HOME PREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: Secde Suresi ; Sure 32, Ayet 23


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And indeed We bestowed the Book to Moosa, therefore have no doubt in its acquisition, and made it a guidance for the Descendants of Israel.


Elmalılı-orijinal 32:23. Şanım hakkı için muhakkak ki vaktiyle Musâya kitab vermiştik, şimdi de sen onun likasından şübheye düşme, ve onu Beni İsraîl için bir hidayet rehberi kılmıştık

Elmalılı 32:23 - Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermiştik. Şimdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavuşmaktan şüphe içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına doğru yolu göstren bir rehber kılmıştık.

DiyanetMeali 32:23. And olsun ki Musa'ya Kitap verdik; Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Musa'ya verdiğimizi İsrailoğullarına doğruluk rehberi kıldık.

DiyanetVakfı 32:23. Andolsun biz Musa'ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.

Ömer.N.Bilmen 32:23 Andolsun ki, Mûsa'ya kitap vermiştik. Artık sen de ona kavuşacağından şüphede bulunma ve onu İsrailoğulları için bir rehber-i hidâyet kılmıştık.

SuatYıldırım 32:23-24 – Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik.Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın.Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık.Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe,Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. [17,2]

İbni Kesir 32:23 Andolsun ki; Musa'ya da kitab verdik. Sakın, sen O'na kavuşacağından kuşku içinde olma. Ve onu İsrailoğullarına hidayet yaptık.

Muhammed Esed 32:23 GERÇEK ŞU Kİ [ey Muhammed,] Biz vahyi Musa'ya [da] tevdî etmiştik: öyleyse [sana ilettiğimiz vahiyde] aynı [hakikat] ile karşılaşacağından kuşkuya düşme! [Dipnot 18] Ve [nasıl ki] o [önceki vahy]i İsrailoğulları için bir rehber kıldık,

[Dipnot 18] Bu pasaj ile surenin başında dile getirilen konuya yeniden dönülmektedir; şöyle ki, Muhammed (s)'e bahşedilen vahyin ilahî menşei, bu pasajda da işaret edildiği gibi, Hz. Musa'ya (tek-tanrılı üç dinin, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet'in üçünün de kabul ettiği büyük peygamberlerin en sonuncusu) bahşedilmiş olan vahyin menşei ile aynıdır. Ayrıca, yukarıdaki ayette vurgulanan bütün ilahî vahiylerin ihtiva ettiği temel hakikatlerin aynılığı, bu vahiylerin takipçilerinin, hangi dönemde, ülkede ve sosyal çevrede olurlarsa olsunlar, ortaya koydukları ahlakî taleplerin de aynılığını gerektirir.