi derler: "Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz."

DiyanetVakfı 52:30 Yoksa onlar: (O,) bir şairdir; onun, zamanın felâketlerine uğramasını bekliyoruz mu diyorlar?

Ömer.N.Bilmen 52:29-30 Artık sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?»

SuatYıldırım 52:30 – Ne o, yoksa onlar senin hakkında: “Ne olacak? Şairin biri! Feleğin onun başına neler getireceğini göreceğiz” mi diyorlar?

İbni Kesir 52:30 Yoksa derler mi ki: Şairdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz.


Elmalılı-orijinal 52:31 De ki: gözetin çünkü ben de sizinle gözetenlerdenim

Elmalılı 52:31 - De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.

DiyanetMeali 52:31 De ki: "Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözlemekteyim."

DiyanetVakfı 52:31 De ki: Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.

Ömer.N.Bilmen 52:31 De ki: «Gözetiniz, ben de şüphe yok sizinle beraber gözeticilerdenim.»

SuatYıldırım 52:31 – De ki: “Bekleyin bakalım! Ben de sizin fecî âkıbetinizi bekliyorum.”

İbni Kesir 52:31 De ki: Gözleyin, doğrusu ben de sizinle beraber gözleyenlerdenim.


Elmalılı-orijinal 52:32 Yoksa onlara bunu (bu tenakuzu) akılları mı emrediyor? Yoksa azgın bir kavım mıdırlar?

Elmalılı 52:32 - Onların akılları mı bunu emreder yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?

DiyanetMeali 52:32 Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa onlar azgın bir millet midirler?

DiyanetVakfı 52:32 Onlara akılları mı bunu emreder, yoksa onlar, azgın bir topluluk mudur?

Ömer.N.Bilmen 52:32 Yoksa onlara bununla akılları mı emrediyor? Yoksa onlar bir azgın kavim midirler?

SuatYıldırım 52:32 – Akılları mı kendilerinden bunu istiyor, yoksa onlar azgın bir toplum olduklarından mı böyle yapıyorlar?

İbni Kesir 52:32 Bunu kendilerine akılları mı buyuruyor, yoksa onlar, azgın bir kavim midirler?


Elmalılı-orijinal 52:33 Yoksa onu (o Kur'anı) kendisi uydurmakta mı diyorlar? Hayır kendileri inanmazlar

Elmalılı 52:33 - Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır onlar inanmıyorlar.

DiyanetMeali 52:33 Yahut: "Onu kendi uydurdu" diyorlar öyle mi? Hayır, inanmıyorlar.

DiyanetVakfı 52:33 Yahut "Onu kendisi uydurdu!" mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler.

Ömer.N.Bilmen 52:33-34 Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler.

SuatYıldırım 52:33 – Yahut Kur’ân’ı “kendi uydurdu” mu diyorlar? Hayır! Onlar bu iddialarında samimî değiller. Onların inanmaya niyetleri yok da onun için bu kabîl sözler sarf ediyorlar.

İbni Kesir 52:33 Yoksa; onu kendisi uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler.


Elmalılı-orijinal 52:34 Haydi onun gibi bir söz getirsinler, doğru iseler

Elmalılı 52:34 - Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.

DiyanetMeali 52:34 Eğer iddialarında samimi iseler Kuran'ın benzeri bir söz meydana getirsinler.

DiyanetVakfı 52:34 Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsinler.

Ömer.N.Bilmen 52:33-34 Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler.

SuatYıldırım 52:34 – O halde bu iddialarında tutarlı iseler Kur’ân gibi bir söz getirsinler bakalım!

İbni Kesir 52:34 Şayet sadıklardan iseler, onun benzeri bir söz getirsinler.


Elmalılı-orijinal 52:35 Yoksa kendileri «lâşey»den mi yaratıldılar? Yoksa yaratan onlar mıdırlar?

Elmalılı 52:35 - Yoksa onlar, hiçbir şey olmadan (yani yaratıcısız) mı yaratıldılar? Yoksa kendileri yaratıcı mıdırlar?

DiyanetMeali 52:35 Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar yoksa yaratanlar kendileri midir?

DiyanetVakfı 52:35 Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?

Ömer.N.Bilmen 52:35-36 Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler.

SuatYıldırım 52:35 – Onlar bir Yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa kendi kendilerini mi yarattılar?

İbni Kesir 52:35 Onlar; hiç bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa kendileri midir yaratanları?


Elmalılı-orijinal 52:36 Yoksa Gökleri ve Yeri mi yarattılar? Hayır iykan ehli değiller

Elmalılı 52:36 - Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar düşünüp hakikati anlamazlar.

DiyanetMeali 52:36 Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır, Allah'a kesin olarak inanmıyorlar.

DiyanetVakfı 52:36 Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar.

Ömer.N.Bilmen 52:35-36 Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler.

SuatYıldırım 52:36 – Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin bilgiye ulaşmaya gitmezler.

İbni Kesir 52:36 Yoksa, gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır onlar, iyi bilmiyorlar.


Elmalılı-orijinal 52:37 Yoksa rabbının hazîneleri onların yanında mı? yoksa onlar mı istiylâ etmişler?

Elmalılı 52:37 - Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut hâkim (her şeyin yöneticisi) kendileri midir?

DiyanetMeali 52:37 Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler?

DiyanetVakfı 52:37 Yahut Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hakim olan kendileri midir?

Ömer.N.Bilmen 52:37 Yoksa onların yanlarında Rabbin hazineleri mi vardır? Yoksa onlar musallat, zorba kimseler midir?

SuatYıldırım 52:37 – Yoksa Rabbinin hazineleri onların mı yanında? Yoksa kâinatı onlar mı yönetiyorlar?

İbni Kesir 52:37 Yoksa, Rabbının hazineleri onların yanında mıdır? Veya işe hakim olanlar onlar mıdır?


Elmalılı-orijinal 52:38 Yoksa onlara mahsus bir merdiven var da ondan dinliyorlar mı? Öyle ise dinleyicileri beyan edecek bir bürhan getirsin

Elmalılı 52:38 - Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çıkıp sırları) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin.

DiyanetMeali 52:38 Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.

DiyanetVakfı 52:38 Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler.

Ömer.N.Bilmen 52:38 Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin.

SuatYıldırım 52:38 – Yoksa onların yükselmelerini sağlayan bir merdivenleri, kuleleri var da o sayede mi göklerin haberlerini dinliyorlar? Öyleyse o haber dinleyenleri kim ise, meleklerin sözlerini dinlediğine dair kesin bir delil getirsin!

İbni Kesir 52:38 Yoksa, üzerine çıkıp dinlendikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsinler.


Elmalılı-orijinal 52:39 Yoksa kızlar ona oğullar size öyle mi?

Elmalılı 52:39 - Demek kızlar O'na, oğullar size öyle mi?

DiyanetMeali 52:39 Demek kızlar Allah'ın, oğullar sizin öyle mi?

DiyanetVakfı 52:39 Yoksa kızlar O'nun, oğullar da sizin mi?

Ömer.N.Bilmen 52:39 Yoksa onun için kızlar var da sizin için oğlanlar mı (var).

SuatYıldırım 52:39 – Yoksa kız çocukları O’nun da, erkekler sizin mi?

İbni Kesir 52:39 Yoksa, kızlar O'nundur da, oğullar sizin öyle mi?


Elmalılı-orijinal 52:40 Yoksa kendilerinden bir ücret istiyorsun da cereme vermekten ezilmekteler mi?

Elmalılı 52:40 - Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

DiyanetMeali 52:40 Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

DiyanetVakfı 52:40 Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?

Ömer.N.Bilmen 52:40 Yoksa onlardan bir ücret mi istiyorsun da artık onlar borçtan dolayı ağır bir yük altında bulunmuşlardır?

SuatYıldırım 52:40 – Yoksa onlardan vahyi tebliğ, risalet ve irşad hizmetlerinden ötürü bir ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç yükü altında eziliyorlar mı?

İbni Kesir 52:40 Yoksa, sen, kendilerinden bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?


Elmalılı-orijinal 52:41 Yoksa gayb onların yanında da onlar mı yazıyorlar?

Elmalılı 52:41 - Yoksa gayb kendilerinin yanında da onlar mı yazıyorlar?

DiyanetMeali 52:41 Veya, görülmeyeni bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar?

DiyanetVakfı 52:41 Yoksa gayba ait bilgiler kendi yanlarında da, onlar mı yazıyorlar?

Ömer.N.Bilmen 52:41 Yoksa gayb onların yanında mı ki, artık ondan yazıyorlar?

SuatYıldırım 52:41 – Yoksa gayba dair bilgiler kendilerinin elinin altındadır da, onlar oradan istedikleri tarzda yazıp kopyalıyorlar mı?

İbni Kesir 52:41 Yahut, gaybı bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar?


Elmalılı-orijinal 52:42 Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? fakat o küfredenler kendileri otuzağa düşeceklerdir

Elmalılı 52:42 - Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzağa düşeceklerdir.

DiyanetMeali 52:42 Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama o tuzağa yakalanacak olanlar inkar edenlerdir.

DiyanetVakfı 52:42 Yahut bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl tuzağa düşecek olanlar, inkâr edenlerdir.

Ömer.N.Bilmen 52:42 Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar? Fakat o kimseler ki kâfir oldular, tuzağa düşmüş olanlar onlardan ibarettir.

SuatYıldırım 52:42 – Yoksa onlar bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Şunu bilsinler ki: Asıl kapana kısılacak olanlar, o kâfirler olacaklar.

İbni Kesir 52:42 Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama asıl tuzağa düşecek olanlar küfredenlerdir.


Elmalılı-orijinal 52:43 Yoksa onların Allahdan başka bir ilâhları mı var? Allah onların koştukları şirklerden münezzehtir.

Elmalılı 52:43 - Yoksa onların Allah'tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.

DiyanetMeali 52:43 Yoksa Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından münezzehtir.

DiyanetVakfı 52:43 Veya onların Allah'tan başka bir tanrısı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.

Ömer.N.Bilmen 52:43 Yoksa onlar için Allah'tan başka bir ilâh mı vardır? Allah bunların şerik koştuklarından münezzehtir.

SuatYıldırım 52:43 – Yoksa onların Allah’tan başka bir tanrıları mı var? Allah onların iddia ettikleri ortaklardan münezzeh ve yücedir.

İbni Kesir 52:43 Yoksa, onların Allah'tan başka bir tanrısı mı var? Allah; onların koşmakta oldukları ortaklardan münezzehtir.


Elmalılı-orijinal 52:44 Hem onlar Semadan bir kıt'ayı düşerken görseler, teraküm etmiş bir bulut diyecekler

Elmalılı 52:44 - Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, "Üst üste yığılmış bulutlardır." derler.

DiyanetMeali 52:44 Gökten azap olarak düşen bir parça görseler: "Bulut kümesidir" derler.

DiyanetVakfı 52:44 Gökten düşen bir kütle görseler "Üst üste yığılmış bulutlardır" derler.

Ömer.N.Bilmen 52:44 Eğer gökten bir parçanın düşücü olduğunu görseler, derler ki: «Toplanmış bir bulut.»

SuatYıldırım 52:44 – Şayet kendilerinin kötü bir maksatla istedikleri gibi gökten bir parçanın düştüğünü görseler, inatlarından ötürü “Bunlar üst üste yığılmış bulutlardır.” derler. Kendilerine ceza olarak gönderildiğini inkâr ederler.

İbni Kesir 52:44 Gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler: Birbiri üstüne yığılmış buluttur, derler.


Elmalılı-orijinal 52:45 O halde bırak onları ta o çarpılacakları günlerine kadar

Elmalılı 52:45 - Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.

DiyanetMeali 52:45 Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak.

DiyanetVakfı 52:45 Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak.

Ömer.N.Bilmen 52:45 Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır.

SuatYıldırım 52:45 – O halde sen onları, darbe yiyip çarpılacakları güne kadar kendi hallerine bırak!

İbni Kesir 52:45 Artık çarpılacakları günlerine erişinceye kadar bırak onları.


Elmalılı-orijinal 52:46 O gün ki hiç bir tedbirlerinin kendilerine zerrece faidesi olmıyacaktır ve hiç bir suretle kurtarılmıyacaklardır

Elmalılı 52:46 - O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydası olmayacak ve hiçbir şekilde yardım da görmeyeceklerdir.

DiyanetMeali 52:46 O gün, düzenleri kendilerine bir fayda vermez; yardım da görmezler.

DiyanetVakfı 52:46 O gün planları kendilerine hiçbir fayda vermez ve yardım da görmezler.

Ömer.N.Bilmen 52:46 O gün ki, onların tuzakları kendileri için hiçbir fâide vermeyecektir. Ve onlara yardım da edilmeyecektir.

SuatYıldırım 52:46 – O gün hile ve tuzakları kendilerine asla fayda sağlamaz ve yardım da görmezler.

İbni Kesir 52:46 O gün; tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.


Elmalılı-orijinal 52:47 O zulmedenlere ondan beride de bir azâb vardır velâkin pek çokları bilmezler

Elmalılı 52:47 - Şüphesiz o zulmedenlere ondan başka da azab vardır. Fakat çokları bilmezler.

DiyanetMeali 52:47 Zulmedenlere, şüphesiz, bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.

DiyanetVakfı 52:47 Şüphesiz zulmedenlere, ondan başka da azap vardır. Fakat çokları bilmezler.

Ömer.N.Bilmen 52:47 Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler.

SuatYıldırım 52:47 – Muhakkak ki o zalimlere bundan başka azap da vardır; fakat onların çoğu bunu bilmezler. [32,21]

İbni Kesir 52:47 Muhakkak ki o zulmedenlere; bundan başka da azab vardır. Ne var ki onların çoğu bilmezler.


Elmalılı-orijinal 52:48 Hem rabbının hukmüne sabret çünkü sen bizim nezaretimiz altındasın, kalktığın sırada rabbına hamd ile tesbih eyle, geceden de

Elmalılı 52:48 - Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et.

DiyanetMeali 52:48 Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret; doğrusu sen, Bizim nezaretimiz altındasın; kalkarken Rabbini överek tesbih et;

DiyanetVakfı 52:48 Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et.

Ömer.N.Bilmen 52:48 Ve Rabbin hükmü için sabret. Çünkü sen, muhakkak Bizim nazar-ı hıfz ve himayemizdesin ve kalkacağın vakit Rabbine hamd ile tesbihte bulun.

SuatYıldırım 52:48-49 – Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret. Çünkü sen Bizim himayemiz altındasın. Namaza kalktığında Rabbini hamd ile tenzih et. Geceleyin de, gecenin sonunda yıldızların batışının ardından da O’na ibadet edip tenzih et.

İbni Kesir 52:48 Rabbının hükmüne sabret. Şüphesiz sen, Bizim gözetimimiz altındasın. Kalkacağın zaman da Rabbını hamd ile tesbih et.


Elmalılı-orijinal 52:49 Tesbih et ona hem de nücumun idbarı sıra

Elmalılı 52:49 - Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışında da O'nu tesbih et

DiyanetMeali 52:49 Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tesbih et.*

DiyanetVakfı 52:49 Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et.

Ömer.N.Bilmen 52:49 Ve geceden de ve yıldızların batmaya başladıklarında da O'nu tesbihe devam et.

SuatYıldırım 52:48-49 – Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret. Çünkü sen Bizim himayemiz altındasın. Namaza kalktığında Rabbini hamd ile tenzih et. Geceleyin de, gecenin sonunda yıldızların batışının ardından da O’na ibadet edip tenzih et.

İbni Kesir 52:49 Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da tesbih et.