Elmalılı-orijinal 88:1 Geldimi sana o Gaşiye hadîsi
Elmalılı 88:1 - O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
DiyanetMeali 88:1 Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
DiyanetVakfı 88:1 (Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Ömer.N.Bilmen 88:1-2 Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler ziIlete düşmüştür.
SuatYıldırım 88:1 – Gâşiye’nin,dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
İbni Kesir 88:1 Her şeyi sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
Elmalılı-orijinal 88:2 Bir takım yüzler o gün eğilmiş zillete düşmüştür
Elmalılı 88:2 - Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.
DiyanetMeali 88:2 O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.
DiyanetVakfı 88:2 O gün bir takım yüzler zelildir,
Ömer.N.Bilmen 88:1-2 Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler ziIlete düşmüştür.
SuatYıldırım 88:2 – Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir!
İbni Kesir 88:2 Yüzler vardır ki, o gün zillete bürünmüştür.
Elmalılı-orijinal 88:3 Çalışmış fakat boşuna yorulmuştur
Elmalılı 88:3 - Çalışmış, yorulmuştur.
DiyanetMeali 88:3 Zor işler altında bitkin düşmüştür.
DiyanetVakfı 88:3 Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur,
Ömer.N.Bilmen 88:3-4 Çalışmış, yorgun kalmıştır. Son derece sıcak bir bir ateşe girecektir.
SuatYıldırım 88:3 – Yorgundur, bitkin mi bitkindir!
İbni Kesir 88:3 Zor işler altında bitkin düşmüştür.
Elmalılı-orijinal 88:4 Kızışmış bir yaslanırlar
Elmalılı 88:4 - Kızışmış bir ateşe girer.
DiyanetMeali 88:4 Yakıcı ateşe yaslanırlar.
DiyanetVakfı 88:4 Kızgın ateşe girer.
Ömer.N.Bilmen 88:3-4 Çalışmış, yorgun kalmıştır. Son derece sıcak bir bir ateşe girecektir.
SuatYıldırım 88:4 – Kızgın ateşe girerler.
İbni Kesir 88:4 Kızgın bir ateşe girerler.
Elmalılı-orijinal 88:5 Kızgın bir menba'dan sulanırlar
Elmalılı 88:5 - Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.
DiyanetMeali 88:5 Kızgın bir kaynaktan içirilirler.
DiyanetVakfı 88:5 Onlara kaynar su pınarından içirilir.
Ömer.N.Bilmen 88:5-7 Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır.
SuatYıldırım 88:5 – Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler.
İbni Kesir 88:5 Kızgın bir kaynaktan içirilecektirler.
Elmalılı-orijinal 88:6 Yiyecekleri yok ancak bir darî'
Elmalılı 88:6 - Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.
DiyanetMeali 88:6-7 Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
DiyanetVakfı 88:6 Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur,
Ömer.N.Bilmen 88:5-7 Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır.
SuatYıldırım 88:6 – Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir.
İbni Kesir 88:6 Kötü kokulu, kuru bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
Elmalılı-orijinal 88:7 Ne besler ne açlıktan kurtarır
Elmalılı 88:7 - O da ne besler, ne de açlığı giderir.
DiyanetMeali 88:6-7 Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.
DiyanetVakfı 88:7 O ise ne besler ne de açlığı giderir.
Ömer.N.Bilmen 88:5-7 Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için dikenli bir ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne semîzletir, ne de açlıktan kurtarır.
SuatYıldırım 88:7 – Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.
İbni Kesir 88:7 O, ne semirtir, ne de açlığı giderir.
Elmalılı-orijinal 88:8 Bir takım yüzler de o gün mes'uddur
Elmalılı 88:8 - Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.
DiyanetMeali 88:8 İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.
DiyanetVakfı 88:8 O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar,
Ömer.N.Bilmen 88:8-9 Bir kısım yüzler de o günde güzellik sahibidir. Çalışmış olmasından dolayı hoşnuttur.
SuatYıldırım 88:8 – Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar!
İbni Kesir 88:8 Yüzler de vardır ki; o gün, parıl parıldır.
Elmalılı-orijinal 88:9 Sayinden hoşnuddur
Elmalılı 88:9 - Yaptığından hoşnuttur.
DiyanetMeali 88:9 Yaptıklarından hoşnuddurlar.
DiyanetVakfı 88:9 (dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır,
Ömer.N.Bilmen 88:8-9 Bir kısım yüzler de o günde güzellik sahibidir. Çalışmış olmasından dolayı hoşnuttur.
SuatYıldırım 88:9 – Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar.
İbni Kesir 88:9 Çalıştıklarından hoşnuddur.
Elmalılı-orijinal 88:10 Yüksek bir Cennette
Elmalılı 88:10 - Yüksek bir cennettedir.
DiyanetMeali 88:10 Yüksek bir cennettedirler.
DiyanetVakfı 88:10 Yüce bir cennettedirler.
Ömer.N.Bilmen 88:10-11 Bir yüksek cennette. Orada boş bir lâkırdı işitmezsin.
SuatYıldırım 88:10 – Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler.
İbni Kesir 88:10 Yüksek bir cennettedir.
Elmalılı-orijinal 88:11 Ki onda lağviyyattan bir kelime işidilmez
Elmalılı 88:11 - Orada boş bir söz işitmez.
DiyanetMeali 88:11 Orada boş söz işitmezler.
DiyanetVakfı 88:11 Orada boş bir söz işitmezler.
Ömer.N.Bilmen 88:10-11 Bir yüksek cennette. Orada boş bir lâkırdı işitmezsin.
SuatYıldırım 88:11 – Orada hiç boş söz işitmezler. [19,62; 52,23; 56-25-26]
İbni Kesir 88:11 Orada boş bir laf işitmezler.
Elmalılı-orijinal 88:12 Onda carî bir menba'
Elmalılı 88:12 - Orada akan bir kaynak,
DiyanetMeali 88:12 Orada akan kaynak vardır.
DiyanetVakfı 88:12 Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,
Ömer.N.Bilmen 88:12-13 Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır.
SuatYıldırım 88:12 – Orada akan berrak pınarlar...
İbni Kesir 88:12 Orada akan bir pınar vardır.
Elmalılı-orijinal 88:13 Onda yüksek serîrler
Elmalılı 88:13 - Yükseltilmiş divanlar,
DiyanetMeali 88:13 Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır.
DiyanetVakfı 88:13 Yükseltilmiş tahtlar,
Ömer.N.Bilmen 88:12-13 Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır.
SuatYıldırım 88:13 – Orada üstün, kıymetli tahtlar...
İbni Kesir 88:13 Orada yüksek tahtlar,
Elmalılı-orijinal 88:14 Konulmuş küpler
Elmalılı 88:14 - Konulmuş kadehler,
DiyanetMeali 88:14 Yerleştirilmiş kaseler,
DiyanetVakfı 88:14 Konulmuş kadehler,
Ömer.N.Bilmen 88:14-16 Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).
SuatYıldırım 88:14 – Hazırlanmış kadehler...
İbni Kesir 88:14 Yerleştirilmiş kaseler,
Elmalılı-orijinal 88:15 Dizilmiş koltuklar, yastıklar
Elmalılı 88:15 - Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
DiyanetMeali 88:15 Sıra sıra yastıklar,
DiyanetVakfı 88:15 Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
Ömer.N.Bilmen 88:14-16 Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).
SuatYıldırım 88:15 – Dizilmiş koltuklar, yastıklar...
İbni Kesir 88:15 Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
Elmalılı-orijinal 88:16 serilmiş nefîs döşemeler
Elmalılı 88:16 - Serilmiş halılar vardır.
DiyanetMeali 88:16 Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.
DiyanetVakfı 88:16 Serilmiş halılar vardır.
Ömer.N.Bilmen 88:14-16 Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).
SuatYıldırım 88:16 – Yayılmış halılar ve döşemeler...
İbni Kesir 88:16 Serilmiş saçaklı halılar vardır.
Elmalılı-orijinal 88:17 Ya hâlâ bakmazlar mı o deveye: nasıl yaratılmış?
Elmalılı 88:17 - Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
DiyanetMeali 88:17-20 Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
DiyanetVakfı 88:17 (İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?
Ömer.N.Bilmen 88:17 Artık develere bakmazlar mı ki, nasıl yaratılmış?
SuatYıldırım 88:17 – O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış?
İbni Kesir 88:17 Onlar deveye bakmazlar mı, nasıl yaratılmıştır?
Elmalılı-orijinal 88:18 Ve o göğe: nasıl kaldırılmış?
Elmalılı 88:18 - Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
DiyanetMeali 88:17-20 Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
DiyanetVakfı 88:18 Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?
Ömer.N.Bilmen 88:18-19 Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş?
SuatYıldırım 88:18 – Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? [50,6; 67,3-4]
İbni Kesir 88:18 Göğe de. Nasıl yükseltilmiştir?
Elmalılı-orijinal 88:19 Ve o dağlara: nasıl dikilmiş?
Elmalılı 88:19 - Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?
DiyanetMeali 88:17-20 Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
DiyanetVakfı 88:19 Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı?
Ömer.N.Bilmen 88:18-19 Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş?
SuatYıldırım 88:19 – Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş.
İbni Kesir 88:19 Dağlara da. Nasıl dikilmiştir?
Elmalılı-orijinal 88:20 Ve o Arza nasıl satıhlanmış?
Elmalılı 88:20 - Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
DiyanetMeali 88:17-20 Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
DiyanetVakfı 88:20 Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?
Ömer.N.Bilmen 88:20 Ve yere ki, nasıl yayılmış?
SuatYıldırım 88:20 – Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış?
İbni Kesir 88:20 Yere de. Nasıl yayılmıştır?
Elmalılı-orijinal 88:21 haydi ıhtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün
Elmalılı 88:21 - Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
DiyanetMeali 88:21 Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.
DiyanetVakfı 88:21 O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.
Ömer.N.Bilmen 88:21-22 Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin.
SuatYıldırım 88:21 – İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.
İbni Kesir 88:21 Öğüt ver, çünkü sen; ancak bir öğütçüsün.
Elmalılı-orijinal 88:22 Üzerlerine musallat değilsin
Elmalılı 88:22 - Onların üzerinde bir zorba değilsin.
DiyanetMeali 88:22 Sen, onlara zor kullanacak değilsin.
DiyanetVakfı 88:22 Onların üzerinde bir zorba değilsin.
Ömer.N.Bilmen 88:21-22 Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin.
SuatYıldırım 88:22 – Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin.
İbni Kesir 88:22 Onların üzerine zor kullanıcı değilsin.
Elmalılı-orijinal 88:23 Ancak tersine giden ve küfr eden başka
Elmalılı 88:23 - Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,
DiyanetMeali 88:23-24 Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.
DiyanetVakfı 88:23 Ancak yüz çevirir inkâr ederse,
Ömer.N.Bilmen 88:23 Ancak o kimse ki yüz çevirir ve küfre düşmüş olur.
SuatYıldırım 88:23 – Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr eder,
İbni Kesir 88:23 Ancak kim yüz çevirir ve küfrederse;
Elmalılı-orijinal 88:24 Ki Allah onları en büyük azâb ile ta'zib edecek
Elmalılı 88:24 - Allah ona en büyük azap ile azap edecek.
DiyanetMeali 88:23-24 Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.
DiyanetVakfı 88:24 İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.
Ömer.N.Bilmen 88:24 Artık Allah, onu en büyük azap ile muazzep kılar.
SuatYıldırım 88:24 – Allah da onu en büyük cezaya çarptırır.
İbni Kesir 88:24 Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.
Elmalılı-orijinal 88:25 Muhakkak onlar döne dolaşa bize gelecekler
Elmalılı 88:25 - Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.
DiyanetMeali 88:25 Doğrusu onların dönüşü Bize'dir.
DiyanetVakfı 88:25 Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.
Ömer.N.Bilmen 88:25 Şüphe yok ki, onların dönüşleri Bize'dir.
SuatYıldırım 88:25 – Elbet onların dönüşü Bize olacaktır.
İbni Kesir 88:25 Şüphesiz onların dönüşü, ancak Bizedir.
Elmalılı-orijinal 88:26 Sonrada muhakkak bize hisab verecekler
Elmalılı 88:26 - Sonra da bize hesap verecekler.
DiyanetMeali 88:26 Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.*
DiyanetVakfı 88:26 Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
Ömer.N.Bilmen 88:26 Sonra da onların hesapları muhakkak ki, Bize aittir.
SuatYıldırım 88:26 – Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır.
İbni Kesir 88:26 Sonra hesablarını görmek de muhakkak Bize düşer.