HOME PREVIOUS NEXT
Okut

KUR'AN: Secde Suresi ; Sure 32, Ayet 24


Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And We made some leaders among them, guiding by Our command, when they had persevered; and they used to accept faith in Our signs.


Elmalılı-orijinal 32:24. Ve içlerinden öncül imamlar yetiştirmiştik ki sabrettiklerinde emrimizle hidayet ediyorlardı ve âyetlerimize yakîn ile sarılmışlardı

Elmalılı 32:24 - Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.

DiyanetMeali 32:24. Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.

DiyanetVakfı 32:24. Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.

Ömer.N.Bilmen 32:24 Ve sabrettikleri zaman onlardan rehberler kılmıştık ki, Bizim emrimizle doğru yola sevkederlerdi ve âyetlerimize yakînen kani bulunmuşlardı.

SuatYıldırım 32:23-24 – Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik.Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın.Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık.Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe,Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. [17,2]

İbni Kesir 32:24 İçlerinden de sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola götürecek kılavuzlar tayin ettik. Ve onlar ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı.

Muhammed Esed 32:24 ve [nasıl ki] sabredip mesajlarımıza tereddütsüz inandıkları zaman, onların içinden, buyruklarımız doğrultusunda [Dipnot 19] [kavimlerini] hidayete ulaştıran önderler çıkardık, [işte böylece, ey Muhammed, sana vahyedilmiş olan ilahî kelâm için de aynı şey geçerli olacak.] [Dipnot 20]

[Dipnot 19] Yani, kendi döneminde ve kendi çağı için dile getirilen Tevrat'taki ilahî buyruklara uygun şekilde: Bu, Kur’an'da çok sık vurgulandığı gibi, daha sonraki dönemlerde İsrailoğulları arasında görülen iman zayıflığına ve önderleri ile bilginlerinin büyük kısmında rastlanan, Tevrat metninin çarpıtılması ve böylece “doğrunun yanlışla örtülmesi” eğilimlerine (bkz. örn. 2:42, 75, 79 ve ilgili notlar Yani [2:42 “Hakkı bâtıl ile örtüp bile bile gizlemeyin.” Iligili not 33 (sure 2 not 33: “Hakkı bâtıl ile örtmek”le, Kur’an'ın sık sık Yahudileri ithamına sebep olan, Kitâb-ı Mukaddes'in metnini tahrif etmeleri kasdedilmiştir -ki bu tahrifat, objektif metin tetkikleri yoluyla da isbatlanmıştır. Öte yandan, “hakikatin gizlenmesi”, Yahudilerin, Kitâb-ı Mukaddes'deki Hz. Musa'nın “Tanrın Rab, sizin için aranızdan, kardeşleriniz içinden tıpkı benim gibi bir peygamber çıkaracak, siz o'nu dinleyeceksiniz” (Tesniye xviii, 15) şeklindeki sözlerini ve bizzat Allah'a izafe edilen: “Kardeşlerin arasından onlara senin gibi bir peygamber göndereceğim ve o'nun ağzına kendi sözlerimi koyacağım” (Tesniye xviii, 18) şeklindeki sözleri gözardı etmelerine veya kasden yanlış yorumlamalarına işaret eder. Açıktır ki İsrailoğulları'nın “kardeş”leri, Araplardır ve özellikle onların musta‘ribe (“Araplaşmış”) gurubudur ki kökleri Hz. İsmail'e ve Hz. İbrahim'e kadar uzanır: ve Arap Peygamberi'nin kendi kabîlesi “Kureyş” de bu guruba mensup olduğundan, yukarıdaki Kitâb-ı Mukaddes ifadeleri o'nun ortaya çıkacağına işaret olarak kabul edilmelidir.); 2:75 “ŞİMDİ, onların tebliğ ettiğiniz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz?” ilgili not:60 [Sure 2 not 60: Burada Müslümanlara hitap edilmektedir. İslam'ın ilk döneminde özellikle o zamanlar çok sayıda Yahudinin yaşadığı Medine'ye hicretten sonra Müslümanlar, Yahudilerin, tevhidî inançlarından dolayı Kur’an mesajına ilk koşacaklar arasında bulunacaklarını bekliyorlardı. Bu, hayal kırıklığı ile sonuçlanan bir beklenti oldu. Çünkü Yahudiler, kendi dinlerini sadece İsrailoğullarına adanmış bir çeşit ulusal miras olarak kabul ediyorlar ve yeni bir vahyin gereğine -veya olabilirliğine- inanmıyorlardı.] Aksine, birçoğu Allah'ın kelâmını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar. Not 61 (Sure 2 not 61: Karş. Yeremya xxxiii,) ve 2:79 “O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahî kelâm[dan olduğunu iddia ettikleri hususlar]ı kaydettikten sonra, az bir kazanç elde etmek için, “Bu Allah'tandır!” derler. (Böyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden ötürü yazıklar olsan onlara! Ve yine bütün o kazandıklarından ötürü yazıklar olsun böylelerine!” ve iligili not 64 (Sure 2 not 64: Burada Kitâb-ı Mukaddes'in metnini tahrif etmekten ve böylece onların cahil izleyicilerini yanıltmaktan sorumlu tutulan alimler kasdedilmektedir. “Az kazanç”, onların sözde “seçilmiş toplum” olarak kapıldıkları üstünlük duygusudur.)]) işaret etmektedir.

[Dipnot 20] Bu tesbit, Zemahşerî'nin yukarıdaki ayet ile ilgili yorumunu yansıtmaktadır: Kur’an, bir toplum için, o toplumun dinî önderleri sıkıntılara karşı sabrettikleri ve inançlarında kararlılık gösterdikleri sürece bir doğru yol rehberi ve hidayet kaynağıdır. Bu yorum, ahlakî değerlerini ve inançlarını kaybetmiş bir topluma Kur’an'ın hiçbir fayda sağlamayacağını ifade eder.