HOMEPREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: NEBE Suresi; Sure 78, Ayet 33



Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And maidens of a single age.


Elmalılı-orijinal 78:33. Ve turunç sîneli yaşıtlar var.

Elmalılı 78:33 - Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

DiyanetMeali 78:31-34. Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

DiyanetVakfı 78:33. Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,

Ömer.N.Bilmen 78:33 Ve nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler vardır).

SuatYıldırım 78:32-34 – Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var. [38,52; 56,37]

İbni Kesir 78:33 Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

Muhammed Esed 78:33 müthiş uyumlu harika eşler, [Dipnot 16]

[Dipnot 16] Etrâb'ın yukarıdaki çevirisi için bkz. sure 56, not 15.Yani Kevâ‘ib'i “harika eşler” olarak çevirmem konusunda ise, hatırlanmalıdır ki ke‘b teriminin -kâ‘ib isim-fiili buradan türetilmiştir- birçok anlamı vardır ve bu anlamlardan birisi, “çarpıcı olma”, “gözalıcı olma”, “üstünlük” yahut “ihtişam”dır (Lisânu'l-‘Arab). Böylece ke‘abe fiili, insan için kullanıldığında, “o, [başka bir kişiyi] gözalıcı/çarpıcı veya muhteşem veya harika yaptı” anlamına gelir (aynı yer). Hem ke‘abe fiilinin, hem de ke‘b isminin bu mecazî anlamına bağlı olarak kâ‘ib isim-fiili, halk dilinde “göğüsleri gözalıcı hale gelen veya tomurcuklanan kız” anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle birçok müfessir, bu ifadede, cennetin (erkek olduğu varsayılan) sakinlerine hoşnutluk verecek olan bir tür genç “dişi-eşler”e bir atıf görürler. Ancak, öncelikle belirtmeliyiz ki, Kur’an'ın cennetin güzellikleri ile ilgili bütün teşbîhleri aynı ölçüde hem erkek hem de kadın için geçerli bulunmaktadır. Diğer taraftan kevâ‘ib'in bu anlamı, yukarıdaki gündelik kullanışın türediği kökü -ki ke‘b isminin taşıdığı mecazî “gözalıcılık” anlamına dayanmaktadır- gözardı etmekte ve bu açık mecazın yerine maddî olarak gözalıcı bir şey için geçerli olan lafzî karşılığını geçirmektedir. Bu, bana göre tamamen temelsiz bir yorumdur. Cennetin nimetleri ile ilgili Kur’ânî tasvirlerin daima müteşabih olduklarını hatırlarsak, kevâ‘ib teriminin, yukarıdaki bağlamda, hiçbir cinsiyet ayrımı yapmaksızın, “muhteşem [veya “harika”] varlıklar” anlamına geldiğini ve etrâb terimi ile birlikte “müthiş uyumlu harika eşler”i gösterdiğini anlarız -böylece kutsanmış kimselerin birbirleriyle ilişkilerine işaret edilmiş ve onların tümünün karşılıklı tamamlayıcılıkları ve eşit ölçüdeki değerleri vurgulanmış olmaktadır. Bkz. ayrıca 56:34, not 13.