Elmalılı-orijinal 76:1 Fil'hakîka geldi insan üzerine dehirden bir müddet o anılır bir şey olmadı
Elmalılı 76:1 - Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.
DiyanetMeali 76:1 İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir?
DiyanetVakfı 76:1 İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?
Ömer.N.Bilmen 76:1-3 Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
SuatYıldırım 76:1 – Dehrin akışı içinde öyle zaman geçti ki, o dönemde, insanın adı bile anılmazdı.
İbni Kesir 76:1 İnsanın üzerinden, dehrden bir zaman geçmiştir ki o, henüz anılmaya değer bir şey bile değildi.
Elmalılı-orijinal 76:2 Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katgılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire mübtelâ kılmak üzerede onu bir semî' basîr yaptık
Elmalılı 76:2 - Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
DiyanetMeali 76:2 Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır.
DiyanetVakfı 76:2 Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
Ömer.N.Bilmen 76:1-3 Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
SuatYıldırım 76:2 – Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten ve gören bir varlık yaptık. [67,2; 18,7]
İbni Kesir 76:2 Doğrusu Biz; insanı katışık bir damla sudan yaratmışızdır. Onu deneriz. Bu sebeple onu, işitici ve görücü yaptık.
Elmalılı-orijinal 76:3 Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir
Elmalılı 76:3 - Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.
DiyanetMeali 76:3 Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük.
DiyanetVakfı 76:3 Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
Ömer.N.Bilmen 76:1-3 Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
SuatYıldırım 76:3 – Ona yolu da gösterdik: artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir olur.
İbni Kesir 76:3 Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür.
Elmalılı-orijinal 76:4 Çünkü biz, kâfirler için, zincirler, tomruklar, bir de Seıyr hazırladık
Elmalılı 76:4 - Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.
DiyanetMeali 76:4 Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık.
DiyanetVakfı 76:4 Doğrusu biz, kâfirler için zincirler; demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
Ömer.N.Bilmen 76:4 Hakikaten Biz kâfirler için zincirler ve bukağılar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık.
SuatYıldırım 76:4 – Biz kâfirlere zincirler, kelepçeler, alevli ateşler hazırladık.
İbni Kesir 76:4 Gerçekten Biz; kafirler için zincirler, demir halkalar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık.
Elmalılı-orijinal 76:5 Haberiniz olsun ebrar (hayır sabihi iyi insanlar) öyle dolgun bir kadehten içeceklerdir ki mizacı olmuştur kâfur
Elmalılı 76:5 - Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.
DiyanetMeali 76:5 Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler.
DiyanetVakfı 76:5 İyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler.
Ömer.N.Bilmen 76:5 Muhakkak ki, hâlisane ibadet sahipleri bir kaseden içerler ki, ona katılmış şey, kâfûr suyudur.
SuatYıldırım 76:5 – İyi insanlar ise, kâfur suyu ile hazırlanmış içecek kâselerini yudumlarlar.
İbni Kesir 76:5 Şüphesiz iyiler, kafur katılmış dolu bir kaseden içerler.
Elmalılı-orijinal 76:6 Bir çeşme, ondan Allahın kulları içer, güzel, yollar açarak akıtırlar onu akıtırlar
Elmalılı 76:6 - Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.
DiyanetMeali 76:6 Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır.
DiyanetVakfı 76:6 (Bu,) Allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır.
Ömer.N.Bilmen 76:6 Bir çeşmedir ki ondan Allah'ın muttakî kulları içer, onu akıtmakla akıtıverirler.
SuatYıldırım 76:6 – Bu, Allah’ın has kullarının içip, istedikleri yere akıttıkları bir kaynaktır.
İbni Kesir 76:6 Bu; yalnız Allah'ın kullarının, taşıra taşıra içebileceği bir pınardır.
Elmalılı-orijinal 76:7 Adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar
Elmalılı 76:7 - O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.
DiyanetMeali 76:7 Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar.
DiyanetVakfı 76:7 O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler.
Ömer.N.Bilmen 76:7 Adaklarını yerine getirirler, ve bir günden korkarlar ki onun şerri (etrafa) dağılmış olmuştur.
SuatYıldırım 76:7 – Bu kullar, dünya hayatında iken sözlerinde durur, adadıkları şeyi yerine getirir ve felaketi bütün ufukları tutan kıyamet gününden endişe ederlerdi.
İbni Kesir 76:7 Onlar; adağı yerine getirirler. Ve şerri yaygın olan bir günden korkarlar.
Elmalılı-orijinal 76:8 Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler
Elmalılı 76:8 - Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
DiyanetMeali 76:8 Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.
DiyanetVakfı 76:8 Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Ömer.N.Bilmen 76:8 Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.
SuatYıldırım 76:8 – Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler.
İbni Kesir 76:8 Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
Elmalılı-orijinal 76:9 Size ancak «livechillâh» it'am ediyoruz, sizden ne bir karşılık isteriz ne de bir teşekkür
Elmalılı 76:9 - "Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz."
DiyanetMeali 76:9-10 "Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler.
DiyanetVakfı 76:9 "Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz."
Ömer.N.Bilmen 76:9 «Şüphe yok biz size liveçhillah yediriyoruz, sizden ne bir mükâfaat, ve ne de bir teşekkür istemiyoruz» (derler).
SuatYıldırım 76:9 – Ve derler ki: “Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz.”
İbni Kesir 76:9 Biz; sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.
Elmalılı-orijinal 76:10 Çünkü biz rabbımızdan korkarız, bir suratsız kara günden (derler)
Elmalılı 76:10 - "Biz sert ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız." derler.
DiyanetMeali 76:9-10 "Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler.
DiyanetVakfı 76:10 "Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizden (O'nun azabına uğramaktan) korkarız" (derler).
Ömer.N.Bilmen 76:10 «Muhakkak ki, biz Rabbimizden korkarız, bir katı yüzlü, şiddetli günden.»
SuatYıldırım 76:10 – Biz, yüzleri ekşiten asık suratlı o günde Rabbimizin gazabından korkarız.”
İbni Kesir 76:10 Doğrusu Biz; suratları astırdıkça astıracak bir günde Rabbımızdan korkarız.
Elmalılı-orijinal 76:11 Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklıkla bir sürûre indirir
Elmalılı 76:11 - Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.
DiyanetMeali 76:11 Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir.
DiyanetVakfı 76:11 İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.
Ömer.N.Bilmen 76:11-12 Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.
SuatYıldırım 76:11 – Allah da onları o günün felaketinden korur, onların yüzlerine nûr, gönüllerine sürûr verir.
İbni Kesir 76:11 Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.
Elmalılı-orijinal 76:12 Ve sabırlarına mukabil onlara bir Cennet ve bir harîr verir
Elmalılı 76:12 - Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.
DiyanetMeali 76:12 Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir.
DiyanetVakfı 76:12 Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder.
Ömer.N.Bilmen 76:11-12 Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.
SuatYıldırım 76:12 – Sabretmelerine karşılık onlara cennetler, ipekler ihsan eder.
İbni Kesir 76:12 Sabretmelerine karşılık, onları cennet ve ipekle mükafatlandırmıştır.
Elmalılı-orijinal 76:13 Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne Güneş görürler onlarda ne de zemherîr
Elmalılı 76:13 - Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
DiyanetMeali 76:13. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.
DiyanetVakfı 76:13 Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.
Ömer.N.Bilmen 76:13 Orada tahtlar üzerine yaslanırlar, orada ne bir güneş ve ne de bir şiddetli soğuk görürler.
SuatYıldırım 76:13 – Koltuklarında diledikleri gibi dinlenir, orada ne güneş sıcağı görürler, ne de dondurucu soğuklara uğrarlar.
İbni Kesir 76:13 Orada tahtlara yaslanırlar, ne yakıcı sıcak ne de dondurucu soğuk görmezler.
Elmalılı-orijinal 76:14 Üzerlerine o Cennet gölgeleri sarkmış ve devşirimleri mebzûl mebzûl önlerine konmuştur
Elmalılı 76:14 - Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur.
DiyanetMeali 76:14 Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır.
DiyanetVakfı 76:14 (Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.
Ömer.N.Bilmen 76:14 Ve onların üzerlerine (o cennetin) gölgeleri yakındır, meyveleri de kemal-i itaatle musahhar bulunmuştur.
SuatYıldırım 76:14 – Cennet ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkar, meyveleri devşirmeleri pek kolay olur.
İbni Kesir 76:14 Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve meyveleri de aşağı eğdirilmiştir.
Elmalılı-orijinal 76:15 Hem dolaşılır üzerlerine gümüşten kaplar ve küplerle ki billûrlar
Elmalılı 76:15 - Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır.
DiyanetMeali 76:15 Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır.
DiyanetVakfı 76:15 Yanlarında gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır.
Ömer.N.Bilmen 76:15 Ve onların üzerlerine gümüşten kaplar ile ve billûrdan küpler ile dolaşılır.
SuatYıldırım 76:15-16 – Etraflarında hizmet edenler gümüş kaplar, billur kâseler, gümüşî parlaklıkta billur kupalarla dolaşır, onlara ikram ederler.Cennetlikler içeceklerini kendi iştahları ölçüsünce tayin ederler.
İbni Kesir 76:15 Çevrelerinde gümüş kupalar ve billur kaseler dolaştırılır.
Elmalılı-orijinal 76:16 Gümüşten billûrlar, onları türlü türlü biçime koymuşlardır
Elmalılı 76:16 - Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.
DiyanetMeali 76:16 Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar.
DiyanetVakfı 76:16 Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.
Ömer.N.Bilmen 76:16 Gümüşten billûrlardır, onları muayyen miktarlarda takdir etmişlerdir.
SuatYıldırım 76:15-16 – Etraflarında hizmet edenler gümüş kaplar, billur kâseler, gümüşî parlaklıkta billur kupalarla dolaşır, onlara ikram ederler.Cennetlikler içeceklerini kendi iştahları ölçüsünce tayin ederler.
İbni Kesir 76:16 Billurları gümüş gibi parlaktır. Mikdarını onlar takdir etmiştir.
Elmalılı-orijinal 76:17 Ve orada bir kadeh sunulur ki katgısı olmuştur zencefil
Elmalılı 76:17 - Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir.
DiyanetMeali 76:17 Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler.
DiyanetVakfı 76:17 Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır.
Ömer.N.Bilmen 76:17 Ve orada bir kadehte içirilirler ki ona katılmış olan, Zencebil'dir.
SuatYıldırım 76:17 – Onlara karışımında zencefil bulunan kadehler ikram edilir.
İbni Kesir 76:17 Orada karışımı zencefil olan bir kadehten de içirilirler.
Elmalılı-orijinal 76:18 Bir çeşme ki denir selsebîl
Elmalılı 76:18 - Bu orada bir pınardır ki, adına "selsebil" derler.
DiyanetMeali 76:18 O pınara "Selsebil" denir.
DiyanetVakfı 76:18 (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir.
Ömer.N.Bilmen 76:18 Orada bir çeşmeden ki, ona Selsebil denilir.
SuatYıldırım 76:18 – Bu içecekler, adı Selsebil olan pınardandır.
İbni Kesir 76:18 Orada bir pınardır ki, Selsebil adı verilir.
Elmalılı-orijinal 76:19 Ve dolanır etraflarına muhalled evlâdlar, görünce onları sanırsın saçılmış inciler
Elmalılı 76:19 - Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın.
DiyanetMeali 76:19 Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın.
DiyanetVakfı 76:19 O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.
Ömer.N.Bilmen 76:19-20 Onların etrafında ebedîler olan genç hizmetçiler dolaşır, onları göreceğin zaman onları birer saçılmış inci sanırsın. Ve orada göreceğin zaman, bir nîmet ve bir büyük mülk görmüş olursun.
SuatYıldırım 76:19 – Etraflarında ebedî cennet çocukları dolaşır durur ki, onları gördüğünde parlaklıklarından ötürü etrafa saçılan inciler sanırsın.
İbni Kesir 76:19 Çevrelerinde ölümsüz gençler dolaşır ki; onları gördüğünde saçılmış bir inci sanırsın.
Elmalılı-orijinal 76:20 Ve gördüğün zaman orada bir na'îm ve pek büyük bir mülk görürsün
Elmalılı 76:20 - Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.
DiyanetMeali 76:20 Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
DiyanetVakfı 76:20 Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.
Ömer.N.Bilmen 76:19-20 Onların etrafında ebedîler olan genç hizmetçiler dolaşır, onları göreceğin zaman onları birer saçılmış inci sanırsın. Ve orada göreceğin zaman, bir nîmet ve bir büyük mülk görmüş olursun.
SuatYıldırım 76:20 – Hangi tarafa baksan hep nimet, servet, ihtişam, büyük bir saltanat görürsün.
İbni Kesir 76:20 Nereye baksan; orada bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.
Elmalılı-orijinal 76:21 Üstlerinde bir sündüs esvab yem yeşil ve kalın istebrak, gümüşten bileziklerle süslenmişler, rabları onlara bir şarabı tahûr sonmaktadır
Elmalılı 76:21 - Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir.
DiyanetMeali 76:21 Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir Rableri onlara tertemiz içecekler içirir.
DiyanetVakfı 76:21 Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.
Ömer.N.Bilmen 76:21-22 Onların üzerlerinde ince ve kalın dîbadan yeşil esvap vardır. Ve gümüşten bilezikler ile bezetilmişlerdir, ve onlara Rabbleri de gâyet temiz bir şurup içirmiştir. Şüphe yok ki, bu sizin için bir mükâfaat olmuştur ve sizin çalışmanız teşekküre layık bulunmuştur.
SuatYıldırım 76:21-22 – Elbiseleri ince veya kalın yeşil renkli ipeklerden, atlaslardandır. Gümüş bilezikler takınırlar. Onların Rabbi, kendilerine tertemiz bir içki ikram edip şöyle demiştir: “İşte bütün bunlar sizin mükâfatınızdır! Gayretleriniz makbul oldu.”
İbni Kesir 76:21 Üzerlerinde ince, yeşil ipekli ve parlak atlastan elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Rabbları onlara tertemiz bir içecek içirmiştir.
Elmalılı-orijinal 76:22 Şöyle diye ki işte bu sizin bir mükâfatınızdı, sa'yiniz meşkûr oldu
Elmalılı 76:22 - (Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."
DiyanetMeali 76:22 "İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer" denir.*
DiyanetVakfı 76:22 (Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.
Ömer.N.Bilmen 76:21-22 Onların üzerlerinde ince ve kalın dîbadan yeşil esvap vardır. Ve gümüşten bilezikler ile bezetilmişlerdir, ve onlara Rabbleri de gâyet temiz bir şurup içirmiştir. Şüphe yok ki, bu sizin için bir mükâfaat olmuştur ve sizin çalışmanız teşekküre layık bulunmuştur.
SuatYıldırım 76:21-22 – Elbiseleri ince veya kalın yeşil renkli ipeklerden, atlaslardandır. Gümüş bilezikler takınırlar. Onların Rabbi, kendilerine tertemiz bir içki ikram edip şöyle demiştir: “İşte bütün bunlar sizin mükâfatınızdır! Gayretleriniz makbul oldu.”
İbni Kesir 76:22 İşte bu, sizin işlediklerinize karşılık oldu. Sa'yiniz meşkur olmuştur.
Elmalılı-orijinal 76:23 Filhakika biz indirdik biz sana Kur'anı ceste ceste
Elmalılı 76:23 - Kur'ân'ı sana kısım kısım biz indirdik biz.
DiyanetMeali 76:23 Kuran'ı sana indiren şüphesiz Biziz.
DiyanetVakfı 76:23 (Resûlüm!) Kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.
Ömer.N.Bilmen 76:23-24 Muhakkak ki Biz ancak Biz, Kur'an'ı senin üzerine vakit vakit indirdik. Artık Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan bir günahkâra veya bir nanköre itaat etme.
SuatYıldırım 76:23 – Ey Resulüm! Kur’ân’ı sana parça parça Biz indiriyoruz.
İbni Kesir 76:23 Muhakkak ki Kur'an'ı sana indiren Biziz, Biz.
Elmalılı-orijinal 76:24 O halde sabret rabbının hukmünü vermesi için de itaat etme onlardan bir âsime veya nanköre
Elmalılı 76:24 - O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.
DiyanetMeali 76:24 Rabbinin hükmüne kadar sabret; onların günah işleyen ve inkarcı olanlarına uyma.
DiyanetVakfı 76:24 Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra, yahut hiçbir nanköre boyun eğme.
Ömer.N.Bilmen 76:23-24 Muhakkak ki Biz ancak Biz, Kur'an'ı senin üzerine vakit vakit indirdik. Artık Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan bir günahkâra veya bir nanköre itaat etme.
SuatYıldırım 76:24 – O halde Rabbinin hükmü gelinceye kadar sabret, sakın günaha ve küfre dadananlara itaat etme.
İbni Kesir 76:24 Öyleyse Rabbının hükmüne sabret ve onlardan hiç bir günahkara veya inkarcıya itaat etme.
Elmalılı-orijinal 76:25 Ve rabbının ismini an hem irken hem ikindiyin
Elmalılı 76:25 - Sabahakşam Rabbinin ismini an.
DiyanetMeali 76:25 Rabbinin adını sabah akşam an.
DiyanetVakfı 76:25 Sabah akşam Rabbinin ismini yâdet.
Ömer.N.Bilmen 76:25 Ve Rabbinin ismini sabahleyin ve akşamleyin zikret.
SuatYıldırım 76:25-26 – Sabah akşam Rabbinin adını zikret! Gecenin bir kısmında da O’na secde et, geceleyin uzun bir süre de O’na tesbih ve ibadet et.
İbni Kesir 76:25 Sabah akşam Rabbının adını zikret.
Elmalılı-orijinal 76:26 giceden de ona secde et ve tesbih et ona uzun gece
Elmalılı 76:26 - Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).
DiyanetMeali 76:26 Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et.
DiyanetVakfı 76:26 Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.
Ömer.N.Bilmen 76:26 Ve O'nun için geceleyin secde et ve O'na uzunca gecede tesbihte bulun.
SuatYıldırım 76:25-26 – Sabah akşam Rabbinin adını zikret! Gecenin bir kısmında da O’na secde et, geceleyin uzun bir süre de O’na tesbih ve ibadet et.
İbni Kesir 76:26 Geceleyin O'na secde et. Ve geceleri uzun uzun O'nu tesbih et.
Elmalılı-orijinal 76:27 Çünkü onlar pîşini severler ve önlerindeki ağır bir günü bırakırlar
Elmalılı 76:27 - Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.
DiyanetMeali 76:27 Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar.
DiyanetVakfı 76:27 Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Ömer.N.Bilmen 76:27 Şüphe yok ki onlar, peşin olanı severler ve önlerindeki pek ağır bir günü bırakırlar.
SuatYıldırım 76:27 – Şu insanlar bu peşin dünya hayatını arzulayıp, önlerinde kendilerini bekleyen o ağır günü ihmal ediyorlar.
İbni Kesir 76:27 Doğrusu bunlar; çabucak geçeni severler de, o çetin günün arkalarına bırakırlar.
Elmalılı-orijinal 76:28 Biz yarattık onları ve kundaklarını biz bağlâdık, dilediğimiz vekıt de kılıklarını tebdil ederiz.
Elmalılı 76:28 - Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.
DiyanetMeali 76:28 Onları yaratan, mafsallarını pekiştiren Biziz; dilersek onları benzerleri ile değiştiriveririz.
DiyanetVakfı 76:28 Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerıni getiririz.
Ömer.N.Bilmen 76:28 Biz onları yarattık ve mafsallarını Biz muhkem bağladık ve dilediğimiz vakitte onları emsalleriyle tebdîl ederiz.
SuatYıldırım 76:28 – Onları yaratan, organlarını birbirine bağlayan ve onlara bu sağlam bünyeyi veren Biz’iz.Dilediğimiz vakit elbette onların yerine başkalarını getirebiliriz.
İbni Kesir 76:28 Biz yarattık onları ve mafsallarını da Biz pekiştirdik. Dilersek onları benzerleri ile değiştiriveririz.
Elmalılı-orijinal 76:29 İşte bu bir tezkiredir, dileyen rabbına bir yol tutar
Elmalılı 76:29 - İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.
DiyanetMeali 76:29 Bu sadece bir öğüttür; dileyen, Rabbine giden yolu tutar.
DiyanetVakfı 76:29 Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Aırtık dileyen Rabbine bir yol tutar.
Ömer.N.Bilmen 76:29 Şüphe yok ki, işte bu, bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol tutar.
SuatYıldırım 76:29 – İşte bu, bir öğüttür, bir uyarıdır. Artık dileyen Rabbine varan yolu tutar.
İbni Kesir 76:29 Şüphesiz ki bu, bir öğüttür. Dileyen Rabbına bir yol tutar.
Elmalılı-orijinal 76:30 Maamafih Allah dilemeyince dilemezsiniz, çünkü yegâne alîm, hakîm Allahdır
Elmalılı 76:30 - Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
DiyanetMeali 76:30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir.
DiyanetVakfı 76:30 Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ömer.N.Bilmen 76:30 Ve siz dileyemezsiniz, meğer ki, Allah dileyecek olsun. Şüphe yok ki bihakkın bilen, hakîm olan, ancak Allah'tır.
SuatYıldırım 76:30 – Ama Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz. Çünkü her şeyi bilen, tam hüküm ve hikmet sahibi olan, Allah’tır. Her şeyi bildiği gibi, rahmet ve hidâyete lâyık olanları da pek iyi bilir.
İbni Kesir 76:30 Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah; Alim, Hakim olandır.
Elmalılı-orijinal 76:31 O dilediğini rahmeti içine kor, zalimlere ise elîm bir azâb hazırlamıştır
Elmalılı 76:31 - Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.
DiyanetMeali 76:31 Dilediğine rahmet eder. Zalimlere, işte onlara, can yakıcı bir azap hazırlamıştır.*
DiyanetVakfı 76:31 O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.
Ömer.N.Bilmen 76:31 Dilediğini rahmetine sokar, zalimlere (gelince) onlar için elem verici bir azab hazırlamıştır.
SuatYıldırım 76:31 – Böylece dilediğini rahmetine alır. Zalimler için ise, gayet acı bir ceza hazırlamıştır.
İbni Kesir 76:31 Dilediğini rahmetine girdirir. Zalimlere, işte onlara; elem verici bir azab hazırlamıştır.