Elmalılı-orijinal 53:1 O necme kasem ederim indiği dem ki
Elmalılı 53:1 - İnmekte olan yıldıza andolsun ki,
DiyanetMeali 53:1 Batmakta olan yıldıza and olsun ki,
DiyanetVakfı 53:1 Battığı zaman yıldıza andolsun ki;
Ömer.N.Bilmen 53:1 Yıldıza; tulûa başladığı zaman kasem olsun ki,
SuatYıldırım 53:1 – Kayan yıldıza yemin olsun ki.
İbni Kesir 53:1 Andolsun yıldıza, battığı demde.
Elmalılı-orijinal 53:2 Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da
Elmalılı 53:2 - Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.
DiyanetMeali 53:2 Arkadaşınız (Muhammed) sapmamış ve azmamıştır.
DiyanetVakfı 53:2 Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı.
Ömer.N.Bilmen 53:2-3 Sahibiniz şaşırmadı, ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez.
SuatYıldırım 53:2 – Arkadaşınız (Muhammed) yanılmadı, sapmadı, aldanmadı.
İbni Kesir 53:2 Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.
Elmalılı-orijinal 53:3 Ve hevadan söylemiyor
Elmalılı 53:3 - O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
DiyanetMeali 53:3 O, kendiliğinden konuşmamaktadır.
DiyanetVakfı 53:3 O,arzusuna göre de konuşmaz.
Ömer.N.Bilmen 53:2-3 Sahibiniz şaşırmadı, ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez.
SuatYıldırım 53:3 – O kendi heva ve hevesiyle konuşmuyor.
İbni Kesir 53:3 Kendiliğinden konuşmaz o.
Elmalılı-orijinal 53:4 O sade bir vahiydir ancak vahyolunur
Elmalılı 53:4 - O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.
DiyanetMeali 53:4 Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir.
DiyanetVakfı 53:4 O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.
Ömer.N.Bilmen 53:4-5 O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir.
SuatYıldırım 53:4 – O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir.
İbni Kesir 53:4 Bu; sadece vahy edilen bir vahiydir.
Elmalılı-orijinal 53:5 Ta'lim etti ona kuvveleri şiddetli
Elmalılı 53:5 - Onu, müthiş kuvvetleri olan biri öğretti
DiyanetMeali 53:5-7 Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.
DiyanetVakfı 53:5 Çünkü onu güçlü kuvvetli biri (Cebrail) öğretti.
Ömer.N.Bilmen 53:4-5 O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir.
SuatYıldırım 53:5-7 – Onu kendisine pek güçlü ve kuvvetli, o üstün akıl ve kemal sahibi olan (melek Cebrail) öğretti. [81,19-21]Melek kendi aslî sûretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce ufukta idi.
İbni Kesir 53:5 Onu müthiş kuvvetli olan öğretti.
Elmalılı-orijinal 53:6 Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı
Elmalılı 53:6 - (Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu.
DiyanetMeali 53:5-7 Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.
DiyanetVakfı 53:6 Ve üstün yaratılışlı(melek), doğruldu:
Ömer.N.Bilmen 53:6-7 Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.
SuatYıldırım 53:5-7 – Onu kendisine pek güçlü ve kuvvetli, o üstün akıl ve kemal sahibi olan (melek Cebrail) öğretti. [81,19-21]Melek kendi aslî sûretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce ufukta idi.
İbni Kesir 53:6 O; akıl ve görüşünde kamildir. Hemen doğruluverdi.
Elmalılı-orijinal 53:7 Ve o en yüksek ufukta idi
Elmalılı 53:7 - O, en yüksek ufukta idi.
DiyanetMeali 53:5-7 Ona, çetin kuvvetlere sahip ve güçlü olan Cebrail öğretmiştir; en yüksek ufukta iken doğruluvermiş.
DiyanetVakfı 53:7 Kendisi en yüksek ufukta iken.
Ömer.N.Bilmen 53:6-7 Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.
SuatYıldırım 53:5-7 – Onu kendisine pek güçlü ve kuvvetli, o üstün akıl ve kemal sahibi olan (melek Cebrail) öğretti. [81,19-21]Melek kendi aslî sûretine girip doğruldu. İşte o zaman kendisi en yüce ufukta idi.
İbni Kesir 53:7 Ve o; en yüce ufukta idi.
Elmalılı-orijinal 53:8 Sonra yaklaştı da tedellî etti
Elmalılı 53:8 - Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı.
DiyanetMeali 53:8 Sonra yaklaşmış ve inmiştir.
DiyanetVakfı 53:8 Sonra (Muhammed'e) yaklaştı,(yere doğru)sarktı.
Ömer.N.Bilmen 53:8-9 Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.
SuatYıldırım 53:8-9 – Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
İbni Kesir 53:8 Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
Elmalılı-orijinal 53:9 «kabe kavseyni ev edna» oldu da
Elmalılı 53:9 - Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.
DiyanetMeali 53:9 Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu.
DiyanetVakfı 53:9 O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
Ömer.N.Bilmen 53:8-9 Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.
SuatYıldırım 53:8-9 – Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
İbni Kesir 53:9 İki yay kadar yahut daha da yakın oldu.
Elmalılı-orijinal 53:10 Verdi kuluna verdiği vahyi
Elmalılı 53:10 - (Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.
DiyanetMeali 53:10 Allah o anda kuluna vahyedeceğini etti.
DiyanetVakfı 53:10 Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi.
Ömer.N.Bilmen 53:10 Hemen (Allah Teâlâ'nın) kuluna vahyettiğini vahyetti.
SuatYıldırım 53:10 – O da kuluna vahyetmek istediği her şeyi vahyetti.
İbni Kesir 53:10 O vakit kuluna vahyedeceğini etti.
Elmalılı-orijinal 53:11 Gözün gördüğünü kalb tekzib etmedi
Elmalılı 53:11 - Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.
DiyanetMeali 53:11 Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı.
DiyanetVakfı 53:11 (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı.
Ömer.N.Bilmen 53:11-12 Gördüğü şeyi kalbi tekzîp etmedi. Onun gördüğüne karşı onunla şimdi mücadelede mi bulunacaksınız?
SuatYıldırım 53:11 – Gözlerinin gördüğünü kalbi yalan saymadı.
İbni Kesir 53:11 Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.
Elmalılı-orijinal 53:12 Şimdi siz ona o görüşüne karşı mücadele mi ediyorsunuz?
Elmalılı 53:12 - Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.
DiyanetMeali 53:12 Ey inkarcılar! Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışır mısınız?
DiyanetVakfı 53:12 Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız?
Ömer.N.Bilmen 53:11-12 Gördüğü şeyi kalbi tekzîp etmedi. Onun gördüğüne karşı onunla şimdi mücadelede mi bulunacaksınız?
SuatYıldırım 53:12 – Şimdi siz kalkmış da onun gördükleri hakkında şüphe edip kendisiyle münakaşa mı ediyorsunuz?
İbni Kesir 53:12 Onun gördüğü şey üzerinde de kendisiyle tartışacak mısınız?
Elmalılı-orijinal 53:13 Kasem olsun ki o onu bir deha da inişinde gördü
Elmalılı 53:13 - Andolsun onu bir kez daha görmüştü.
DiyanetMeali 53:13-14 And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.
DiyanetVakfı 53:13 Andolsun onu, önceden bir defa daha görmüştü,
Ömer.N.Bilmen 53:13 Andolsun ki, O'nu (Cibril'i) diğer bir inişinde de gördü.
SuatYıldırım 53:13-14 – Onun bir başka inişini Sidretu’l-Müntehanın yanında görmüştü.
İbni Kesir 53:13 Andolsun ki; onu, bir de diğer inişte görmüştü.
Elmalılı-orijinal 53:14 Sidrei müntehanın yanında
Elmalılı 53:14 - Sidretü'l- Müntehâ'nın yanında.
DiyanetMeali 53:13-14 And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür.
DiyanetVakfı 53:14 Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında .
Ömer.N.Bilmen 53:14-15 Sidretü'lMüntehâ'nın yanında. Onun yanında ise Cennetü'l Me'vâ bulunmaktadır.
SuatYıldırım 53:13-14 – Onun bir başka inişini Sidretu’l-Müntehanın yanında görmüştü.
İbni Kesir 53:14 Sidret'ül-Münteha'nın yanında.
Elmalılı-orijinal 53:15 Ki Cennetül'me'vâ onun yanında
Elmalılı 53:15 - Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanındadır.
DiyanetMeali 53:15 Orada Me'va cenneti vardır.
DiyanetVakfı 53:15 Cennetü'l-Me'vâ da onun yanındadır.
Ömer.N.Bilmen 53:14-15 Sidretü'lMüntehâ'nın yanında. Onun yanında ise Cennetü'l Me'vâ bulunmaktadır.
SuatYıldırım 53:15 – Me’va cenneti de onun yanındadır.
İbni Kesir 53:15 Ki Cennet'ül-Me'va da onun yanındadır.
Elmalılı-orijinal 53:16 O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu
Elmalılı 53:16 - Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.
DiyanetMeali 53:16 Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
DiyanetVakfı 53:16 Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
Ömer.N.Bilmen 53:16-17 O vakit ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti.
SuatYıldırım 53:16 – O dem ki Sidre’yi bir feyiz sarıyor, sardıkça sarıyordu...
İbni Kesir 53:16 O zaman Sidre'yi bürümekte olan bürüyordu.
Elmalılı-orijinal 53:17 Göz, ne şaştı ne aştı
Elmalılı 53:17 - (Peygamberin) gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.
DiyanetMeali 53:17 Gözü oradan ne kaydı ve ne de onu aştı.
DiyanetVakfı 53:17 Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı.
Ömer.N.Bilmen 53:16-17 O vakit ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti.
SuatYıldırım 53:17 – Peygamberin gözü kaymadı, şaşmadı, aşmadı da.
İbni Kesir 53:17 Göz, ne şaştı ne aştı.
Elmalılı-orijinal 53:18 Vallahi gördü rabbının âyâtından en büyüğünü gördü
Elmalılı 53:18 - Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü.
DiyanetMeali 53:18 And olsun ki Rabbinin varlığının büyük delillerini gördü.
DiyanetVakfı 53:18 Andolsun o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
Ömer.N.Bilmen 53:18 Andolsun ki, Rabbinin en büyük âyetlerinden (bir kısmını) gördü.
SuatYıldırım 53:18 – Vallahi gördü, hem de Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü! [20,23]
İbni Kesir 53:18 Andolsun ki; Rabbının, ayetlerinden en büyüğünü gördü.
Elmalılı-orijinal 53:19 Siz de gördünüz değilmi Lât-ü Uzzayı?
Elmalılı 53:19 - Siz de gördünüz değil mi o Lât ve Uzza'yı?
DiyanetMeali 53:19-20 Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?
DiyanetVakfı 53:19 Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ'yı?
Ömer.N.Bilmen 53:19-20 Siz Lât'ı ve Uzzâ'yı gördünüz mü? Diğer üçüncü olan Menât'ı da (gördünüz mü?)
SuatYıldırım 53:19-20 – Şimdi baksanıza şu Lât’a, Uzza’ya! Ve bir de şu geride olan üçüncüleri Menat’a!
İbni Kesir 53:19 Gördünüz mü Lat ve Uzza'yı?
Elmalılı-orijinal 53:20 Üçüncü olarak da menatı uhrayı?
Elmalılı 53:20 - Ve üçüncü olarak da öteki (put) Menat'ı?
DiyanetMeali 53:19-20 Ey inkarcılar! Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?
DiyanetVakfı 53:20 Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât'ı.
Ömer.N.Bilmen 53:19-20 Siz Lât'ı ve Uzzâ'yı gördünüz mü? Diğer üçüncü olan Menât'ı da (gördünüz mü?)
SuatYıldırım 53:19-20 – Şimdi baksanıza şu Lât’a, Uzza’ya! Ve bir de şu geride olan üçüncüleri Menat’a!
İbni Kesir 53:20 Üçüncüsü olan diğer Menat'ı?
Elmalılı-orijinal 53:21 Size erkek ona dişi öyle mi?
Elmalılı 53:21 - Size erkek O'na dişi öyle mi?
DiyanetMeali 53:21 Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın mı?
DiyanetVakfı 53:21 Demek erkek size, dişi O'na öyle mi?
Ömer.N.Bilmen 53:21-22 Sizin için erkek de O'nun için dişi mi? Bu, o halde âdilâne olmayan bir taksim.
SuatYıldırım 53:21 – Erkek evlatlar size, kızlar O’na olsun, öyle mi?
İbni Kesir 53:21 Demek erkekler sizin, dişiler O'nun mu?
Elmalılı-orijinal 53:22 Bu öyle ise çok hayflı bir taksim
Elmalılı 53:22 - Öyle ise bu çok insafsızca bir taksim.
DiyanetMeali 53:22 Öyleyse bu haksız bir paylaşma;
DiyanetVakfı 53:22 O zaman bu, insafsızca bir taksim!
Ömer.N.Bilmen 53:21-22 Sizin için erkek de O'nun için dişi mi? Bu, o halde âdilâne olmayan bir taksim.
SuatYıldırım 53:22 – O zaman bu insafsız bir taksim olmaz mı?
İbni Kesir 53:22 Öyleyse bu, insafsız bir paylaşma.
Elmalılı-orijinal 53:23 Onlar hiç bir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi' oluyorlar, halbuki rablarından kendilerine doğru yolu gösteren, geldi
Elmalılı 53:23 - Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığınız (boş) isimlerdir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerin sevdasına uyuyorlar. Halbuki onlara Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.
DiyanetMeali 53:23 Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onları destekleyen bir delil indirmemiştir. Onlar sadece sanıya ve canlarının istediğine uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden and olsun ki doğruluk rehberi gelmiştir.
DiyanetVakfı 53:23 Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.
Ömer.N.Bilmen 53:23 Onlar hiçbir şey değil, ancak birtakım isimlerdir ki, onları siz ve babalarınız takmışsınızdır. Allah Teâlâ ona dâir bir hüccet indirmemiştir. Zandan ve nefislerinin arzu ettiğinden başka bir şeye tâbi olmuyorlar. Halbuki, onlara Rablerinden bir hüda (bir rehber-i hidâyet) gelmiştir.
SuatYıldırım 53:23 – Aslında bu putlar sizin ve atalarınızın uydurduğu, kuru isimlerden, boş lafızlardan başka bir şey değildir. Allah onların tanrılıklarına delil olabilecek hiçbir şey indirmemiştir. Onlar sadece zanlarına ve nefislerinin heva ve heveslerine uyarlar. Halbuki onlara Rab’leri tarafından uyacakları mükemmel Rehber çoktan gelmiş bulunuyor!
İbni Kesir 53:23 Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onlara hiç bir güç indirmemiştir. Onlar kuruntudan ve nefislerin arzu ettiği hevadan başkasına uymuyorlar. Halbuki kendilerine Rabblarından hidayet gelmiştir.
Elmalılı-orijinal 53:24 Yoksa varmı insana her kurduğu hulya
Elmalılı 53:24 - Yoksa her arzu ettiği şey, insanın kendisinin mi (olacak) dir?
DiyanetMeali 53:24 Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?
DiyanetVakfı 53:24 Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?
Ömer.N.Bilmen 53:24 Yoksa insan için her temenni ettiği şey var mıdır?
SuatYıldırım 53:24 – Ne o, insanoğlu kurduğu her hülyaya, içinden geçen her şeye nail olur mu sanıyor? [4,123]
İbni Kesir 53:24 Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?
Elmalılı-orijinal 53:25 Fakat Allahındır Âhıret ve olâ
Elmalılı 53:25 - Son da ilk de (ahiret de dünya da) Allah'ındır.
DiyanetMeali 53:25 Hayatın ilki de sonu da Allah'ındır.*
DiyanetVakfı 53:25 Ahiret de dünya da Allah'ındır.
Ömer.N.Bilmen 53:25 Fakat Allah içindir ahiret de, dünya da.
SuatYıldırım 53:25 – Hayır, öyle değil! Âhiret hayatı da, dünya hayatı da Allah’ın elindedir. Kime ve neyi vereceğini, Kendisi takdir eder.
İbni Kesir 53:25 Ahiret de dünya da Allah'ındır.
Elmalılı-orijinal 53:26 Göklerde nice Melâike vardır da Allah dileyip razıy olduğuna izin vermezden evvel şefaatleri hiç bir şey'e yaramaz
Elmalılı 53:26 - Göklerde nice melek var ki Allah'ın dileyip razı olduğuna izin vermeden önce onların şefaatları hiç bir işe yaramaz.
DiyanetMeali 53:26 Allah, dilediğine ve hoşnut olduğuna izin vermedikçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaati bir şeye yaramaz.
DiyanetVakfı 53:26 Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.
Ömer.N.Bilmen 53:26 Ve göklerde nice melekler vardır, onların şefaatleri hiçbir fâide vermez, meğer ki, Allah Teâlâ'nın dilediği ve razı olduğu kimse için müsaade verdiğinden sonra olsun.
SuatYıldırım 53:26 – Nitekim göklerde nice melaike var ki, Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimseler hakkında geçerli olması için izin çıkmadıkça, onların şefaatleri asla fayda vermez. [2,255; 34,23]
İbni Kesir 53:26 Göklerde nice melek vardır ki; Allah, dileyeceği ve razı olacağı kimseler için izin vermedikçe onların şefaatı hiç bir şeye yaramaz.
Elmalılı-orijinal 53:27 Evet Âhırete iymanı olmıyanlar Melâikeye dişi adı takıp duruyorlar
Elmalılı 53:27 - Ahirete iman etmeyenler meleklere dişilerin adlarını takıp duruyorlar
DiyanetMeali 53:27 Doğrusu ahirete inanmayanlar, meleklere "dişi" adını takarlar.
DiyanetVakfı 53:27 Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar.
Ömer.N.Bilmen 53:27 Muhakkak o kimseler ki, ahirete imân etmezler, elbette melekleri dişilerin adıyla adlandırırlar.
SuatYıldırım 53:27 – Evet, âhirete inanmayanlardır ki melaikeyi Allah’ın kızları iddia ederek onlara kız isimleri takarlar. [43,19]
İbni Kesir 53:27 Doğrusu ahirete inanmayanlar meleklere dişi adlarını takarlar.
Elmalılı-orijinal 53:28 Maamafih ona dair bir bilgileri olduğundan değil sırf zanne tabi' oluyorlar, halbuki zann haktan hiç bir şey'i muğnî olmaz
Elmalılı 53:28 - Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, şüphesiz hakikat bakımından birşey ifade etmez.
DiyanetMeali 53:28 Oysa onların bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece sanıya uyarlar. Sanı ise şüphesiz gerçeği ifade etmez.
DiyanetVakfı 53:28 Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.
Ömer.N.Bilmen 53:28 Onların ona dair bir bilgileri yoktur. Zandan başka bir şeye tâbi olmazlar. Halbuki şüphe yok ki zan, haktan hiçbir şey ifade etmez.
SuatYıldırım 53:28 – Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Sadece ve sadece zanna tâbi oluyorlar. Oysa zan, hakikat karşısında ne ifade eder ki!
İbni Kesir 53:28 Halbuki onların bu hususta bilgileri yoktur. Onlar, sadece zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz gerçekten bir şey ifade etmez.
Elmalılı-orijinal 53:29 O halde bakma sen o bizim zikrimizden yüz çevirip te Dünya hayattan ötesini istemiyen kimselere
Elmalılı 53:29 - Onun için bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir.
DiyanetMeali 53:29 Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma.
DiyanetVakfı 53:29 Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme.
Ömer.N.Bilmen 53:29 Artık sen, Bizim zikrimizden yüz çevirenden ve dünya hayatından başkasını dilemeyen kimselerden i'raz et.
SuatYıldırım 53:29 – O halde Bizi anmaktan, bu Yüce Kitabımızı dinlemekten uzak duran ve dünya zevkinden başka bir şey istemeyen kimseleri sen de bir tarafa bırak!
İbni Kesir 53:29 Onun için sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenlerden yüz çevir.
Elmalılı-orijinal 53:30 İşte odur onların ılimden irebildikleri gaye, şübhesiz ki rabbın, odur en bilen yolundan sapanı, hem de odur en bilen hidayeti tutanı
Elmalılı 53:30 - İşte onların ilimden erişebilecekleri (son sınır) budur. Şüphesiz, Rabbin, yolundan sapanı da iyi bilir; O, hidayette olanı da iyi bilir.
DiyanetMeali 53:30 Bu onların ulaştıkları bilginin seviyesini gösterir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir, doğru yolda olanı da çok iyi bilir.
DiyanetVakfı 53:30 İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir.
Ömer.N.Bilmen 53:30 İşte onların ilimden erebildikleri budur. Şüphe yok ki Rabbin, o yolundan sapıtan kimseyi en ziyâde bilendir ve O, hidayete eren kimseyi de en ziyâde bilendir.
SuatYıldırım 53:30 – Onların bilgi seviyesi ancak bu kadardır; bildikleri bilecekleri budur. Senin Rabbin, kimin Allah’ın yolundan saptığını, kimin doğru yolda yürüdüğünü pek iyi bilir.
İbni Kesir 53:30 Onların bilgiden erişebilecekleri işte budur. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapmış olanı en iyi bilendir. Ve O; hidayete ereni de en iyi bilendir.
Elmalılı-orijinal 53:31 Hem bütün Göklerdeki ve Yerdeki hep Allahındır akıbet kötülük yapanları yaptıklarıyle cezalandıracak, güzellik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandıracak
Elmalılı 53:31 - Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Akıbet (sonuçta) kötülük yapanları yaptıkları ile cezalandıracak, güzel davrananları da daha güzeliyle mükafatlandıracaktır.
DiyanetMeali 53:31-32 Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah'ındır ki O, kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir; iyi davrananlara, ufak tefek kabahatleri bir yana büyük günahlardan ve hayasızlıklardan kaçınanlara işlediklerinden daha iyisiyle karşılığını verir. Doğrusu Rabbinin bağışı boldur. Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir.*
DiyanetVakfı 53:31 Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Bu, Allah'ın, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, güzel davrananları da daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.
Ömer.N.Bilmen 53:31 Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. Fenalıkta bulunanları yaptıkları ile cezalandıracaktır ve güzellikte bulunmuş olanları da daha güzeli ile mükâfaatlandıracaktır.
SuatYıldırım 53:31 – Göklerde ne var, yerde ne varsa hep Allah’ındır. Böyle olduğu için, sapanı ve doğru yolda olanı pek iyi bildiği, yaptıklarını kaydettiği içindir ki, kötülük işleyenleri, yaptıklarının karşılığı ile cezalandırarak, iyi hareket edenlere de en güzel mükâfatı verecektir. [53,32; 4,31]
İbni Kesir 53:31 Göklerde olan da, yerde olan da Allah'ındır. Kötülük edenlere yaptıklarının karşılığını vermesi, ihsan edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması içindir.
Elmalılı-orijinal 53:32 Onlar ki günahın büyüklerinden: vebalden, fuhşiyyattan kaçınırlar, ancak ufak tefek kusur başka, şübhesiz ki rabbın geniş mağfiretlidir, hem sizin her hallerinize a'lemdir, sizi Arzdan inşa ettiği sıra ve sizler analarınızın karınlarında cenînler iken, şimdi nefislerinizi tezkiyeye kalkışmayın odur en bilen müttakı olanı
Elmalılı 53:32 - Onlar ki günahın büyüklerinden ve çirkin işlerden kaçınırlar, yalnız bazı küçük kusurlar hariç. Şüphesiz Rabbinin affı geniştir. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada, sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.
DiyanetMeali 53:31-32 Göklerde olanlar ve yerde olanlar Allah'ındır ki O, kötülük yapanlara işlerinin karşılığını verir; iyi davrananlara, ufak tefek kabahatleri bir yana büyük günahlardan ve hayasızlıklardan kaçınanlara işlediklerinden daha iyisiyle karşılığını verir. Doğrusu Rabbinin bağışı boldur. Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir.*
DiyanetVakfı 53:32 Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.
Ömer.N.Bilmen 53:32 (Güzellikte bulunanlar) O kimselerdir ki, günahın büyüklerinden ve fahiş şeylerden kaçınırlar, küçük günah müstesna. Şüphe yok ki, Rabbim mağfireti geniş olandır ve O sizi en ziyâde bilendir. O vakit ki, sizi yerden, yarattı ve o vakit ki, siz analarınızın karınlarında ceninler halinde idiniz. Artık nefislerinizi tezkiye etmeyin. O, muttakî olanı en ziyâde bilendir.
SuatYıldırım 53:32 – O iyiler, ufak kusur ve günahlardan olmasa da, büyük günahlardan, aşikâr hayasızlıklardan kaçınırlar. Senin Rabbinin mağfireti boldur. O sizi topraktan yaratırken ve siz annelerinizin karınlarında döl halinde iken mayanızın ne olduğunu gayet iyi bilir. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın, övünüp durmayın. Çünkü kimin Allah’ı daha çok sayıp O’na karşı gelmekten sakındığını O pek iyi bilmektedir. [39,53; 4,39]
İbni Kesir 53:32 Onlar ki; ufak-tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve hayasızlıktan kaçınırlar. Muhakkak ki Rabbın; mağfireti geniş olandır. Sizi, daha topraktan yarattığı zaman ve henüz analarınızın karınlarında cenin halinde iken sizi en iyi bilen O'dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O; takva sahibi olanları da en iyi bilendir.
Elmalılı-orijinal 53:33 Şimdi gördün a? o çevrileni
Elmalılı 53:33 - Şimdi gördün mü O yüz çevireni?
DiyanetMeali 53:33-34 Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mu?"
DiyanetVakfı 53:33 Gördün mü arkasını döneni?
Ömer.N.Bilmen 53:33-35 Şimdi gördün mü o kimseyi ki, (imândan) yüz çevirdi. Ve biraz şey verdi, mütebakisini de men etti. Ya gayba ait bilgi onun yanında mıdır ki, artık o görüyor.
SuatYıldırım 53:33 – Şimdi iyice dikkat edin şu sırtını çevirip uzaklaşana! [75,31-32]
İbni Kesir 53:33 Gördün mü o yüz çevireni;
Elmalılı-orijinal 53:34 Ve biraz verip de dayatıvereni
Elmalılı 53:34 - Azıcık verip (sonra vermemekte) direneni?
DiyanetMeali 53:33-34 Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mu?"
DiyanetVakfı 53:34 Azıcık verip sonra vermemekte direneni?
Ömer.N.Bilmen 53:33-35 Şimdi gördün mü o kimseyi ki, (imândan) yüz çevirdi. Ve biraz şey verdi, mütebakisini de men etti. Ya gayba ait bilgi onun yanında mıdır ki, artık o görüyor.
SuatYıldırım 53:34 – Azıcık verip de sonra cimrilik ederek vermeyene!
İbni Kesir 53:34 Biraz verip sonra vermemekte direneni.
Elmalılı-orijinal 53:35 Gayb ılmi yanında da artık görüyor mu?
Elmalılı 53:35 - Gaybın bilgisi kendi yanındadır da, o mu görüyor?
DiyanetMeali 53:35 Görülmeyenin ilmi yanında da o mu görüyor?
DiyanetVakfı 53:35 Acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?
Ömer.N.Bilmen 53:33-35 Şimdi gördün mü o kimseyi ki, (imândan) yüz çevirdi. Ve biraz şey verdi, mütebakisini de men etti. Ya gayba ait bilgi onun yanında mıdır ki, artık o görüyor.
SuatYıldırım 53:35 – Gaypların bilgisi onun yanındadır da onları kendisi mi görüyor?
İbni Kesir 53:35 Gaybın bilgisi onun yanındadır da kendisi mi görüyor?
Elmalılı-orijinal 53:36 Yoksa haber mi verilmedi Musânın suhufundaki
Elmalılı 53:36 - Yoksa haber verilmedi mi Musa'nın sahifelerinde yazılı olanlar?
DiyanetMeali 53:36-37 Yoksa Musa'nın ve sözünü yerine getiren İbrahim'in kitablarında olanlar kendisine bildirilmedi mi ki?
DiyanetVakfı 53:36 Yoksa kendisine haber verilmedi mi? Musa'nın sahifelerinde bulunan,
Ömer.N.Bilmen 53:36-38 Yoksa Mûsa'nın sahifelerinde olan şeyden haber verilmedi mi? Ve memur olduğu şeyi bihakkın itmam etmiş olan İbrahim'in sahifelerindeki de kendisine haber verilmedi mi? Hakikaten hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:36 Yoksa kendisine bildirilmedi mi Musa'nın sahifelerinde olanlar?
Elmalılı-orijinal 53:37 Ve çok vefakâr olan İbrahiminkindeki
Elmalılı 53:37 - Ve çok vefakâr olan İbrahim'in sahifelerindekiler?
DiyanetMeali 53:36-37 Yoksa Musa'nın ve sözünü yerine getiren İbrahim'in kitablarında olanlar kendisine bildirilmedi mi ki?
DiyanetVakfı 53:37 Ve ahdine vefa gösteren İbrahim'in( sahifelerinde bulunan şu gerçekler):
Ömer.N.Bilmen 53:36-38 Yoksa Mûsa'nın sahifelerinde olan şeyden haber verilmedi mi? Ve memur olduğu şeyi bihakkın itmam etmiş olan İbrahim'in sahifelerindeki de kendisine haber verilmedi mi? Hakikaten hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:37 Ve sözünü yerine getiren İbrahim'inkinde de.
Elmalılı-orijinal 53:38 Ki doğrusu bir vizir çeken başkasının vizrini çekecek değil
Elmalılı 53:38 - Ki hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenmez.
DiyanetMeali 53:38 Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez;
DiyanetVakfı 53:38 Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez.
Ömer.N.Bilmen 53:36-38 Yoksa Mûsa'nın sahifelerinde olan şeyden haber verilmedi mi? Ve memur olduğu şeyi bihakkın itmam etmiş olan İbrahim'in sahifelerindeki de kendisine haber verilmedi mi? Hakikaten hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:38 Doğrusu hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez.
Elmalılı-orijinal 53:39 Doğrusu insanın sa'yinden başkası kendinin değil
Elmalılı 53:39 - Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur.
DiyanetMeali 53:39 İnsan ancak çalıştığına erişir.
DiyanetVakfı 53:39 Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.
Ömer.N.Bilmen 53:39-42 Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur. Ve elbette ki, çalışmasını yakında görecektir. Sonra (onun çalışması) en tamam bir mükâfaat ile mükâfaatlandırılacaktır. Ve şüphe yok ki, en son gidiş Rabbinedir.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:39 Gerçekten insan için, çalıştığından başkası yoktur.
Elmalılı-orijinal 53:40 Ve elbette sa'yi yarın görülecek
Elmalılı 53:40 - Ve çalışması da yakında görülecektir.
DiyanetMeali 53:40 Onun çalışması şüphesiz görülecektir.
DiyanetVakfı 53:40 Ve çalışması da ileride görülecektir.
Ömer.N.Bilmen 53:39-42 Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur. Ve elbette ki, çalışmasını yakında görecektir. Sonra (onun çalışması) en tamam bir mükâfaat ile mükâfaatlandırılacaktır. Ve şüphe yok ki, en son gidiş Rabbinedir.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:40 Ve onun çalışması ilerde görülecektir.
Elmalılı-orijinal 53:41 Sonra ona en değerli mükâfat verilecek
Elmalılı 53:41 - Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.
DiyanetMeali 53:41 Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir.
DiyanetVakfı 53:41 Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.
Ömer.N.Bilmen 53:39-42 Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur. Ve elbette ki, çalışmasını yakında görecektir. Sonra (onun çalışması) en tamam bir mükâfaat ile mükâfaatlandırılacaktır. Ve şüphe yok ki, en son gidiş Rabbinedir.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:41 Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.
Elmalılı-orijinal 53:42 Ve elbette nihayet rabbına gidilecek
Elmalılı 53:42 - Ve şüphesiz en son varış, Rabbinedir.
DiyanetMeali 53:42 Doğrusu son varış Rabbinedir.
DiyanetVakfı 53:42 Ve şüphesiz en son varış Rabbinedir.
Ömer.N.Bilmen 53:39-42 Ve şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur. Ve elbette ki, çalışmasını yakında görecektir. Sonra (onun çalışması) en tamam bir mükâfaat ile mükâfaatlandırılacaktır. Ve şüphe yok ki, en son gidiş Rabbinedir.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:42 Muhakkak ki en son varış, Rabbınadır.
Elmalılı-orijinal 53:43 Hakıkat odur güldüren ağlatan
Elmalılı 53:43 - Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur.
DiyanetMeali 53:43 Doğrusu, güldüren de ağlatan da O'dur.
DiyanetVakfı 53:43 Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur.
Ömer.N.Bilmen 53:43-44 Ve muhakkak O'dur ki, güldürdü ve ağlattı. Ve şüphe yok O'dur, O'dur ki, öldürdü ve hayata erdirdi.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:43 Gerçekten O'dur güldüren de, ağlatan da.
Elmalılı-orijinal 53:44 Hakıkat odur öldüren, dirilten
Elmalılı 53:44 - Öldüren de dirilten de O'dur.
DiyanetMeali 53:44 Doğrusu dirilten de öldüren de O'dur.
DiyanetVakfı 53:44 Öldüren de dirilten de O'dur.
Ömer.N.Bilmen 53:43-44 Ve muhakkak O'dur ki, güldürdü ve ağlattı. Ve şüphe yok O'dur, O'dur ki, öldürdü ve hayata erdirdi.
SuatYıldırım 53:36-44 – Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan. [2,124; 16, 123; 35,18; 36,12; 9,105]
İbni Kesir 53:44 Gerçekten O'dur öldüren de, dirilten de.
Elmalılı-orijinal 53:45 Hakıkat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan
Elmalılı 53:45 - Şüphesiz erkeği, dişiyi iki eş yaratan O'dur,
DiyanetMeali 53:45-46 Doğrusu, atıldığında meniden erkek ve dişiyi, iki çifti yaratan O'dur.
DiyanetVakfı 53:45 Şurası muhakkak ki erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.
Ömer.N.Bilmen 53:45 Ve muhakkak ki, iki çifti, erkek ile dişiyi o yarattı.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:45 Doğrusu O yarattı iki çifti; erkeği de, dişiyi de.
Elmalılı-orijinal 53:46 Bir nutfeden ekildiği zaman
Elmalılı 53:46 - Atıldığı zaman bir nutfeden.
DiyanetMeali 53:45-46 Doğrusu, atıldığında meniden erkek ve dişiyi, iki çifti yaratan O'dur.
DiyanetVakfı 53:46 (Rahime) atıldığı zaman nutfeden.
Ömer.N.Bilmen 53:46 Bir nutfeden rahîmlere döküldüğü zaman.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:46 Atıldığında meniden.
Elmalılı-orijinal 53:47 Şübhesiz ona aiddir neş'eti uhrâ da
Elmalılı 53:47 - Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.
DiyanetMeali 53:47 Doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de O'dur.
DiyanetVakfı 53:47 Şüphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.
Ömer.N.Bilmen 53:47 Ve muhakkak ki O'na aittir, ölenlerin bilâhare diriltilmeleri.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:47 Muhakkak tekrar diriltmek de O'na aittir.
Elmalılı-orijinal 53:48 Hakıkat zengin eden, sermaye veren o
Elmalılı 53:48 - Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur.
DiyanetMeali 53:48 Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur.
DiyanetVakfı 53:48 Zengin eden de yoksul kılan da O'dur.
Ömer.N.Bilmen 53:48 Ve şüphe yok ki, O'dur zengin eden ve fakir düşüren O'dur.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:48 Doğrusu muhtaç olmaktan kurtaran da O'dur, sermaye sahibi kılan da.
Elmalılı-orijinal 53:49 Ve hakıkat Şi'ranın rabbı o
Elmalılı 53:49 - Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi O'dur.
DiyanetMeali 53:49 Doğrusu Şira yıldızının Rabbi O'dur.
DiyanetVakfı 53:49 Doğrusu Şi'râ yıldızının Rabbi de O'dur.
Ömer.N.Bilmen 53:49 Ve muhakkak ki, Şı'ra (yıldızı)nın Rabbi O'dur.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:49 Doğrusu O'dur Şi'ra yıldızının Rabbı.
Elmalılı-orijinal 53:50 Ve fil'vakı' o helâk etti evvelki Âdı
Elmalılı 53:50 - O, helak etti önce gelen Âd'ı.
DiyanetMeali 53:50-51 İlk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri bırakmayan O'dur.
DiyanetVakfı 53:50 Ve şüphesiz ki önceki Âd kavmini O helâk etti.
Ömer.N.Bilmen 53:50 Ve şüphe yok ki, O helâk etti evvelki Âd'i.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:50 Ve gerçekten O helak etti evvelki Ad'ı.
Elmalılı-orijinal 53:51 Ve Semûdu da hiç bırakmadı
Elmalılı 53:51 - Ve Semûd'u da bırakmadı.
DiyanetMeali 53:50-51 İlk Ad milletini, Semud milletini yok edip geri bırakmayan O'dur.
DiyanetVakfı 53:51 Semûd'u da (O helâk etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.
Ömer.N.Bilmen 53:51-52 Ve Semûd'u (da o helâk etti) artık (onlardan hiç birini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler).
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:51 Semud'u da. Geri bırakmadan.
Elmalılı-orijinal 53:52 Daha evvel de Nuhun kavmını, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar
Elmalılı 53:52 - Önceden de Nuh kavmini (helak etmişti), çünkü onlar zulmetmiş ve azmıştı.
DiyanetMeali 53:52 Daha önce de Nuh milletini yok eden O'dur; çünkü onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi.
DiyanetVakfı 53:52 Daha önce de çok zalim ve pek azgın, olan Nuh kavmini (helâk etmişti).
Ömer.N.Bilmen 53:51-52 Ve Semûd'u (da o helâk etti) artık (onlardan hiç birini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler).
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:52 Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar gerçekten çok zalim ve pek azgın idiler.
Elmalılı-orijinal 53:53 Mü'tefikeyi de Haviyeye attı
Elmalılı 53:53 - Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.
DiyanetMeali 53:53-54 Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.
DiyanetVakfı 53:53 Altüst olan şehirleri de o böyle yaptı.
Ömer.N.Bilmen 53:53-54 Müttefike'yi de yerlere atıverdi. Artık onların yurdlarını kaplayan kapladı.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:53 Altı üstüne gelen kasabaları da O, yerin dibine geçirdi.
Elmalılı-orijinal 53:54 Sardırttı da onlara o sardırdığını
Elmalılı 53:54 - Onları neler kapladı neler!
DiyanetMeali 53:53-54 Lut milletinin kasabalarını yere batıran, onları gömdükçe gömen O'dur.
DiyanetVakfı 53:54 Onların başına getireceğini getirdi!
Ömer.N.Bilmen 53:53-54 Müttefike'yi de yerlere atıverdi. Artık onların yurdlarını kaplayan kapladı.
SuatYıldırım 53:45-54 – Rahime atılan nutfeden (spermden) erkek ve dişi çiftini yaratma, öldükten sonra diriltme, tekrar yaratma O’na aittir. İnsanı zengin, kanaat sahibi ve halinden memnun etmek de O’na aittir. Müşriklerin taptığı Şi’râ yıldızının Rabbi de O’dur. Önceki Âd milletini yok eden de O’dur. Semud milletini yok edip geriye hiçbir şey bırakmayan da O’dur. Daha önce Nuh milletini yok eden de O. Çünkü bunlar çok zalim, çok azgındılar. Altı üstüne getirilen Lût milletinin şehirlerini yerle bir etti. Onları ne azaplar, ne musîbetler, neler kapladı neler! [86,6-7; 69,6-7; 26,73]
İbni Kesir 53:54 Onlara giydirdiğini giydirdi.
Elmalılı-orijinal 53:55 Şimdi rabbının hangi eltafına şekkedersin?
Elmalılı 53:55 - O halde Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun.
DiyanetMeali 53:55 Ey kişi! Rabbinin hangi nimetinden şüpheye düşersin?
DiyanetVakfı 53:55 Şimdi Rabbinin nimetlerinin hangisinde şüpheye düşersin.
Ömer.N.Bilmen 53:55-56 Artık Rabbin hangi nîmetlerinde şek edersin? İşte bu da evvelki korkutuculardan bir korkutucudur.
SuatYıldırım 53:55 – Artık, ey insan, şimdi Rabbinin hangi nimetinde şüphe edersin?
İbni Kesir 53:55 Şimdi Rabbının hangi nimetinden şüpheye düşersin?
Elmalılı-orijinal 53:56 Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar
Elmalılı 53:56 - Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
DiyanetMeali 53:56 İşte ilk uyaranlar gibi bu da bir uyarandır.
DiyanetVakfı 53:56 İşte bu ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
Ömer.N.Bilmen 53:55-56 Artık Rabbin hangi nîmetlerinde şek edersin? İşte bu da evvelki korkutuculardan bir korkutucudur.
SuatYıldırım 53:56-58 – İşte bu Peygamber de, önceki rehberlerden ve uyaranlardan biridir. O yaklaşan (kıyamet) yaklaştı. O gelmeden, ne zaman olacağını bildirecek, geldiğinde de onu giderecek Allah’tan başka kimse yoktur. [46,9]
İbni Kesir 53:56 İşte bu; ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
Elmalılı-orijinal 53:57 Yaklaştı yaklaşıcı
Elmalılı 53:57 - Yaklaşan yaklaştı.
DiyanetMeali 53:57 Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır.
DiyanetVakfı 53:57 Yaklaşan yaklaştı.
Ömer.N.Bilmen 53:57-58 Saat yaklaştı Kıyamet tekarrüb etti. Onun için Allah Teâlâ'dan başka yoktur bir açıcı.
SuatYıldırım 53:56-58 – İşte bu Peygamber de, önceki rehberlerden ve uyaranlardan biridir. O yaklaşan (kıyamet) yaklaştı. O gelmeden, ne zaman olacağını bildirecek, geldiğinde de onu giderecek Allah’tan başka kimse yoktur. [46,9]
İbni Kesir 53:57 Yaklaşan yaklaştı.
Elmalılı-orijinal 53:58 Yoktur ona Allahdan başka açıcı
Elmalılı 53:58 - Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.
DiyanetMeali 53:58 Onu Allah'tan başka ortaya koyacak yoktur.
DiyanetVakfı 53:58 Onu (vaktini) Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.
Ömer.N.Bilmen 53:57-58 Saat yaklaştı Kıyamet tekarrüb etti. Onun için Allah Teâlâ'dan başka yoktur bir açıcı.
SuatYıldırım 53:56-58 – İşte bu Peygamber de, önceki rehberlerden ve uyaranlardan biridir. O yaklaşan (kıyamet) yaklaştı. O gelmeden, ne zaman olacağını bildirecek, geldiğinde de onu giderecek Allah’tan başka kimse yoktur. [46,9]
İbni Kesir 53:58 Onu Allah'tan başka ortaya çıkaracak yoktur.
Elmalılı-orijinal 53:59 Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz
Elmalılı 53:59 - Şimdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?
DiyanetMeali 53:59 Bu söze mi şaşıyorsunuz?
DiyanetVakfı 53:59 Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?
Ömer.N.Bilmen 53:59-60 Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
SuatYıldırım 53:59-62 – Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah’a secde ve ibadet edin!
İbni Kesir 53:59 Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?
Elmalılı-orijinal 53:60 ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
Elmalılı 53:60 - Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
DiyanetMeali 53:60 Gülüyorsunuz...Ağlamıyorsunuz.
DiyanetVakfı 53:60 Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!
Ömer.N.Bilmen 53:59-60 Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
SuatYıldırım 53:59-62 – Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah’a secde ve ibadet edin!
İbni Kesir 53:60 Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.
Elmalılı-orijinal 53:61 Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller?
Elmalılı 53:61 - Ve siz mi kafa tutuyorsunuz ey gafiller?
DiyanetMeali 53:61 Habersiz oyalanmaktasınız.
DiyanetVakfı 53:61 Ve siz gaflet içinde oyalanmaktasınız!
Ömer.N.Bilmen 53:61 Ve halbuki siz gâfillersiniz
SuatYıldırım 53:59-62 – Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah’a secde ve ibadet edin!
İbni Kesir 53:61 Ve siz, habersiz oyalanmaktasınız.
Elmalılı-orijinal 53:62 Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin
Elmalılı 53:62 - Haydi Allah için secdeye kapanın ve O'na kulluk edin.
DiyanetMeali 53:62 Artık secdeye varın, Allah'a kulluk edin.*
DiyanetVakfı 53:62 Haydi Allah'a secde edip O'na kulluk edin!
Ömer.N.Bilmen 53:62 Artık Allah için secde ediniz ve ibadette bulununuz.
SuatYıldırım 53:59-62 – Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah’a secde ve ibadet edin!
İbni Kesir 53:62 Haydi Allah'a secde edin ve ibadet edin.