Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
And had We willed, We could have disfigured
their faces while they were in their homes, therefore unable to go forward
or turn back.
Elmalılı-orijinal 36:67. Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi
Elmalılı 36:67 - Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
DiyanetMeali 36:67. Dilesek, onları oldukları yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri dönebilirlerdi.*
DiyanetVakfı 36:67. Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
Ömer.N.Bilmen 36:67 Ve eğer dilese idik onları en kuvvetli bulundukları yerde mahvederdik. Artık ne geçip gitmeğe ve ne de geri dönmeğe muktedir olamazlardı.
SuatYıldırım 36:67 – Eğer dileseydik, oldukları yerde, hemen baş üstü, mâhiyetlerini değiştirir, çirkin mi çirkin, tersyüz ederdik...Artık ne ileriye devam edebilir, ne de geriye dönüş yapabilirlerdi.
İbni Kesir 36:67 Biz isteseydik; onları oldukları yerde dondururduk da ileri geçmeye güçleri yetmezdi. Geri de dönemezlerdi.
Muhammed Esed 36:67 Eğer [doğru ile yanlış arasında seçim yapma özgürlüğünden yoksun olmalarını] dilemiş olsaydık, onları kesinlikle farklı bir tabiatta yaratırdık [Dipnot 35] ve bulundukları yerde [kökleştirirdik ki] ne ileri gidebilsinler, ne de geri dönebilsinler. [Dipnot 36]
[Dipnot 35] Lafzen, “onları değiştirirdik” [veya “dönüşüme uğratırdık”].
[Dipnot 36] Yani, Allah insanların irade veya ahlakî tercih özgürlüğüne sahip olmamalarını dileseydi, onları başından beri manevî ve ahlakî olarak durağan bir tabiatta yaratır, içgüdülerinin pençesinde (“bulundukları yerlerde”) hareket edemez şekilde tutar; kendini geliştirme dürtüsünden yoksun ve olumlu gelişmeler sağlamaktan yahut, yanlış yolları terk etmekten aciz bırakırdı.