Ahmed Raza Khan: Mohammed Aqib Qadri:
They and their wives are in shades, reclining
on thrones.
Elmalılı-orijinal 36:56. Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır
Elmalılı 36:56 - Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
DiyanetMeali 36:56. Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerine yaslanmışlardır.
DiyanetVakfı 36:56. Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.
Ömer.N.Bilmen 36:56 Onlar ve zevceleri gölgeler içinde tahtlar üzerine dayanıp durmuşlardır.
SuatYıldırım 36:56 – Hem kendileri, hem eşleri gölgeliklerde, tahtlarına kurulurlar.
İbni Kesir 36:56 Onlar ve eşleri gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.
Muhammed Esed 36:56 onlar ve eşleri sedirler üzerinde mutlu bir şekilde yatıp uzanacaklar; [Dipnot 28]
[Dipnot 28] Kur’an'ın cennet tanımlamalarında zill (“gölge”) terimi ve çoğul biçimi olan zilâl, çoğunlukla “mutluluk”un mecazî karşılığı olarak kullanılır -böylece, mesela, 4:57'de geçen zill zalîl “sonsuz mutluluk” anlamındadır (bkz. sure 4, not 74 [sure 4 not 74: Zıll kelimesinin aslî anlamı “gölge”dir; böylece zıllen zalîlen ifadesi, “en ziyade gölge eden gölge” olarak çevrilebilir: Yani, “koyu bir gölge”. Ancak eski Arapça kullanımında zıll kelimesi, aynı zamanda, “örtü” veya “sığınak” ve mecazî olarak “koruma” (Râğıb); ayrıca, “bir rahatlık, keyif ve bolluk durumu” (karş. Lane V, 1915) veya kısaca “mutluluk” anlamlarında kullanılmıştır -zıll zalîl terkibinde ise “sonsuz mutluluk” anlamını ifade eder (Râzî)- ki bu, “cennet” teriminin mecazî anlamlarıyla da uyumlu bir karşılıktır.]). Kurtuluşa erenlerin üzerinde uzandıkları “sedirler” ise, Râzî'nin 18:31 ve 55:54 ile ilgili yorumlarında işaret ettiği gibi, manevî bir doygunluğu ve bir zihin dinginliğini simgeler.